Deðiþim dýþýnda hiçbir þey sürekli deðildir. -Heraklitos |
|
||||||||||
|
Cok karamsar oldu sanirim ama durun; yani korkmayin, bi yandan umut verenleriniz, destekleyenleriniz de var hem bir yandan kendinize kattiklarinizla diretiyorsunuz eksilmeye, hem emeklerinizin karsiligini aldiginiz da olmuyor degil. Kapilmayin karamsarliga; hayat devam ediyor. Sadece diyebilecegim su ki; izin vermeyin icinizdeki cocugun yokolmasina.. 'Cam kenarinda ben oturabilir miyim?' dedim. Ruhumu cepecevre kusatmisti sadece gezmek icin geldigim bu sehrin dokusu. Cikip gezmek istiyordu ruhum ama sanýrým aðýrlaþmýþtý, öylece oturuyordu bedenimde, eli kolu varmýþ ve baðlanmýþcasýna hareket edemiyordu. Belki cam kenarinda oturarak kandirabilirdim onu, ozgur hissedebilirdi kendini. Sadece karanligi, yolu ve uzaktaki isiklari izlerken, hissettigi kendisi, kurtarabilirdi onu bu kasvetten. Zavallý ruhum... Farklý bir þehir, baþka hissettirebilirdi ümidiyle çýkmýþtým yola, küçük dünyamdan sýyrýlmak için yani bir bakýma. Þimdiyse rahatsýzlýk hissi veriyordu üzerime sinen bu þehir; kültürü, inancý, yaþayýþ biçimiyle insanlar. Hickimseye maruz kalmadan yapilan bir yolculuk sonrasi, kendi evimde yapacagim sýcak bir banyo ve odamdaki kucuk dunyam siyirabilirdi beni bu gerceklikten. Aklýmdan çýkaramýyordým, olmuyordu bir türlü kabullenemiyordum. Söyleyemiyordum bile, yani sanki dile getirsem kabullenmiþ gibi hissedecektim bu ezilmiþiði, misafir olarak gittiðim evde, biz 'kadýn'larýn, 'erkek'lerin sofrasýný kurduktan sonra mutfaða çekilip küçük bir masada ikinci bir sofra kurduðumuzu söylemeyeceðim size. Misafirdim ben de, evet ama bilememiþtim yemek masasýnda yer edinmek için 'erkek' olmak gerektiðini. Paylaþmayacaðým sizinle nasýl üzüldüðümü, ne konuþabildiðimi ne susabildiðimi; ne kabullenebildiðimi ne de reddedebildiðimi, çünkü yaþadðým 'onlarýn gerçekliði'ydi. Konuþarak deðiþtiremezdim. Hani yadýrgarcasýna deðil sorgulatmaya çalýþýrcasýna sordum nasýl böyle kabullendiklerini. 'Daha rahat iþte kendi kendimize beraberce yemek yiyoruz. Ne güzel' dedi evin annesi. Alýþkanlýktý çünkü onun için, 'normal'i, 'doðal'ý buydu, anlamýþtým onu, ama aklýmdan atamadýðým deðersizlik hissiyle hiçbir þeyin tadýna bakamýyordum, sadece evime dönmek istiyordum. Söylesem neyi deðiþtirebileceðim ki, dolmuþa bindiðimizde muavinin en öncelikli iþinin, ücret almak deðil, kadýnlarý yan yana, erkekleri yan yana oturtmak olduðunu. Bir kadýn bir erkekle yan yana mý oturdu? Heyhat! Nasýl olur? 'Sen ordaki, ha in bakalým bir aþaðýya. Teyze sen çocuðu kucaðýna al, þu ablanýn yanýna geç. Ha sen de bin þimdi otur þöyle. Þimdi oldu. Haydi yola.' Sakýn 'Bizim toplumumuz ve bizim gerçeðimiz bu zaten, bilmiyor musun?' deme olur mu bana çünkü bilmek baþka, yaþayýp hissetmek baþka... Hem ben hiç bilememiþtim, duymamýþtým ki, cinsiyeti olduðunu misafirin! Gitme vaktiydi, oturdum koltuðuma, ve gezdiðim þehirleri iþaretlediðim haritama bir tik daha attým. Hayalim; þehir þehir ülke ülke gezip, fotoðraflamaktý karanlýkta ýþýklarý. Sorduðum soruyu unutmuþtum, ne dediðini algýlamam bir süre aldý. 'Tüm yol boyunca oturabilirsin cam kenarýnda, zaten uyayacaðým ben yorgunum.' dedi. Hatýrladým, cam kenarýna oturma izni istemiþtim. Kulaðýma kulaklýðýmý taktým, bir parça öfke bir parça çaresizlik, bir yanda kendimizi sýnýrladýðýmýz küçük dünyalarýmýz, bir yanda dýþ dünyada olan bitenler, bir yandan kendi 'gerçek'liðimiz diðer yanda ayaklarý yere basan dünya gerçekliði... Ortak olmak istemediðim; bunalýmý ve depresyonu toplumun... Ya beni de içine çekerese korkusu, kendi düþlerimden saptýrýrsa, ya kendi 'gerçek' liðine inandýrýrsa beni... Sus artýk! Ben vardým sadece, karanlýkta yol alýyorduk, ýþýklar uzaklarda -yaþama sevincim-! Ýcimde bir yerlerde bir çocugu öldüreceklerdi, beynimde yeniden beliren, ayaklari yere basan dünya gercekleri. Ne zaman zihnime yerlesmislerdi ki? Belki de birlikte dogdugmuz gerceklerdi onlar, belki cok kucukken bana dogru diye ogretilenler, belki de bazen dogrulardi kabul etmek istemedigim. Ya da ait degillerdi bana, ben sadece gormekle duymakla kalmayip, fazlasiyla hissettim. Suc sadece bu sehre ait degildi, uzun suredir kendme ait evimde, biraz farkindasiz yasiyordum belki de. Bunyeme uyumsuz bir doku, bir organdi 'dýþ gerçeklilk ve ben farkinda degildim, daha once de birkac kez karsilasmis olmaliydim ki, ruhum bu kez þiddetle reddediyordu bunu, kabul etmiyordu dokusunu dunyanin, evet iste olan biten bundan ibaretti belki de. Bir yerlerden tanimadigim da dogru degil bu gercekligi. Diyorum belki dogdugumda islenmemis bir bilgiydi ve duruyordu beynimin bir kosesinde, ya da bu gerceklik travmaydi benim icin, beynim bununla yasamayi tercih etmedigi icin unutmayi secmisti. Uzun suredir yoklardi, belki baska insanlarin hayatlarini sarsmakla mesgullerdi, belki yorulmuslardi ve dinlenmektelerdi uzaklarda çok uzaklardaki magaralarinda, simdi uyanmislardi yeniden, uyanip sokaklara dokulmuslerdi, bastirmakla yukumlulerdi ayaklari yere, akillari havadan toplamakti vazifeleri, mumkun degildi hissetmemeniz varliklarini... Yeryuzunu sarsan adimlari vardi onlarin; uykudan uyandirmakla kalsa iyi, ölüleri mezarlarindan cikartan adimlardi onlar. Uyandirdin beni guzel uykumdan, nefessiz kaldigim icin uyandim, icimdeki cocugun cigligina uyandim belki de hatirlamiyorum. Simdi sira bende, icimdeki cocugun intikamini aliyorum; bogmaya calisiyorum seni, evet sen, ayaklari yere basan gerceklik, ya da kendini gerçeklik sanan toplum, ofkem nefretim sana, cunku hayallerimi elimden aliyor, beni buyumeye zorluyorsun, anlamiyorsun degil mi ben bunu istemiyorum. Birak beni, vazgec aynilastirmaya calismaktan, kabul edilir olmaya zorlama, gosterme bana gercekligini dunyanin. Ne kadar farkli olabiliriz ki, bu kadar icine girmisken toplumun, bu kadar cok kaygisina dusmusken gelecegimizin, bu kadar onemserken sayginligimizi, yani iste bu kadar dunya gerceklerinden biri olmusken biz, ne kadar baska olabiliriz ki? Ýste bu yuzden ugrasma benimle, alma hayallerimi elimden, birak kendi gercekligimde yasayayim, senin dogrun senin olsun, izin ver kendi dogrularimi yasatayim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þirin aydýn, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |