..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Din > MUSTAFA ESER




23 Ocak 2020
Selefiler - Reformcular  
Reformculuk Sapkýnlýktýr.

MUSTAFA ESER


Reformculuk Sapkýnlýktýr.


:AAJB:
SELEFÝLER-REFORMCULAR


     17/18/19 yüz yýllarda Avrupa/Batý’nýn ekonomik yönden geliþerek Müslüman coðrafyasýný sömürmeye baþlamasý Ýslam toplumunda bir gerilemeye sebebiyet verdi.Batý misyonerleri ve ekonomik gücünü kullanarak Ýslam toplumunu etkisi altýna aldý.Ýslam toplumuna dayattýðý seküler eðitim modeli ile Batý medeniyetini savunan ve Batý normlarýyla yaþayan yönetici,idareci ve aydýnlarla,Müslüman toplumlarýn þuur altýna reform fikrini aþýladý.Yetiþen nesiller Ýslam toplumunun geri kalmýþlýðýný Ýslam dinine mal ettiler.Müslüman doðan ama Batý normlarýyla yetiþen ve sorunlara yetiþtiði Batý normlarýyla çareler üretmeye çalýþan bu aydýnlar Taner Timur’un Osmanlý Kimliði kitabýndaki ifadesiyle bugünkü inançlarýna ve deðerlerine köken aramaktadýr.”Bu ifade en çok bir kýsým Müslüman aydýnlarý içeriyor galiba.
En basit þekliyle söylemek gerekirse Batý toplumunun 16 yüz yýldaki Reform hareketine zaten ihtiyacý vardý.Çünkü Hz.Ýsa(as)nýn teblið ettiði dini bozarak Putperest bir dine dönüþtürmüþlerdi. Dinlerinin tüm kurumlarýný,kurallarýný bozmuþlardý.Vatikan’ýn kontrolündeki Hýristiyanlýk reforme edilmek zorundaydý.Batý dinlerinde yaptýklarý reformla dine dönmedi.La dini bir medeniyet kurarak dini toplum hayatýnýn dýþýna çýkardýlar.Böylece elleriyle bozduklarý dinin tahakkümünden kurtularak her yönden ilerlemeye baþladýlar. Ýlerlemelerini doðal sonucu olarak gözlerini sömürmek için özelde kendilerine göre genelde tüm Þark’a,özelde ise Ýslam dünyasýna çevirdiler.Tarihçi Yýlmaz Öztuna’nýn tespitlerine göre”her Ýngiliz veya her Hollandalý,dünya nüfusundan 10 kiþiyi sömürmektedir. (Yýlmaz Öztuna,Hayat Tarih Mecmuasý 1965,6)
     Ýslam dininin durumu çok daha farklýdýr.Kutsal kitabýmýz Kur’an-ý Kerim vahyedildiði gün gibi orjinalliðini korumaktadýr.Dünya Ýslam toplumlarý Ýslam dinini yaþadýklarý için deðil Ýslam dinini yaþamadýklarý için geri kalmýþlardýr.Din deðil toplum reforme edilmelidir.
     Batý medeniyetinden etkilenen ve Batý normlarýyla Ýslam dinini deðerlendirmeye çalýþan yeni nesil modernistlerin ve reformcularýn en büyük yanlýþlarý budur.Dünyanýn en basit kuralýdýr;Her þey emsaliyle kýyaslanýr.Bu mantýkla bakarsanýz;Ýslam dini Hýristiyanlýk ile karþýlaþtýrýlamayacaðý gibi Kur’an-ý Kerim’de Ýncil ile kýyaslanamaz.Bu elma ile armutu toplamak gibi bir þeydir ve akla,mantýða aykýrýdýr.
     Batý’nýn ve sapkýn bazý Ýslami olmayan ekoller tarafýndan þuur altlarýna enjekte edilen Batý hayranlýðý sebebiyle bilerek ve ya bilmeyerek dinin temellerine zarar vermeye çalýþan-çalýþan diyorum çünkü Ýslam dininin sahibi ve koruyucusu Allah-ü Teala’dýr.-reformcular putperest Hýristiyanlýk ile Semavi Ýslam dinini karþýlaþtýrma gafletindedirler.Ýnsan kaynaklý yanlýþlarý dine mal ederek ihanete imza atmakta,benim,bizim gibi saf müslümanlarýn zihinlerini bulandýrmaya çalýþmaktadýrlar.Hedefleri hadisleri ve sünneti sorgulayarak Peygamberi itibarsýzlaþtýrmak,ardýndan Kur’an-ý Kerim’i tartýþmaya açmaktýr.Günümüzde kendisine Ýlahiyatçý denilen bazý türediler Kur’an ayetlerini tartýþmaya baþlamýþtýr.
     Ýlk gençlik yýllarýmda Ehli Sünnet müdafii bildiðimiz bazý guruplar ve yayýnlar bazý kiþileri Mezhepsiz þeklinde tanýmlarlar ve sert þekilde eleþtirirlerdi.
     Bazý kiþilerin Mezhebi reddetme sebeplerini anlamak mümkün deðil desek teaslýnda anlamak mümkün.Ýslam tarihinde yüksek ilim sahibi ulemadan bazýlarýnýn süper egolarý bunun sebebi. Günüüzde süper ego toplumun her kesiminde tavan yaptýðý için artýk herkes-ilim sahibi olsun veya olmasýn-Ýslami konularda alabildiðince ahkam kesiyor.Ýnsanlar böyle tehlikeli bir konuda konuþurken ilmi yeterliliðe sahip olup olmadýklarýný düþünmüyorlar bile.Halbuki Ýslami konularda konuþmak dünyanýn tehlikeli iþi;çünkü aðzýnýzdan çýkacak bir yanlýþ kelime karþýnýzdaki insaný ve ya sizi dinden çýkarabilir.Bir anda Akþam Müslüman Yatýp Sabah Kafir Kalkan insanlarýn sýnýfýna girebilirsiniz.Allah korusun.
     Okuyucularýn malumudur:Ýslam terminolojisinde Peygamber Efendimiz(asv) zamanýnda olmayan her þey Bid’at olarak adlandýrýlýr.Sonradan ortaya çýkan Bid’atlarýn bazýlarýysa Bid’atý Hasene olarak adlandýrýlýr.Mesela el yýkamak için köpüren bir bitki Medine’ye getirildiðinde Hz.Ömer(ra)bunu Bidat’ý Hasene olarak isimlendirmiþtir.
     Araþtýrmalarýma göre mezhep ve tasavvufla ilgili kabul etmeme Selefiyecilikle ortaya çýktý.
     Diyanet Ýslam Ansiklopedisinde Selefiyye”Ýtikadî konularda Kur’an ve Sünnet’in lafzýna baðlý olan ve te’vili kabul etmeyen ekol. Olarak tarif ediliyor.Selef, terim olarak ilim ve fazilet açýsýndan müslümanlarýn önderleri sayýlan ashap ve tâbiîn için kullanýlýr. Selefin üstünlüðü ümmetin en hayýrlýsýnýn Hz. Peygamber döneminde yaþayanlar, sonra onlarýn ardýndan gelenler (sonra da onlarý takip edenler) olduðu yolunda rivayet edilen hadise dayanýr (Müsned [nþr. Arnaût], IV, 76-77; Buhârî, “Þehâdât”, 9, “Aśĥâbü’n-nebî”, 1; Müslim, “Feżâilü’s-śaĥâbe”, 210-214). “Sahâbe ve tâbiîn mezhebinde bulunan fakih ve muhaddislerin yolu” þeklinde de tanýmlanan Selefiyye ayrýca “Ehl-i sünnet-i hâssa” olarak da anýlýr (Gazzâlî, s. 53; Ýzmirli,(M. Sait Özervarlý.DÝA)
     Bu tanýmýyla Selefiliðe kimsenin karþý çýkmasý elbette ki mümkün deðil.Çünkü Ehli Sünnet’n tanýmý da bu þekilde yazýlý ansiklopedide : ”Hz. Peygamber ile ashabýn dinin temel konularýnda takip ettikleri yolu benimseyenler anlamýnda bir tabir.DÝA) Bildiðim kadarýyla Ehli Sünnet Tasavvuf ehli de yollarýný her zaman Sünnete’e baðlýlýk olarak belirtmiþlerdir. Selefiliðin Ehli Hadis olarak baþlayýp nihayetinde bir nevi mezhebe dönüþmesinde-Kaynaklara göre Selefilik ortaya çýkýþýndan itibaren bir mezhep olarak’Sahabe ve Tabiin mezhebi olarak kabul görmüþ-sanýrým Ýbni Teymiyye’nin payý büyük.(Bunlarýn baþýnda VII. (XIII.) yüzyýlýn ikinci yarýsýnda yetiþip çok sayýda eser telif eden Takýyyüddin Ýbn Teymiyye ve onun en önemli öðrencisi Ýbn Kayyim el-Cevziyye gelir. Bu ikisinin çalýþmalarýyla ehl-i hadîs ekolü sistematik Selefîliðe dönüþmüþtür. Bu âlimlerin en önemli özelliði, yaptýklarý tahlil ve farklý ilmî çýkýþlarla görüþ ve düþüncelerini etkin bir konuma getirip kelâm, tasavvuf ve felsefe gibi geleneklere alternatif bir seviyeye çýkarma gayretidir.)
     Naslarda Allah’a nisbet edilen yed (el), vech (yüz), arþ (taht, mekân) gibi özelliklerin beþerî vasýflara benzemediðini söylemekle birlikte -ki aslýnda bu icmâlî bir te’vildir-bunlarýn keyfiyetlerinin tartýþýlmasýna karþý çýkarlar.-
     Gazzâlî Ýlcâmü’l-avâm’ýnda (s. 53-54) sahâbe ve tâbiîn mezhebi olarak nitelendirdiði Selef mezhebinin yöntem açýsýndan bazý temel özelliklerini sayar. Buna göre naslarda yer alan müteþâbih konularda takýnýlacak tavýr, Allah’ý cisim gibi gösterecek tasvirlerden uzak durmak, Hz. Peygamber’in bildirdiði her þeyi tam bir teslimiyetle tasdik etmek, kavranmasý zor olan meselelerde acziyet ve eksikliði kabullenmek, künhüne vâkýf olunamayacak konularda gereksiz sorular sormamak, mânalarý anlaþýlmayan lafýzlar üzerinde aklî tasarruf ve yorumlar yapmamak, bu tür meselelerle ilgili araþtýrmalara giriþmemek ve daha çok ilimde derinleþmiþ (râsihîn) kimselerin rehberliðine güvenmektir.DÝA)
     Buraya kadar yazýlanlar ilk dönem Selefilik için geçerli sayýlabilecek konular.18. Yüzyýldan itibaren Selefilik farklýlaþtý.(Bu baðlamda birçok ilim adamý ilk asýrlardan sonra dine çeþitli hurafe ve yanlýþ anlayýþlarýn girdiðini, ulemâ arasýnda taklidin yaygýnlaþtýðýný, naslarýn ve diðer ilk kaynaklarýn yerine fukahanýn, kelâmcýlarýn ve müfessirlerin þahsî görüþlerinin önem kazandýðýný, tasavvuf ve tarikatlarýn halký miskinleþtirdiðini, dolayýsýyla yeniden Ýslâm’ýn özüne dönülmesi gerektiðini ýsrarla belirtmiþlerdir. Bu düþünceler kýsmen Ýbn Teymiyye tarafýndan savunulan görüþlerle örtüþtüðü için ýslahatçý âlimler Selefîlik’le de iliþkilendirilmiþtir. Sýddîk Hasan Han, Muhammed Abduh, M. Reþîd Rýzâ, Cemâleddin el-Kāsýmî ve Mahmûd Þükrî el-Âlûsî bunlardan bazýlarýdýr.) Ayný þahýslar, dinî inanç ve ilkelerin geleneksel yorum ve ilâvelerden temizlenmesi gerektiði görüþünü savunmakla birlikte Batý’nýn bilimsel ve teknik ilerleyiþinin etkisinde kalarak eðitim, yönetim ve siyasette modernleþme taraftarý olmuþlardýr.dia)
     Burada kýsa bir parantez açarak ilk sufilerin de Selefi olduklarýný belirtmemiz gerekiyor.Çünkü Ehli Sünnet Mutasavvýflar kendilerini her zaman Peygamber Efendimiz(asv)ve Sahabelere baðlý olmakla adlandýrmýþlardýr.
     Ýlk dönem özelliklerini kaybederek-dinin ruhundan ve hedeflerinden ziyade lafzýna ve þekline vurgu yapan, ahlâk boyutunu göz önünde bulundurmayan, tarihî tecrübe ve birikimleri, kültürel ve folklorik zenginlikleri reddeden bir söylem geliþtiren Modernite ve Radikalizm arasýna yerleþen Selefilik bu gün bir devletin resmi ideolojisi durumundadýr.(Bu arada Suudi Arabistan’da ortaya çýkan ve Muhammed b. Abdülvehhâb’ýn yolundan gitmeyi amaç edindiði için Vehhâbî diye anýlan, ancak kendini daha çok Selefî olarak tanýtan hareket de Hanbelîliðin literal yorumuna dayalý ve yeniliðe kapalý bir çizgiye girmiþtir.DÝA)Günümüz selefilerinin ortak özelliklerinden biriside kendileri gibi olmayan herkesi tekfir etmeleridir. Tabanda bunu yapanlarýn çoðunun hiç bir ilmi ehliyetleri bulunmadýðý gibi pek çok konuda da eksikleri bulunmaktadýr.
     Bu konuyla ilgili olarak araþtýrma yaparken sizlerle paylaþmak istediðim bir þey farkettim.
     Ýçinde bulundurduðu bütün madde ve kiþi isimlerinde çok ayrýntýlý bilgiler veren Diyanet Ýslam Ansiklopedisinin Ýbn Teymiyye maddesi sanki baþtan savma yazýlmýþ gibi. Mesela Abduh,Fazlurrahman,Mevdudi gibi isimler hakkýnda makaleler çok ayrýntýlý bilgi içeriðine sahip iken Ýbn Teymiyye maddesinde sadece hayat hikayesi yazýlmýþ,sýk sýk muhalif kadýlarýn fetvalarýyla hapse düþtüðü belirtilen Ýbni Teymiyye’nin bahse konu fikirleri anlatýlmamýþ.Ýbni Teymiyye hakkýnda internette bolca malzeme-bilhassa Ehli Sünnet müdafiilerinde-bulunabilir.Ancak bu sitelerdeki yazýlarýn sahipleri belli olmadýðý gibi iddialar, Ýbni Teymiyye’nin kitaplarýndan iktibaslarla desteklenmediði için saðlam zemine oturmamýþ durumda.Ýnternetten bulduðum Þamil Ýslam Ans.de ise Ýbni Teymiyye salt övülmekte, hakkýndaki iddialara ait bilgi bulunmamakta(Ýbn Teymiyye Kahire’de dört kâdi’l-kudât’ýn katýldýðý bir mahkemede Allah Teala’yý insan suretinde algýlama cürmünden dolayý Kahire kalesine hapsedilir. Ehl-i Sünnet akidesine muhalif görüþlerinden ve icmaya aykýrý fetvalarýndan dolayý farklý zamanlarda defaatle yargýlanýp hapisle cezalandýrýlýr.Ý.Þenocak.)
     Yalnýzca Ýhsan Þenocak’ýn kendi web sayfasýnda alýntýlarla desteklenmiþ ayrýntýlý bilgi mevcut. Bende Ýhsan Þenocak’ýn sitesindeki bilgilerle devam edeceðim izninizle.     Ýhsan Þenocak’ýn yazdýðýna göre Ýbni Teymiyye de ardýllarý gibi zamanýndaki Ehli Sünnet mezheblere-Eþarilik-ve tasavvufa sert eleþtiriler yapan ve tekfir eden birisi.Selefilerin ortak özellikleri Mezheb karþýtlýðýdýr.Mezhebden kastedilen ise Ýtikadi mezheblerdir.Yani Maturidiyye ve Eþariyye mezhebleri.Tasavvufu bilahare iþleyeceðimiz için burada Muhyiddin-i Arabi’nin Akaid-i Ýbni Arabi’ risalesi hakkýnda kýsa bir alýntý yapmak istiyorum.
     “eþ-Þehâdetü’l-ûlâ” baþlýðýný taþýyan birinci bölümde Allah’ýn birliði ve sýfatlarý üzerinde durulur. Ulûhiyyetinde, zâtýnda ve sýfatlarýnda tek, mekân tutmak ve bir yönde bulunmaktan münezzeh olan Allah’ýn Kur’an’da açýklandýðý þekilde ve dilediði mânada arþa istivâ* ettiði, zâtýný zaman ve mekânýn kuþatamayacaðý, zira mekâný da zamaný da onun yarattýðý, dilediði zaman kalp ve gözlerle görülebileceði, arþý yaratýp istivâyý sýnýr kýldýðý, kürsî*yi var edip yeri ve gökleri onun içine aldýðý anlatýldýktan sonra ilim, irade ve tekvin sýfatlarý âyetlerin ýþýðý altýnda izah edilir. Kâinatta mevcut zýtlýk, ayrýlýk ve benzerliklerin bütünüyle ilâhî iradenin sonucu olduðuna, küllî iradenin her þeyi kuþattýðýna, âlemin yokken ezelî ilim ve iradeye göre yaratýldýðýna dikkat çekilerek kelâm, sem‘ ve basar sýfatlarýna kýsaca temas edilir. Daha sonra yegâne fâilin Allah olduðu belirtilerek birinci bölüm tamamlanýr.Akaidi Ýbni Arabi-Yusuf Þevki Yavuz-DÝA)
     Görüldüðü üzere Selefilerin þiddetle karþý çýktýklarý genelde tüm Ehli Tasavvuf özelde ise Þeyhi Ekber Ýbni Arabi’nin itikadi olarak her hangi bir eksiði veya yanlýþý bulunmamaktadýr.Dolayýsýyla tekfir edilmesine gerek yoktur.Zaten Müslüman’ým diyen birisini tekfir etmenin vebali çok büyüktür Allah korusun.
     Burada tartýþma konusu olan itikadi mezheblere kýsaca deðinmek faydalý olacaktýr.:
     ...Daha önce siyasî ve itikadî birer fýrka olarak ortaya çýkan Hâricîler ile Þîa’dan sonra II. (VIII.) yüzyýlýn baþlarýnda ilâhî sýfatlarý nefyeden Cehmiyye,ardýndan itikadî konularda naslarý te’vil ederek aklý nakle hâkim kýlmaya çalýþan Mu‘tezile teþekkül etmeye baþlamýþ, bunlara bir tepki olmak üzere Müþebbihe ve Mücessime ortaya çýkmýþ,fakat bu akýmlar müslümanlarýn çoðunluðu tarafýndan “ehl-i bid‘at” diye adlandýrýlmýþtýr.II.(VIII.) yüzyýlýn baþlarýnda Hasan-ý Basrî’den itibaren oluþmaya baþlayan Ehl-i sünnet akaidi,bir taraftan itikadî konularda naslara sýmsýký baðlanmayý zaruri ve yeterli gören Ýmam Mâlik, Þâfiî ve Ahmed b. Hanbel gibi belli baþlý muhafazakâr âlimlerin oluþturduðu Selefiyye, diðer taraftan naslarý esas almakta birlikte itikadî meseleleri akýl ilkeleriyle teyit etmeyi gerekli bulan Ebû Hanîfe ile öðrencileri, ayrýca Ýbn Küllâb el-Basrî, Hâris el-Muhâsibî, Ebû Ali el-Kerâbîsî, Ebü’l-Abbas el-Kalânisî gibi âlimlerin öncülüðünü yaptýðý kelâmcýlar tarafýndan temsil edilmekteydi...
     Eþ‘ariyye kaynaklarý, Mu‘tezile içinde yetiþip bu mezhebin önemli âlimlerinden biri olan Ebü’l-Hasan el-Eþ‘arî’nin itikadî ve fikrî hayatýndaki deðiþikliði onun rüyasýnda defalarca gördüðü(günümüz selefilurinin de Salih rüya,keþif ve keramete aþýrý tepkili olduklarý aklýmýzda bulunsun lütfen) Hz. Peygamber’in mânevî tenbihine baðlamýþ ve Allah’ýn yakýnda kendisini seven bir topluluk getireceðini bildiren âyetin(”Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onlarýn yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onlarý sever, onlar da Allah'ý severler. Onlar mü'minlere karþý alçak gönüllü, kafirlere karþý güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kýnayýcýnýn kýnamasýndan da korkmazlar. Ýþte bu, Allah'ýn bir lütfudur. Onu dilediðine verir. Allah lütfu geniþ olandýr, hakkýyla bilendir. Mâide : 54) kendi mezheplerini müjdelediðini kaydetmiþse de Eþ‘arî’de bu deðiþikliðin meydana gelmesinde Ebû Hanîfe’den itibaren geliþen Sünnî kelâm hareketi önemli rol oynamýþ ve onun þahsýnda mâkes bulmuþ olmalýdýr....
     Eþ‘arî’nin, Mâverâünnehir’de Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Mýsýr’da Ebû Ca‘fer et-Tahâvî’ye paralel olarak,yaþadýðý devirde Ehl-i sünnet’in imamý sayýlan Ahmed b. Hanbel’in naslardan belirleyip savunduðu itikadî esaslarý, daha önce Ebû Hanîfe ile Ýbn Küllâb’ýn yaptýðý gibi akýl ilkeleriyle teyit edip uzlaþtýrmaya çalýþmasýndan sonra Ýslâm düþünce tarihinde yeni bir dönem baþlamýþ ve kelâm ilmi Ehl-i sünnet âlimlerince meþrû kabul edilerek temel dinî ilimlerden biri haline gelmiþtir. Eþ‘arî’nin Ehl-i sünnet akaidini kelâmî metotla savunmasý büyük yankýlar uyandýrmýþ, Þâfiî ve Mâlikî âlimlerinin pek çoðu ile bazý Hanefî ve Hanbelî âlimleri onun metodunu benimseyip geliþtirmeye baþlamýþlardýr. Eþ‘ariyye’nin kýsa zamanda geniþ bir yelpazeye yayýlýp Ehl-i sünnet’in en büyük kolu haline geliþinde nakille aklý birleþtiren mutedil bir metot kullanmasýnýn ve mensuplarýnýn tasavvufa olumlu bakmasýnýn önemli rol oynadýðý kabul edilir....DÝA Yusuf Þevki Yavuz )
     Mâtüridiyye’nin kuruluþunu Ebû Hanîfe’ye kadar geriye götürmek mümkündür. Benimsenen yöntem ve temel kelâm görüþlerine ilham veren ana fikirlerin Ebû Hanîfe tarafýndan ortaya konmasý bunu teyit eder. Ýslâm dünyasýnda oluþan siyasî, fikrî ve itikadî zümreleþmeler sonunda Havâric, Cehmiyye, Mu‘tezile, Cebriyye, Müþebbihe ve Þîa gibi belli baþlý itikadî ekollerin teþekkül etmeye baþladýðý II. (VIII.) yüzyýlýn ilk yarýsýnda Ebû Hanîfe Kur’an’a ve âlim sahâbîlerin görüþlerine dayanarak Ýslâm’ýn ana ilkelerini belirlemeye çalýþmýþtýr. Ýtikadî konularý aklî bilgilerle temellendirmiþ ve bu bilgiler öðrencileri tarafýndan kendisine nisbet edilen eserlerde nakledilmiþ, hadisçilerin bid‘at olarak eleþtirdikleri kelâm yöntemine baþvurmayý zaruri görmüþtür (el-Âlim ve’l-müteallim, s. 11-12). Matürîdî’nin, eserlerinde Ebû Hanîfe’nin fikirlerini nakledip benimsemesi, bunlarýn Kur’an’a uygun olduðunu belirterek doðrulamaya çalýþmasý ve eleþtirenlere karþý savunmasý (Kitâbü’t-Tevĥîd, s. 483, 593, 615; Tevîlâtü’l-Ķurân, vr. 17a, 42a, 87a, 136a), ayrýca Mâtürîdiyye’nin önemli kelâmcýlarýndan Ebü’l-Muîn en-Nesefî’nin Ebû Hanîfe’yi ekolün önderi (imam) olarak göstermesi, ilâhî sýfatlarýn tenzihçi bir yaklaþýmla ilk defa onun tarafýndan incelendiðini, kelâmcýlarýn daha sonra ona uyduðunu belirtmesi ve Mâtürîdî’nin kelâmda ve fýkýhta Ebû Hanîfe’ye uyduðunu açýkça ifade etmesi, Ebû Hanîfe’nin Mâtürîdiyye’nin görüþlerineöncülük yaptýðýný kanýtlayýcý mahiyettedir (et-Temhîd, s. 16-17; Tebśýratü’l-edille, I, 148-149, 161-162).DÝAYusuf Þevki Yavuz)
     (Hülasa Maturidi'nin metodunda aklýn herhangi bir aþýrýlýða ve yanlýþlýða sapmaksýzýn ve haddini aþmaksýzýn büyük bir yeri ve deðeri vardýr. Bazýlarý akla bu kadar ehemiye·t verdiði için Maturidiyye, selefiyyeden daha çok Mu'tezile'ye yakýndýr, demiþlerdir. Bir dikdörtgen þe linde bir alanýn ucunda Selefiyye yani ehl-i hadis, öteki ucunda Mu'tezile bulunur. Alanýn Mu'tezile'ye bitiþik 1/4 inde Maturidiyye, Muhaddislerin yanýnda Eþ'ariler mevcuttur, demiþler.Ýzmirli Ýsmail Hakký gibi bazý alimler bunun aksini söylemiþlerdir. Yani Selefiyyenin yanýnda Maturidiyye yer alýr demiþlerdir. Maturidi, Bid'at cereyanlarýndan nisbeten korunmuþ Maveraünnehir bölgelerinde Mu'tezileden baþka Dehriyye ve Seneviyye mensuplarýna karþý istikrarlý mücadeleler vermiþtir. Kitabu'tTevhid, bunlar gibi sapýk fikir ve cereyanlan içine alan ve bunlarýn gereði gibi çürütülmesine. çalýþan en deðerli ve en eski bir vesika mahiyetini taþýmaktadýr. Maturidiyye ve Eþ'ariyyeden müteþekkil Ehl-i sünnet keýaýncýlarýna göre akýl ile nakil arasýnda bir çatýþma olmamalýdýr. Bunlar akaid konulanný açýklarken akli delil ve açýklamalan ile naslarýn ifadeleri arasýnda bir çeliþkiye düþmemiþlerdir. Mu'tezile ise, naslarý bazen yanlýþ yorumlamýþ bazen de aklýn hududunu aþan konularda aklý kullanmýþlardýr. Mesela aklýn kendiliðinden açýklama yapmaða selahiyetli olmadýðý ahiret ahvali, þefaat, mizan,sýrat rü'yetullah gibi sem'iyat konularýnda naslarý ya reddetmiþ veya te'vil etmiþlerdir.MATURÝDÝ'NÝN KELAM METODU Muhiddin BAÐÇECÝ)
     Ehli Sünnet tasavvufunu ayrý bir baþlýk altýnda inceleyeceðimiz için konumuza devam edelim.
     Ýslam dini ve reform yan yana kullanýlýnca genellikle birkaç isim akla gelir.Ýbni Teymiyye, Efgani,Hamidullah,Abduh ve Mevdudi.Bu isimler günümüzdeki Modernist ve din reformcularýnýn referans kaynaklarýdýr ayný zamanda.Hatta Ýbni Teymiyye fikirleriyle Vehhabi mezhebinin fikir babasý bile sayýlabilir.Ehli Sünnet müdafilerinin düþünceleri bu þekilde.
     Geçmiþten bu güne Selefilerin göze çarpan ortak özellikleri þöyle:
     Birincisi; genellikle hepsi Tasavvufa karþý olmalarýyla tanýnýyor.Efgānî’ye göre insan ruhu, aklý aþan konular hakkýnda da bilgi edinme kabiliyetine sahiptir; tasavvuf buna ulaþabilmek için bazý usuller geliþtirmiþtir. Ancak tasavvuf erbabýnýn sýradan insanlarýn bilemediði þeyleri anlatmak amacýyla kullandýklarý dil naslarýn zâhiriyle baðdaþacak þekilde yorumlanmadýðý takdirde inkâra yahut yanlýþ anlamalara yol açabilir (Hâtýrât, s. 205-208).
     Ýbn Teymiyye en sert eleþtirilerini tasavvufa yöneltir.Ýbn Arabi’yi ve onun görüþlerini benimseyen mutasavvýflarý açýkça tekfir eder.Ý.Þenocak)
     Yazara(Fazlurrahman) göre halkýn dini tutum ve düþünceleri karþýsýnda taviz verme yolunu seçmiþ olan sufilik, zamanla onlara teslim oldu ve böylece sekizinci/on dördüncü yüzyýlýn baþlarýnda dönüþü olmayan bir noktaya varýldý. Sufiliðe giren bu yeni unsurlar arasýnda özellikle müzik, raks ve zorlayýcý beden hareketleri baþta gelmekteydi. Halk inançlarýnýn ortaya çýkardýðý bu durum tasavvufun idealini yerinden söküp atmamakla beraber onun veçhesini köklü bir deðiþikliðe tabi tutmasýný esefle belirten Fazlur Rahman, Ýslam toplumunun pratik açýdan bir ruh göçüne uðradýðýnýn kanaatindedir (s.238). Ancak burada þunu da kaçýrmamak gerekir. Müellifin sufiliðin Ýslam’ýn yayýlmasýnda büyük bir kanal olduðu düþüncesindedir.Prof. Dr. Fazlur Rahman, Ýslam, çev. Mehmet Dað - Mehmet Aydýn, Ankara Okulu Yayýnlarý, Ankara 2016

     Ýkincisi;Yine genellikle Kur’an bize yeter mantýðýyla konuþuyorlar,pek çoðu hadis ve Sünnet’e karþýlar.Bilhassa günümüz modernistleri/reformcularý iþi hadis ve sünneti tamamen reddetmeye kadar götürdüler.
     Üçüncüsü;Genellikle mezheplere karþýlar.(Ýstanbul’a ikinci geliþinde Efgānî’nin meclisine devam edenlerden Hüseyin Dâniþ onun felsefî meþrepli, tasavvufa meyilli, farzlarý edâda titizlik gösteren, Hanefî mezhebini benimsemiþ bir kiþi olduðunu kaydeder. Ancak Efgānî’nin mezhep anlayýþý her þeyden önce hoþgörüye dayanýr. Nitekim, “Ben mezhep imamlarýný kendimden büyük görmüyorum ki birinin yoluna gireyim… Bir meselede onlardan birinin görüþünü benimsiyorsam birçok meselede muhalif kalabiliyorum” demektedir (a.g.e., I, 106, 128; krþ. Abdullah Kudsîzâde, XIII/5-7, s. 364)
     Dördüncüsü ,belki de en önemlisi Reformcularýn pek çoðu mucizelere soðuk dururlar ve hatta inkar edercesine ifadeler kullanýrlar.Bazýlarý iþi o raddeye getirdiler ki;Kur’an-ý Kerim,Hadis,Sünnet ve Peygamberimiz(asv)-kasýtlý olduðunu düþünmek için pek çok sebep var- tartýþamaya açarak itibarsýzlaþtýrmaya çalýþýyorlarVe hýfzettikleri ilimle akli deliller getirerek mucizeleri sýradan olaylara indirgemeye çalýþýrlar.(Misal:Hz.Ýsa(as)ýn kundakta konuþmasý,Ýsra ve Mirac gibi)
     Günümüz reformcularýnýn en belirgin özellikleri ise-bu iddiam tamamý için geçerli-SÜPER EGO sahibi olmalarý.Unutulmamalý ki Þeytan kibri yüzünden huzurdan kovuldu.Allah muhafaza!!!
     Yukarýda kýsaca izah etmeye çalýþtýðýmýz gibi mezhepler bir mecburiyet sonucunda doðmuþtur.Fetihler döneminde farklý toplumlarýn (mecusi,yahudi,hýristiyan vb.) Ýslam egemenliðine girmesi sonucunda itikadi tartýþmalar ortaya çýkýnca Ýslam itikadýnýn zarar görmemesi için Kelam ilmi ortaya çýktý.Hem Ýmam Maturidi hem Ýmam Eþari Akaid konularýndaki fikirleriyle Ehli Sünnet Akaidini oluþturdular.
     Günümüz selefi-reformcularýnýn karþý çýktýklarý mezhepler bunlar.Müslümanlarýn itikadlarýný korumak için ortaya çýkan insanlara niçin karþý çýkýlýr ki?
     Geçmiþ yýllarda internette bulduðum mescere kütüphanesi 1.0 içinde bulunan Þamil Ýslam Ansiklopedisinin SELEFÝYYE maddesinde þunlar yazýlý;
     Mu'tezile ekolünün akaid konularýndaki aklî yorum ve izahlarýna karþý çýkan ve özellikle nass'daki müteþabih (farklý anlayýþ ve yoruma müsait) ifadelerin te'viline þiddetle muhalefet eden Selef âlimlerinin akaid sistemlerini þu yedi temel prensip karakterize etmektedir:
1- Takdis: Cenab-ý Allah'ý þanýna uygun düþmeyen þeylerden tenzih etmek.
2- Tasdik: Kur'an-ý Kerim ve hadislerde Allah'ýn isim ve sýfatlarý hakkýnda nasýl bir ifade kullanýlmýþ ve ne söylenmiþse, onlarý olduðu gibi kabul etmek; yani, Allah'ý bizzat kendisinin ve peygamberinin tanýttýðý gibi bilip tasdik etmek.
3- Aczini itiraf etmek: Bilhassa nass'ta geçen müteþabih ifadeler konusunda tevil ve yorum yapmadan, bu konuda aczini kabul etmek.
4- Sükût (susmak): Yine nass'ta geçen müteþabih ifadeleri anlamayanlarýn, bunlar hakkýnda soru sormayýp susmalarý.
5- Ýmsak (uzak tutma): Müteþabih ifadeler üzerinde yorum ve te'vilden kendini alýkoymak.
6- Keff: Müteþabih olan hususlarla zihnen bile meþgul olmamak.
7- Ma'rifet ehlini teslim: Müteþabihe giren konularý bilmesi mümkün olan Hz. Peygamber, Sahabe, evliya ve mütehassýs âlimlerin söylediklerini kabul ve tasdik etmek (Ýsmail Hakký Ýzmirli, Yeni Ýlmi Kelam, Ýstanbul 1339/1341, I, s. 98 v.d.; Neþet Çaðatay - Ý. Agah Çubukçu, Ýslâm Mezhepleri Tarihi, Ankara 1976, s. 191).
     Dördüncü hicrî yüzyýldan sonra Selef inancýný özellikle Hanbelî mezhebine baðlý olan ulema devam ettirmiþtir. Selefiyenin müteahhirinini yani sonraki dönem temsilcilerini Ýbn Teymiye (751/1350), Ýbnül-Vezir (840/1436) ve Þevkânî (1250/1834) gibi alimler teþkil eder.
     Son derece muhafazakâr bir özellik gösteren Selef akidesi, halk tabakasý (avam) için en sade ve güvenilir bir yol olarak kabul edilmiþtir. Ancak çeþitli felsefe ve kültürleri tanýmýþ olanlar için, Selefin bu metodu yeterli görülmemiþ; bunlar için Ehl-i Sünnet kelamcýlarýnýn metodu daha uygun bir yol olarak gösterilmiþtir.
     Selefiyye mezhebi müstakil ve birlikli bir mezheptir. Ancak, konu ve meseleleri kýsa (icmali) ve geniþ, teferruatla ele almalarý bakýmýndan iki kýsma ayrýlabilir. Önceki, yani ilk dönem (Mütekaddimîn) Selefiye, icmal ile yetindikleri halde; daha sonraki (Müteahhirûn) Selefiye, tafsile önem vermiþtir. Selefiye mezhebine dair ilk bilinen eser Ýmam Ebu Hanife'nin Fýkh-ý Ekber'idir. Tafsile itina edenlerin baþýnda Ýbn Teymiye bulunur. Selefiye mezhebine mensup olanlarýn hepsi Ehl-i Sünnettendir (Ýsmail Hakký Ýzmirli, a.g.e., I, s. 105 v.d.) Necip TAYLAN(Mescere e kütüphanesi içinde bulunan Þamil Ýslam Ansiklopedisi)
     Yukarýdaki alýntýdan sonra benim merak ettiðim þudur ki:Bu günükü Ehli Sünnet inancýyla ortaya çýkýþý Ýslam Akaidini korumak olan Selefilik mezhebi arasýnda ne fark vardýr? Gördüðünüz üzere fark yoktur.O zaman günümüz selefileri ve onlardan etkilenenler niçin Ehli Sünnet Tasavvufumüntesiplerini þirkle itham ederler acaba?

     Günümüz Selefilik iddiasýndaki kiþilerin takipçisi olduklarý isimlere geçmeden Ebu Bekir Sifil hoca’nýn bu kiþiler hakkýndaki kýsa görüþlerini alýntýlamak istiyorum izninizle:

Soruda zikredilen sýrayla bu isimler üzerinde kýsaca durmadan önce genel bir tesbit yapalým: Bir kimsenin Ehl-i Sünnet olup olmadýðý, özellikle onun itikadî görüþlerine bakýlarak bilinir.Ýtikadî sahada Ehl-i Sünnet çizgiyi benimsemiþ olan bir kimse,Fýkhî/amelî sahada dört mezhep dýþýnda kalan bir mezhebi iltizam etmiþ olabilir; ya da müstakil mezhep sahibi olduðunu ileri sürebilir. Onun bu iddiasýný tartýþmak ayrý bir konudur; itikadî tercihi ile bu nokta birbirine karýþtýrýlmamalýdýr. Söz gelimi Ýbn Cerîr et-Taberî‘nin müstakil mezhep sahibi olduðu, kaynaklarda nakledilegelen bir husustur; yani o, dört mezhepten birine baðlý deðildir. Bununla birlikte et-Taberî‘nin Ehl-i Sünnet olmadýðýný söyleyen bir alimin mevcudiyetinden ben þahsen haberdar deðilim.Ýbn Hazm’da bu noktada ilgi çekici bir örnektir.Fýkhî görüþleri hayli tartýþýlmýþ olmakla birlikte onun da Ehl-i Sünnet olmadýðýnýn söylendiðini bilmiyorum. Son olarak Celâluddîn es-Süyûtî örneðini zikredebiliriz.Müstakil içtihad seviyesine ulaþtýðýný bizzat kendisi söylemiþtir; ama onu da Ehl-i Sünnet dýþýnda gören kimse yoktur…
Mevdudi:Ehl-i Sünnet itikadýna yüzde yüz uymayan bir takým görüþleri olduðu malumdur.Fýkhî sahada da kendi tercihleri bulunduðunu biliyoruz. Eserlerinden istifade edilebilir, ama her söylediði tasdik edilmemelidir.
Seyyid Kutub.
Cemâleddin Efgânî: Gerçek kimliði hakkýnda bir yýðýn tartýþma yapýlmýþ olsa da,Þii olduðu açýktýr.Ýtikadî sahadaki çizgisi yanýnda,Fýkhî mezhepler hakkýndaki görüþleri ile de Modernist Ýslam anlayýþýna kaynaklýk etmiþtir.En büyük eserinin Muhammed Abduh olduðunu söylediði hatýrlanacak olursa,Abduh‘tan baþka geriye pek bir eser býrakmadýðýný söylemek yanlýþ olmaz.
Muhammed Abduh:Mucize vs. konusunda Ehl-i Sünnet itikadýyla örtüþmeyen görüþleri bulunduðu malumdur.Bunlardan bir kýsmýný ele alan bir makalemi inþallah çok yakýnda faaliyete baþlayacak olan internet sitesinde okuyabilirsiniz.Fýkhî alanda da kendisini “mezhepler üstü” bir konumda görmüþtür.
Muhammed Hamidullah:Miraç vb. Konularda Ehl-i Sünnet ulemasýnýn benimsediði çizgiyle örtüþmeyen yorumlarý vardýr. Eserleri istifade edilebilir olmakla birlikte, dikkatle okunmalýdýr.Hamidullah ve dilimizde ona yazýlmýþ reddiyelerden ikisi ile ilgili olarak yine sitede uzun bir makalem yer alacak…
Yusuf el-Karadâvî:
Ýbn Teymiyye ve Ýbnu’l-Kayyým (el-Cevzî deðil,el-Cevziyye): Gerek yaþadýklarý dönemde, gerekse öldükten sonra görüþleri Ýslam aleminde en çok tartýþýlan isimler arasýnda yer alýrlar. Ýtikadî noktada Ehl-i Sünnet Kelam ulemasý ile Mutasavvýflar‘ýn çizgisini eleþtirmiþ, “Selefî” anlayýþa vurgu yapmýþlardýr. Ancak Ýtikadî sahada gerek teþbih/tecsim akidesini tahkim eden duruþlarý, cehennem hayatýnýn son bulacaðýný söyledikleri, gerekse Fýkhî alanda –talak meselesinde olduðu gibi–Ýcma‘a aykýrý görüþleri malumdur. Her ikisi hakkýnda da pek çok reddiye kaleme alýnmýþtýr. Eserleri mutlaka okunacaksa dikkatli olunmalýdýr.
Ýbn Rüþd.
Milli Gazete – 19 Haziran 2004



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn din kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýslam Felsefesi - Ýslamýn Felsefesi - Müslümanýn Felsefesi
Kelimeler Kavramlar - Reform - Ýslamda Reform
Kelimeler - Kavramlar - Oryantalistler
Yaratýcý - Yaratma
Kelimeler Kavramlar - Kelam Ýlmi
Elfaz - I Küfr
Kelimeler - Kavramlar - Ýbni Teymiyye
Kelimeler Kavramlar - Mümin - Müslüman - Veli
Kelimeler - Kavramlar - Felsefe
Kelimeler Kavramlar - Merak Ettiklerim

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Amatör Yazarýn Çilesi
Zafer Toprak Söyleþisi - Tarih
Kelimeler Kavramlar - Ýnsan Anlatan Bir Kelimedir
Okur Haklarý
Kuraný Kerim Ýnsaný Anlatýr
Kelimeler Kavramlar - Akýl Cehalet
Ýyiler Çay Ýçer

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bereli 30 [Roman]
Bereli 25 [Roman]
Bereli 28 [Roman]
Bereli 33 Final [Roman]
Bereli 32 [Roman]
Bereli 19 [Roman]
Bereli 20 [Roman]
Bereli 31 [Roman]
Bereli 29 [Roman]
Bereli 21 [Roman]


MUSTAFA ESER kimdir?

50 YAÞINDAYIM. MEMURUM. ÝKÝ ÇOCUÐUM VAR.

Etkilendiði Yazarlar:
HERKESTEN VE HÝÇ KÝMSEDEN


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © MUSTAFA ESER, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.