..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Her gün yeniden doðmalý. -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > Fatma Kara (Fatoþ Kara)




12 Temmuz 2016
Tavuk Sote  
Fatma Kara (Fatoþ Kara)
Adam tezgâhýn üstünde doðramaya çalýþtýðý soðanlara baktý ilkin, sonra gözü býçaklara kaydý. Yaklaþtý. Ýçlerinden en büyük, en keskin býçaðý sýmsýký kavradý. Avazý çýktýðý kadar baðýrarak býçaðý yukarýya doðru kaldýrdý.


:ACGH:
               

     Adam tabakta duran tavuða parmaðýný batýrarak, buzunun çözülüp çözülmediðini kontrol etti. “Hafif buzlu, biraz daha beklemesi iyi olur”. Etraftaki bulaþýklarý toparlayarak kendine yer açmaya baþladý. Günlerden beri lavabo içinde birikmiþ bulaþýklara baktý iðrentiyle. Kurumuþ, küf tutmuþ yemek artýklarýný taþan çöp kovasýna sýyýrýrken, bir daha bulaþýklarý böylesine biriktirmemek gerektiðini tembihliyordu kendine. Bulaþýklarýn kaba pisliðini akýttýktan sonra makineye yerleþtirdi. Küçük bir tencereyi dolaptan çýkarýp ocaðýn üstüne koydu. Gerekli malzemeleri buzdolabýndan çýkararak bütün hazýrlýklarýný tamamladý. Bir kahve içecek vakti vardý. O arada tavukta iyice çözülmüþ olurdu hem. Kahvesini yaptý, mutfak masasýna oturarak yudumlamaya baþladý.
     Alýþamýyordu adam bir türlü yalnýzlýða. Kolay deðildi tabii, üç yýlý aþkýn süredir onunla birlikteydi bu evde. Daha önce de benzer iliþkileri olmuþtu ama onunla yakaladýðý bu uyumu hiç kimsede bulamamýþ, hiç kimse ile bu kadar uzun süre ayný evi paylaþamamýþtý. O da kendi gibi özgürlüðüne düþkündü ve evliliðin aþký öldüreceðine inanarak, klasik aile baðlarýndan mümkün olduðunca uzak duruyordu
     Ailelerinin tüm baskýlarýna raðmen evlenmeyi reddediyorlar, evliliðin sadece çocuk doðurmak için gerekli olduðunu savunuyorlardý. Sadakati bir imzanýn saðlamayacaðýný, sevgi ve saygý olduðu sürece bu iliþkiyi hayat boyu sürdürebileceklerini biliyordu ikisi de. Öyle de olmuþtu. Her þey ne kadar da güzel, yolunda gidiyordu. Ýkisi de çalýþýyor evin giderlerini bölüþüyor, kalan paralarýný ise herkes dilediði gibi harcýyor, kimse kimseden hesap sormuyordu. Birbirlerinin dýþýnda kendi özel hayatlarý da vardý. Kendisi dilediði zaman erkek arkadaþlarýyla buluþuyor, gece geç vakitlere kadar onlarla zaman geçiriyordu. Ayný hakka kadýn da sahipti tabii. Birbirlerinin özel alanlarýna müdahale etmiyor, özgürlüklerini engellemiyorlardý. Aralarýnda hiç dile gelmeyen gizli bir anlaþmaydý sanki bu. Ýkisi de bu anlaþmaya sadýk kalmýþtý son aylara kadar. Ama günden güne kadýn bu anlaþmayý bozmaya, ondan daha fazla ilgi beklemeye baþlamýþtý. Üstelik çocuk diye de tutturuyor, bir bebekleri olsun istiyordu. Adam çocuðun onlara ayak baðý olacaðýný, yaþadýklarý bu özgürlüðü kýsýtlayacaðýný, yaþlarýnýn henüz çok genç olduðunu, orta yaþlarda çocuk yapmanýn, o zamana kadar hayatý dolu dolu yaþamanýn daha iyi olacaðýný savunup duruyordu. Kadýn her geçen gün daha mutsuzlaþýyor, her þeyden þikâyet eder bir hale geliyordu. Eve geç geldiðinde kavga ediyor, tüm zamanýný onunla geçirmek istiyordu. O zamana kadar umursamadýðý ailesini ileri sürerek evliliðin gerekli olduðunu, ailesine karþý mahcup düþtüðünü, iliþkilerini bu þekilde devam ettiremeyeceðini söyleyip duruyordu.
     Aralarýnda sürekli çýkan tartýþmalar yüzünden adam evden iyice soðumaya baþlamýþtý. Çoðu zaman yemeðe dahi gelmiyor, gelmeyeceði zamanlarý haber vermiyordu. Sabaha karþý, yatmaya geldiðinde ise sofranýn kurulu olduðunu, kadýnýn tek lokma yemeden onu beklerken uyuya kalmýþ olduðunu görüyordu. Bu halden kendisi de mutsuzdu fakat özgürlüðü daha aðýr basýyor, evlendiðinde kendini bir kafese kapatýlmýþ gibi hissedeceðinden dolayý evlilik düþüncesinden olabildiðince kaçýyor, iliþkilerini düzeltmek için bir adým atmýyordu. Kadýn daha fazla bu duruma dayanamayarak evi terk etmiþti bir süre sonra. Bir gün valizini toplayarak bir kýz arkadaþýnýn yanýna gitmiþti. Adam itiraz etmedi, kal demedi. “Düþünmek ikimize de iyi gelecek, gereken zamaný birbirimize tanýmamýz lazým” diyerek kadýný öperek uðurladý o gün. Kadýn çok incinmiþti, birlikte geçirdikleri yýllarýn sonunda evlenip çocuk sahibi olmayý umuyorken, böyle bir son yaþamak hayal kýrýklýðýna uðratmýþtý onu. Kapýyý çekip çýkmýþ ve o günden sonra bir daha adamý hiçbir þekilde aramamýþtý.
     Adam umutluydu. Kadýnýn sevgisine güveniyor, onsuz yapamayacaðýný, er ya da geç ona döneceðini ümit ediyordu. Günler geçmesine raðmen kadýnýn aramamasýna karþýn endiþeye düþmüþ, kendisi onu aramýþtý. Aralarýnda geçen soðuk konuþma endiþesini iyice arttýrmýþ, kadýný elinde tutmak, evine tekrar dönmesini saðlamak için hediyelerle, çiçeklerle sýk sýk kapýsýný çalar olmuþtu. Yapýlan kurlara raðmen kadýn ilgisizliðini koruyor, bu iliþkiye artýk devam edemeyeceðini söylüyordu. Adam umudunu asla yitirmiyor, kadýna olan sevgisini onun yokluðunda daha iyi anlayarak, onu kaybetmektense özgürlüðünü kaybetmeyi bile tercih ediyordu.
     Aradan aylar geçmiþti. Bir gün, ýsrarlarýna dayanamayýp onunla yemeðe çýkmayý kabul eden kadýna evlenme dahi teklif etmiþti adam. Kadýn teklifi geri çevirmiþ, artýk onunla bir hayat sürdürmek istemediðini kesin bir dille belirtmiþti. Naz yaptýðýný, kendisinin ona yaptýklarýnýn bedelini bu þekilde ödetmek istediðini düþünmüþtü adam ve sabýrla bekleyeceðini söylemiþti. Arayýp sormaktan, onun peþinde koþmaktan vazgeçmemiþti ve asla vazgeçmeyecekti.
     Evin her yerinde kadýna dair güzel anýlarý vardý. Gördüðü her þey onu, onunla yaþadýðý günleri hatýrlatýyordu ve yalnýzlýk çekilmez bir hal almaya baþlamýþtý. Kadýn varken erkek arkadaþlarýyla çýktýðý gece gezmeleri bile zevk vermez olmuþ, kendini dört duvar arasýna hapsetmiþti adeta. Evliliðin korktuðu kadar kötü bir þey olmadýðýný, evli arkadaþlarýna bakýnca daha iyi anlýyordu. Ayrýca sevdiði kadýnla bir bebek yapmak, ikisinden bir parçayý birlikte, sevgiyle büyütmek fikride oldukça hoþ gelmeye baþlamýþtý. Zaten bu þekilde ömür boyu yaþanmazdý. Hayatýnýn sonuna kadar o kadýnla yaþamak istiyorsa evliliðin nesi kötü olabilirdi ki?
     Bir zamanlar kadýnýn mutfakta yemek yaptýðý, onun ise masada, þimdi oturduðu yerde oturup kadýný izlediði günler geldi aklýna. Derin bir iç geçirdi. “Keþke daha fazla vakit geçirebilsem, daha çok ilgilenseydim onunla” diye düþünüp kalktý yerinden. Nerden baþlayacaðýný bilemeden çekmeceden býçaðý çýkarýp buzu çözülen tavuðu doðramaya baþladý. Hatýrlamaya çalýþtý, tavuk sote nasýl yapýlýyordu acaba? Önce soðanlar mý, tavuk mu piþiriliyordu? Ýçine neler katýlýyordu? Özgür, paylaþýmcý bir birliktelik yaþamýþ olsalar da yemekleri daima kadýnýn yaptýðýný anýmsadý. “Keþke,” dedi,” keþke yemekleri de birlikte yapmýþ olsaydýk. O gideli beri ya dýþarýda yiyorum ya da kahvaltýlýklarla geçiþtiriyorum yemekleri.” Aramak, yemeðin tarifini almak istedi bir an. Hem bunun bahanesi ile iki laf etmiþ olurlardý. Býçaðý elinden býrakýp masanýn üstündeki telefona doðru ilerlerken vazgeçti. Kadýnýn yemeðini dahi yapmaktan aciz olduðunu bilmesini istemedi. Tekrar býçaðý eline alarak acemice tavuðu doðramaya devam etti..
     Sýra soðan ve biberlere gelmiþti ki zil çaldý. Ellerini musluða tutup temizledikten sonra, sandalyeye asýlý olan havluyu alarak kapýya yöneldi. Kim olduðunu sormadan açtý kapýyý. Kadýný elinde valizle görünce çýðlýk atmamak için kendini zor tuttu. Öylece donup kaldý, içeri davet etmeyi dahi akýl edemedi. Kadýn, “içeri girebilir miyim,” diyene kadar durumu fark etmedi. Büyük bir þaþkýnlýkla kapýyý sonuna kadar açýp kadýnýn içeri girmesini bekledi. Terliklerini portmantodan çýkarýp kadýnýn ayaklarý dibine býraktý fakat kadýn ayakkabýlarýný çýkarmadý. Elindeki valizi býrakýp adamý bekledi. Adam mutfaða yönelip elindeki havluyu býrakýrken kadýnýn da peþinden geldiðini gördü. “Yemek yapýyordum,” dedi gülümseyerek. “Gel salonda oturalým.” Kadýn, “ziyaný yok, sen bak iþine burada otursak da olur” diye üsteleyerek mutfak masasýnýn baþýna oturdu. Adam þaþkýnlýktan ne yapacaðýný bilmez bir halde bir tavuklarý alýp býrakýyor, bir sandalyeye oturup kalkýyordu. Kadýn adamýn ufacýk, kör býçakla soðanlarý doðramaya çalýþtýðýný görünce gülümsedi. “Büyük bir býçak almalýsýn” dedi. Adam çekmeceyi açarak birkaç býçak çýkarýp arasýndan birini seçmeye çalýþtý. Sonra her þeyi öylece býrakarak kadýnýn karþýsýna oturdu.
     Özledim seni, diyerek söze baþladý. Kadýn hiçbir tepki vermeden öylece yüzüne baktý, sonra gözlerini kaçýrarak mutfak tezgâhýnda gezdirdi. Ortalýk oldukça derli topluydu, oysa aylardýr gelmediði bu evde korkunç bir manzara ile karþýlaþacaðýný sanýyordu. Konuyu deðiþtirmek için, “yemek yapmayý öðrenmiþsin,” dedi. Adam, “benimki sadece deneme,” dedi. “Birkaç kez baþka yemekler denedim ama beceremedim açýkçasý. Bu sefer de tavuk sote yapmak istedim. Önce soðanlar mý, tavuk mu piþiriliyor, bilmiyordum, seni arayýp sormak istedim bu yüzden fakat sen sýk sýk aramamý istemediðin için vazgeçtim,” dedi. Kadýnýn yüzünde acý bir gülümseme belirdi.” Evet,” dedi, “evet sýk sýk aramaný istemedim ama bu durumu daha fazla uzatmanýn anlamý olmadýðýný gördüm ve artýk bir sonuca baðlamak gerektiðini düþünüyorum.” Adam heyecanlandý. Kadýnýn kendisine döndüðünü biliyordu. Evden ayrýldýðý valizle gelmiþti, Gittiði gibi dönüp gelmiþti iþte. Her þey ortadaydý, söylenecek çok söz yoktu aslýnda. Kendisi kadýna yaþattýklarýndan piþman olmuþ, onsuz ne kadar yalnýz ve mutsuz olduðunu görmüþtü. Belli k i kadýn da onsuz yapamamýþ, dönüp gelmiþti iþte! Belki de, bu aylar süren ayrýlýk ikisi için de iyi olmuþtu. Sevinçle kalktý yerinden, sandalyesini kadýna yaklaþtýrýp karþýsýna oturup, ellerini avucuna aldý ve öpmeye baþladý. “Her þey eskisinden daha güzel olacak,” dedi. Kadýn huzursuz olup ellerini çekti. “Bak” dedi, “konuþmamýz gerek.” Adam, “konuþacak çok zamanýmýz olacak, býrak da sana doya doya sarýlýp öpeyim”
      Kadýn ayaða fýrladý. “Anlamýyorsun! Geliþ sebebim hakkýnda hiçbir fikrin yok!” dedi. Adam þaþýrdý, valizle dönmüþ olmasýnýn baþka sebebi olamayacaðýný düþünerek,
     “Döndün iþte evimize! Hayat boyu ayrýlmayacak, en kýsa sürede evleneceðiz ve bir bebek yapacaðýz. Kendimi tüm bunlara hazýr hissediyorum artýk. Yokluðunda çok düþündüm, kararýmý verdim. Seni çok seviyor ve kaybetmek istemiyorum” dedi.
     Kadýn acýyan gözlerle baktý adama. “Ben hamileyim,” dedi. Adam önce þaþýrdý, sonra sevinçten mutfaðýn içinde hoplamaya baþladý. Eðer bebek varsa ayrýlýk kesinlikle söz konusu olamazdý. Sarýldý kadýna, yanaklarýný peþ peþe öptü. Kadýn adamý itti. “Ýki aylýk,” dedi.” Ýki aylýk hamileyim.”
      Adamýn yüzünde yanan sevinç ýþýklarý peþ peþe sönmeye baþladý. Ortalýk aniden kararývermiþti. Olduðu yerde sendeledi, ayakta durmasý gittikçe güçleþiyordu. Elleriyle sandalyeden güç almaya çalýþarak boðuk bir sesle, “Nasýl olur dedi, “beþ aydýr ayrýyýz biz!”
     Kadýn sustu bir süre. Suçluluða bulanmýþ bakýþlarýný kaçýrdý adamdan. Tavanda, yerlerde, duvarlarda gezindi gözleri. Sanki görünmez bir varlýklar vardý etraflarýnda ve onlarýn ortaya çýkýp görünür olmasýný, kendisinin açýklamakta zorlandýðý bu durumu onlarýn açýklamasýný istercesine yardým bekliyordu. Nereden, nasýl baþlayacaðýný bilmiyor, adamýn nasýl tepki vereceðini hayal dahi edemiyordu. Susmanýn faydasý olmayacaðýný, beklediði yardýmýn asla gelmeyeceðini biliyordu. Konuþmak lazýmdý ne pahasýna olursa olsun. Konuþmak, her þeyi açýða kavuþturmak gerekti. Titreyen sesiyle, “Ýþte bunu konuþmak için geldim,” dedi.
     Adamýn çenesine binlerce kilo yük binmiþti. Aðzýný açmasý için özel çaba sarf etmesi gerekiyordu. Oysa o, nefes almakta dahi zorluk çekiyor, söyleyeceði her kelime bir yumru gibi oturuyordu boðazýna. Sürekli yutkunuyor, sanki söyleyeceði kötü laflarýn aðzýndan çýkmasýna engel oluyordu böylece. Ýki eliyle yüzünü ovuþturuyor, parmaklarýný saçlarýna takýp yoluyordu adeta.      Aylardýr kavuþma hayali kurduðu, sadakatle beklediði kadýn þimdi karþýsýna geçmiþ neler söylüyordu böyle! Kendi kendine sakin olmasýný salýk veriyor, yanlýþ bir þey yapmamak için büyük gayret sarf ediyordu. Öylesine kendinden geçmiþti ki, çalan zilin sesini bile duymuyordu. Kadýn koluna dokunarak, “kapý” dedi. “Kapý çalýyor!”
     Adam silkindi. Sanki baþka bir dünyadan tepetaklak oraya yuvarlanmýþ gibi þaþkýnlýk içindeydi. Nerede olduðunu, ne olduðunu anýmsamak istercesine baktý kadýna. Zil hiç durmaksýzýn çalýyor, kapýdaki içeri girmek için sabýrsýzlanýyordu adeta. Adam duvardan tutunarak kapýya doðru gidiyor, baþýný iki yana sallayarak, olamaz bu, diye mýrýldanýyordu.
      Yaþadýðý olaya kimseyi tanýk etmek istemiyordu. Gelen her kimse bir an önce baþýndan savmak gerektiðini düþünerek kapýyý usulca araladý. En yakýn arkadaþý Mert karþýsýnda duruyordu. Her derdinde koþup gittiði, en gizli sýrlarýný paylaþtýðý, akýl danýþtýðý arkadaþýný görmekten hiç hoþnut olmamýþtý bu sefer. Bu zamansýz geliþ için içten içe kýzýyordu ona ve bir bahane ile onu yollamanýn yolunu düþünüyordu. Ama Mert, adamýn bir þey demesine fýrsat býrakmadan teklifsizce girdi içeriye.
     Kadýn mutfaðýn kapýsýna gelmiþ onlara bakýyordu endiþe içinde. Mert önde adam arkada mutfaða doðru ilerlediler. Adam, arkadaþýndan hiçbir þeyi saklamamýþ, hatta ayrýlýklarý süresi içinde Mert’ten arabuluculuk yapmasýný istemiþti. Ama þimdi durum farklýydý. En yakýn arkadaþý olsa da bebek konusunu arkadaþýnýn öðrenmesini istemiyordu. Bu onur kýrýcý durum karþýsýnda kendinin ne hale düþtüðünü onun görmesine tahammül edemezdi.
     Kadýnýn konuþmasýný sürdürmemesi için “Mert geldi. Geleceðinden doðrusu haberim yoktu. Sonra konuþuruz. Birer kahve içelim” dedi. Mert aylardýr ayrý olduklarýný bildiði halde kadýnýn orada olduðuna þaþýrmamýþ, hatta kadýna tek kelime dahi etmemiþti. Kadýn da ona ne bakýyor, ne de bir çift laf ediyordu. Yadýrgadý adam bu durumu ilkin ama bebek konusunun açýlmayacaðýný düþündüðü için içten içe seviniyordu da. Aralarýnda, kimse duymadan halletmeleri gerekiyordu bu konuyu.
     Isýtýcýya su koymaya yönelmiþti ki Mert,” kalkacaðým, kahveye gerek yok” dedi. Kadýn da istemediðini söyleyerek, “otur, beni dinle” dedi. Adamýn caný sýkýldý. “Acelesi yok, Mert gittikten sonra devam edelim” dediyse de kadýn konuþmakta kararlýydý. Çaresizce oturdu ikisinin karþýsýna.

     “Dediðim gibi iki aylýk hamileyim. Aylardýr sana iliþkimizin bittiðini anlatmaya çalýþýyordum ama her zaman olduðu gibi beni ciddiye almadýn. Kendime yeni bir hayat kuruyorum. Bebeðimin babasýyla evleneceðim. Lütfen bundan sonra hiçbir þekilde karþýma çýkma!”
     Adam ilk duyduðunda yaþadýðý þoku yeniden yaþýyordu, üstelik þimdi arkadaþý da yanýndaydý. Ne söylenebilirdi ki o durumda? Bastýrmaya çalýþtýðý öfkesi kontrolden çýkmaya baþlamýþtý. Eli ayaðý titriyor, gözü kararýyordu. Yardým isteyen gözlerle Mert’e baktý. O en yakýn arkadaþý konuya dâhil olmak istemiyordu belli ki. Sessiz sedasýz oturmuþ, gözlerini yere dikmiþ, mutfaðýn bir ucundan diðer ucuna fayanslarý sayýyor, sayma iþi bitince en baþtan baþlýyor, tekrar ayný þeyi yapýp duruyordu. Arkadaþýný ilk kez bu kadar duyarsýz görmüþtü. Oysa tanýdýðý arkadaþý hemen konuya dâhil olmaya kalkar, bilgiç bir tavýrla aralarýný bulmaya çalýþýrdý. “Belki onun da bir derdi vardýr. Hem de benimkinden daha büyük bir dert” diye geçirdi adam içinden.
     Kadýn söyleyeceðini söylemiþti. Artýk orada kalmanýn gereksiz olduðunu düþünerek kalktý ayaða. “Gidiyorum” dedi. “ Bebeðimin babasýyla evlenecek, mutlu bir hayat süreceðim. Sana da mutluluklar dilerim hayatýn boyunca”
     Kadýnla birlikte Mert’te kalkmýþtý ayaða. Kadýn, “gidelim hayatým” diyerek Mert’in koluna girdi. Mert arkadaþýnýn yüzüne bakmadan, kalan son fayanslarý da gözleriyle hýzla tarayarak çýktý mutfaktan. Kadýnýn valizini aldý eline, kapýnýn koluna uzandý. Tam açacakken kadýn mutfaða döndü. Adam olduðu yerde donup kalmýþtý. Gördüklerine inanamýyordu. Sevdiði kadýn, aylarca sadakatle beklediði kadýn en yakýn arkadaþýyla… Olacak iþ deðildi! Ýnanmakta güçlük çekiyor, gördüklerinin uyku ile uyanýklýk arasýnda gördüðü bir düþ olduðuna ikna etmeye çalýþýyordu kendini.
     Kadýn mutfak kapýsýnda durdu. “Önce tavuklar” dedi. Adam anlamayan gözlerle baktý kadýna. “Tavuk Sote... Önce etleri kavuracaksýn, suyunu çekince soðanlarý atacaksýn”
     Adam tezgâhýn üstünde doðramaya çalýþtýðý soðanlara baktý ilkin, sonra gözü býçaklara kaydý. Yaklaþtý. Ýçlerinden en büyük, en keskin býçaðý sýmsýký kavradý. Avazý çýktýðý kadar baðýrarak býçaðý yukarýya doðru kaldýrdý.









Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn baþkaldýrý kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
son Defa

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Biz Ýyi Olacaðýz
Topraðýn Þemsiyeleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sanal Þair [Þiir]
Büyüyünce Ben Anne Olacaðým [Þiir]
Var mýsýn? [Þiir]
Tanrý ile Konuþ/ma [Þiir]
K/adýn [Þiir]
Tanrý ile Konuþ/ma II [Þiir]
Sizi Beklerken [Þiir]
Çocuk ve Toprak [Þiir]
Nilgün Marmara'ya [Þiir]
Kýrkýncý Yaþ [Þiir]


Fatma Kara (Fatoþ Kara) kimdir?

Kendini bildi bileli depresyonla mücadele eden, dünyaya ve insanlara karþý içinde gün be gün kin ve nefret büyüten, ölümü yaþama yeðleyen. . . .

Etkilendiði Yazarlar:
Tezer Özlü, Nilgün Marmara, Didem Madak


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Fatma Kara (Fatoþ Kara), 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.