Zaman Ve Ýnsan


Zaman kavramýnýn madde bulmuþ hali saattir. Yelkovan ile akrep kovalamacasý içinde geçer, gider. Bu kovalamaca zaman ile insan arasýnda da kendini gösterir. Zamaný yakalamaya çalýþmakla geçer ömürler. Bitmek bilmeyen bu kovalamaca esnasýnda nefessiz kalýp, yorulur bitap düþer insanoðlu. Peki kovalayan zaman, kaçan insansa?
Saat milattan önce 4000 yýlýnda icat edildi. Kovalamaca bu tarih itibariyle baþlamýþ oldu. Peki saatin icat edilmek istenmesinin sebeplerini arayalým. Kýsaca zamana hakim olmak için icat edilmiþtir diyebiliriz. Mýsýrlýlar, saati icat ederken çalar saatlerin, insanlarýn uykusunu mahvedeceðini veya patronlarýn, iþçisinin geç kaldýðý vakitleri dakika dakika kayýt altýna alacaklarýný hesaba kattýklarýný düþünmüyorum.
Saati düþman olarak görmeli miyiz? Hayatýmýza yetiþmek kavramý saat ile girmiþtir. Yoksa saat, zaman müsrifi, tembel insanlýða, Tanrýnýn bir kýsýtlamasý olarak mý gönderildi? Zaman istilasý hayatýmýzýn her yerinde. Duvarda, kolumuzda, cebimizde, hayatýmýzýn içinde. Bu istilaya yanýt olarak insanlýkta karþý hamlelerde gecikmedi. Bu hamle ilk olarak saatin mucitlerinden geldi. Düþmaný somut bir hale dönüþtüren mýsýrlýlar, zamaný durdurmak için mumyalama yöntemini kullandý. 1967 yýlýnda ise ilk dondurulma iþlemi gerçekleþmiþtir. Ýnsanlýðýn ölümsüzlüðü bulacaðýna inanan insanoðlu, zaman ile savaþý, eksi 196 derecede içi nitrojen dolu metal silindirlerde uyandýrýlmayý bekliyor.
Zaman ile insan arasýndaki kovalamaca bir gün biter mi? Bu hakimiyet çabasýnýn galibi kim olur? Bu sorularýn cevaplarý þimdilik askýda. Ne dersiniz belki bir gün bu cevaplara ulaþýrýz.