Sosyalizmin Doðuþu:

Sosyalizmle ilgili genel bir yanlýþ algýyý düzelterek devam edersek, insanlýkla daha derin baðlantýsý olduðu anlaþýlacaktýr. Sosyalizm; merkantalist ve kapitalistlerin doðuþuyla ortaya çýkmýþ bir düþünce deðil.

Sosyalizm; insanýn aklýný ve düþüncesini kullanmaya baþladýðý tarihten itibaren var olan temel bir düþüncedir. Bunun ilk yaþanmýþlýðý tarih öncesi çaðlara kadar gidiyor. Bu çaðlardan en çarpýcý olaný Neolitiktir. Daha sonra birçok Dualist dinlerde devamýný görüyoruz.

Örneðin Brahmanizm, Ýndra Mitra, Konfüçyüs, Þamanizm, Zemdüþtlük, Mazdek, Mani, Ezidilik, Babailik, Kýzýlbaþlýk ve Alevilik en çok dikkati çekenlerdir. Pir Sultan Abdal'ýn “Bir lokma bir hýrka ya da Bir dost bir post yeter bana” deyimi sosyalizmin özü deðil midir?

Sosyalizmle ilgili daha farklý bir belirleme ise, Kürdistan Ýþçi Partisi (PKK) lideri sayýn Abdullah Öcalan'ýn, “Sosyalizmde Israr Ýnsan Olmakta Isrardýr” kitabý ve deðerlendirmeleri. Sosyalizmin insanlýkla birlikte baþladýðýný daha somut þekilde ortaya koyuyor.

Bunlarýn yanýnda tek tanrýlý dinlerin içerisinden Ýslami Fatimiler, Ýsmaililer. Karmatileri gösterebiliriz. Benzer þekilde Yahudilik ve Hristiyanlýðýn ortak düþünce yapýsýna dayanan Alman Thomas Müntzer'in her þey ortaktýr düþüncesiyle köylü direniþlerini baþlatmasý.

Sosyalizmin tüm insanlýk hareketlerini kapsayacak en açýk ifadesi, insanýn birçok egoist duygu ve düþüncelerden uzak, üst insan ahlak felsefesine göre yaþamasý demektir. Ýþte tüm ipler bu noktada kopuyor.

Çünkü sosyalist felsefeyi tam olarak kavrayýp benimsemek, derin insani entelektüel özelliðe sahip olmaktýr. Böylece yaþamý, tanrýyý, dünyayý sorgulayýp inceleyen zahmetli kültürel yükün altýna girmektir sosyalizm. Sosyalizme inanan çoðu insan dahi bahsedilen entelektüel aðýrlýðý kaldýramayýp, þeyleri genellemeyle idare etmeye çalýþýr.

Ýnsan ilk doðuþtan itibaren genetik olarak önemli insan özellikleri taþýmýþ olsa da, entelektüel eðitimle bilinçlendirilmediði sürece yarým ve sakat yaþamaya devam eder. Bu da doðal hayvani özellikler demektir ki, doðada yaþayan hayvanlar gibi güçlü ve pratik olanýn, güçsüzleri yok emesi anlamýna gelir.

Ýnsan için böyle bir yaþam ve davranýþý düþünmek insanlýðý inkar etmekle eþ deðerdir. Her þeyden önce insani vasýflardan beyin, bilinç, zeka ve düþünce yapýsý entelektüellikle insanileþebiliyor.

Birçok konuda olduðu gibi her birey, toplum ve kültürel yapýlarda nasýl ki ahlak ve namus görecelilik taþýyorsa, hümanist entelektüel yapýda da böyle bir durum söz konusu.

Ýnsanýn tanrý, din ve güçlüye baðlanma psikolojisini kullanan çýkarcý asalak kapitalist ruhlu kiþilikler, kültürel açýdan kendilerini fazla yormazlar. Çýkarcý hedeflerine ulaþmak için din, ýrk ve psikolojik zaaflarý sürekli büyüten eðitim ve çalýþmalarý, entelektüellik olarak topluma empoze etmekteler.

Ýfade edilen anlayýþlarýn, dünyada yaþanan her türlü olumsuzluðu Allah'ýn yazdýðý kader þeklinde görmeleri, mantýk ve bilimden uzak tam bir kültürel entelektüel düþmanlýktýr.

Kapitalist entelektüel anlayýþ, insaný yaþayamaz duruma getirmiþti böylece. Sosyalist insanlýk hareketleri bu duruma, emek sermaye temel çeliþkisinden (Antogonizma) yola çýkarak, din ve sermaye faþizmini önemli derece engellemiþ oldu.

Yeni Çaðýn koþullarýna uygun iþçi ve emekçi sýnýfýn modern sosyalist örgütlenmesi ise, Kral Marks ve Friedrich Engels'in kaleme aldýðý “Komünist Manifesto'yla” 1848 yýlýnda tüm dünyaya deklere edildi.

I. ve II. Enternasyonalist ilkeler çerçevesinde dünya emekçilerinin birleþik hareket etmesiyle, kapitalizm birçok insani haklarý kabul etmek zorunda kalmýþtý. Bunun yansýmalarýný Avrupa ve Batýlý ülkelerde burjuva demokrasilerinin yerleþmesinde görüyoruz.

Daha sonra 1917 Ekim Devrimiyle Rusya'dan baþlayýp Doðu Avrupa, Asya ve Latin Amerika'nýn bazý ülkelerinde sosyalist sistemlerin hayata geçmesi, Sosyalist düþüncenin haklýlýðýný her zaman kanýtlýyor.

Kapitalist ve dinci unsurlarýn tüm saldýrýna raðmen, 1990 yýllarýna kadar sosyalist yönetimler insanlýða çok þey kazandýrdý. Fakat sosyalistler, 2000'lerin teknolojik bilgi çaðýna uygun yeni bir manifesto geliþtirmemeleri, birçok kazanýmlarýn kaybedilesine sebep oldu.

Kendini yenilemeyen Reel Sosyalist yapýlar ve sosyalist düþünce liderleri, Bilimsel Sosyalizmden dem vursalar da, þöyle bir çeliþki önlerinde durmakta. 21. yy da nasýl yaþanacaðýyla ilgili teorik anlaþýlýr ilkeler henüz sistemleþtirilmiþ deðil. Bu yüzden dünyanýn her yerinde sosyalistlerin, kapitalist emperyalizme karþý alternatif olamadýðý düþüncesi giderek hakim olmaya baþmýþtýr.

Geçmiþte veya günümüzde sosyalistleri zayýflatan veya alternatifsiz konuma getiren en büyük konularýn baþýnda din, ýrk ve özel sermayenin yükseliþi geliyor. Bunlara askeri, ekonomik saldýrýlarda eklendiðinde, sosyalistler ciddi anlamda zorlamaktalar. Genel durum bu çerçevede olduðuna göre, sosyalistler ne yapmalý?

Kýsaca ifade etmek gerekirse; sosyalist lider ve bilim insanlarý, “Bilimsel Sosyalizmin” ne olduðunu, teknolojik bilgi toplumunda nasýl yaþanacaðýyla ilgili düþünceleri, sistemleþtirip açýk þekilde kamuoyuyla paylaþmalýdýrlar.

Sosyalistler herhangi bir fabrika iþçisinin sorunuyla ilgilendiði halde, iþçiler sosyalistlerin ateist olduklarýný bildikleri için, bu düþünceye sýcak bakmamalarýnýn nedenleri, temel teorik ilke olarak ele alýnmalý.

Ayný þekilde dini tüccar ve kapitalist burjuvazinin, din ve ýrk milliyetçiliðini kullanmalarý engellenmeli. Bunun için de dinler üzerinde bilimsel akýlcý incelemelerle, kutsal kitaplarýn sermaye ile cinsellikle ve ahlakla ilgili tüm yönleri açýða çýkarýlmasý.

Özel sermayenin hiçbir sýnýr tanýmadan, devlet olanaklarýný nasýl kullandýðý, devlet ve dinlerin kutsal olmadýðýný, tüm iyi ve kötü özellikleri teorik politika olarak topluma anlatýlmalýdýr.

Eskiden yapýldýðý gibi direk mahkum ederek ya da düþman þeklinde deðil, insanlýkla ve psikolojisiyle iliþkisi kurularak kültürel deðiþimler yaratýlmalý.

Diðer bir önemli nokta; sermayeyi kullanan uyanýk ahlaksýz kapitalistlerin para gücünün ellerinden alýnmasý þarttýr. Bunun tek yolu, ortak devrimci iþletmeler ve kooperatifleþmeyi çaðýn koþullarýna göre gündemleþtirip, uygulamaya geçirmek tek seçenek olarak görünüyor.

Bu vb. konular çözülmeden toplumsal çoðunluðun, sosyalistlere itibar göstermesi her gün zorlaþmakta. Kýsaca sosyalizmim böyle bir tarihi geçmiþi ve yeri vardýr insan hayatýnda.

Cemal Zöngür