..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




19 Aðustos 2016
Göçe Göçe - 1  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Göç hayat verir, göç bilgi kazandýrýr, göç tanýtýr, göç hem sevincin hem de hüznün kaynaðýdýr, göç hayvanlarýmýzýn verimini artýrýr, göç fazlalýklardan kurtulmaktýr, göç ruhu dinlendirir; göç yeniliktir ve göç biraz da zora katlanmaktýr.


:GIA:

     “Biz, göçe göçe millet olduk. Bizi biz yapan göçtür. Göç hayat verir, göç bilgi kazandýrýr, göç tanýtýr, göç hem sevincin hem de hüznün kaynaðýdýr, göç hayvanlarýmýzýn verimini artýrýr, göç fazlalýklardan kurtulmaktýr, göç ruhu dinlendirir; göç yeniliktir ve göç biraz da zora katlanmaktýr. Biz binlerce sene birçok kez büyük göç yapmýþýz, sayýsýný bilemeyeceðim kadar da küçük göç. Büyük göçlerde kýtalardan kýtalara, küçük göçlerde ise daðlardan ovalara, ovalardan daðlara gidip gelmiþiz. Dili olsa da yaþadýklarýmýzý anlatsa; daðlarýn, tepelerin, yaylalarýn ve eteklerdeki ovalarýn!”
      Dedem sesinin tonunu deðiþtirerek konuþuyordu, sanki birini taklit etmek ister gibiydi. Acaba kimi? Sabýrlý olursam öðrenecektim, nitekim öyle oldu.
     “Nereden gelip nereye gittiðimizi, geride býraktýðýmýz zamanda neler yaptýðýmýzý, nasýl yaptýðýmýzý, baþarý ve baþarýsýzlýklarýmýzý; kýsacasý tarihimizi çok iyi bilmeliyiz.” Dedem biraz soluklanýp devam etti: “Benim sana anlattýklarýmý sen de torunlarýna anlat, daha sonra onlar da diðer kuþaklara aktarsýnlar. Gerçi birçok bilgi tarih kitaplarýnda yer alacaktýr, ancak yaþayan insanlarýn aðýzlarýndan bunlarý duymanýn ayrý bir önemi ve bilhassa lezzeti vardýr.” Dedemle bu konuþmayý yaptýðýmýzda ben, aþaðý yukarý senin yaþýndaydým. (O yýllarda benim yaþým, tam on bir.)
     Son cümleden sonra anladým ki; bu sözler dedemim dedesine aitmiþ, o da dedesinin konuþma þeklini taklit etmeye uðraþýyormuþ.

                          ● ● ●

     Dedemin anneannemle yani ninemle bize, Kýrþehir'deki evimize bu ilk ve maalesef ayný zamanda da son geliþiydi. Kýzýlpýnar köyünden ta buralara kadar, bu kýþ gününde bizi görmek için gelmiþlerdi. Dedem anneanneme “Haným, gel gidip bir Kýrþehir'deki kýzýmýzý ve torunlarýmýzý görelim, ölümlü dünyada yarýn olur mu olmaz mý bilemeyiz. Nasýl olsa iki güne kadar torunlar karne tatiline girecekler. Onlarla biraz hasret gideririz.” demiþ. Bir göçebe Türkmene, yörüðe yakýþaný yapýp; hemen ertesi gün dayýma eþek arabasýný koþup, onlarý trene yetiþtirmesini söylemiþ.
     Tren istasyonu köye 4-5 kilometre uzaklýkta. Yürüyerek gitmeleri biraz zor. Sabah olunca, eþekler arabaya koþulmuþ ve týngýr mýngýr yola koyulmuþlar.
     Dedem “Ah, o huysuz kara eþek yok mu? Ýnadý tuttu mu baþlar yan çekmeye. O zaman da bütün yük boz eþeðe biner. Bu hareketinden dolayý kara eþeðe yol boyunca söylendim durdum. Nasýl söylenmem; onun inadý, hýzýmýzý da azaltýyordu. Bir de tozu dumana katarak gelen askerye cemseleri beni korkuttu; çünkü eþekler bunlardan ürküyorlar. Yoldan çýkýp bir çataðýn içine atýverirler arabayý. Atlar da cemselerden korkar ve atlar eþeklere göre daha güçlü olduklarýndan zaptetmesi çok zordur. Ýstediðin kadar dizginleri çek, deviriverirler arabayý. Bizim köyden kaç kiþinin baþýna geldi böyle kaza... Ýstasyona bir-iki kilometre kala Edirne'den gelip Ýstanbul'a giden motorlu trenin geçtiðini görünce, dayýn daha hýzlý aydemeye baþladý eþekleri. Biz istasyona girdiðimizde ise tren hareket ediyordu. Tabii binmemiz mümkün deðildi. Giþe memuru iki saat kadar sonra Ýstanbul'a bir kara trenin gideceðini söyleyince, biletimizi alýp beklemeye baþladýk. Dýþarýda hava soðuktu, rüzgâr da vardý. Bazen rüzgâr þiddetlenip ýslýk çalarak esmeye baþlýyordu. Ama bekleme yeri sýcacýktý, bir görevli sýk sýk kocaman sobanýn içine kürek kürek kömür atýyordu. Bir ara sobanýn kýpkýrmýzý kesildiðini bile gördüm. Ýki saat dendi bize, ama beklediðimiz süre eminim daha fazlaydý. Sonunda bir tren düdüðü duyduk ve çuflaya çuflaya kara tren gara yanaþtý. Bizim gibi tren bekleyen üç kiþi daha vardý. Hepimiz birden kapýya hücum ettik. Trene bindikten beþ dakika sonra da, hareket memurunun düdüðünü duyduk. Kara tren, ortalýðý kömür dumanýna boðarak gitmeye baþladý. Altý-yedi saat sürdü Ýstanbul'a varmak. Yolda çok durduk, bazý istasyonlarda; karþýdan gelen treni beklermiþ. Ýstanbul'a geldiðimizde hava kararmýþtý, Sirkeci'de inip hemen Kýrþehir'e bilet almak için bir yazýhaneye girdik, ama “Bizde Kýrþehir'e kalkan araba yok.” cevabýyla birlikte nereye baþvurmam gerektiðini söylediler, tarif ettiler. Oraya gittik, ama o günkü otobüs kalkmýþ, mecburen ertesi güne aldým biletimizi. Sirkeci'den bir belediye otobüsüne atlayýp, Þehremini'ndeki kýzýma gittik. Bizi görünce onlar da þaþýrdý. Söyledik Kýrþehir'e yolculuk yapacaðýmýzý. Teyzen hem özendi hem de kýskandý. “Keþke ben de sizinle gelebilseydim.” dedi.
     Ertesi gün erkenden Sirkeci'deydik. Otobüsün kalkmasýna en az bir saat kala yazýhaneye gelmiþtik. Olsun, orada oturup beklerdik. Dýþarýdan gelip geçen, koþuþturan, birbiriyle konuþan, bazen de münakaþa eden insanlarý seyrettik. Yazýhanede bize çay da verdiler, içimiz ýsýndý. Az sonra, bir simitçi yazýhanenin kapýsýndan baþýný uzattý. Bir simit aldým, çünkü ninen istemedi. O böyle elalem içinde bir þey yeyip içmekten çekinir. Az önceki çayý bile nasýl içtiðine þaþýrmýþtým. Simit aldýðýmý gören bilet kesen genç, hemen bir çay daha ýsmarladý. Otobüs yazýhanenin önüne yanaþýnca binmek için hamle yaptýk. Muavin olduðunu öðrendiðimiz genç bir çocuk, bize yerlerimizi gösterdi. Þoförün iki koltuk arkasýndaydýk. Sevindim. Etrafý seyrede seyrede gidecektik.
     Biraz da otobüs içinde bekledik. Sonunda otobüs hareket etti. Arabalý Vapura bindi, burada bizim otobüse bir satýcý geldi, o gitti, bir baþkasý geldi, daha sonra bir diðeri... Bunlardan piþmaniyeci ve kumaþ satýcýsý çok gevezeydi. Mallarýný satmak için ne yapacaklarýný þaþýrýyorlardý. Simitçi de geldi ama o, bunlar gibi yaygaracý deðildi. Simitçi, ön kapýdan biniyor yavaþ adýmlarla otobüsün içinde yürüyor ve arka kapýdan inip gidiyordu. Konuþmasýna, baðýrmasýna gerek kalmýyor, çünkü karný acýkan elindeki simitleri görüp alýyordu. Arabamýz karþýda Harem'de vapurdan indi, gara girdi. Buradan yolcu aldý. Tabii Harem'de de satýcýlar bizi yalnýz býrakmadý. Ankara'ya kadar en az 6-7 yerde durduk. Ya yolcu aldýk ya da mola verdik. Yol boyunca hep kar yaðdý. O yüzden yavaþ gitmek zorunda kaldýk. Ankara'ya varmamýz 13-14 saat sürdü. Ankara'daki otogarda bir saatten fazla bekledik; buradan da Kýrþehir'e gidecek yolcular varmýþ, onlarý alýp hareket ettik.
     Ankara-Kýrþehir yolu, bozuk ve virajlý. Ýnsanýn içi dýþýna çýkýyor. Yolun yarýdan fazlasýný kar yaðýþý altýnda yaptýk. Bu yolda muavin midesi bulananlara naylon torba daðýttý. Alanlardan biri de ninendi. Nitekim fazla dayanamayýp daha yolu yarýlamadan kustu. Ýlk mola yerinde indik; elini, aðzýný, yüzünü yýkadý. Ne kadar ýsrar ettiysem de, sonra gene kusacaðý korkusuyla hiçbir þey yemedi. Belki de kusma korkusu bahaneydi, esas sebep utanmasý olabilirdi. Kadýncaðýz sadece kusmaktan korkmuyor, ayný zamanda diðer yolculara karþý ayýp oldu diye de dertleniyordu. Yol boyunca suratý asýk bir þekilde hiç konuþmadan öylece oturdu durdu. Sonunda çok þükür Kýrþehir'e geldik de yüzü biraz güldü.” dedi.
     Anneannem biz dört kardeþin dördüne de elcik(eldiven) örmüþ. Gelince verdi. Ben hemen elcikleri ellerime takýp dýþarý çýktým. Bu elcikler annemin ördüklerinden farklýydý. Çünkü giyildiðinde sadece baþparmak baðýmsýzdý, diðer dört parmak birarada olmak zorundaydý. Elciklerimle kartopu yapýp sokakta tanýdýðým çocuk varsa onlara atacaktým. Fakat bu elciklerle daha karý yerden almaya baþladýðýmda bir aksilik olduðunu anladým. Karý istediðim gibi avucumun içine alamýyordum ve aldýðým karý iyi yuvarlayamýyordum. Kartopu yapmaya çalýþtýðým kar parçasý yamru yumru bir þey olmuþtu. Bu þeyi atmayý denedim, sadece bir-iki metre uzaða atabildim. Moralim bozuldu, hemen eve döndüm. Tabii bunlarý aneanneme söylemedim. Kadýncaðýz üzülürdü. O kadar emek harcamýþ, göz nuru dökmüþtü bu elcikler için...

                     ● ● ●



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.