Öküzün rengini dýþýnda, insanýn rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Odaya dönüp duvarlarý saymaya devam, sonra tekrar pencere ve bu sefer gündüz, birazdan odaya dönüþ ve tekrar pencere bu sefer de gece... Bu yaþadýklarým ayný günün olaylarý mýydý yoksa farklý günlere mi aitti? Birkaç saatlik zaman diliminde defalarca gece ve defalarca gündüz olabilir miydi? Tamam, zamanýn subjectif bir boyut olduðunu biliyorum; mutlak deðildir, kiþilere göre deðiþebilir; ama bana oynadýðý bu oyunu bir türlü anlayamýyorum. Zaman, benim için anlamýný yitirmiþ olmasýn? Bilgisayarýn saati 09.21'i gösteriyor. Odanýn ýþýðýný kapatýp perdeleri açýyorum. Sokaða bakmayý caným istemiyor. Baksam ne göreceðim? Hep ayný görüntüler. Ayný þeylere bakacaðýma duvarlarý sayarým daha iyi. Aaa, o da ne? Gardolabýn masanýn olduðu yerdeki duvara bakan tarafýnda bir ayna asýlý. Yýllardýr bu odada yaþýyorum, bu aynadan haberim yok. Ýlk defa gördüðüme kimse inanmaz tabii; ama doðru. Aynaya yaklaþýyorum: Yuvarlak, etrafý gümüþ kaplama; paslý bir çiviye asýlmýþ. Üzerinde bir parmak toz var en azýndan. Eski, kim bilir ne zamandan kalma. Elimle tozunu siliyorum, daha kötü oldu, hemen mutfaða gidip bir bulaþýk süngerini ýslatýp geldim, sildim. Gene görüntü hoþ deðildi, çünkü bu sefer de üzerindeki su iþi bozuyordu. Tekrar mutfaða koþtum, kaðýt peçete aldým, bununla sildim. Þimdi daha iyi. Bir ses duydum: -Teþekkür ederim, ama beni fark etmen biraz geç olmadý mý? Bunca zamandýr nasýl görmezsin? Kör müsün sen? -Sen kimsin? Neredesin? Deyip arkama baktým, kimse yoktu. -Arkanda deðil, önündeyim. Boþuna salak gibi bakma oraya. Aynaya bak, iyice bak! -Ne biçim konuþuyorsun öyle, sen kimsin de bana hakaret ediyorsun? -Kim olacaðým? Senim, sen... Bak bak aynaya, gör kendini. Aynaya baktýðýmda gördüklerim karþýsýnda afallayýp kaldým, aptallaþmýþtým. Aynada týpatýp bana benzeyen birini yani daha doðru bir ifade ile kendimi göreceðimi zannederken karþýmda bir hilkat garibesi vardý. Bu gördüðüm bir canlý cenazeydi. En az yüz yaþýnda, belki de iki yüz, kupkuru adeta bir iskelet, sýrýtan bir yüz, diþleri dökülmüþ bir aðýz, kesilmiþ koyununki gibi pörtlek gözler, uzun kulaklar, yarýsý dökülmüþ beyaz saçlarýn örttüðü daha doðrusu örtemediði yumurta þeklinde bir kafa, kemik ve incecik deriden ibaret el ve parmaklar, burnunu çekip duruyor, zaten sümükleri de akýyor, ama silmeyi bir türlü akýl edemiyor, hýrpani kýlýklý bunak bir adam... -Bu görüntüdeki ben olamam, bana hiç benzemiyor. -Aynalar yalan söylemez, çünkü karþýsýndakini yansýtýr. -Hadi oradan çok bilmiþ moruk! -Bak, üslubumuz bile ayný... Sen de ben de kýrýcý konuþuyoruz. Bundan baþka daha benzeyen yani ayný olan o kadar çok özelliðimiz var ki. Ýnanmazsan yanýndakine sorabilirsin. -Ýyice zýrvaladýn ahmak ihtiyar. Benim yanýmda yani bu odada benden baþka kimse yok. Zaten senin o bön bön bakýþýndan bir budala, bir aptal olduðunu anlamalýydým. Seni adam yerine koyup da konuþtuðum için kabahat bende. -Farkýnda deðilsin ama ettiðin hakaretlerin hepsi sana gidiyor. O yüzden biraz daha dikkatli konuþ. Eyy, bu salaðýn yanýndaki! Sen neden susuyorsun? Konuþsana! Anlat þu kendini beðenmiþ salaða... -Evet, aynadaki doðru söylüyor. Ben senin yanýndakiyim. -Yanýmdaki misin, yani kimsin, nesin? -Senin gölgenim. -Ne zamandan beri yanýmdasýn? -Dünyaya geldiðin günden beri hep yanýndayým. Karanlýk hariç... Aslýnda karanlýkta da yanýndayým, ama görülmem. Karanlýkta dinlenirim, uyurum. -Madem hep yanýmdaydýn da bunca zaman neden benimle hiç konuþmadýn? -Sen bana bir þey sormadýn ki konuþayým, hatta sen benim varlýðýmdan bile haberdar deðildin. Üstelik de sýkça gördüðün halde beni fark etmemiþtin. Kýsacasý ben yok hükmündeydim, senin için. Aynadaki gülmeye baþladý, sinir bozucu bir sesle; gýcýk gýcýk. Gülmesi bitince laf attý: -Gördün mü ahmak kimmiþ, salak kimmiþ? Gölgen bile senin bir aptal olduðunu ima ediyor. -Hayýr, ben herhangi bir imada bulunmadým. Münakaþa edenlerden birinin tarafýný tutmak gibi bir niyetim ise hiç yok. -Senin anlayacaðýn, bu gölgen olacak yalaka, tam sana göre bir arkadaþ. Ýmada bulunmazmýþ, taraf tutmazmýþ! Aklým karýþtý, alnýmdaki damarlardan biri çatlayacak zannettim. Gördüklerim, duyduklarým gerçek mi? Olamaz. Belki de bir rüyadayým! Aynanýn karþýsýndan çekildim, Aynadaki arkamdan baðýrdý: -Korkak, neden kaçýyorsun, korkak! Devam edecek...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |