..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak bir aðaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeþçesine...
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > HAKAN ÞEVKET TELKES




27 Haziran 2003
Yaðmur  
HAKAN ÞEVKET TELKES
Yýkýlmak üzer olan eski evinde anýlarýný arayan bir adamýn hikayesi


:BFDC:
Yaðmur...

BÖLÜM 1

“Yaðmur yaðacak.”
“Ne yaðmuru caným, görmüyor musun günlük güneþlik her taraf?”
“Yaðacak dediysem yaðacak.Hiç yanýlmam ben.”
“Peki ya yaðmazsa?”
“Var mýsýn iddiasýna?
“Varým neyine?”
“Eðer yaðarsa bir kez öpeceðim seni.”
“Öpecek misin?”
“Öpeceðim.”
“Peki ya ben kazanýrsam?”
“O zaman sen öpersin beni.”
“Ama ben seni öpmek istemiyorum ki.”
“Ýstemiyor musun? Neden?”
“Bilmem istemiyorum iþte.”
“Korkuyor musun?”
“Yoooo. Neden korkayým ki?”
“Korkuyorsun , hem de çok.”
“Korkmuyorum iþte. Tamam kabul ediyorum, ama bir þartým var.”
“Neymiþ o?”
“Sadece yanaðýmdan öpeceksin beni.”
“Yanaðýndan mý? Ohooo, yanaðýndan öpeceksem ne manasý kaldý ki?”
“Benim þartým bu.”
“Ne yapalým öyle olsun.”
Bu O’na yaptýðým kaçýncý çocukça oyundu kimbilir? Olmayacak bir konuda iddiaya girmek ve kazansam da kaybetsem de hep iþime yarayacak þartlar ileri sürmek. Çocuk yaþýmda O’na sarýlmanýn, O’nu öpmenin, elini tutmanýn tek yoluydu bu. O da ne gariptir ki her zaman kabul ederdi. Ama her seferinde O’nun da þartlarý olurdu. Sadece yanaðýndan öptürmek gibi...
Bu kez bayaðý iddialýydým aslýnda. Babaannemimin bacaklarý aðrýyordu çünkü ve ne zaman bacaklarý aðrýsa: ”Yaðmur yaðacak” derdi ve baþlardý emirler yaðdýrmaya: ”Yaðmur yaðacak, kapýlarý camlarý kapayýn iyice. Sevim sen bahçedeki çamaþýrlarý topla”. O eski evin son zamanlarýnda hatýralarýný korumak isterdi belki de. Zaten zamanýn yok etmeye baþladýðý o güzellikleri yaðmur da götürmesin isterdi ve ne zaman yaðmur baþlasa dua ederdi. Gökkapýsý açýlýrmýþ yaðmur yaðdýðýnda ve dualarý kabul olurmuþ insanlarýn . Hepimiz çok iyi bilirdik en çok ne için dua ettiðini. Ölüm döþeðindeki sözünden de bir kez daha anlamýþtýk O’nun en büyük hayalini. O’ndan seneler önce yaðmurlu bir günde kaybettiði Hacý Dedem’le bir araya gelmekti tek istediði. ”Sana geliyorum” demiþti þehadet getirmeden önce.
Ne gariptir ki o da yaðmurlu bir günde ölmüþtü, gökkapýlarýnýn ardýna kadar açýldýðý yaðmurlu bir günde. Ne zaman yaðmur yaðsa hep hatýrlarým O’nu. Gökkapýlarý açýldýðýnda beni daha rahat görsün diye bu yaþýmda atarým kendimi yaðmurun ortasýna, baþým göðe uzanýr ve dua ederim...
O gün saatlerce bekledim yaðmurun yaðmasýný. Hava günlük güneþlikti. Defalarca sordum babaanneme: ”Yaðmur yaðacak mý?” diye. Her seferinde ayný cevabý verdi babaannem: ”Yaðacak oðlum , yaðacak. Tutuldu yine bacaklarým.”
“Peki ne zaman babanne?”
“Yaðacak merak etme.”
Ve akþam üzeri baþlamýþtý yaðmur. O sýcak yaz gününde hava birden kararmýþ ve gökgürlemeye baþlamýþtý. Ardýndan bardaktan boþanýrcasýna bir yaðmur. Sevinçten yaðmura aldýrmadan çýkmýþtým dýþarý. Ýliklerime kadar ýslanmýþtým koþarak onlara giderken. Aþaðýdan baðýrmýþtým..
“Yaðmur yaðýyor, yaðmur.Ben kazandým...”
O gün öyle ýslandým ki tam bir hafta hasta yattým. Ýddiayý kazanmýþtým ama ancak iyileþtikten sonra öpebilmiþtim O’nu.
“Hadi nazlanma, söz vermiþtin unuttun mu?”
“Utanýyorum ama.”
“Utanma caným, sadece yanaðýndan öpeceðim.”
“Ama sadece birinden.”
“Ooof. Olmaz ikisinden de.”
Kýpkýrmýzý oldu yanaklarý.
“Tamam.”
Ve tam O’na doðru eðilip O’nu öpecekken babaannemin sesiyle yok olmuþtu hayallerim ve popoma yediðim terliðin acýsýyla sýçramýþtým.
“Seni ahlaksýz seni. Daha bu yaþta neler yapýyor bahçe köþelerinde. Sevim koþ ta gör oðlunun halini.Akþam anlatacaðým babana.”
O ne olduðunu anlayamadan kaçmýþtý. Babaennem beni hem kovalýyor hem de söylenmeye devam ediyordu:
“Seni terbiyesiz, seni ahlaksýz...”
Akþam babam geldiðinde hararetle anlatýyordu babaannem yaptýðým þeyleri, beni nasýl yakaladýðýný.
Babam sakin ve sessiz bir adamdýr. Babaannmemi dinledi bir þey söylemeden. Sonra kibarca kesti O’nun sözünü:
“Benim oðlum büyümeye baþladý demek?”
Yüzünde hafif bir gülümseme.
Baþka hiçbirþey demedi.
Söylenmeye devam etti babaannem: ”Siz þýmartýyorsunuz bunu. Yapmayýn, çýkacak tepenize sonra.“
Baktý ki destek olan yok, kendi kendine söylendi:
“Ne haliniz varsa görün.”

BÖLÜM 2

Oturduðumuz ev bir eski bir Yahudi eviydi.öyle romanlarda anlatýlan koca konaklardan deðildi ve biz de öyle soylu bir aileden deðildik zaten. Genç Cumhuriyetin orta halli memur ailelerinden. Dedemin babasý zenginmiþ aslýnda. Þehirde bir sürü evi varmýþ rahmetlinin. 1. Dünya Savaþý çýkýnca yoklukta hepsini satmýþ tek tek. Çanakkale Savaþý’na gitmiþ.Yaralanýnca geri göndermiþler memleketine. 6 ay yaþamýþ ve ölmüþ sonra. Dedem kýzarmýþ babasýna onlara geride hiçbirþey býrakmadýðý için ve sýrf bu yüzden çocuðu kýzmasýn arkasýndan laf söylemesin diye bu evi almýþ. Evlendiklerinden 3 sene sonra almýþ olsa da babaannem: ” Bu ev benim çeyizim” derdi. ”Ýlk evlendiðimizde yokluk içindeydik. Býrak ev alacak, ekmek alacak paramýz yoktu.”
Evlendiklerinin 3. yýldönümünde almýþ dedem bu evi. O günü anlatýrken hep heyecanlanýrdý babaannem:
“Kirada oturuyorduk o zamanlar, 2 odalý bir evdi oturduðumuz. Baban daha doðmamýþtý . Ev sahibimiz huysuz ihtiyarýn tekiydi. Nemrut bir adam. Paraya tapardý adeta, aklýna estikçe zam yapmak isterdi. 3 sene zor dayandýk. Yeni eve çýkmak ta ateþ pahasý. Gerçi zamanla bir birikimimiz olmuþtu az da olsa ama bu ev almaya yetmezdi ki...
Bu durum hep rahatsýz ederdi dedeni, kýzardý buna.Sinirli bir adamdý aslýnda.Ama bana hiç kýzmadý, beni hiç kýrmadý. ”Sen, benim hayatýmdaki en güzel þeysin”derdi. ”Hayatýmda sahip olduðum tek þeysin. Akrabam, yakýným hiçkimsem yok. Seni tanýmadan umudum yoktu. Kendimden haberim yoktu. Hiç kimseyi senin kadar sevemeyeceðimi biliyorum.”
Cuma günüydü. Günlerden 28 Haziran. Dýþarýsý yanýyor sýcaktan.Sabah iþe gitmek için çýktý evden saat sekiz buçukta. Evliliðimizin üçüncü yýldönümü.Her sene o gün gonca bir gülle gelirdi kapýya. Kýrmýzý gülü elime býrakýr ve hasretle sarýlýrdý bana. “Yanýnda her gün yeniden açmayý bekleyen bir gonca gül gibiyim” derdi.
Saat on gibi kapýnýn çaldýðýný duydum. Deden olamazdý, ama O’nun çalýþýydý bu, iki kez ve aralýklý. Yalnýz bu kez ”çabuk aç” diyordu.
Koþarak açtým kapýyý: ”Ne oldu?” dedim. ”Neden erken geldin, yoksa?”
Yoksa iþten mi çýkarýlmýþtý? En büyük korkumuz buydu çünkü.
“Merak etme” dedi. ”Öyle bir þey yok.”
Kapýnýn önünde bir fayton duruyordu.
“Bu ne böyle?” dedim.
“Faytooon” dedi. ”Görmüyor musun?”
“Görüyorum da burada ne iþi var?”
“Bu gün ne?”
“Bugün evlilik yýldönümümüz.”
“Evet.”
“Yani?”
Ýþin garip yaný fayton süslenmiþti, evlendiðimiz ilk gün bindiðimiz fayton gibi.
Faytoncuya “bekle” der gibi iþaret etti, içeri girdi kapýyý kapattý. Sýmsýký sarýldý bana.
“Bugünü sonsuza dek hatýrlamaný istiyorum.”
Þaþýrmýþtým.
“Hadi git de gelinliðini giy yeniden.”
“Gelinliðimi mi? Bu da nereden çýktý?”
“Soru sorma lütfen, dediðimi yap.”
“Ama.”
“Amasý mamasý yok. Lütfen.”
Þaþkýnlýðým devam ediyordu. Birþey demeden ve düþünmeden gelinliðimi giymek için odaya girdim. Sandýktan çýkardým özenle. Ýlk günkü gibi duruyordu.Gelinliði giyip çýktým odadan.
“Geldim” dedim.
“Öyle güzelsin ki” diye mýrýldandý.
“Hadi gidiyoruz þimdi, acele et.”
“Gidiyor muyuz,nereye?”
“Birazdan söylerim.”
“Nereye dedim?”
“Soru sorma. Gel bin hadi faytona.”
Elimi tutup faytona çýkardý beni. Yanyana oturduk ikimiz. O’nun da takým vardý üzerinde. Uymuþtuk birbirimize yine..
Elimi sýmsýký tuttu.
“Hadi” dedi faytoncuya.” gideceðin yeri biliyorsun.”
Ýki gösteriþli atýn çektiði düðün süsleriyle süslenmiþ faytonda deden ve ben yanyanaydýk. Birbirimize sarýlmýþtýk. Hava sýcaktý ve ben gelinliðin içinde terden sýrýlsýklam olmuþtum.
Yaklaþýk on dakika sonra faytoncu durdurdu arabayý. Burasý þehrin en güzel yerlerinden biriydi. Evler diðer yerlere göre daha yeniydi ve genellikle Yahudiler oturuyordu. Tek katlý bir evin kapýsýnýn önünde durduk. Deden aþaðýya indi,elini uzattý:
“Geldik”dedi.
“Geldik mi” nereye?
“Evimize”
“Evimize?”
“Evet sevdiðim, burasý bizim evimiz”
Þaþkýn vaziyette faytondan indim.Faytoncuya gitmesini iþaret etti deden ve hemen kapýyý açtý. Ardýndan tek hareketle kucaðýna aldý beni.
“Ne yapýyorsun? indir beni.”
“Sakin ol, eþikten geçireceðim seni.”
“Ama herkes bize bakýyor.”
“Bakarlarsa baksýnlar. Hem onlara ne? Belki biz yeni evlendik.”
“Dur , yapma” dememe kalmadan apar topar eþikten geçirdi beni.
“Burasý bizim artýk” dedi. ”Senin çeyizin burasý. Üç sene önce veremediðim çeyizin. Artýk burada yaþayacaðýz. Mutlu günler yýllar geçireceðiz, çocuklarýmýz burada doðacakve bu bahçede seveceðiz torunlarýmýzý.
Mutluluktan uçuyordum. Boynuna sarýldým dedenin.
“Ama” dedim.”Nasýl oldu, nasýl aldýn bu evi?”
“Evi aldýðým adam Yahudi. Biliyorsun artýk onlar Ýsrail’e, yani kendi ülkelerine gidiyorlar.”
“Biliyorum.”
“Çocukluðumdan beri tanýyorum O’nu.Çok þeker adam, hiçkimsesi yok karýsýndan baþka. Evi satmak zorunda kalýnca ilk önce bana geldi. ”sana satayým bu evi” dedi.”
O’na bunun mümkün olmayacaðýný söyledim.
“Bu evi alacak kadar birikmiþ param yok” dedim.
“Ne kadar paran var?”dedi.
“Sadece beþyüz lira” dedim.”ama sizin eviniz bunun 5 katý eder en az.”
“Býrak ta buna ben karar vereyim. Satýyorum, alýyor musun?”
“Alýyorum”
“Al da hayrýný gör. Oh be yabancýya gitmeyecek bari”
“Haklýsýnýz oh be!...


Rahmetli babaannemin gözüyaþlý anlatmaktan bizim de tüm aile dinlemekten zevk aldýðýmýz tek hikayeydi bu. Küçük beynimin anlayabileceði en güzel hikaye. Ýçinde aþk olan, masallardan da güzel.
Bu hikayeyi ilk kez 5 yaþýnda anlatmýþtý babaannem. Bir haziran günüydü ama dýþarýda yaðmur yaðýyordu. Babaannemi oturma odasýnda cam kenarýndaki divanýn üzerinde aðlarken buldum. Göküyüzüne bakýyordu. Ýçeri girdiðimi görmemiþti.Yanýna yaklaþtým, divana atlayýp yanýna oturdum.
“Babaanne niye aðlýyorsun?” diye sordum.
Korkmuþtu sýçradý yerinden.
“Sen misin yavrum? “ dedi. ”Korkuttun beni.”
Aðlýyordu.Yanaklarýndan süzülen yaþlarý silmek için uzattým elimi.
“Neden aðlýyorsun ama? Aðlama.”
Sarýldý bana. Sýmsýký sarýldý.
“Caným torunum”dedi.
Eliyle gözlerini silmeye çalýþtý. Arada hýçkýrýyordu.
“Ne oldu babaanne?” dedim.
“Bugün”dedi”. Bugün deden bize bu evi almýþtý seneler önce.”
“Bize mi? bana da mý yani?”
Güldü: ”Sana da tabii” dedi.
“Ama ben beþ yaþýndayým. O zaman yoktum ki. Nereden bildi benim geleceðimi?”
“Bu evde çocuklarý olsun, torunlarý koþuþsun isterdi.”
Sonra hýçkýrýklarla aðlamaya baþladý yeniden. Ne dediðini zorlukla anlayabildim. ”Ama seni göremedi yavrum, ne yazýk.”
Yine sarýldý bana, kokladý. ”O’na benziyorsun biliyor musun?”
Gururlanmýþtým. O zamandan sonra hep gurur duydum dedeme benzediðim için.
“Sahi mi?”
“Sahi ya.”
“Dedem nasýl almýþtý bu evi sana anlatsana babaanne?”
Ve anlatmaya baþladý:
“Kirada oturuyorduk o zamanlar....”
Sonuna kadar dinledim hikayeyi babaannemin gözlerinin içine baka baka. Anlatýrken O’nu seyrettim ve beþ yaþýnda bile olmuþ olsam o zamanlar anladým babaannemin dedemi ne çok sevdiðini. Hikayeyi bitirmiþti babaannem. Gözleri yaþlýydý yine. Ama gülümsüyordu artýk.
“Hadi kalk” dedi.”Ben aptest alýp namaz kýlacaðým.”
“Ben de namaz kýlmak istiyorum.”
“Gel o zaman.”
Birlikte abdest aldýk. Oturma odasýnda bir gömme banyo vardý ve O’nun aptest almak için daima hazýr bulundurduðu bir kova su. Önce O aptest aldý sonra bana aldýrdý.
Hoþuma gitmiþti bu. Suyla oynamaktan çok hoþlanýrdým o zamanlar. Bana oyun gibi gelmiþti. Yere iki tane seccade yaydý. Birini dolabýndan çýkardý.
“Al bak bu dedenindi.”
Birlikte namaz kýldýk babaannemle. Daha doðrusu O kýldý, ben de O’nu taklit ettim. En son namaz bittiðinde babaannem seccadenin üzerine oturdu. Ellerini açýp dua etmeye baþladý. Ýçinden birþeyler mýrýldanýyordu. Namaz kýlarken okuduklarýný anlayamamýþtým. Anlayamadýðým þeyler söylüyordu. Ama bu söyledikleri daha anlaþýlýrdý. Uzun uzun dua etti babaannem. Dedeme ve dedemin ruhuna. Yine aðlamaya baþlamýþtý. O’nu seyrediyordum. En son ben de O’ndan duyduklarýmý tekrar etmeye baþladým.
“Neden O’nu benden aldýn Allahým? Ne zaman alacaksýn benim canýmý, ne zaman kavuþacaðým sevdiðime? Sevdiðim, mekanýn cennet olsun. Çok özledim seni çok...
Kendi söylediklerini tekrar ettiðimi duyunca bana doðru baktý, duasýný bitirdi.
“Beni mi taklit ediyorsun sen?
“Ben dua bilmiyorum ki, sen ne dersen onu söyledim.”
Gülümsedi.
”Bak yaðmur yaðýyor dýþarýda.Yaðmur yaðýnca gökkapýlarý açýlýr, tüm dualarýn kabul olur.”
“Tüm dualarým mý, sahi mi?”
“Sahi ya. aç þöyle ellerini. Hah baþla þimdi, Allah’ým.”
“Allahým. Senden üç þey isteyeceðim. Ne olur babama söyle ,bana o bisikleti alsýn.”
Kahkaha attý babaannem.
“Bisiklet mi istiyorsun? Seni haylaz seni.”
“Evet. Bütün arkadaþlarýmýn bisikleti var ama benim yok.”
“Þey Allahým ikinci dileðim de þu: Annemden kardeþ istiyorum ya hani sen de biliyorsundur. Bir kardeþ gönderir misin bana? Kýz olsun ama. Aðbisi olayým O’nun, tamam mý? Þey erkek te olabilir.O zaman da aðbi olurum hem de bisiklete binmesini öðretirim O’na.
“Kardeþ te istiyorsun ha seni haylaz.
Babaanneme cevap vermeden devam ettim duama.
“Allahým bir de babaannemle dedemi kavuþtur ne olur. Dedem nerede? bilmiyorum. Babam senin yanýnda diyor. Cennetteymiþ yani. Senin yanýnda olduðuna göre hani bana bisiklet ve kardeþ göndereceksin ya O’nu da babanneme gönder. Sanýrým o zaman kavuþmuþ olurlar.”
Birlikte “amin”dedik. O’nu taklit edip ellerimi yüzüme sürdüm. Baþýmý çevirdim O’na doðru. Gözleri yaþlýydý yine. Hasretle sarýldý bana önce. Sonra yüzüme baktý, sessizce mýrýldandý: ”Dedene gerçekten çok benziyorsun.”
“Hadi kalk bakalým” dedi sonra. ”Akþam oluyor, baban gelecek Yemek hazýrlayalým O’na. Annene de yardým edelim.”
“Tamam “dedim. Sonra dayanamayýp sordum:
“Babaanne. Allah dularýmý kabul eder di mi?”
“Eder tabii. Sen meleksin daha.”
Gülümsedim ben de: ”Tamam o zaman “ dedim.
Birlikte seccadeleri topladýk ve anneme yardým etmeye gittik içeri.
O günden tam bir hafta sonra babam elinde kocaman bir bisikletle girdi kapýdan. Tam istediðim gibi, tam arkadaþlarýmýn bisikletleri gibi. Sevinçten deliye dönmüþtüm.
Hemen babaanneme koþtum: “Babaanne Allah kabul etti benim duamý, bak bisiklet aldý babam.”
Kucaðýna aldý beni: ”Sahi mi?” dedi. ”Hani nerede, göster bakalým”
“Gel çabuk”. Ellerinden tutup çekiþtirmeye baþladým. Babam kýzdý bana:
“Çekiþtirmesene babaanneni geliyor iþte.”
“Dur geldim, geldim .Aman ne kadar güzel birþey bu böyle.”
“Duam kabul oldu babaanne” dedim.
“Sana demiþtim. Hadi güle güle kullan.”
Babam: ”Yavaþ ol, bir yerini acýtacaksýn” demiþti ama ben O’nu duymamýþtým bile. Benden daha büyük olan bisikleti çekiþtire çekiþtire çoktan çýkmýþtým kapýdan.
O gün bütün gün inmedim bisikletin üzerinden ve akþam karanlýðýnda zorla girdim içeri. Kapýda babaannem karþýladý beni. Bisikleti içeriye sokmama yardým etti ve þefkatle sordu:
“Anlat bakalým yaramaz neler yaptýn bugün?”
“Ohooo. Görmedin ni beni yoksa? Ahmet 2 aydýr dört tekerlek sürüyor bisikleti, bense ilk günden becerdim sürmesini yaaaa. Ellerimi bile býrakabiliyorum artýk.”
“Aferin benim küçük torunuma” dedi babaannem. sonra beni dikkatle süzmeye baþladý ve ben tam ayakkabýlarýmý çýkartýp içeriye dalmak üzereydim ki kolumdan yakalayýp bana gömme banyoyu iþaret etti: ”Batýrmýþsýn yine üstünü baþýný. O ellerin, ayaklarýn hali ne böyle? Sofraya böyle mi oturacaðýný sanýyorsun? Doðru banyoya, çabuk.”
Babaannem çok titiz kadýndý, çok...
Sonradan büyüyünce öðrendim ki babaannem söylemiþ babama: ”Seninki bisiklet istiyor” diye. Hatta biraz da para vermiþ O’na.” Benim de katkým olsun” diyerekten.
Annemin rahatsýzlýðý nedeniyle, -bir kaç kez hamile kalmasýna raðmen- kardeþim olmadý hiç. Yani ikinci duam kabul olmamýþtý. Bisikletim geldiði günden 5 sene sonra ben 10 yaþýndayken kabul etti Allah en son duamý. Babaannem dedeme kavuþtu “gökkapýlarýnýn açýldýðýný” söylediði yaðmurlu bir günde Kelime-i Þehadet getirmeden önce “sana geliyorum”diyerek. Ve ben beþ yaþýmda o küçücük aklýmla ettiðim duanýn kabul edilmemiþ olmasýný senelerce diledim. Bu yaþýmda bile düþünürüm bazen: ”Acaba ben o duayý etmeseydim babaannem ölmez miydi? Benim yüzümden mi öldü acaba?”
Kimbilir????????

BÖLÜM 3

“Evlat? Daldýn gittin yine.”
“Hý, efendim? Birþey mi dedin?”
“Daldýn gittin diyorum.Ne zaman bu eve gelsek hep dalýp gidiyorsun.”
“Öyle mi? Hiç farkýnda deðilim.”
“Deðilsin tabii. Eve girdiðimiz andan itibaren ne söylesek, ne konuþsak dinlemiyorsun.”
“Pardon baba. Bu evin benim için anlamýný bilyorsun. Yok olup gideceðini bilmek mahvediyor beni.”
“Ya ben ne yapayým evlat? Bu evde doðdum ben, annem burada söyledi ninnilerini bana. Babamla annemin sonsuz sevgilerine bu evde tanýk oldum. Bu evde yaptýlar sünnetimi. Þu kurumuþ erik aðacýnýn gölgesinde yapýlmýþtý yataðým. Bu eve gelin getirdim anneni. Sen bu evde doðdun. Babamý ve annemi bu evde kaybettim.
Her köþesi anýlarla dolu. Attýðým her adýmda babamýn sesi geliyor kulaklarýma. Annemin bana sesleniþini duyuyorum sonra. Ama olmuyor biliyorsun. Hem baþka þehirde oturuyoruz, hem de bu dökülüyor artýk bu ev. Baksana harabe oldu sanki. Bir yerini yaptýrsan baþka yeri yýkýlýyor. Bak burasý ahýrdý biliyorsun. 15 yaþlarýndaydým, bir midilli almýþtý babam. Çok iyi eðitmiþtim O’nu. Üzerine binip geziler yapardým. Ne zaman ýslýk öttürsem yanýma gelirdi. Yahudi evi diye herkes hazine olduðunu düþünür bu evlerde. Güya adamlarn gömüleri kalmýþmýþ. Bir gün kazarken bir küp kapaðý da bulmuþtum ama gerisi yoktu, sadece kapak.
“Ben de þu aðacýn altýnda bir Osmanlý parasý bulmuþtum hatýrlarsan. Hatta sana kazalým demiþtim de izin vermemiþtin.”
“Ýyi ya, kazýlacak nasýlsa þimdi. Sen de baþýnda duruverirsin. Bir þey çýkarsa alýrsýn hemen bu benim diye.”
“Dalga geçme baba. Çocuktum o zaman.”
“Sen hep büyüktün evlat. Aklýn herþeye ererdi. Meraklýydýn ve gerçekten benzerdin dedene.”
“Ne zaman baþlayacaklar yýkýma?”
“Biz ne zaman evet dersek.”
“Yýkýlmýþ zaten koca ev. Birkaç saatte biter herþey.”
“Bitmez evlat. Anýlarýmýz var ya.”
Bu evde anýlarýmýz vardý. Hepimizin. Babamýn, annemin ve benim. Ben bencildim anneme ve babama göre. Onlar için hayatlarýnýn en önemli zamanlarý geçmiþti bu evde. Bu ev belki de zamanýn görebileceði en büyük aþka þahitlik yapmýþtý. Ama benim için farklýydý herþey. Babaannem ve anýlarý vardý burda. Biz vardýk.
Babam da haklýydý aslýnda, kilometrelerce uzakta yaþýyorduk biz. Babam da memur olduðundan 10 sene önce ayrýlmýþtýk buralardan. Koca þehir istanbul olmuþtu mekanýmýz. Annem rahatsýz olduðu için zaten gelemiyorlardý sýksýk. Ben üniversiteyi bitirince askere gitmiþ ve iþ bulmuþtum hemen. Þu anda iyi bir þirkette çalýþýyorum ve 1 sene önce evlendim ve karým 3 aylýk hamile. O’nu da yolculuða çýkaramýyorum.
“Çocuðuma bu evi göstermek isterdim.”
“Ben de evlat. Dedesinin ve babasýnýn yaþadýklarý bu evi görmesini ben de isterdim. Ama bu ev artýk fotoðraflarda kalacak .”
“Anýlarýmýzda kalacak baba. O’na da anlatacaðým bu evin hikayesini. Bu evde geçen koca sevgiyi anlatacaðým.”
“O da büyükdedesine benzer belki senin gibi.”
“Ben sana da benzesin isterim. Senin gibi yakýþýklý olsun.”
Gülümsedi.
“Sen de fena sayýlmazsýn.”
Elini uzatýp ensemden tuttu ve kendine çekti, sarýldýk.
“Karar verdik deðil mi?
“Evet verdik. Ama müsaade et de ben dolaþayým son bir kez evde.”
“Tamam. Ben çarþýda olacaðým.”
Babam evden çýktý ve ben koskoca evde yapayalnýz kaldým. Tek katlý bir ev. Kapýsý belki böyle deðildi önceden, ama yol yükseldiði için artýk kaldýrýmdan 2 küçük merdiven iniyor aþaðýya. Giriþte kocaman bir hol.
“Koþma düþeceksin. Bak yine birþey giymemiþ ayaðýna. Basma çýplak taþlara çocuðum...”
“Baba. dedem nerede?”
“Allah’ýn yanýnda yavrum, Cennette.”
“Cennet güzel mi baba?”
“Güzel tabii yavrum.”
“Dedem mutlu mudur orada? Yani babaannem burada o yokken aðlýyor ya . O da aðlýyor mudur orada?”
“Anne.”
“Efendim yavrum.”
“Þey benim kardeþim olmayacak mý hiç?”
“Ne yazýk ki olmayacak yavrum.”
“Yani Allah kabul etmeyecek mi dualarýmý? Ama babaannem öyle demedi.”
Saðda bir büyük bir de küçük 2 oda. Solda büyük bir oda. Büyük odalarýn ikisinde de gömme banyolar var.
“Mehmet. Gel oðlum , su ýsýndý. Banyo yapacaksýn.”
“Ama ben oyun oynayacaðým.”
“Gel hadi bekletme beni. Suyun soðuyacak.”
“Tamam, tamam. Ama bu sefer kendim yýkanacaðým.”
“Bak sen, büyüdün mü o kadar?”
“Büyüdüm tabii, bak boyuma...”
Saðdaki küçük odadan mutfaða da çýkýlýyor. Giriþ kapýsýnýn tam karþýsýnda bahçe kapýsý. Kocaman bir bahçesi var evin. Bahçeye girdiðinde hemen solda bir tulumba vardý eskiden. Þimdi yalaðý duruyor. Annem çiçek ekmiþti bir zamanlar. Ama hepsi solmuþ, bir toprak parçasý þimdi. Giriþte kocaman bir erik aðacý vardý. “Piravuþta eriði” derdi annem, reçelini yaparlardý. Giriþte sað tarafta mutfaðýn asýl giriþi. Tabaný taþtan çok geniþ bir mutfak bu. Ýçinde tuvalet te vardý ya artýk dökülmüþ iyice.
“Babaanne, ne yapýyorsun?”
“Aþure yapýyorum yavrum.”
“Aþure mi? Bayýlýrým. Ama sen bütün aþureleri daðýtýyorsun, bana yiyecek birþey kalmýyor.”
“Ama aþureyi daðýtmak lazým, sevaptýr.”
“O zaman fazla yap bu sefer. Ben çok yemek istiyorum.”
Erik aðacýnýn alt kýsmýnda çiçekler vardý,daha çok güller. Gülleri çok severdi babaannem, özellikle kýrmýzýlarý. “Deden bana hep kýrmýzý gül alýrdý.”derdi
Benim de kýrmýzý gülleri çok seviþim bundan mýdýr acaba?
Bahçeden ilerleyince mutfaðýn hemen yanýnda depo olarak kullandýðýmýz- aslýnda ilk alýndýðýnda tuvaletmiþ- ufak bir bölme var. Orasý da harabeye dönmüþ ve ahýrýmýz. Kapýsý kýrýk, içi çökmüþ. Orada tavuk kümesleri olduðunu hatýrlýyorum.
“Babanne, neredesin?”
“Ahýrdayým, gel. Tavuklara yem veriyorum.”
“Yumurtlamýþlar mý bugün?”
“Evet senin tavuðun yumurtlamýþ.”
“Helal be sarýkýz.”
“Sarýkýz mý? Oðlum o inek ismi.”
“Olsun, sen tavuðuna kara kýzým demiyor musun?”
Ahýrýn yanýnda küçük bir viþne aðacý vardý. Az ama çok lezzetli meyveler verirdi. Kuruduðu için kesmiþti babam onu. Onun meyvelerinden de ne güzel reçeller yapardý babaannem.
“Mehmet in oðlum aðaçtan düþeceksin.”
“Ýnmiycem iþte. Caným fiþne istedi.”
“Baban gelsin toplar sana viþneyi”
“Olmaz ben kendim topluycam. Büyüdüm artýk. Ahhh.anneciðim.”
“Mehmet....”
Koca evi gezdim yine. Her yerinde hatýralar aradým. Küçükken oynadýðým topu, kaybedip te bulamadýðým misketlerimi buldum. Bahçedeki güllerden biri filiz vermiþti. Uzanýp koparacaktým ki biri seslendi bana.
“Hoþgeldin.”
Sesin geldiði tarafa doðru baþýmý kaldýrdým, O’ydu. Hani þu hep kandýrýp ta öpmenin fýrsatýný kolladýðým o kýz, hani babaannemin bizi bastýðý.
“Hoþbulduk, saðol.”
Deðiþmemiþti hiç, hep aynýydý. Evlendiðini biliyordum. Küçükken evlerimizin arasýnda mesafe vardý ama artýk evimizin yanýnda dikilen koca apartmanda oturuyordu kocasýyla. Çocukluk arkadaþýmdý kocasý. Balkonda çamaþýr asarken yanýna bir çocuk geldi.
“Týpký sana benziyor” dedim.
“Bu ikincisi” dedi. ”Biri de yolda”
“Maþallah” dedim”. Benim haným da bekliyor. Ama biz sizinki kadar düþünmüyoruz.”
Güldü.
“Hayýrdýr? Görünmüyordunuz buralarda. Geri mi geldiniz yoksa?”
“Yok , evi mütaeahhite verdik te yýkýlmadan son bir kez göreyim dedim.”
“Bu ev de yýkýlacak ha? Bizimkini de verdiler seneler önce. Çok aðlamýþtým o zaman.”
Onlarýn da bizimkine benzer bir evleri vardý arka sokakta.
“Ben de üzülüyorum ama ilgilenemiyoruz biliyorsun.”
“Haklýsýn olmuyor. Þey ben içeri girmek zorundayým, telefon çalýyor ve ateþte yemeðim var.”
“Tabi tabi gir sen içeri. Kocana selam söyle. Nasýl, çalýþýyor mu bari?”
“Ýþler kötü biliyorsun. Bu günlerde iþsiz, bulur inþallah. Kahvede þimdi.”
“Ýnþallah” dedim.” kendine iyi bak.”
“Saðol, sen de.”
Ýçeri girdi .O sýrada bir ýslaklýk hissettim yüzümde. Bir yaðmur damlasý. Bir tane, bir tane daha ve bardaktan boþanýrcasýna bir yaðmur baþladý bir anda. Ýçeri kaçmayý düþündüm ilk önce, vazgeçtim. Her tarafým sýrýlsýklam olmuþtu zaten. Gökyüzüne kaldýrdým baþýmý.

“Bak yaðmur yaðýyor dýþarýda. Yaðmur yaðýnca gökkapýlarý açýlýr, tüm dualarýn kabul olur.”
“Tüm dualarým mý, sahi mi?”
“Sahi ya. Aç þöyle ellerini. Hah baþla þimdi, Allah’ým...”

Gözlerim doldu, gözyaþlarýmý yaðmura býrakýp aðlamaya baþladým. Gökyüzüne kaldýrýp baþýmý sessizce fýsýldadým:
“Beni yaðmursuz göndermeyeceðini biliyordum.”
Bahçeden içeri girdim. Holü geçip evin dýþýna çýktým. Son bir kez baktým çocukluðumun geçtiði bu koca eve.
“Allahaýsmarladýk güzel evim” dedim. "Allahaýsmarladýk anýlarým, Allahaýsmarladýk babaanne...”

“Yaðmur yaðacak.”
“Ne yaðmuru caným, görmüyor musun günlük güneþlik her taraf?”
“Yaðmur yaðacak dediysem yaðacak, hiç yanýlmam ben.”
“Peki ya yaðmazsa?”
“Var mýsýn iddiasýna?
“Varým neyine?”
“Eðer yaðarsa bir kez öpeceðim seni.”
“Öpecek misin?”
“Öpeceðim.”
“Peki ya ben kazanýrsam?”
“O zaman sen öpersin beni.”
“Ama ben seni öpmek istemiyorum ki...”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ben Kime Benziyorum?
Bir Delikanlýnýn Günlüðü
Kuni'ye Mektup
Simitçi...
Ýsim Deðiþikliði


HAKAN ÞEVKET TELKES kimdir?

YAZMAYA BAÞLAYALI ÇOK OLMADI. GÜZEL ÞEYLER YAZDIÐIM ÝDDÝASINDA DEÐÝLÝM. AMA GÜZEL ÞEYLER YAZMAK ÝSTÝYORUM VE BÝLÝYORUM KÝ DAHA YOLUN ÇOOOK BAÞINDAYIM.

Etkilendiði Yazarlar:
AZÝZ NESÝN,MUZAFFER ÝZGÜ,RIFAT ILGAZ...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © HAKAN ÞEVKET TELKES, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.