Kendi görüþlerim var -saðlam görüþler-, yine de her zaman onlara katýlmýyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Okuduðum bu kitap bir roman. Mutsuz, aksi, bencil bir adamýn etrafýnda dönen bir konusu var. Beni etkiledi ve aklýma bazý sorular getirdi: Nasýl mutlu olabilirim? Bundan da önemlisi gerçekten mutlu olmak istiyor muyum? Ýstiyorsam, mutluluða ulaþmanýn bir yolu var mýdýr? Varsa mutluluða, saadete giden yolu ben mi arayýp bulacaðým, yoksa biri mi bana gösterecek? Mutsuzluk, mutlu olmanýn tam tersi midir? Mutluluk yoksa, mutsuzluk mu vardýr? Yani, bir insan mutlu deðilse mutlaka mutsuz mudur? Oysa ben, çoðunlukla kendimi ne mutlu ne de mutsuz hissediyorum. Mutlu olmak için bir çabam yok. Mutsuz olmak için de yok. Her þey kendiliðinden, hayatýn akýþý içinde gerçekleþiyor. Baþkalarýnýn mutlu ya da mutsuz oluþu beni ilgilendirmiyor. Benim mutlu ya da mutsuz oluþum da baþkalarýný ilgilendirmemeli. Ama bakýyorum da insanlarýn çoðu baþkalarýnýn mutluluðunu kýskanýyor ve bu saadetlerine gölge düþürmek için ellerinden geleni yapýyorlar. Belki de böylece kendi mutsuzluklarýný da kamufle etmiþ oluyorlar. Mutlu ya da mutsuz olduðu için bir insan suçlanamaz. Suçluyorlar. O kiþinin haksýz, kötü bir yolla mutlu olduðu peþin hükmüne vardýklarý için suçluyorlar. Ama asýl suçlama nedenleri o mutlu insandan korkmalarý olmasýn?. Neden korksunlar ki? Çünkü, mutlu insan güçlü insandýr. Ýþte bu gücün kendilerine zarar vereceðinden korktuklarý için suçluyorlar. Mutsuz insaný suçlarken de beceriksizlik, nankörlük gibi olumsuzluklardan hareket ediyorlar. Mutlu olma sanatý üzerine ciltler dolusu kitaplar yazýlmýþ. Bu kitaplarý yazanlar arasýnda Bertrand Russell, Alain gibi büyük yazarlar da var. Yazarlar, insanlara mutluluk üzerine hazýr reçeteler sunmuþlar. Bu yöntem doðru mudur, kiþileri gerçekten mutluluða götürebilir mi? Hepsinden önemlisi okuyucu bu reçeteleri uygulamayý becerebilir mi? Mesela Alain, “mutluluðun olaylara ve insanlara karþý verilen bir savaþ olduðu” iddiasýnda. Bir de hayatý doldurmanýn onu kaybetme korkusunu yok edeceðini ve böylece geçmiþ ve gelecek kaygýsý yaþamayacaðýmýzý söylüyor. Bertrand Russell da “mutlu yaþamýn büyük ölçüde iyi ve dürüst yaþam demek olduðunu; duygusal yorgunluðun, çekememezliðin, mükemmeliyetçiliðin mutsuzluða yol açacaðý” düþüncesinde. Büyük yaþamak, iyi yaþamak, güzel yaþamak, mutlu yaþamak nasýl bir þey? Daha doðrusu gerçekte böyle yaþama þekilleri var mý? Varsa neye ve kime göre? Hayatta sevinç de var, dert de. Sevinçlerini dertlerinin önüne geçiren mutlu olur, geçiremeyen ömrünün sonuna kadar dertlenip durur. Umutsuz ve mutsuz olmak bazý insanlarýn hoþuna gidiyor. Emin deðilim ama, bu insanlardan biri de ben olabilirim. O nedenle kendimi mutsuz hissettiðimde, kendime þu telkini veriyorum: “Umutlu ve mutlu olmayý çok iste, belki de bunun sonunda da gene çok hoþlandýðýn umutsuzluk ve mutsuzlukla karþýlaþýrsýn. “ Keþke”lerimizle mutluluðumuz arasýnda bir negatif korelasyon olduðunu fark ettim. Yani bunlardan biri artarken diðeri azalýr, biri azalýrken diðeri artar. Mutluluk para gibi biriktirilemeyeceðinden para gibi harcanamaz da. Kimse bana mutluluktan bir þato kurmaz, kuramaz; iyisi mi ben kendime mutluluktan bir kulübe kurmayý deneyeyim. Çünkü kendi mutluluðumun iþçisi de, ustasý da, mimarý da benim. Ýçimdeki yaþam gücünü harekete geçirebilirsem sorunlarýmýn çoðunun çözüldüðünü, eskisine göre daha güçlü ve daha mutlu olacaðýmý biliyorum; ama bunu nasýl baþaracaðým? Zihnimi kötü düþüncelerden, kalbimi kinden, gözlerimi çirkinliklerden, aðzýmý yalanlardan arýndýrsam mutlu da olabilirim. Mutluluðumun, baþarýlarýmýn önündeki en büyük engel benim! Bu engeli kaldýrabilmek için kendimi yenmeliyim, aþmalýyým. Topraða ne ekersen onun hasadý yapýlýr; hayat da öyledir. Hayatýma bolca sevgi, barýþ, dostluk, mutluluk, güzellik eksem! Ýnsanlara bakýyorum, bazýlarý mutluluk denizinde boðuluyorlar ama kimse bu boðulmadan þikâyetçi deðil. Ayný durumda ben olsaydým, þikayet eder miydim? Bu sorunun maalesef cevabýný veremiyorum. Mutluluk hakkýnda lafým çok ancak uygulamasý/yaþantýsý yok. Soyut bir kavram olmaktan öte bir þey deðil benim için. Bu yazdýklarýmýn benzeri onlarca sayfayý yýrtýp çöpe attým. Bunu da yýrtacaktým, son anda vaz geçtim. Neden mi yýrttým? Çünkü fasit bir dairenin içine hapsolmuþtum, hep ayný yerde dönüp duruyordum. Bir adým bile ilerleme kaydedemiyordum. Bir þeyler yazdýktan sonra, tamam þimdi oldu diyordum, yazýlanlarý okuduktan sonra ise baþladýðým yerde olduðumu görüyordum. Sýkýldým. Bir hücreye kapatýlmýþ gibiyim. Vakit gece yarýsýný geçti. Dýþarý çýkýp sabaha kadar dolaþmak istiyorum. ● ● ● (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |