Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Kimlik; kiþiyi insan yapan, ayný zamanda ulusal deðerler bütününü kapsayan öz dilidir insanýn. Kiþilik; anadiliyle düþünerek geliþtirdiði genel kültürel karaktere kiþilik denir. Bir toplum kendi öz deðerleri olan dil ve düþüncesinden uzak, baþkalarýnýn dil ve diniyle düþünüp yaþýyorsa, o toplum hep geri kalmaya mahkumdur. Dil ve kültür deðerinden uzak olan devlet ve toplumlar, her ne kadar bayrak, vatan, din, millet ulus olduðunu ifade etse de, kültürel olarak içeriði boþtur. Mevcut boþluk; gerçekle ve öz deðerleriyle alakasý olmayan dini soyut safsatalarla doldurulmuþtur. Onun için Türkiye gibi çoðu Müslüman ülkelerde, “Kimlik ve Kiþilik dendiðinde dinden baþka bir þey anlaþýlmaz. Ýfade edilen mantýkta Kimlik; sadece kiþinin ana, baba, doðum ve adýný yazan kart parçasý olarak görülür. Kimlik ve kiþiliðin yerini, cahil insanlarýn ürettiði hayal ürünü dini safsatalarýn doldurmasý, kendi diliyle yaþayýp düþünen birçok toplumu da geri býrakmýþtýr. Arap topluluklarý buna en somut örneklerden birisi. Müslüman Türklerse, Araplardan daha çarpýk bir þekilde kendi öz anadil deðerinden uzak, Arap Ýslam dinine sahiplenmeleri geri kalmalarýndaki en büyük sebeplerden birisidir. Çünkü kimlik, kiþilik, kültür, bilim ve sanatla ilgili düþüncelerini sürekli Ýslam'a dayandýrmalarý, Türkleri tamamen edilgenleþtirmiþtir. Diðer taraftan anadilliyle düþünerek dini dogmalardan uzak yarattýklarý kültürle, doðru bir sorgulama yapan toplumlarýn, her türlü edilgenlikten kurtulduklarýný tarihteki örneklerden biliyoruz. Bu deðerleri özet olarak þu þekilde sýralamak mümkün. 1-Öz anadil kültürüne sahiplenmek. 2-Anadille geliþtirilen düþünce doðrultusunda, kendi genel kültürel kiþiliðini oluþturmak. 3- Genel kültürün, dini gericilikten tamamen ayrýþmasý. 4-Ýnanýlan din, ulusal kimlik ve karakter olarak asla görülmemeli. Sýralananlara daha farklý maddelerin eklenmesi mümkün. Fakat hepsinden önce temel yapýyý “Anadil” ve bu dilin düþüncesi belirlediði için, dil gerçekliði kabul edilmeden diðer þeylerin yerli yerine oturmasý mümkün deðil. Bu genel deðerlendirmeden yola çýkýp Türk kimliði, kiþilik ve geliþimi üzerine inceleme yaptýðýmýzda, karþýmýza herkesi þaþýrtacak büyük bir anormal yapý çýkýyor. Örneðin dünyadaki 200 devlet içerisinde bazýlarý hariç, Müslüman Türkler hepsinden daha erken ve uzun devlet geleneðine sahiptirler. Buna raðmen hâlâ 3. Dünya Ülkeleri komundan çýkmýþ deðiller. Bunun birden çok nedenleri var. Asýl sebepse, Müslüman Türkler kendi anadil deðerlerine sahip çýkmayýp, tamamen yabacýsý olduðu Farsça ve Arapça dil ile, Ýslam diniyle konuþup düþünmesi, hamuru ve mayasý bozuk ekmeðe benzemektedirler. Bilindiði gibi herhangi bir ekmek türü yapýlmak istendiðinde, önce o ekmeðe uygun un bulunur. Daha sonra hamurlaþtýrýlan una en uygun maya katýlarak, hamurun o mayaya göre özünü almasý beklenir. Böylece tercih edilen özellikte ve tatta ekmek yapýlmýþ olur. Her zaman ifade edildiði gibi bireyi, grubu ve topluluðu insanlaþtýran ve dünya tarafýndan insan olarak tanýmasýný saðlayan temel kaynak, anadili ve bu dille düþünerek geliþtirilen öz kültürel yapýdýr. O zaman sormak gerekiyor Müslüman Türklere; 1037 yýllarýnda Büyük Selçuklu kurduðu devletin dilini Farsça, dinini Ýslam'a dayandýrmasý, hamuru ve mayasý bozulmuþ topluluk deðil midir? Türk kökeninden gelip egemen toplum olunmasýna raðmen, kendi kendisini yabancý bir dil ve dinle çarpýk þekilde asimile etmek, kabile toplumlarýnda bile görülmeyen yozlaþmadýr. 1071 yýlýnda kurulan Anadolu Selçuklu devleti ayný mantýk üzerine devam edip, Farsça dil ve Arap Ýslam dinini her þey yerine koymasý, daha büyük bir kimliksizlik ve kiþiliksizliði hakim kýlmýþtýr. 1299 yýlýnda kurulan Osmanlý daha ileri giderek, anadil olarak Arapça ve Ýslam dinini temel deðer (Öðe) görüp, Türkçe konuþmayý yasak etmesi kimlik, kiþilik ve kültürden nasibini almamýþ en büyük soysuzluktur. 1923'de kurulan Cumhuriyet yönetimi ise, Osmanlý mantýðýnýn doðru bir kimlik ve kültürel deðeri olmadýðýný biliyorlardý. Anadile dayanan yapýnýn olmamasý ve 1923'deki zorluklar Cumhuriyetçilerin, Osmanlý'yý çok fazla aþamadýklarýný gösteriyor. Her ne kadar Türkiye devletinin dili Türkçe olarak anayasa ve resmiyete girmiþ olsa da, bu dili geliþtirecek Türkçe kelimeler üretilmemiþtir. Türkçe üst ulus kültür dili olarak kabul edilmesine raðmen, Arapça, Farsça ve diðer yabancý kelimelere Türkçe ekler yapmakla yetinilmesi, Dil Biliminden (Lengustik) bir þey anlamaktýr. Cumhuriyetçiler, Osmanlý'dan almýþ olduklarý karakteristik yapýyla hoþlarýna ne gitmiþse onu ilke olarak alýp yazmakla kimlik ve kiþiliðin geliþeceðini düþünmüþler. Bu düþüncenin ne kadar sakat ve bilimsellikten uzak olduðunu þu noktalardan anlýyoruz. Ýslam dinini resmileþtirip ulus kimliði yerine konmasý veya ulusalcýlýðý tamamlayan temel unsur görülmesi, cahil ve gerilik deðilse bilinçli bir yozlaþtýrmadýr. Ayný þekilde laikliði resmileþtirip, laikliðin din ve devlet iþlerinin birbirinden ayrýlmasýyken, modern giyinmek ve din karþýtlýðý þeklinde öðretilmesi, tam bir dezenformasyon. Benzer bir durumsa, ekonomik ve sosyal yapýda Türkiye gerçekliðinin dýþýnda Avrupa mý, Asya mý, Orta Doðu mu, ne tür olduðu belirsiz karmaþaya dayanan üretim, tüketim ve insan iliþkileri oluþturulmasý. Eðitimdeki belirsizlik ve niteliksizlikle birlikte sýralanacak o kadar anormallik mevcut ki, hepsi yazýlsa sayfalar yetmez. Her konuda kendi öz deðerlerininden uzak, Arap Ýslam mantýðýyla kimlik ve kiþilik kazanýlmayacaðýnýn hâlâ farkýna varýlmamasý, toplumsal mantýk ve düþüncenin tamamen öldüðünü gösteriyor. Böyle bir mantýkla yaþayan toplum ve ülkenin, siyasal, ekonomik ve kültürel olarak geliþmesi asla mümkün deðil. Bugüne kadar kimlik ve kiþilikle ilgili ilkeli doðru, tüm yanlýþlarý kabul eden bir siyasi anlayýþýn çýkmamasý, düþündürmeye devam ediyor. Gel ki halk sorgulamaktan uzak, sürü misali ulus ve kimlik sahibi olmayý Arap Ýslam dininde gördüðü için, kimliksizlik ve kiþiliksizliði gönüllü kabul etmiþ demektir. Bu devlet ve toplum yapýsýnda kimlik, kiþilik ve bilim geliþmeyeceði gibi, birlikte yaþadýðý farklý halklarýn dil ve kültürlerine de bir faydasý beklenemez. Bir kiþi veya toplumun, “Öz Kimlik (Dil) ve Kiþiliðine (karakter)” sahip çýkmasý demek, baþta kendi deðerleri olmak üzere, diðer halklarýn deðerlerine de saygý gösterip barýþ içerisinde yaþamaktýr. Ancak ne hazindir ki, Müslüman ülkelerde farklý kimlik ve karaktere saygý gösterecek anlayýþý bulmak neredeyse mümkün deðil. Müslüman Türklerin kimlik ve kiþilikleri kýsaca böyle bir yozlaþma üzerine þekillendiði için, her on yýlda bir siyasi ve ekonomik kaosla mutlu olmaya çalýþýrlar. Bu haliyle dünyaya kahramanlýk naralarý atmak, kimlik ve kiþilik bozukluðunun en açýk dýþa vurumudur. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |