..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam ciddi, sanat neþelidir. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




27 Eylül 2016
Göçe Göçe - Bekarlarýn Buluþma Yeri Köy Çeþmesi - 41  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Çeþmenin baþý kýz doluydu. On metre ileride ise delikanlýlar sýralanmýþlardý. Kýzlar, baþlarýnda ferace olmasýna raðmen hiçbirinin kapaðý kapalý deðildi. Hani yabancý erkeklerden kaçmak adetti? Burada, aksine kendilerini göstermeye çalýþýyorlardý.


:AAAE:


Ýki boþ su bakýrýný, komislanýn ucuna takýp omzuna alan ninem, köy çeþmesine giderken ben de peþine takýldým. Günlerden Cumartesi'ydi. Çeþmeye giden yol, diðer günlere nazaran daha kalabalýktý. Hemen hemen yoldakilerin hepsi kadýndý ve omuzlarýndaki komisladan da anlaþýlacaðý gibi, çeþmeye su almaya gidiyorlardý. Ninem, arkadan görmesine raðmen birini tanýdý ve:
-Te o ilerde giden yýlýk gözlü Saime'nin kýzý (H)Acer. Çapraþýk ayaklý þey. Galiba ona anasý adým turtasý yapmamýþ. Onun bilem yavuklusu var. Onuþtan kim bilir ne ka yapýndý... Kaltaklar, suya diye giderler, çeþme baþýnda yavuklularýyla buluþacaklar. Analarý da bilir neye gittiklerini ama n'apsýn! Baþlarýný sýksa epici kaçar sonra kocaya...Dedi.
Ninem böyle deyince üç gün önce þahit olduðum bir kýz kaçýrma olayý aklýma geldi: Ninemin avlusundan sokaða çýkmýþ orada kendi kendime sopayla tozlu yola çizgiler çizip oynuyordum. Çizdiklerimin ne olduðunu bilmiyordum, çünkü hiçbir þeye benzemiyordu. Buna raðmen ortaya çýkan þekli seyretmeye baþladým. O sýrada, bir arabanýn tekerleklerinden çýkan sesi duydum. Yokuþ yukarý çýkan bir eþek arabasý. Kenara çekildim. Eþekler kanter içinde, üzerinde içi su dolu iki fýçý bulunan arabayý çekmeye çalýþýyorlardý. Arabanýn sürücüsü de yerde yürüyor, hem eþeklere küfür ediyor hem de elindeki sopayla hayvanlara vuruyordu. Fýçýlardaki çampalanan suyun bir kýsmý da yere dökülüyordu.
Araba geçip gitti. Tabii eþeklerin ayaklarýnýn ve tekerleklerin izi ile, dökülen su benim çizdiðim þekli de mahvetmiþti. Moralim bozuldu; yolun kenarýndaki yaðmur sularýnýn açtýðý çukurun içine ayaklarýmý koyup, kenarýndaki tümseðe oturdum. Yolun karþý tarafýndaki komþunun avlusundan bir çekirge üzerime zýpladý. Korktum. Ayaða kalktým. Kaçacaktým vazgeçtim. Gene oturdum, ileriden bir kadýnýn baðýrdýðýný duydum.
-Dön geri kýzým! Býrak kýzýmý (h)aþlak (h)erif... Etiþin komþula, kýzýmý kaçýrýya bu namussuz!
Ayaða kalkýp baktým, orta yaþlarda saçý baþý açýk ve daðýnýk, ayaðý þalvarlý bir kadýn. Sokaða çýktýðý halde, üzerinde feracesi yok. Hem baðýrýyor, hem de göðsünü yumrukluyor. Onun önünde de genç bir kýzla bir delikanlý elele tutuþmuþlar, koþuyorlar aþaðý doðru. Daha doðrusu kaçýyorlar. Kýzýn ne elinde bohça var ne de üzerinde ferace; üst kýsmýnda bir blüz ve ayaðýnda yeni bir þalvar... Alelacele evden çýkýp kaçtýðý için olmalý. Kadýnýn baðýrýþlarýna hiç aldýrýþ etmeden, koþarak benim yanýmdan geçtiler. Yüzlerini yakýndan gördüm, seviniyorlar gibi geldi bana. Gözlerinde korku morku yoktu; aksine parlýyorlardý. Heyecanlandým. Nedense, þahit olduðum bu kýz kaçýrma olayýndan kimseye bahsetmedim. Belki de bunun nedeni, olayý tam olarak anlamamýþ olmamdýr.
Cumartesi, Pazar ve bir de bayram günleri çeþmeye su almak için gidenlerin neredeyse tamamý bekar genç kýzmýþ. Çünkü o günlerde Ýstanbul'da çalýþan bekar gençler köye geliyorlarmýþ ve buluþma, konuþma yerleri de çeþme baþýymýþ. Bunu kýz anne-babalarý da biliyorlarmýþ, ama bu duruma kimse itiraz etmiyor, daha doðrusu bilmemezliðe geliyorlarmýþ. Öyle ki, bu günlerde bazý kýzlar evdeki kapkacak dolmuþ olmasýna raðmen, defalarca çeþmeye gidip su getiriyormuþ.
Köy çeþmesi, Kýzýlpýnar'ýn demiryoluna yakýn olan tarafýndaki köy giriþinde. Camiin hemen yanýnda, etrafýnda üç tane asýrlýk çýnar aðacý var. Bulunduðu yer, oldukça geniþ, çimenlerle kaplý bir alan. Bu çeþmenin özelliði þurada: Suyu yazýn serin, kýþýn ise ýlýk akýyor. Bütün köyün tek içme suyu kaynaðý. Gerçi köyün içinde birkaç tane kuyu var, ama sularý içilemiyor. Mesela, ninemin evinin yakýnýnda Þeriflerin kuyusu var. Oldukça geniþ aðýzlý ve derin bir kuyu. Ninemle bahçedeki sebzeleri sulamak için oradan su almaya gittiðimizde görmüþtüm. Çýkrýðýna sarýlý ipin ucunda bir kova vardý. Ninem, çýkrýðýn kolunu çevirip kovayý kuyuya saldý, týkýr týkýr yapýyordu çýkrýk, kova kuyunun kenarlarýna vurdukça da tangýr tungur diye sesler geliyordu. Kovanýn þlapp diye suyla temas sesini duyunca biraz bekleyip çýkrýðý sarmaya baþladý ninem. Dibinden sular damlayan, hatta yanlarýndan -delik olduðu için- su kaçýran kova , yukarý çýkýnca ninem bunu alýp bakýra boþalttý. Diðer bakýrý doldurmak için de ayný hareketleri tekrarlamasý gerekiyordu.
O sýrada, kuyunun yanýndaki bahçede bir kadýn belirdi. Oranýn sahibi olmalýydý.
-Kolay gelsin Aþþe abu, dedi. Ninem de:
-Sa olasýn Fatme, diye cevap verdi.
-Hadi gözün aydýn, torun gelmiþ gene. Maþalla amma da büyümüþ.
-Eee, sa olan büyüye... Geldi, ama yakýnda gidicek. Buna þükür. Yaþlanýnca kalacaz böle, tek baþýmýza, bir kukumav kuþu(yarasa) gibi...
-Aþþe abu, yarýn bizde yapa didecez. Öbür gün de benim kýzýn çocuunun adým turtasý var. Gelcen mi?
-Gelirim, gelirim...
-Ayþe abu, bak ne deycem! Senin o Sarý tarla bu sene ekili mi?
-Yoo, Sarý tarla bu sene keleme.
-Versene onu seneye biz ekelim.
-Olur, olur...
Diðer bakýrý da, su ile doldurup eve döndük.
Terziara'daki yokuþu indikten sonra,, sola dönüp biraz yürüyünce köy çeþmesindeki kalabalýk da görülüyordu. Ninem:
-Bak, ne ka çok insan var. Çünküm, piyasa yapar kancýklar koca bulmak için. Diye söylenmeye baþladý.
Çeþmenin baþý kýz doluydu. On metre ileride ise delikanlýlar sýralanmýþlardý. Kýzlar, baþlarýnda ferace olmasýna raðmen hiçbirinin kapaðý kapalý deðildi. Hani yabancý erkeklerden kaçmak adetti? Burada, aksine kendilerini göstermeye çalýþýyorlardý. Çýnarlarýn altýnda, omuzlarýnda komislalarla ayakta delikanlýlarla konuþan kýzlar da vardý. Tabii bu muhabbet öyle saatlerce sürüyor deðildi, sadece birkaç dakika... Köyün bekar delikanlýlarý, beðendikleri kýzlarýn yüzlerine çeþmede ya da düðünde ayna tutarlarmýþ. Gözü kamaþan kýz, aynayý tutana bakarmýþ. Eðer öfkelenirse o delikanlýyý beðenmedi, sesini çýkarmadýysa ve hele bir de gülümsediyse beðendi demekmiþ.
Köyde ayrýca, düðünlerde kýz devirme adeti de varmýþ. Bekar erkek, bir kýzý çelme takýp herkesin gözü önünde devirirse “Bu kýza benden baþka kimse bakmasýn, gönül koymasýn.” demekmiþ. Ninem anlatmýþtý: Babam da bekarken düðünde bir kýz devirmiþ. Hem de kimin kýzýný? Köyün en zengini Halil Aða'nýn kýzýný. Kýz köyün en güzeli deðilmiþ, ama eli yüzü düzgünmüþ. Babasý çok varlýklý olduðu için kýza kimse yaklaþmaya cesaret edemiyormuþ. Bir düðünde delikanlýlar “Bu kýzý kim devirebilecek?” diye aralarýnda iddialaþmýþlar. Babam, o dönemde deli dolu bir gençmiþ. Ninemin baskýsýna, disiplinine raðmen bir türlü yola gelmezmiþ. Hatta ninem öyle sert cezalar uygularmýþ ki, bunlarýn içinde ocaktan köz alýp bir tarafýný yakmak bile varmýþ. Neden böyle yaptýðýný soranlara “Ne yapacam, üç babasýz çocuu nasýl büyütecem?” dermiþ.Tabii babam, arkadaþlarýna kýzý devirme iþini yapacaðýný söylemiþ. Onlar da “Yapamazsýn! Halil Aða seni mafeder!” gibi sözlerle onu tahrik etmiþler.
Babam, düðünde oynayan kýzlarýn arasýna dalmýþ ve dediðini yapmýþ. Sonra da oradan kaçmýþ. Halil Aða'nýn kýzýnýn devrildiði haberi, bütün köye yayýlmýþ; zaten kýz da aðlayarak eve gidip annesine þikayette bulunmuþ. Kýzýn annesi duyar duymaz, hemen evlerinin avlusuna çýkýp baðýrýnmaya baþlamýþ, bu yetmemiþ baðýrmaya sokakta devam etmiþ. Sesi ta köyün öteki ucundan duyuluyormuþ.
-Aç köpekler, aç köpekler! Karnýný bilem doyuramayan aç köpekler... Sizin pis kopilinize ben kýz mý veririm! O namussuzun, kýzýmý deviren aya(ð)ýný kýrdýracam... Gibi tehdit dolu sözler söylemiþ kýzýn anasý.
Babam, kýzý devirmesine devirmiþ ama doðrusu baþýna bir iþ geleceðinden de korkmuþ. Ertesi gün anasýna köyden bir müddet uzaklaþacaðýný, gittiði yerden mektup göndereceðini, çabuk döneceði için belki de mektup yazmaya bile gerek kalmayabileceðini söylemiþ. Kadýncaðýz da koynundaki çýkýda sakladýðý ne kadar para varsa, hepsini oðluna vermiþ.Aradan iki ay geçmesine raðmen, babamdan hiçbir haber çýkmamýþ. Beþ ay sonra mektup gelmiþ. Ýyi olduðunu ve Zonguldak'ta bir madende katiplik yaptýðýný, orada yatýp kalktýðýný yazýyormuþ. Ninem mektubu okutup yazýlanlarý öðrenince, küplere binmiþ. Hemen Halil Aðalara “Oðlunu köye getireceðini, kýlýna bile zarar verilirse gerisini onlarýn düþünmesi gerekeceði” haberini iletmiþ ve Zonguldak'a gitmiþ.
Ninem, okumasý yazmasý olmayan cahil bir kadýn. Öyle de, kadýn baþýna Kýzýlpýnar'dan Zonguldak'a nasýl gitti, neyle gitti? Burasýný hiç anlatmadý. Zonguldak gibi büyük bir þehirde, oðlunun çalýþtýðý madeni nasýl buldu? Bunlarý hep es geçti... Babam gelmemek için önce direnmiþ, ama deli dolu da olsa ninemden hem korkar hem de sayarmýþ. Ninem de öyle kolay pes diyecek biri deðilmiþ, ýsrar etmiþ dönmesi için. Babam, sonunda dönmeye razý olmuþ. Köye döndükten bir sene sonra da ninem onu annemle evlendirmiþ. Zaten bu konuda Osman dedemle Mehmet dedemin sözleþmelerinden de haberi varmýþ. O bunu, bir vasiyet olarak kabul etmiþ.
Çeþmenin etrafýndaki delikanlýlarýn hepsi Ýstanbul'da çalýþýyor deðil. Bunlarýn içinde köyde çiftçilik, çobanlýk yapanlar da Çerkezköy'de iþi olanlar da var. Ýstanbul'da çalýþanlar diðerlerinden kolaylýkla ayýrtedilebilirdi. Çünkü bunlarýn kýyafetleri daha yeni ve moderndi; ayrýca ayaklarýnda da iskarpin vardý.
Ninem, çeþme baþýnda sýra bekleyen kýzlarýn arasýna daldý söylenerek:
-Analarý evde su bekler, orospular burada yavuklusunla konuþur. Açýlýn bakayým!
Kýzlar ninemin sözlerine hiç alýnmalýdýlar, kýzmadýlar. Kimi güldü, kimi de utancýndan yüzünü eliyle sakladý. Galiba hepsi, ninemin küfürlü konuþmasýna alýþýk... Yoksa ayný sözleri, bir baþkasý söylese kýyameti koparýrlardý.
-Öyle deme ma, Aþþe abu...
-(H)Oþ geldin, gel doldur bakýrýný...
-Aþþe abu bu, der der... Ne dese (h)aklý...
Deyip, kurnalarýn baþýný boþalttýlar. Ninem de suyunu hiç beklemeden aldý ve oradan ayrýldýk.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.