Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
Kenan Baba, eskiye göre daha dalgýn görünüyor ve yavaþ hareket ediyor. Arkadaþ toplantýlarý hemen hemen hiç olmuyor sayýlýr. Çünkü Tüccar, evden hastaneye hastaneden eve taþýnýp duruyormuþ. Yani toplantýlara katýlacak durumda deðil. Birkaç defa Kenan Baba, ziyaretine gitti. Her defasýnda bana selam söylüyormuþ. Hoca, geçen bu zaman zarfýnda sadece bir kere Kenan Baba'nýn evine geldi, onda da fazla durmadý. O gün de hava kapalýydý ve yaðmur atýþtýrýyordu. Kenan Baba, giyinip bahçeye indi, bahçe kapýsýný açýp otomobili dýþarý çýkardý, kapýyý kapatmak üzere geri döndüðünde otomobilin içine atlayýverdim. Beni ön koltuða kurulmuþ görünce þaþýrdýysa da kýzmadý ve tabii aþaðýya da indirmedi. -Ýyi, tamam. Haydi sen de gel bakalým. Gidelim Tüccar'ý ziyaret edelim, dedi. Hareket ettik, yol boyunca hep yaðmur vardý. Þehre yaklaþýnca dindi, orada yerler kupkuruydu. Önceden olduðu gibi hastanenin bahçe kapýsýndan serbetçe girdim. Hastalarýn yattýðý yere gelince Kenan Baba kapýdaki görevliye çok ýsrar etmesine raðmen beni içeri sokmayý baþaramadý. Görevli fazla konuþmuyordu, “yok” anlamýnda kafasýný sallayýp duruyordu. Kenan Baba: -Badi arkadaþým, seni içeri almýyorlar. Sen burada beni bekle, fazla uzaklaþma. Ben birazdan gelirim, deyip içeri girdi. Oralarda dolaþtým, gelen gidenleri izledim. Bana kötü kötü bakanlar olduðu gibi okþayýp sevenler de oldu. Kapýdaki görevlinin gözü de hep benim üzerimdeydi. Anladým ki onun bir boþluðundan faydalanýp içeri girme imkaným yok. Hastalarýn yattýklarý odalarýn binanýn arka tarafýnda olduðunu hatýrladým, oraya dolandým. Tüccar'ýn odasýnýn yerini sezgilerimle tahmin ettim. Ýkinci kattaydý. Havlayarak ona mesaj ilettim. Bu iletimi birkaç defa tekrarladým. Umarým duymuþtur. Kenan Baba sözünü tuttu, içeride fazla kalmadý. Otomobile binip giderken anlatmaya baþladý: -Badi arkadaþým, önce bir markete uðrayýp Tüccar'ýn isteðini yerine getireceðiz. Tüccar, yanýna gittiðimden kýsa bir süre sonra seni sordu. Senin de geldiðini ama içeri alýnmadýðýný söylemedim. Yoksa üzülürdü. Ama o, “Hissediyorum, o burada! Badi de geldi deðil mi?” diye sordu. Hayýr, desem de inanmadý. Zaten biraz sonra da senin havlaman duyuldu. “Baba, bu Badi'nin sesi...” dedi. Yalan söylediðim için utandým. Bana “Badi'ye selamlarýmý söyle. Onun sevdiði ama en çok sevdiði yiyecek ne?” diye sordu. Ben de “Sosise bayýlýr.” deyince “Ona hemen bugün Tüccar amcasýndan birkaç kilo sosis al!” dedi. Birkaç gün sonra bu güzel adamýn öldüðü haberi geldi. Kenan Baba, çok üzüldü. Yüzü hiç gülmüyordu artýk, arkadaþlarýnýn kaybýndan çok etkilenmiþti. Aylar sonra... O gün gazeteyi alýp getirdim ve deniz kenarýna indim. Orada iki köpek daha vardý. Onlarla biraz boðuþtuk, daha doðrusu oynadýk. Yorulup da dinlenmek üzere uzandýðýmda havadaki nem oranýnýn giderek arttýðýný fark ettim. Aþýrý terliyordum. Evet bu terlemede tabii ki az önceki boðuþmalarýmýzýn da etkisi vardý, ama bu kadar fazla olmamasý gerekiyordu. Gökyüzüne kafamý çevirdiðimde kalýn ve siyah bulutlarýn deniz tarafýndan üzerimize doðru hýzla geldiðini gördüm. Rüzgâr da çýkmýþtý. Vakit de zaten bir hayli ilerlediðinden eve dönmeye karar verdim. Ben eve geldiðimde rüzgârýn hýzý artmýþtý. Sýcak gecelerde Kenan Baba, kapýyý ve pencereleri açýk býrakarak yatardý. Gene öyle yapmýþtý ve o yüzden kapý ile pencereler çarpýp duruyordu. Ama nedense rüzgâr olduðu halde uyanýp da bunlarý kapatmamýþtý. Ýçeride gazeteye de el sürülmediðini görünce hâlâ uyuduðunu düþündüm. Ama olamazdý, çünkü o erkenden kalkar kahvaltýsýný yapar, gazetesini okurdu. Bugün gazeteye el sürmemesinden kalkmadýðý anlaþýlýyordu. Bu saate kadar uyuduðu hiç olmamýþtý. Üst kata çýkýp odasýna baktým. Ýþte uyuyor. Üzerine örttüðü çarþaf yere düþmüþ, baþý yastýktan aþaðýya kaymýþ. Yataðýn üzerine çýkýp uyandýrmaya karar verdim. Çýktým, ellerini yaladým. Soðuktu. Hiç tepki vermedi. Yüzünü yaladým, gene ayný. Ayak ucuna gidip pijamasýný çekeledim, uyanmadý. Tekrar yüzünü yaladým, bana soðuk geldi. Nefes alýp veriyor muydu? Hayýr. Yoksa? Evet yoksa Kenan Baba öldü mü? Yok caným, olur mu öyle þey? Kenan Baba ölmez, daha doðrusu ölemez! Ona sokulup gözlerimi kapattým. Uyumuþum. Sabahleyin sütçünün sesiyle uyandým. Kenan Baba'da herhangi bir deðiþiklik yoktu, yani uyuyordu! Aþaðýya indim, sütçü hâlâ baðýrýyordu: -Sütçüüü! Kenan Bey, süt lazým mý? Sütçüüü! Adamý ayaðýndan çekeleyerek arkamdan gelmesini saðlayýp içeri soktum. O gene: -Kenan Bey, diye birkaç kere baðýrdý. Tabii bir cevap gelmedi. Üst kata çýkýp odaya girince: -Vay be! Kenan Bey ölmüþ, vay be! Dedi. O, böyle demesine dedi de, ben neden bu sütçüyü boðup öldürmedim? (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |