Hala çevrende bulabileceðin güzellikleri bir düþün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Sevgili okurlar ! Ben kahve tiryakisiyim. Övünülecek bir þey deðil tabi. Ben de zaten bu amaçla söylemedim. Tam tersine, kahve tiryakisi olmanýn kötü bir alýþkanlýk olduðunu anlatmak istiyorum. Hele yanýnda sigara içiliyorsa, daha da kötü. Ben kahve tiryakisi oldum, siz olmayýn.Tabi bunun yolunu biliyorsanýz olmayýn, ben bilmiyorum. Bilseydim böyle tiryaki olur muydum! “ Kelin ilâcý olsa önce kendi baþýna çalarmýþ.” Ama yakýnda býrakacaðým. Lâf aramýzda, býrakabileceðime kendim bile inanmýyorum ama, belli mi olur; “ Ýmrendiren Allah iðrendirir,” demiþler. Gerçekten býrakacaðým. “ Tavuk g.tü tövbe tutmaz ” mýþ ya, hadi neyse.....Býrakacaðým býrakacaðým... Çünkü bu kahve tiryakiliðim yüzünden bazen çok sýkýntýlý anlar yaþýyorum. Nasýl alýþtým bu merete, ne zaman ve nasýl tiryaki oldum, bilmiyorum. Sanki kendimi bildim bileli kahve içiyor gibiyim. Sabahleyin hafif bir kahvaltý eder etmez, hemen kahveyi ocaða koyarým. Az þekerli içerim, çünkü tatlýyla hiç aram yoktur. Okurken, yazarken, bir arkadaþla sohbet ederken kahve içmeyi çok severim. Yoruldum mu, bir fincan kahve beni dinlendirir. Bir sýkýntým mý var, kahve beni rahatlatýr. Gece uykum mu kaçtý, kalkar bir fincan kahve içerim. Sonra yatar, bebekler gibi mýþýl mýþýl uyurum. Sanki ilâç kardeþim, her derde deva. Bir de “ Kahve uyku kaçýrýr,” derler, hiç inanmayýn. En azýndan benim uykumu kaçýrmaz.. Bir þeye mi sinirlendim, hemen kahveye gider elim. Hele hele bulmaca çözerken, saçlarýma fön çekerken ( ne alâkaysa) mutlaka kahve içerim. Ýçimde kahve aðacý çýkacak yakýnda. Herkesin bir kusuru vardýr mutlaka, di’mi? ” Hiç üzüm yoktur ki, g.tünde çöpü olmaya,” diye boþa dememiþler. Kýsacasý, kahve içmem için onlarca neden bulabilirim akþama kadar. Ýç içebildiðin kadar. Beni ancak kahve tiryakileri anlayabilir.”Afyonun keyfini tiryakiden sormalý,”ymýþ. Sizin anlayacaðýnýz aklýma geldikçe kahve içerim. ” Deliye pekmez tattýrmýþlar, çarþýda katran býrakmamýþ,” diye bir atasözü var ya, onun gibi. Ama bu meret de yalnýz içilmiyor ki! Ýllâ ki yanýnda sigara olacak. Nasýl da yakýþýrlar birbirlerine. Kalemle kâðýt gibi, ilikle düðme gibi. ” Düðüne ses, ölüme yas yakýþýr,” misali. Þimdi böyle dedim diye; “ Ýþte okuyucuya kötü örnek oluyorsun, yok sigara içmeyen okuyucularý bile içmeye özendiriyorsun,” falan demeyin. Eðer öyle derseniz, ben de size þöyle derim: Yazýmý okudunuz diye, beni örnek almak zorunda deðilsiniz, bu bir. Selâm verdik diye borçlu mu çýkacaðýz! ....Benim diðer yazýlarýmda yaptýðýmý söylediðim her þeyi yaptýnýz da sýra sigara içmeye mi geldi? Bu da iki. Ýçmeyin sevgili okurlar içmeyin! “ Ýmamýn dediðini yapýn, ama yaptýðýný yapmayýn.” Örneðin ben, Orhan Veli’nin þiirlerini çok seviyorum ama, kendisi gibi raký þiþesinde balýk olmayý hiç düþünmedim. Cahit Sýtký’yý da okuyorum ama; akþam olunca onun gibi çilingir sofrasý kurmuyorum, yanýma bir Abbas aramýyorum. Bu kadar kahve tiryakisi olduðum halde, neden býrakmak istiyorum dersiniz? Hemen söyley’im: Hani kahve ve sigara birbirlerine çok yakýþýyorlar ya, iþte ben o ikisini yanyana getirmekte çok zorluk çekiyorum. Mübareklerin sanki biri Aslý, diðeri de Kerem; bir türlü buluþamýyorlar. Evde sorun yok da, evimin ve özellikle þehrin dýþýna çýkýnca sorun oluyor. Bir türlü sigarayla kahveyi buluþturamýyorum. Ýki kol düðmesi gibi; biri sað kolda, diðeri sol. Bir de þu var: Ben kahveyi seviyorum diye, nereye gitsem bana kahve ikram ederler. Þerbet gibi tatlý, bayat, bazen soðuk, bazen de çorba gibi kaynatýlmýþ acý kahveler. Çoðu da “ Nasýl olsun kahveniz? ” diye sormaz. Tiryakiyim ya, benim için kahve olsun da nasýl olursa olsun zannederler. Doldururlar olan þekeri, getirirler; içebilirsen iç. Kahve reçeli gibi. Birçok kiþinin de kahvesi bayat olur. Özellikle kahve tüketilmeyen evlerde. Bir yudum alýrsýnýz kahveden, - ne desem bilmem ki- bulaþýk suyu gibi. Tadý herþeye benzer, bir tek kahveye benzemez . Bazýlarý da,- daha güzel olsun diye sanýrým,-sütlüsünü yapar getirirler; hem de kavanoz gibi koca bardaklarda. Ayýp olur diye reddedemem. Çünkü tiryakiliðim tescillidir. Midem kalka kalka içmek zorunda kalýrým. Velhasýl, kahve tiryakiliðim yüzünden çekmediðim kalmýyor. Gelelim kahveyle sigarayý buluþturmak için nasýl sýkýntý çektiðime. Ýþte bir örnek: Geçen hafta Ankara’ya gittim. Öðleye yakýn öðretmen evine yerleþtik. Çok sýcak bir gündü. Üç saate yakýn bir yolculuk yapmýþtýk, bunalmýþtým. Kuþluk kahvemi de içmemiþtim üstelik. Kahve krizine girmek üzereyim. Caným burnumda yani. Odamýza çýkýp eþyalarýmýzý býraktýktan sonra çay bahçesine inmeye karar verdik. Kahve kokusu burnumda tütüyor. Hemen kahve içmeliyim. Koþar adýmlarla çay bahçesine yöneldim. Bir sandalyeye attým kendimi. Caným bir kahve çekiyor, sormayýn. Tabi yanýnda da sigara. ( Sigara saðlýða zararlýdýr, demedi demeyin.) Yanýma gelen garsona, daha o “ Ne istersiniz? ” diye sormadan, telâþla “Az þekerli bir kahve,” dedim bir solukta. Garson mahcup bir ifadeyle “ Hocam, burada kahve yoook.” demez mi! Hayallerim altüst oldu. ” Daðdaki tavþana, evde ne diye tencere hazýrlarsýn!” diye söylendim kendime. Birçok tesiste ayný þey oluyor. Kuþ sütünden ve Türk kahvesinden baþka herþey var; altmýþ türlü içecek var ama Türk Kahvesi yok. Türkiye’deki bir otelde, bir lokantada, bir çay bahçesinde Türk kahvesinin bulunmamasý; - ne desem bilmem ki – acayip bir durum. Amerikan kolasý var, Ýtalyan kahvesi var, çay var, çeþit çeþit meyve suyu var; bir tek Türk kahvesi yok.Türkiye’de Türk içeceði yok.Yani aðaçsýz orman, et satmayan kasap, örneðin ayakkabý diken ama elbise dikmeyen bir terzi olabilir mi! Diyelim ki baþýnýz aðrýyor. Eczaneye gidiyorsunuz, aspirin istiyorsunuz ve þu yanýtý alýyorsunuz: “ Efendim! Aspirin yok ama öksürük hapýmýz var.”... Alsýnlar kendileri içsinler öksürük hapýný. Bakalým baþ aðrýsýna iyi gelecek mi. Garson, kahveyi lobide içebileceðimizi söyledi. Ýyi de orada da sigara içilmiyor. Daha doðrusu geçtiðimiz yýllardan, içilmediðini hatýrlýyorum. Kahve olan yerde sigara içilmiyor, sigara içilen yerde kahve yok. Bir türlü ikisi yanyana gelemiyor Bu benim en büyük sorunum. Kronikleþmiþ bir vaka, ayný enflâsyon gibi...Sonra lobide sigara içildiðini öðrendim. Ohhhh! Nihayet........ Lobiye gittik, bir masaya oturduk. Garson gelsin diye bekliyorum. Garson karþýda dikiliyor. Birkaç kez gözgöze geldik. Belli belirsiz garsona gülümser gibi yapýyorum, masamýza davet eder bir þekilde. Garson hiç oralý deðil.Yoksa gidip kendimiz mi almamýz gerekiyor kahveyi? Sigara paketimi çýkardým, sehpaya koydum. Gardýmý aldým yani. Gözüm garsonda. ”Anlayana sivrisinek saz,” demiþler. Garson nereye giderse, gözlerim de onunla gidiyor. Gelip “ Ne içersiniz? ” diye sormasýný bekliyorum. Ama ne mümkün! Sonunda garsona seslendik ve geldi. Saatlerdir kahve içememiþ olmamýn bana verdiði sýkýntýyla, “ Az þekerli bir kahve lütfen! ” der demez, ne dese beðenirsiniz: “ Hocam, afedersiniz, kahvemiz kalmamýþ. Deponun anahtarýný da arkadaþ yanýnda götürmüþ, az sonra gelir.”.......Þansa bakýn siz! Durdunuz durdunuz da , deponun anahtarýný yanýnýzda götürmek için, benim Ankara’ya gelmemi mi beklediniz! Kötü kader iþte. “ Kadersiz köpek, kurban bayramýndan önce ölür,” demiþler. Ya sabýr! Kalktýk oradan, çýktýk yola. Koca Ankara’da kahve içecek yer arýyoruz. Kahve de kahve..... “ Þehire bir hasta geldi; derdi börek, virdi börek,” misali, benim derdim de kahve iþte. Türk kahvesi bulunan bir yere kavuþuncaya kadar epey dolaþtýk. Sýcaktan beynim piþti. Kahveyle sigarayý yanyana getireceðim diye yoruldum gitti. Bu yüzden seyahatlerimin bile tadýný çýkaramýyorum. Ýyisi mi ya sigarayý býrakayým ya kahveyi. Ýyi de, nasýl?.....Þimdi bir kahve yapayým kendime de, yanýnda sigara tellendirirken; hangisini ve nasýl býrakacaðýmýn yollarýný bulmaya çalýþayým. Bulacaðýmdan eminim. Çünkü kahve zihnimi açýyor.Yani, galiba zihnimi açýyor. Yoksa bana mý öyle geliyor? Türk kahvesi bulundurmayan tüm tesisleri kýnýyorum sizin anlayacaðýnýz. Sen milyarlar yatýr, koca bir tesis yap; bir cezveyle birkaç fincan alma. Olacak þey mi bu! Zaten “ Üþenci iþin çoðunu yaparmýþ.”Onlarýn yüzünden kahveyi býrakacaðým. Ýyi de kahvesiz nasýl yaþayacaðým ben? Hem bir daha mý geleceðim dünyaya? Hazýr gelmiþken tadýný çýkarayým. Atalarýmýz; ” Bir kuþ, bir aðaca kýrk yýlda bir konar; bir daha konuncaya kadar ya dal kurur, ya kuþ ölür,” demiþler. O atalarýmýzýn aðzýný öpeyim ben...........” El içinde vasiyet ettik, ölmemek olmaz,” derler ama, verdiðim sözü tutamayacaðým. Kýsacasý kahveyi de sigarayý da býrakmaktan vazgeçtim. Tüm sýkýntýlarýna raðmen kahveyle sigarayý yanyana getirmek için her zorluða katlanacaðým. Ýnceldiði yerden kopsun anasýný satayým ( afedersiniz)!.. “ Bu ne biçim akýl, bu nasýl mantýk? ” demeyin..........” Herkesin aklý bir olsa, sýðýrý güdecek çoban bulunmaz,” atasözünü anýmsayýn. Önemli uyarý: SÝGARA SAÐLIÐA ZARARLIDIR. Bir de soru: Çok merak ediyorum; siz hiç, fazla kahve içmekten ölen birini duydunuz mu? Yoksa ben ilk mi olacaðým? resimler n.can
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |