Sevgi en azgýn yüreði uysallaþtýrýr, en uysal yüreði azdýrýr. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Dedem, iki gün sonra Kýzýlpýnar'a gideceklerini söyledi. Üzüldüm. -Sað kalýrsak gene geliriz. Üzülme. Zaten sizin karne tatili de üç gün sonra bitecek. Siz yokken burada benim caným sýkýlýr. Söz, gene geleceðiz... Dedi. Ama ne yazýk ki dedem sözünü tutamadý! Dedeme sormak istediðim o kadar çok soru vardý; oysa þimdi aklýma hiçbiri gelmiyordu. Somurtarak oturuyordum. Dedem, konuþmak için bir þeyler anlatmaya baþladý. -Kýzýlpýnar'a Dobromirka'dan gelenler yaþadýklarý müddetçe, fýrsat buldukça hep eski vatanlarýndan bahsettiler; duyduklarý özlemi böyle gidermeye çalýþtýlar. Orada da kim bilir ne kadar kötü/zor günleri olmuþtur; ama onlar bunlarý deðil hep iyi/güzel hatýralarýný hatýrlayýp anlattýlar. Onlar öldükten sonra, Dobromirka'dan bahseden çok az oldu ve zaten bir müddet sonra da unutuldu gitti. Dobromirka muhacirlerinin torunlarý, Kýzýlpýnar'da uzun yýllar çok zor günler geçirdiler. Cumhuriyetle birlikte biraz refaha kavuþur gibi oldular, Ýkinci Dünya Harbi çýktktan sonra gene zor günler baþladý. Aksilik bu ya, o yýllarda hava þartlarý da çok kötüydü. Devlet de ürettiðimiz her þeyden aldýðý vergiyi çok artýrmýþtý. Öyle ki ekin daha harman yerindeyken devlet memurlarý gelip ne kadarýný devlete vereceðimizi tespit ediyorlardý. Birçok kiþi devlet memurlarý görmeden kendi ekininden çalmak zorunda kalýyordu. Bir lokma ekmeðe muhtaç olduk. Ekmek karneye baðlandý ve biz ekmek alabilmek için karnemizle birlikte yýllarca Çerkezköy'e gidip geldik. Bizim burada pazýya benzeyen, ama tadý acýmtrak lopuþka dediðimiz bir bitki vardýr. Bazen günlerce bu bitkiden aþ yapýp yemek zorunda kaldýk. O yýllarda bizde savaþla ilgili haberleri öðrenebileceðimiz ne bir gazete ne de radyo vardý. Savaþýn ikinci yýlýnda köy kahvesine radyo geldiði haberini duyunca oraya koþtuk. Radyoyu dinleyip evine giden bir genç olayý þöyle anlatmýþ anasýna: “Valla ana, kutunun içine bir adam girmiþ. O konuþuya...” -Dede, köyde anneye kimi “ani” kimi “aney” diyor; kimi de ana... -Oðlum, biz birçok þeyde olduðu gibi, dilimizi de tam olarak oturtamadýk. Göçebeliðin sonucu olsa gerek. Bizde küçük kýzanlar yani çocuklar annelerine “aney” ya “ani” diye seslenirler, gençler ve yetiþkinler çoðunlukla “ana” der, Ýstanbul'da çalýþanlarýn bazýlarý da “anne” demeye baþladýlar. -Ýstanbul'a çalýþmaya gidenlerin sayýsý çok mu köyde? -Kýzýlpýnar'da çiftçilikten baþka yapacak iþ yoktur. O da zaten býrak para kazandýrmayý, karnýný bile doyurmaz. Bizde birçok kiþi, Kýzýlpýnar'daki zenginlerin iþlerine ya da civar köylere gündelikçi olarak gittikleri gibi, Çerkezköy'e gidip orada çeþitli iþlerde çalýþanlar da olur. Çerkezköy'de demiryollarýnda bazýlarý iþ bulabilir. Tabii esas çalýþabilecek nüfusun çoðunluðu da, Ýstanbul'a gider. Ýkinci Dünya Savaþý'nýn olduðu o yokluk yýllarýnda, iþ bulurum umuduyla neredeyse gençlerin hepsi Ýstanbul'a gitmiþti. Köyde kalanlar hep çocuklar, yaþlýlar ve kadýnlardý. Gerçi sonradan, gidenlerin çoðu döndü ya... (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |