Yaþamak bir aðaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeþçesine... |
|
||||||||||
|
Dünyaya geliþlerin 80. Yýlý münasebetiyle Mûsýkîmiz üstâdlarýndan Cinuçen Tanrýkorur’ u anmak amacýyla çeþitli mekânlarda onun eserlerinin çalýnýp söylendiði konserler düzenlendi. Bu konserlerin girizgah ve aralarýnda onun, biyografisi, müzikalitesi, onunla ilgili aný ve anekdotlar anlatýldý, bizler için meçhul olan bazý bilgileri de bu vesile ile öðrenmiþ olduk. Ne var ki; Onun bir dâvâ, fikir ve ideal adamý olduðuna dair sarih açýklamalarýna ne yazýk ki derinliðine deðinilen hiç bir etkinlikte bulunma þansý yakalayamadýk. Hatta onun yazýlý basýnda olan makaleleri, basýlan kitaplarýna dahi öylesine deðinildi, yani sadece kitap, isimleri belirtilerek deðinildi;o kadar… Oysa o musýkide nasýl ki, nev’ i þahsýna münhasýr bir üretken, özgün bir bestekâr ve icrâcý ise ayný doðrultu ve nitelikte bir inanç, fikir ve aksiyon adamý idi. Bu konuda sayýn Beþir Ayvazoðlu,”Titiz, Mükemmeliyetçi, Müþkülpesent” baþlýklý yazýsýnda þunlarý söylüyor: “...Cinuçen Bey, müzikte kelimenin tam mânâsýyla bir otodidakt olmasýna raðmen, bestecilik dehâsý, ud icrasýnda eriþtiði virtüozite, Türk ve Batý müziði alanlarýndaki derin bilgisi, orijinal görüþleri ve üslup sahibi bir müzik yazarý olarak, dost kazandýðý kadar, mebzul miktarda muhalif edinmeyi de baþarmýþtýr. Çünkü düþündüklerini hatýr gönül dinlemeden söyleyiverir ve oklarýnýn ucu genellikle zehirlidir…” Yine TRT sanatçýsý rahmetli eþi Selma Saðbaþ ile kendisinin vefatýna kadar hem müzik çalýþmalarý, hem de özel hayatlarýnda aralýksýz yanýnda bulunan kanuni Bekir Reha Saðbaþ bir gazete röportajýnda diyor k : “…Tanrýkorur’ un en büyük arzusu Türk gençlerinin fikri bazda aydýnlanmasý, edebiyata ve dile meraklý olmalarýný saðlamaktý. Avrupa’da eðitim aldýktan sonra bir Müslüman Türk genci olarak Nihal Atsýz ile baþlayýp Cemil Meriç gibi önemli yazarlarý bizzat görüp tanýdýkça kendisindeki bu olgunluk daha da arttý. Kutadgu Bilig’den, Ziya Gökalp’e kadar okumadýðý kitap kalmadý…” Bu da gösteriyor ki; Onun fikirlerindeki eksen ve odak noktasý ;inancý, milliyetçiliði,vatanseverliði,yaþadýðý topraklara tavizsiz sevgisi, batý taklitçisi,riyakar ve yalancýlara olan acýmasýz husumeti vb. konulardaki Türkiye taraftarlýðý idi. Ýddia ediyorum ki bu gün þayet yaþasa idi; ülkemizin bekâsý ile ilgili aktüel konularda ortaya koyacaðý fikirler ve buna iliþkin belirteceði siyasi aidiyetinden dolayý en baþta kendi camiasýnýn mâlum bir kesiminin hýþmýna uðrayacaktý. Bunu neye dayanarak iddia ediyorum; Tabii ki yazdýðý makaleler ve basýlan kitaplarýna… O kitap ve makaleler, ilk etapta bakýldýðýnda sadece mûsýkî aðýrlýklý olarak gözükseler de, bazý paragraflarýn metinleri yahut satýr aralarý okunduðunda kavgasýný sadece mûsýkîmiz üzerine deðil, inancýmýz, deðerlerimiz ve geleneklerimize toz kondurmaksýzýn ortaya koyduðu tezlerinde gizlisiz saklýsýz ve hiçbir siyasý ya da idari odaktan çekinmeksizin aslanlar gibi verdiði görülecektir. Bu yönü, Üstâdýn yaþadýðý dönemde yazdýðý gazetelerdeki makaleleri ya da ; OSMANLI DÖNEMÝ TÜRK MûSIKÎSÝ, SÂZ U SÖZ ARASINDA,TÜRK MÜZÝK KÝMLÝÐÝ, MÜZÝK KÜLTÜR VE DÝL vd. kitaplarýný okuduðumuzda daha net anlaþýlacaktýr. Yazdýklarýndan birkaç örnek verirsek: Meselâ; Yýl 1968’dýr.Ankara Millî Kütüphane’ de Tanburî Cemil Bey’ in 52.Ölüm Yýldönümü için bir anma konseri yapýlmaktadýr. Bundan sonrasýný Dergâh Yayýnlarýndan 2003’ te baskýsý yapýlan kitabýnýn 97. Sayfasýnda Tanrýkorur’dan dinleyelim: “…Ýsmet Ýnönü, saðýnda eþi, solunda Ali Ýhsan Göðüþ olmak üzere salondan içeri giriyordu.Tabii hemen gidip elini öptüm ve ön sýraya oturttum…Özellikle Atatürk sonrasý dönemin müzik eðitimi politikasýný çok aðýr bir üslûpla eleþtirdiðim konuþmam sýrasýnda,zaman zaman A.Ýhsan Bey’le fýsýldaþýyor, defterini açýp bazý notlar alýyordu. Türk mûsýkîsi’ nden hayatý boyunca þiddetle nefret etmiþ olan Ýsmet Paþa,bazen Atatürk’ün davet ettiði fasýllarýn dahi ortasýnda kalkýp gittiði halde bu konsere niye gelmiþti? Tanburî Cemil Bey’ e karþý duyduðu (hiç ihtimal vermediðim) hayranlýðýndan mý,yoksa politikacýlarýn hangi yaþta olsunlar bir türlü doyamadýklarý alkýþlanma tutkusundan mý?... …(konserin sonunda)ne beni, ne onlardan (saz heyeti)birini çaðýrýp, nezaketen bile olsa tebrik etmeye lüzum görmeden (ki halka mal olmuþ bir büyüðe yakýþan buydu) aynen geldiði gibi alkýþlar içinde çekti gitti.Efendilik bizde kalsýn diye uðurlamak için arkasýndan kapýya kadar yürüdüðümde, eþine Müjgân Haným’ý göstererek,zor çýkan boðuk sesiyle,’Bu kadýn var ya bu kadýn!Bana alaturka konser dinletti!’diye, (âdeta AÝDS mikrobu bulaþtýrýlmýþ gibi) yakýnýyor, bu sitemiyle Müjgân Haným’a herhalde büyük bir iltifatta bulunduðuna inanýyordu…” (SÂZ Ü SÖZ ARASINDA S.154) Yine ayný Kitabýnýn 153.sayfasýnda anlattýklarý : “…1967 sonbaharýydý yanýlmýyorsam…(uçakta)CHP Genel Sekreteri KASIM GÜLEK.Tesadüfen gelip yanýma oturdu…’Efendim dedim,size özel bir soru somama müsaade buyurur musunuz?,’Tabii,buyurun ,dedi,’Paþa (Ýnönü)bizim müziðimizden pek hoþlanmýyor galiba efendim’ dedim. Belli belirsiz gülümsedi ve ‘Evet,onun öyle bir saplantýsý vardýr. Ankara Devlet Konservatuarý’na bir Türk musýkisi bölümü ilâvesini ne zaman teklif etseler,’Bahsetmeyin bana böyle bir þeyden’ diye terlediðine çok þahid olmuþumdur…” 21 Mart 1998 tarihli TALÝHSÝZ ÜLKEM baþlýklý yazýsýnda Üstâd, diyor ki: “…Benzer talihsizlikler, Atatürk öncesi ve sonrasý Türkiye için de söz konusudur. Lafýn geliþi, %90’ý Türk musikisi düþmaný büyükelçiler, bu sanatýn okullarda öðretilmesini irtica sayan saygun besteciler ve hikmetli orkestra þefleri ile Ýsmail Dede Efendi’ yi tanýmamayý kültür zanneden harika çocuk kemancýlar yetiþtiren bir sistemin; Süheyl Ünver’ leri, Ali Nihad Tarlan’ larý, Samiha Ayverdi’leri, Zeki Ömer Defne’leri; Atilla Ýlhan, Erol Güngör, Aydýn Taneri ve Bekir Sýtký Erdoðan’larý; Selçuk Eraydýn, Emin Iþýk, Ýskender Pala, Beþir Ayvazoðlu ve Turan Alkan’larý; Alaaddin Yavaþça, Niyazi Sayýn, Necdet Yaþar, Murat Tokaç ve Zeki Atkoþar’larý yetiþtirememesi gerekirdi. Bu bakýmdan, telaffuzundan þeref duyduðum þu isimleri bir tür ‘imalat hatasý’ saymanýn yanlýþ olmayacaðýný sanýyorum…” Bunlar gibi daha nice; düzenin tutarsýzlýk ve aktörlerine karþý verdiði kavga yüzlerce sayfalýk yazdýklarýnda görülecektir. Bu vesile ile bir kere daha kendilerini rahmet ve muhabbet ile yâdediyor, Allah’ ýn kendisi hakkýnda rahmetle muamelesini niyâz ediyoruz… 22 Þubat 2018 Salih Zeki Çavdaroðlu ferahnak.wordpress.com/2018/02/22/cinucen-tanrikorur-sadece-bir-muzik-adami-degil-bir-o-kadar-da-fikir-ve-aksiyon-adami-idi/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |