..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlarým her zaman gerçekleþmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Özcan Nevres




20 Þubat 2003
Bir Turizm Öyküsü  
Özcan Nevres
Delikanlý köyün kahvehanesine girdiðinde, kahvehanede oturanlarýn gözleri ona çevrilmiþti. Delikanlý meraklý bakýþlara aldýrmadan boþ masalardan birine oturdu. Yaþlýlardan biri,


:AIEA:
Bir Turizm Öyküsü
De baken ülen Faruk, imtihan nasýl geçti? Eyi havadisler va mý len? Delikanlý saygýlý bir þekilde,
Daha belli deðil be Mustafa amca. Sonuçlarý önümüzdeki ay bildirecekler.
Ülen gappe dinliler, senin sesinden daha güzel ses mi bulacaklar? Ne poh yemeye önümüzdeki aya salladýlar?
Yalnýzca ses güzelliði yetmiyor be Mustafa amca. Diksiyon, davranýþ, kulaðýn ses algýlamasý gibi bir çok faktörler var aradýklarý. Nasipse olur. Nasip deðilse elden ne gelir?
Ülen Faruk, kazanamazsan sakýn üzülme. Sende o ses varken kazinolarýn tümü sýraya geçerler vallaha. Mustafa aðayla ayný masada oturan bir yabancý, Mustafa aðanýn kulaðýna eðilerek,
Ne iþtir bu?
Radyo evine ses sanatkarý alacaklarmýþ. Bu delikanlýnýn çok güzel sesi var. Gel gör ki, köyümüzün yaþlýsý genci onun köyden biri olmasý nedeniyle harcandýðýna inanýyorlar. Þehirde onca uyanýk varken Faruk gibi bir köylü parçasýný elinden kim tutup da onu ses sanatkarý yapar diyorlar.
Mustafa aða, benim tanýdýðým bazý saz sanatçýlarý var. Ben bunun adýný soyadýný bir kenara yazayým. Ýleride belki bir yararýmýz olur bu gence.
Adý Faruk Kavalcý. Eðer öyle bir iyilik yapma olasýlýðý olursa bana haber ulaþtýr. Onu hemen gönderirim. Çok da severim keratayý. Sessiz, sakin ve de çok bilgili bir oðlan. Hele onunla bir konuþsan, inan ona köy çocuðu demezsin.
Öyle bir genci elinden tutmak ve yardým etmek sevabýn en büyüðünü kazandýrýr insana. Ben elimden geleni yapacaðým.
Sað ol Haldun bey. Köyümüzden büyük bir þarkýcý çýkmasý, köyümüzün yararýnadýr. Köyümüz denize ne kadar yakýn. Hal böyleyken ne yerli ne yabancý turist uðramaz bizim köye. Köyümüzün adý bir dillense, zengin takýmý, turist takýmý hücum ederler bizim köye. Köyümüzde iþ alanlarý açýlýr, arazilerimiz deðer kazanýr. Say say bitmez faydalarý.
Çok haklýsýn Mustafa aða. Ýnþallah onun ses sanatkarý olmasý için gerekeni yaparýz.
                              ***
Haldun bey, Ýzmir’e döndüðünde ilk iþi Mezarlýkbaþý’ndaki çalgýcýlar kahvehanesine uðramak oldu. Onu iyi tanýyan çalgýcýlardan bir kýsmý ayaða kalkarak karþýladýlar.
Oooo Haldun bey, hangi rüzgar attý sizi buraya. Yine düðün dernek mi var yoksa?
Bu sefer düðün dernek için deðil, hayýrlý bir iþ için geldim. Köyde bir yazlýk ev yaptýrýyorum. Köylülerden bazý arkadaþlar edindim. Bir delikanlýyý gösterdiler. Delikanlý radyo evinin açtýðý ses sýnavýna girmiþ. Delikanlý gariban. Arkasýnda destek olacak kimsesi yokmuþ. Ben de söz verdim ona yardýmcý olacaðýma. O delikanlý aranýza katýlsa, müzik bilgisini biraz arttýrsa iyi olur kanýsýndayým. Bir ay sonra ikinci bir imtihana girecekmiþ. Zaman çok dar ama, yine de faydadan ari olmaz.
Al gel delikanlýyý, bir ayda üç beþ þarkýyý pekiþtirir. Utangaçlýðý varsa utangaçlýðýný atar. Bildiklerimizi de kýsa zamanda öðretmeye çalýþýrýz.
Tamam Hüseyin bey. Yarýn köyden dönerken onu da getiririm. Bu yakýn otellerden birinden bir oda ayýrtayým. Yeme içme iþini de bizim Þevket ustanýn lokantasýnda hallederiz. Ha Þevket ustanýn lokanta dedim de aklýma geldi. Öðlen vakti geldi. Hem karnýmýzý doyururuz, hem de bir iki tek de atarýz.
Bir iþ çýkar diye bekliyorum. Yemek uðruna iþi kaçýrmayayým. Hadi size afiyet olsun.
Sen olmadan yemeðe gitmem. Garson çocuða tembihleriz. Arayan oldu mu? Gelip çaðýrsýn diye.
Tamam, öyle olur. Sizi ziyana sokacaðýz be Haldun bey.
Ne ziyaný caným. Altý üstü bir yemek. Senin güzel sohbetin her þeye bedel.
Lokantaya gittiler. Arka tarafta bir masaya oturdular. Garson gelip ne yiyeceklerini sordu. Haldun bey,
Bizim Þevket ustamýzýn elbasaný ünlüdür. Ýki elbasan, bir de duble salata, ayrýca masa altý bir yedi yüzlük. Garson masa altý yedi yüzlüðü anlayamamýþtý.
Beyim bizde öyle bir þey yok dedi. Haldun bey gülerek,
Oðlum sen Þevket ustaya benim söylediðimi söyle. O gerekeni yapar. Garson tezgaha dönüp sipariþleri söyledi. Þevket usta yemek ve salatalarý hazýrlayýp garsona götürmesini söyledi. Þevket usta zuladan bir yedi yüzlük çýkarýp açtýktan sonra gazete kaðýdýna sarýp sürekli müþterisinin oturduðu masaya gitti. Rakýyý verirken,
Benim dublemi ayýrmayý sakýn unutma diyerek masadan ayrýldý.
Dükkanda müþteriler iyice azalýnca gidip Haldun beyin masasýna oturdu. Çalgýcý Hüseyin’e,
Bak Hüseyin bey, bu Haldun beyi çok severim. Onun hatýrýna zulada hep raký bulundururum. Müþteriler ellerini ayaklarýný çektiler mi? gel keyfim gel. Keyfimizce demleniriz.
Ýnsanýn Haldun bey gibi bir dostunun olmasý çok güzel. Sað olsun. Ne zaman bir yakýnýnýn ya da komþusunun düðünü derneði olsa gelip beni bulur. Allah ondan razý osun. Onun sayesinde çok ekmek yedik.
Haldun bey çok can bir insandýr. Ýyilik severdir.
Ha Þevket usta, az daha unutuyordum. Yarýn bir delikanlý getireceðim. Bizim Hüseyin ustanýn yanýnda bir ay kurs görecek. Otelde yerini ayýrttým. Yemeðini de burada yer. Ben her hafta hesabýný öderim.
Aman Haldun bey, hesabýn sözü mü olur? Madem bu iþin içinde bir hayýr var. Yemeði de benden olsun.
Çok sað ol Þevket usta. Bu iþi ben üstüme aldým. Yediklerinin bedelini öderim. Hadi bakalým, akþam vakti yaklaþtý. Neredeyse müþteriler sökün eder. Hesabý getir de kalkalým.
Hesap olup da ne olacak be Haldun bey At bir onluk. Masrafý alalým yeter. Haldun bey,
Bir onluk az be þevket usta. Hiç olmazsa iki onluk olsun diyerek cüzdanýndan çýkardýðý iki on liralýðý masanýn üzerine býraktý.
                         ***     
Haldun bey inþaat iþçileri öðlen molasý verdiðinde köy kahvehanesine gitti. Doðruca Mustafa aðanýn oturduðu masaya gidip oturdu. Elinde taþýdýðý paketi masanýn üzerine koyup açtý. Mustafa aða,
Hayrola Haldun bey, köyde kýtlýk varmýþ gibi azýðýnla gelmiþsin. Benim evden kuru yavan bir þeyler getirirdik.
Çocukluðumda evimizin bahçesindeki fýrýnda piþirdiðimiz ekmekleri yerdik. Koca bir tepsi ekmeði kolayca tüketmek olasý mýydý? Ekmek üç dört gün sonra tuðla gibi olurdu. Harç yap tuðla niyetine kullan. Ara sýra babam kazamýzdan çarþý ekmeði getirirdi. Ailece bayram ederdik. Þimdilerde sizin köy ekmeklerinizin özlemini çeker olduk. Hep ev ekmeði yemeðe gýna gelmiþ olacaðýz ki, çarþý ekmeði bize çok deðiþik ve lezzetli gelirdi. Aslýnda onun lezzeti hemen taze tüketilmesinden kaynaklanýyordu. Evden çýkarken benim haným gelirken bula bilirsen köy ekmeði getir diye tembihledi. Böreði ikimiz yeriz diye çokça aldým. Hadi bakalým çaylarý söyle de yemeðe baþlayalým. Yemekten sonra bir iki yere soralým. Yeni ekmek yapan varsa ederi neyse bir tane alayým.
Sormaya hacet yok Haldun bey. Bizim evde hamur karmýþlardý. Biraz sonra fýrýna atarlar. Çýktýðýnda getiririm.
Desene þanslý günümdeyim.
Ne þansý bey, eni konu bir ekmek. Hele sen inþaatý bitirip köyümüze taþýn. Avratlarýmýz beraberce bizim fýrýnda istediðin kadar piþirirler.
Bizim fýrýn dedin de aklýma geldi. Benim evin inþaatýnda çalýþanlara bahçeye bir fýrýn yapalým dedim. O iþ bizim iþimiz deðil dediler. Baðarasý’nda bir demirci Ali usta var. O fýrýn iþini çok iyi beceriyor.
Tanýrým Ali ustayý. Çok tembeldir. Onu öyle boþ çalýþtýramazsýn. Açacaksýn önüne þarabý. Hem içecek, hem bol bol fýkra anlatacak.Aðzý doluyken iyi çalýþýr. Fýkra anlatmakta da çok bitirimdir.
Yarýn erken gelirim. Beraberce Baðarasý’na gider o ustayý alýr geliriz.
Gitmesine gideriz de, sakýn þarapsýz gelme. Malum, bizim köyde þarap satmazlar.
Tamam gelirken bir kasa getiririm.
Yok caným o kadar da deðil.
Yabana mý gidecek? Kalanýnýn da biz tepeleriz.
Olur tabi. Neden olmasýn?
Aklýma gelmiþken söyleyeyim. Dün gösterdiðin sesi güzel dediðin delikanlý için gerekeni yaptým. Bu akþam giderken onu da götüreyim.
Götürmek kolay da o meteliksizin bir. Cebinde çay parasý bile yoktur. Ne yer, ne içer þehir hayatýnda?
Ben ona otelde yer ayýrttým. Çalgýcýlar kahvesinin hemen yakýnýnda. Otelin karþýsýndaki lokantada da yiyip içecek. Onu bir ay bakmak benim boynumun borcu. Ýþ bulup çalýþtýðýnda çalýþtýðýndan kazandýðý yanýnda kar kalýr.
Desene be Haldun bey, bizim Faruk dört ayak üstüne düþtü. Ýnþallah kadir kýymet bilir ve bu iyiliðini unutmaz.
Ýsterse unutsun be Mustafa aða. Biz bir maya çalacaðýz. Tutarsa iyi olur. Tutmazsa dert edinmeyiz.
Ha iþte, köyümüzün bekçisi geldi. Þuna bir sesleneyim.
Mahmut, üle Mahmut!!!!
Hayrola Mustafa emmi, nasýrýna basýlmýþ gibi ne ünleyip duruyon. Yoksa adýmý mý belliyon?
Hele gel bakayým. Önce bir çayýmýzý iç. Sonra da bizim þu þarkýcý Faruk’u bulu ver bize.
Ne etçen o haylazý?
Hele sen bi gel bakayým. Bekçi gelip selam vererek masaya oturdu.
Bu bey þu Hüsnü’lerin o geniþ bahçeli viraneyi alan deðil mi?
O ya.
Beyim netçeniz o viraneyi?
Her tarafýný yenileyip ilaveler yapýyoruz. Saray yavrusu gibi bir ev oluyor. Hem de aslýna uygun olarak. Damý yine toprak. Duvarlarý kireçli samanlý sýva. Yaný baþýna bir salon ve tuvalet ilave ettik. Bahçesine bir de fýrýn yaptýracaðým. Doðramasý hazýrlandý. Boyasý badanasý yapýlýrken kol duvarlarý da onarýlacak. Kýsmet olursa bu yaz köyünüzün sefasýný yaþayacaðýz.
Masraf çok olmuþtur ama deðer. Zira köyümüzün en havadar yeri orasý. Bir de bahçesini aðaçlandýrdýnýz mý? meyveye para vermezsiniz.
Ýnþallah. O konuda sizlerin bilgisinden yararlanacaðým. Bekçi kahvecinin getirdiði çayý içtikten sonra kalktý.
Bana müsaade edin. Biraz iþim var. Bu arada Faruk denilen o haylazý da bulup göndereyim.
                         ***
Faruk çekingen adýmlarla kahvehaneye girdi. Mustafa aðayý görünce yanýna yöneldi.
Buyur Mustafa amca beni istemiþsin.
Ben deðil oðlum, Haldun bey seni çaðýrmamý istedi. Otur da anlatsýn sana.
Buyur beyim dedi heyecanla.
Bak oðlum, Mustafa aða senden övgüyle söz etti. Radyo evinin açtýðý sýnava girmiþsin. Ýkinci sýnav çok önemli. Göz doldurman gerekir. Ben senin için bir keman ustasýyla görüþtüm. Seni de çalýþtýklarý yere götürmeyi kabul etti. Bir aylýðýna otelde yer ayýrttým. Bu bir ay içinde otelin karþýsýndaki lokantada karnýný doyuracaksýn. Bu bir ayýn içindeki tüm masraflarýn bana ait. Sen çayýný içtikten sonra gereken hazýrlýðý yap. Ýþçiler paydos ettiðinde beraber gideriz.
Ýyi ama beyim, ben borcumu size nasýl öderim?
Ne borcu oðlum? Sana bir þans kapýsý açmak istiyorum. Adam ol. Þansýný iyi kullan. Seni iyi bir ses sanatçýsý olarak görmemizle bize olan borcun biter.
Çok teþekkür ederim. Ýyiliðinizi ömrüm boyunca unutmayacaðým. Çayýný hýzla yudumlayýp gitmek üzere izin istedi.
                         ***
Faruk sevincinden uçacak gibiydi. Bu iyi yürekli adam nasýl oldu da böyle birden karþýsýna çýkývermiþti. Evine gidip iþe yarar giysilerini bir torbaya yerleþtirdi. Hazýrlýðýný yaparken avaz avaz þarký söylüyordu. Ocaða baktý. Hiç odunu kalmamýþtý. Oysa gitmeden önce banyo yapmam gerekir diye düþündü. Çýkýp ormana yöneldi. Yanýnda getirdiði çuvala çam kozalaklarý doldurdu. Çuvalý sýrtýna vurup evine yöneldi. Neyse ki iniþ aþaðý yol aldýðýndan fazla zorlanmýyordu. Eve geldiðinde çuvalý ocaðýn yanýna koydu. Ýçinden aldýðý kozalaklarla ocaðý doldurdu. Ocaðýn üstüne koyduðu kazana su doldurduktan sonra ocaðý ateþledi.
Banyosunu yaptýktan sonra torbasýný alýp kahvehaneye gitti. Banyodan sonra sobasýz evinde üþütebilirdi. Bu nedenle geri kalan zamanýný kahvehanede geçirmeyi yeðledi. Sobaya yakýn bir yere oturup beklemeye baþladý. Dakikalar sanki hiç ilerlemiyordu. Aklýna bazý kuþkular çöreklendi. Ya kendisiyle dalga geçtilerse? Yüreðinde alevlenen umutlar sönüverecek miydi? Bu adam kendisini tanýmýyordu. Üstelik birbirlerine bir merhabalarý bile olmamýþtý. Neden bu tanýmadýðý adam bana böyle bir iyilik yapmaya kalkýyor? Mutlaka benimle dalga geçti bu adamlar. Ama Mustafa amca oturaklý adamdýr. Baþý kýçý oynamayan bir adam olarak tanýrdý onu. Neden kendisine boþ yere böylesine bir ümit versinler? Sobanýn sýcaðýnda bedeni iyice gevþemiþti. Gözlerine çöken uyku isteði dayanýlacak gibi deðildi. Kalkýp dipteki masaya gidip oturdu. Üzerine çöken uyku isteðini bir türlü def edemedi. Kalkýp ocaða gidip bir bardak su içti. Biraz da avucuna döküp yüzünü ýslattýktan sonra gidip yerine oturdu. Karþýsýna geçip oturan Mustafa aðayý fark ettiðinde yüzü kýpkýrmýzý kesildi. Kalkýp yanýna gidip elini öptü.
Kusura bakma Mustafa amca, çok kötü dalmýþým. Geldiðini fark etmedim.
Aldýrma be evlat. Þimdi sende merak var. Þehirde neler olacak diye düþünüyorsundur. Ben de yengenin taze piþirdiði ekmekten getirdim. Haldun beye vereceðim. Malum, þehirliler bizim köy ekmeðini pek severler.
Severler tabi. Yengem de ekmeði çok iyi piþirir. Haldun beyin hanesi ekmeði görünce kim bilir ne kadar sevinecekler.
Ne yapsýnlar be oðlum. Þehirde köy ekmeðe nerede yapacaklar. Þehir kadýný ekmek yoðurmayý bile bilmez. Bilse de o zahmete girmez.
Haklýsýn Mustafa amca. Haldun beyin kapýdan girdiðini görünce kalkýp ayakta karþýladýlar. Haldun bey kahveciye üç çay diye iþaret edince, Mustafa aða,
Acelen ne Haldun bey. Biz ölmedik daha. Sen köye taþýnýncaya kadar konuðumuzsun. Senin paran bu kahvede geçmez.
Mustafa aða mahcup ediyorsun beni.
Niye mahcup olacaksýn ki? Biz senin oraya gelsek elimizi cebimize atmayýz. Bunu böyle belle.
Hele sen gel bizim oraya, gerisini düþünme. Masanýn üzerinde torba içinde duran ekmeðin kokusunu ancak fark etti. Torbanýn üzerine elini koydu. Sýcacýktý.
Ekmek mi bu?
Evet. Haným yeni çýkardý fýrýndan. Torbaya koyduk. Soðumadan eve ulaþsýn diye.
Çok sevindim buna. Ýnan evde çocuklar bayram yapacaklar.
Desene bundan sonra çocuklar çok çok bayram edecekler. Haldun bey torbanýn aðzýný açýp iri bir parça kopardý. Sýcak sýcak yedikten sonra,
Hadi bakalým Faruk bey, yolcu yolunda gerek. Çaylarýmýzý da içtik. Þimdi yolculuk vakti geldi. Mustafa aðayla esenleþip ayrýldýlar. Arabanýn yanýna vardýklarýnda Haldun bey bagajý açtý. Faruk hemen torbasýný bagaja koydu. Arabaya binip yola çýktýlar. Ýzmir’e vardýklarýnda doðruca Mezarlýkbaþý’na gittiler. Arabayý çalgýcýlar kahvehanesinin yakýnýndaki benzin istasyonuna park ettiler. Anahtarý benzinlikte çalýþana vererek,
Motor yaðýný deðiþtir. Yað kontrollerini ve alt yaðlamasýný yap. Depoyu fulle dedi. Benzinci,
Baþ üstüne efendim dedi. Haldun bey,
Hadi bakalým önce bagajdan torbaný al. Kalacaðýn otele býrakalým. Otel çýkýþý karþýdaki lokantayý göstererek ,
Yemeðini bu lokantada yersin dedi. Az sonra çalgýcýlar kahvehanesine vardýlar. Ýçeri girdiklerinde kemani Hüseyin’in yanýna gidip oturdular.
Hoþ geldiniz.
Hoþ bulduk Hüseyin bey. Ýþte size sözünü ettiðim delikanlý bu. Babalarýmýzýn çocuðunu öðretmene teslim ederken bir sözü vardý. Eti senin kemiði benim. Senden ricam bu delikanlýya öðretebileceðin her þeyi öðret.
Ona hiç þüphen olmasýn.
Þüphem olsaydý onu size getirmezdim.
Delikanlý adýn ne?
Faruk efendim.
Çaylarýmýz gelmeden þöyle ufaktan bi asýl bakalým. Nasýl bir cevherin var anlayalým. Faruk þaþkýnlýkla,
Burada mý diye sordu?
Abe aslaným burasý çalgýcýlar kahvehanesi. Burada þarký söylemenin ayýbý olmaz. Hadi bakalým biraz cesaret. Çekinme. Faruk etrafýna bakýndý. Her kes kendi havasýndaydý. Kimi sazýna akort yapýyordu. Alçak bir sesle ada sahillerinde bekliyorum þarkýsýný söylemeye baþladý. Hüseyin bey eliyle yükselt, yükselt diye iþaret etti. Faruk þarkýyý daha yüksek bir sesle okumaya baþladý. Yan masalarda oturan birkaç müzisyen kalkýp masalarýna geldiler. Hayranlýkla Faruk’u dinlediler. Þarký bittiðinde kahvehanede alkýþ ve bravo sesleri yükseldi. Meraklýlar sordular.
Hüseyin bey kim bu delikanlý diye soranlar oldu? Helalin var be delikanlý diye baðýrýlmalar oldu. Faruk þaþkýn ne söyleyeceðini, ne yapacaðýný bilemez haldeydi. Masaya gelenler sözleþmiþler gibi,
Hadi be agam çek bir tane daha dediler. Hüseyin bey,
Agalar, çaylarýmýz geldi. Çayýmýzý içelim. Faruk’un biraz daha heyecaný yatýþsýn, devam ederiz söylemeye dedi.Çaylar içildikten sonra kemeni Hüseyin kýlýfýndan kemanýný çýkardý. Kemanýnýn çýktýðýný görenler hemen kendi çalgýlarýný çýkardýlar. Kahvehane bir anda konser salonuna dönüþtü. Þarkýlar peþ peþe söylenildi. Haldun bey,
Hadi beyler delikanlýnýn ilk günde gözünü korkutmayalým. Bu günün yarýný da var. Bana müsaade edin diyerek ayrýldý. Haldun bey gittikten sonra sohbet daha da koyulaþtý.
                         ***
Haldun yattýðýnda ikircikliydi. Yarýn ne olacak düþüncesi kafasýna öyle bir yerleþti ki, bir türlü söküp atamadý. Bu yüzden geceyi uykuyla uyanýklýk arasýnda geçirdi. Sabahý zor etti. Kalktýðýnda yanýnda getirdiði týraþ takýmlarýný torbanýn içinden bulup çýkardý. Tuvalete giderek lavoba aynasýndan yararlanarak týraþ oldu. Odasýna dönüp takýmý yerine koyduktan sonra otelden çýktý. Karþýya geçip lokantaya girdi. Çorba söyledi. Çorba nefisti. Belki de uzun zamandan beri böyle sýcak bir çorba içmediðinden olacak doymamýþtý. Ýkinci bir çorba içmek yüzsüzlük mü olur diye düþündü. Daha ilk günde kötü bir baþlangýç mý olurdu? Ne olursa olsun ikinci çorbada karar kýldý. Garsona bir çorba diye iþaret etti. Ýkinci çorbayý da tükettikten sonra açlýk duygusu sona ermiþti. Çalgýcýlar kahvehanesine gitti. Kahvehane çok tenhaydý. Girip girmemekte tereddüt etti. Kahveci,
Ne dikiliyorsun orada? Geçsene içeriye. Kemancý Hüseyin’i arýyorsan o daha gelmez. O biraz ehli keyiftir. Ne yapayým sana? Çay mý kahve mi?
Çay deyip içeri girdi. Dip masalardan birine oturdu. Kahveci çayý getirip masasýna býraktý.
Dün elimdeki iþi býrakýp seni dinledim. Sesin gerçekten çok güzel. Sakýn ucuza satma kendini. Önüne gelen her kaðýda çakma imzayý. Bu çalgýcýlarýn alemi bambaþka bir alemdir. Paranýn çoðuna azýna bakmazlar. Onlar için yaþamak günü gün etmekten ibarettir. Çok fazla uyma onlara. Para gençlikte kazanýlýr. Kazandýðýný bir kenara yýðmazsan ihtiyarlýkta periþan olursun. Gençliðimde çeþmeler hep ayný þekilde akacak sanýrdým. Kazandýðýmý har vurup harman savurdum. Memur deðilim ki emekliliðim olsun. Þimdi gördüðün gibi el ocaðýnda bu yaþta hizmetkarlýk yapýyorum. Ýyi bak benim halime. Ýleride benim düþtüðüm duruma düþme. Ýstemez miydim ben böyle bir mekaným olsun. Ýstemez miydim ben kendi iþimin patronu olayým. Olmadý iþte. Olmasý gerekeni gençlikte beceremedim. Hadi bu gün elim ayaðým tutuyor. Ya yarýn? Yarýn ne olacak. Bu sesle sen mutlaka baþarýlý olacaksýn. Ne yap yap, çeþmeler akarken küpünü doldur. Ýleride sen de benim gibi piþmanlýk acýlarýyla kývranmayasýn.
Sað ol usta. Dediklerini kafamýn içine kazýdým. Hiç unutmayacaðým. Çayýný içip bitirdiðinde sandalyasýnýn arkalýðýna iyice yaslandý. Gözü karþýsýnda oturan adama takýldý. Keyifle sigarasýný içiyordu. Ýçine çektiði dumaný aðzýndan boþaltýrken duman halka olarak çýktý. Geniþledi, geniþledi. Sonra da daðýlýverdi. Ne keyif verici bir þeydi bu sigara içmek. Oysa kendisi bu keyifi hiç yaþamayacaktý. Zira sigara ses tellerine zarar verip sesinin bozulmasýna neden olabilirdi. Sigaranýn cazibesinden kurtulmak için yönünü caddeye çevirdi. Caddede yoðun bir insan kalabalýðý vardý. Arada bir belediye otobüsleri, taksiler ve özel arabalar geçiyordu. Köyünü düþündü. Kim bilir kaç zamandýr köyünde Haldun beyin arabasýndan baþka araba görülmemiþtir. Oysa bu koca kentte her taraf araba kaynýyordu. Kim bilir? Ýleride belki kendisinin de bir özel arabasý olabilirdi. Geleceðine dalýp gitmiþti. Tanýdýk bir sesle irkildi. Dönüp baktý. Seslenen kemani Hüseyin beydi. Hemen kalkýp bir sandalyeyi düzelterek buyur etti.
Kusura bakma ustam. Dalýp gitmiþim. Buyur otur.
Bakýyorum köye hasret erken baþladý gibi.
Yok be usta, geçip giden arabalara dalmýþým.
Sen gençsin. Üstelik sesin istikbal vaat ediyor. Gün olur senin de araban olur.
Yok be usta nerde bende o þans?
Moralini bozma. Bir iþi baþarmak için azimli olacaksýn. Ýþi þansa býrakmayacaksýn. Ýnþallah bu gün hayýrlý bir iþ çýkar da nafakamýzý çýkarýrýz.
Ýnþallah be usta. Faruk ustasýna çay söyleyecek ama beþ parasý yok. Bu ara garsonun iki çayla geldiðini görünce rahatladý. Garson,
Aslaným, belli ki paran yok diye çekiniyorsun. Bizde adettir. Parasý olmayanlarýn içtiklerini ocak kenarýna yazarýz. Paralarý olduðunda öderler. Ne istediðini çekinmeden söyle. Bu çaylar yedekten. Hadi afiyet olsun diyerek uzaklaþtý. Kemani Hüseyin,
Anladýn mý bu kahvehanede neden toplandýðýmýzý. Buranýn sahibi musikiye çok meraklý. Bu meraký yüzünden hepimizi korur ve destekler. Biz de burayý evimiz gibi bellemiþizdir. Ýçimizden hiç biri bu mekana yamuk yapmaz. Aylarca borçlanýrýz. Kýyak bir iþ yakaladýðýmýzda ilk iþimiz buraya borcumuzu üdemek olur. Bu sýrda içeri yabancý biri girdi. Ocakçýya bir þeyler sordu. Ocakçý bulunduklarý masayý iþaret etti. Kalkýp adamý ayakta karþýladýlar. Adama oturduktan sonra kendileri de oturdular.
Efendim önce ne içersiniz? Onu soralým. Daha sonra iþ görüþürüz.
Bir çay alayým.
Emredersiniz efendim. Kemani Hüseyin garsona bir çay diye iþaret etti. Yabancý,
Bu gün iþim çok. Hem çayýmý içeyim, hem konuþalým. Bizim bir düðünümüz var. Ýlle de þarkýcý ve köçek isteriz diye tutturdular. Bu kahvehaneden saðlayabileceðimi söylediler. Doðru yere gelmiþim. Ocakçý da hemen sizi önerdi.
Tamam beyim. Bizim ekibin þarkýcýsý da var, küçeði de. Düðün ne zaman?
Önümüzdeki Cuma baþlayacak, Pazar akþamý son bulacak.
Tamam efendim. O güne hazýr oluruz. Yalnýz bizim çalgý takýmý zengindir. Bir arabayla bizi aldýrmanýz gerekir.
Tabi aldýrýrýz. Nereden almamýzý istersiniz?
Buradan efendim.
Tamam da bir de ücreti konuþalým.
Yedi kiþi geleceðiz. Üç gün yüðmiye yüz lira desek iki bin yüz lira eder. Bahþiþler de bizim olur.
Tabi ki bahþiþler sizin olacak. Ýki bin yüz çok deðil mi?
Ekibimizi gürdüðünüzde az verdim bile diyeceksiniz.
Tamam size hemen yüz lira kaparo vereyim. Üstünü düðün sonunda alýrsýnýz. Yüz lirayý verdikten sonra izin isteyip ayrýldý.
Hadi bakalým Faruk efendi iyi bir iþ kaptýk. Þimdi doðruca bizim eve. Evde iki gün sýký bir çalýþma yapacaðýz. En az elli þarkýyý hatasýz okuman lazým. Gerçi o hengamede kimin ne yaptýðý, ne söylediði belli olmaz ama, biz yinede hazýrlýklý olalým.
                         ***
Düðün gününe kadar çok sýký bir çalýþma yaptýlar. Kemancý Hüseyin çýraðýndan çok memnundu. Eþine,
Bakasýn be haným, anlarsýn bu Faruk’taki cevheri?
Anlamaz olur muyum be Üsiyin. Mübarekte ses ses deðil sanki bir ýrmak çaðlar. Bakarým kulaklarý çok iyi alýr sesleri. Büyük þarkýcý olacak bu þopar. Ýnþallah sonradan unutmaz bizi. Faruk kýzararak,
Yok be yenge unutur muyum hiç.
Hadi bakalým size hayýrlý iþler. Ýnþallah kalabalýðý görünce heyecanlanýp bildiklerini unutmazsýn.
Yok be yenge unutur muyum hiç?
Evden çýktýktan sonra doðruca Çalgýcýlar Kahvehanesine gittiler. Çoktan beri iþsiz olan sazendeler, iþi kaçýrma korkusuyla kahvehaneye erkenden gelmiþlerdi. Kemancý Hüseyin buyur edildiði yere otururken, kahveciye seslendi.
Abe yapasýn bize yedi çay dedi. Sazendelerin arasýnda oturan kadýna dönüp,
Abe Güllü, almýþsýn paracýklarýn kokusunu erkenden gelmiþsin. Bak aramýzda taze bir þopar var. O artýk bizim þarkýcýmýz. Allah ona üyle ses vermiþ ki anlatamam.
Abe Üsiyin agam, bu elli kiloluk çiroz için mi sülersin bunlarý.
Bakma sen ona, ufak tefek ama, ciðeri mangal gibi. Çekti mi gazeli yer yerinden oynar.
Ayda be çok büyütürsün adamý.
Bu gece gürürsün. Bak yutmayasýn dilini.
Abe niye yutayým dilimi? Hiç mi þarkýcý gürmedik?
Gürdün gürmesine ama, bunun gibisini gürmedin.
Abe akþam ola hayrola. Güreceðiz bu gece rüzgar gütürür kopili.
Güreceksin Güllü güreceksin. Çok þarkýcýya eþlik ettim ama, bunun gibisiyle ilk kez karþýlaþtým.
Akþam yemeði için hazýrlýklar tamamlandýðýnda saz takýmý yerini aldý. Koro halinde bir süre devam eden programdan sonra Kemani Hüseyin Güllü’ye
Hadi sen çýk dedi.Güllü
Ne... ben bu þopardan önce mi Çýkacam? Ülürüm vallahi çýkmam. Abe nasýl istersin benden bu dünün þoparýndan önce çýkmamý? Güllü’nün itirazý üzerine mikrofonu eline alarak,
Kýymetli konuklar, huzurunuza büyük ses, istikbalin büyük radyo sanatçýsý Faruk Kavalcý’yý davet ediyorum. Onu radyo dinleyicilerinden önce ilk olarak bu güzel ve sanat sever topluluk dinleyecek. Cýlýz bir alkýþtan sonra Faruk Kavalcý sahneye çýktý.
Aziz dinleyicilerim, programýma baþlamadan önce hepinizi saygýyla ve sevgiyle selamlýyorum. Ýlk okuyacaðým eser yýllarýn eskitemediði Kapýldým gidiyorum bahtýmýn rüzgarýna. Yine cýlýz alkýþlar. Þarkýyý okumaya baþladýðýnda en umursamayanlar bile ellerindeki çatalý kaþýðý býrakýp dinlemeye baþladýlar. Þarkýlar peþ peþe devam ediyordu. Konuklarýn Rumelili olduðunu sezen Faruk, Rumeli türkülerine baþlayýnca davetliler coþtukça coþtu. Silahýný çekip havaya ateþ eden edene. Programý sona erdirmek istediðinde alkýþlarýn ardý arkasý kesilmedi. Sahneye tekrar çýkmak zorunda kaldý. Konuklardan kolay kurtulacak gibi deðildi. Kemani Hüseyin,
Deðerli konuklar, arkadaþýmýz biraz dinlendikten sonra programýna devam edecektir. Þimdi huzurlarýnýzda büyük oryantal dansöz Güllü. Hep beraber alkýþlayalým der demez Güllü sahneye fýrladý. Bu büyük sesin ardýndan sahneyi doldurmanýn güç olacaðýný bildiðinden programa en kývrak danslarla baþladý. Buna raðmen, Faruk, Faruk diye tutturulan temponun ardý kesilmiyordu. Güllü buna raðmen dansýný sürdürdü. O gece Güllü’den sonra Faruk defalarca sahneye çýkmak zorunda býrakýldý.
Gece yarýsýndan sonra düðüne ertesi gün devam edilmek üzere son verildi.
Konuk olacaklarý eve doðru giderlerken Güllü,
Abe Üsiyin, ne halt etmeye bu þoparý benden önce çýkardýn. Neredeyse davetliler beni sahneden atacaklardý.
Abe Güllü ben sana demedim mi ilk sen çýkasýn diye. Tutturmuþsun o daha dünkü þopar. Herkes haddini bilsin diye. Þimdi de bana sitem edersin. Boþuna demezler deveden büyük fil var diye. Þopar üðretti sana Hanya’yý Konya’yý. Olanlar hepimize oldu. Abe doðru dürüst paracýk takan bile olmadý.Yarýn sen çýkarsýn. Güsterirsin tüm hünerlerini.
Güstericem, güstericem hünerlerimi. Siyircilerin aðzýný bir karýþ açýk býrakacaðým.
                         ***
Güllü geceyi neredeyse uykusuz geçirdi. Bunca yýl köçeklik yapýyordu. Böyle bir durumla hiç karþýlaþmamýþtý. Gün ýþýrken,
Abe Güllü çok fena taktýn kafaný bu þopara. Biraz zýbar da program baþladýðýnda sütçü beygiri gibi ayakta uyumaasýn. Diyerek baþýný yastýða gömdü. Günün yorgunluðuna uykusuzluðun yorgunluðu da çökünce uyuya kaldý.Derin uykusundan kemani Hüseyin’in dürtmesi ve seslenmesiyle güçlükle uyandý.
Abe Güllü, bu ne uykusu böyle? Gürenler üç gündür uyumamýþ sanacaklar. Hadi kalk artýk. Neredeyse üylen olur. Güllü uzun uzun gerindikten sonra kalktý. Elini yüzünü yýkadýktan sonra kendisi için bekletilen yemek masasýna oturdu. Aç olmasýna raðmen lokmalar sanki boðazýnda düðümlenmiþti.
Abe Üsiyin, bakasýn bana. Bulasýn bana bir kadeh rakýcaz.
Bu saatte raký mý içilir be güllü. Yediðin kadar ye. Biraz sonra üylen yemeði baþlayacak. Yemekte istediðin kadar týkýnýrsýn. Güllü kemancý Hüseyin’den ümidini kesince dýþarý çýkýp yemeðin ne tarafta yapýldýðýný araþtýrdý. Nerede olduðunu keþfedince oraya gitti. Yemek kokularý nefisti. Ýçme arzusu daha da körüklendi. Mutfaða girip kadýnlara seslendi.
Abe güzeller, raký yok mu burada? Kadýnlar gülüþerek Güllü’ye baktýlar. Biri,
Var, hem de istediðin kadar. Dip taraftan alýp geldiði bir yedi yüzlük rakýyý Güllü’ye uzattý. Güllü,
Abe bana þiþeyi verirsin. Napçam ben þiþeyi. Bana bir bardak koy yeter. Kadýn çakýnýn ucundaki burgunun ucunu tapaya sokarak çevirdi. Burgu iyice yerleþince asýlýp tapayý çýkardý. Masanýn üzerindeki bardaðý doldurdu. Güllü bardaðý alýp bir dikiþte içti. Genzi kötü yanmýþtý. Gözlerinden yaþlar gelmeye baþladý.
Abe ablalar, yaktý bu meret beni. Veresiniz bir bardak su, sündürsün bu ateþi. Kadýn ayný bardaða su doldurdu. Güllü onu da bir dikiþte içtikten sonra,
Oh be dünya varmýþ diyerek uzaklaþtý.
                         ***
Öðlen vakti yaklaþýnca hummalý bir faaliyet baþladý. Masalar yan yana diziliyor ve bir taraftan servis tabaklarý taþýnýyordu. Bu arada gelen konuklar hemen yemek masasýna davet ediliyorlardý. Masalara yeteri kadar konuk yerleþince servis baþladý. Saz ekibi yerini alarak çalmaya baþladý. Güllü gözüne kestirdiði orta yaþlý birinin yanýna oturup,
Abe paþalarýn paþasý, duldur bir tane de bana beraber parlatalým. Adam biraz þaþkýn, biraz da etrafýndakilerden tedirgin, Güllü’nün onca kiþinin arasýndan kendisini seçmiþ olmasýndan da memnun, heyecandan titreyen eliyle þiþeyi alýp bardaða yarýlanýncaya kadar boþalttý. Su þiþesini eline aldýðýnda Güllü,
Abe kuyma su, kaçýracaksýn rakýnýn tadýný. Bardaðý alýp bir dikiþte içti. Çatalýn birini alýp büyükçe bir et parçasýna sapladýktan sonra çatalý kendisine rakýyý sunana verdi.
Ayda be, besleyesin biraz Güllü’nü. Çatalý alýp Güllünün aðzýna uzattýðýnda, kýskanç gözlerin kendi üzerine kenetlendiðini fark etti. Kendisine bakanlara inat edercesine Güllü’nün bardaðýna raký koyduktan sonra kendi bardaðýný kaldýrýp,
Hadi bakalým Güllü haným þerefine deyince, Güllü’de bardaðýný kaldýrýp bardaklarý tokuþturdular. Kadehler üçüncü kez kalktýðýnda Güllü adamýn iyice erdiðini fark etti. Bu aþamadan sonrasý tehlikeli olurdu. Bunu geçmiþte yaþadýðý bir çok olaydan biliyordu. Rakýlar içildikten sonra Güllü kolunu adamýn omzuna atarak, yanaðýna bir öpücük kondurdu.
Abe agam hoþça kalasýn. Programdan sonra gürüþürüz gene. Adamda konuþacak hal kalmamýþtý. Güllü’nün yanaðýna kondurduðu öpücük, içtiði rakýdan beter sarhoþ etmiþti kendisini. Güllü’nün kývýrta kývýrta yürüyüþüne takýldý gözleri. Bardaðýný yeniden doldurup bir dikiþte içti. Kolunu masanýn üzerine dayayýp alnýný kolunun üzerine koydu. Kendi kendine konuþmaya baþladý. Ah ulan Recep ah. Gençlik denen güzelliði hiç yaþamadýn ki, böyle cilveli, erkeðin ruhunu okþayan kadýnlarla yaþamýþ olasýn. Askere gitmeden baþ göz edildin. Askerlik dönüþü, çoluk, çocuk geçim derdi derken hayatýn büyük bölümü uçup gitti. Eli karýsýndan baþka bir kadýna deðmemiþti. Baþka bir kadýnla iliþki nasýl olur hiç öðrenmemiþti. Güllü’nün öptüðü yanaðý sanki cayýr cayýr yanýyordu. Yanaðýndan yayýlan ateþ dalga dalga tüm bedenini sarýyordu. Onca yýl kendisine karýlýk eden Hatçe’si neden o denli soðuktu. Neden bu yabancý kadýn kadar sýcak, cilveli ve okþayýcý deðildi.
Sazlar hareketli bir parça çalmaya baþladýðýnda baþýný kaldýrýp baktý. Bir öpücüðüyle tüm bedenini ateþe boðan kadýný seyre baþladý. Alkolün etkisiyle tüm bedeni uyuþmuþ olmasýna raðmen vücudunun bir yerinde bir kýpýrdama baþladý. Kývrak dansýný yaparken etekleri savrulan ve bu savrulma sýrasýnda ara sýra görünüp kaybolan bacaklara dayanýlmaz bir özlemle baktý, baktý.
Güllü sahnedeki kývýrmalarýnýn ve çatlak sesiyle söylediði þarkýlarýnýn bedelini, saz arkadaþlarýnýn hakkýyla birlikte toplamak için konuklarýn arasýna girdi. Ýlk yanaðýna öpücük kondurduðu Recep’in yanýna gitti. Önünde kývýra kývýra, zillerini þakýr þakýr þaklatarak,
Hadi aslaným, tak bakalým Güllü’cüðüne paracýðýný. Recep elini cebine atýp bir beþ yüzlük çýkarýp ucunu tükürükledikten sonra Güllü’nün alnýna yapýþtýrdý. Recep’in beþ yüz lira yapýþtýrdýðýný görenler altta kalmamak için ellilikleri, yüzlükleri peþ peþe yapýþtýrmaya, iðnelemeye baþladýlar. Bahþiþin bolluðunu gören saz ekibi coþtukça coþtu. Güllü yorgunluktan ve fazlaca içtiði içki yüzünden ayakta duramayacak hale geldi. Konuklarý selamladýktan sonra üstünde ve koynunda biriken paralarý Kemancý Hüseyin’in keman kutusuna doldurdu. Faruk’a dönüp küçümser bir edayla
Hadi bakalým þoparým benim. Baþla artýk ukumaya. Faruk mikrofonu kendine göre ayarladýktan sonra,
Deðerli konuklar, Bu gün aranýzdaydým. Bazý dostlar edindim. Rumeli göçmeni olan dostlarým için bu gece programýmda Rumeli türküleri söyleyeceðim. Konuklar çýlgýnca alkýþlamaya baþladýlar. Oynak Rumeli türküleriyle kendilerinden geçip, oyunlar oynadýlar. Gecenin ilerlemiþ saatine raðmen kimsenin yerine oturmaya niyeti yoktu. Gülü’nün öpücüðü nedeniyle halen kendini toplayamamýþ olan Recep yerinden kalkýp Faruk’un yanýna gitti. Avucunun içinde tuttuðu beþ yüz lirayý Faruk’un alnýna yapýþtýrdý. Bunu görenler bir taraftan Recep’i alkýþlýyorlar bir taraftan da para yapýþtýrma yarýþýna giriyorlardý. Coþku olanca hýzýyla sürüyordu. Bu ara köy bekçisi muhtarýn emriyle düðünün sona erdirilmesi gerektiðini söyledi. Bekçiyi umursayan yok. Bunun üzerine düðün sahibi mikrofona çýkýp eðlenceyi sona erdirmek zorunda olduklarýný söyledi. Çalgýcýlara da kesin diye iþaret etti. Sazlar susunca konuklar daðýlmaya baþladý.
Recep evine gittiðinde karýsý hýþýmla karþýladý. Hýrsýndan neredeyse Recep’in yakasýna sarýlacaktý.
O köçek karýdan nasýl ayrýlýp da evinin yolunu buldun? Halini gören de ömründe karý görmemiþ sanacak. Aferin sana. Bu gece çok güzel nam yaptýn. Konu komþuya beni de kendini de rezil ettin. O karýnýn koynuna girip eve gelmez diyordum ama, karý seni koynuna almadý olsa gerek.
Kes be, amma da uzun ettin. Para benim pul benim. Sana ne, el aleme ne? Yýkýl karþýmdan. Bunca yýl yapmadýðýmý yaptýrma bana. Biraz daha dilin uzarsa ya keserim, ya da seni ayaklarýmýn altýnda ezerim.
Kör olasýca herif, Allah versin senin cezaný diyerek yatak odasýna gitti. Uzanýp pikeyle her tarafýný örttü. Recep önce avludaki kuyuya gidip kovadaki suyla elini yüzünü yýkadý. Yatak odasýna girip soyundu. Karýsýnýn yanýna uzandý. Gözüne uyku girmiyordu. Nasýl girsin di? Güllü’nün tombul bacaklarý sanki gözlerinin içine yerleþmiþti.
                              ***
Düðün sahibi sabah erken saatte çalgýcýlarýn yattýðý odanýn kapýsýný çaldý. Ýçeriden ses gelmeyince birkaç kez daha hýzlý çaldý. Ýçeriden biri,
Kim o diye seslendi.
Ben, düðün sahibi
Tamam patron geliyorum. Kemani Hüseyin kapýyý açýp
Buyur patron dedi. Gözlerinden halen uyku akýyordu. Düðün sahibi Arif aða,
Hüseyin efendi, akþam durumu gördünüz. Bu gün de ayný programý yaparsak bu insanlarýn isteklerinin sonu gelmez. Hýr çýkar, düðün aksar. Ben arabayý hazýrlattým. Hemen gidin buradan. Kemancý Hüseyin þaþýrmýþtý.
Olmaz biþi be patron.
Olur, olur. Görünen köy kýlavuz istemez. Gece bile zor daðýttýk insanlarý. Cebinden çýkardýðý iki bin lirayý uzattý. Ýyice say, sonra eksikti demiyesin.
Estaðfurullah aðam.
Hadi oyalanmayýn. Kaldýr adamlarýný bu iþ bitsin.
Abe agam kalsaydýk biz. Günderirdik þarkýcýyla Güllü’yü. Adet yerini bulsun diye týngýrtadýrdýk yine bir þeyler. Düðün evi epten de sessiz kalmasýn.
Kasabadan davul zurna gelecek. Bu gün de onlarla sürsün.
Sen iþini iyi bilirsin be agam. Hemen arkadaþlarýný seslenerek, dürterek uyandýrdý. Uyananlar,
Ne dürtersin be sabah, sabah. Uyanacak hal mi kaldý bizde.
Hadi kalkýn. Biz gütürecek araba azýrlanmýþ bile. Hemen giyinip kuyu baþýna gittiler. Tulumbadan çektikleri buz gibi suyla ellerini yüzlerini yýkadýlar. Gülü yanlarýna geldiðinde,
Abe Üsiyin, ne iþtir bu büyle. Abe uykusunu alamadan apar topar kaldýrýrlar adamý.
Patron sezmiþ iþte bi þeyler. Ýster buradan bizi bir an önce postalasýn.
Abe gideriz iþte. Kalmadýk onun düðününe.
Abe var ünemli bir þey ki ister bizi postalasýn.
Aldýn mý bari kalan paracýklarýmýzý.
Abe adam dürüst. Emen verdi paracýklarýmýzý. Ellerini yüzlerini kuruladýktan sonra kendilerini bekleyen minibüse bindiler.
Abe Üsiyin, üyle yorulmuþum, üyle yorulmuþum ki, aha þuraya uzanýp uyuyacam.
Abe Güllü epimiz üyleyiz. Evimize dönünce rahat rahat uyuruz. Nasýl olsa aldýk paracýklarýmýzý. Kaç ay idare eder bizi aldýklarýmýz.
Abe üyle sülersin ama, bilmeyiz bile ne kadar alacaðýmýzý.
Parayý sayýp hesaplayýnca üðrenirsin. Uykuyla uyanýklýk arasýnda geçti yolculuklarý. Minibüs þoförü,
Haydi be uyanýn artýk. Ne çaldýnýz, ne söylediniz. Kuru kuruya geçti yolculuk.
Abe þuför abi, bizde kýpýrdayacak hal mi kaldý. Bakarýz bir an önce varalým evimize. Kalan uykuyu tamamlayalým.
Tamam, tamam. Hadi söyleyin de gideceðim yeri bileyim.
Abe yine gütüreceksin bizi aldýðýn yere, çalgýcýlar kavesine. Az sonra minibüs Ýkiçeþmelik caddesine saptý. Mezarlýkbaþý’nýn ünlü kahvehanesi çalgýcýlar kahvehanesinin önünde durdu. Minibüsten inip kahvehaneye girdiler. Pazar günü iþ günleri olduðundan kahvehane tenhaydý. Ýki masayý birleþtirip oturdular. Kemancý Hüseyin kemanýnýn kutusunu masanýn üzerine koyup açtý. Paralarý dikkatle saydý. Tam yirmi üç bin üç yüz otuz lira toplanmýþtý. Kahveciye,
Abe toplayasýn bizim hesaplarý. Elimize para geçince ilk iþ üdeyelim onlarý. Kahveci hesabý çýkardý.
Hepinizinki yüz on beþ lira dedi.
Alasýn sen þu yüz otuz lirayý. Yapasýn bize birer çay daha. Üstü sana kalsýn. Çok emeðin geçer bize.
Sað ol Hüseyin bey.
Kemani Hüseyin önce iþ veren hakký olarak paranýn yüzde onunu kendisine ayýrdý. Kalanýný yediye bölüp daðýttý.
Hakkýnýzý helal edin.
Hep birden helal olsun dediler. Nasýl helal etmesinler di. Bu güne kadar gittikleri hiçbir düðünde bu kadar çok para toplamamýþlardý. Güllü,
Abe Allah razý olsun o yanacýðýný üptüðüm adamdan. Bir üpücük kondurdum yanaðýna, sanki ona dünyalarý verdim. Açtý kesenin aðzýný. Ütekiler altta kalýr mý?
Allah hepisinden razý olsun. Kemani Hüseyin,
Hadi artýk daðýlalým. Bu gün iyice dinlenelim. Bakarsýnýz yarýn ufak tefek iþler çýkar. Daðýldýlar.
                              ***
Faruk sabah bir hayli geç kalktý. Otelciye bu güne kadar olan hesabýný ödemek istediðini söyledi. Otelci,
Sizin hesabýnýz bir aylýðýna Haldun bey ödedi dedi. Faruk,
Peki öyleyse diyerek otelden ayrýldý. Karþý lokantaya girip çorba söyledi.
Çorbanýz nasýl olsun efendim?
Her zamanki gibi iþkembe. Bol taneli ve bol sirkeli olsun.
Emredersiniz efendim. Çorbasýný içtikten sonra çalgýcýlar kahvehanesine gitti. Caddeyi gören masaya oturup çay söyledi. Çayýný yudumlarken düþünüyordu. Þu Haldun bey ne iyilik severmiþ. Onun yaptýðý iyiliði insana babasý bile yapmaz. Vefa borcumu nasýl ödeyeceðim ben bu adama? Ýnþallah bir gün bir düðün yapar, saz arkadaþlarýmla gider, hiçbir ücret almadan düðünü þenlendiririz. Öðlen vakti yaklaþmasýna raðmen arkadaþlarýndan halen gelen giden yoktu. Can sýkýntýsýyla masanýn üzerindeki gazeteyi eline alýp okumaya baþladý. Gazetenin bir yerindeki haber dikkatini çekti. Haberde hükümet turizmi geliþtirmek için otel inþa edeceklere ve pansiyonculuk yapacak olanlara uzun vadeli ve düþük faizli kredi verecek diye yazýyordu. Aklýna babasýndan miras kalan yamaçtaki otuz dönüm arazisi geldi. Yamaç olduðu için hiçbir iþe yaramýyordu. Denize uzaktý ama, deniz iyi görünüyordu. Ah... þöyle çok para kazansa neler yapabilirdi o verimsiz arazide. En yüksek yerine bir ev yapardý. Alt tarafý teraslatýp verimli topraklar taþýtýp teraslarý verimli hale getirirdi. Bir de bir kuyu kazdýrýp su çýkardý mý? cennet gibi bir yer olurdu. Sebzeler, meyveler, güller ve çiçekler yetiþtirirdi. Evin önüne bir de kameliye yaptýrýrdý. Öyle bir durumda köyünün en güzel kýzlarýndan biriyle evlenmesi iþten bile deðildi. Kemancý Hüseyin’in sesiyle daldýðý hayal aleminden çýktý.
Bu ne hal böyle Faruk? Denizde gemilerin mi battý da bu denli düþüncelere dalmýþsýn?
Yok be usta dalmýþým iþte. Ne var ne yok geceden beri?
Ne ulacak be Faruk? Yurulmuþum çokça Biraz dirsek kiyfi yaptým yatakta. Baktým vakit üylen olmuþ. Kalkýp geldim.
Gerçekten yorulmuþuz be usta. Ben de geç kalktým.
Abe Faruk, bu haftaki gibi beþ altý iþ yakalasak, küþe ulamayýz ama, kimseye de muhtaç kalmayýz. Ama senin istikbalin parlak. Radyo sanatçýsý oldun mu? Gerisi kendiliðinden gelir. O zaman sakýn bizi beðenmezlik yapmaasýn.
Yok be usta, bizim dostluðumuz mezara kadar sürecek. Bu gün elim ekmek tutmaya baþladýysa sayende odu be usta.
Abe bu cevher var ya sende, biz ulmasak da senin önün açýktý.
Þu geçen bir hafta içinde bana o kadar çok þey öðrettin ki, sana olan minnetim ölünceye kadar sürecek.
Boþ ver be Faruk, içelim birer çay daha. Biraz daha bekleyelim kýsmetimizi, çýkmazsa eve gidip sürdürelim çalýþmamýzý.
Olur be usta. Çaylarýný yudumlarlarken ummadýklarý bir konuk belirdi kapýda. Gelen Haldun beydi. Çok neþeli bir hali vardý. Hemen gelip masalarýna oturdu.
Oðlum Faruk müjdemi isterim diyerek bir kaðýt uzattý. Faruk kaðýdý okurken oldukça heyecanlandý. Radyo evine çaðrýlýyordu. Haldun bey,
Hadi bakalým bana da bir çay söyleyin müjdelik olarak.
                              ***
Faruk artýk Radyo evinin korosundaydý. Bir taraftan ustalardan ders alýyor, nota öðreniyor, diðer taraftan Kemancý Hüseyin’le de çalýþmalarýný sürdürüyordu. Kýsa zamanda radyonun solist kadrosuna geçmeyi baþardý. Þöhrete adým adým ilerliyordu. Þöhrete týrmanýþ yavaþ bir yükseliþti. O daha hýzlý yükselmek istiyordu. Babasýndan kalan o yamaç arazi rüyalarýna giriyor, arazi dile geliyor, sen her þeyi boþ ver, bana bak diyordu. Bu tarlada bir keramet vardý ama neydi? Haldun bey çok bilgili bir adamdý. En iyisi bu konuyu ona danýþmaktý.
Köye gidip Haldun beyi buldu. Ona arazisini anlattý. Devlet gerçekten turizmi teþvik için iyi þartlarla kredi veriyorsa neden ben de yararlanmayayým dedi. Haldun bey,
Kaç dönüm bu arazi?
Otuz dönüm.
Arazi tapulu mu? Hazine arazisi olmasýn?
Hayýr efendim, babamýn adýna kayýtlýydý. Babam ölünce bana geçti.
Kalk gidelim. Senin þu araziyi görelim. Kahvehaneden çýktýlar. Haldun bey gidip arabasýný garajdan çýkardý. Faruk ön koltuða oturduðunda kýsa sürecek yolculuk baþladý. Ham yolda aðýr aðýr ilerlediler. Yamacýn baþladýðý yerde Faruk,
Haldun bey, iþte bak þu görünen yamaç benim arazinin olduðu yer. Faruk’un gösterdiði yere yaklaþtýklarýnda arabayý uygun bir yere çekip indiler. Arazinin olduðu yere çýktýlar. Arazi minik ovanýn yeþil bir halýnýn ayaklar altýna serildiði izlenimi veren bir görüntüdeydi. Denizi görmeyi engelleyecek hiçbir engel yoktu.
Deniz ve ovanýn iç içe olduðu bu manzara enfes bir þey. Deniz buraya biraz uzak olsa da sorun deðil. Bence buraya turistik tesis için kredi verirler. Sen buradan resimler çektir. Arazinin dört tarafýný da iyice görüntület. Tapunun kopyasýný çýkart ve Ýl Turizm Müdürlüðüne baþ vur. Müdürlük görevlileri ne yapman gerektiði konusunda sana gereken bilgileri verirler. Aman dikkat et. Birileri çeþitli vaatlerle araziyi elinden kapmaya kalkar. Sakýn yaþ tahtaya basma.
Hiç basar mýyým? Zaten buraya tek baþýma tesis kurmakta kararlýyým.
Baþlamak bitirmenin yarýsýdýr. Hadi bakalým göreyim seni.
Ben köye dönmeyeyim. Köyden araba çýkmýyor. Buradan yürüyerek Ýzmir yoluna çýkarým.
Buradan Ýzmir yoluna çýkýlýyor mu?
Elbette. Yayan yarým saatlik bir yol.
Bu yol oraya kadar kesintisiz gidiyor mu?
Evet.
Bin arabaya. Oraya kadar seni götüreyim. Yolu da öðrenmiþ olayým. Tütün ve pamuk tarlalarýnýn arasýndan kývrýla kývrýla giden yol Haldun beyin çok hoþuna gitmiþti.
Faruk, bu yol ne kadar güzel böyle. Fazla bozuk da deðil. Sayende bu yolu öðrendim. Bundan böyle köye bu yoldan da gider gelirim. Asfalt yola vardýklarýnda durdular. Faruk arabadan inip teþekkür etti.
                              ***
Sabah Ýl Turizm Müdürlüðüne gitti. Görevli memur hanýma yapacaðý bir turistik tesis içi kredi konumunu öðrenmek istediðini söyledi. Görevli memur ne yapmasý gerektiðine dair bir liste ile bu iþlemler için doldurulmasý için bir tomar kaðýt verdi. Verilenleri dikkatle katlayýp cebine koydu. Bunca kaðýdý cepte taþýmanýn yýpranmalara neden olacaðýný düþünerek Kemeraltý’na doðru yürüdü. Çanta satan bir dükkandan kaliteli bir çanta aldý. Cebindekileri çantaya yerleþtirdikten sonra çalgýcýlar kahvehanesine gitti. Masaya oturup çay söyledi. Çantasýný açýp kaðýtlarý çýkardý. Çayýný içerken kaðýtlarý tek tek inceledi. Listeye göre ilk yapacaðý tapusunun bir kopyasýnýn çýkartmasýný gerekiyordu. Ýþin zor yaný, kuracaðý tesisin projesi olacaktý. Bu iþ için belki de çok para gerekecekti. Ýncelemeye kendisini öylesine kaptýrmýþtý ki, masasýna gelip oturan kemani Hüseyin’i fark etmedi.
Kolay gelsin. Boþta bulunup ürkünce kemani Hüseyin,
Bu ne dalgýnlýk böyle, denizde gemilerin mi battý? Gelip yanýna oturmamý bile fark edemedin.
Ustacýðým, daha önce sözünü ettiðim arazim var ya, o araziye kredi saðlaya bilirsem bir turistik tesis kurmayý düþünüyorum. Hatta adýný bile þimdiden koydum. Faruk Kavalcý Otel, motel ve dinlenme tesisleri. Nasýl, ismi beðendin mi?
Sen uygun gürdüysen ben niye beðenmeyeyim? Þimdiden hayýrlý ulmasýný ve baþarýlý ulmaný dilerim.
Eðer bu tesisi kurmayý baþarýrsam, müþterilere her gece müzik ziyafeti veririz.
Veririz be çocuk veririz. Yeter ki sen iste. Üsiyin abin seni boþlamaz.
Boþlamayacaðýný bilirim be usta.
E.. anlat bakalým bana. Bu iþ için neler yapmak gerekiyor?
Önce tapunun kopyalarýný çýkartacaðým. Sonra da bir inþaat mühendisine tesisin projesini yaptýrmam gerekecek. Bu proje iþi beni fazla sýkacak. Zira bu iþi pek öyle az parayla yapmazlar.
Tanýdýðým bir mühendis var. Ona gidelim. Taksitle, ya da kredi aldýðýnda üdemek üzere belki anlaþýrsýn.
Gidip þansýmýzý bir deneyelim.
...........
Mühendis dýþarý çýkmýþtý. Sekreteri,
Hemen döneceðini söylemiþti. Siz oturun. Size çay söyleyeyim. Sanýrým siz çayýnýzý içinceye kadar Tahir bey gelir. Geniþ deri koltuklara oturdular. Faruk koltuklarý dikkatle inceledi. Turistik tesisi kurmayý baþardýðýnda yazýhanesini belki de bu tür pahalý koltuklarla döþeyecekti. Çaycýnýn getirdiði çaylarý yudumlarlarken þýk giyimli biri geldi.
Hoþ geldiniz diyerek koltuðuna oturdu.
O... Hüseyin bey, hangi rüzgar attý sizi buraya. Þaþýrttýnýz beni.
Abe agam çok severim seni ama, uyalamak istemem sizi. Allah versin. Ne zaman geçsem burada ep bir þeyler çiziktirirken gürürüm sizi.
Olsun be Hüseyin bey. Arada bir dostlarla laflamak dinlendirir bizi. Hayrola, bir isteðin mi var? Bu genç arkadaþ kim? Tanýþtýrmadýn beni.
Abe bu arkadaþý belki tanaarsýn sen. Radyoda þarký süyler.
Adý ne bu arkadaþýn?
Faruk Kavalcý be agam. Dinlemediysen hele bir dinleyesen, ne ses var onda þaþarsýn.
Birkaç kez denk gelip dinledim. Hatta aklýmdan geçerdi hep. Kim bu güzel sesin sahibi diye?
Abe gürüp üðrendin iþite.
Genç arkadaþ, hiç sesin çýkmýyor. Ses tellerin bozulur diye mi korkuyorsun?
Yok efendim. Bir sýkýntým var da.
Nedir sýkýntýn?
Babamdan kalma otuz dönümlük bir arazim var. Yamaç bir yer. Tarýma elveriþli deðil. Bu yüzden oraya bir turistik tesis kurmayý düþünüyorum. Tesis için kredi alacaðým. Turizm müdürlüðü proje istiyor. Bende bu projeyi yaptýracak para yok. Takýldým kaldým.
Bende güzel bir proje var. Daha evvel birine yapmýþtým. Ayný projeye ufak deðiþiklikler yaparýz. Olur biter.
Borcumu nasýl ödeyeceðim? Param yok ki.
Üzülme kardeþ. Kredini aldýðýnda bir kýsmýný ödersin. Ýþ bitip tesis çalýþmaya baþladýðýnda, tesisine konuk olur ödeþiriz. Sen bana bir hafta izin ver. Ben projeyi son þekline sokayým.
Çok sað olun efendim.
                              ***
Haftayý iple çekti. Projeyi yine kemancý Hüseyin ile almaya gittiler. Ne olur ne olmaz, bakarsýn vadeyi Hüseyin beyin yüzüne karþý hayýr diyemediði için yapmýþtýr diye düþünüyordu. Ýþ yerine girdiklerinde mühendis bey sevgiyle karþýladý kendilerini. Bu durum Faruk’u iyice rahatlattý. Mühendis beyin söylediði çaylarý içtikten sonra dosyayý alýp çýktýlar. Doðruca çalgýcýlar kahvehanesine gittiler. Ocakçýya teslim ettiði çantayý alýp oturdular. Turizm müdürlüðünce istenilen tüm evraklarý listeye göre sýraladý. Kahvecinin getirdiði çayý içtikten sonra bir süre gelecek üzerine sohbet ettiler.
Ustam hadi kalk, gidip Þevket ustanýn lokantasýnda yemek yiyelim.
Abe Faruk, bu günler iþler kesat. Yük olmaayým sana.
Bir yemeðin yükü mü olur be usta. Her þey inceldiði yerden kopsun. Kemani Hüseyin itiraz etmedi. Lokantaya gidip yemeklerini yediler. Yemekten sonra,
Hüseyin usta, ben Turizm Müdürlüðüne kadar gideyim. Ýstedikleri evraklarý teslim edeyim, bu iþ bitsin.
Tamam be Faruk. Ben de gidip bir kýsmet bekleyeyim.
Faruk Turizm Müdürlüðüne girip evraklarý aldýðý memur hanýmýn yanýna gitti.
Buyurun, ne istediniz?
On beþ gün kadar önce bir kredi baþ vurusunda bulunmuþtum. Ýstenilen evraklarý tamamlayýp getirdim.
Ha tamam, þimdi hatýrladým sizi. Kendisine uzatýlan evraklarý alýp inceledi.
Sizin radyoda dinlediðimiz Faruk Kavalcý ile bir akrabalýðýnýz var mý?
Ben Faruk Kavalcý’yým efendim.
A..... demek siz osunuz. Sesinizi çok beðeniyorum. Ýleride çok tanýnmýþ bir sanatçý olabilirsiniz. Bu turizmcilik hevesine niye kapýldýnýz? Bence sanatýnýzý sürdürseniz çok daha iyi olur.
Ýkisini birlikte yürüteceðim efendim.
Turizm iþi öyle basit, kolay bir iþ deðildir. Hele böyle kredilerle uðraþmak daha da zor. Kim bilir kaç ay oradan oraya süründürecekler sizi. Oysa sanatýnýza aðýrlýk verseniz, kredi almadan da kurabilirdiniz bu tesisi.
Haným efendi, iyi söylüyorsunuz ama, ben kafama koydum bir kere bu iþi. Mutlaka baþarmalýyým.
O halde ben size bir öneride bulunayým. Siz bu evraklarý elden Ankara’ya götürüp iþi kendiniz takip edin. Aksi halde bu kredi iþi aylarca, hatta yýllarca sürer. Ben evraklarýn kaydýný yaptýktan sonra size elden verildiðine dair bir belge vereyim. Bu þekilde kredi tahakkukunu hýzlandýrmýþ olursunuz.
Çok sað olun efendim. Az sonra daktiloda yazdýðý bir yazýyý evraklarýna ekleyip verdi. Alýp teþekkür etti.
Her hangi bir zorluk gösterirlerse beni ara. Belki yardýmcý olabilirim.
Tamam efendim. Ýlginize çok teþekkür ederim.
                              ***
Geceyi kabuslarla geçirdi. Kafasýnda düðümlenen bir sorunu bir türlü çözemiyordu. Anlatýlanlara göre bu kredi iþleri rüþvetsiz yürümüyordu. Oysa uzun zamandan beri iþler iyi gitmiyordu. Radyo sanatçýsý olarak aldýðý aylýk günlük harcamalarýna bile yetmiyordu. Gittikleri düðünlerde toplanan bahþiþler, ufak tefek harcamalara bile yetmiyordu. Rüþvet ne kadar olacaktý? Biraz para arttýrmýþtý ama, yeterli olacaðýný sanmýyordu. Ankara’da ne kadar kalacaktý? Eðer çok kalmasý gerekirse cebindeki para o masraflarý karþýlamaya bile belki yetmeyecekti.
Sabah kalktýðýnda dayak yemiþ bir hali vardý. Aðrýmayan bir yeri yoktu. Giyinip çýktý. Bakkala girip iki gripin aldý. Çorbasýný içtikten sonra kahvehaneye gitti. Kemani Hüseyin’in yanýna gidip oturdu. Cebinden gripinleri çýkarýp masanýn üzerine koydu.
Hayrola be Faruk gripinleri ikilemiþsin.
Sorma be Hüseyin abi, dayak yemiþten beterim. Aðrýmayan yerim yok.
Abe havadan mýdýr? Yoksa son günlerde iþler kütü gider ondan mý bilmem? Benim de üyle. Aðrýmayan yerim yok. Uzanýp gripinin birini aldý.
Abe çaylar gelsin içelim. Belki faydasýnýn gürürüz.
Ýçelim be usta. Þu Ankara’da olacaklarý düþünmekten huzurum kalmadý. Batacak mýyýz, çýkacak mýyýz?
Abe niye batacaksýn. Senin arazi ot bitmez bir yamaç. Kaybetsen ne olur. Sana ne getirdi bu güne kadar?
Öyle deme be usta. Baba yadigarýdýr. Onu hiç uðruna elimden çýkarmak istemem.
Abe Faruk, korkak bezirgan ne kar eder ne ziyan. Kýsmetinde varsa kazanýrsýn. Yoksa elden ne gelir. Kaderde ne varsa o ulur. Ýsterim bu iþ hemencecik bitsin. Abe bu iþe kafan takýldýðýndan beri kýsmetimiz bile kesilmiþtir. Bitsin bu iþ. Uturalým burada, bakliyelim kýsmetimizi.
Ben de bitmesini istiyorum be usta. Bu iþ kafama takýldýðýndan beri uyku bana haram oldu. Derim ki bu gece yola çýkayým. Otobüste uyurum. Yarýn iþe koyulurum. Bir gecenin otel masrafýndan kurtulmuþ olurum.
Abe iyi düþünürsün.
                              ***
Turizm Müdürlüðüne girip danýþmaya krediler bölümüne gitmek istediðini söyledi. Görevli,
Ne amaçla diye sordu.
Turistik bir yatýrým projesiyle geldim. Projeme kredi talebinde bulunacaðým.
Þu karþýya git. Orada sana yardýmcý olurlar.
Teþekkür ederim. Gösterilen bölüme gitti. Masadaki memur,
Gel bakalým, istediðin nedir diye sordu?
Kredi talebi için geldim efendim.
Geç otur bakalým.
Oturmadan önce dosyayý masanýn üzerine koydu. Çekinerek gösterilen koltuða oturdu. Memur belgeleri dikkatle inceledi.
Sen bu krediyi almaya zorunlu musun?
Evet efendim.
Bu iþ sana biraz pahalýya patlar.
Kaça patlar efendim.
Gerçekleþtirilecek kredinin yüzde yirmisine.
Çok deðil mi efendim?
Az bile. Vereceðimiz krediye çok düþük faiz ödeyeceksin. Üstelik ödemeler beþ yýl sonra baþlayacak. Daha sonra yine kredi talebin olacak. O zaman biraz düþürürüz.
Gerçekten düþürür müsünüz?
Þüphen mi var? Biz namuslu adamlarýz. Verdiðimiz sözü mutlaka tutarýz.
Ya sizi baþka bir göreve verirlerse?
Hiçbir þey deðiþmez. Zira düzen bu þekilde kurulmuþ. Senin yapacaðýn tek þey bize güvenmek olacak.
Tamam efendim size güveniyorum. Kredim kaç günde çýkar?
Aksilik olmazsa bir haftada çýkar. On beþ gün de olabilir. Sen nereden geldin?
Ýzmir’den efendim.
Telefonun var mý?
Yok efendim.
Yakýnlarýndan sana ulaþabilecek birinin?
Yok efendim.
O halde ben adresine telgrafla bildiririm.
Öyle olsun efendim.
Sen buralarda boþuna takýlma. Bu iþi kendi iþim gibi takip edeceðim. Gözün arkada kalmasýn.
Sað olun efendim.
                              ***
Ýpotek iþi tamamlanýp krediyi aldýðýnda, kredinin yarýsýna yakýný uçup gitmiþti. Elde kalan parayla inþaata kalkýþmak çýlgýnlýktý. Zaten kredi almak için attýðý temelin temel olarak hiçbir deðeri yoktu. Otuza kýrk bir taþ yýðýnýn dan ibaretti. Devletin memuru beni kazýklarken ben de devleti kazýklayacaðým. Bu iþin denetiminde büyük bir boþluk vardý. Bu boþluðu iyi yakalarsa bu kredilerin ardý arkasý kesilmezdi. Bu oyunun kuralý, alacaksýn, aldýðýnýn yarýsýný daðýtacaksýn. Ýleride bir yerde týkanacaktýr ama, gittiði yere kadar kardýr.
Çok olmuþtu bir kadýnla birlikte olmadýðý. Aklýna süslü Þükrüye geldi. Onun elinde çok iyi mallar var diye düþündü. Ýçindeki kadýn dürtüsü dayanýlacak gibi deðildi. Hemen yola çýktý. Eve vardýðýnda kapýdaki zil düðmesine kesik kesik üç defa bastý. Kapý aralandý.
Kimi arýyorsun?
Þükriye ablayý.
Ne için arýyorsun.
Ne için olacak, iþ için arýyorum.
Geç içeri. Süslü Þükrüye merakla gelenin kim olduðuna baktý. Hemen yerinden fýrladý.
Amanýn kimi görüyorum? Hangi rüzgar attý seni buraya?
Ablamý özledim. Hem biraz laflarýz, hem de temiz bir parça varsa gönül eðleriz diye düþündüm.
Senin için parça olmaz mý be? Olmasa bile hemen bir tane yaratýrýz.
Sað ol abla.
Nasýl gidiyor radyo çalýþmalarý?
O iþ bitti be abla, doðru dürüst bir para vermiyorlar. Ýþin yoksa karýn tokluðuna çalýþ.
Ýyi ama bu iþin ilerisi var. Ýyi tanýndýðýnda çok para kazanýrsýn. Çok acele etmiþsin.
Yok be abla bu iþ kadýnlarýn iþi. Erkeðe pek raðbet yok.
Bak onda haklýsýn. Hadi bakalým üst kata çýk. Tam karþýdaki odada tam sana göre bir fýstýk var. Hadi bakalým kolay gelsin.
Üst kata çýkýp karþý odaya gitti. Kapý açýktý. Kapýyý týkladý.
Kapý açýk ne týklayýp duruyorsun? Girsene. Ýçeri girdi. Karþýlaþtýðý kadýn yataða uzanmýþ tamamen çýplaktý. Harika bir kadýndý. Belki de hayatýnda bu denli güzel bir kadýnla ilk kez karþýlaþýyordu. Kadýn,
Hadi ne oyalanýyorsun? Soyun da gel. Hemen soyunup kadýnýn üzerine çýktý. Ýþi bittiðinde derin derin soluyordu.
Çok, çok güzelsin. Ýnan sana aþýk olmaktan korkuyorum.
Ne iþ yapýyorsun?
Radyo sanatçýsýyým.
Hadi caným benimle dalga geçiyorsun. Adýn ne?
Faruk Kavalcý.
Koskoca bir radyo sanatçýsýnýn böyle bir randevu evinde ne iþi var?
Neden? Olamaz diye bir kural mý var?
Yok ama sizin için elini sallasa ellisi diye düþünüyorum. Bilirsin bizim kýzlarýmýz ses sanatçýlarýna, artistlere çok hevesi vardýr.
Benim kýza deðil, kadýna gereksinimim vardý. Ýstediðimden alasýný buldum. Bu iþin burada kalmasýný istemiyorum. Sen boþ ver burada çalýþmayý. Gel benim sekreterim ol. Senin özel hayatýna karýþmam. Ýþ olmadýðý zamanlarda dilersen gelip burada çalýþmaný sürdürürsün.
Ýyi ama ben sekreterlik nasýl olur bilmem ki.
Ben sana öðretirim.
Peki seni nerede bulacaðým.
Þimdilik Mezarlýkbaþý’ndaki Çalgýcýlar kahvehanesinde. Yazýhane için yer arýyorum. Bulur bulmaz seni ararým.
Tamam anlaþtýk.
                              ***
Pasaj içerisinde bir dükkan kiraladý. Büro malzemeleri satan bir dükkandan gösteriþli bir masa, döner koltuk, sekreterler için iki masa, iki küçük döner koltuk ve müþterileri için de dört koltuðu üç ay vadeyle alýp dükkana yerleþtirdi. Tabelacýya Otel, motel, kamping Faruk Kavalcý tesisleri irtibat bürosu diye bir tabela yazdýrdý. Kýrtasiyeciden aldýðý sümenler, kalemlikler ve diðer aksesuarlarý masalarýn üzerine yerleþtirdi. Her masanýn üzerine birer de telefon koydu. Ýþlerini tamamladýktan sonra çalgýcýlar kahvehanesine gitti. Kemancý Hüseyin’in yanýna gidip oturdu.
Hoþ geldin.
Hoþ bulduk.
Abe neredesin. Güzel bir kancýk seni arýyor. Beklemesini süledim. Biraz sonra yine gelirim dedi gitti.
Uzun boylu mini etekli biri miydi?
Evet üyledir.
O benim eleman olacak. Bir yazýhane tuttum. Yazýhanemde sekreterliðimi yapacak.
Abe çok yaman bi gaci. Millet onu gürmek için sýraya girer.
Aman ne iyi. Bana da öylesi lazým.
Abe Faruk bakasýn, geldi seninkisi. Baþýný çevirip baktý. Gelen Süslü Þükriye’nin sermayesi olan kadýndý. Hemen ayaða kalkýp buyur etti.
Hoþ geldin. Tanýþtýrayým. Büyük keman ustasý Hüseyin Gülaçar. Bu da sekreterim Hülya Kýrýkdal. Kemancý Hüseyin kalkýp elini uzatýp tokalaþtýlar. Konuk bacaklarýnýn tüm güzelliðini sergilercesine oturdu. Kahvehanedekiler meraklý gözlerle gelene bakýyorlardý. Faruk üç çay diye iþaret etti. Gelen çaylarý içtikten sonra,
Hadi benim yazýhaneye gidelim. Kalktýlar ve yakýndaki yazýhaneye gittiler. Kemani Hüseyin,
Abe Faruk millet telefon için yýllarca sýra bekler. Sen hemen kývýrmýþsýn telefonu.
Yok be usta. Nerede bizde o þans. Süs olsun diye koydum onlarý oraya.
Süs de olsa yakýþýyor masaya.
Bundan böyle iþimiz olmadý mý burada toplanýrýz. Zaten Hülya haným hep burada olacak.
Desene iþimiz iþ be Faruk. Bu güzel hanýmý gürmek için her gün uðrarým buraya. Hülya oldukça cilveli,
Yalnýz buraya gelmekle kalma, yatýlýya da beklerim.
O kadar deðil be Hülya haným. Seni gürmek yeter bana. Ben izin isteyeyim. Gideyim bizim ekmek teknesine. Bakarsýnýz bir kýsmet çýkar. Kemani Hüseyin gidince Faruk,
Hülya haným, senin kadar güzel olmasa da, sana yakýn güzellikte tanýdýðýn biri var mý?
Var tabi. Ne yapacaksýn? Ben sana yetmem diye korkuyorsan aldanýyorsun. Seni hamur eder ayakta duracak hal býrakmam. Sakýn söylemedi deme.
Yok be Hülya, o iþi bu iþle karýþtýrma. Ýki ve daha fazla güzelle daha çok iþ kotarýrýz. Ýþ için gerekli. Þimdi sana iki yüz lira avans vereyim. Aldýðýmýz her iþten komisyonunu alacaksýn. Arkadaþýný bulup yarýn iþ baþý yapmasý için ayarla. Aman sakýn kýz olmasýn. Bazý kelekleri keleklemek için yataða girebilecek biri olmalý.
Merak etme sen. Bizim dünyada kýzlara yer yoktur. Hepsi açýk kapýdýr.
Hadi öyleyse hemen iþe giriþ. Bu gece beraber olalým. Sana ihtiyacým var. Çok tahrik ettin beni.
Geceye sakla iþtahýný. Yarýn hamur gibi olursun. Yalnýz evin nerede bilmiyorum.
Sen buraya gel. Buradan gideriz.
Oldu anlaþtýk. Hülya gidince çýktý. Matbaaya giderek sipariþ verdiði fatura, irsaliye ve sözleþme belgelerini alýp dükkana döndü. Matbaadan aldýklarýný çekmecelere yerleþtirdi. Kýzlarýn elleri boþ olamazdý. Çantacýya gidip kendi çantasýna benzer iki çanta daha aldý.
Akþam üstü Hülya yanýnda bir kýzla geldi. Kýz gerçekten en az Hülya kadar güzeldi.
Patron sana Gülcan Güldal’ý getirdim. Nasýl beðendin mi?
Beðendim tabi. Hem de çok beðendim. Yarýn hemen iþe baþlasýn.
Tamam patron baþlarým.
Paran var mý?
Yok be patron. Bu günlerde iþler kesat. Faruk cebinden çýkardýðý bir demet paradan elli lira ayýrýp uzattý.
Þimdilik bunu avans olarak al dedi. Gülcan teþekkür ederek parayý aldý.
Hadi sen git artýk. Yarýn sabah gelirsin.
Patron be gidecek yerim yok benim. Otellerde kalmak istemiyorum. Sizinle kalayým. Hülya ile aranýzdaki iþe karýþmam ben.
Ne dersin Hülya?
Kalsýn derim. Benim için sorun olmaz.
Peki öyleyse, gidip akþam yemeðimizi yiyelim. Bir iki tek attýktan sonra eve gideriz. Doðruca Þevket ustanýn lokantaya gittiler.
                              ***
Sabah iþ yerine gittiler. Daha önce hayali motelden görüntüler içeren bir broþür hazýrlatmýþtý. Bu broþürle hayali motele ortak aramaya baþlayacaklardý. Ortaklýða davet baþlýklý bir ilaný sekreterlerin biriyle iki yerel gazeteye gönderdi. Kimi komþular hayýrlý olsun ziyaretine gelmeye baþladýlar. Gelenlerin gözleri sekreterlerden ayrýlmýyordu. Sekreterlerin sýcak gülüþ ve bakýþlarý, çoðunda bir ümit kapýsý aralýyordu. Hani hadi deseler, yataða koþacak gibi bir halleri vardý.
Akþam olduðunda,
Ben bu gece Ankara’ya gideceðim. En geç yarýndan sonra burada olacaðým. Gazetede çýkacak ilanlarla ilgili olarak gelen olursa, gelenlere o kadar çok baþvuru var ki, kimi ortak edeceðimize karar vermek zorlaþýyor. Siz bize adresinizi býrakýnýz. Gereken deðerlendirmeler yapýldýktan sonra size gereken bilgiyi vereceðiz dersiniz. Beni sorduklarýnda çok acele bir iþ için Ankara’ya gittiðimi, gerekirse Amerikalý bir þirketin davetine katýlmak üzere Amerika’ya gidebileceðimi, bu durumda ancak bir hafta sonra burada olabileceðimi söylersiniz. Ankara dönüþü, ortaklýk talebi için baþvuru çok ise, bir süre ortalýkta görünmeyerek Amerika’da olduðumu söyleyerek güvenirliliðimizi pekiþtiririz. Sekreter,
Patron bu iþten ben bir þey anlayamadým. Ne gereði var bu yalanlarýn?
Ah be güzelim halen anlayamadýn mý? Para babasý olup da parasýný yiyemeyenlere, bir tür yardýmýmýz olacak. Onun yiyemediði paralarý biz yiyeceðiz. Anladýn mý artýk?
Tamam anladým efendim.
Bu gece gerçekten Ankara’ya gidiyorum. Yarýn iþletmemizin ikinci dilim kredisini almak için baþvuruda bulunacaðým. Ýnþallah bir aksilik çýkmaz. Yoksa yaptýðýmýz bu masraflar boþa çýkar. Kýz bir þey anlayamamýþtý ama,
Anladým demekle yetindi.
Ha aklýma gelmiþken söyleyeyim. Ankara’dan gelecek olasý konuklarýmýz için Efes Otelde çift yataklý bir odayý aylýk olarak kiralayýn.Al þu bin lirayý. Odayý beðenirsek sürekli kiralayacaðýmýzý söylemeyi unutma. Odayý ona göre düzenlesinler.
Tamam efendim.
                              ***
Faruk Turizm Müdürlüðüne otelin kaba inþaatýnýn tamamlandýðýna dair bilgilerle yeni bir baþvuruda bulundu. Evraklarý inceleyen memur,
Tamam efendim. Eksperimiz inþaatý yerinde görüp raporunu verdikten sonra ikinci dilim krediniz adýnýza tahakkuk ettirilir. Eksperimiz en kýsa zamanda inþaat mahallinde olacaktýr. Çantasýný açýp iki kart adres çýkardý. Bunun biri eksperiniz için. Diðeri de size. Tesisimiz tamamlandýðýnda sizi konuk etmek bize onur verir.
Çok sað olun efendim. Size nasýl teþekkür edeceðimi bilemiyorum.
Teþekküre gerek yok efendim.
                              ***
Eksper karttaki adresi kolayca buldu. Büroya girdiðinde þaþkýnlýðýný gizleyemedi.
Ne harika bir yer burasý böyle. Her þey harika ama kýzlar daha harika. Siz Faruk beyin nesi oluyorsunuz?
Sekreterleri efendim.
Faruk bey gerçekten aðzýnýn tadýný bilen bir insan. Doðrusu onun yerinde olmak isterdim. Kýzlardan biri iþve ile fýkýrdadý,
Neden olmasýn efendim. Siz de her kýzýn yüreðini hoplatacak kadar yakýþýklýsýnýz. Aman Allah’ým neler duyuyordu. Bu güzel kýz neredeyse açýkça kendisini yataða davet edecekti. Bu sýrada Faruk büroya girdi. Bürodaki adamýn kim olduðunu anlamýþtý ama anlamazdan göründü. Masanýn arkasýna dolanýp koltuða oturdu.
Beyefendi ne istiyor.
Ankara’dan gelmiþ. Bizim tesisi denetlemekle görevlendirilmiþ.
Ya.. öyle mi? Çok af edersiniz efendim diyerek konuðun yanýna gidip elini uzattý. Tokalaþtýlar. Yerine dönüp oturdu.
Sekretere,
Kýzým beyefendiye bizim otelde iki yataklý bir oda hazýrlatýn. Bey efendiyi aðýrlamayý da ihmal etmeyin.
Emredersiniz efendim.
Aman efendim, iki kiþilik odaya ne gerek var? Ben tek geldim.
Bey efendi, Ankara’dan ta buraya kadar gelmiþsiniz. Sizi Ýzmir’imizin çok güzel bir kýzýyla yatýrmazsak ayýp olur. Baksanýza þu Hülya hanýmýn baygýn bakýþlarýna. Gözleri akþam olsa da þu yakýþýklýyla sarmaþ dolaþ olsam diyor.
Aman efendim beni mahcup ediyorsunuz.
Görevimiz efendim. Siz yorgunsunuzdur. Önce Kordon’da bir lokantada yorgunluk atalým. Daha sonra odanýza çekilirsiniz.
Siz neyi uygun görürseniz öyle olsun.
Kordon boyundaki lüks lokantalarýndan birine girip oturdular. Yemek yerlerken tesislerinin görkeminden uzun uzun söz etti.
Ýddia ediyorum. Ýzmir Ýzmir olalý beri bu denli büyük ve lüks bir turistik otel görmedi.
Ýnanýyorum efendim. Sizin gibi ileriyi gören zevk sahibi bir insandan baþka ne beklenilir ki?
Gösterdiðiniz güvene teþekkür ederim. Yorgun olmasaydýnýz devam edelim derdim ama yolculuk insaný yoruyor. Bir de sizi odanýzda bekleyen o müthiþ dilberi de fazla bekletmemek gerekir.
Ne diyorsunuz siz. Ýnanayým mý?
Gidince görürsünüz.
Garsondan bir taksi çaðýrmasýný rica etti. Bu arada hesabý ödedi. Gelen taksiye binip otele gittiler. Resepsiyon memuru saygýyla karþýladý.
Bey efendiye odasýný gösterir misiniz?
Emredersiniz efendim.
Size iyi uykular efendim.
Size de, çok sað olun.
Komi müþterisini kapýya kadar götürdükten sonra,
Ýçerideki bayan sizi sabýrsýzlýkla bekliyor efendim.
Evet biliyorum evladým diyerek elini cebine sokup çýkardýðý on lirayý uzattý. Komi parayý teþekkür ederek aldý.
Kapýyý açýp içeri girdiðinde az daha düþüp bayýlacaktý. Sekreter Hülya olabildiðince seksi bir gecelikle kendisini bekliyordu. Hemen soyunup yataða girdi. Sabah yataktan çýkacak hali kalmamýþtý. Banyodan su sesi geliyordu. Yattýðý yerden su sesini dinlerken Hülya’nýn çýrýlçýplak bedenini hayal etti. Çok yorulmuþtu. Yeni bir yorgunluða dayanacak gücü bulamadý kendinde. Hülya beline sardýðý peþtemalle çýktý. Peþtemali öyle bir sarmýþtý ki, bacaklarýnýn güzelliðini sergiliyordu sanki.
Hayatým niye gelmedin. Beraber yýkanýrdýk.
Çok yordun beni. Daha fazla dayanamayacaðým. Yarýnki gazetelerde Turizm Müdürlüðünün eksperi sevgilisinin kollarý arasýnda can verdi diye yazmalarýný istemem.
Ýzin verirseniz giyinip iþimin baþýna gitmek istiyorum. Siz dinlenmenize bakýn.
Ýyi olur güzelim.
                              ***
Üç gün üç gecedir eksper peri masallarýný aratmayacak bir yaþam tarzýnýn içinde yaþýyordu. Dördüncü gün yine büroya gitti.
Faruk bey, üç gündür bana hayatýmda bir daha göremeyeceðim güzellikler yaþattýnýz. Benim Ankara’ya dönmem gerekiyor. Þu tesisi görseydim iyi olurdu.
Aman efendim tesis dediðin þey ne ki denize nazýr bir yamaçta ham bir bina. Görüp de ne yapacaksýnýz. Dostunuza güveniniz yok mu yoksa?
Olmaz olur mu efendim.
O halde görülmüþtür diye atýn imzayý gitsin. O tozlu yollarda zaman yitirmeye deðer mi? Hem bu gece size müthiþ bir sürprizim var. Bu geceyi Hülya’dan daha güzel bir dilberle geçireceksiniz.
Kim o dilber?
Büroda gördüðünüz müthiþ sarýþýn. Tel kadayýfý niyetine ye.
O nerede?
Bu gece sizin için iyi bir hazýrlýk yapmakla meþgul. Ýþi bitince otele gidip sizi bekleyecek.
Bu adam öylesine candan davranýyordu ki ondan kuþku duymasýna gerek yoktu. Dediði gibi kabasý bitmiþ ham bir bina görse ne olur, görmese ne olur. Sekreter masasýna geçip oturdu.
Evraklarý verir misiniz?
Aman efendim, siz buraya buyurun. Burasý geniþ. Daha rahat çalýþýrsýnýz. Kalkýp büyük masanýn arkasýna geçip oturdu. Evraklarý çýkarýp gerekenleri yazýp imzaladý. Hayýrlý olsun diyerek kalktý. Koltuklardan birine oturdu. Faruk,
Gösterdiðiniz güvene nasýl teþekkür edeceðimi bilemiyorum. Cebinden iki beþ yüzlük çýkarýp güzelce katladýktan sonra ekspere uzattý.
Lütfen bunu yol harçlýðý olarak kabul edin efendim.
Teþekkür ederim diyerek parayý cebine koydu.
Hadi efendim. Bu saatte kordon boyu çok güzel olur. Hem demleniriz. Hem de Ýzmir’imizin güzel kýzlarýný seyrederiz.
Gidelim efendim.
                              ***
Mönü oldukça zengindi. Kordonun meltem serinliðinde içmenin ise tadýna doyum olmuyordu. Eksper Mahmut bey içinden,
Keþke bir daha ki sefere yine beni görevlendirseler diye geçirdi. Üstelik ne kadar da konuk sever bir insandý bu. Kim derdi ki bu adama radyo sanatçýsý olarak þöhretin zirvesine doðru týrmanan bir olduðunu. Doðrusu yemek arasýnda aðzýndan kaçýrmasaydý, onun radyo sanatçýsý olduðunu öðrenemeyecektim. Belki de yataðýna giren kýzlar onun ününden yararlanmak isteyen artist olma meraklýsý kýzlardý. Ýster öyle ister böyle olsun. Tek bir cümleyle harika bir dosttu. Bir taraftan da bu gece yataðýna girecek olan o sarýþýn afete bir an önce kavuþmayý arzuluyordu. Bu son geceydi. Bu geceyi en iyi þekilde deðerlendirmesi gerekirdi. Saat yirmi ikiye geldiðinde,
Faruk bey, hadi kalkalým. Bildiðiniz gibi yarýn yolcuyum.
Haklýsýnýz Mahmut bey, o sarýþýn afeti fazla bekletmeye gelmez. Yine bir taksi çaðýrýp otele döndüler. Otel lobisinde sarýlýp öpüþerek vedalaþtýlar. Faruk otelden çýktýktan sonra derin bir nefes aldý.
Oh be bu vartayý da kazasýz belasýz atlattýk. Gelsin artýk milyonlar.
                              ***
Kredinin çýkmasýný beklerken boþ durmaya gelmezdi. Gazetelere verdiði ilan üzerine ortaklýk baþvurusunda bulunanlarýn listesini çýkarttý.
Hülya haným, bu listedeki adamlar hakkýnda bir tahkikat yapalým. Tesisimize en iyi yatýrým yapabilecek olanlarý tespit edelim. Ýþe yaramaz gördüklerimizle temas kurmayý daha sonraya býrakalým.
Emredersin patron.
O ne demek kýz. Öyle olsun sevgilim demeni beklerim.
Peki sevgilim.
Hele þu iþi iyice kotaralým. Yaþayacaðýmýz yeri sen beðen. Seni orada kraliçeler gibi yaþatacaðým.
Ýnþallah sevgilim.
Gülcan ne zaman gelir dersin.
O ayý beni fena parçaladý. Adamdan tiksinmesem koca gün yataktan çýkmayacaktým. Kurtulmak için iþi bahane edip çýkýyordum. Bu gece son gece diye kim bilir neler yapmýþtýr kýza.
Ne olduysa oldu. Evraklarý imzaladý ya. Günü geldiðinde ben ne yaptým diye kim bilir kaç yýl dövünecek. Hayatýnýn kayacaðýndan haberi yok.
Çok gaddarsýn sevgilim. Anladýðým kadarýyla sende acýma duygusu hiç yok.
Niye acýyacaðým. Çocukluðum sefalet içinde geçti. Delikanlýlýðý hiç yaþamadým. Kadýn özlemimi gazetelerde çýkan kadýn resimlerinde giderdim. Bana acýyan oldu mu ki, ben acýyayým.
Sen de haklýsýn.
Hadi Þevket ustaya gidelim. Hem öðlen yemeðimizi yeriz. Hem de masa altýndan demleniriz.
O masa altýndan demlenmek olayýna bayýlýyorum. En lüks gazinolar bile o zevki bana vermiyor. Nedense insanlar yasak olaný daha çok seviyor. Gün gelir planlarýn gerçekleþirse sakýn nikah diye tutturma. Beraberliðimiz ömür boyu sürecek olsa bile bunun nikahsýz gerçekleþmesini isterim. Kim bilir? Belki bu þekilde birbirimize sevgi ve saygýmýz ömür boyu eksilmeden sürer.
Bu iþler bitti mi, yalnýz bana ait olacaksýn. Aksi halde kýskançlýk krizine tutulur seni öldürebilirim.
Sen de baþkasýna bakarsan ben de seni öldürürüm.
Tamam anlaþtýk.
Þevket ustanýn lokantada yemeklerini yerlerken masa altýnda kadeh tokuþturdular. Müþteriler daðýlýnca Þevket usta da gelip alemlerine katýldý. Ýçki alemi akþam servisinin baþlama saatine kadar sürdü. Hesabý ödedikten sonra büroya döndüler. Gülcan’ý büroda buldular. Gülcan,
Ne cehennemdesiniz be? Teslim ettiniz beni bir ayýya, anamý aðlattý be. Sabaha kadar uyutmadý. Seviþelim güzelim, seviþelim güzelimden baþka þey öðrenmemiþ ayý oðlu ayý. Periþan etti beni. Faruk cebinden çýkardýðý paralardan iki yüz lira ayýrýp Gülcan’a uzattý.
Al bakalým. Bu gece çektiðin çileyi belki unutturur sana. Gülcan parayý teþekkür ederek alýp süt yeninin içine yerleþtirdi.
Hadi Þevket ustada yemeðini ye de gel. Daha sonra eve gideriz.
Siz yemeyecek misiniz?
Biz o iþi yaptýk. Öðlenden beri oradaydýk. Tamam diyerek ayrýldý. Daha sonra hep beraber eve gittiler.
                              ***
Adreslerini belirledikleri iþ adamlarýný ziyaret etmeye baþladýlar. Ýþ adamlarýna hazýrladýklarý broþürleri vererek kendilerini bu muazzam tesise ortak etmek istediklerini söyleyerek, inþaatýn yapýlacaðý araziyi görmeleri için on beþ hazirandaki tanýtým þölenine davet ettiler.
Kýzlar siz tanýtýma devam edin. Ben arazide birkaç yer kazdýrýp temel atma görüntüsü saðlayayým.
Birkaç çukurla zokayý yutacaklarýný mý zannediyorsun?
Zannetmek ne kelime? Yutacaklarýndan eminim.
Hadi hayýrlýsý. Bürodan çýkýp inþaat malzemesi satan bir maðazaya gitti. Beþ kazma, beþ kürek iki de kireç ve harç karma küreði almak istediðini söyledi. Ýstedikleri hazýrlanýrken,
Lütfen saplarýný da taktýrýn dedi.
Maðaza sahibi,
Aldýklarýnýzý satacak mýsýnýz?
Hayýr efendim. Yeni bir inþaata baþlýyorum.
Ýnþaat oldukça büyük galiba.
Evet, otel, motel ve kamping inþaatý. Size de tanýtým broþürlerinden vereyim. Bakarsýnýz siz de ortak olmak istersiniz. Dükkan sahibi projeyi dikkatle inceledi.
Proje hem büyük, hem de çok güzel. Tamamlandýðýnda güzel iþ yapacaðý kanýsýndayým. Gerekli malzemeleri benden alýrsanýz, hem indirimden yararlanýrsýnýz. Hem de inþaata teslim ederim.
Sizden alýþveriþ etmek beni memnun eder. Aldýklarýmýn hesabýný çýkarýverin de ödeyeyim.
Aman efendim hesabýn lafý mý olur. Bunlarý yazarýz hesap açýlmýþ olur. Nasýl götüreceksiniz bunlarý.
Garajda otobüse koyup köye götüreceðim.Yarýn köyden alacaðým amelelerle iþ baþý yapacaðýz.
Siz zahmet etmeyin. Ben garaja kadar gönderirim. Teþekkür ederek on beþ hazirandaki þölene davet etti.
                              ***
O gece köyündeki evinde kaldý. Gece kahvehaneye gelen iþçilerden on kiþi ayarladý. Sabah hep beraber yola çýktýlar. Yarým saat sonra arazideydiler. Önce temel görüntüsündeki taþlarý söktürüp bir araya toplattý. Taþlarla bazý yerleri iþaretledi. Ýþçiler iþ baþý yaptýktan sonra yürüyerek Ýzmir asfaltýna çýktý. Bir kamyonu durdurup bindi. Buruncukta indi. Oradaki taþ ocaðýný sorumlusuyla iki kamyon taþ ve bir kamyon kum için anlaþtý. Taþlarýn bedelini ödeyerek ana yola çýktý. Otobüse binip Ýzmir’e döndü. Çoktandýr çalgýcýlar kahvehanesine uðramamýþtý. Ýçeri girip kemani Hüseyin’in yanýna oturdu. Kemani Hüseyin,
Abe agam nerelerdesin? Çok oldu gürüþmeyeli.
Ýþler çok yoðun. haziranýn on beþinde benim tesisin temel atma merasimini yapacaðýz. O gün için bana iki davul, iki de zurna ayarla. Sen de takýmýný o gün için hazýrla. Köçek olmasýn. Konuklar nasýl olsa kendileri oynarlar.
Uynarlar be agam. Üyle parçalar çalarýz, kimse yerinde uturamaz.
Sen iþini bilirsin be abi. Çok iyi bir þölen olsun ki, müþteriler kesenin aðzýný açmakta kusur etmesin.
Ýnþallah be Faruk bey. Allah günlüne güre versin.
Boþ kaldýðýnda büroya uðra da biraz laflayalým.
Abe agam ayrýlamayýz buradan. Malum burasý bizim ekmek teknesidir.
                              ***
Ýki sekreterle birlikte Turgutlu’ya gittiler. Ýlk fabrikaya girip patronu sordular. Biri,
Ýþte orada yazýhanede oturuyor. Yazýhaneye girdiler. Kýzlar hemen bacaklarýný cömertçe sergileyerek oturdular. Patron,
Buyurun efendim oturun. Önce sizlere bir þeyler ikram edeyim, sonra da iþ konuþuruz. Çay yeni demlendi. Çay mý ikram edeyim? Yoksa soðuk bir þey mi tercih edersiniz?
Çay olsun efendim.
Kýzlar ne emrederler? Kýzlar utangaç bir tavýrla,
Çay olsun efendim dediler. Patron dýþarý çýkýp yan tarafa seslendi.
Çaylar olduysa dört tane getirin. Dönüp yerine oturdu. Faruk çantasýný açýp inþa edeceði tesisin projesini çýkarýrken,
Efendim önce size kendimi tanýtayým. Ben Radyo ses sanatçýsý Faruk Kavalcý’yým. Sizi ziyaretimizin nedeni bu projedeki tesis için gerekecek tuðlalarýn ilk partisini sipariþ etmek içindir. Sizin tuðlalarýnýzýn çok kaliteli olduðunu söylediler.
Evet efendim, söyleyen doðru söylemiþ. Bu yüzden mal yetiþtiremiyoruz. Fiyatta anlaþtýktan sonra kamyonlarýn izleyecekleri yolun krokisini çizdi. Orada kime sorsalar radyo sanatçýsý Faruk Kavalcý’nýn inþaat alaný neresi diye, bilmiyorum diyen çýkmaz. Zaten orada çalýþan iþçileri görecekler. Bir de þunu size arz etmek istiyorum. Bakanlýðýn vereceði kredi eli kulaðýnda, bu gün veya yarýn çýkar. Bir söz vardýr. Ýþini kýþ tut, yaz çýkarsa bahtýna. Bu nedenle sizden üç ay vade yapmanýzý isteyeceðim. Patron peki demek için tereddüt etti. Gözü kýzlarýn nefis bacaklarýna takýldý. Hayýr olmaz diyemedi. Çekmeceyi çekip senet defterini çýkardý.
Senedi nasýl yazayým efendim.
Senete gerek yok. Bakarsýnýz yarýn kredi çýkar, hemen bedeli takdim ederim. Yine kýzlara gözü takýldý. Kýzlar kendisine öyle davetkar bakýyordu ki, hayýr diyemedi. Üstelik karþýsýndaki kiþi koskoca bir radyo sanatçýsý. Her halde on kamyon tuðlaya tenezzül etmezdi.
On beþ haziran günü temel atma þölenimiz var. Gelirseniz mutlu edersiniz bizleri.
Ne demek efendim? Ýki elimiz kanda bile olsa yine geliriz. Gitmek için izin istediler. Tokalaþtýlar. Kýzlar da masanýn önüne geldiler. Önce Hülya elini uzatýp tokalaþtý. Ardýndan Gülcan. Gülcan adamýn elini sýmsýký tutup gözlerinin içine öyle bir bakýþ baktý ki, bu açýkça bir davetti. Patronun bedenini sanki ateþ basmýþtý. Kulaklarýna kadar kýzardý. Kýz,
En kýsa zamanda görüþme dileðiyle deyip elini çekti. Konuklar giderken patron mýrýldandý.
Bu güzeller güzeli kýza deðil on kamyon tuðla, yüz kamyon, hatta fabrika helal olsun.
                              ***
Sabah minibüse binip Bornova’ya gittiler. Oradan da yürüyerek kireç ocaklarýna. En büyük kireç ocaðýný gözüne kestirdi. Hemen ocaða yöneldiler. Ocakta derme çatma bir kulübe vardý. Kulübedeki adama seslendi. Buranýn sahibi ve ya müdürü kim diye sordu?
Adam dýþarý çýkýp,
Benim efendim. Bir istediðiniz mi var?
Evet efendim. Önce kendimi tanýtayým. Ben Ýzmir radyosu solistlerinden Faruk Kavalcý’yým.
Aman efendim hoþ geldiniz. Hangi rüzgar attý sizi buralara. Sizin programýnýzý hiç kaçýrmazdým. Son zamanlarda hiç dinleyemiyoruz efendim.
Ben büyük bir turizm iþletmesi inþa ediyorum. Ýþlerim o kadar yoðun ki, inan radyoya zaman ayýramýyorum. Hele þu iþi bitireyim. Yine dinlersiniz.
Buyurun sizleri içeri alayým. Gerçi size layýk deðil ama, neylersiniz, bu Allah’ýn daðýnda bununla yetiniyoruz.
Gönüller bir olunca samanlýk seyran olur derler. Gönüllerimiz bir osun. Ýçeri girdiklerinde iþ yeri sahibi kirli bir bezle sandalyelerin tozunu aldýktan sonra oturmalarý için buyur etti. Oturdular. Kýzlar yine en çarpýcý þekilde cömertçe oturdular.
Kýzlar sekreterlerimdir efendim. Önce sizi on beþ hazirandaki temel atma þölenimize davet edeyim. Sonra da iþ konuþuruz diyerek çantasýný açýp projeyi çýkardý.
Efendim, projeden anlaþýlacaðý gibi çok büyük bir tesis inþa ediyorum. Bu tesis için çok kirece gereksinimiz olacak. Kireç söndürme çukurlarýný açtýrýyorum. Bildiðiniz gibi söndürülmüþ kireci dinlendirmede büyük yarar vardýr. Bu nedenle ilk parti olarak beþ kamyon kireç almak istiyorum.
Emredersiniz efendim. Fakat þu anda beþ kamyon kireci veremem. Bu kireci üretmek en az bir hafta sürer.
O zaman þöyle yapalým. Siz ilk kalemde elde olduðu kadarýný gönderin. Daha sonra peyderpey gönderirsiniz.
Öyle olur efendim.
Borcumuz ne olacak?
Size birinci kalite mal vereceðiz. Tonu yüz lira.
Tamam anlaþtýk. Yalnýz bedelini malý tamamen teslim aldýktan sonra ödeyeceðim. Daha önce inþa ettiðim otelde çok sýkýntýlar yaþamýþtým.
Paranýn sözü mü olur efendim. Malý teslim ettikten sonra tümünü birden alýrýz. Kamyonun izleyeceði yolun krokisini çizip verdikten sonra ayrýldýlar.
                              ***
On beþ haziran sabahý için ayarladýðý otobüs büronun karþýsýndaki benzin istasyonunda park etti. Davulcular, çalgýcýlar ve bazý konuklar otobüse bindikten sonra otobüs hareket etti. Davetlilerin çoðu kendi arabalarý ile gitmeyi yeðlemiþlerdi. Faruk bey bu iþle kýzlarý görevlendirip inþaat alanýna bir gün önce gitmiþti. Önce kazýlan yerleri, tuðlalarý ve kireçleri inceledi. Sonra köye döndü. Ýþçilerin hesabýný ödedikten sonra, ertesi gün de çalýþacaklarýný söyleyerek evine çekildi.
Sabah iþçilerle birlikte araziye gittiler. Ýþçiler büyük bir çukur açmak için iþe giriþtiler. Az sonra kasap besili ve iri bir danayla geldi. Ýki iþçi ateþ yakmak için ocaklar hazýrladýlar. Bir iþçi de kömür tutuþturmak için kuru ot ve çalý toplamaya gitti. Oturacak yer sorunu hiç aklýna gelmemiþti. Ýþçiler çukur kazmayý býrakmalarýný söyledi. Ýþçilere tuðla harmanýndan alacaklarý tuðlalar ile oturulacak yerler hazýrlamalarýný söyledi. Az sonra otobüs geldi. Ardýndan da arabalý konuklar. Davulcular davullarýný gümbürdeterek konuklarý karþýladýlar. Bu arada iki iþçi sembolik temel atma için küçük bir öbek harç kardý.
Kasap danayý temel olarak belirlenen çukurun yanýna çekerek ayaklarýný ve gözlerini baðladýktan sonra danayý devirdi. Çevik bir hareketle dananýn iki þah damarýný kesti. Kanýný çukura akýttý. Otobüsün bagajýndan çýkarýlan odun kömürleri ocak olarak hazýrlanan yerlere taþýndý. Ýþçiler hemen hazýrladýklarý kuru ot ve çalýlarýn üzerine kömür istifleyerek tutuþturdu. Kasap deriyi yüzdükten sonra etini parçalayýp iki büyük leðene yerleþtirdi. Kemiklerden sýyýrdýðý etleri üçüncü leðene doldurmaya baþladý. Leðen dolunca etler çomaklara dizildi. Kömürler iyice köz olunca çomaklar ateþin üzerine konuldu. Konuklar tuðlalardan yapýlmýþ masalarýn yanýna yine tuðlalardan yapýlmýþ oturulacak yerlere yerleþtiler. Davullar susturuldu. Kemancý Hüseyin’in yönetimindeki saz heyeti fasýla baþladý. Ekmekler masalara daðýtýldý. Ýçki içmek isteyenler yanlarýnda getirdikleri þiþeleri ve bardaklarý masalarýn üzerine koydular. Piþen etlerin kokusu dayanýlacak gibi deðildi. Herkes sabýrsýzlýkla et bekliyordu. Etler tepsi içinde masalara taþýndý. Konuklar iþtahla etleri yiyip bitirdiler. Ýçen de içmeyen de saz heyetinin çaldýðý oynak havalara kaptýrmýþlardý kendilerini. Þölen akþama kadar neþe içerisinde sürdü. Son olarak davullarýn eþliðinde horonlar oynandý. Konuklar iyice yorgun düþmüþlerdi. Hava kararýrken daðýldýlar.
                         ***
Faruk Kavalcý inþaatlarýn yoðun olduðu yöreleri gezip inþaat sahiplerine elinde çok tuðla ve kireç olduðunu, nakliye ve yükleme alana ait olmak üzere yarý fiyatýna vereceðini söyledi. Ýnþaat sahipleri tuðla ve kireç almak için verilen adrese üþüþtüler. Kýsa bir zamanda tuðlalar ve kireçler tükendi. Kýzlarý yanýna alarak baþka tuðla fabrikalarýyla uzun vadeli baðlantýlar kurdu. Fabrikalar durmadan inþaat alanýna tuðla taþýyorlardý. Ýndirilen tuðlalar hemen yarý fiyatýna baþka kamyonlara yükleniyordu. Kamyonlar dolusu kireçler hemen baþka inþaat alanlarýna gönderiliyordu.
Kýzlar aralýksýz çalýþýp turistik inþaata ortak kaydediyorlardý. Peþin ne koparýrlarsa. Kalan için senet alýyorlardý. Ýþler oldukça iyi gidiyordu.
Dosyalarý toplayýp Ankara’nýn yolunu tuttu. Ýnþaat tamamlanmýþ ve telefon bile baðlanmýþtý. Faruk Kavalcý’nýn turistik tesislerinin telefonunun numarasý, Turizm Müdürlüðünün Turizm Tanýtma Kýlavuzu adlý kitabýn hem Türkçe, hem de Ýngilizce olarak yayýnladýðý kitaplarda 135 olarak yazýlmýþtý. Oysa köyün baðlý olduðu nahiyedeki santral sadece on abonelikti. Üstelik hatsýzlýktan nahiye içine bile telefon baðlanamýyordu. Müdürlüðe götürdüðü proforma faturalar hemen onaylanmýþtý. Kendisine kalan iþ proforma faturalarý veren maðazadan mallarý talep etmekti.
Maðaza fatura karþýlýðý olan karyola, yatak, çarþaf, battaniye, pike, nevresim ve havlularý bir kamyona yükleyip verilen adrese gönderdi. Faruk Kavalcý kamyonu yolda karþýlayýp eþyalarýn köydeki evine indirilmesini saðladý. Kendi köyü ile birlikte komþu köylere haberci gönderdi. Haberciler köy kahvelerinde gereken duyuruyu yaptýlar. Faruk Kavalcý’nýn tuðla fabrikalarýný ve kireç ocaklarýný dolandýrdýðý kulaktan kulaða yayýlmýþtý. Üç beþ kiþi bir olup traktörlerle Kavalcý’nýn köyüne gittiler. Her þey inanýlmaz ucuzlukta kapanýn elinde kalýyordu. Eþyalar kýsa zamanda tükendi. Geç kalanlar köylerine eli boþ döndüler.
                              ***
Söz verilen paralarýn günü geldiði halde ödenmediðini öðrenen fabrika ve ocak sahipleri Faruk Kavalcý’yý aramaya baþladýlar. Ýnþaat adresine gidenler gözlerine inanamadýlar. Gönderdikleri tuðlalardan ve kireçlerden eser yoktu. Büro olarak bildirdiði adrese gittiklerinde büronun da boþaltýlmýþ olduðunu gördüler. Komþulara sordular. Komþular,
On gün kadar oldu. Ýþ yerimize geldiðimizde büronun boþaltýlmýþ olduðunu gördük. Soyulmuþ olabileceðini düþünerek sahibini aradýk. Bulamayýnca da polise bildirdik. Polis kapýnýn zorlandýðýna dair iz bulamayýnca, sahibi tarafýndan boþaltýlmýþ olabileceðine karar verdiler. O günden bu yana sadece sizin gibi alacaklarý için arayanlar var.
Tüm aramalar boþ çýktý. Sanki yer yarýlmýþ Faruk Kavalcý içine girmiþti. Bazen bir haber alýnýyordu Antalya’da, ya da Denizli’de görüldü diye. Aramalardan hiçbir sonuç alýnamýyordu. Yýllarca Faruk Kavalcý’nýn izine rastlanamadý. Turizm rehberindeki telefon numarasý ise hiç silinmedi.
                              ***
Hazýr paraya daðlar dayanmaz derler. Onca para saman alevi gibi tükendi gitti. Yeni bir iþ kurmasý gerekiyordu. En kolayý, sermaye gerektirmeyeni seksüel prodüktörlüktü. Ama o sýradan bir seksüel prodüktör olmayacaktý. Zira o iþ belalý bir iþti. Yaþlý erkeklere genç kadýn, yaþlý kadýnlara da genç ve yakýþýklý delikanlýlar pazarlayacaktý. Hemen iþe giriþti.
Caddede yürürken elektrikçi dükkanýndaki yakýþýklý delikanlý gözüne iliþti. Hemen dükkana girdi.
Hayýrlý iþler, telefon edebilir miyim? Delikanlý,
Buyurun edin diyerek telefonu gösterdi. Aradýðý santral memuresiydi.
Güzel kýzým, ben ses sanatçýsý Faruk kavalcý’yým. Nasýlsýnýz?
.............
Eðer özlediðiniz bir þarký varsa emredin okuyayým.
..............
Adam harika sesiyle kýza iki þarký söyledikten sonra,
Sizden bir istirhamým olacak efendim. Bana Ýstanbul’dan ...........numaralý telefonu baðlar mýsýnýz. Lütfen etiket tutmayýn. Daha sonra ödeþiriz.
..............
Adam Ýstanbul ile bir hayli uzun konuþtu. Delikanlýnýn içi gidiyordu. Ya etiket tutarlarsa? Bu denli uzun konuþmanýn bedeli çok aðýr olurdu. Adam konuþmasýný bitirince telefonu kapattý.
Efendim çok teþekkür ederim. Aklýnýza ya etiket tutmuþlarsa diye bir þey gelmesin.
Yok efendim niye gelsin?
Ýzin verirseniz size çay ikram edeyim.
Konuðumsunuz. Sizin ikramýnýz ayýp olur. Ben ikram edeyim. Dýþarý çýkýp kahveciye iki çay söyledi.
Çaylar içilirken Faruk Kavalcý, az para verdikleri için radyo sanatçýlýðýný býraktýðýný, þimdilerde ise ticaret ile uðraþtýðýný anlattý. Küçük bir rastlantý bana sizin gibi bir dost kazandýrdý. Ýnþallah dostluðumuz kalýcý olur dedi.
O günden sonra Faruk Kavalcý elektrikçi Özkan’ý sýk sýk ziyaret etti. Bir konuþma sýrasýnda,
Uygun bir zamanda iki kadýn alýp papaz uçuralým dedi. Elektrikçi Özkan,
Benim sokak kadýnlarýna düþkünlüðüm yok. O tip kadýnlarla iliþkiye girmek bana ters geliyor dedi.
Benim sözünü ettiðim kadýnlar zannettiðin gibi sokak kadýnlarý deðil. Parasý bol, genç ve yakýþýklý düþkünü kadýnlar.
Ne olursa olsun. Gönlümün sarmadýðý kadýnlar beni açmaz.
Biraz sabret. Seni öyle biriyle tanýþtýracaðým, hem parasýný yiyeceksin, hem de zevkini yapacaksýn.
Kusura bakma, benim iþim jigololuk deðil.
Günü geldiðinde kadýný sana göstereceðim. Bak o zaman kadýna nasýl balýklama atlayacaksýn.
Boþ ver arkadaþ. Bu iþler bana göre deðil. Zaten ayaðýma gelenlere ancak yetiyorum.
                              ***
Elektrikçi Özkan Manisa Mesir’i için trene bindi. Ayakta duracak yer bile yoktu. Ýtiþ kakýþ pencere önünde bir yere sýkýþtý. Tren hareket ettikten sonra koridorlardakilerden bir kýsmý kompartýmandaki yerlerine oturunca, koridordakiler biraz rahatladý. Diðer pencerede üç kýz pencereden dýþarýya bakýyorlardý. Tren Emiralem duraðýnda durunca, çilek satýcýlarý vagonlarýn yanýna gelip çilek satmaya baþladýlar. Özkan bir sepet çilek aldý. Penceredeki kýzlarda biri çileði alan kim diye merak edip bakýnca göz göze geldiler. Özkan sepeti uzatarak
Buyurun siz de alýn dedi. Kýzlar gülümseyerek uzandýlar. Çilekleri yerlerken aradaki mesafe kapandý. Özkan,
Yolculuk nereye diye sordu. Kýz,
Manisa Mesir’ine.
Ben de oraya gidiyorum. Manisa’ya yaklaþtýklarýnda Özkan cebinden çýkardýðý kart adresini kýza uzattý. Mesir þenliði alaný çok kalabalýk oluyor. Ýstesek de orada bir birimizi bulamayýz. Kartým sizde bulunsun.
Çok teþekkür ederim ama, benim size verecek kartým yok.
Telefon edersiniz.
Tamam ararým.
Þenlik dönüþü her þeyi unutmuþtu. Zira bu tür tanýþmalar genelde iyi sonuç vermiyordu. Gece yattýðýnda aklýna trendeki kýz geldi. Kýz gerçekten kendisini arar mýydý? Kýzlara güvenmemek gerektiðini yaþadýðý deneyimlerle çok iyi biliyordu. Henüz on beþ yaþýndayken annesiyle Urla içmelerine gitmiþlerdi. Daha ilk gün çok güzel bir kýzla tanýþmýþlardý. Kýz elinden tutup,
Hadi þu kayalýða týrmanalým. Bakalým kayalýklarýn arkasýnda ne var demiþti. Koþarak kayalara týrmanýp arka tarafa geçmiþlerdi. Kýz boynuna sarýlýp dudaklarýný dudaklarýnýn üzerine yapýþtýrdýðýnda heyecandan ölecekti. Ýlk defa dudaklarý bir kýzýn dudaklarýna deðmiþti. Hiç ummadýðý bu durumdan çok heyecanlanmýþtý. Çevreden görülmeyecek bir yer bulup uzanarak uzun uzun seviþmiþlerdi. Ýçmeler’de kaldýklarý yedi günü hiç boþ geçirmemiþlerdi. Son gün,
Artýk ayrýlýyoruz. Ben seni gerçekten çok sevdim. Gerçi evlilik için çok erken. Ama biz evlilik çaðýmýz gelinceye kadar kaçak aþk yaþamayý sürdürürüz. Evimiz Manisa’da Ziraat Bankasýnýn karþýsýndaki sokakta 58 numaralý ev. Geldiðinde ýslýk çal. Senin geldiðini anlar ve evden çýkar gezmeðe gideriz. Kýzýn verdiði adresi unutmasý olasý mýydý? Bir hafta zor sabretmiþti. Manisa’daki akrabalarýmýza gidiyorum. Birkaç gün kalabilirim diye izin almýþtý. Manisa’da trenden indiðinde akrabalarýna gitmeden Ziraat Bankasýný sora sora bulmuþtu. Bankanýn karþýsýnda ne bir sokak vardý. Ne de bankanýn paralelindeki sokaklarda 58 numaralý kapý. Belli ki bir yaz aþký uðruna hayatýnýn ilk kazýðýný yemiþti. Aldatýlmak çok aðýr gelmiþti. Bu nedenle trendeki kýza fazla ümit baðlamanýn gereksiz olduðuna karar verdi.
Telefon çaldý. Ahizeyi kaldýrýp kulaðýna dayadý.
Alo buyurun efendim.
Ben Nermin. Birden toparlayamadý. Bu isimde birini tanýmýyordu. Kýz,
Trendeki, trendeki deyince toparlandý.
Kusura bakma, çok þaþýrttýn beni. Doðrusu arayacaðýný hiç ummuyordum.
Neden? Ben vefasýz mýyým?
Hayýr öyle demek istemedim.
Ben seni Konak’ta Arap Fýrýný sokaðýndaki 335 numaralý evde bekliyorum. Gel, her þeyi konuþalým.
Tamam hemen yola çýkýyorum. En geç iki saat sonra oradayým.
                              ***
Konak’ta minibüsten indi. Taksicinin birine Arap Fýrýnýný sordu. Taksici,
Ne iþin var senin Arap Fýrýný sokaðýnda? O sokak Ýzmir’in en belalý sokaðý. Gençsin, yakýþýklýsýn. O sokakta senin baþýn belaya girer dedi.
Beladan korktuðum yok, silahým var.
Silah ne iþe yara be kardeþim. Ölsen sana yazýk. Öldürsen yine sana yazýk. Vazgeç o sokaða gitmekten.
Gitmek zorundayým, bir kýza söz verdim.
Ah be kardeþim, bu yakýþýklýlýðýnla sana kýz mý yok? Bula bula belalý sokaðýn kýzýný mý buldun? Madem gitmekte kararlýsýn. Ýþte bak þu karþýdaki sokaða gir. O sokak boydan boya Arap Fýrýný sokaðý olarak anýlýr. Teþekkür ederek Arap Sokaðýna yöneldi. 335 numaralý kapýyý buldu. Kapýdaki zil düðmesine bastý. Kapýyý orta yaþlý, oldukça dekolte giyinmiþ bir bayan açtý.
Buyurun efendim.
Nermin haným bu evin adresinde beklediðini söylemiþti.
Özkan bey deðil mi?
Evet efendim.
Buyurun, geçin içeri. O da sizi sabýrsýzlýkla bekliyor. Avludan geçip büyük bir salona geçtiler. Nermin ayakta bekliyordu. Ýçeri girer girmez boynuna sarýldý.
Sevgilim, gelmeyeceksin diye öyle korktum ki anlatamam. Ýkili bir koltuða oturdular. Özkan’ýn gözüne duvara asýlý ut ve cümbüþ takýldý. Yaþlý bir kadýn odadan çýkýp geldi.
Hoþ geldin evladým dedi. Özkan kalkýp kadýnýn elini öptü.
Nasýl evimizi beðendiniz mi?
Aman teyzeciðim siz buna ev mi diyorsunuz? Burasý ev deðil saray.
Demek evimizi çok beðendin. Nermin’i kýzým kadar severim. Kýsmet olur evlenirseniz bu evin damadý sayacaðýz seni.
Kýsmetse olur efendim.
Nermin kýzým hadi kalk ta bize kahve yap.
Hemen anneciðim. Kapýyý açan haným salona girip Özkan’ýn tam karþýsýna oturdu. Otururken bacaklarýný cömertçe sergilemeye özen gösterdi.
Nermin’in anlattýðýndan da daha yakýþýklýsýnýz. Müzikle aranýz nasýl?
Ýyi bir dinleyiciyim.
Çaldýðýnýz saz var mý?
Yok efendim. Bir ara cümbüþe özendim. Beceremedim.
Annem de ben de ut ve cümbüþ çalarýz. Kalkýp duvardan önce udu alýp annesine verdi. Sonrada cümbüþü alýp yerine oturdu. Nermin kahve tepsisiyle görününce sazlarý yaný baþlarýna koyup kahvelerini aldýlar. Kahveler içildikten sonra tekrar sazlarý kucaklarýna yerleþtirip çalmaya baþladýlar. Kadýný sesi oldukça güzeldi. Nermin fincanlarý toplayýp mutfaða gitti. Bir süre sonra geri döndüðünde elinde yemek tabaklarý vardý. Tabaklarý masanýn üzerine koyduktan sonra tekrar mutfaða gitti. Dönüþünde bir tepsi içinde bardaklar ve içki þiþelerini getirip masanýn üzerine koydu. Ev sahipleri sazlarýný býrakýp kalktýlar. Yaþlý kadýn,
Hadi evladým, önce yemeðimizi yiyelim ve birazda demlenelim. Özkan,
Efendim ben içki kullanmýyorum. Üstelik karným da tok. Siz buyurun yemeðinizi yiyin.
Yo olmaz dedi kadýn. Bizde adettir. Konuðumuzu doyurmadan göndermeyiz. Israr üzerine masaya oturdu. Ýçmesi için çok ýsrar ettiler ama kabul etmedi. Yemekten sonra yaþlý kadýn,
Hadi siz þu odaya geçip iki sevgili baþ baþa kalýn dedi. Nermin hemen yanýna gelip elinden tuttu.
Hadi sevgilim, aþk yuvamýza gidelim dedi. Odaya girdiklerinde Nermin soyunmaya baþladý. Özkan nasýl bir belaya çattým diye düþünmeye baþladý.
Bak Nermin ben buraya seninle konuþmaya geldim. Seviþmeye deðil. Önümüzde seviþeceðimiz çok zaman var.
Ama sevgilim bu gün burada senin olup iþi garantilemek istiyorum. Zira ailemin beni sana vermek istemediðinden korktuðum kadar senin ailenden de korkuyorum. Ýçimi kemiren bir kuþku var. Ya ailen beni istemezse?
Ailem benim istediðim biriyle evlenmek istememe karýþmaz. Bu nedenle benim tarafýmdan bir sorun çýkmaz.
O halde neden hemen senin olmamý istemiyorsun?
Bak Nermin, ailem geleneklere oldukça baðlýdýr. Bu nedenle ailem için zifaf sabahý çok önemlidir.
Ailene açýkça söylersin.
Hayýr Nermin. Acele iþe þeytan karýþýr derler. Bu söz boþuna söylenmemiþtir. Bu nedenle ben her þeyin kurallara ve geleneklere uygun geliþmesini isterim.
Eðer bu gün senin olmazsam bir daha benim yüzümü göremezsin.
Eðer ilerideki beraberliðimize bu durum engel olacaksa, bu iliþkinin bitmesini daha uygun görürüm. Ýzin ver gideyim.
Eðer bu iþi bitirmeden gidersen beni bir daha göremezsin.
Zaten artýk ben de seni görmek istemiyorum. Bu anlamsýz ýsrarýn yüzünden bu iþ burada biter.
Git öyleyse ne duruyorsun? Özkan kapýyý açýp salona geçti. Ýki kadýn da ne oldu der gibi yüzüne baktýlar.
Efendim ben izin istiyorum. Gösterdiðiniz ilgiye ve yakýnlýða çok teþekkür ederim. Çok sað olun efendim diyerek kapýya yöneldi. Orta yaþlý olan uðurlamak üzere kalktý. Avluya çýktýklarýnda kadýn yavaþ bir sesle,
Ne oldu, anlaþamadýnýz mý? Diye sordu.
Evet efendim anlaþamadýk. Evlenmeyi düþünen bir kýz bu denli hafif olamaz. Bu durum benim yuva kurma anlayýþýma ters düþer.
Yakýþýklý, bu ev Nermin’in deðil. Onun babasý bir zamanlar yanýmýzda çalýþýyordu. O nedenle bize gelir gider. Aslýnda ben seni baþka þartlarda tanýmak isterdim. Kýsmette bu þekilde tanýþmak varmýþ. Bu evin kapýsý sana her zaman açýk. Hem ben ille de evlenelim demem. Canýn ne zaman isterse gel. Seni çok mutlu ederim.
Sað olun efendim. Teþekkür ederim. Arap Fýrýný sokaðýndan çýkýp Konak meydanýna ulaþtýðýnda oh be diye derin bir nefes aldý. Taksicinin dediði kadar varmýþ. Ne biçim kýzmýþ bu böyle. Üstümde kalmak için her yolu denedi. Ýyi ki içmedim. Eðer içseydim sarhoþ kafayla bana zokayý yuttururlardý.
                              ***
Yýlbaþýndan bir gün önceydi. Faruk Kavalcý Özkan’ýn dükkanýna geldi. Ardýndan kahveci iki çay getirdi. Çaylarý içerlerken Faruk Kavalcý,
Yarýn gece neredesin, ne yapmayý düþünüyorsun?
Bizim öyle yýlbaþýna fazlaca önem verdiðimiz yok. Adet yerini bulsun diye çerez, tatlý gibi þeyler alýr ailece yeriz. Radyodan, teypten müzik dinleriz. Bizim için yeni yýl kutlamasý o kadar olur.
Ben sana bir adres vereceðim. Yarýn saat tam altýda o adrese gel. Geceyi fýstýk gibi bir hatunla geçireceksin ve karþýlýðýnda da iki bin lira para alacaksýn.
Bu bir yeni yýl þakasý mý yoksa?
Hayýr, neden þaka olsun? Oldukça ciddiyim.
Ýyi de hem fýstýk gibi bir hatun diyorsun, hem de karþýlýðýnda iki bin lira alacaðýmý söylüyorsun.
Bu kadýn seni çok iyi tanýyor.
Kimmiþ bu kadýn?
Söylemem, sürpriz olsun. Özkan’ýn bedeninde dayanýlmaz bir arzu depreþmeye baþladý. Zira üç dört günden beri her hangi bir kadýnla yatmamýþtý.
Kadýn gerçekten güzel mi?
Bana inanmýyor musun?
Ýnanmak isterdim ama, açýkça söyleyeyim, inanamýyorum. Kadýn hem fýstýk gibi, hem de üste para verecek. Bu kadýn dediðin gibi güzel olsa bir iþaretle onlarca erkeði peþine takar.
Sen beni dinlemiyorsun galiba. Ne dedim sana? Bu kadýn seni bir yerde görmüþ, çok beðenmiþ. Bir sohbette senden söz edildi. Senin arkadaþým olduðunu söyledim. O da, ne yap yap onu bana getir dedi. Ben de vaz geçsin diye o bu iþleri bedava yapmaz dedim. Ama ýsrar etti. Ona param deðil caným feda olsun dedi. Bana da gelip bunu söylemekten baþka umar kalmadý.
Bak bu iþ belalý bir iþ olabilir. Zaten bu günlerde iþler kesat. Senetleri bile ödemekte çok zorlanýyorum. Böyle bir sýkýntým olmasa zaten böyle bir þeye evet demem.
Sen arkadaþýna güven. O kadýn para babasý. Her beraberliðinizin bedelini öder ve seni bu sýkýntýlardan kurtarýr.
Madem o kadýna bu kadar güveniyorsun tamam derim.
                              ***
Ertesi gün saat beþ sýralarý dükkanýný kapatýp minibüs duraðýna gitti. Sýradaki Karþýyaka minibüsüne bindi. Karþýyaka’ya vardýðýnda saat altýya on vardý. Son durak verilen adrese çok yakýndý. Hemen adresteki apartmana gitti. Dördüncü kattaki dairenin zil düðmesine bastý. Sokak kapýsý hemen açýldý. Apartmana girip dört kat merdiveni hýzla çýktý. Dört no lu dairenin kapýsý açýldý. Kapýyý açan kadýný hemen tanýdý. Bu kadýn Arap Fýrýný sokaðýndaki kadýndý. Çok af edersiniz yanlýþ gelmiþim diyerek merdivenlerden hýzla indi. Ýnerken kadýn arkasýndan baðýrýyordu.
Yabani ne kaçýyorsun?
Ýki gün sonra Faruk Kavalcý yine geldi.
Yaktýn beni Özkan, Marmara çýrasýndan beter ettin beni.
Esas sen beni yaktýn. Ýþimi gücümü býrakýp dediðin adrese gittim. Ne bilirdim onun Arap Fýrýný sokaðýndaki evde oturan kadýn olduðunu.
Ne olmuþ o kadýnsa?
O kadýn annesiyle birlikte trende tanýþtýðým bir kýzýn benim baþýmda kalmasý için bir tezgah kurmuþlardý. Onlar Arap Fýrýný sokaðýnýn sakinleri. Onlardan her türlü melanet beklenir.
Hiçbir bela çýkmazdý ama senin gözün korkmuþ. Hadi seninle gidip bana bir buz dolabý alalým.
Peþin mi alacaksýn yoksa taksitle mi?
Peþin alacak olsam seni peþime niye takayým. O adamlar beni tanýmazlar. Beni tanýdýðýmý söylersin
Tamam gidelim. Maðazaya gittiler. Dükkan sahibi buyur etti. Özkan,
Sizi tanýþtýrayým. Arkadaþým Faruk Kavalcý. Türkiye’nin en ünlü ve en cingöz dolandýrýcýsýdýr. Faruk Kavalcý’nýn yüzü kýpkýrmýzý kesildi.
Bu ne biçim tanýþtýrma böyle dedi.
Tam sana layýk bir tanýþtýrma deðil mi? Faruk Kavalcý hýzla maðazayý terk etti. O günden sonra Faruk Kavalcý’yý gören olmadý.
                                   Özcan Nevres
20 Þubat 2003 Perþembe



                              

               













Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhabbet Kuþlarý Nasýl Üretilir
Onu Ölesiye Sevmiþti
Severek Ayrılalım
Mutluluðu Ölümü Ararken Buldu
Mustafa Efe
Bir Zamanlar Ben De Politikacýydým
Neden Terk Ettin
Baðýmsýz Aday Deli Osman
Güz Gülleri Gibi
O Yalancının Biriydi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Acýlarla Yaþamak [Þiir]
Özleyiþ [Þiir]
[Þiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Þiir]
Sevgiliye [Þiir]
Seni Düþündüm Yine [Þiir]
Alýn Götürün Beni Dalgalar [Þiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Þiir]
Bir Rüzgardýr Yaþamak [Þiir]
Uyan Be Memet [Þiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ümit Yaþar Oðuzcan Fazýl hüsnü Daðlarca


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.