CHP, kuruluþu takriben bundan bir asýr gerilere giden, bir Ýmparatorluðun çöküþü sonucunda, 9 Eylül 1923 tarihinde, Ýstiklâl savaþýmýzý kumanda eden Gazi Mustafa Kemal’ in liderliðinde kurulan bir parti. Ayný zamanda herkesin bildiði gibi, Cumhuriyet Türkiyesi’ nin ilk siyasi partisi.
Kuruluþu ile birlikte Hükümet olarak da baþlattýðý radikal “inkýlâp” uygulamalarý ve arada göstermelik olarak kurulan ve kýsa zamanda kapatýlan iki parti dýþýnda 1946’ ya kadar hiçbir siyasi rakibi olmayan totaliter bir parti.
Bu arada Ýkinci Dünya Savaþý öncesinde Ýtalya’ da Mussolini, Almanya’ da Hitler ile kurulan iki faþist ve nazi partisi ile yüksek düzeyde iliþkileri olan bir kurum.
En kaba tabiriyle Devletçi bir parti. Bu siyasi çizgisini tâ 1970’ li yýllara kadar korumuþ, hatta 1960 yýlýnda Cumhuriyet hükümetlerinin tarihte yaþayacaðý ilk askerî darbeye de o zamanki Genel Baþkanlarý, tek parti rejiminin 2. Adamý olan Ýsmet Ýnönü’ nün Ordu nezdinde sivil komutanlýk ettiði bir parti.
27 Mayýs darbesinin ardýndan, 1961 yýlýnda kabul edilen anayasa ve bunun sonrasýnda ayný yýl ve daha sonra 1965 yýlýnda yapýlan genel seçimler sonucunda , halktan demokratik anlamda bir desteði bulamayan Ýnönü ve genel sekreteri Bülent Ecevit, 1960 lý yýllarýn sonlarýna doðru, dünya siyâsî konjonktüründe “sosyalist” hareketlerden ilham alarak, “ortanýn solu” olarak isimlendirdikleri býr hareketi baþlatacaklardý.
Bu hareket ile Türkiye genelinde âdeta bir fenomen haline gelen Ecevit,1970’ li yýllarýn baþlarýnda, Mustafa Kemal’ in 15 sene baþbakanlýðýný, 12 sene de Türkiye’ nin Cumhurbaþkanlýðýný yapmýþ olan Ýsmet Ýnönü’ yü hem CHP Genel Baþkanlýðý,hem de siyasetten tasfiye edecekti.
Ecevit’in partinin baþýna geçtiði 70’lerden ve 2000’li yýllarýn ilk iki yýlý içinde , zaman zaman, gerek tek baþýna, gerekse koalisyon þeklinde hükümet etse de, “ ortanýn solu” tezini, gerek hükümet programlar ve gerekse uygulamalarýnda, sadece “ köy kentler” gibi sembolik ve romantik tezler dýþýnda, hiçbir zaman sosyal demokrat bir lider olmayý baþaramadý.
Ecevit sonrasýnda Deniz Baykal ile yoluna devam eden CHP, bu dönemde, hiçbir alternatif siyasi proje üretmeksizin, sadece kemalist sloganlar ile kronik bir muhalif tavýr sergileyecektir.
2010 senesinde, ülke dýþýnda Devlet muhalifi bir suç örgütü tarafýndan hazýrlandýðý söylenen bir cinsi sansasyon komplo sonucunda Baykal, CHP Genel Baþkanlýðý’ ndan istifa etme mecburiyetinde býraktýrýldý. Yerine yine bu plan sonucu getirildiði söylenen Kemal Kýlýçdaroðlu , olaðanüstü kurultay sonucunda parti Genel baþkanlýðýna getirildi.
Kuruluþundan bu yana “Kemalist” ideolojiden en ufak sapma göstermeyen Parti, Kýlýçdaroðlu’ nun 10 senelik yönetiminde, partiyi tamamen deðiþik bir zihniyetle yönetmiþ ve özellikle PKK hareketinin siyasi ayaðý olduðu âþikar duruma gelmiþ olan HDP ile sýký bir münasebet kurmuþ, hatta yapýlan genel ve yerel seçimlerde, HDP’ in seçim barajýný aþabilmesi için, kemdi seçmeninin bir bölümünün o partiye oy vermesi için mesajlar vermiþ ve baþarýlý olmuþtu.
Bundan daha kötüsü; özellikle yurt savunmasýnda ve ülke menfaatleri bakýmýndan hükümetin attýðý adýmlarýn istisnasýz tamamýnda katý bir muhalif tavýr aldý, hatta ülkenin emperyalist devletler ve komþu devletler ile girdiði polemikler ya da sahadaki çatýþmalarýnda hep, Türkiye’ nin rakiplerin yanýnda yer alýyor.
Yani bu durum, ülke menfaatleri bakýmýndn çok acý ve vahim bir durum...

Salih Zeki Çavdaroðlu
10 Ekim 2020

https://ferahnak.wordpress.com/2020/10/10/chp-ne-kadar-solcu-ya-da-sosyal-demokrat-daha-dogrusu-bu-iddialari-ne-kadar-dogru/