Mýsýr Piramitlerinden gökyüzüne bir þeylerin salýndýðýna inanýyordu. Yýldýzlardan gelen ilk firavunlarýn söylenceleri boþuna deðildi. Cevdet göktekilerin düþünce ile dünyada, piramitler aracýlýðýyla bir baðlantý kurduklarýna inanýyordu. Cevdet’in bir doktora tezi vardý. Bu uzaklardan düþünce ile iz koyma mefhumu üzerine bir tezdi. Hala bunun heyecaný içindeydi.
Mýsýr piramitleri için büyük bir organizasyona giriþilmiþti. Grubun içinde beþ ülke vardý. Ýkiþer araþtýrmacý seçilmiþti ülkelerden. Grup Ýtalya, Almanya, Portekiz, Norveç ve Türkiye’den oluþuyordu.
Bir akþam yemeðinde bu beþ ülke çalýþanlarý bir araya geldi. Cevdet çok iyi derecede Ýngilizcesi ile karþýsýnda ki Eski Mýsýr Tarihi uzmaný Almanya delegesi Von Brown’a sorularýný yöneltiyordu.
“Sizce ilk firavun Osiris ve Ýsis Ýlk insan Adem ve Havva olamaz mý?”
Von Brown “Araþtýrmalarýn sonu gizemlerle dolu. Muhtemeldir. Dini kaynaklarda Adem ve Havva’nýn yer yüzüne indiði geçer hep. Yer yüzüne iniliyorsa ortada, mutlaka içine binilen bir araç var demektir. Benim kurgusuna inandýðým þey oldukça uçuk kaçýk. Ben Adem ve Havva’nýn bir uzay aracý ile cennet dedikleri gezegenden ayrýlýp uzun, bir uzay yolculuðu ile dünyaya indiklerine inanýyorum. Daha ilginci Adem ve Havva dünyanýn atmosfer yapýsýndan dolayý üzerlerinde, astronot kýyafetleri, kafalarýnda uzay kaský, sýrtlarýnda oksijen tüpleri taþýdýklarýna inanýyorum. Dedi ekledi. Benim Eric von Daniken’den ne eksiðim var. Bende çýkarsama yaparak bazý sonuçlara ulaþabilirim.”
Konuþma heyecanla sürüyordu. Masadakiler ise iki delegenin sözlerine misafir olmuþ pür dikkat dinliyorlardý. Von Brown sözünü bitirdiðinde “Arkadaþlar Mýsýr topraklarýnda bulunduðumuz þu saatlerde neþemizin devamý için kadeh kaldýralým. ‘Ýsis’in kütüphanesine” dedi.
Kadehler kalktý. Hep bir aðýzdan “Ýsis’in kütüphanesine” denildi. .Ýçkiler yudumlandý.
Yarýn zorlu bir araþtýrma olacaktý. Mikerinos Piramidinin içine girilecek üç ay önce tespit edilen yer altýnda, kumlarýn içindeki ufo þeklindeki araca ulaþacaklardý. Heyet tüm yetkilere sahipti. Ýsis’in kitaplarý bulunursa onlarý incelemek için ayrý bir izin alýnmayacaktý.
Gruptaki herkes piramitlerin önlerinde yeraltýnda bir ufonun olduðuna gayet kesin inanýyorlardý. Çünkü önceleri Rus bilim adamlarý buraya gelmiþ ve aracý sismik cihazlarla yerin elli metre altýnda tespit etmiþlerdi. Ve uzay aracýna Mikerinos piramidinden bir tünel uzantýsý keþfetmiþlerdi. Rus bilim adamlarý son anada araþtýrmayý durdurmuþlardý. Ufo aracýnýn içindeki Ýsis’in kitaplarýnýn evrenin sýrlarýný barýndýrdýðýna inanýlýyordu. Dünya için bir dizi felaketlere sebep olacaðýna ve bu kitaplarýn olduðu gibi yerinde býrakýlmalarýna karar verilmiþti. Ama Mýsýr Hükümeti sýrlarýn üzerine gidilmesine karar verdi.
Sabahýn erken saatleri. Saat yedi otuz. Dört çöl jipi arka arkaya piramitlere doðru ilerliyordu. Güneþin kýzýl renkte doðuþu onlara sonucu kestirilemez bir iþaret gibi geldi. Von Brown arabanýn arka koltuðunda Cevdet’le yan yanaydý.
Von Brown “Cevdet ben neyi düþündüm biliyor musun. Bu düþündüðümü de bu araþtýrmada gerçekleþtireceðim. Çünkü bunun için çok uzun yýllar uðraþtým. Düþündüðüm þey; Sirius yýldýzýndan bizleri bu piramitler sayesinde düþünce ile izliyorlar. Onlarýn oradan bir yeri düþünmek için epistemolojik iþaretlere ihtiyaçlarý olduðuna inanýyorum. Yani týpký hatýra gibi. Nasýl biz güzel bir yere gideriz ve o yerin hatýrasý hep bizimledir. Ýþte Sirius yýldýzý halký da teknolojiyi kullanmadan düþünce ile dünyayý seyrediyorlar. Piramitler onlar için dünyanýn düþünce vericisi istasyonu. Bu konuyu yeterince araþtýrmalarýmla aydýnlýða kavuþturdum. Ve yakýnda bununla ilgili yazýlarýmý meraklýlar okuyacak.”
Cevdet heyecanlanmýþtý. Profesörle ayný þeyi düþünüyorlardý. Cevdet’in bunun üzerine yazdýðý bir tezi vardý. “Bende aynen senin gibi inanýyorum. Bence Sirius yýldýzýnýn halký da aynen dünyada ki gibi gezegenlerinde piramitler var. Onlarýn neden teknolojiyi kullanmayýp düþünceye yöneldiklerine gelince, deðiþen þey düþüncenin esrarýnýn olduðudur. Bir teknoloji ile ancak teknoloji çalýþýnca beraber olursun. Ama düþünce öyle deðil. Bence oradakiler dünyayý düþünüp Mýsýr Piramitlerinden kendi piramitlerine doðanýn saf enerjisi olan nurun aktýðýný düþünüyorlar.” Dedi.
Von Brown “Þu, siz Müslümanlarýn kutsal ýþýk dediðiniz þey. Ýtiraf edeyim ki kariyerimden olmamak için sizin nur dediðiniz þeyi araþtýrýp incelemekten vaz geçtim. Ama nurun ilahi ve kutsal olduðuna ve düþüncenin tesirine girdiðine ben de inanýyorum.”
Arabalar piramitlere gelmiþti nihayet. Büyük bir taþ giriþin önünde durdular. Askerler o girþi tutmuþ güvenlik çemberine almýþtý. Delegeler önde birkaç malzemeler ile geride iþçiler geliyordu. Malzemeler kamera, kazý aletleri, gýda gereçleri gibi þeyler.
Von Brown uyardý. “Efendiler biz piramidin içini küçümsemeden ilerleyelim. Tereddüt ettiðiniz anda adýmlarýnýzý hemen geri çekin. Buralarda inanýlmaz uçurumlar var.”
Piramidin içinde ilerliyorlardý. Ýþçilerin elinde tuttuðu ýþýldak ile uzun bir koridoru geçtiler. Ýleriden parýltýlar gelmeye baþladý. Uzay aracý gelenlere tepki vermiþti.
Von Brown “Ýþte nihayet Ýsis’in uzay aracý kütüphanesine ulaþtýk.” Dedi heyecanla. Tereddüt etmeden uzay aracýna dokundu. Uzay aracýndan mavi alev renginde bir ýþýma yayýldý. Sonra aracýn kapýsý açýldý. Heyecanlýydýlar ama Von Brown kadar deðil. Onun uzay aracýna girmesi ile çýkmasý bir oldu. Elinde kalýn altýn yapraklardan oluþan bir kitap tutuyordu.
“Ýþte Ýsis’in kendi gezegeninden getirdiði evren kitabý. Bunun gibi içeride daha bir sürü var. Haydi bakalým iþçiler vazife sizleri bekliyor. Bunlarý taþýyýn.” Dedi.
Heyet disk þeklideki ufo aracýnýn içine girdi. Aracýn tabanýnda üst üste konmuþ altýndan üç yüz seksen yedi kitap saydýlar. Ýsis’in kitaplarýydý bunlar. Cevdet hiyeratik yazý içeren kitabý eline alarak okumaya baþladý. O hiyeratik, hiyeroglif ve demotik yazý alanýnda uzman biriydi. Kolayca yazýlarý çözdü. Hiyeratik yazýda “Bu dünyada sonu gelmez yegane þey ilahýmýzýn esrarlý ýþýðýdýr.” Yazýyordu. Aklýna gelen her þeyi zihninden çýkardý. Büyük bir rahatlama hissetti. Keramet dense böyle olurdu. Tezinin konusunu içeren bir bölüm yazýydý bu.
Kitaplar piramitten dýþarýya büyük bir gizlilik içinde taþýndý. Piramidin giriþine naylon biranda bile çekilmiþti. Þimdilik uzay aracýnýn teknoloji incelemesi býrakýlmýþtý. Heyet kitaplarda yazýlý olanlarýn çözümü için gizli bir yerde kampa girdi. Amaçlarý düþüncelerin bu kitaptakilere etkileþime girip bir felaketin önüne geçmekti. Çünkü düþünce sýnýr tanýmayan yegane þeydi. Bu kitaplar baþkalarý tarafýndan okunmasa bile varlýðý hissedildiði an tesirini gösteriyordu. Bunu Cevdet açýk seçik yaþamýþtý. Cevdet’in tezi bile hiyeratik kitapta alenen ortaya çýkmýþtý. Düþüncenin tesirine bunda açýk delil olmazdý.

Tuna M. Yaþar