Olgunluða eriþmemiþ þairler ödünç alýr, olgunluða eriþenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
1718 senesinde iç ve dýþta asayiþ saðlandýktan sonra daha önce Batý ülkelerine gidip gözlemlerini yapan Osmanlý elçileri “sefaretnâme” adýný verdikleri raporlarla Saray’ ý bilgilendirirler. III. Ahmed, Ýmparatorluðu yaþamakta olduðu vahim durumdan kurtarmak için, denk bütçe, toprak mülkiyeti ve vergi konularýnda bir takým tedbirler alýr. Batý ülkeleri ile sýcak iliþkiler baþlatýr. Devlet harcamalarý, arazi mülkiyet, ve vergiler ile idari ve askerî alanlarda küçük çapta da olsa bir takým reformlara giriþir. Bu dönemden yarým asýr kadar önce Çar Deli Petro öncülüðünde Rusya’ da da bir takým modernleþme faaliyetleri baþlatýlýr ve büyük ölçüde deðiþimler yaþanýr. Ancak : “…Rusya’nýn çabasý Avrupa’da kendine yer açmak içindi; Osmanlý’ nýnki Avrupa’daki yerini korumak için. Ancak,18. yüzyýl baþýndaki, ’ilk’ batýlýlaþma çabasý diyebileceðimiz giriþimin zamaný ve niteliði ilginçtir. Zaman, Karlofça ve Pasarofça’ nýn imzalanmasýndan sonradýr. Yani, bir Avrupa gücü olma imkânýnýn ortadan kalktýðýnýn sert bir þokla ortadan anlaþýlmasýndan sonra Avrupa gücü olmak bir yana, bu kýtada ayak basmaya devam etmek de, bundan böyle, son derece zordur. Öte yandan Lâle devri ‘Batýlýlaþmasý’ Osmanlý için ‘restorasyon’dan ‘reform’a doðru bir tercih kývýlcýmý sayýlabilir. Ama bir kývýlcýmdan pek fazla ileriye geçmemiþtir…” 1 Padiþah, Sadrazamý Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa ile birlikte Ýstanbul’ da daha sonraki asýrlarda “Lâle Devri” olarak anýlacak olan bir huzur ortamý hazýrlarlar. Bu öyle bir devirdir ki; o zamana kadar Osmanlý Devleti, yeni kazandýðý topraklardaki halkýn kültür ve medeniyetinden kýsmen etkilenmiþse de, genellikle sosyal hayatý, kendi ana yataðý içinde akýp gidiyordu. Ne zamanki Lâle Devri’ ne ulaþýlýr; bu deðerlerde gözle görülür bir çöküþ baþlar. Türk tarih literatüründe, Lâle Devri’ nin baþlamasýndan, Fransýz ihtilâli veya III. Sultan Selim’ in saltanat yýllarýnýn baþlangýcý olan zamana kadar yani 1718-1789 tarihleri arasýndaki zaman; SERBEST KÜLTÜR DEÐÝÞMELERÝ DÖNEMÝ olarak kabul edilmiþtir. 2 “…Lâle devri denilen dönemden itibaren Osmanlý’ nýn sosyal hayatýnda, aile yapýsýnda, muaþeret ve ahlâk anlayýþýnda ve günlük yaþantýsýnda yavaþ yavaþ; fakat XIX.yüzyýla doðru artan bir dozda, Batý karþýsýnda, Batý lehinde bir edilgenlik gözlemlenmeye baþlanýr…” 3 Lâle Devri’ nde batý hayranlýðýnýn en belirgin örneklerinin, hem bina hem de çevre mimarîsinde olduðunu biliyoruz. Özellikle Fransa’ da güncel olan “Rokoko” tarzý mimârî Ýstanbul’ da da bayaðý tutulur. Lâle Devri mimarisi içinde; “…Nuruosmaniye, Barok üslûbuyla, klâsik anlayýþtan büyük ölçüde kopuþu ifade etmektedir.” 4 “…Osmanlý tarihinde ilk defa olarak dindýþý mimârî, dinî mîmârînin önüne bu devirde geçmiþtir… …Soyut formlarýndan uzaklaþýlmaya, duvarlarda ve tavanlarda perspektifli resimler belirmeye baþlar…” 5 Ayrýca “…iç döþemede de yavaþ yavaþ sedirin yerini koltuklarýn aldýðýný, masa, sandalye, konsol gibi aksesuarlarýn hayatýmýza girmeye baþladýðý…” ný öðreniyoruz. Matbaa’ nýn Türkiye’ ye geliþi ile, kâðýt, kumaþ ve çini fabrikalarý açýlmakla dar bir konumda da olsa sanayi ile tanýþýlacaktýr. Divan edebiyatý’ nda, Þair Nedim (1681-1730), minyatür’ de Levnî (ö.1732) önemli isimlerdir. Doðu-Batý Edebiyatý’ ndan seçme eserlerin tercümelerine de aðýrlýk verilmiþtir. “…18.yüzyýl Türkiye’ si, Batý Avrupa’ ya TURQUERÝE denilen modayý daha doðrusu yaþam üslûbunu hediye etmiþ; Avrupa baroku da mîmâriyle, bahçeleriyle, porseleniyle Osmanlý’ nýn büyük þehirlerine girmiþtir… …Osmanlý’ nýn baþkentinde trigonometri, balistik öðreten Mühendishâneler,giderek askerî cerrah ve veteriner yetiþtiren okullar açýlmaktaydý… ...Geleneksel sanatlarýmýz ve bilhassa resim, sadece Avrupa’ dan deðil, Ýran’ dan esen rüzgârlardan da esinleniyor… ….Mevlevî tekkelerinin, Rufâilerin çok geniþ bir kitleye musiki ve tezhib öðrettiði, Mesnevî okuttuðu anlaþýlýyor…” 7 Bütün bunlar olurken, ister istemez mûsýkîmizde de bir takým gözden kaçmayacak yeniliklere þahit oluyoruz. Lâle Devri döneminde Þeyh’ülislâm Es’ad Efendi (1685-1751), Osmanlý döneminin ilk bestekârlar antolojisi sayýlabilecek ATRÂB’ UL ÂSÂR’ ý yazar. “…Prens Demetrius Cantemir ’le aþaðý yukarý ayný dönemde yaþamýþ olan Þeyhülislâm Esat Efendi (1685-1753), 1725 ile 1730 yýllarý arasýndaki ATRÂB-ÜL ASÂR FÎ TEZKÝRE-TÝ UREFÂ-YIÐ EDVÂR adlý eserini yazýp, Damat Ýbrahim Paþa’ ya ithaf etmiþtir. Bu eserinde Þeyhülislâm Esat Efendi de saz icrâcýlýðýnýn ve sâzendelerin dönemin müzik dünyasýndaki göreli konumu hakkýnda bazý önemli ipuçlarý verir. Bu biyografik eserde 17. yüzyýlda ve 18. yüzyýlýn ilk çeyreðinde yaþamýþ yüze yakýn besteci ve icrâcýnýn kýsa özgeçmiþleri ve eserlerinden güfte örnekleri verilmektedir. Atrâb-ül Asâr, Osmanlý döneminin bilinen tek özgün musýkîþinâs tezkiresi olduðu için Klâsik Türk Musýkîsi’ nin tarihi açýsýndan son derece önemli bir kaynaktýr…” 8 1719 senesinde Paris elçisi ola Yirmisekiz Mehmet Çelebi, Fransa’ da seyrettiði operalardan raporlarýyla Padiþah’ ý haberdar eder. XVIII. yüzyýlda Kâr’lar, yerlerini Türkçe güfteli ve daha kýsa “terennüm”lü Beste, Aðýr, Sengin ve Yürük semâî ’lere býrakýr. “…Lâle Devri, Geleneksel Türk Sanat Müziði’ nin geliþmesinde ayrý ve önemli bir yer tutar. Bu dönemde müzikte (de) þen, þakrak, akýcý, ince ve yer yer alaycý bir üslûb egemen olmuþ; sivil-dünyasal müzik türleri daha çok ön plâna geçmiþ; fasýl müziðinin belli türlerine, özellikle müziklerine ilgi ve istek artmýþ ve bu tarz müzikler halk katmanlarýna daha kolay ulaþýp iþlenmeye baþlanmýþ; Ebûbekir Aða ve Tanbûrî Mustafa Çavuþ’ un bazý eserlerinde geleneksel Türk Halk Müziði ezgilerinin izleri görünmeye baþlamýþtýr…” 9 Yine o yüzyýl’ da dikkati çeken diðer bir husus : “…Osmanlý Ýmparatorluðu’nun Türk bölgelerindeki baþlýca þehirli kesim azýnlýklarý kendi dinlerini, dillerini, edebiyatlarýný ve kültür geleneklerini muhafaza ederken,en az 18.yüzyýldan itibaren serbest bir þekilde Osmanlý müzik kültürüne dahil olmuþtur…” 10 1 Murat BELGE, ”Batýlýlaþma: Türkiye ve Rusya”, Modernleþme ve Batýcýlýk,Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul,2002,C.3, s.46 2 H.Tahsin FENDOÐLU,”Osmanlý Yenileþme Döneminde Türk Düþüncesi”,Yeni Türkiye, Temmuz-Aðustos,2002, s.148 3 M.Fatih ANDI, ”Biz Heybeli’de Her Gece Mehtaba Çýkarmýydýk?”,Ýzlenim, Mayýs, 1995, s.63 4 Beþir AYVAZOÐLU, ”Geleneðin Direniþi”, Ötüken Neþriyat,Ýstanbul, 1996, s.17 5 Beþir AYVAZOÐLU, “a.g.e” s.18 6 Beþir AYVAZOÐLU, “a.g.e”, s,36 7 Ýlber ORTAYLI,”Son Ýmparatorluk Osmanlý”,Timaþ Yayýnlarý, 3.baský,Ýstanbul,2006, s.71 8 Cem BEHAR,”Zaman, Mekân, Müzik”, Afa Yayýncýlýk,Ýstanbul,1993,s.91 9 Ali UÇAN,”Geçmiþten Günümüze, Günümüzden Geleceðe”Türk Müzik Kültürü, Müzik Ans.Yay. Ankara, 2000, s.49 10 Walter FELDMAN, ”Osmanlý Ýmparatorluðu’nda Azýnlýk Bestecilerinin Müziði”, Akit Gazetesi,19 Eylül 2000
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |