Ýnsan özgür doðar, ama her yaný zincire vurulmuþtur. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Oldukça uzun süren kuruluþ ve geliþme dönemlerinden sonra Endülüs Emevi devleti, III. Abdurrahman (ö. 350/961) ýn Halife olmasýyla birlikte ülkedeki kalkýnma hamleleri hýzlanacak, bunun sonucunda da O' nun 49 sene sürecek saltanat döneminde tarým,ticaret,þehircilik gibi konular baþta Kurtuba olmak üzere, ülke genelinde o dönem medeniyet ölçülerinin en yüksek noktasýna eriþilecekti. Öyle ki; bugün artýk uluslararasý akademik platformlarda Rönesesans'ý ateþleyen düþünce temelinin Bizans referanslý olmayýp, Endülüs kaynaklý olduðu ciddi bir þekilde konuþulmaya baþlamýþtýr. “ Ýspanya’da 781 yýl süren Ýslâm hâkimiyetinin mümessili sanat eserleri, bugün Ýslâm sanatý için olduðu kadar dünya sanatý için de büyük önem taþýrlar. Günümüze gelebilen pek az sayýdaki örneðine raðmen Endülüs’ten geriye kalan mimari eserler, plastik sanat eserleri ve çeþitli sanat alanlarýna ait küçük boyutlu, fakat büyük hünerle meydana getirilmiþ olan eserler, eþsiz nitelikleriyle Endülüs’ün üstün kültür ve düþünce hayatýndaki eriþilmez doruðu yansýtan bir güzelliði ve görkemi sergilemektedir. Bütün sanat kollarýnda yoðun bir faaliyet gösterildiði bilinmektedir; ancak bazý sanat kollarýnýn örneklerin azlýðýndan, bazýlarýnýn da büyük ölçüde diðerlerinin gölgesinde kalmýþ olmasýndan dolayý haklarýnda fikir yürütmek hayli güçtür...” [1] Bu devlet Arabistan'da doðan Ýslâmiyet'i Ýspanya'dan Avrupa' ya taþýdý. Fas, Kurtuba ve Gýrnata üniversitelerini kurup, bilim ve fenne Ýslamiyet kimliði ile yeni bir hayat kazandýrdý. Bu geliþmeler bir anlamda Ýslâm kültür ve medeniyetini de filizlendirip, Ýslâm sanatýnda önemli evrimleþmelere yol açacak, doðal olarak Ýslâm Mûsýkîsi' nin hem teorik,hem de pratikte þekillenmesinde önemli alt yapýlarý da beraberinde getirecekti. Bu devletin baþkenti Kurtuba, döneminin dünya coðrafyasýnda Constantiniye (Ýstanbul) ve Baðdat' ýn yanýnda en büyük üç medeniyet merkezinden biriydi.Kurtuba' nýn yanýnda Toledo, Granada (Gýrnâta) ve Sevilla þehirleri de Endülüs'ün bilim,kültür ve sanat faaliyetlerinin en hareketli þehirleriydi. Hatta, Kurtuba, Gýrnata,Belensiye,Ýþbiliye ve Tuleytula gibi þehir merkezlerinin her birinde birer konservatuar mevcuttu. Þurasý itiraz edilemeyecek bir gerçektir ki; Ýslâm Tasavvufu, Ýslâmî coðrafya içinde meydana gelmiþ bulunan bütün sanatlar için ateþleyici bir unsur olmuþtur. IX. Yüzyýl Endülüs'ünde Muhammed b. Meserre (ö.319/911) ile yaygýnlýk kazanan tasavvuf hareketi, XII. Ve XIII. yüzyýllar aralýðýnda yaþayan Ýbnu'l Arabî (ö. 638/1240) ile zirvesine eriþecektir. [2] Ýslâm düþüncesinin gereði mûsýkî, Arap topraklarýnda olduðu gibi Endülüs' te de,din âlimlerinin çoðunluðunca her zaman itirazlarla karþýlaþmýþ ve tartýþmalara konu olmuþsa da, musýkî diðer güzel sanatlarda olduðu gibi toplum hayatýnýn vazgeçilmez bir parçasý olmasýný hiçbir zaman engelleyememiþtir. Zira Endülüs halkýnýn þiir ve mûsýkîye olan ilgileri Ýslâmla tanýþmalarýndan çok önceki yüzyýllara dayanan neredeyse genlerine kazýnmýþ bir karakteristik özellik idi. Endülüs toplumunun müziðe olan yakýn ilgisi Cinuçen Tanrýkorur' un ifade ettiði gibi “ Arap etkisinde geliþen Endülüs kültürünün ortaya çýkardýðý flamenco, malaguenas, granadinas, cante jondo vb. “ müzik türleri ortaya çýkarmýþtýr. [3] I. Hakem döneminde baþlayan ve II. Abdurrahman zamanýnda bir geleneðe dönüþecek uygulama ile Endülüs hükümdarlarý Arabistan' ýn ünlü musýkîþinas ve þarkýcýlarýna Saraylarýnýn kapýlarýný açtýlar. Bu þekilde saraylarýna o devirin önemli ve þöhretli þarkýcýlarýndan Alvân,Zerkun, Fadlu'l-Medine, Kamer ile önemli musýkî adamý Ziryab olarak bilinen Ali b. Nâfî' yi getirmiþlerdir. Ziryab,Endülüs tarihi içerisinde musýki' de bütün zamanlarýn en önemli ve ünlü bir ismi olmuþtur. Efsâneye göre kendisinin 10 bin kadar þarkýnýn güfte ve bestesini kusursuz olarak hâfýzasýnda tutan bir þarkýcý olmakla kalmamýþ, ayrýca Kurtuba'da bir konservatuar inþaa ederek mûsýkîye eðitim alanýnda da hizmet etmiþtir. “ Ziryab' tan baþka Abbas b.Firnas, Ýbn Abdirabbih, Yahya El-Mürsî,Ýbn Fethûn ve Saîd Et-Tuleytûlî gibi isimlerin musýkî sahasýnda söz sahibi olduklarý bilinmektedir...Endülüs' te kullanýlan ve bir bölümü daha sonra Avrupaya intikal eden belli baþlý musýkî âletleri þunlardý : El Karric (carrigo:Bir telli saz), ûd (laud), rûta (rota), rebâb (rabeb: rubap), kanûn (arpa, instrumento de cuerda), kanîra (citara: Bir çeþit gitar) kitâr (guitarra;gitar)zulamî (nefesli çalgý türü), nûra (flauta;flüt), bûk (albogue), duff (adufe:tef), tabl (atambal:davul) [4] Endülüs Ýslâm Devleti' nin tarihin karanlýklarýna gömülmesinin üzerinden bu güne kadar geçen 11 asýr yani bin yüz küsur senelik zaman diliminden o zamanýn musýkisine iliþkin geriye ne ses, ne týný, ne bir sayfa belge kalmadýðý bilinse de musýkisindeki ihtiþamýn en az Elhamra'daki saray kadar muhteþem olduðundan þüphe yoktur. Yazýmý Yalçýn Çetinkaya' nýn cümleleriyle noktalýyorum : “ Arap müziðinin Ýspanyol müziði üzerindeki etkisinin hâlâ hissedildiði günümüzde, Endülüs devrine ait müzikleri bulabilmek ne yazýk ki imkânsýz. Flamenko müziði, özellikle Le Jondo, La Seguiria ve Solea formlarý ile Batý' daki müzikler içinde Endülüs müziðine en yakýn tek müzik olarak kabul edilmektedir...Ýstanbul'da namaz için insanlarý çaðýran müezzin ile Flamenko müzisyeninin “ an a kampani “ si ( solo söyleme) arasýnda çok büyük benzerlik var...” [5] S.Zeki Çavdaroðlu 15 Mart 2021 D Ý P N O T L A R : : [1] BEKSAÇ A. Engin, Endülüs ,Türkiye Diyanet Vakfý Ýslam Ansiklopedisi, C.11, s.225 [2] ÖZDEMÝR Mehmet, Endülüs Müslümanlarý III -Ýlim ve Kültür Tarihi,TDV Yay., Ankara,1997,s.47 [3] TANRIKORUR Cinuçen, Meðer Müziðimizi Yunanlýdan Almamýþ mýyýz?, AKSÝYON, 23 Eylül 1995, sayý:42 [4] a.g.e. s.118 [5] ÇETÝNKAYA Yalçýn, Endülüs' ün Yanýk Sesi : Flamenko, Müzik Yazýlarý,Kaknüs Yayýnlarý,Ýstanbul, 1.basým,Aralýk,1999 http://ferahnak.wordpress.com/wp-admin/post.php?post
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |