..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hala çevrende bulabileceðin güzellikleri bir düþün ve mutlu ol. -Anne Frank
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Türkiye > Mehmet Sinan Gür




5 Kasým 2001
01 06 Diyarbakýr"dan Sevgilerle  
Mehmet Sinan Gür
Diyarbakýr'ý görmemiþ olanlar çok þey kaçýrmýþlar. Ben bu eksiðimi tamamlamaktayým.


:CHDA:
Diyarbakýr’da boyacý olmak

19 saatlik bir otobüs yolculuðundan sonra önemli bir olay yaþamadan akþam altýda Diyarbakýr otogarýna ulaþabildim. Hava kararmýþtý ve þakýr þakýr yaðmur yaðýyordu. Beni karþýlayacaðýný söyleyen kiþiler ortada yoktu. Aramam gereken telefon numarasý sürekli meþgul çýkýyordu. Çaresiz omuz çantamý ve hurcumu yüklendim, üzerinde “Kontörlü Telefon” yazýlý terminal binasýna doðru yürüdüm. Benden önce Diyarbakýr’a gelmiþ olanlarýn anlattýklarý ve kulaktan dolma bildiklerim beni biraz tedirgin ediyordu. Hiç bilmediðim bir yerde bir baþýma kalmýþtým.

Emniyet müdürü Gaffar Okkan’ýn öldürülmesi olayýný biliyordum. Bir arkadaþým burada taksi ile bir yerden bir yere gitmek istemiþ, yeri söylemiþ ama þoför bir þey anlamamýþ. Yoldan geçen birini durdurup ondan tercümanlýk yapmasýný istemiþ. Arkadaþým istediði yere ancak öyle gidebilmiþ. Bundan 10-15 yýl önce baþka bir arkadaþým benim gibi gelmiþ, otogarda yanýna gençler yaklaþmýþ ve pasaport sormuþlar. Yok deyince gerisin geri otobüse bindirip Ýstanbul’a postalamýþlar. Aklýma her þey geliyordu.

Ban böyle düþünceler içindeyken yanýma 10 yaþlarýnda, saçý üç numaraya vurulmuþ, yuvarlak kafalý çok sevimli bir boyacý çocuk yaklaþtý. “Yardým edeyim abi” dedi. “Peki” dedim ben de. Hurcun bir kulpundan da o tuttu. Yaðmur altýnda binaya girdik. Çocuða para verdim. Önce almak istemedi ama ýsrar edince aldý. Teþekkür ettim, gitti. Çok sevimli bir çocuktu.

Fakat benim asýl sorunum hala çözülmemiþti. Telefon hala meþgul çalýyordu. Saat altýyý geçmiþti. Hava iyice kararmýþtý. Ciddi ciddi korkuya kapýldým. Telefonumun þarjý biterse bir baþýma kalacaktým. Birden telefonum çaldý. Adýnýn Hevi olduðunu sonradan öðrendiðim sekreter haným arýyordu. Rahatladým. Birkaç dakika sonra beni aldýlar ve bir otele yerleþtirdiler.

Bana soruyorlar: “Nasýl buldunuz Diyarbakýr’ý” diye. “Ayný Ýstanbul gibi” diyorum ben de. Þimdi görüyorum ki dolmuþçularýn, taksicilerin Türkçe bilmedikleri doðru deðilmiþ. Diyarbakýr’a gelmeden önce küçük bir yerde durmuþtuk. Orada herkes Kürtçe konuþuyordu. Köylerde Kürtçe konuþuluyor olabilir. Þehirde akrep olduðu söylenmiþti. Henüz bir tane bile göremedim. Bu da doðru deðil yani.

Ýstanbul koca bir kasaba. Diyarbakýr ayný Ýstanbul. Dolmuþlarý var, merkez olarak ‘Ofis’i var, polisleri var, trafik sorunu var, Türkleri var, Kürtleri var, surlarý var. Ama bir tek deniz yok. Bu bakýmdan daha çok Ankara’ya benzediði söylenebilir. Yýllar önce Kürt mafiasýndan biri arabamý gasp edip parçalamýþtý. Beni de neredeyse öldürecekti. Ama bu olay nedeniyle hiçbir zaman tümden Kürtleri suçlamadým. Bu olay o adamýn yaptýðý kendi kötülüðü idi. Böyle düþünmekte haksýz deðilmiþim. Aklým boyacý çocuða takýldý. Þu çocuk Ýstanbul’da olsaydý gelecek için belki bir ümidi olurdu. Kim bilir, mafia olurdu belki. Þimdi Diyarbakýr’da ne yapacak? Otogarda onun gibi daha bir sürü boyacý çocuk vardý. Daha sonra kentte gezinirken bir çok boyacý, selpakçý çocuk gördüm. Henüz akýllarý ermiyor ama gelecek için hiçbir umut görünmüyor. Kentin yüzde ellisi iþsizmiþ. Bu insanlar sayýlmak, adam yerine konmak istiyorlar. Büyüyünce (tabi büyürlerse) ne olacak bu çocuklar? Dünyada var olduklarýný, birey olduklarýný, yaþadýklarýný nasýl his edecekler?

Bu madalyonun bir yüzü. Þimdi üzerinde benim de resmim olan diðer yüzüne bakalým. Ben Diyarbakýr’da ne arýyorum? Çünkü yaþadýðým yerde yaþamýmý sürdürecek kadar bile para kazanamýyorum. Halbuki ben ona razýydým. Buraya gelmek zorunda kaldým, bunca eðitim görmüþ, büro açmýþ, bir zaman küçük çapta baþarýlar kazanmýþ olmama raðmen. Dað taþ boyacý, selpakçý çocuklar ve iþsiz mimarlarla doldu. Nüfus artýyor ve bu gidiþin iyi bir sonunun olmadýðý açýkça görünüyor.

Türkiye’nin nüfusu 70 milyon. Almanya’nýn 80, Ýtalya’nýn da 70 milyon. Ama bu nüfuslarýn yaþadýðý yüzölçümlerine bir bakýn. Türkiye bu nüfusu besleyemeyecek kadar küçük bir yer deðil. Efendim daðlar varmýþ, oralarda yaþanmazmýþ. Almanya’da Ýtalya’da hiç mi dað yok? Her yer ovalýk mý? Merak ediyorum. Ne zaman akýllý ve bencil olmayan birileri çýkýp bizi adam gibi yönetecek? Ýnsanlar haydut olmadan önce önlem almak daha ekonomik olmaz mý?

Gezinti

Ýþim nedeniyle Diyarbakýr’ý tanýmam gerekiyor. Ben de suriçinde bir gezintiye çýktým. Selçuklulardan, Akkoyunlulardan, Bizanslýlardan kalma birçok taþ yapý orijinal halleriyle duruyorlar. Diyarbakýr’da 15 Ermeni ailesi kalmýþ. Taþ ustalarý hala onlardan çýkýyormuþ. Yolda yürürken kulaðýma hem Türkçe hem Kürtçe sesler geliyor. Bir kýz çocuðu babasýný sýkýþtýrýyor: “Baba simit alýr mýsýn? Yüz bin lira...” Yani çok pahalý deðil. Simide baktým, minnacýk bir þey, Ýstanbul simidinin yarýsý kadar. Fiyatý da öyle. Yani bir fark yok. Her yer týkýþ týkýþ dolu. Çok sayýda iþportacý kaldýrýmlarý iþgal etmiþ, belediye zabýtalarýyla sohbet ediyorlar. Mahmutpaþa burayý etkilemiþ olabilir mi acaba? Yoksa tersi mi oldu nedir? Bir de satýcýlar baðýrýyorlar, “Gel gel, al þundan bundan” diye.

Surlar M.S. 349 yýlýnda yapýlmýþ. Ýçleri boþ, dolgu deðil, yani birçok eylem için kullanýlabilir durumda. 1930lu yýllarda bir subay kentin geniþlemesini saðlamak için surlarý top ateþine tutmuþ. Bir bölümünü yýkmýþ. Bunu gören Fransýz bir gezgin engellemek istemiþ, yapamayýnca Atatürk’e haber vermiþ. Atatürk de hemen bu yýkýmý durdurmuþ. Her þeye raðmen buraya turist olarak gelen avrupalýlar var hala ve görülecek çok þey var.

Sur bölgesinin tam ortasýnda Akkoyunlulardan kalma adý Ulu Cami olan bir cami var. Eski bir Bizans yapýsýnýn süslü sütunlarý ve sütun baþlýklarý burada kullanýlmýþ. Sur içinde önemli olarak bir kervansaray, Hasan Paþa Haný, Cahit Sýtký Tarancý ve Ziya Gökalp’in müze haline getirilmiþ evleri, kiliseler, ve daha birçok tarihi yapý var. Toprak altýnda da yapýlar olduðu söyleniyor. Gez gez bitmez. Yürüyüþe Daðkapý’dan çýkmýþtým. Mardinkapý’ya geldiðimde surlarýn üzerinde bir yazý gördüm: “Buraya çöp dökenin namusu yoktur.” Ýþte size Ýstanbul’la bir benzerlik daha.

Surlar bölgesinden çalýþtýðým iþyerine de bir yürüyüþ yaptým. Her yerde Ýbrahim Tatlýses’in yeni albümü çalýyordu. Adana’nýn meþhur tatlýsý satýlýyordu. Yolda Belediye ve Þehir tiyatrolarýnýn bez pankartlarýný gördüm. Belediye tiyatrosunda gerçek bir olay üzerine yazýlmýþ olan “Sacco ile Vanzetti”yi oynanýyordu. 25 yýldan daha önce Ennio Moricone bunun müziklerini yapmýþ, Joan Baez de söylemiþti. Þehir tiyatrosunun oyunu ve pankartý da ilginçti: “Barýþ istiyorsan eðer, BARIÞ.”

Diyarbakýr’da Cumhuriyet Bayramý

Geldikten bir süre sonra otelden eve taþýndým. Sabah kalkýp pencereden bakýnca gördüðüm sokak manzarasý ayný Ankara veya Ýstanbul’un sokaklarýna benziyordu. Bayram sýký güvenlik tedbirleri altýnda kutlanýyor. Ne de olsa þehir içinde öldürülmüþ bir emniyet müdürü var. Tören yerine girecek olanlarýn üstü aranýyor. Önce halk oyunlarý oynandý. Sonra alkýþlarla askeri bando mýzýka yerini aldý ve tören birlikleri geçti. En çok alkýþý gaziler aldýlar. Daha sonra sýra liseli, orta öðrenimli gençlere geldi. Ýlköðretimli çocuklar tören yerinden geçip arka tarafa kývrýldýktan sonra el çýrpýp türküye baþladýlar:

Mardinkapý þen ola
Le le le
Le le le
Le le le le caným...

Bazý okullar kendi okullarýnýn isimlerini tekrarlayýp tempo tuttular. Sonuç olarak görüntü Türkiye’nin herhangi baþka bir yerinden çok farklý deðil.

Her kentte olduðu gibi burada da meczuplar var. Bazen kafalarý bozup aðýzlarýna geleni söylüyorlar. Biri baðýrýrken diðeri onunla dalga geçiyor. Böylelerini Ýstanbul’da da gördük. Bir veya birkaç kiþi için bir kent veya bir ulus sorumlu tutulabilir mi? Eðer evet diyorsanýz Avrupalýlarýn Türkiye hakkýndaki önyargýlarýný haklý görüyorsunuz demektir.

Bütün bunlardan çýkardýðým sonuç da þu: Ýyi insan her yerde iyidir. Haydut her yerde hayduttur. Ýyiliðin de kötülüðün de ne milliyeti ne de dini vardýr.

3.Kasým.2001



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kitap - Memet Ýle Memo
Güçlü Olan Haklýdýr
Anýlarýmýn Üstüne Beton Dökülmüþ

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Canlý Balýk
Baraj Sorusu: Beni Seviyor Musun?
Lenin'in Mozelesini Ziyaret
Sahalin'de Altý Ay
Ölüm Anýnda Görülen Tünel ve Iþýk
Müzik Film - Hair
Cadde'de Eðlence
Önyargý
Çanakkale Gezisi - 2
Ýki Günlük Çanakkale Gezisi - 1

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nazým Hikmet'ten Çanakkale Þiiri [Þiir]
Ateþ ve Ölüm (Bütün Þiirler 16. 07. 2009) [Þiir]
Seni Seviyorum Bunalýmý [Þiir]
Ýncir Aðacý [Þiir]
Bir Dosta E - Mektup [Þiir]
10 Aðustos 1915 Anafarta Ovasý [Þiir]
Sevgisizlik [Þiir]
Mor Çiçekler [Þiir]
Eskiden [Þiir]
Bir Ruh Çaðýrma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayý seviyorum. Bir tümce, bir satýr, bir sözcük yazýp altýna tarihi atýnca onu zaman içine hapsetmiþ gibi oluyorum. Ya da akýp giden zamaný durdurmuþ gibi. . . Bir fotoðraf, dondurulmuþ bir film karesi gibi. Her okuduðunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman ayný tadý veriyorlar. Siz de yazýn, zamaný durdurun, göreceksiniz, baþaracaksýnýz. . . . Savaþ cinayettir. Savaþ olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanlarý ölenlerin ardýndan aðýt yakmayý edebiyat olarak kabullenmiþ. Yazgýmýz bu olmasýn. Biz demiþtik demeyelim. Yaþam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceðimiz, dolarla, altýnla ölçülemeyecek bir deðer. (Ancak baþkalarý için deðeri olmayabilir. ) Nazým Hikmet’in 25 Cent þiiri gerçek olmasýn. Yaþamý ýskalamayýn ve onun hakkýný verin. Baþkalarýnýn da sizin yaþamýnýzý harcamasýna izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karþýmýza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldýrmamak, bazen savaþa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çýkar. Nasýl oluyor da çoðunlukla siyasi yazýlar yazarken bakýyorsunuz bir kedi yavrusu için þiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranýþýmý yadýrgýyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her þey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarýný çýrpan bir kelebek Ýtalya’da bir fýrtýnaya neden olur. Ya da tam tersi. Ýtalya’daki bir fýrtýnanýn nedeni Çin’de kantlarýný çýrpan bir kelebek olabilir. Bu düþünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaþýr, kaynaðýna geri gelir. "Düþünüyorum, peki neden yazmýyorum?" dedim, iþte böyle oldu. .

Etkilendiði Yazarlar:
Herþeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanýk, Tolstoy ilk aklýma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.