Üçüncü günün akþamüstü ayaða kalktým, kana kana su içtim. Ýyice kurumuþ olmasýna raðmen tavuk etlerinden biraz yedim. Karanlýkta bahçe kapýsýndan içeri giren Cafer Aga’nýn ayaklarýna dolandýðýmda sevinci görülmeye deðerdi.
-Aferin o(ð)lum Kalo. Demek kefeni yýrttýn. Ýyi besle kendini, güçlü ol. Cafer Agan sana ne yapar eder et bulur. Dedi ve elindeki poþeti sallayarak evin kapýsýna doðru yöneldi.
Poþetin içinden ekmek, bira, þarap ve biraz da tavuk göðsü çýktý. Ýçerdeki tezgahýn üzerine bunlarýn hepsini koydu. Ocaðý yaktý, tavanýn içine azýcýk yað döküp kýzdýrdý. Tavuk etini bu kýzgýn yaðlý tavada kýzarttý, ocaðý söndürdü. Eski, kirli, ayaklarýndan biri kýsa bir tahta masanýn üzerine tavayý koydu, þarabý tirbiþonla açtý, ekmekten bir parça kopardý, aðzýna attý, tavadaki tavuðu eliyle alýp kocaman bir parça ýsýrdý, üzerine þarabý þiþeyle kafasýna dikti. Ekmek, tavuk, þarap üçlüsüne bir müddet devam etti. Yerken devamlý aðzýný þapýrdatýyordu, þapýrdatmadýðý zaman da öksürüyordu. Þarap bitince birayý açtý, içmeye baþladý. Ben onu seyrediyorum, ama onun benden haberi yok gibi.
Beni farkettiðinde:
-Sen de burda mýsýn be Kalo? Al þuncaðýzý da miden bayram etsin, deyip bir parça kýzarmýþ et attý önüme. Yedim. Hoþuma gitti.
-Bak Kalo, burasý benim evim, benim odam. Sen bugünlük buraya girdin ama bundan sonra girmek yok. Sana yuva olarak kapýnýn yanýna, dýþarýya bir sandýk koycam. Orda yatýp kalkarsýn. Etrafa pislemek de yok. Kakaný bahçenin bir köþesine yap. Anlaþtýk mý?
Kafamý önüme eðdim, “Anlaþtýk!” anlamýný çýkardý bu hareketimden. Baþýmý okþadý.
-Aferin sana, akýllý köpeksin sen, dedi.
Uyarýdan sonra dýþarý çýkmak için hareketlendim. Anladý gideceðimi.
-Dur, gitme! Yasaklar yarýn baþlar, dedi.
Cafer Aga, uzun bir süre konuþmadý. Eline aldýðý bira þiþesine baktý, durdu. Artýk o baktýðý þiþenin içinde ne gördüyse! Uzamýþ sakallarý buruþuk yüzünü biraz saklasa da, sivri burnunu saklayacak bir þey yok. Kollarý uzun, parmaklarý ince, dudaklarý kalýn, pörtlemiþ gözlerinin etrafý morlaþmýþ , kýl içinde kalmýþ kulaklarý orta büyüklükte. Aðzýndaki diþlerin yarýdan fazlasý dökülmüþ, varolanlar sapsarý, sadece öndeki bir tanesinin -çürüdüðü için- yarýsý siyah, her bira ya da þarap yudumundan sonra orta þiddette bi “Ohh!” çekiyor. Kýl ve kir dolu kokulu elinin tersiyle aðzýný siliyor, sonra da ayný elini pantolonuna birkaç kere sürtüyor.
(Devam edecek...)