Her gün yeniden doðmalý. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
El, girdiði bu yolla; tüm kötülüklerin inþacýsý olmasýyla birlikte hep kötülüklere maruz kalmamýzdaki çaresizliðe hitap eder. Kendisini bizdeki bu kaybetme korkusu üzerine bina eder. Ýmgelerle de bunu kontrol eder. Ýmgeler somuttan soyuta ve soyuttan somuta doðru olmakla yerine göre bir kullanýmdýr. El’e göre olur adalet kavramý bunlardan biridir. Oysa herkese göre olukla kaybetmeme olan adalette vardý. El’in ilahi döneme göre kaybettiren bir süreç olmasý nedenle El kendine “Ben El Adl’ým diyordu. Oysa ilahi dönem, kendisine; adil olup olmamayý söyleme gereði bile duymuyordu. Çünkü ilah adaletsiz olur yansýma durumlarýna izin vermiyordu. El adaletsiz durumlara izin verdiði için “adilim” deme gereði duyuyordu. Biz; nasip, rýzk, kader, takdir diyen El süreçleri daðýlýmlý öðrenilmiþ çaresizliðimize bakaraktan; “herkesin ortak kullanýmlý emeðinin toplumsal güç üzerinde paylaþýmlar yapmasýna bakarak; herkese göre olur ihtiyacýn temin edilir olduðu dönem duruma, adalet diyorduk. Yani aslan olmayan insana, aslan dememiz gibi adalet olmayan adaletsizliðe de adalet deyip aslýnda adaletsizlik üzerine yeni adaletsizliklere neden olur on binlerce tez yazmakla; tezlere adalet diyorduk. El ile göze sürülmekle çekilen þey illüzyondu. Ýllüzyon emekler denkleþmeli eksen üzerinde toplumsal gücün kullanýmý olan adaleti; mülkün temeli yapmakla, El göze ve akla illüzyon yapýyordu. El illüzyonu bu mantýk içinde insanýn düþünmesini öðretilmiþ çaresizlikle de iðdiþ ediyordu. Neydi El mantýðý? Adaleti mülkün temeli yapmaktý. Mülkte lütuf ve ihsanlarda bulunmakla kulluðun sadakatini ortaya koymaktý. Öðreti ve öðrenilmiþ çaresizlik bu cümlelerin adým adým açýlýmý içinde olacaktý. Ne var ki sadakati durumlar, býçaðýn kemiðe dayandýðý yerde nankörlüðe dönüþüyordu! El "insanlar nankör oldular" diye kulun nankörlüðüne köpürür oluyordu. El takdiriyle oluþan yoksullaþma süreci; El gibi olmanýn varlýkla olma sürecine dönüþmesiyle isyanlar oluyordu. El bu asiliðe barbar baðýrýyordu. Bu tür El anlayýþlý nankörlüðe ve isyanlara karþý El’in, kendi varlýðýný ve kendi El mülkünü korumasý için adalet gerekiyordu. El’e göre asilik olan süreç; kullara göre kutsal isyandý. Özgürlüktü. Adam olmaktý. El adaletle mülkünü ve statüsünü korurken; kullarda adaletsiz olmakla El’e kaptýrdýklarý emek güçlerini kýymýk-kýymýk alýyorlardý. Bu durumda kul; gasptaki kendi emek gücüne saldýran emekçiydi. Adalet, hiçbir zaman kendilikten adalet olur bir durum ve gerçekleþme deðildi. Adalet, El’e göre olur anlayýþla ortamdaki sömürüyü meþru eden kâr düzeniyle dizayn etmektir. El'e göre olur anlayýþ neydi? Kuralar çekilmiþti. Çekilen iradi kuraya göre kimi mal mülk sahibi olmuþtu. Kimi de mal mülk sahipleri içine kul olmakla, efendinin malý mülkü olmuþtu. Yani “insana nasipten fazlasý yoktu” Bu kaybettirme olan tam bir öðrenilmiþ çaresizlikti. Çaresizliði öðrenir kul olur anlayýþ içindeki adaleti de adalet yapan ölçme deðerlendirmeler bize skala olmuþtu! Zenginliðin ve yoksulluðun bir kader iþi olmakla, El takdiri olmasýna inanmak, çaresizliðin kendisiydi. Ýnanmak yetmezdi. Bunlarý her deðer yargýlý inþa temeline ritüel ve eylem oluþla oturmak gerekirdi. Ýnsan rýzký için çalýþýyordu. Rýzka þükredilmeliydi. Ritüelleriniz bile varlýklý veya yoksul oluþunuz üzerine oturuyordu. Yani El mantýðý üzerine oturuyordu. Sadaka verip, kurban kesip; öte dünyasýný ihya etmek fakirin iþi olamazdý. Veren el alan elden üstündü. Hamiyetli hayýrsever(!) yurttaþlýk vs. zenginin iþiydi. Adalet te bu mülkün temeliydi. Nankörle, isyanlar; El'in kendi kusurlarýndan kaynaklýydý. El’in adalet dediði anlayýþ adaletsiz süreçlere kapý aralar olmanýn yol süreçleriydi. Ýnsanlar kendi emek ürünlerine doðrudan sahip olup; kendi emek ürünlerini yemeleri yerine; El takdiri üzerinde rýzk yemeleriyle El'in lütfuna karþý (!) nankör olmuþtular. Yine insanlar El’in yaptýðý lütuflar da ve El’in devletli olma sýrrýnýn içinde, kendi emekleri olduðunu görmekle; emeðine sahip çýkmak istemesi de, El'e isyan olukla söylendi. Yerildi. Azma oluþla söylediði bu uyanýþ zulme uðratýldý. Yetmediyse bu uyanýþa (nankörlüðe) cehennem gösterildi. "Adalet mülkün temeli"ydi. Yani adalet sizi fakir yapma üzerinde, El mülkünü korur olmanýn sert bir hükmüydü. Böyle olunca da adalet sizi; El mülküne karþý (mülke karþý) nankör olmaktan koruyordu. Emeklerinizin yürütülmesiyle El olan mülk sahipliðine karþý sizi, isyan etmekten korumanýn temeliydi! Koruyamazsa sizin hýrsýz, servet düþmaný olmanýzla adalet size gereðini yapýyordu. Kimlerin neyi temsil ettiklerini bilmezseniz tecavüze uðradýðýnýzda bir kerecik olmakla bir þey olmaz demeyi de anlayamazsýnýz. Çünkü tecavüz olan yer mülk durumu kapsamýnda olmadýðý için bu þekilde yorumlanmasý El adaleti içinde vardý. Ya da siz tecavüzcünüzle evleniyordunuz. Hiç hýrsýzýyla mal mülk ortaklýðý (evliliði) kuraný gördünüz mü? Siz bir kere banka soymakla, ilk kez yalý soymakla makul ve mazur görülen duydunuz mu? Siz bir kereliðine bir dilim baklava çalarsanýz; yarýn baklavayý tepsiyle çalacaðýnýz için yaptýklarýnýzda size had (El hakký olan ceza) vardý. Kendi emek gücünüze sahip çýkma isteði, servet düþmanlýðýna çýkýyordu. Bunda anlaþýlmayacak bir þey yoktu. Servetin kaynaðý, sahip çýkamadýðýnýz kendi emek güçlerinizdi. El servetinin temeli olan emek gücünüzdü. Siz bu emek gücünüzü El’den istemekle; El’in elindeki rýzk verme kozunu El’in elinde almýþ oluyordunuz. El’in kýzdýðý buydu. El bunu doðrudan söyleyemezdi. El kendisine göre yaptýðý mülkü had ile kutsadý. Sizi de kutsal kýldýðý servetinin düþmaný olmanýzla suçlar. Bu gerçek ancak böyle söylenirdi. Adalet mülke göreydi. Yani adalet mülk sahibi seyitler, mülk sahibi meliklere vs.ye göreydi. Daha açýðý adalet servet sahibi zengine (El’e) göreydi. Sizlerin can mal tasallutlarýnýzý koruma algýsýný veren adalet tümden El'in ortaya koyduðu düzensizliðin kendisidir. Yani El’in düzensizliðinin süreç içinde kesikli ve sürekli olmasýyla sizin de her tür gaspa, darba, can mal tasallutlarýna duçar olmanýz kaçýnýlmazdýr. Yani El adaleti, zenginlere serveti olasý kýlarken; bozduðu düzensizlik içinde sizlere de sürekli can mal güvensizliði olmanýn adaletsizliðine de; adaletle olacaktýr. Altý bin yýllýk biçimlenmenize (format atýlma sürecine) damga olan bu düþünme mantýðý içinde çoðumuzun bu konuyu anladýðý kanýsýnda deðilim. Adalet kendilikten doðada olan bir ölçüye göre gerçekleþme deðildi. Adaletin nasýl olmasý gerekiþini eðer iradi iseniz sizler belirler oluyordunuz. Yani siz derken, mal-mülk ve irade sahibi olan zenginler belirliyordu. Þöyle söyleyeyim. Adalet insan etkimeli sistem içindeki düzenleten süreçlerin izanýmýza temel olmasýna göre adalet olurlar.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |