Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalýnamayaný anlatýyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Her gün dibine oturarak, üzerine koyduðu kitap ve defterlerine ödevlerini yazdýðý kýrmýzý kýrçýllý mavi koltuklar, odanýn köþesinde çapraz bir vaziyette duran ve ilk günlerde, derslerini anlayamadýðýndan dert yanarak kapattýrdýðý, daha sonra nasýlsa alýþtýðý ve yazýlýlarýna bile onu izleyerek çalýþtýðý televizyon, uzandýðý koltuðun çapraz yukarýsýnda, babasýnýn arada sýrada kocaman anahtarýyla kurduðu, jacob marka, antika büyük duvar saati, bembeyaz tavanýn kenarlarýndaki süsler, duvarlardaki çiniler ve ayna, baþka bir gezegenden gelmiþ nesneler kadar yabancý görünüyordu gözüne. Yüksek ateþ anlarýnda, bu yabancý dünya içerisinde kendisini kaybeder, büyük bir zevkle derinlerde bir yerlere doðru seyahat ederken, baþýndakilerin konuþmasý ve onu hafifçe sarsmasý sonucu ürpererek kendine gelirdi. Biraz bakýnýr, sonra tekrar dalar ve bu döngü, ateþi normal seviyeye düþene kadar devam ederdi. Durumun vehametini kavrayamadýðý, vaziyetini dýþardan göremediði, görse bile çocuk aklýyla idrak edemediði için, bu hastalýk anlarý zevkli bir oyun saati olurdu onun için. Ayda bir iki kere böyle ateþlenirdi. Kendisi alýþmýþtý artýk ama nedense ailesi bir türlü alýþamamýþtý. Her defasýnda ilk kez oluyormuþçasýna korkarlar, kendilerini kaybederler, baþýnda kaygýlý ve telaþlý konuþmalar yaparlardý. Bu anlarda, tüm aileye bir birlik havasý hakim olur, alttan alan tavýrlar ve kadirþinas yaklaþýmlarla bu sorunu atlatmaya çalýþýrlardý. Her þey bitip Mehmet tamamen iyileþtiðinde ise, hastalýðýn sebebini birbirlerine yükleyen hýrçýn tartýþmalar yaparlardý. Annesi; “Yanýna alýp maç izlemeye götürdün, açýk sahada güneþin altýnda saatlerce dikilttin çocuðu, ondan sonra ateþlenince ben uðraþýyorum böyle”, “Arabaya bindirip camý açtýrýyorsun, kafasýný çýkarýyor, kolunu çýkarýyor, teri sýrtýnda kuruyor, yuttuðu rüzgar da cabasý”, “Götürüp çarþýlarda þýmartýyorsun. Benden gizli dondurma yemeler, anneme söylemeyeceðim diye söz verdirmeler, sonra böyle hasta” diyerek, duruma göre birkaç farklý þekilde suçlardý babasýný. Babasý da “Asýl sen yanýna takýp, gezmelere götürüyorum diye saatlerce güneþin altýnda yürütüyorsun, baþýna güneþ geçiriyorsun” ya da “Sokakta oynarken hiç bakýyor musun bu oðlan ne yapýyor diye? Koþup terliyor, soðuk su içiyor, çeþmede kafasýný yýkýyor, iþte sonuç ortada” diye üste çýkmaya çalýþýrdý. Ýþin ilginci, Mehmet üzerinden yürütülen bu kavgalar, bir süre sonra mecrasýndan sapar, artýk Mehmet’ten hiç konuþulmamaya, anne ve babasý ve onlarýn aileleri ve arkadaþlarý çekiþtirilmeye baþlanýrdý. Bu anlarda taraflar, o ana kadar bir þekilde içlerinde tuttuklarý öfkelerini kusmaya baþlarlardý. Mesela annesi “Her hafta maça götüreceðine bir gün de maaile bizi bir yerlere götür, ama nerdeee. Annen olsa koþarsýn hemen” der, babasý da “Býkmadýn gezmeden tozmadan. Gez gez otur, homini gýrtlak ye. Haftanýn kaç günü annenin evindesin, sonra ay ben yemek yetiþtiremedim, ay ben senin gömleðini ütülemeyedim bilmem ne” derdi. Hastalýk anlarýndan en çok aklýnda kalan; baþýna, boynuna ve koltuk altlarýna koyulan, soðuk ve sirkeli suya batýrýlmýþ mendillerdi. Annesi duruma göre bazen sirkeli suyun içine aspirin de eklerdi. Bu karýþýmdan yoðun ve kesif bir sirke kokusu çýkar, vücudundaki mendillerden her tarafýna akýp damlayarak, bütün hastalýk süresince üzerinden çýkmayacak bir koyulukta üzerine sinerdi. Öyle ki bazen, bir kez yýkandýðýnda bile bu kokudan kurtulamadýðý olurdu. Ama daha kötüsü; soðuk mendil vücuduna ilk kez deðdiðinde oluþturduðu üþüme ve ürperti duygusuydu. Bu ürperti sonucunda Mehmet, içerisine daldýðý hayal aleminden bir þokla uyanýr, sýtma nöbeti geçiriyormuþçasýna titremeye baþlardý. Tüm bezlerden kurtulmak ve evdeki en kalýn yorganlarýn altýna girip ýsýnmak isterdi. Bereket ki; mendiller vücudunun yüksek ýsýsýyla çok kýsa bir süre içinde sýcacýk olur, titremeleri hafiflerdi. Mendiller iyiydi, mendil olsun da buz gibi olsundu. Zira mendiller rahatlama anlarý yaþatýrdý. Hülyalara dalýnan anlar. Yeter ki soðuk suyla yýkamasalardý bedenini. Zira son birkaç ateþlenmesinde, daha önce hiç yapmadýklarý bir þekilde soðuk suya sokmaya baþlamýþlardý Mehmet’i. Ýþte, hasta olduðu þu anda ve sonrasýnda, en korktuðu þey buydu. Büyük bir þok geçirerek, akan suyun altýndan kurtulmaya çalýþmak ve kaçarken ailesi tarafýndan tutulup, yeniden soðuk suyun altýna girmesi için yüreklendirilmek ve hatta zaman zaman itilmek istemiyordu. Aklýný baþýndan alan bir üþümeyle sýçrayarak kendine geleceði duþa gitmemeliydi evet, aksine buz gibi mendillerle, Müge’nin eline sadece bir kereliðine, kazara olmuþçasýna dokunduðunda yaþadýðý titremeyi tekrar tekrar yaþamalýydý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þinasi zafer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |