..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaþýný söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Esma Uysal




1 Aralýk 2017
Göçümüz Var  
Esma Uysal
Cumartesi yük kamyonu eski evimizde bize ait ne varsa yükleyip getirdi. Her þeyi mi? Asla! Maddi boyutuyla bize ait olanlar geldi belki ama nerede bizim yaþanmýþlýklarýmýz? Gül yüzlü kýzýmýzýn bebekliði nerede kaldý, ilkokula baþladýðýmýzda hecelerimiz sinmiþti duvarlarýmýza, eþim askere gittiðinde bir tek o duvarlar þahitti gözyaþlarýmýza. Ayný duvarlar, yavrumuzun geceleri bizden kalan pijamalara sarýlýp yattýðý yalnýz gecelerinin sonunda, onun kalp atýþlarýyla karþýlamýþtý bizi Hac’dan döndüðümüzde.


:AFJC:
Bazen göçmen kuþlara benzetiyorum insanlarý. Belki onlar kadar periyodik deðil biz insanlarýn bu göçleri. Ayný rota üzerinde bir ömür boyu gidip gelmelerden uzak. Büyüklerimiz bu göçleri ‘doðduðun yer deðil, doyduðun yer’ olarak kodlamýþ yýllar yýllar önce.
Ýlk göçüm iki katlý evimizin hemen yaný baþýna yeni yapýlan evimize taþýnmaktýr benim. Þimdi bakýnca çok da göç gibi gelmeyebilir belki ama o zamanlar yani ki henüz dört yaþýnda bir çocuk için kallavi bir göçtü iþte. Üstelik yeni evin lavabolarýna boyum bile yetmezdi. Ayaklarýmýn altýna tahta iskemleler koyardým ulaþabilmek için. Bu bile baþlý baþýna hayatýma göçün kattýðý zorlu bir sonuçtu benim için. Birde camlarý vardý kocaman, her yeri tek gözünden gösteren camlarý.
Yukarý doðru sürülerek açýlan sonra minik, zarif bir demir parçasý ile yukarýda kalmasý saðlanan ahþap aralýklarla bölünmüþ camlarýmýz vardý eski evimizde. Yaðmurun hükümdarlýðýný ilan ettiði günlerde annem sokaða salmazdý bizi, biz yaðmura deðil de anneme boyun eðerdik çaresiz. Zira yaðmur tepeden týrnaða ýslatýr sadece ki biz bunu güle oynaya, canla baþla kabul ederdik de kaþlarý çatýlmýþ, sesinin tonunda Kaf daðýnýn arkasýndaki devlerin þifreleri gizli kýzgýn bir anneyi asla göze alamazdýk.
Üzerinde her zýpladýðýmýzda yaylarýndan farklý farklý gýcýrtýlar eþlik eden demir baþlýklý karyolanýn üzerine oturur dýþarýyý izlerdik bizde. Sonra yataðýn üzerinde bir trambolin sefasýndaymýþçasýna zýplar, camýn her karesinden ayrý ayrý dýþarýyý görmeye çalýþýrdýk. Sanki her cam karesi bize baþkaca bir manzara sunacakmýþ gibi.
Biz mi dedim? Biz neredeyse ikiþer yaþ arayla doðmuþ kýzlý erkekli, birbirinin hem kardeþi, ablasý, aðabeyi hem de çocukluk arkadaþý bir avuç çocuktuk.
Zaman geçti biz büyüdük, sonra göçler arasýndaki mesafelerde büyüdü. Baþka þehirlerde okullar, askerlikler, gelin gitmeler, iþler.
Ýþte yine bir göçün telaþýndayýz ailecek. Taþýndýðýnýzda yani ki benim gönül iklimimdeki adýyla göçtüðünüzde, þayet eviniz baþka bir muhitte ise evinizle birlikte birçok þeyinizi de yenilemiþ oluyorsunuz ister istemez. Yeni market, yeni kasap, yeni berber, yeni okul, yeni saðlýk ocaðý, yeni muhtarlýk, yeni otobüs hatlarý, yeni çöp toplama günleri, yeni cami. Yýllardýr hizmet veren market raflarýnda bir parmak toz olsa da, ürünlerinin son tarihleri ha geçtim ha geçiyorum dese de sizin için yeni market oluveriyor.
Bizim de yenilerimizden bir yeni camimiz. Her manada yeni, henüz inþaatý tamamlanmamýþ. Dýþ iskelesinde iþçiler, insanlar Allah’ýn evinde ibadet edip huzur bulabilsinler diye, güneþin altýnda alýn teri ile çalýþma ibadetindeler. Zira rýzkýný helalinden kazanmak da bir ibadet deðil midir?
Ýki gün öncesinden site içerisinde dolaþan bir araç megafonla ilan etti CAMÝMÝZ ÝBADETE AÇILMIÞTIR, CUMA GÜNÜ CUMA NAMAZI KILINACAKTIR… Cumaya iki Ramazan’a beþ gün kala camimiz ibadete açýldý. Henüz inþaat halinde olmasý hasebiyle dýþarýdan bakýldýðýnda þantiyeyi andýrsa da, bahçesinde hafriyat tepecikleri sýralansa da artýk o bizim yeni camimiz. Cami yeni muhitimizde aþina olduðumuz hatta hasretinde olduðumuz bir seda ile buluþturdu bizi. EZAN. Taþýnýp geldiðimiz yerde ezan sesini duyabilmemiz için sair bütün seslerin susmasý gerekirdi ki o sessizlikte belki cam da açýksa biz ezaný duyabilelim. Ýftar saatlerinde küçüklükten kalma bir alýþkanlýkla televizyonun iftarýna raðbet etmeyip ille de minarelerden duyacaðýmýz ezan sesini balkon kapýsýný açýp pür dikkat duymaya çalýþýrdýk. Dizilerindeki hayatlar gibi televizyondan gelen ezan da sanki bir parça sanal, bir parça muðlâk. Kapý komþumuz Hüseyin Bey’lerin hayatlarýnýn dizi hayatlarýna oranla nasýl da gerçek olmasý gibi belki.
Caminin ilk cumasýna giden eþimden alýyoruz teferruatlarý, kocaman bir alan, temizlenmiþ, halýlarý serilmiþ. Hatta hanýmlar için paravanlar bile hazýrlanmýþ, ihtimal diyor eþim, ilk teravih için hanýmlara da yer hazýrlýyorlar. Ýlk teravih? ‘Yaþ otuz beþ yolun yarýsý eder’ hesabýný çoktan aþmýþ þu yaþýmda beklemeye baþladýðým ilk teravih! Þimdiye kadar sayýsýný bilemediðim kadar kýldýðým, kim bilir kaç farklý camide, farklý farklý þehirlerde, dört iklimin her birinde defaatle kýlmýþ olmama raðmen ilk teravih. Öyle ya camimiz yeni; bu gün ilk cumasý kýlýndý, inþallah iki gün sonra ilk teravih. Cemaat eski, cami yeni, teravih ilk!
Ramazanýn arifesi olan Pazar gününü de yerleþmeye çabalayarak geçirdik. Cumartesi yük kamyonu eski evimizde bize ait ne varsa yükleyip getirdi. Her þeyi mi? Asla! Maddi boyutuyla bize ait olanlar geldi belki ama nerede bizim yaþanmýþlýklarýmýz? Gül yüzlü kýzýmýzýn bebekliði nerede kaldý, ilkokula baþladýðýmýzda hecelerimiz sinmiþti duvarlarýmýza, eþim askere gittiðinde bir tek o duvarlar þahitti gözyaþlarýmýza. Ayný duvarlar, yavrumuzun geceleri bizden kalan pijamalara sarýlýp yattýðý yalnýz gecelerinin sonunda, onun kalp atýþlarýyla karþýlamýþtý bizi Hac’dan döndüðümüzde.
O zamanlar farkýnda deðildik ama Hac’ca giderken yaþlý anne babamýzla birlikte o duvarlara da emanet etmiþtik kýzýmýzý sanýrým. Zira henüz yürümeye baþladýðýnda da o duvarlara tutunur, ondan aldýðý destekle bize mini mini adýmlarýyla koþardý. Velev ki bize küsmüþ olsun bize sýrtýný o duvarlara yüzünü dönerdi. Nerde þimdi evimizin duvarlarý. Bizim kadar özlemiþ midir bizi?
Bizimle yaþamýþtý o duvarlar da. Bizim maddi durumumuza göre o da deðiþmiþti. Yeni taþýndýðýmýzda boyalarý kendisine dokunan her þeye bulaþýrdý. Sonra Rabbim bize geniþlik ihsan etti. Biz de onu boyattýk. Çehresi deðiþiverdi duvarlarýmýzýn. Sanýrým biz on bir yýlýmýzý onunla birlikte yaþadýk.
Ýþte sonunda ilk teravih namazýmýza hazýrlanýyoruz. Bir telaþla evden kendimizi atmanýn derdindeyiz. Ezan baþladý baþlayacak. Apartmanýn kapýsýndan çýktýðýmýzda fark ediyorum diðer apartmanlardan da insanlarýn ayný telaþla çýktýklarýný. Ramazanýn bir tek bize gelmediðini düþünüp gülümsüyorum. Demek ki Ramazan yeni komþularýmla da tanýþ. Onlarca insan ayný yöne doðru aceleci adýmlarla yürüyoruz. Küçücük çocuklar anne babalarýnýn yanlarýnda koþturuyorlar. Cami avlusu neredeyse insan boyunda çinkolarla çevrilmiþ. Bir giriþ var insanlarýn girebileceði. Kadýn erkek hepimiz çinkolarýn müsaade buyurduðu yerden camimizin avlusuna giriyoruz. Ýnsanlar çamurlanmadan rahat geçsinler diye yola iri çakýl taþlarý döþenmiþ.
Caminin tam önüne kadar kalabalýk beraber yürüyoruz. Ýþte orada alýþýlmýþ bir tasnif yollarý ayýrýyor. Hanýmlar soldan, beyler saðdan devam ediyor yoluna. Çakýllý yolun camiye baðlanan kýsmýnda küçük bir gölcük oluþmuþ. Gecenin karanlýðýnda fark ederseniz uzun bir adýmla zýplayýp geçiyorsunuz, yok eðer fark edemezseniz siz normal yürüyorsunuz ama bastýðýnýzda sular size ve yanýnýzdakilerin üzerine zýplýyor.
Ýþte caminin içindeyiz. Eþimin bahsettiði paravanlar bunlar olmalý. Büyükçe bir alaný bu paravanlarla ikiye ayýrmýþlar. Bayanlar için kalan yer bile epey büyükçe. Ama þimdiden cemaat kapý dibine dayanmýþ. Kalabalýktan mý? Hayýr. Bizim insanýmýzýn saf tutma alýþkanlýðý yok maalesef. Camiye giren ilk gördüðü boþluða býrakýveriyor kendini. Sonra gelenler nasýl geçerse geçsin.
Ýlk saflar ise Topkapý surlarý gibi delik deþik. Kýzýmla el ele tutuþup ön saflara doðru yöneliyoruz. Hadi annecim saflarý sýklaþtýralým diyorum. Ýþte en ön safýn bir arkasýndayýz. Aslýna bakarsanýz biraz daha ilerde en ön safa da geçebiliriz ama insanlarýn üzerine basarak ilerlemeye çalýþmaktan yorulduk. Ýnsanlarýmýz ne kendisi ileriye gidip saf tutuyor, ne de geçmek için uðraþanlara yardým ediyor. Pardon, izin verir misiniz, müsaadenizle diye diye ancak bu kadar yol gelebildik. Bizimle birlikte yol almaya çalýþan bir arkadaþ gurubu var, hem orasý onlar için daha geniþ bir alan biz kýzýmla iki kiþilik yer bulup yerleþiyoruz.
Caminin içi hakikaten epeyce dolu. Bir sürü çocuk sesi var ve insanlarýn muhabbet sesleri. Acaba bu insanlar tanýþýyorlar mý diye düþünüyorum. Zira ben henüz dün geldim ve kimseleri tanýmýyorum. Fakat hanýmlar üçer beþer kendi aralarýnda muhabbet ediyorlar. Bunlar daha önce taþýnmýþlar diye düþünüyorum. Ya da burayý tanýþmak için bir fýrsat olarak görüyorlar kim bilir.
Ben önce gözlerimle tanýþ olma çabasýndayým. Önce yüzlerine aþina olayým istiyorum nedense. Sanýrým her yöreden insan var burada. Baþka baþka iklimlerin, baþka baþka topraklarýn insanlarý þimdi hepimiz bu yeni caminin içinde ilk teravih namazýnýn taliplileri olarak saf tutuyoruz. Hepimizin yüreðinde baþka baþka telaþlar, baþka baþka hüzünler var belki ama ortak da bir duamýz. “Ya Rabbi! Yeni taþýnýp geldiðimiz bu yeri bizler için hayýrlý kýl. Saðlýk, sýhhat, muhabbet ve sadakatle donat yeni yuvalarýmýzý.”
Hepimiz tespih taneleri gibi yan yana dizilmiþ olsak bile aslýnda bambaþkayýz. Giyim kuþamlarýmýz en çok bizi ele veren. Dýþ görünüþümüz ekonomik düzeyimizden ipuçlarý veriyor, bazen kopup geldiðimiz yerlerden izler taþýyor. Yanýmdaki hanýmýn örtüsü hatýrý sayýlýr bir marka iken ön safta bulunan abla oyalý tülbendini bilmem kaçýncý kez çene altlarýna sýkýþtýrarak düzeltiyor. Ayný safta basma þalvarlý teyzeyle, lila tülbentli teyzeyle, boncuk iþlemeli feraceli hanýmla, kot pantolonunun üzerine kýsacýk gömlekli haným kýzla birlikte omuz omuza veriyoruz. Ayný kýbleye secde edip ayný dualarý ediyoruz; Elhamdülillahirabbilalemin….
Oturduðum apartmandan kimseler var mý acaba diye geçiriyorum içimden. Bir yaným saçmalama elbette vardýr, az deðil ki elli dört daire diyor. ‘Vardýr caným mutlaka vardýr’ diyor içimdeki ben, ‘olmazsa olmaz sana ne, apartmanýn teravih memuru musun sen’ diyen soðuk yanýma inatla.
Namaza duruyoruz. Cemaat olmak muhteþem bir þey. Hac’da iken de beni benden alýp götüren, sonra bin bir parça edip saflarýn arasýna savuran tarifsiz bir vakitti cemaatle namaz vakti. Kâbe’nin dört bir tarafýndan ayný anda rukuya, sonra secdeye kapanan kutlu insanlar. Fatihalarýn ardýndan birbirine kenetlenip kanatlanan Âmin’ler. Yeni camimizin yeni imamýnýn ardýndan bizde Fatihalarýn akabinde bütün dualarýmýzýn kabulü temennisiyle mýrýldanýyoruz. ÂMÝN
Teravih namazý aralarýnda salât-u selamlar getiriliyor. Ardýndan çocuklara yönelik þiiiiiiiiiiiiiiitttttttt, susun bakim! Anan nerde senin anan! Tövbe tövbe, hasbinallah! Bazýlarý bunlarý tesbihat gibi adet edinmiþ. Hiç aksatmadan her salâvat sonrasýnda söyleniyorlar. Sonra ‘Salâtý Teravihe niyet, Allahuekber’. Anladým, insanlarla birlikte alýþkanlýklarý da göçüyor.
Bütün bunlarda benim gibi eski diye düþünüyorum. Çocukluðumun tek camisini hatýrlýyorum. Camlarý ahþap bölmelerle göz göz bölünmüþ, her karesi ayrý ayrý manzaralý! Eski evimizin hemen arkasýndaki camii. Üst katýnda kadýnlara ayrýlmýþ olan kýsmý ve o kýsýmda duvara yaslý duran boþ tabutu. Teyzeler azýcýk sesimizin tonunu beðenmeseler kaþlarýný neredeyse çenelerine kadar indirip yarý loþ köþede duran tabutu gösterirlerdi bize. O yüzden midir bilmem epey bir büyüyünceye kadar gitmedim çocukluðumdaki camimizin teravihlerine. Demem o ki cami yeni, teravih ilk, cemaat eski ya hani, cemaatin yapýp ettikleri de eski..
Namaz bitiyor artýk çýkýþa doðru yöneliyoruz. Ýlk hedef ayakkabýlýklar ardýndan kapý… Kýzýmla beraber el ele tutuþup kalabalýða karýþýyoruz. Ýmam Amenerrasulü’yü okuyor, ne de güzel okuyor. Sonuna kadar dinlemek için aðýrdan alýyoruz.
Ramazan’ýn ilk günündeyiz. Bir aile sünnetimiz var epeycedir. Dostluklarýmýzý azýmýza katýk ediyor, ilk iftarýmýzý dostlarýmýzla bir arada karþýlamaya gayret ediyoruz. Öyle olunca henüz yerleþmeye çalýþtýðýmýz evimizde þimdi ilk iftar hazýrlýðý bütün diðer koþuþturmalarýn önüne geçiyor. Henüz yerleþtirdiðim mutfak dolaplarýnda aradýðýmý bulmak için neredeyse her kapaðý bir iki kere açmam gerekiyor. ‘Bir kullaným kýlavuzu lazým bana, her kapaðýn üzerine içindekiler listesi mi yapsam acep’ diye gülümsüyorum.
Minaremizden bir sala yükseliyor yanýkça. Ýrkiliveriyorum, sala demek en çok da ölüm demek gibi gelir bana ta çocukluðumdan kalma bir hisle.
Evimizin hemen yaný baþýndaki caminin minaresinden Hafýz Ali’nin sesi duyulurdu önce ‘Es Sala’. Annem parmaklarýný dudaklarýna götürüp bizi susturur, kulak kesilirdi Hafýz’ýn sesine. Sonra sala tamamlanýr, Hafýz Ali bir gýrtlak hareketi ile sesini bir daha yoklar sonra ilan ederdi; ‘Merkeze baðlý Orta Mahalle Mevkiinden …Hakk’ýn rahmetine kavuþmuþtur. Cenazesi…’
Öyle þehir merkezlerindeki gibi falancanýn eniþtesi, ötekinin dünürü, berikinin amcasý gibi tafsilatlý bir giriþ yapýlmaz, lakabýyla birlikte rahmetlinin adý ilan ediliverirdi. Amma yine de herkesler bilirdi göçüp gidenin kim olduðunu. … denildiði anda sanki ulu bir kýzýlaðaç köklerini topraðýn baðrýndan çekip almýþ da þu minaresinden sala verilen caminin ayaklarýna kapanarak gelip geçen dereye kendini salývermiþ gibi hissetmiþtim. Göçüp gitmek böyle bir þey miydi?
Kim bilir kimdir Ramazan’ýn ilk gününde yola revan olan diye düþünürken apartmanýn önünden sesler yükseldiðini duyuyorum. Hayýrdýr inþallah duasýyla geçiyorum salonun camýna. Onbeþ yirmi kiþilik bir gurubun arasýnda daha üç gün önce asansörde tanýþtýðým genç kýzý görüyorum. Kollarýna girmiþ olan hanýmlarýn arasýnda her an yere yýðýlýverecekmiþ gibi duruyor. O gün itinayla örtülmüþ olan dolama örtüsünün bir ucu yerde nerdeyse. Saçlarý da tutmayan dizleri gibi periþan, derbeder.
Sonra, bir tabut çýkýyor apartmandan omuzlar üzerinde. Genç kýz kollarýndaki hanýmlara raðmen yýðýlýveriyor taþlarýn üzerine. O yere yýðýldýkça ‘annem’ feryadý yaný baþýmýzdaki caminin minarelerini de geçerek göðe týrmanýyor. ‘Annem’
Bir hafta önce koca kamyon dolusu eþya ile apartmanýmýza göçen, adýný bile öðrenemediðim komþum son göçünde þimdi.
Buz tutuyorum temmuz sýcaðý vuran salon camýnýn önünde. Yüreðim buz gibiyken sýcacýk elleriyle dokunuyor kýzým elime. ‘Neler oluyor anne’ gözyaþlarým pýnarlarýndan göç ederken, ‘yedinci kattaki teyze göçüyor kýzým’ diyebiliyorum. ‘a a onlar da bizim gibi daha yeni göçmedi mi zaten’? Göçün ne zaman geleceðini Allah’tan baþka kim bilebilir ki diyorum. Bana ne diyor mýzmýzlanarak, ‘biz bi daha göçmeyelim, söz ver bana bu son göçümüz olsun bizim’.
Her insanýn son bir göçü vardýr yalnýz baþýna çýkacaðý diyorum içimden. Allah'ým son göçümüze çýktýðýmýzda varacaðýmýz yeri cennet yurdu eyle duasýyla dönüyorum aradýklarýmý bir türlü bulamadýðým mutfaða. Kýzým ise hala beni bir daha göçmemek üzere ikna etmenin çabasýnda.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emir Allah'ýn
Mihriban
Yol Yahut Nasip
Þükür Aðacý
Hayat
Sergüzeþt-i Hoyrat
Gözlerimdeki Emanet

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dilek Aðacý
Sarýçiçek
Vuslat Ya da Veda
Ýðne Oyalý Tülbent
Vuslat Ya da Veda


Esma Uysal kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Esma Uysal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.