Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
Ýnsanoðlu prehistorik(tarihöncesi) çaðlarýn en uzun dönemi olan paleolitik(eskitaþ) çaðda (M.Ö.1.000 000-15.000) avcýlýk ve toplayýcýlýkla geçimini saðlamaktaydý. Bir milyon yýl öncesinden 15 bin yýl öncesine kadar hayvanlarý avlayarak, bitki ve meyveleri toplayarak, maðara ve aðaç kovuklarýnda barýnan insan; 15 bin yýl önce bu barýnaklardan çýkmaya baþlamýþ ve açýk alanlarda kerpiçten evler yapmaya ve köyler kurmaya baþlamýþtýr. Bir süre, yaklaþýk iki bin yýl, bu köylerde "avcý ve toplayýcýlýk" geleneðini sürdürmüþtür. Günümüzden 10 bin yýl kadar önce yabani buðdayý ýslah ederek ekime almayý baþarmýþ ve ziraat yapmaya baþlamýþtýr. Gordon Childe'a göre asalýklýk evresinden üretimcilik evresine geçen insan "knt devrimi" ni baþlatmýþtýr. Uygarlýðýn önemli bir aþamasý olan ziraatin baþladýðý bu evrede, karbonhidratlý yiyeceklerin etkisiyle diþ çürükleri gibi uygarlýðýn bahþettiði hastalýklar görülmeye baþlar. Bütün bu geliþmelere raðmen dünyanýn çeþitli yerlerinde avcý ve toplayýcý kültürler devam etmektedir. Ülkemizde ise üretimcilikle birlikte toplayýcý kültürlerin sürdüðü yörelerimiz vardýr. Þahsýmýn doðup büyüdüðü Toroslar da bu yörelerden biridir. 1960’lý yýllarda geçen çocukluðumda “dükkan” (bakkal) sadece evimizin ýþýklandýrýlmasýnda kullandýðýmýz gazyaðý; ocaktaki odun ateþini yakmada kullandýðýmýz “ispirte” dediðimiz kibrit; yemekte kullandýðýmýz tuz ve daha o sýrada þehir þemata görüp deðiþen ve “mamurlaþma”(memur)olarak gördüðümüz kimi evlerde yeni piyasaya çýkmýþ margarin yaðlar alýnýrdý. Giyim eþyasý olarak da, uzun düz çizgili “týrýl” denilen, siyah beyaz renkli pamuklu kumaþlarla beyaz kaput bezi alýnýrdý. Bizim evde olduðu gibi bazý evlerde kýyýda köþede kýrýk dökük “çulhalýk” denilen dokuma tezgahlarý; “teþþe”(teþi) denilen çýkrýklarý ile terk edilmeye yüz tutmuþ bir geleneði yansýtýyorlardý. Bizim “Ebe” olarak hitap ettiðimiz, nenelerimizden dinlediðimiz anýlarýndan, sanki bu geleneðin o günlerde býrakýldýðý hissini verirdi. O neneler bu tezgahlarda kilim, çul, pamuklu kumaþla, dastar(eþarp), heybe ve çuval dokumuþlardý. Zaten, o sýrada bu dokumalarýn bir çoðu kullanýlýyordu da. Koyun yününden dokunmuþ þalvarlýk kumaþlar; karþýlýklý iki ikiþinin çýplak ayaklarýnýn tabaný birbirine dayayýp, iki tarafý açýk oluk þeklindeki tahta bir tekneye uzanýp ayaklarý ezmeye çalýþýlýr ve sýkýþmasý için, kazanlarda kaynatýlan sýcak su dökülürdü. Saatlerce tepilen bu yün kumaþ, düz damlý evlerin “doma” denilen çatý köþelerine ucuuna baðlandýðý aðýr taþ ve kütüklerle sarkýtýlarak bir kaç gün kurumaya ve bu þekilde ütülemeye tabi tutulurdu. Bu tür giyecek ve döþemelik kumaþlarýn dýþýnda sepet ve testi gibi insan sýrtýna alýnabilecek yükleri taþýmada kullanmak üzere kolan tezgahlarý kurulurdu. Kuþkusuz deðiþik geniþlik, uzunluk renkli desen ve motifleri ile güneyin Aliyya (Alanya)'dan yörüklerin patates ve fasülye karþýlýðý deðiþ tokuþ yaptýðý yünden dokunma yörük kolonlarýnýn yerini tutmasa da; kara keçi kýlýndan yapýlan bu daðlý iþi kýl kolanlar da bir hayli güçlü dayanaklý olurdu. Bu kolanlarýn tezgahlarý ya da istarlarý o kadar ahým þahým büyük aletler deðildi. 10 m.lik mesafede çakýlý iki kazýk arasýnda kurulu kolan tezgahlarý görülürdü. Bahçe sulamak için beklenen “su keþik”lerinde boþ durulmaz dere kenarýndan kesilen söðüt filizlerinden sepet örülürdü. Daðlarýn kayalýk zirvelerinde yetiþen þimþir aðacýndan kaþýklar yapýlýrdý. Kýþ günlerinde yaptýðýmýz þimþir topaçlar ne güzel buzlar üzerinde çevirirdik. Teknolojiye yenik düþen bu geleneklerin ötesinde yeme içme kültürümüzün 1 milyon yýl öncesi kültürlerine ne kadar yakýn olduðunu düþünüyorum. Ýlk baharda deve kolaný, at kuyruðu, tavþan ekmeði, teke sakalý, sakýzcýk ve karamýk yapraðý gibi bitkileri toplarken sonbahar da çiðdem kökleri, iletir, it burnu(kuþ burnu), alýç, dað eriði(deli erik), yaban elmasý, boz armut(ahlat) ve kýzýlcýk gibi meyveleri toplardýk. Hele ilkbaharda karlarýn erimesi ile toplanan yýlanbýçaðý (yýlanpancarý) denilen sadece insanlarýn yiyebildiði acý geniþ yapraklý býçak renginde eflatun göbekli marul görünüþlü ot sadece yöremize aitti. Bu ince bir þekilde kýyýlýr kurutulur kýþ günleri, tarhana çorbasý içine atýlýrdý. Kýþ için bu hazýrlýðýn yanýnda kekik ve çeþitli dað çaylarý da olurdu. Bunlar unutuldu mu?... Geçen hafta sonu 18 Mayýs günü Toroslardaydým. Bu bitkileri gördüm. Bir tutam teke sakalý yedim, bir tutam tavþan ekmeði… Midem ekþimeye baþladý… Çeyrek asýrdýr koptuðum bu daðlar bana küsmüþmüydü… Barýþmak için bir karamýk dalý tuttum yeþil taze yapraklarýný sýyýrdým; karamýk dikenleri içinden bu yapraklarý alabilmek de marifettir. Mideme raðmen aðzýma götürdüm bu yapraklarý. Bir süre sonra yabani “kuzu kulaklarý”ný buldum. Onlardan yedim. Yanýmdaki oðlum bir bahçeden geçerken, –Baba buraya soðan ekmiþler, dedi. –Hayýr oðlum, onlar yabani soðan…yaþlý bir teyzenle çocukluðumda sýðýr güderken onunla toplar yerdik, O bunlara “körmeni” derdi,dedim. Ýçimde hayalimden otlattýðýmýz Toroslar süzülüp geçti, bir türküyü hatýrladým “Bahçalarda kör meni, verem ettin sen beni”. Her bir yiyecek doðadan gelirdi. Yaðmur mevsimlerinde deðiþik mantarlar. Kuþlarýn yumurta dönemlerinde keklik ve býldýrcýn yumurtalarý. Doða cömertti… Doktora giden çok azdý. Tansiyon, kolestrol, þeker…vs., bilinmezdi. Çam ve köknar aðaçlarý ile kaplý olan Toroslarda þimdilerde hummalý bir çalýþma var. Ormanlýk alanlar arasýndaki boþluklar kiraz çiçekleri ile dolmuþ bembeyaz. Napolyon kirazlarý üretiliyor. Türkiye’nin diðer bölgelerinde kiraz mevsimi bitince burada baþlýyor. Dayanaklý kirazlarmýþ ayrýca. Köylü iyi paraya bu kirazý satýyor. Söylenceye göre Ýngiltere Kraliyet ailesi kirazýný buradan alýyormuþ. Hepsi ihracata gidiyormuþ. Yani, eski çamlar bardak olmuþ!… Kar sularýnýn aktýðý Toroslardan geçerken geçmiþten bir gün yaþadýðým için mutluydum. Ancak akþamýn alacakaranlýðýnda sisli dumanlar arasýnda ýþýldayan kent çaðýrýyordu. “- Buraya gel, etinle kemiðinle benimsin. Eski çamlar bardak oldu!...”.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hasan Bahar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |