..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aþk eski bir masaldýr ama her zaman yepyenidir. -Heine
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Duran Çetin




27 Haziran 2003
Son  
Duran Çetin
Daðýn zirvesindeki köylerinden eþekleri ile yola koyuldular. Aðýr aksak ilerlediler. Nihayet gün batmak üzereydi ki misafir olacaklarý baba dostlarýnýn evine ulaþtýlar. Utana sýkýla kapýyý çaldýlar. Sadece bu gece kalacaklar ve güneþ ile birlikte ayrýlaca


:BBAB:

Çoktandýr ayný þeyleri düþünüyorlardý. Fakirliklerini sona erdirmelerinin tek yolu buydu. Yarý aç yarý tok yaþadýklarý bu çileli, sýkýntýlý, baþkalarýnýn eline bakar durumdan kurtulmanýn yolu buydu.      
Üç kardeþ günlerce bunun planýný yaptýlar. Konuyu herkeslerden gizlediler. Yapacaklarý bu iþin sonundan da çekiniyorlardý. Son bir hamle ile karar verdiler: gidecekler ve gerekeni yapacaklardý. Bunun için gerekli hazýrlýlarý yaptýlar. Aileleri ile vedalaþtýlar.      
Daðýn zirvesindeki köylerinden eþekleri ile yola koyuldular. Aðýr aksak ilerlediler. Nihayet gün batmak üzereydi ki misafir olacaklarý baba dostlarýnýn evine ulaþtýlar. Utana sýkýla kapýyý çaldýlar. Sadece bu gece kalacaklar ve güneþ ile birlikte ayrýlacaklardý.
Babalarýnýn dostu olan Ahmet dayý kapýyý açýp karþýsýnda dostunun çocuklarýný görünce:
“oo! Yeðenlerim sizi hangi rüzgar attý böyle?”, diyerek içeri buyur etti. Çocuklar ellerini öptüler bir bir.
Aðýr bir ahýr kokusu yayýlan avludan ilerlediler. Tahta merdivenlerden yukarýya çýktýlar. Misafir odasýna geçtiler.
Hanýmýna baðýrdý:
“Karý! Bak kimler gelmiþ? Çocuklara yemek hazýrla!”
Nefes nefese içeri giren hanýmý çocuklara yakýn ilgi gösterdi. Rahatsýzlýðý her halinden belliydi. Geçmiþi bir çýrpýda hatýrlamasý sorduðu sorularda ortaya çýkýyordu. Hemen annelerini sordu. Durumunun babalarý öldükten sonra pek iyi olmadýðýný söylediler.
“Ananýza iyi bakýn çocuklar, iyi bakýn” dedi.
Yemek hazýrlamak bahanesiyle odadan çýktý. Çocuklar gördükleri yakýn ilgiyle rahatlamýþlar, üzerlerindeki çekingenliði atmýþlardý.
Çocuklar, köylerinden pek ayrýlmamýþlardý. Ýkisi sadece askerlik için köyden çýkmýþlardý. Ýlçedeki babalarýnýn arkadaþýnýn evine gelirken bile sýkýlýyorlardý.
Ahmet dayý geçmiþten bahsetti aralýksýz. Kaç defa söyledim babanýza:
“köyü býrak gel. Ýlçeye göç”, diye ama bana hiç kulak vermedi.
“Gerçi benim durumu da çok iyi deðil ama idare ediyorum. Köyde olsam ne yapacaðým deðil mi? Diye sordu. Babalarý ile nasýl iyi dost olduklarýný anlattý örnekleriyle.
Akþam yemeðini yer sofrasýnda topluca yediler. Sonra çaylar geldi. Bu arada Ahmet dayý çocuklara durmadan sorular soruyordu.
“Hayýrdýr! Bir iþiniz mi vardý?”
Büyük olan aðabey Mahmut cevapladý hiç renk vermeden.
Zaten babalarýnýn anlattýðý kadarýyla Ahmet dayý hakkýnda bilgiye sahiptiler; çok sinsi… oldukça uyanýk… çýkarý için her þeyi yapabilen…
“Yok bir þey. Þöyle sizi bir ziyaret edelim. Ýlçeye çoktandýr gelmiyoruz; gözümüz gönlümüz açýlsýn diye geldik.
Ahmet dayý çok inandýrýcý bulmadý söylediklerini. Sadece “iyi olmuþ”, dedi.
Eþeklerde sarýlý olan kazma kürekler? Dedi bir þeylerin peþindeymiþ gibi.
Kardeþler birbirlerine baktýlar yýldýrým hýzýyla. Yine söz büyüklerine düþtü:
“Giderken odun kesmek için getirdik”.
Ahmet dayý tam “ya kürekler? Onunla da mý odun keseceksiniz” diyecekti ki aklýna baþka þeyler geldi ve sustu. Durumlarýndan þüphelenmiþti.
Daha önceki duyduklarý þeyler aklýna geldi. Günlerce babalarýnýn peþinden koþmuþtu. Bir türlü onu ikna edememiþti. Hatta günlerce köye taþýnmýþtý. Babalarý her defasýnda reddetmiþti. Bir ara bahsedilen þeyi çalmaya niyetlenmiþti; yapamamýþtý.
Eski duygularý tekrar depreþti. Fazla konuþmadý.
“Çocuklar! Yoldan geldiniz, yorulmuþsunuzdur; yatýp dinlenin”, diyerek yataklarýný hazýrladý.
Çocuklar uymak için yattýlar. Yataðýn içinde durumlarýný konuþtular. En küçükleri:
“Ahmet dayýnýn son durumu deðiþti. Bizden þüphelendi herhalde”, dedi.
Yine aðabeyleri sakinleþtirdi.
Diðeri söze karýþtý.
“Susun, kapýdan bizi dinliyor”, dedi.
Hemen konuyu deðiþtirdiler. Dikkatlice kapýya baktýlar. Bir müddet sonra yolculuðun etkisiyle hemen uyudular. Sabah erken vakitte uyandýlar.
Evin sahibi erkenden kahvaltýyý hazýrlattý.
Çocuklarýn bu erken saatte köye dönmek istemelerine bir anlam veremedi. Þüphelendiði þey noktasýnda ne kadar haklý olduðunu düþündü. Çocuklara biraz daha kalýp ilçeyi dolaþmalarý hususunda ýsrar etti usulen. Hanýmýna çocuklara yolda yemeleri için yolluk hazýrlamasýný söyledi.
Çocuklar Ahmet dayýya veda ederek evden ayrýldýlar. Eþeklerinin yularýndan tutarak ilçeyi ortadan bölen ana yoldan yerleþim alanýnýn dýþýna çýktýlar. Dað yoluna girip yukarýya doðru eðri büðrü kývrýlan, sadece eþeklerin geçebileceði patikadan devam ettiler.
Ahmet dayýdan boþuna þüphelendiklerini düþündüler. Aðabeyleri:
“Ne de olsa babamýn arkadaþý. Bize çok iyi davrandý”.
Bir diðeri söze karýþtý:
“Anlatýldýðý gibi deðilmiþ”, dedi gülerek.
Kavuþacaklarý zenginliðin hayaliyle dar ve geçilmez yollarý aþtýlar hiç býkkýnlýk duymadan. Þunun þurasýnda ne kalmýþtý? Az sonra istedikleri her þey onlarýn olabilecekti.
Küçük kardeþleri:
“Babamla geldiðimizde þu aðacýn altýnda oturup dinlenmiþtik. Bize söylediklerini hatýrlýyor musunuz?”, dedi iç çekerek.
Diðerleri hatýrladýklarýný ifade etmek için baþlarýný salladýlar. Derinlere daldýlar: babalarýný düþündüler… kendileri için yaptýklarýný… bu iþin aslýný bu aðacýn dibinde anlatmýþtý…
“Çocuklar!” Diye baþlamýþtý. Sonra da gözleri parlamýþtý babasýný anlatýrken. Eline aldýðý haritaya benzeyen kaðýdý göstererek: “Bu babamdan yani dedenizden bana emanet kaldý. Ona da babasý yani benim dedemden kalmýþ. Bunu çok iyi korumamý tembihledi. Hiç kimseye vermememi, kimselere göstermememi istemiþti. Gerçi o sýralarda böyle bir þeyin varlýðý az çok biliniyordu ama korumam için bunlarý söylemiþti. Bu haritanýn iþaret ettiði yeri, benim sizi getirdiðim gibi dedeniz beni getirip göstermiþti. Çocuklarýn bununla kurtulacaklar, hayatlarý sýkýntýsýz devam edecek, demiþti. Ben de sizlere ayný þeyleri söylüyorum: “bunu iyi koruyun. Asla kimseye vermeyin. Kimseye söylemeyin. Çok zor durunda kalýrsanýz, kimseye göstermeden biraz sonra göstereceðim yeri kazýn.” Babamýn bana söylediðine göre bir metre derinlikte taþýn dibinde altýnlar gömülü. Ben birkaç kere kazmayý düþündüm; ama cesaret edemedim, daha doðrusu korktum.
En küçük kardeþ, heyecanla küçücük yaþýna raðmen “haydi hemen kazalým, çýkaralým þu altýnlarý da traktör alalým, dediðini hatýrladý.
Babasýnýn defalarca “sakýn hiç kimseye söyleme” uyarýlarý, yýllarca dilini tutmasýný saðlamýþtý.
Sonra en büyük oðluna dönmüþ þöyle söylemiþti:
“Adil! Sen bunlarýn en büyüðüsün. Bir gün hak vâki olur ben aranýzdan ayrýlýrsam; zaten yaþým epeyce ilerledi, sen beni aratmayacaksýn. Adaletli olacaksýn; hiçbir zaman haksýzlýk yapmayacaksýn. Kardeþlerini görüp gözeteceksin. Bu hazineyi de beraber çýkaracak ve eþit paylaþacaksýnýz. Elinizden geldiði kadar ihtiyaç sahiplerini gözeteceksiniz…”
“Allah rahmet eylesin”, sözleri döküldü aðýzlarýndan.
Gömüldükleri hayal aleminden geri döndüler. Bir an önce hayallerindeki hazineye kavuþmak için adýmlarýný sýklaþtýrdýlar. Bir taraftan da etrafý, daðýn eteklerini kolaçan ettiler. Ellerindeki haritanýn iþaret ettiði, daha önce babalarý tarafýndan kendilerine gösterilen yere ulaþtýklarýnda tüm yorgunluklarýný unuttular.
Hiç vakit geçirmeden kazma ve küreklere sarýldýlar. Daðýn zirvesine yakýn bu yerde, rüzgar püfür püfürdü. Ýlçe ayaklarýnýn altýnda kalmýþtý sanki. Gök yüzünün maviliði ne kadar tatlýydý. Sanki daha önce gök yüzüne hiç bakmamýþlardý. Ara ara görülen küçük bulutlarýn beyazlýðý gök mavisiyle birleþince ne kadar canlýydý. Bulutlar onlarýn tepesinde mi, yoksa onlar bulutlarda mý uçuyorlardý?...
Büyük arzularla yoðrulmuþ duygularla durmadan kazmalarý vurdular. Güneþ tepelerinde yumurta piþirirken onlar bunun farkýnda bile olmadýlar. Az sonra kavuþacaklarý sýnýrsýz hazinenin hayaliyle etrafý bile kolaçan etmekten vazgeçtiler.
Hepsi bir metreye yaklaþmýþ olan çukura sýðýnmýþlardý. Her þeyleri orasý olmuþtu o anda. Týpký ölmüþ birinin sahip olduðu bir metrelik çukur gibi. Ölenlerin sahip olduðu tek þey bu deðil miydi? Diðer sahiplendiði þeyler nerede kalmýþtý?
Kendilerini gözetleyen bir çift gözden hiç haberleri olmamýþtý.
Bir çift göz; sinsice bakýyor, haince planlar yapýyordu. Babalarýna yapamadýðýný bunlara yapacaktý. Ýlçeden ayrýldýklarýnda arkalarýndan hiç belli etmeden onlarý takip etmiþti haince. Usta bir kamuflaj ustasý gibi kendini saklamýþtý. Çocuklarýn çukur kazma ile meþgul olduklarý bir anda iyice yaklaþmýþ, konuþtuklarýný duyacak kadar yakýnda çalýlýklarýn arsýna saklanmýþtý. Az sonra düþündüðü þey gerçekleþirse ne yapmasý gerektiðini düþünüp planlar yapýyordu durmadan.
Mal mülk iþin içine girince baba dostluðu, yakýnlýk duygusu kendisinden iyice uzaklaþmýþtý. Eðer beklediði, umut ettiði sonuç çýkmazsa hiç belli etmeden geri dönecekti. Hiç nefes almýyormuþçasýna nefesini tuttuðu bu dönemde zaman geçmek bilmiyordu.
Çocuklarýn sevinç çýðlýklarýyla irkildi. Ýyice kulak kabarttý. Çocuklar babalarýnýn kendilerine anlattýðý gibi kazmýþlardý. Bir metre kadar kazdýklarýnda, büyükçe bir taþ parçasýný zorlanarak yerinden kaldýrdýklarýnda gözlerine inanamadýlar. Sarý sarý altýnlar güneþle buluþmanýn dayanýlmaz coþkusunu parlayarak ýþýnlarý yansýtýyor; gözleri alýyordu. Ýþte bu anda, yýllarca özlem dolu bekleyiþin kavuþmayla son bulan sevinç çýðlýklarý kapladý daðýn bu ýssýz yerinde.
“Doðruymuþ!”
“Allah’ým sana þükürler olsun.”
“Heeyyy!”

Ahmet dayý çalýlýklarýn arasýndan daha iyi görebilmek için biraz daha araladý. Çocuklarýn ellerindeki altýnlarý görünce heyecanlandý. Biraz daha beklemesi gerektiðini düþündü.
Elindeki tüfeðin fiþeklerini tekrar kontrol etti. Derin nefeslerle heyecanýný yatýþtýrmaya çalýþtý. Çocuklar vakit geçirmeden oradan uzaklaþmak için altýnlarý aceleci bir tavýrla heybeye doldurdular.
Her þey hazýr olup dönmenin hesabýyla yola koyulacaklarý bir anda, çalýlýklarýn arasýndan fýrlayan Ahmet dayý:
“Hiç kimse kýpýrdamasýn”, diye baðýrdý.
Elindeki tüfeði arkadaþýnýn çocuklarýnýn üzerine doðrulttu. Tekrar baðýrdý, aþaðýlayýcý ve tehditkar bir tavýrla:
“Yanlýþ yaparsanýz ateþ ederim. Kenara çekilin þöyle.”
Aðabey adil, Ahmet dayýyý yatýþtýrmak için konuþtu:
“Ama Ahmet dayý! Bunu bize nasýl yaparsýn? Babamýn arkadaþý deðil miydin?”
Ahmet dayý oldukça sert bir tavýrla baðýrdý:
“Býrakýn bu laflarý. Hepinizi bu kazdýðýnýz çukura gömerim, hiç kimsenin de haberi olmaz…”
Çocuklar ne yapacaklarýný þaþýrdýlar. Hesapta bu durum hiç yoktu. Çaresiz elleri yukarda kenara çekildiler. Gözlerinin önünde duran hazinenin gidiþini çaresiz gözlerle izlemenin dayanýlmaz ýstýrabýný yaþadýlar.
Bir ara üzerine atlayýp altýnlarý vermemeyi düþünene Adil, can için deðmeyeceðini düþündü. Birdenbire:
“Bölüþelim”, dedi.
“Olmaz”, diye kükredi Ahmet dayý.
Tehditlerine devam etti:
“Eðer bu olayý baþkasýna söylerseniz; sizi yaþatmam, bunu bilesiniz…”
Altýnlarýn bulunduðu heybeyi sýrtýna vurdu. Tüfeði çocuklarýn üzerinden ayýrtmadan oradan uzaklaþtý.
Çocuklar arkasýndan bakakaldý. Dakikalarca çömeldikleri yerden kalkamadýlar; sessiz, hissiz ve anlamsýz…
Nice bir zaman sonra, aðabey ayaða kalktý. Saatlerce uðraþýp sonuca ulaþmaya ramak kala, ellerinde bir þey kalmamasýnýn sýkýntýsý ile mýrýldandý:
“Allah’ýndan bul…”
Kardeþlerine döndü:
“Kalkýn gidiyoruz. Bunda da vardýr bir hayýr”, dedi.
Kardeþlerinin itiraz dolu cümleleriyle yola koyuldular. Sahip olduklarý eþeklerinin dýþýmda yeni bir þeye sahip olmadan hayallerini, isteklerini daðýn ýssýz zirvesine gömerek, geldikleri gibi evlerinin yolunu tuttular.
O günden sonra bu olaydan kimseye bahsetmediler, kimsenin yanýnda konuþmadýlar.
Bir ay sonrasýydý. Ahmet dayýnýn derme çatma kerpiçten yapýlmýþ evinin yanýnda betonarme bir bina yükselmeye baþladý.
Birkaç ay içerisinde altý dükkan tam dört kat bir binanýn iskeleti dikilmiþti. Bu iþe herkes þaþýrdý. “Çulsuz”, diye bilinen Ahmet dayýya ne olmuþtu da birden bire en zengin insanýn yaptýramadýðý binayý dikmiþti.
Ahmet dayý kendine sorulan sorulara tepeden bakan tavýrla cevaplar veriyordu.
“Ahmet dayý nereden buldun bu parayý?”
“Gömü falan mý buldun?”, sorularýna cevap vermiyor, geçiþtiriyordu.
Bina tamamlandýðýnda ilçenin en modern, alýmlý binasý olmuþtu. “Ahmet aðanýn apartmaný” diye civar köylere nam salmýþtý. Sadece binanýn güzelliðini görmek için köylerden gelenler oluyordu. Cývýl cývýl renklerle bezenmiþ haliyle bir daha öylesini bu ilçede kimseler yaptýramaz düþüncesini yayýyordu sanki.
Köyde kulaktan kulaða Ahmet dayýnýn yaptýrdýðý apartman duyulunca, çocuklar çok üzüldü. Yaptýðý haksýzlýðý hazmetmekte oldukça zorlandýlar. Tekrar onu Allah’a havale ettiler.
Ahmet dayý, ilçeye ilk defa “market” adýný verdiði çok büyük bir dükkan açtý. Döner koltuðuna oturup keyfine bakýyordu. Dükkanýn en seçkin yerine , “peþin satanla veresiye verenin halini anlatan resmin altýna, “veresiyemiz yoktur” yazýsýný astý.
Herkes Ahmet aðanýn bu çýkýþýna inanamadý. Toplum içindeki aðýrlýðýnýn arttýðýný düþündü. Bu saltanat ve debdebesi çok uzun sürmedi.
Ahmet aðanýn saðlýðý bozuldu. Kilosu arttýkça arttý. Nefes almada zorlanmaya baþladý. Hastalýðý ilerledi. Varlýk içindeki yaþantýsý zevk vermemeye baþladý. Her þeyin baþýnýn saðlýk olduðunu anlamasý çok uzun sürmedi. Defalarca, “saðlýðým yerinde olsa da, param pulum olmasa”, dedi.
Hastalýðý iyice ilerledi. Apartmanýn en üst katýndan durmadan; gece gündüz acýyla yayýlan sesler duyuldu. Bir ay boyunca Ahmet aðanýn çýðlýklarý hiç kesilmedi. Bu zaman da hiç kimsenin yanýna çýkamadý. Hiçbir kimseyi de yanýna kabul etmedi. Tüm komþularý bu sesin kesildiði gün Ahmet aðanýn sonunu anladýlar.
Arkadaþýnýn çocuklarý Ahmet aðanýn durumunu duyunca, kendilerine yaptýklarý haksýzlýðý hatýrladýlar üzüntüyle.
Ahmet aðanýn daha önce yaptýklarý kulaktan kulaða duyuldu. Herkes: “yaptýklarýnýn karþýlýðýný çekti”, dediler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýhtiyaç Anýnda Kýrýnýz
Yað desen yað deðil

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Vuslat
Küp Ýçinde Küp
umutlarýn bittiði yer
Çerçi
Ay Tutulmasý
Öte Dünya
Bir Garip Yolcu
Ocak
Sel
Sorgulama

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ölüm [Þiir]
Özgür Çocukluðumuz [Þiir]


Duran Çetin kimdir?

1964 Konya doðumlu, öðretmenlik yapýyor. Hikaye ve roman çalýþmalarý devam ediyor. Yayýmlanan kitaplarý: 1. Bir Kucak Sevgi, Öykü, Beka Yayýnlarý (2. baský) 2. Güller Solmasýn, Öykü, Beka Yayýnlarý (2. baský) 3. Bir Adým Ötesi, Roman, Beka Yayýnlarý 4. Kýrmýzý Kardelenler, Öykü, Beka Yayýnlarý (2. baský) 5. Yolun Sonu, Roman, Beka Yayýnlarý 6. Portakal Kýzým, Roman, Beka Yayýnlarý, (2. baský) 7. Sana Bir Müjdem Var, Öykü, Beka Yayýnlarý 8. Gözlerdeki Mutluluk, Öykü, Beka Yayýnlarý 9. Toprak Gönüllüler Roman, Beka Yayýnlarý

Etkilendiði Yazarlar:
Ömer Lekesiz, Mustafa Kutlu, Necdet Ekici


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Duran Çetin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.