Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Üstelik Osmanlý gelecek için ülkenin varlýðý için kendi saltanatý olmayan bir meþruiyetle ülke bekasýný düþünseydi Ekim devrimini: iþgal altýnda olan kendisinin kurtulmasý için yine kendisine bir destek bir þans olacaðýný görecekti. Ortada saltanatlarý için gözü dönmüþ ve salt saltanatlarýndan gayrýsýný gözü görmez þekilde gözü kararmýþ olan bir saltanat ve hilafet vardý. Bu görmezliði ile saltanat küfür addettirdiði Ekim devrimi gibi bir olanaðýn Bolþevik sýfatýný kuvvacýlar için bir suç ve suçlayýcýsý olarak görecekti. Saltanatlarý için kendilerince küfür addettikleri Bolþeviklik sýfatýný, kuvvacýlara ihale edecekti. Anadolu ateþini yakan diyalektik bilinç te Ekim Devrimini yapanlar gibi Anadolu’yu iþgal eden batýlý iþgalci güçleri, haliyle düþman olarak görüyordu. Biri kendisi iþgal altýnda olmakla, iþgale direnmesini onurla ve ahlakla ortaya koyuyordu. Diðeri iþgal altýnda deðil iken evrensel ilkeler ýþýðýnda iþgali ve emperyalizmi insan onuruna aykýrý bir ahlaksýzlýk olarak görüyordu. Yani tarih sel kader o günkü Sovyetler Birliðinin emperyalizm karþýtlýðý, emperyalistlerin iþgaline direnen Anadolu eylemini ayný düzlemde, ayný karþý oluþla Sovyetleri ve genç cumhuriyeti "buluþturuyordu". Osmanlýnýn gidiþatý içindeki çöküþ mukadderdi Çöküþü mukadder kýlandan birisi de emperyalist tehditti. Emperyalizm Osmanlýdaki gerileyiþi ve çöküþü ele verecek olan diðer bir çöküþün baþlangýç koþulunu kotardýðý da çok çok açýktý. Ýþgalci ve emperyalist durum, Osmanlýdaki çöküþü ele veren birçok baþlangýç koþulu içinde bulunan durumdu. Emperyalist ve iþgalci durum þimdi “her ulus, kendi kaderini kendisi tayin eder” diyen Wilson’du ilkeleri söylüyordu. Emperyalizmin maske olarak söylediði bu ilkenin desteði ile geliþmemiþ ülkelere demokratik yoldan giriyordu. Sosyalist Ekim devriminin bu ilkeyi desteklemeyi güçlendiren sosyalist tavýrlý oluþumu; iþgalci süreci az çok ters yüz etmiþti. Sosyalizm olgusu, Anadolu’daki hareketle ortaya çýkan Kurtuluþlu doðumla beraber Kurtuluþlu hareketin yeni baþlangýç koþullarýndaki süreç akýþýný olumlu yönde deðiþtirecek olan koþullardan biriydi. Sosyalizm, bizim baðýmsýzlýk savaþý dediðimiz tarihi oluþun içinde tarihi akýþýn seyrini deðiþtirecek bir süreç reostalarýndan biriydi. Sosyalist yaklaþýmlý yeni destek, Osmanlýnýn dik kafalýlýkla ve taassup kafanýn anlamadýðý bu durum; kuvvacý yeni baþlangýcýn, yeni koþullarý içine girmesi gereken yeni bir durumdu. Yeni durumu saltanat yönetimi tarafýndan görülmemiþ olmasý gerek dinsel kaygýlardan kaynaklýydý. Gerek dünyaya ve güncele yabancý olan anlayýþtan kaynaklýydý. Gerekse de karamsarlýktan kaynaklýydý. Gerekse de saltanata baðlýlýðýn körelttiði kýt düþünceden kaynaklýydý. Veya gerekse yükselen emperyalistlerin telkini olan mandacýlýktan (himayecilikten) kaynaklý bu yeni durumu herkes görüp, içinde olduklarý körlükle bu yeni durumu; deðerlendiremeyecekti. Aksine yeni duruma karþý oluþan körlük, saltanat dýþýnda o günlerin ahalisi için hiçbir ehemmiyet (önem) arz etmeyen iktisadi boyutlu kaygýdan da kaynaklanmayacaktý. Saltanat görmeyecekti çünkü sosyalizm yönetimde paydaþlýk öngörüyordu. Saltanat ahalinin yönetime paydaþlýðýndan "koyun sürüsü" diyerek tiksiniyordu. Bolþeviklik dinsel tepkilerle ahalide ürperme yaratýyordu. Sosyalist durumun bir üretim ve paylaþým iliþkisi olduðunu da bir yana býrakalým. Yeni durumun iþgalci güçlere karþý direncimize sadece destek olacaðýný görmek gerekirdi. Eðer sosyalizm kusursa, bir kusurdu! Oysa tarihseli oluþ ve hayat kusur olaný yarara çeviriyordu. Ama salt saltanatçý ve dinsel kaygýlarla sosyalizm adýný duymakla ürpermenin oluþtuðu bir yerde, yeni durumu olanak (fýrsat) olarak görüp, deðerlendirecek bir aklýn ortaya çýkmasý olasý mýydý? Ne demiþtik Ýslam’dan gayrý telkinlere kapalý olan; saltanatý kutsayan ahali algýlarýnýn, güncel dünyayý ve günceli kavramasý olanaksýzdý. Ýdrakler saltanatý da iþgali de Dünyayý da Bolþevikliði de dinsel kalýplar içinde anlayacaklardý. Ahalinin bir þeyi bilmesi gerekiyorsa “yaþ kuru söylenmedik hiçbir þeyi dýþta býrakmayan” dininin o þeyi ona “dinsel kalýplarýyla, dini idrakle anlatýr olacaktý". Din her þeyi onlar için düþünecekti! Ezici belirim ve ezici tutumla ahalinin genel ve biliþ sel tutumla ahvali buydu. Doðaldýr ki bu ahval içinde; bilimin dili, ahalinin dinsel söylem kalýbýnýn içinde deðildi. O günlerin bilim dili olmakla söylenen izafiyet teorisi, kuantum sözleri "söylenmedik hiçbir sözü dýþta býrakmadýðýný ifade eden kutsal sözlerin her þeyi kuþattýðý söylenen yaþ kuru" anlatýmý olan dini kalýplarýn içinde yoktu. Kefere demedikçe emperyalizmi, sapýklýk denmedikçe kapitalizmi, dinsizlik demedikçe sosyalizmi ve tefeci faizci denmeden sömürü koþullarýný ahaliye anlamakta da anlatamamakta da çok müþkül vardý. Aslýnda her þeyi dini kalýpla anlayýp, anlatmakta da tarifsiz sýkýntý ve yanlýþlýklar vardý. Yüzlerce yýl boyunca kendisine kulum diyen sultanýn seslenmesi kulaðýnda çýnlayan sayýn ahalinin; kulluk içinde yaþayan ahalinin, içinde olduðu köleliði anlamasý kolay mýydý? "O mahi ki derya içredir, deryayý bilmez" misali. Kýsacasý Osmanlýnýn da konjonktür sel durumlarýndan birini veren Ekim devrimi kurtuluþtu direniþin ön görülür eylemine fýrsat bir dayanak olacaktý. Zamanýn ve baþarýnýn yeni eleði bu güncel oluþun yönünde akýyordu. Tüm mesele: sosyalist bir deðiþtirici, dönüþtürücü olan bu konjonktür sel durumun, baðýmsýzlýk mücadelesine denk düþen etki ve katkýsýný görmekti. Ve biliþ sel bir olanak durum olmakla sosyalist deðiþtiriciyi kaale alýp deðerlendirmekti. Ýþgalci direniþe karþý bu süreci ve bu yolu da içeren eylem plânýný ortaya koymaktý. Bu yeni yolu da içerecek konjonktür sel eylem plâný neydi? Bir enkaz içinde bu durumu ortaya koymak ta ayrý bir dahiyane ve biliþ sel bir tutumdu. Bu tutum, Mustafa Kemal’in sadece askeri bir deha olmasýný aþan bir tutumdu. Mustafa Kemal'in askeri deha olmasý yanýnda Mustafa Kemal’in emsallerinde de saltanatta da olmayan bir SÝYASÝ DEHASIYDI.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |