"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
El düþüncesi Ýbrahim gibi kiþide somutlaþýnca kiþi El gibi davranýp takdir ve irade de bulunuyordu. "Ey Rabb! Beni Ýbrahim’in yolundan ayýrma" diye dua ediyordunuz. Ama bir türlü asker ve sürü sahibi olan Ýbrahim'in, mal mülk sahipliði olmanýn yolunu bulamýyordunuz. El takdiri herkese göre deðildi. Kimine mal mülk veriyordu. Kimine de vaat verip öðüt ediyordu. Ýbrahim dönemi; kendi öncesinden Musa dönemine doðru gelen süreç içinde El’in sahipliði olan rab düþüncesine doðru evrim geçirecekti. El takdiriyle yeryüzünde bozgunculuk çýkmýþtý. Rab El’in bu bozguncu oluþunu yumuþatan El’di. Sahipliði olan El, sahiplik kavramýný saðlayan taþlarýn yerlerine oturmasýyla; rabbin sahipliði saltýk bir kuramsal bilgi gibi yansýmaya baþlamýþtý. Sahipliði olmayan bir rabbin aksini düþünmek pek olasý olmuyordu. El iman üzerinde þüphe dahi edilmeyendi. El þüphe etmeyen imanla muvazaalýydý. Bu ihsas El’in; El Malik El Melik düþüncesi olmasýyla kabul edildi. El Malik El melik kabul edilen El'in ya da Rabbin güncel söylemi içindeki “sahipliði” biraz geri çekildi. Bu kez sahiplik sürecinin sözlü ve fiili düzenlenmesi gündeme geldi. Kötülüðe uðramakla El vaadine kapýlýp El’e sýðýnmýþ olan sefillerin terbiyesi gerekecekti. Sefillerdeki kör nefisle ve kötü bakýþlar içinde oluþan homurdanmalarýn ýslah edilmesi, terbiye edilmesi gerekiyordu. Bunun için de sahipliðin sözlü ve fiili öðretisi olan "ideoloji" ya da "din" ortaya konacaktý. Olup biten þuydu. Kendi öncesinden beri köleci deneyimli tecrübeleri derleyip, toplayýp kendi alanýnýz içindeki egemen sahipliðe göre söyler olacaktýnýz. Sizden önceki sosyal akýl; "oruç sabýrdýr" demiþti. Siz de sabretmeyi öðreten orucu, egemenliðinize göre biçim ve ritüel edecektiniz. Rabbin; sahiplik iradeli takdirleri nedenle kendisine sýðýnýlandý. Rabbe sýðýnmayla (köle olmayla) iþ bitmiyordu. Esirgeyen baðýþlayan, Rab; kör nefisle olaný eðiten, terbiye edendi. Hiç kuþkusuz ki kendi mal sahipliðinin yansýmalarýndan ve kölelerin yoksunluðundan doðan yansýma çatýþmalarýný eðitim ve terbiye yoluyla aþacaktý. Þiþede durduðu gibi durmama gerçekliði; El’in sahipliði içinde de yansýmýþtý. El’in mülk sahibi olmasý demek, El'in mülk sahibi olukla kalmasý demek olmuyordu. Mal sahibi olmanýn keyifli derdi baþýndan aþkýndý. Malý elinde tutma ve malýn mülkün sürekli iþletmenin devamlý olmasý gibi yansýmalarý vardý. Bunlar mal sahibi olmanýn þiddet ihracý ve mal sahibinin diken üzerinde olmasýydý. El anlayýþlý bu yansýmalarý aktif yansýmalardý. Sahiplik ihtirasý; dýþa doðru zalimce, zulümce, zorbaca, tasallut olurca, saldýrý olmanýn baský ve basýnç yansýmalarýydý. Mal sahibi olamayanlar da, mal sahibi olmamakla kalmýyorlardý. Mülk sahiplerine yaðma talan hýrsýzlýk için saldýrýyorlardý. Mal sahipliði gibi durmayan El’in takdiri “yeryüzünde bozgunluk çýkarýp kan dökücü oluyordu”. Mülk sahibinin saldýrmasý köleler üzerinde bir içe kapanma ve savunma olurken; kölelerin açlýklarýný, yoksunluklarýný gidermek için mal sahibine doðru yaptýðý çýkýþ hýrsýzlýk, çapul ve yaðmaydý. El kolektifin malýný alýrken yaptýðý hýrsýzlýðý unutup; toplumu düzenlemek için kölelerin hýrsýzlýðýna kafayý takacaktý. “Hýrsýzlýk yapmayýn, çalmayýn, yalan söylemeyin, efendinize saygýsýzlýk etmeyin deyiþle; kendi kötülüðüne uðrayanlarý eðitim ve terbiye etmenin içinde olacaktý. Davranýþ deðiþikliði yapmayan eðitim, öðretim ve terbiyenin hiç bir önemi yoktu. Terbiye etmenin, yetiþmenin en önemli enstrümaný baþa gelenleri suhuletle karþýlatýp sabrettirmeydi. Rab sabredenleri övüyor. Vaatlerini sabýr edenler üzerinde yoðunlaþýyordu. Aç olduðu halde efendinin malýna el uzatmayanlar; býrakýn el uzatmayý el uzatmayý aklýna bile getirmeyenlerin göstereceði bu sabýr, cennet ile mükâfatla nacaktý. Eðitim öðretim yani terbiye etme, yetiþtirilme iþi; sözel bilgi olmanýn yanýnda fiili duruma dönüþtü. Aç olanýn yiyecekler karþýsýnda sabýr göstererek çalmamasý gerekiyordu. “Aç itin fýrýn yýkmasý yerine” aç itin fýrýn vitrinini yalamasýnda beis olmadýðý gibi aç olanýn fýrýn yýkmamasý yerine, en temel dürtülerine sabýr etmesiydi. Sabýr gösterme iþi için toplu sosyal öðrenme içinde oruç gibi baský ritüeli yapýlmasý ise efendiler adýna tebrik edilmesi gereken takdire þayan bir durumdu. Oruç ritüeli yemeye karþý dirençti. Ama sevabý ve cennet hedefi gözetilen bir sabýr deðildi. Ýttifaklar döneminde ittifaký mühürle pekiþtiren bir ritüeldi. Ýttifaklar, totem mantýðý aþýp ittifak içine geçebilmek için karþý gruptan kurban edilen kiþilerin canýný kanýný yiyordu. Böylece karþý grup kiþisinin canýný kanýný içip yiyenler ziyafet veren tarafla ayný candan kandan oluyordu. Bu nedenle ittifaký sosyal mantaliteye uygun bir ritüel yapýyorlardý. Ziyafet veren grubun kendi kanýndan canýndan olan kaynamýþ etin yenmesine sesiz olmakla içinde buðuz eden bir tepki gösteriyordu. "Kazan kaynatma þölenleri" içinde insan eti yeme seanslarý ortaya konmuþtu. Ýttifaklarýn kendisinden olan ziyafet etini yememe iþi, El’in ortaya koyduðu bir biliþ buluþ deðildi. Oruç El mantýðýndaki sabretmek gibi soyut bir amaca hizmet etmiyordu. Þölen günü taraflar ziyafet i yemek için ziyafete kadar bir þey yemiyorlardý. Çünkü açlýkla karþý taraftan kurban edilen eti yemekle gruplar totemi aitlik kazanýp birbiri olacaktýlar. Böylece akit yapýlsýndý. Þölen günü kurban verme sýrasý kendi totem grubuna gelen kiþiler; kendilerinden olan grup kiþilerini yememek için o gün hiç bir þey yemiyor, þölen boyunca yas tutuyordu. O grubun kiþileri yas tutup; kendi kiþisinin etinin kendileri tarafýndan yenmemesi için sembol olarak kazandaki ete tükürüyormuþ gibi yere tükürüyorlardý. Grup kendileri için gönüllü kurban verdikleri kazandaki eti tiksinç ediyordu. El sahiplik tescili gibi orucu da aþýrmýþtý. "Oruç sabýrdýr" diyordu El. Ýþte El bu eski seremoniyi kendi tasarrufu gibi kullandý. Ýttifaklarýn kendisinden olan kurban etini yememe perhizini, oruç yapmýþtý. Orucu kendi amacý doðrultusunda eðitip yetiþtirici olduðu ideolojik amacýnýn içinde kullandý. Hem de bambaþka bir nedenle kullandý. El’in sahipliði El sahipliði ile kalmadý: El takdiri; “Yeryüzünde kan dökücü, fesat çýkarýcý varlýklar” ortaya çýkardý. Ýþte bu fesadý önlemenin bir yolu da oruç olabilirdi. O gün aç kalmak efendilerin malýna olan fesat nefsi eðilimleri, oruçlu gün dizginlenmesiyle efendilerin malý görece selamete çýkýyordu. Çalmayacaksýn biçimindeki biliþti þöylem; fili söylemle sabredeceksin demenin yememe perhiz sýnavý ile pekiþtiriliyordu. Sürekli olan oruç tekrarlarý sizin üzerinizde kendiliðinden bir kontrol mekanizmasý olmakla o tür düþüncelerin eyleme dönüþmesinin az çok baskýlanmasý olmaktadýr. Dinlerdeki orucun; sabýr olan sosyal öðrenmeli geleneðinin geçmiþinde böyle bir sosyo toplumsa telkin vardýr. Hatta oruç tutturulmakla perhize olan direnççi sabýrla denenen kiþilerde, gözlemler birbirini gözetmeler yapýlýyordu. Perhiz yapmaya direnççi eylem iyi fiil ve eylemlere dönüþmekle dinlerin en önemli ibadet ritüelini oluþacaktý. Adaletin ve mülkün kutsandýðý bu günden o sürece bakarsanýz süreç size çocuksu gelir. Ama o dönemden günümüze doðru bakarsanýz hatasýyla doðrusuyla muazzam bir geçmiþ görürsünüz. Sürece o günden bu güne doðru bakalým. 1-Musa dönemine doðru "Rabbim bilimimi artýr de" diye dua ediliyordu. Hâlbuki rab mana anlayýþý ortada olmayan biliminizi artýrmak için ortaya konmamýþtý. Aksine rab kolektifin nesnel bilgisi üzerinde, kendi irade konusundaki muvazaasýný yapmakla ortaya çýkmýþtý. Tekillik ve tek olduðunu söyleme süreci çoðul olmanýn iþiydi. Çoklu iradenin tek irade gibi belirtilmesiydi. Sosyo toplumsa devimle bir organizma gibi oluþtu. Çokluðun bileþke kararýný tek aðýz gibi söylemekti. Ve çokluðun “irade birliði kararýný” söyleme zorunluluðu ile teklik vardýr. Deðilse bir þey tek oluþuyla durduk yerde karþýtý olmadan ben tekim. Birim deyip tevhit amacý gütmez. Muvazaalý oluþ ta zaten burada; bu zýtlaþmada ve zýtlaþtýrmalarda baþlýyordu. Gerçi El irade sahibiydi. Ama tek olduðunu söylemiyordu. Bu nedenle ilk oluþumu esnasýnda farklý farklý kiþilerin farklý farklý El’i olmakla; El’in zengin ettiði kiþi sayýsý kadarla El birçoktu. El, O kiþinin El’i ya da Rabbi olmakla da tekti. Kiþiye göre kiþi iradesi olmakla birçok tek olan El ya da Rab vardý. Hamurabi’nin Rabbi, Ýbrahim’in rabbi, Firavunun Rabbi gibi. Firavunun Rabbi ile Musa’nýn rabbi oligarþin tevhit esnasýnda güç yarýþý yapýp birbirine üstünlük taslamakla birbirine galebe gelmeye uðraþýyordu. Her zaman yeni olan; son olan; bir önceyi yeni anlatýmlarýyla, yeni hikâyeleriyle; yeni olan güncel niceli düþünceleriyle yenerdi.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |