Siz bilmeseniz de "kolektif egemenlik sizin dýþýnýzdadýr." Ýþte Osmanlý yönetimi içine dahil edilen ilk Meclisi Mebbusan El mana anlayýþlý yaþam çeliþkisi içinde az az biriken oluþumlar olmakla geçmiþten gelen sizin dýþýnýzdaki bu bilincin tezahürü olmakla, tam da arkaik olan bir kolektif bilinçti.

Arkaik kolektif bilinç, El egemenliðinden hareketle güncelin içinde hakimiyeti milliye türü söylem þekline gelmiþti. Köleci geçmiþten beri gelen; El temsilcisi irade saltanattý. Saltanatýn iradesi önce, hakimiyeti milliye ile kýsýtlanýyordu. Sonrada tümden kalkacaktý.

Aslýnda Meclisi Mebbusanýn açýlýþýnda saltanat oligarþisi yine kendi iradesi üzerinde olacak bir meclis iradesini tanýmýyordu. Aksine son söz yine saltanatýndý. Yani padiþahýn iradesi kati olmak koþuluyla padiþah iradesi yanýna meclisi Mebbusan iradesinin tavsiyesinin varlýðý ve meþruluðu kabul oluyordu.

Bu mukavele þimdiki anlayýþýmýza göre size demokrasi ve egemenlik gibi gelmeye bilir. Burada önemli olan saltanatýn yanýnda, saltanatýn egemenlik ve iradesini az çok "paylaþan meclis gibi bir gücün varlýðýný” haldeki saltanatýn hissetmiþ olmasýydý.

Adým adým olan inþa buydu. Tarihin inþa ettiði mutlak irade olan El mana anlayýþý, gelinen yeni sürecin içinde saltanat (El) egemenliðini meclisle paylaþmak zorunda kalýyordu.

Kendinse mutlak diyen; mutlak irade diyen, iradesinin yanýnda yöresinde irade tanýmayan El, þimdi meclisi dinlemeyi vaat ediyordu. Bu vaat argümanýyla El kendisinin mutlak olmadýðýný aþikar etmesiyle El, kendisinin mutlaklýk alanýný koruyan surda, gedik açtýrmýþtý.

Saltanatçý bir yapý içinde Ulul emire itaat dediði uyuþturulmayý halk, yapageldiði ibadetin bir parçasý sayýyorlardý Bu ahval içinde halk taat ve itaatin dýþ dünyaya kapanmasý karþýsýnda bilginin yayýlabildiði kadarla yayýlmasý ile halk, þaþsa da; padiþahýn (saltanatýn) iradesinin sýnýrlanabileceðini de duymuþtu.

Sevgili Atatürk, gelinen bu noktadaki tarihsellik içinde meclis iradesini padiþah iradesinin de üzerine çýkarmakla; saltanat iradesini (efendiliði) yok sayýp kaldýrmýþtý. Böylece köleci tarihten beri dünyaya egemen olan El in egemenliði de kendisini temsil eden saltanatla birlikte son bulmuþtu.

Bu eylem düþünce dünyasý içinde muazzam bir baþarýydý. El in egemenliði ve El 'in gölgesi olan saltanat karþýsýnda güncelde gelinen parlamenter aþama, insanlýðýn geldiði çok büyük bir aþamaydý.

Saltanatçý El egemenliði olan saltanatçý oligarþi iradesinin yýkýlýp yerine halk temsilcisi olmanýn irade hakimiyeti konmasý, hakimiyeti milliyeydi.

Ne var ki köleci sistemin ve köleci emperyalizmin iþbirlikçisi olan lümpen ideologlarý ve bu ideologlarýn düþünce tutsaklarý halk egemenliðine karþý oluþu dolaylý yollardan baþ örtüsü özgürlüðü gibi aykýrý yollardan iman diye El egemenliðini savunacaklardý.

Bilmeden meclis ile saltanat sahibi El egemenliðini böylece yeniden çatýþtýrmaktadýrlar. Tarih bilmeyenler tarihi inanç kýlmakla taþýdýklarý tarihin koþullarýný da bilemezdi.

Bilindiði gibi örtünme ön ittifak içinde olan ilahi süreçlerin "temas etmeyi" gruplarý adýna kimi kiþiler üzerinde ortaya koyduðu sosyo toplumsa statülü bir görevdi.

Ön ittifaklar ya da ilahlar bu görevi verdiði kiþilerine hem örtünme hakký tanýdýðý gibi örtünme hem de tapýnakta kalma hakkýný veren bir giyim þekliydi. Bu haklar o aþamada sadece moral deðeri olmanýn statüsüydü. Köleci sistemde bunlar mirasçý da olacaktýlar.

Köleci sistem içinde, köleci sistem kendisine aktarýlan örtünmenin ön ittifaký belirleyen þartlarý ortada olmadýðý için köleci sistem kendisine göre statülerle örtünmeyi tanýmladý. Bunlarý Sümer Eþnunna yasalarýn da Hamurabi yasalarýn da ve Tevrat ta bol bol görürsünüz.

Köleci sistem içinde "statü efendi köle iliþkisiydi". Köleci sistem içindeki örtünmenin statüsü de köleci statüye denk gelecekti. Örneðin Arp köleler ve kimi mevali denenler, Müslüman da olsalar örtünemezlerdi.

Bu þartlar içinde kimi toplumlar özgür kiþilerin baþýný örtmekle, sarýkla sardýrma giyiniþi efendi kiþileri bu örtünme içinde örtünen kimlikle tanýnýr bilinir bir saygýlama yapmýþtý.