Yaþý orta çaðý aþmýþ aklý ilk çað düzeyinde kalmýþ bir adamdý. Yalan deðil bir adamdý, yalnýz yaþýyordu. Memurdu. Melek yüzlü þeytan akýllý iyi, bir adamdý. Bir adam iyiliði ile kötü olur mu? Bu Abidin iyi adamdý, kimseyle kötülüðü olmazdý. Polemiklere girmekten sakýnýr, kötü duruma düþmekten sürekli çekinirdi. Düþünürdü, sürekli düþünürdü. Aklýnca bilimsel ve felsefi yönde düþünür, olmadýk felsefi ve bilimsel kuramlarý güncel bakýþ açýsýna uyarlardý. Her kes onu bahane bulma konusunda meþhur kýlmýþtý. Abidin Bahane. Aslýnda O’ bahane yaratmýyordu, her þeye ama her þeye yorum getiriyor, getirebiliyordu. Güzelde uyduruyordu. Öyle düþünen arkadaþlarý da yok deðildi. Ama, amasý vardý. Büyük bir amasý vardý. Toplumla adaptasyonu yoktu. Toplumun manevi ve deþarj olma etkinliðinde o yoktu, ibadet ve öz eleþtirisiz genel geçer sohbetlerde yeri yoktu. Yer edinme çabasý da olamazdý. Yaþýyor olamazdý. Onun toplumla adaptasyon konusunda deðiþme seçeneði yoktu. O herhangi bir dinsel ve ya ideolojik bir doktrinle yetiþmedi. O kiþisel eleþtiriyle güdüldü, toplumsal eleþtiriyle yönsüz eþtirilmeyle yetiþti. Babasý sürekli onu eleþtirirdi. Babasý diðer kardeþlerini de eleþtirdi, görece herkesi ve her durumuna göre eleþtirir, eleþtiri getirebilir; ama kendisini eleþtirmezdi. Bencil bir bakýþ açýsýný savunurdu kendi mantýðý ve mutluluðu bakýmýndan. Ama toplumsal eleþtirirdi, okuduðu gazete fikirsel bakýþ açýsýndan. Oðluna da özellikle Abidin Bahane’ye bu gazeteyi okumasýný salýk verir, bir bakýma peþin miras býrakýrdý. Kiþisel eleþtiriye sürekli maruz kalmayla toplumsal eleþtiriyle bütünlük saðlama her evladýn yetiþme olasýlýðýnýn pek olmadýðý bir durumdu. O bu durumu kavradý ve dokunmadý kendi yaratýlýþýna, türevini bulmaya; türevinde olmaya adadý hayatýný. Türeyiþini yaþamaya adandý. Deðiþemezdi, deðiþecek durumu söz konusu olamazdý. Ýyiydi her eleþtiriye açýktý. Kötüydü her eleþtirilen konuya açýklýk getirerek eleþtiriyi getiren arkadaþýný kendine yönelik sorgulamaya düþürürdü. Kimsenin koyusunu kazmazdý, bu konuda amele deðildi. Her kesi kendi kuyusunu kazmaya amele düþürür ve de her kesin kendi iyiliðini yüceltmede duvar örmeye usta kýlardý. Ama toplumda bunun tersi olurdu. Herkes baþkasýnýn kuyusunu kazmaya amele ve de iyilik duvarýný örmeye amelesi olduðu kiþileri kendine usta kýlmaya da maharetinin anlamsýzlýðýnda idi. Abidin Bahane bunun farkýndaydý bahane etmiyordu.