Dünya hayal gücünün tuvalinden baþka birþey deðildir. -Henri David Thoreau |
|
||||||||||
|
O an o eski ev size küçük bir mutluluk versede þehir sizi zaman zaman sýkmaktan, boðmaktan geri kalmaz. Ýþte bende o sizi sýkan, yutan koca þehirde; daha önce belki de hiç farketmediðiniz dimdik, merdivenli yokuþlarý olan, daracýk sokaklý bir mahalle de otururum… Eskiden her mahallede bir tane olan mahallenin delisi, çocuklarýn, eðlencesi birisi burda da var. Þimdilerde neden öyle çok rastlanmýyor onlara, onlarda sýkýlýp gittiler mi bu þehirden yoksa sayýlarý çoklaþtý da dikkatimizi mi çekmiyorlar? O da onlardan biriydi, bizim mahallede tek olan. Sabahlarý erkenden uyanýr; diþlerini iyice fýrçalar, elleri soðuk sudan morarýncaya kadar yüzünü yýkar. Tepeden týrnaða tertemiz giyinirdi. Öylesine temiz ki yaz kýþ çorap giymeyip, ayakkabýsýnýn üzerine bir þeylerin hýrsýný almak istercesine tüm gücüyle bastýðýndan ötürü, o pespembe topuklarýný görüp ne kadar temiz olduðunu kolayca anlayabilirdiniz. Ona hal hatýr soracak olsanýz, yada kötü bir söz söyleseniz, karþýnýzda dalaþacak o parlak mavi gözleri dýþýnda hiçbirþey bulamazdýnýz. Artýk herkes alýþmýþtý onun bu diðerlerinden farklý sessizliðine o da artýk bu mahalleden biri olmuþtu, sesini hiç duymasalarda hergün merdivenli dik yokuþtan çýkýþýný muhakkak bir gören olurdu. O sabah yine erkenden, güvercinler öterken, sokakta tek bir ayak sesinin duyulduðu sýrada, oymalý ahþap büyük kapýyý, insanýn içini bir tuhaf eden büyük bir gýcýrtýyla açarak kendini sokaða attý. Gözleri kaldýrýmdaki büyük taþlar dýþýnda bir þey görmezken aklýndan binlerce þey geçiriyordu belki de kimsenin bilmediði… Bu yerlerden bir þey istermiþcesine,daha önce hiç görmediði baþka baþka sokaklardan geçti. Bir sokakta genç bir kýz gördü; cam silen, ev süpüren, halý silken, belki de soðan doðrayan. Soðanýn keskin kokusuna raðmen duyduðu, yanlýzca genç kýzýn kokusu olmuþtu. Uçuþan beyaz; renkli renkli çamaþýrlar kaplamýþtý baþka bir sokaðý. Ýncecik bilekli, kirden yüzünü pek seçemediði ama aðladýðýný hemen farkettiði sümüklü olmuþtu bir diðerinde ilk farkettiði. Çelimsiz zayýf öylece sokaklarda dolaþan, elinde paket paket mendiller olmasýna raðmen sümüðünü, kollarý kýsa gelen kazaðýna silen,ona acýma duygusuyla iðrenmenin birbirine karýþtýðý, adý konmamýþ bir duyguyu yaþatan bu küçük çocuk olmuþtu. Ýçindeki acýma duygusundan, belki de vicdanýný rahatlatmak tüm dünyayý kurtarmýþcasýna evine mutlu mutlu dönebilmek adýna; elini, ütü çizgisinin dört parmak ilerisindeki pantolonunun cebine attý. Bacaðýna soðukluk hissi veren ve onu rahatsýz eden madeni paralardan kurtulma hevesi ile onlarý avucunun arasýna alýp çocuða doðru uzattý. Çocuk hýzla kirden hayat çizgisi bile belli olmayan, küçük avucunu adama doðru uzattý. Adam kendi elini çocuðun eline deðdirmek istemediðini belli ederek, madeni paralarý simsiyah yapýþkanýmsý küçük avuca, sanki bir dilek havuzuna para atýyormuþcasýna salýverdi. Küçük çocuk: - Mendil almayacak mýsýnýz? - Beyefendi, mendil? Küçük çocuðun aðzýndan teþekkür sözcükleri döküldüðü sýrada, adam, çocuðun mendile gerçekten ihtiyacý olduðunu düþündüðünden yada iðrenme duygusu aðýr basýp, onun küçük ellerine dokunma fikri onu iyice delirttiðinden, sokaðýn sonunda bile zor gözüküyordu artýk. Diðer bir sokakta, pamuk saçlý yaþlý bir teyze, demir parmaklýklarýn arasýndan sarkan, pembe sardunyalarý kendi elleriyle besliyordu. Kökleri geçip, topraðý aþan sular pencereden sokaða yavaþ yavaþ damlýyordu. Ne pamuk saçlý nine, ne de güzelim sardunyalar onun dikkatini hiç çekmedi. Bir ara sadece damlayan sulara öylece bakakaldýðýný gördüm. - Týpp,týpp,týpp…. - Týpp,týpp,týpp…. Her sokakta, bir dost bir koku, bir oðlan, bir genç kýz býrakýr çýkardý; arkasýna bile bakmadan. Ve sonunda hep döndüðü yer olurdu, bizim sokak. Bizim sokaða girdiðinde güneþ daha yeni terkediyordu gökyüzünü. Bizim mahallenin çocuklarý okuldan dönmüþ, top peþinde koþuyordu, küçük kýzlar lastiði bellerine kadar çekmiþ bir saða bir sola zýplarken zorlanýyordu, bir diðeri duvara yummuþ öylece sayýyordu. -1,2,3,4,5……. Küçük kýzýn çevresine baktý saklanan kimse yoktu. Kimbilir belkide benim göremediðim arkadaþlarý vardýr diye düþündü; yerde çizili olan sekseðe bakýp, gözlerini yukarý doðru kaldýrýrken, gözü önce gýcýr gýcýr parlayan ayakkabýlarýna daha sonrada, bu sabah özenle ütüleyip giydiði gri giysisine takýldý. Giysinin kirlenmemesi onun için çok önemliydi, sabahtan beri onlarca sokaktan geçmiþ o kadar yolu tepmiþ, ve gri elbisesini hiç kirletmemiþti… O sýrada sokakta top oynayan çocuklar, heyecanla bir o yana bir bu yana küfürler savurarak kýrmýzý plastik topun peþinde koþuþturuyorlardý. Bir tanesi taþtan yaptýklarý küçük kaleyle, kýrmýzý plastik topu kavuþturmak için, topu arkadaþýna pas attý, kýrmýzý top önce yerdeki çamur birikintisine ordan da bizimkine hýzla çarptý. Ve iþte: - Goooll, Goolll! diye baðýrdý küçük çocuk. Top kaleyle buluþmuþ çocuk mahallenin yýldýzý olmuþtu ama; gri cillop gibi takým elbise de püskürtme tekniðiyle resim yapýlmýþ bir kumaþ gibi üzerinde kalakaldý. Gri takým elbisesi olmadan yarýn ki küçük yolculuða çýkamaz; temiz çamaþýr kokularýný duyamaz, genç kýza rastlayamaz, büyük kaldýrým taþlarýný göremez, mendil satan küçük çocuktan bile iðrenemezdi. Kýsacasý yaþam onun için tüm anlamýný bir anda yitirirdi. Çamur birikintisi gri elbiseye ye iyice sindiði, Gooolll sesi beyninde yankýlandýðý sýrada, o tüm bunlarý düþünüyor; küçük bir anahtarla, büyük gýcýrtýlý kapýyý açýyordu. Onca gördüðü renkli sokaktan sonra bu kahverengi deli çamurun sýrasýmýydý! O sýrada sokakta top oynayan çocuklar, heyecanla bir o yana bir bu yana küfürler savurarak kýrmýzý plastik topun peþinde koþuþturuyorlardý. Bu futbol tutkusu öylesine sarmýþtý ki onlarý, onu hiç farketmediler bile, görseler içlerinde bir kaç tanesi laf bile atardý belki ama görmediler. Usulca çocuklarýn yanýndan geçip, büyük gýcýrtýlý kapýyý açtý ve onca sokakta gördüðü kalabalýktan sonra kendi yalnýzlýðýyla kalakaldý. 26.03.2001 Ömür Ýsfendiyaroðlu
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömür Ýsfendiyaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |