Paranýz varsa toprak alýn. Artýk üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kenan Baba'nýn en son yazdýklarý: “ Kalabalýkta bulunmak yalnýzlýða engel deðil, hatta çoðunlukla tek baþýna olduðundan daha fazla yalnýzdýr insan... Cisimler vardýr, sesler vardýr, yýðýnlar vardýr insanlardan oluþan; hiçbir anlam ifade etmeyen, her þey birbirine yakýndýr ama gerçekte ise çok uzak. Birbirine benzediðini düþündüklerimiz arasýndaki farklýlýklar saymakla bitmez çoðu kez. Çýkmaz sokaklarýn karanlýðý çöker bazen insanýn üzerine; o sýrada aradýðýn ýþýk zanneder yalnýzlýðý tatmamýþ olanlar; oysa sessizliðin sesini duyma çabasý içindesindir. Beklersin, beklersin... Gelmez. Gelmez sessizliðin sesi, ama geleceði umudunu söküp atamazsýn içinden! Kayýplar aranýr çoðunlukla, bulunamayýnca yaþanýr umarsýz hayal kýrýklýðý. Yitirilen deðerli sanýlýr, bulunan da sanki hiç yitirilmeyecek... Hayaller karýþýr gerçeklere; belki de böyle olmasý en iyisidir; yoksa gerçekler acýtýr insaný sýðýnacaðý hayaller olmasa. Yürek daralýr, gözyaþý akar mý sevgiliyi bulamama ihtimali akla gelmese? Âþýðýn gözleri, elleri, ayaklarý kýsacasý tüm bedeni yorulur, gönlü hiç yorulmaz; yorulsa zaten ondan âþýk olmaz! Âþýk çýðlýktan medet ummaz, kurtarýcý beklemez, kendini acýndýrmaz; gömer acýlarýný kutsal bir merasimle yüreðine... Çýkaracaðý güne kadar gömülü kalýr acýlar oracýkta; çýkýnca âþýða haz verir, sanýrsýn ki o bir mazoþist! Deðildir, çünkü acýlar ulaþtýracaktýr onu vuslata. Vuslat, yitik bir hayal olsaydý Mecnun gene de daðlarý deler miydi? Ne garip! Ben böyle düþünüyorum ama belki de Mecnýn'un aklýna böyle bir soru ya da ihtimal gelmemiþtir bile...” O gün Kenan Baba þekerleme yapýyor ben de bahçede evin arka tarafýnda dolaþýyordum. Bilgisayarýn baþýna oturup yazmak için bulunmaz bir fýrsat olmasýna raðmen caným yazmak deðil dolaþmak istiyordu. Çimenlere, çiçeklere, aðaçlara, hatta duvar kenarýndaki dikenlere baktým. Bu seyir beni rahatlattý, zihnimdeki olumsuzluklarý sildi attý. Mutlu olduðumu hissettim. Yerde dakikalarca debelendim. Yattýðým yerden gökyüzünü seyrettim. Gökyüzü önce masmaviydi, sonra ince beyaz bulutlar geldi, maviyi biraz soldurdu; bunlarýn arkasýndan gene masmavi bir gökyüzü çýktý ortaya, görünmez bir güç ince beyaz bulutlarý kovalamýþtý. Sonra gökyüzünde renkler resmi geçit yapmaya baþladý: Mor, sarý, turuncu, gri, beyaz, siyah, koyu gri ve tekrar masmavi bir gökyüzü... Göðü boyayan bu ressam kimdi acaba? Bahçe kapýsýnýn çýkardýðý sesi duyunca oraya doðru yöneldim. Bir de ne göreyim; kocaman siyah bir ayý demir kapýyý sallýyor. Daha önce oralarda bir ayýnýn dolaþtýðýný sütçü de temizliðe gelen kadýn da söylemiþlerdi, Kenan Baba da önemsiz bir haber dinliyormuþ gibi hiç bir tepki göstermemiþti. Dedikleri doðruymuþ ve o canavar þu an iþte karþýmdaydý. Acaba gücü demir kapýyý yýkmaya yeter miydi? Ama bu ayý, kapýyý yýkmak istiyor gibi gelmedi bana! Öyleyse niye gürültü yapýyor? Acaba bu, daha önce bana saldýran ayý mý? Yarým kalan av iþini tamamlamak yani beni yemek için gelmiþ olmasýn? Ona rastladýðým yer buraya çok uzak, o nedenle bu zayýf bir ihtimal. Havlayarak, hýrlayarak, diþlerimi göstererek onu korkutup kaçýrmaya çalýþtým. Umrunda bile deðil. Hiç olmazsa Kenan Baba'ya haber vereyim diye sesimi yükselttim, sonunda duydu, geldi. Ayaðýnda pijamalarý vardý. -N'oldu arkadaþým? Neden böyle avaz avaz baðýrýyorsun? Dedi. Ayýyý görmediði konuþmasýndan anlaþýlýyordu. Kapýya doðru hamle yaptým, gördü ve beni uyardý: -Badi, sakýn kapýnýn altýndan dýþarý çýkmaya ve bu ayý ile dalaþmaya kalkma! Fazla ileriye de gitme, yanýma gel! Dýþarý çýkýp ayý ile dalaþmak mý? Kim? Ben... Nerede bende o yürek? Kenan Baba galiba beni çok cesur ve güçlü sanýyor! Ayý, Kenan Baba'nýn sesini duyunca sakinleþti. Kapýyý gene sallýyordu ama eskisi gibi deðil. -Bu ayý geçen sene de gelmiþti, karný açtý, yiyecek vermiþtim, yedikten sonra sessizce gitmiþti, deyip içeri girdi ekmek ve benim mamalarýmdan alýp geldi. Mamalarýmdan bu canavara verecek olmasý kýskançlýk damarlarýmý kabarttý. Demir kapýnýn üzerinden bunlarý dýþarý attý, ayý kapýyý býrakýp yiyeceklere koþtu. Karnýný doyurduktan sonra tekrar kapýya geldi, bu seferki bir teþekkür ziyareti idi ve ayný zamanda vedalaþma. Kýsa bir süre bize baktý ve ön ayaklarýný yere indirip arkasýný dönüp gitti. (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |