..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Nur Ersen




31 Mart 2003
Meraklý Mýyýz  
Nur Ersen
Bu kampýn sakinlerini akþam yemeðinden alýkoyacak kadar önemli haberi izlemek için kafamý kaldýrýp televizyona baktýðýmda: “Olmaz böyle þey! Olamaz! Bu muydu akþam yemeðine çýkmamýza engel olan haber!” diyerek söylene söylene orayý terkettim


:BJIJ:



MERAKLIMIYIZ
Çevrenizdekilere:
“Meraklý mýsýnýz?” diye soracak olursanýz, bazýlarý:
“Hiç meraklý deðilim” derken, bazýlarý ise, “Meraklýyým tabii” diye yanýt verir hemen. Aslýnda, “Hiç meraklý deðilim” diyenlerin sözüne pek de aldýrmayýn siz. Ýçten içe merak edip dururlar onlar da her þeyi. Çünkü merak insanýn doðasýnda vardýr.
Gözümüzü dünyaya ilk açtýðýmýzda bakýnýrýz etrafa meraklý meraklý. Büyüdükçe kurcalamaya baþlarýz her þeyi. Bu nedenle ailemiz birtakým yasaklar getirir bizlere.
“Þuna dokunma!”
“Bunu kurcalama!”
“Kapaðýný açma, düðmesiyle oynama!”
Yasaklarýn merak doðurduðunu hiç düþünmezler oysa.

Boyumuzun uzadýðýnýn ayrýmýna varýnca üstteki dolapta ne olduðunu merak eder, düþer bir yerimizi kýrarýz, ya da üst raflardaki acý biber salçasýný marmelat zannederek aðzýmýzý feci þekilde yakarýz.
“Dünyaya nereden ve nasýl geldik?” diye anne-babamýza birtakým sorular sorar, onlarý zor durumda býrakmaya baþlarýz. Aldýðýmýz yanýtlar ise çok ilginçtir… Bazýlarýmýzý leylek getirmiþtir, bazýlarýmýzý ise hastaneden almýþlardýr. Ne yazýk ki annemizin karnýndan çýkanlarýmýzýn sayýsý parmakla gösterilecek kadar azdýr.

Bizler büyüdükçe kiþisel meraklarýmýz da büyür. “Kim? Nerede? Ne yapýyor, nereye gidiyor? Ne yedi, ne giydi, markasý neydi? Ve daha da artarak “Kim ne kadar sattý. Ne kazandý? Kimin eli kimin cebinde?” düþüncesine sürükler bizleri.

Komþularýmýzý da göz ardý etmeyiz bu arada. Onlarýn yaptýklarýyla yakýndan ilgilenmezsek içimiz rahat eder mi hiç? “Bugün evlerine kim geldi, kaç kiþiydiler, kapýlarý kaç kez çalýndý?” Komþuluk görevini yerine getirebilmemiz için kapýlarýnýn her çalýnýþýnda kendi kapýmýzý açýp onlarý kontrol etmeyi bir görev biliriz, öyle deðil mi? Bir anda çatýk kaþlarla karþýmýza geçip: “Çalýnan sizin deðil, benim kapým!” demeleriyle de çok üzgün hissederiz kendimizi. Bu kaba davranýþlarýný anlayýþsýzlýklarýna veririz haklý olarak.
Ama biz de yine hiç yýlmayýz. Kapýmýzýn dürbünü ne güne duruyor? Daha kolay, daha pratik. Kimse fark etmeden, kimseyi sinirlendirmeden gerekli bilgileritoplarýz. Hem bunun kime, ne zararý var ki? Öyle ya, bu merakýmýzýn zararýný yalnýzca biz çekmeyecek miyiz? Ýþimizi gücümüzü býrakarak, komþu komþu dolaþýp rapor vermek zorunda kalan yine biz olmayacak mýyýz ?

Bunlarý yazarken Nasrettin Hoca’nýn bir fýkrasý geldi aklýma.
Kahvede otururlarken meraklýnýn biri Hoca’ya :
- Hocam, sizin sokaða elinde bir tepsi baklavayla biri giriyordu, demiþ. Hoca
- Bana ne! diye yanýt vermiþ.
- Ama Hocam baklava sizin eve gidiyordu, deyince Hoca:
- O halde sana ne!
Diyerek meraklýyý susturmuþ.

Kiþisel meraklarýmýz toplumsal meraklarla karýþýnca daha da ilginç bir tablo çýkýyor ortaya. Biraz da toplumsal meraklarýmýza deðinelim isterseniz:
Baþta medyatik kiþilerin özel yaþamlarý olmak üzere, tele-voleler ve paparazzi programlarý ilgi alanýmýza giriveriyor hemen. Bu ilgi toplum olarak bizleri çok etkiliyor. Kendimizi o denli kaptýrýyoruz ki, onlarýn sorunlarý kendi sorunlarýmýzmýþ gibi kaygý duymaya baþlýyoruz sonunda.
“Kiminle çýkýyorlar, nerede geziyorlar, kim kime ihanet ediyor ? Ne zaman evlenecekler. Vah vah... Yazýk oldu... Oysa ki...” diye düþünüyoruz.

Hanýmlar artýk kabul günlerinde eþlerinden ya da kaynanalarýndan þikayetlenmiyorlar, kaynanalar da gelinlerini çekiþtirmiyor. O nefis kurabiyeleri yiyip, çaylarýný yudumlarken, bazý sanatçýlarýmýzýn özel yaþantýlarýndan söz edip onlarýn sorunlarýna kendilerince çözüm getirmeye çalýþýyorlar.
Meraklýsý olmamýz gereken daha önemli konular varken bizler hep bu konulara takýlýp kalacaðýz anlaþýlan.
Bir yakýnýmýn daveti üzerine, Ankara Çaðdaþ Sanatlar Galerisinde, “1 Aralýk Dünya AÝDS Günü” için düzenlenen panele katýlmýþtým. Bu denli önemli bir konunun izleyicileri salonun sadece dörtte birini oluþturuyordu. Rakamýn çok üzücü olduðu apaçýk ortadaydý. Program hazýrlayýcýlar katýlýmýn geçtiðimiz yýllara oranla daha fazla olduðunu belirtiyorlardý.
Bir TV kanalýnýn AÝDS konusundaki program yapýmcýsý ise, programlarýnýn tele-volelerle çakýþmasý üzerine izleyici kitlesi bulamadýklarýný, yayýný gece yarýsýndan sonra vermek zorunda kaldýklarýný üzülerek belirtiyordu.

Konuþmacýlar, ertesi gün bu panelin üniversite gençleri için de verileceðini, konuk olarak da ekranlarda sýkça görülen ünlü, genç ve güzel bir bayan oyuncunun katýlacaðýný duyurmuþlardý. Katýlýmýn nasýl olacaðýný merak ettiðim için ertesi akþam TV haberlerinde bu panelle ilgili görüntüleri takip ettim ve salonun týklým týklým dolu olduðunu gördüm. Gençlerimiz hem oyuncuya olan meraklarýný gidermiþler, ondan AÝDS konusunda bazý mesajlar almýþlar, hem de diðer konuþmacýlarý can kulaðýyla dinlemiþlerdi. Bu da gençlerimizin bilinçlenmeleri adýna çok sevindiriciydi. Panel organizatörleri, merak duygusunu insanlarýn bu oyuncuya olan hayranlýklarý yönünde kullanarak amaçlarýný gerçekleþtirmiþlerdi.
Bu meraklý olma huyumuzu kimlerden almýþýz dersiniz? Þöyle bir düþünüp gerilere, çok gerilere yani Adem ile Havva’ya kadar uzanýrsanýz, yanýtý hemen anýmsarsýnýz. Cennetin o güzelim, yemyeþil bahçelerinde, rengârenk çiçeklerin arasýnda ve þýrýl þýrýl akan pýnarlarýn kenarýnda Adem Baba’mýzla kardeþ kardeþ dolaþýyorlarken, merakýna yenilip de yiyince yasak meyveyi Havva Ana’mýz… Olanlar olmuþ…
Bu sayede artan nüfusa bakar mýsýnýz?
******

Biraz topluluk içindeki meraklarýmýza deðinelim.
Otobüs duraklarýnda, çeþitli kuyruklarda ve otobüsün ya da metronun içindeyken etrafýnýza þöyle bir bakýn. Sonra yanýnýzdaki arkadaþýnýza çevrenizdeki bir nesneyi iþaret ederek yüksek sesle hararetli bir þekilde bir þeyler söyleyerek þaþkýnlýðýnýzý dile getirmeye çalýþýn. Ya da kafanýzý yukarýya kaldýrýp bir yerlere dikkatli, çok dikkatli bakýn. Kimseye belli etmeden çevrenizdekileri gözleyin. Herkesin teker teker, kafalarýný sizin baktýðýnýz yöne çevirdiðini göreceksiniz. Hatta birbirlerine ne var ne olmuþ diye soracaklardýr meraklý meraklý. Bir kýpýrdanma baþlayacaktýr etrafta.

Þimdi diyeceksiniz ki senin meraklarýn yok mu? Topluluklarda ne oluyor diye meraklanmaz mýsýn? Meraklanýrým elbette. Hem de çok. Herkes gibi, birkaç kiþi ya da daha fazlasýný bir arada görünce “Ne oluyor acaba?” diyerek belli etmeden olanlarý izlemeye çalýþýrým.
Birkaç yýl önce tatilimizi geçirmek üzere Erdek’teki kampýmýza gitmiþtik. O yýl geçtiðimiz yýllara göre deniz daha temiz doða ve eðlence daha farklýydý. Kampýmýzda bazý düzenlemeler yapýlmýþtý. Eskiden aþaðý salonda yapýlan yemek servisi artýk yukarý salonda yapýlýyordu. Aþaðý salona ve bahçeye kamp sakinlerinin rahatlýkla izleyebilmesi için büyükçe birer televizyon konulmuþtu.
Yemek saatleri de yeniden düzenlenmiþti. Daha önce yedide yapýlan akþam yemek servisi saat sekize alýnmýþtý. Bu durumda öðlen yemeði ile akþam yemeði arasýnda yedi saat vardý. Bu uzun bir süreydi aslýnda. Her ne kadar aralarda bir þeyler atýþtýrsak da suya girip çýkmak ve yemek vaktinden önce uzun yürüyüþler yapmak yine de acýktýrýyordu bizi. Özellikle de çocuklarý. Bu nedenle akþam yemeði saatlerini hiç aksatmaz tam vaktinde yemek salonuna çýkarak masalarýmýza otururduk.

Ýþte o akþam, her zamanki gibi üzerimi deðiþtirdim. Çantamý aldým ve kaldýðýmýz odanýn kapýsýný çekerek merdivenlerden indim. Bahçeden yemek salonuna çýkýlan bölüme kadar yürürken sadece bir iki kiþiyle karþýlaþtým. Bir gariplik vardý ama bir anlam veremedim. Salona çýkýlan merdivenlere geldim. Kimseler yoktu. Þaþýrmýþtým. Her akþam büyük bir kalabalýðýn oluþtuðu bu merdivenler bomboþtu. Bu insanlar nerede acaba? Diyerek çok meraklandým.
“Mutlaka geçerli bir nedeni vardýr, ya yemek saati ileri alýndý ya da olaðanüstü bir durum var,” dedim kendi kendime. Basamaklarý inerek bahçeye doðru yürüdüm. Etrafa bir göz attým. Bir de ne göreyim? Herkes pür dikkat televizyondaki haberleri izlemiyor mu? O anda içimi bir huzursuzluk kapladý. “Eyvah!” dedim. “Çok þey kaçýrdým galiba. Mutlaka memleket sorunlarýyla ilgili önemli bir haber veriliyor, bu kadar önemli olmasa bunca insan yemeði býrakýp da burada birikir mi?” diye çok merak ettim ve hemen aralarýna karýþtým. Bu kampýn sakinlerini akþam yemeðinden alýkoyacak kadar önemli haberi izlemek için kafamý kaldýrýp televizyona baktýðýmda: “Olmaz böyle þey! Olamaz! Bu muydu akþam yemeðine çýkmamýza engel olan haber!” diyerek söylene söylene orayý terk ettim ve yukarýya çýktým.
Benimle ayný fikirde olan birkaç arkadaþ daha vardý yemek salonunda. Garsonlar da merak etmiþlerdi durumu. Sorduklarýnda “Ünlü bir sanatçýmýzýn, bir oryantalimizi nasýl dövdüðünü anlatan haberleri izliyorlar.” yanýtýný verdim ve acý acý gülümsedim.
******
Sizlere fazla meraklý oluþlarý nedeniyle duyarsýz bir hale gelen insanlarýn arasýnda nasýl maðdur kaldýðýmý anlatmak istiyorum.
Yýllar önceydi. Ýstanbul Maltepe’de oturuyorduk. Bahar mevsimindeydik. Havayý güzel görünce Üsküdar’da oturan, çok sevdiðim bir arkadaþýmý ziyaret etmek istedim. Telefon ettim. Çok sevindi ve beklediðini söyledi. Çocuklarý okula yolladýktan hemen sonra evden çýktým.
Arkadaþým beni görünce çok sevinmiþti. Uzun uzun eskilerden konuþtuk. Sonra çayýmýzý demledik ve masayý hazýrladýk. Yaptýðý pastalarý yerken sohbetimize masa baþýnda devam ettik. Bu güzel ortamda zaman çabucak geçmiþ, okulun daðýlmasýna bir saat kalmýþtý. Çocuklar okuldan dönmeden evde olmam gerektiðini onun da bir gün beni ziyaret etmesinden çok memnun olacaðýmý söyledim ve ilgisine teþekkür edip hemen çýktým. Minibüse binerek Kadýköy’de indim. Oradan da Maltepe’ye giden bir dolmuþa bindim. Þoförün arkasýndaki koltuða, cam kenarýna oturdum. Minibüs dolunca hareket ettik. Hava güzeldi. Camdan etrafý seyrediyordum. Bu güzel havada herkes kendince bir nedenle dýþarý çýkmýþtý. Yollar oldukça kalabalýk, trafik yoðundu. Hafiften bir yaðmur çiselemeye baþlamýþtý. Bu yoðun trafik akýþý içinde Maltepe’ye nihayet girmiþtik. Ýki durak sonra evde olacaktým. O gün Maltepe’nin pazarýydý. Alýþveriþe genellikle bu saatlerde çýkýlýrdý. Bu nedene trafik daha da sýkýþmýþtý. Ben yine dalgýn dalgýn etrafýma bakýnýyorken, þangýr þungur seslerle ve inanýlmaz sarsýntýlarla meydana gelen gürültüler, ardýndan ani bir fren sesiyle kendime geldim. Bir anda neye uðradýðýmý anlayamamýþtým. Minibüs durmuþtu. Yolcularýn bir kýsmý aðlýyor, bir kýsmý baðýrýyordu. Baþým fena halde dönüyor, kulaklarým uðulduyordu. Ensemde þiddetli bir aðrý ayaðýmda ise müthiþ bir sýzý vardý. Ensemdeki aðrý gittikçe artýyordu. Bu aðrýnýn nedenini arkama dönüp baktýðýmda anlayabildim ancak. Arkamda oturan yolcu, þoförün ani fren yapmasýyla benim yaslandýðým koltuðun üst kýsmýndaki demire var gücüyle asýlmýþ, yerinden çýkan demiri birden býrakýnca da yaylanan demir hýzla gelip enseme çarpmýþ. Ayaðýmdaki sýzýnýn nedeni ise, arka koltuklardan birinin altýnda bulunan alet kutusunun ayaðýma çarpmasýymýþ.
Ayaða kalkmaya çalýþtým. Kendimde o gücü bulamadýðým için kalkmamla oturmam bir oldu. Önüme baktým. Þoför koltuktan düþmüþ, baþý yerde ayaklarý havada, kalkabilmek için çýrpýnýp duruyordu. Ayaða kalkmayý tekrar denedim, baþaramadým.

Bir elim ensemde bir elim ayaðýmda kendime gelmeye çalýþýrken minibüsün kapýsý dýþarýdan birileri tarafýndan açýldý ve “Herkes aþaðýya insin!” diye baðýrdýlar. Çýkýp þoförü yerinden kaldýrdýlar. Bir taraftan da etrafa saçýlan bozuk paralarý topluyorlardý. Bizlerle kimse ilgilenmiyordu. Minibüse yakýnlarýyla binen yolcular birbirlerine destek olarak indiler. Benim gibi yalnýz binen birkaç kiþi vardý. Onlarýn kendi çabalarýyla inmeye çalýþmalarýndan cesaret alarak yavaþça ayaða kalktým. Baþým hala dönüyordu ama inmek zorundaydým. Kapýdan dýþarýya þöyle bir göz attým. Etraf insan kaynýyordu. Çok sevinmiþtim. “Ne kadar yardýmsever insanlar var, yardým etmek için bizi bekliyorlar,” dedim kendi kendime ve bir iki adým attým. Sendeleyerek kapýnýn pervazýna tutundum. Aþaðý inecek gücü bulamýyordum kendimde. Dýþarýdakiler, yani bana yardým edeceðini düþündüðüm kiþiler yüzüme meraklý meraklý bakýyorlardý. Bir hayýrsever tutar da inmeme yardým eder diye elimi uzattým. Hayret! Yine meraklý meraklý bakýyorlardý. Oysa ben, bir müddet onlara yine yalvaran gözlerle bakýp elimi indirmemiþtim. Ýçlerinden biri insafa gelir de elimi tutar diye beklemiþtim. Yanýlmýþým… Hiç birinde insanlýk belirtisi göremiyordum. Kendimi þöyle bir toparlayýp aþaðý inmeyi baþardým ve sendeleye sendeleye yürüyüp oracýktaki bir aðaca gidip yaslandým.

Çevremdekiler bana meraklý meraklý bakýp hemen kafalarýný baþka bir tarafa çeviriyorlardý. Bu davranýþlarýna bir anlam veremiyordum. Bu kez de nereye bakýyorlar diye ben merak etmiþtim. Nedenini anlamak için onlarýn baktýðý tarafa çevirdim kafamý. Bir de ne göreyim! Yirmibeþ tonluk bir harç karma makinesini taþýyan kamyon, hafif çiseleyen yaðmurun yolu kayganlaþtýrmasý sonucu bizim minibüse arkadan vurmuþ, minibüsümüz de önündeki taksiye çarpmýþtý. Akþam trafiði nedeniyle yol týkanmýþ, arabalar birbirine girmiþ, trafik akýþý durmuþtu. Etraf ana-baba günüydü Þoförler arasýnda da büyük bir kavga vardý. Polislerin müdahaleleri, yoldan geçenlerin kavga edenleri ayýrmak için verdikleri mücadeleler, baðýrtýlar ve küfürler…
Sonunda anladým ki bana yardým etmesi gereken vatandaþlar, büyük bir merakla insan hayatýndan daha mühim olan bu kavganýn finalini bekliyorlardý.
“Meraklý olmanýn bu kadarýna da pes doðrusu. insanlýk ölmüþ!” dedim, kendi kendime.

Akþam alýþ-veriþi yapanlar, çantasýný alýp pazara çýkanlar ve geri dönenler, önce kaza mahalline takýlýp kavgayý izliyorlar, daha sonra yollarýna devam ediyorlardý. Orada öylece kalakalmýþtým. Bir yerimin kýrýlmadýðýna ya da yaralanmadýðýma dua ediyordum. Aklým çocuklarýmdaydý. Eve nasýl gideceðimi bilemiyordum. Ýki durak yürüyecek gücüm yoktu. Bir taksiye ya da dolmuþa binecek cesaretimde kalmamýþtý artýk. Kara kara düþünmeye baþladým. Çevremdeki insanlar gibi ben de kavgayý izlemekten baþka bir þey yapamýyordum. Burada bir müddet oturacak, kendime gelince de yavaþ yavaþ yürüyerek evime gidecektim. Gözüm karþý kaldýrýmdaki kalabalýða takýldý bir an. Alt komþumuz Aysel Haným ve oðlu Ýrfan da kalabalýðýn arasýndaydýlar. Onlarý görünce ne kadar sevindiðimi tahmin edersiniz sanýrým. Hemen el sallayarak beni görmelerini saðladým… Koþarak yanýma geldiler. Aðlamaya baþladým. Pazara gidiyorlarmýþ. Kalabalýðý görünce “Ne oluyor acaba?” diye merak etmiþler. Aysel ve Ýrfan koluma girerek beni bir taksiye dikkatlice bindirdiler ve eve götürdüler. Karþý komþumuz Özcan Abla ile birlikte gereken ilk yardýmý yaptýlar. Çocuklar da gelmiþ, komþuda beni bekliyorlardý. Çok þaþýrýp telaþlandýlar. Onlarý üzmeyecek þekilde olayý anlattým. Komþularýma defalarca teþekkür ettim ve meraklý olmanýn faydalarýna da inandým artýk.

Bu kazadan geriye ensemde üç yýl süren bir aðrý, aklýmda da insan hayatýnýn ne kadar önemsiz olduðu kalmýþtý.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Biz, televole'yle tanýþtýktan sonra böyle olduk.
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu / Mudurnu
2 Nisan 2003
Merhaba Nur Haným; Olaylarýn yalnýzca magazin yönüyle ilgilenmeyi biz, televole\'yle tanýþtýktan sonra öðrendik.Televole bir milat......Televoleden öncemiz vardý, bir de televole sonramýz var.Abarttýðýmý sanmýyorum.Duyarsýzlýða doðru gidiþimizde, sanatçýlarýn(!) özel yaþamýna ilgi duymaya baþlamamýzda, televolenin etkisi çok büyük.Bu ve buna benzer programlarý izleye izleye bu hale geldik.Gerçekleri kulak arkasý etme basiretsizliðini göstermeye baþladýk.........Ýnþallah bir gün aklýmýz baþýmýza gelir....Sevgiler..... Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Türküler Susmaz
Türküler Susmaz
Cep Telefonlarý

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Altýn Þehir Üsküdar
Kesekaðýdý mý Poþet mi
Sanal Mý Gerçek Mi
Kara Tren
Üçüzler
Ümit Hiç Susmayan Bir Kuþtur
papatyalar aðlar mý
Sosyal Çabalarýn Neresindeyiz
Sevgi
Hayatý Sevelim

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstanbul Yolcularý [Þiir]
Ben Kadýným [Þiir]
Gidiyorsun [Þiir]
Býrakma Beni [Þiir]
Sen [Þiir]
Çaða Ayak Uydururken [Öykü]
Yazýk Deðil mi [Öykü]
Dest-i Ýzdivacýnýza Talibim [Eleþtiri]


Nur Ersen kimdir?

Yazmaya birkaç yýl önce baþladým. Yolun çok baþýndayým. Devam etmeye kararlýyým.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nur Ersen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.