..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýçine koyabileceðin bir karanlýðýn olmadan, bir ýþýðýn olamaz. -Arlo Guthrie
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




14 Mart 2018
Hatay Gezisi  
Hakan Yozcu
Afrin Zeytin Harekatýna Destek amacýyla Gazimaðusa Polatpaþa Camii Derneði'nin düzenlediði Hatay Gezisine davet alýnca, böyle anlamlý bir ziyaret ve geziye katýlmamam olmazdý. Hiç düþünmeden daveti kabul ettim. Hem Mehmetçiðimize destek ve moral vermek için hem de Hatay'ýn kültürel yerlerini görüp yazmak için kendimi Hatay'da buldum.


:ACIJ:
     
Gazimaðusa Polat Paþa Camii Ýmamlarýmýzdan Faruk Seçkin Hocamýz, “Hocam, bir grup ile Hatay’a gidiyoruz. Bünyamin Hoca ile seni de yazdým listeye” dedi. “Ne gezisi bu? Dedim.” Faruk Hoca: “Afrin Zeytin Dalý Harekatý’na Destek Gezisi” adý altýnda bir gezi olacak. Mehmetçiðimize hem destek verdiðimizi göstermek; hem de onlara moral kaynaðý olmak amacýyla bu geziyi düzenledik. Çeþitli etkinliklerimiz olacak; ayrýca bir kültür gezisi de olacak” dedi.
Geziye kimlerin gideceðini sorduðumda: “Polatpaþa Tanýtma Ve Yaþatma Derneði’nin organizasyonuyla bu gezinin yapýlacaðýný, yaklaþýk 30 kiþilik bir grup olacaðýný, birçoðunu tanýdýðýmýzý” söyledi. Bunlar arasýnda þu isimleri saydý: “Musa Özdemir Hocamýz, Dernek Baþkanýmýz Hasan Çatalbaþ, Kerim Demirsöz, Adnan Ateþ, Mehmet Eren, Ahmet Yücetürk…”
Verilen isimlerin hepsi de yakýndan tanýdýðým ve çok sevdiðim insanlardý. Böyle anlamlý ve güzel bir geziye katýlmamak ve gitmemek olmazdý. Bünyamin Hoca ile birbirimize bakýp birbirimizden destek alarak “Tamam” dedik. Geziye katýlanlar, bütün masraflarý kendileri karþýlayacaktý. Ayrýca Derneðin Mehmetçik Vakfý’na yardým topladýðýný ve bankaya yatýrýldýðýný öðrenmek bizi ziyadesiyle mutlu etti.
Cumartesi günü sabah Polatpaþa Camii önünde toplandýk. Dualar okuyarak otobüse binip yola çýktýk.
Ercan Havaalaný’ndan KKTC saatine göre 12’de uçtuk. Yaklaþýk 45 dakika sonra Hatay Havaalaný’na indik. Orada bizi heyecanla bekleyen dostlarýmýz karþýladý. Kimdi bu dostlar? Hatay Kýbrýs Ve Kore Gazileri Derneði Baþkaný ve Yönetim Kurulu üyeleri idi.
Bir otobüse binerek dostlarýmýzýn hazýrladýklarý 3 günlük bir gezi ve ziyaret programýný uygulamaya baþladýk. Daha otele bile gitmeden programýmýz baþlamýþtý.
Ýlk yolculuðumuz Hatay’ýn Samandað Ýlçesine oldu. Rehberimiz eþliðinde gezi turumuza baþladýk. Rehberimiz genç biri idi. Hatay’ý ve tarihi olaylarý bize tanýtmak için anlatýyordu: “Hatay, Türkiye'nin en önemli eski yerleþim yeridir. Hatay’ýn çatýsýný Amanos Daðlarý oluþturur. Hemen eteklerinde Amik Ovasý yer alýr. Amanos ve Amik, Hatay’ýn çevresinde birbirlerini kucaklayan iki dosttur. Þu gördüðünüz Ova Amik Ovasý’dýr. Çok verimli topraklara sahiptir.
Yaklaþýk 80 yýl kadar önce burasý göl idi: “Amik Gölü.” Süleyman Demirel o yýllarda henüz siyasete atýlmamýþtý. Türkiye DSÝ Genel Müdürü idi. Demirel dâhiyane bir proje hazýrlayýp bu gölü kurutmuþ ve burasýný büyük bir tarým alaný olarak Hatay Halkýna armaðan etmiþtir. Ovanýn altý, göl yataðý olduðu için sulaktýr. Bu nedenle de verimlidir. Artýk burada tarým yapýlmaktadýr.”
Gerçekten de Amanos Daðlarý ile Amik Ovasý o kadar iç içeydi ki insana muazzam bir görsellik sunuyordu. Alabildiðince yeþillik gözlerinizi büyülüyordu. Onlara bakmaktan kendinizi alamýyordunuz…
Rehber, bilgileri bizlere aktarýrken yolda bir köyden geçiyoruz. Yol boyunca tandýrlar var. Rehberimiz bize tandýrlarý göstererek, “Bu tandýrlarda köylüler ekmek yaparlar. Bunlarda piþen ekmekler çok lezzetli olur. Tandýr, yere çukur kazýlarak yapýlan özel bir fýrýndýr. Ýþte bu köyde de bu tandýrlar yapýlmaktadýr.” diyor…
Biraz sonra Samandað’ý ilçesine giriyoruz. Burasý deniz kenarýnda yüz bini aþkýn nüfusa sahip bir ilçe. Rehberimiz bize “Burada denizi göreceksiniz” diyor. Bu söze herkes gülüyor. Çünkü biz, ada insanýyýz. Dört bir yanýmýz denizle çevrili. Denizden geliyoruz. Rehber de gülüyor. “Haklýsýnýz. Ama Akdeniz’i bir de bizim cepheden görmüþ olacaksýnýz” diyor.
Ýlçenin 5 km. kuzeyinde kalan daðlýk ve denize hâkim yamaçlarda Titus Tüneli bulunmaktadýr. Yolculuðumuz burada devam ediyor. Rehberin verdiði bilgiye göre bu tünel Titus Flavius Vespasianus tarafýndan yaptýrýlmýþ, yapýmý yüzyýlý aþkýn bir zaman sürdüðü düþünülüyormuþ.
Tünel, daðdan gelen derelerin aðzýnda ve bir iç liman olarak MÖ 300'lü yýllarda yapýlmýþ. Bu limanýn daðdan gelebilecek sel sularýyla dolabileceði düþünüldüðünden dolayý, Titus tarafýndan derenin önü, bir duvar ile kapatýlmýþ, duvarýn dereden gelen bölümü ile deniz arasýndaki dað delinerek tünel yapýlmýþ. Tünelin kapalý bölümü 130 metre uzunluðunda olup, açýk alanýyla birlikte toplam 1380 metre uzunluðunda olduðu biliniyormuþ.
Tünelden sonra otobüse binip sahile ulaþýyoruz. Yer yer restaurantlar, cafeler var. Mevsim zamaný olmadýðýndan mý bilemiyorum, burasýný çok bakýmsýz gördüm. Her yeri adeta otlar, çöpler kaplamýþ. Birçok bina boyasýz, sývasýz; makyajsýz bir kadýna benziyor. Virane görünümünde. Binalar sanki hastalýklý, dertlerine deva arýyorlar gibi. Oysa turizme hizmet eden mekânlarýn saðlýklý, bakýmlý, temiz olmasý gerekir. Maalesef biz o albeniyi göremiyoruz…
Sahilin sonuna doðru geldiðimizde kumsala yakýn yerde daire biçiminde tasarlanmýþ bir bina görüyoruz. Beyaz ve yeþilin tonlarýna hakim. Uhrevi bir anlam kazandýrýlmýþ. Burasý Hz Musa ile Hýzýr Aleyhissilam’ýn buluþtuklarý nokta imiþ. Bunun adýna da buraya bu türbe yapýlmýþ. Öðrendiðimize göre oldukça fazla ziyaretçisi bulunuyormuþ.
Ýçeri girdiðimizde ortada devasa mum þeklinde yuvarlak biçimde yapýlmýþ, erimiþ anýt gördük. Yerler halýlarla ve seccadelerle kaplý. Dileyenler burada namaz da kýlabiliyor.
Ýçeri girenlerin kapýnýn sað ve sol yanlarýný öptüklerini görüyoruz. Girer girmez kapýnýn yanlarýnda birer mangal yanýyor. Ýnsanlar, bu mangallara gelip tüten dumanlarý elleriyle üzerlerine birkaç defa çektikten sonra mum biçimindeki türbenin etrafýnda dönerek dua okuyorlar…
Vakit akþam olduðu için bizler de akþam namazýný burada kýldýk. Namazdan sonra otobüse binip otele doðru hareket ettik. Rehberimiz de bu arada bize Hz Musa ile Hýzýr Aleyhisselam’ýn karþýlaþtýklarý hikâyeyi anlattý:
“Hz Musa, Allah’a: “En bilgili kulun kimdir? Onun ilmini almak istiyorum” demiþ. Allah, Musa’ya: “Yanýna cansýz bir balýk al. Sahilde yürü. Balýk, ne zaman canlanýr kaçarsa o zaman karþýna çýkar” demiþ. Musa, yanýna ölü bir balýk almýþ. Sahil boyunca ilerlemiþ. Sahilin sonuna doðru balýk canlanýp denize atlamýþ. Musa etrafýna bakýnca Hýzýr Aleyhisselamý görmüþ. O’na: “Ben, senin ilmini öðrenmek istiyorum” demiþ. Hýzýr: “Sen, benim yaptýklarýma dayanamazsýn.” demiþ. Hz. Musa ise “Hayýr, ben seninle gelmek istiyorum. Söz veriyorum yaptýklarýn hakkýnda sana hiçbir þey sormayacaðým.” demiþ. Böylelikle yola çýkmýþlar. Biraz gittikten sonra karþýlarýna bir gemi çýkmýþ. Bu gemi yoksullara aitmiþ. Hýzýr, bu gemide bir delik açmýþ. Hz. Musa bunu görünce: “Sen, ne yapýyorsun, þimdi bu insanlar nasýl gidecekler, bunu neden yaptýn?” demiþ. Hýzýr, ise “Hani bana bir þey sormayacaktýn? Tamam, buraya kadar; artýk seninle ayrýlýyoruz.” demiþ. Hz Musa bunu duyunca: “Tamam, bir daha aðzýmý açmayacaðým.” demiþ. Tekrar yola koyulmuþlar. Yolda giderlerken Hýzýr, bir çocuðu öldürmüþ. Musa, iyice hiddetlenmiþ ve “Sen, ne yapýyorsun, o daha çok küçük, onu neden öldürdün?” demiþ. Hýzýr, yine “Hani bir þey sormayacaktýn? Artýk bu kadar yeter, seninle yollarýmýz burada ayrýlýyor.” demiþ. Hz. Musa, tekrar özür dileyerek “Bir daha yapmayacaðýný” söylemiþ. Tekrar yola koyulmuþlar. Ve sonunda bir köye varmýþlar. O köydeki kadýnlardan su ve yiyecek bir þey istemiþler. Fakat kadýnlar Hýzýr ile Hz. Musa’yý kovmuþlar. Buna raðmen Hýzýr, köyün tam çýkýþýndaki yýkýlmak üzere olan bir duvarý onarmýþ. Hz. Musa bunu görünce tekrar baðýrmaya baþlamýþ. Ve Hýzýr :
-Tamam bu kadar yeter. Sana her þeyi anlatacaðým ve seninle ayrýlacaðýz. Gemiyi delmemin sebebi, ileride, saðlam gemileri ele geçiren korsan gemisi vardý. Gemiyi deldim ki o korsanlar gemiyi saðlam diye ele geçirmesinler. Çocuðu öldürmemin sebebi, o çocuk, büyüyünce inkârcý, kâfir bir çocuk olacaktý ve ailesine eziyetler edecekti. Bundan dolayý küçük yaþta öldürdüm ki büyüyünce böyle olmasýn. Gelelim duvarý onarmama… O duvarýn altýnda iki yetim çocuða býrakýlan miras var. Bu duvar zamanla yýkýlacak ve artýk o arsayý ekin ekmek için kullanacaklar. Bu yüzden onardým ki çocuklar büyüyene kadar idare etsin, çocuklar büyüyünce mallarýný alsýnlar.”
Bu güzel hikâyeyi dinleyerek kalacaðýmýz otele geldik. Hatay Merkezde “Anemon” isimli bir otelde kaldýk. Otele yerleþtikten sonra restauranta inip Hatay’ýn dillere destan yemeklerinden yedik. Tabii Hatay’a gelip de künefe yememek olmazdý. Buranýn en meþhur tatlýsý idi künefe. Peynirden ve þerbetten yapýlan sýcak sýcak yenilen bir tatlý çeþidi…
Geceyi künefe tatlýsý ile tatlandýrdýktan sonra yorgun bir biçimde odalarýmýza çekiliyor ve deliksiz bir uykuya dalýyorduk.
Ertesi gün bizleri yoðun bir program bekliyordu…
2. GÜN
Sabah sabah büyük bir sürpriz ile karþýlaþýyoruz. Kýbrýs’tan dostumuz olan Armaðan Döner’in sahibi Ýþadamý Ömer Avcý da eþiyle birlikte Mersin’den gelerek grubumuza katýlýyor. Uzun zamandýr görmediðimiz Ömer Avcý ile de kucaklaþýp hasret gideriyoruz. Herkes “Hoþ geldiniz” diyerek samimiyetlerini ortaya koyuyor.
Otelde kahvaltýmýzý yapar yapmaz kendimizi hemen otobüse atýyoruz. Yoðun bir ziyaret ve gezi programý için yola düþüyoruz.
Rehberimiz bizlere “Günaydýn. Tekrar birlikteyiz. Yorucu; fakat bir o kadar da eðlenceli bir güne hazýr mýsýnýz?” diye sorunca herkes ayný anda “Eveeeet!” diye cevap veriyor.
Rehberimiz, “Önce beraberce Eski Hatay’a geçeceðiz. Eski Hatay dediðimiz yer, Asi Nehri’nin üst kýsmý olan bölgedir. Asi Nehri þehri ikiye bölen bir nehirdir. Üst tarafý Eski Hatay, alt tarafý Yeni Hatay olarak tabir edilmektedir. Biliyorsunuz ki Hatay, binlerce yýllýk bir geçmiþe sahip þehirdir. Binlerce yýl önce henüz daha Amerika yokken, New York, Washington, Moskova, Londra gibi þehirler yokken Hatay vardý. Ve Hatay Þehri Dünyanýn üçüncü büyük metropolü idi. O dönemler Roma birinci, Ýskenderiye Ýkinci, Güzel Hatay’ýmýz da üçüncü büyük þehir idi. O zamanlar 500 bin nüfusa sahipti. Bu gün baktýðýmýzda Hatay’ýn hala ayný nüfusa sahip olduðunu görüyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Hatay’ýn yaþadýðý büyük depremlerdir. Hatay, maalesef binlerce yýl büyük depremlere sahne olmuþ, taþ üstünde taþ kalmamýþ bir þehir olmuþtur. Bu nedenle büyük göçler yaþanmýþ ve nüfusunu yüzyýllarca ayný oranda korumuþtur.”
Ýlk önce Hatay Arkeoloji Müzesi’ne gidiyoruz. Cumhuriyet Alaný ile Asi Irmaðý’nýn kenarýnda, köprünün yakýnýnda bulunuyor. Rehberimizden öðrendiðimize göre burasý Dünyanýn ikinci büyük mozaik koleksiyonuna sahip bir mekanmýþ. Ayrýca sikke koleksiyonu bakýmýndan dünyanýn üçüncü büyük müzesi olduðunu öðreniyoruz. Müzede Hitit, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden eserler ve Harbiye, Antakya, Atçana, Seleukeia Pieria ile Ýskenderun buluntularý sergilenir. Çok detaylý iþlenmiþ ve eþsiz renklere sahip mozaik koleksiyonu benzersiz niteliktedir.
Müzeden sonra Hatay’ýn önemli ziyaret yerlerinden biri olan St Pierre Kilisesi’ne gidiyoruz. Burasý da Dünyada yapýlan ve kilise olarak kullanýlan ilk maðara kilisesi imiþ.
Bu kilise, Antakya–Reyhanlý yolu üzerinde kente 2 km uzaklýkta Habib-i Neccar Daðý yakýnýndadýr. Doðal bir maðara olup, eklemelerle kiliseye dönüþtürülmüþtür. Ýsa’nýn 12 havarisinden biri olan St.Pierre; Antakya‘ ya M.S. 29-40 tarihleri arasýnda gelmiþ ve Hýristiyanlýðý yaymaya çalýþmýþtýr. Ýlk dini toplantýnýn yapýldýðý bu kilisede cemaat ilk kez Hýristiyan adýný almýþ. Bu yüzden St. Pierre Kilisesi Hýristiyanlýðýn ilk kilisesi olarak bilinir.
Kiliseye giriþ için bilet alýrken, giþedeki memur: “Kýbrýs’tan mý geliyorsunuz?” diye sordu. Evet deyince “Sizin meclisinizde milletvekili olan bir arkadaþým var” dedi. “Bertan Zaroðlu mu?” diye sorunca “Evet. Benim çocukluk arkadaþým. Görürseniz çok selamýmý söyleyin” dedi. Ýsmini de söyledi ama not etmediðim için aklýmda tutamadým. Özür diliyorum kendisinden.
Bu maðara M.S. XII-XIII. yüzyýllarda Haçlýlar tarafýndan ön cephesine yapýlan ilave inþaat ile gotik tarzda bir kilise þekline çevrilmiþ Maðaranýn tabanýnda tahrip olmuþ bir þekilde M.S. 4 ve 5. yüzyýllara ait mozaik kalýntýsý vardýr. Ayrýca bir altar, niþ içinde mermer küçük St. Pierre’nin heykeli, kutsal sayýlan su, saldýrý esnasýnda cemaatin gizlice kaçmasýna yarayan tünel bulunmaktadýr.
1963 yýlýnda Burasý Papa VI. Paul tarafýndan Hýristiyanlar için Hac yeri ilan edilmiþtir.
Kilisenin bulunduðu yer, Hatay Ýli’ne kuþbakýþý hakim durumda. Buradan Hatay’ý bütün güzellikleriyle izliyor ve bol bol fotoðraflar çekiyoruz. Vaktimiz kýsa, ziyaretlerimiz uzun olduðu için hemen otobüse atlayýp Heredot Caddesi’ne doðru yöneliyoruz.
Rehberimiz cadde boyunca burasý hakkýnda bize bilgiler veriyor: “Heredot Caddesi Dünyanýn ilk ýþýklandýrýlmýþ caddesidir. Bu caddede Havra, kilise ve camiyi bir arada bulabilirsiniz. Dinler bu caddede buluþarak, sevgiyi ve hoþgörüyü insanlýða müjdeler. Kýsaca Hatay, barýþýn, sevginin ve hoþgörünün birleþtiði, bütünleþtiði bir þehirdir.” diyor…
Cadde boyunca ilerliyoruz. Saðlý sollu dükkanlar, restoranlar var. Park edilmiþ arabalar bazen ilerlemeyi yavaþlatsa da biz yolumuza zevkle devam ediyoruz. Ara sokaklar çok dar. Rehberimiz: “Ara sokaklara bakarsanýz çok dar olduðunu göreceksiniz. “Bir erkek, bir merkep” geçecek þeklinde tasarlanmýþ. Ancak, bir insanla bir eþeðin yürüyebileceði geniþliktedir. Ama “Bir erkek-bir merkep” sözü burada deyim olarak kullanýlmaktadýr.”
Vakit öðleye geliyor. Otobüs, Hatay’ýn en meþhur mekânlarýndan biri olan Habib-i Neccar Camii önünde duruyor. Gerçekten görkemli ve büyüleyici bir camii olarak bize gülümsüyor.
Burada hem öðle namazýný kýlacaðýz; hem de namazdan önce Afrin’de Zeytin Dalý Harekatý’nda mücadele eden, orada þehit ve gazi olan Mehmetçiklerimiz için Kýbrýs’tan halkýmýzýn, cemaatimizin özellikle hanýmlarýn okuduðu Hatimler, Yasin-i Þerifler yad edilecek ve dualarý okunacak. Ýmamlarýmýz sureler ve ilahiler okuyacak.
Namazdan önce Cami’nin bodrumunda bulunan Habib-i Neccar’ýn Türbesine iniyor ve dualar okuyoruz.
Habib-i Neccar, Allah’ýn takdiri ile müjdelenmiþ, Ýslam dinini yüzlerce yýl önce kabul etmiþ Allah Dostu, büyük bir Hataylý muhteremdir. Odunculuk yaptýðý için halk ona, Arapça “Oduncu” anlamýna gelen “Neccar” adýný vermiþtir.
Neccar, Þehrin yakýnýnda bir daðdaki maðarada Allah’a ibadet ediyor ve puta tapanlardan ayrý yaþýyordu. Daðda koyunlarýný otlatýrken iki elçi ile karþýlaþtý. Onlara kim olduklarýný ve nereden geldiklerini sordu.
“Biz, Hz. Ýsa’nýn elçileriyiz. Ýnsanlarýn putlarý terk edip Allah’a ibadet etmelerini hatýrlatmak ve gelecek olan Son Peygamberi müjdelemek üzere geldik.” dediler.
Habib-i Neccar: “Elçi olduðunuzu ispat edecek bir deliliniz var mý?” dedi.
Elçiler: “Biz Allah’ýn izniyle hastalarý iyileþtirir, körlerin gözünü açar ve ölüyü diriltiriz” dediler. Habib-i Neccar, hasta olan oðlunu onlara gösterdi. Elçiler, Allah’a dua ettiler. Çocuk iyileþti. Bunun üzerine Habib-i Neccar, 600 sene sonra gelecek olan Son Peygamber Hz Muhammed’e inanarak onlarýn davetini kabul etti. Sonra elçiler, þehre inip halký dine davet ederler; fakat çabalarý sonuçsuz kalýr. Hastalýklara þifa verdikleri duyulup halkýn onlarýn etrafýnda toplandýðýný haber alan þehrin hükümdarý bu elçileri sorgusuz sualsiz zindana attýrýr.
Elçi iseler ellerinde delil olmalýydý. O sýralarda ölmüþ birini getirtip diriltmesini isterler. Elçiler de Allah’a dua edip ölünün dirilmesini saðlar. Hükümdarýn sonradan elçilere inandýðý söylenir. Ama halk inanmaz. Bunu duyan Habib-i Neccar, þehre koþarak gelir ve der: “Ey kavmim, sizden hiçbir karþýlýk beklemeyen bu kimselere uyun. Onlar doðru yola ermiþ olanlardandýr.” Halk, elçilerin getirdiði dine inandýðý, atalarýnýn dinine ihanet ettiði gerekçesiyle Habib-i Neccar'ý da taþlayarak þehit eder.”
Bu hikâyeyi öðrendikten sonra içimiz buruk bir þekilde Camii içine giriyoruz. Burada bütün benliðimizle kendimizi Afrin’de mücadele eden askerlerimiz için, ayrýca bu memleket için mücadele etmiþ, þehit düþmüþ veya gazi olmuþ tüm Mehmetçiklerimiz için dualar okuyoruz. Faruk Seçkin ve Musa Özdemir Hocamýz, Habib-i Neccar Camii Ýmamý ile birlikte sureler okuyor, dualar ediyor, ilahiler söylüyordu. Vakit Öðle namazý olduðundan Camii Cemaati de doluyor ve tüm okunan dualara “Amin” diyorlardý. Kalabalýk bir ortamda Faruk Hocamýz son duasýný okuyarak “Kýbrýs’tan geldiðimizi, Afrin’de mücadele eden Mehmetçiðimize destek ve moral verebilmek için biraz sonra sýnýrdaki karakollardan birine giderek onlarla görüþeceðimizi ve Kýbrýs halkýnýn selamlarýný ve sevgilerini ileteceðimizi” söylüyor.
Hataylý kardeþlerimizden büyük sevgi görüyoruz. Bizi baðýrlarýna basarak memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Bize karþý büyük bir misafirperverlik örneði sergiliyorlar… Dua ve namazdan sonra Camiden çýkarak otobüse biniyoruz. Programýmýza devam ediyoruz.
Öðle yemeði için bir restauranta gidiyoruz. Burada bizi Hatay Kýbrýs ve Kore Gazileri Derneði Baþkan ve Yöneticileri bekliyor.
Bize, Hatay mutfaðý ile donatýlmýþ çok güzel bir öðle yemeði veriyorlar. Samimi bir ortamda buluyoruz kendimizi. Hatay Kýbrýs ve Kore Gaziler Derneði Baþkaný BEHÇET NARÝN ve HASAN KARATAÞ bizlerle çok yakýndan ilgileniyorlar. Ýçten ve dostça davranýyorlar.
Yemekten önce dernek yöneticileri hoþ geldiniz konuþmasý yaparak hediyeler sunuyorlar. Polatpaþa Camii Derneði Baþkaný Hasan Çatalbaþ da bir teþekkür konuþmasý yapýyor ve dernek adýna plaketler hediye ediyor.
Hatay Vali Yardýmcýsý Orhan Mardinli Bey de duygularýný ve düþüncelerini dile getirerek teþekkür ediyor: “1974 yýlýnda Türkiye Kýbrýs’a müdahale ettiðinde ABD bize silah ambargosu uygulamýþtý. Bunun sonucunda da Türkiye bu gün kendi silahýný üretmiþtir. Afrin’de tamamen kendi imkânlarýmýz ölçüsünde imal edilen yerli silahlarla mücadele eden Mehmetçiðimiz büyük baþarýlara imza atmýþtýr. Türkiye bu gün geliþtiðini, büyüdüðünü tüm dünyaya göstermiþtir. Türkiye 1974’de barýþ için gittiði Kýbrýs’ta huzuru, mutluluðu ve barýþý saðlamýþtýr. Bu gün de ayný þekilde Afrin için mücadele etmektedir. Afrin’e girmek bizim için zor deðildir. Fakat sivil halkýn zarar görmemesi için aðýr hareket ediyoruz. Hiç kimsenin zarar görmemesini, bir kiþinin dahi burnunun kanamamasýný istiyoruz. Türk askeri gittiði her yere barýþý ve huzuru götürmüþtür. Burasý da öyle olacaktýr.” diyerek bizlere coþku dolu anlar yaþattý.
Yemek sonuna doðru Hatay Belediye Baþkaný da gelerek hepimizle tokalaþýp “Hoþ geldiniz” dedi. “Ýþinin yoðunluðundan dolayý geciktiðini, Anlamlý bir ziyaret yaptýðýmýzý, bu nedenle bizleri Hatay’da aðýrlamaktan büyük mutluluk duyduðunu” belirtti.
Yemekten sonra Reyhanlý Ýlçesi’ne gideceðiz. Belediye Baþkaný bizleri bekliyordu.
Reyhanlý’ya gitmek üzere hareket ettik. Yol boyunca kenarlarda, daðlarda çekilmiþ duvarlar vardý. Rehberimiz, bu duvarlarýn sýnýr olduðunu, duvar arkasýnýn Suriye topraklarý olduðunu, duvarlarýn da güvenlik amacýyla çekildiðini belirtti.
Reyhanlý ilçesi, Suriye ile en yakýn olan bir serhat þehri. Öyle ki hemen giriþte bulunan dað etekleri Türkiye sýnýrlarý içinde olurken, daðýn doruk noktasý Suriye topraklarý oluyor. Yani daðýn yarýsý Türkiye, yarýsý Suriye… Bir sýnýr düzenlemesi yapýlmadan geliþigüzel bir çizgi çizilmiþ. Çizgi de nereye denk gelirse orasý sýnýr olmuþ…
Reyhanlý Þehir Merkezine girerek Reyhanlý Belediyesi Binasý önünde durduk. Ýnerek binaya çýktýk. Belediye Baþkaný bizi bekliyordu. Güler bir yüzle karþýlayarak odasýna aldý. “Hoþ geldiniz” diyerek Ýzaz ikramlarda bulundu.
Dernek Baþkanýmýz burada da Sayýn Baþkana plaket sundu. Belediye Baþkaný “Olaylarýn ilk önce Reyhanlý Ýlçesi’nde baþladýðýný, buraya teröristler tarafýndan roket atýldýðýný ve birçok þehit verildiðini” anlattý. “Ýlçe nüfusunun aslýnda 90 bin civarýnda olduðunu, Suriye’deki Savaþ nedeniyle, Suriye’den 120 binden fazla mülteci geldiðini bu nedenle þu anda Reyhanlý nüfusunun 200 binden fazla olduðunu” söyledi. Düþünecek olursak ilçe nüfusundan fazla mülteci olduðunu rahatlýkla söyleyebiliriz.
Reyhanlý Belediye Baþkaný “Kýbrýs’ý çok sevdiklerini, KKTC Meclisinde bir Reyhanlýlý Hemþerileri olan Bertan Zaroðlu’nun milletvekili olarak görev yapmasýnýn kendileri için bir onur kaynaðý olduðunu” belirtti. “Kendisine selamlarýný iletmemizi” istedi…
Ziyaret sonrasý, programýmýzýn bu günkü en önemli ve son etkinliðini gerçekleþtireceðiz. Bunun için tekrar yola düþtük.
AFRÝN sýnýrýndaki 2. Hudut Alay Komutanlýðý Sýnýr Karakolunu ziyaret ettik. Burasý, Afrin’e mücadele için giden Mehmetçiklerimizin sevk edildiði nokta. Komutanlar ve askerlerimiz bizi memnuniyetle karþýladýlar. Adeta heyecan ve sevgi duygularýyla coþtuk. Birçok arkadaþýmýz gözyaþlarýna hakim olamýyordu. Neredeyse hepimiz aðlýyorduk. Askerlerimizle kucaklaþtýk. “Kýbrýs’tan sizlere destek ve moral vermek için geldik” dediðimizde çok sevindiler. Bizleri sevgiyle karþýladýlar.
Tüm askerlerimizin Morallerinin en üst seviyede olduðunu gördük. Hatýra fotoðraflarý çektirdik. Onlarla sohbet etme imkâný bulduk. Bir askerimiz: “Bizi hiç merak etmeyin. Vatanýmýz ve milletimiz için buradayýz. Bu uðurda canýmýzý seve seve vererek þehadet þerbetini içmeye hazýrýz. Sýrasý gelen arkadaþlar bu kutlu mücadele için cepheye gidiyor. Ýnþallah bir gün bize de sýra gelecek” diyordu. Kendilerinden emin, inançlý ve güven doluydular. Bir kez daha anladýk ki vatanýmýz güvenli ellerdeydi…
Buradan sonra, sýnýra 200 metre mesafede bulunan Bayraktepe’ye gittik. Buradan Cinderesi ve Afrin Tepelerini gördük. Orada bulunan bir kiþi “Þu gördüðünüz tepenin arkasý Afrin” diyordu. Demek ki bu kadar yakýndýk Afrin’e. Bizi býraksalar koþarak gidecek ve askerimizle birlikte mücadele edecektik.
Tepede Türk Bayraðý dalgalanýyordu. Turan Gür arkadaþýmýz “Türk Bayraðý KKTC Bayraðý olmadan olmaz. Biz, hep iki bayraðý yan yana görmeðe alýþtýk” dedi. Göndere týrmanarak Türk Bayraðýnýn hemen yanýna KKTC Bayraðýný da astý. Þimdi iki bayraðýmýz da yan yana dalgalanýyordu. Ýki bayraðý burada da yan yana görmek hepimizi heyecanlandýrdý.
Akþam olmak üzereydi. Coþku ve heyecanla aþaðý inmeye baþladýk. Askerimizle kucaklaþmýþ, yardýmlarýmýzý yapmýþ, dualarýmýzý okumuþtuk. Hem manevi, hem de maddi olarak görevimizi yerine getirilmiþti. Huzur dolu duygularla otobüse bindik.
Güneþ batmýþ ve akþam olmuþtu. Reyhanlý çýkýþýnda bulunan göle gittik. Burada bulunan restoranlardan birinde çay içtik. Günün yorgunluðunu çýkardýk. Kýsa bir dinlenmeden sonra Otele dönmek üzere hareket ettik.
Dönüþ sýrasýnda Musa Hocam geceye damgasýný vurdu. Mikrofonu eline alarak Erzurum türküleriyle bizleri duygulandýrdý. Son olarak da “Sarý Gelin” türküsü ile final yaptý… Hepimizin dilinde “Sarý gelin aman, Sarý gelin aman” nakaratlarý vardý…
Tüm alkýþlar Musa Hoca içindi artýk…
Dönüþ
Üçüncü gün Defne Ýlçesine gitmek için yola düþtük. Buranýn diðer adý Harbiye imiþ. Þelalesi ile ünlü bir yermiþ. Biraz da yüksek olduðundan yeþili ve aðacý çok olan bir þehirmiþ. Burada ünlü Defne sabunlarý imal ediliyormuþ.
Þelaleye geldiðimizde doðal bir güzellik karþýladý bizi. Yemyeþil bir vadi “Hoþ geldiniz” diyordu. Þelaleye doðru inen yolda, el iþi ürünleri satýlan standlar kurulmuþ. Sabah saatleri olduðu için birçoðu kapalý vaziyette. Þelalenin aktýðý yere restaurantlar ve çayhaneler yapýlmýþ. Ama daha zengin bir görünüme getirilebilirdi. Bir ikisi dýþýnda yalýn ve basit þekilde yapýlmýþlardý. Yan yana sýralanmýþ mekânlarýn hemen hepsi kapalýydý.
Tabii buranýn da efsanesini öðreniyoruz: “ Defne (Daphne) dünya güzeli bir kýzdýr. Bu þehirde yaþamaktadýr. Tanrý Zeus’un oðlu Apollon, Defne’yi görür ve ona aþýk olur. Peþine düþer. Defne, bunu anlayýnca kaçar. Apollon takip eder. Yakalanacaðýný anlayan Defne, Toprak Anaya yalvarýr ve kendisini kurtarmasýný ister. Toprak Ana bu isteði kabul eder. Defne’yi bir aðaca çevirir. Defne, kökleri toprakta olan, dallarý göklere yükselen bir aðaç olur. Apollon bunu görünce aðlar… Ençok sevdiði aðaç defne aðacý olur. Her gün gelir burada aðlar. Apollon’un gözyaþlarý ile bu þelale oluþur…”
Kýsa bir moladan sonra Hatay Þehir Merkezine dönüyoruz. 2 saatlik serbest bir zamanýmýz var. Þehri ikiye bölen Asi Nehrinin üzerinde bulunan köprünün tam yanýndayýz. Karþýmýzda Hatay Meclisi bulunuyor. Biliyorsunuz Hatay 1938’de bir devlet olarak kurulmuþtu. 9 aydan fazla Hatay Cumhuriyeti olarak varlýðýný sürdürmüþtü. Hatay Devlet Meclisi 23 Haziran 1939 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’ne iltihak kararý almýþtýr. 29 Haziran 1939'da "Hatay" adýyla bir vilâyet olarak Türkiye'ye katýlmýþtý.
Ýþte birleþme kararýnýn alýndýðý o meclis, gururla ayakta duruyordu. Türk olmanýn ve Türkiye’ye katýlmanýn mutluluðunu hala o günkü gibi üzerinde taþýyordu.
Vaktimiz artýk bitmek üzereydi. Çok az bir süremiz kalmýþtý. Bu süre içinde de çeþitli hediyelik eþyalar alýyoruz. Tabii hemen herkes künefe paket ettirip götürüyor. Dedik ya “Hatay demek, künefe demek” künefesiz Hatay olmazdý. Künefesiz hediye de olmazdý… Biz de künefelerimizi ýsmarlýyor, son kez Hatay yemeklerinden yiyerek havaalanýnýn yoluna düþüyorduk…







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn günlük olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
ve Ýlk Bölüm Yayýnlandý
ve Ýlk Bölüm Yayýnlandý
Beþik Gibi Sallandýk
Olcay Kýraç Ýle Kýbrýs Sorunu
Adanalýyýk Allah’ýn Adamýyýk
Ayhan Menteþ Hoca’mýzýn Ardýndan
öðretmene Verilen Deðer Her Þeye Deðer
3. Dünya Savaþý mý?
Kktc Çukurovalýlar Derneðini Ziyaret Ettim
Prof Dr Umay Türkeþ Günay'ý Dinledik

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cevahir Caþgir’den "100süz Þiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romaný
Boyacý’ya Büyük Ýlgi
"Bitemeyen Proje" Üzerine
Nkl Sanat Gecesi Büyük Ýlgi Gördü
Ýlk Yerli Operamýz: Arap Ali Destaný
"Kýrmýzý Pazartesi" Romanýnýn Düþündürdükleri
"Beyaz Gemi" Aytmatov
Erdinç Akgür Ýle Devlet Tiyatrolarý’ný Konuþtuk
Nkl’de Edebiyat Sokaðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.