..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitabýnýn bir kopyasýný gönderdiðin için saðol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceðim. -Moses Hadas
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýnternet > Nur Ersen




15 Eylül 2003
Sanal Mý Gerçek Mi  

Nur Ersen


Yüzünü görmediðim, sesini duymadýðým bu ailenin sanal ortamdan destek vermeleri beni çok sevindiriyordu. O günden sonra içimde tarifsiz bir yazma isteði uyanmýþtý. Durmadan yazýyor, içimden ne gelirse kaðýda dökmeye çalýþýyordum. Yüksek sesle okuy


:CJEB:

SANAL MI GERÇEK MÝ

Günlerden Cumartesi...
Güzel bir sonbahar günü...Güneþ yazdan kalma parlaklýðý ve sevimliliði ile gülümsüyor. Yapraklar hafif esen rüzgarlarýn peþisýra koþuyor. Herkes bu güzel günün tadýný çýkarma çabasýnda. Biliyorlar ki kýsa bir süre sonra evlerine kapanýp soðuk kýþ günleri ile baþbaþa kalacaklar. Biliyorlar ki bu günleri arayacaklar.
Sinemaya, arkadaþ ziyaretlerine gidenler... Piknik sepetlerini büyük bir telaþ ve sevinç içinde arabalarýna yerleþtirenler... Penceremden izliyorum onlarý. Kýskanýyorum. Hem de çok... Nasýl kýskanmam. Balkona bile çýkamýyorum. Bir sandalye çekip otursam...Yüzümü güneþe versem, kamaþsa gözlerim. Oðuþtursam, yaþ gelse gözlerimden... Sonbahar güneþinin sýcaklýðýný hissetsem tüm bedenimde...
Tam onbeþgün oldu. Onbeþ koca yýl gibi... Hastayým. Evin içinde bile zorlukla yürüyorum. Uzanýyorum yorulunca... Sýkýlýnca tekrar kalkýyorum. Alýþamadým bu duruma...
El sanatlarýna aþýrý düþkünüm. Hiçbirþey yapamýyorum. Sosyal aktivitelerim de ertelendi. Bir hasta derneðine üyeyim. Geçen yýl toplantýlarý kaçýrmadýðým halde bu yýl hiç gidemedim. TEMA’ya yeni üye oldum. Ýlk toplantýsýna katýlabildim yalnýzca. Rahatsýzlýðým nedeniyle onu da býrakmak zorunda kaldým. Oysa þimdi diðer üyelerle birlikte araziye çýkýp meþe palamudu topluyor olacaktým. Yorulunca piknik yapacaktýk evimizden getirdiðimiz o güzel yiyeceklerle. Doðayla içiçe olacaktým. Ellerim toprakla buluþacaktý. Çamurlar dolacaktý týrnaklarýmýn içine belki... Mis gibi kokacaktý ellerim. Toprak gibi... Doða gibi... Kahretsin!... Yaþayamýyordum bu güzellikleri...
Ev halký dýþarýdaydý. Her zaman olduðu gibi iþlerinin peþinde koþuyorlardý. Bütün gün benimle oturacak deðillerdi ya!
Yerimden yavaþça kalktým. Evin içinde biraz dolaþtým. Mutfak, antre... Derken el iþlerimin bulunduðu torbaya yöneldim. Ýçim gidiyor. Ýþlemek istiyorum. Oturmalýyým. Ayakta ya da uzanarak yapamam ki. Vazgeçiyorum.
Gazetelere göz atýyorum. Sonra bilgisayarýmý açýyorum. Klavyeyi kullanmayý yeni öðrendiðimden unutmamak için günlük açtý kýzým masa üstüne. Tuþlara dokunuyorum. Biraz þikayet, biraz da sitem ediyorum... Kapatýyorum günlüðümü.
Tekrar yerime uzanýyorum...
Telefon yanýbaþýmda. Birkaç arkadaþýmý arýyorum ve biraz uyukluyorum.
Tekrar kalkýyorum. Kitap okumak istiyorum. Simyacý’yý alýyorum. Uzanýyorum ve ara vermeden okumaya devam ediyorum. Eliþlerine fazla zaman ayýrdýðým için çok sýk kitap okuyamýyordum. Þimdi tam zamaný diye düþünüyorum.
Yazma iþine gelince... Çocuklarýmýn dersleriyle ilgilendiðim anlarýn dýþýnda elime bir kalem kaðýt almadým. Yazmak ve ben. Olacak þey deðil. Gerçek anlamda bir paragraf bile yazma yeteneðim yoktur. Zaten bugüne deðin aklýmýn ucundan bile geçmedi birþeyler yazmak. Okul yýllarýmda edebiyat derslerim çok iyiydi. Kompozisyona gelince, zar zor yazar, zayýf almaktan kýlpayý kurtulurdum. Eðer bir þeyler yazabilseydim, evde geçirmek zorunda olduðum bu günleri daha yaþanýlýr duruma getirebilirdim.
Biraz sonra aðýr aðýr yürüyerek bilgisayarýn baþýna gittim yine. Bu kez internete baðlandým. Siteleri biraz dolaþtým. Kapatacaðým anda sohbet kanalýna takýldý gözüm, girdim. Tatil günü olduðu için kanallar çok kalabalýk. Pencerem doluyor. Yolluyorum hepsini. Sonra kendi yaþlarýmda birine rastlýyorum. Selam vermek istiyorum. Tedirginim. “Acaba nasýl biri. Kim olduðumu, medeni halimi, çoluk-çocuk,iþ... zorlayacak mý, sorgulayacak mý? Saygýsýzca davranýrsa hemen kapatýrým” diye geçiriyorum içimden.
-Merhaba diyorum.
-Merhaba diyor. Hiçbirþey sormadan yazmaya baþlýyor. Hep kendisinden sözediyor. Þaþýrýyorum. Seviniyorum ayný zamanda da. Yazýþmaya devam edebilmemiz için saygýlý ve seviyeli olmamýz gerektiðini belirtiyoruz ikimiz de. Çok sevdiði eþinden ve biricik oðlundan söz ediyor. Hakkýmda hiçbirþey sormamaya kararlý görünüyor. Bu davranýþýndan cesaret alýyorum. Çocuklarýmdan söz ediyorum. O devam ediyor anlatmaya... Kurduðu cümlelere çok dikkat ediyor. Seviyeli bir þekilde yazýyor. Dürüst ve saygýlý. Ayaklarýmýn aðrýsýný unutuyorum. Kaptýrýyorum kendimi. Yazýþmayý sürdürüyoruz.
Yaþadýðýmýz kentleri yazýyoruz. Doða sevgisine geliyor sýra, sonra çiçek sevgisine. Fanatik bir çiçeksever olduðumu söylüyorum. O da çiçekleri çok sevdiðini, gençlik yýlarýnda dað baþlarýndaki þantiyelerde görev yaptýðýný, sabahýn erken saatlerinde uyanarak kýrlara uzanýp çiçeklerle, doðayla iç içe olduðunu anlatýyor ve soruyor:
-En çok hangi çiçeði seversiniz?
Çocukluðumun en güzel dönemlerini kýrlarda bahçelerde geçirmiþtim.Çimenlerin arasýndan kopardýðým bir tek çiçek beni mutlu etmeye yeterdi. Bir çay bardaðýna koyar saatlerce izlerdim o görkemli güzelliði. En sevdiðim çiçeklerdi kýr çiçekleri. Ama mütevazi görünmemek için:
-Mevsim çiçeklerinin hepsini severim diye yanýtlýyorum.
Ayný soruyu ben soruyorum bu kez.
-Kýr çiçekleri diyor.
Neden ben de kýr çiçekleri demedim diye çok kýzýyorum kendime.
-Aaa, ben de kýr çiçeklerini çok severim diyorum.
-En çok hangisini seversiniz ? diye soruyor.
Yýllar öncesine gidiyor aklým. Yemyeþil kýrlara bir gelin edasýyla yayýlan papatyalar geliyor gözümün önüne. Bembeyaz, minicik masum papatyalar.
Ama ben yine de papatya diyemiyorum. Lafý alýyorum aðzýndan, sorusunu soruyla yanýtlýyorum.
-Siz?
-Papatyalarý diyor.
Yine, keþke ben de papatya deseydim, diye, geçiriyorum içimden.
O hala sormaya devam ediyor:
-Papatyalarý yaðmur dýþýnda sulayan nedir sizce?
Hiç düþünmeden yanýt veriyorum.
-Gözyaþlarýdýr.
Þaþýrýyor birden.
-Bu soruyu çevremdekilere sýk sýk sorarým ama yanýtlayan olmadý þimdiye dek. Siz nasýl bildiniz?
-Ben bilirim diyorum gururla.
Ýnternet arkadaþým anlaþýlan çok duygusal bir insandý. Doðaya, özellikle de kýr çiçeklerine duyduðu yakýnlýk onun ne kadar ince ruhlu olduðunu da yansýtýyordu. Kendisini konuya fazla kaptýrmýþ olacak ki:
-Siz hiç aðlayan papatya gördünüz mü? diye soruyor.
Bu yaþýma geldim, papatyalarýn aðladýðýný ne duymuþ ne de görmüþtüm.
-Hayýr, diyorum.
-Ben gördüm diyor.
Bu kez çok þaþýrýyorum ve:
-Papatyalar aðlar mý, onlarýn gözyaþlarý var mýdýr? Diye soruyorum hayretle.
-Var elbet diyor. Sabahýn erken saatlerinde papatyalarýn üzerine düþen çið taneleri onlara gözyaþý olur.
Papatyalara olan aþýrý sevgim ve onun anlatýþ tarzý gözlerimin dolmasýna neden oluyor. Ýçimden aðlamak geliyor. Minicik bir papatya bu kadar duygusal olabilir mi?
Son sorusu þu oluyor:
-Papatyalarýn aðlamasý neye benzer bilir misiniz?
-Neye benzer? Diyorum.
-Çið tanelerinin papatyanýn beyaz yapraklarý arasýndan süzülmesi, çok özel bir hanýmýn uzun kirpikleri arasýndan dökülen gözyaþlarýna...
Bu son sözler dolu dolu olan gözlerimden yaþlarýn birdenbire dökülmesine neden oluyor.
Aðlýyorum... Evet... Aðlýyorum...
Rahatsýzlýðým nedeniyle zaten hassas bir durumdaydým. Bunu üzerine tanýmadýðým bir insan ve minicik bir papatya beni aðlatmayý baþarmýþlardý.
Artýk ayakta duracak gücü bulamýyordum kendimde. Yazýþmayý bitirmek, yerime uzanmak istiyordum. Bu kez de zamansýz dünyaya gelen oðlunun verdiði yaþam mücadelesini anlatýyordu. Aslýnda bu mücadeleyi veren kendisi ve eþi Sevgi Hanýmdý. Doðduðu gün sarýlamamýþlardý yavrularýna. Dokunamamýþlardý minicik ellerine. Koklayamamýþlardý o süt kokan tenini...
-Bugün beþ yaþýnda oðlum diyordu gururla. Ailesine olan baðlýlýðý ve oðluna aþýrý düþkün olduðu yazdýðý her satýrdan belli oluyordu.
Papatyalardan sonra Barýþ’ýn öyküsü de ben etkiliyor. Ayakta duramýyorum artýk ayrýlmam gerek diyorum. Ýnternet arkadaþýmdan. E-mail adresini istiyorum. Eþi Sevgi Haným’a ve biricik oðlu Barýþ’a sevgilerimi yolluyorum. Kendisine iyi günler dileyip ayrýlýyorum.

Yataðýma uzanýyorum. Tüm hassalýðým üzerimde. Gözlerim halen yaþlý. Tanrým! Aklýmda yalnýz papatyalar var. Dünyanýn tüm papatyalarý beynimin içinde dans ediyor. Gözümün önünden geçiyorlar sýrayla. Kýrlara yayýlan minik kraliçe papatyalar, öbek öbek nanemsi kokulu papatyalar, çiçekçilerde satýlan iri iri güler yüzlü hoþ bakýþlý papatyalar ve daha niceleri...
O an kýrlarda olmak, doyasýya koþmak, rüzgarla yarýþýp papatyalarýn üzerine kapanmak geliyor içimden... Onlarla tekvücut olmak istiyorum.
O da ne? Yine yerimden kalkýyorum... Bu kez gözümde yaþlarla masaya doðru yürüyorum. Bir kaðýt kalem alýyorum. Tekrar yerime uzanýyorum. Bu ben miyim? Þaþýrýyorum.
“ Papatyalar Aðlar Mý ” diye bir baþlýk atýyorum. Cümleler sýralanýyor ard arda... “ Ýlham geldi dedikleri bu olsa gerek ” diyorum... Garibime gidiyor...
Yazýyorum... Yazýyorum...Yazýyorum....
Bir sayfa doluyor. Ardýndan bir sayfa daha... Ýnternet arkadaþýmýn anlattýklarý ve benim duygularým birleþiyor, güzel bir yazý olarak çýkýyor ortaya. Buna hem þaþýrýyor, hem seviniyorum. Gururlanýyorum da ayný zamanda...
Tekrar tekrar okuyorum ve temize çekiyorum.
Akþam okuldan dönen kýzýma okuyorum sevinçle. Çok hoþuna gidiyor. Hem yazým, hem de yazmaya baþlamam. Tebrik ediyor beni. Devamýnýn gelmesini diliyor. Bol bol yazmamý ve okumamý öneriyor.
Ýnternet arkadaþýma e-mail yolu ile yazýmý yolluyorum.
Ertesi gün yanýt alýyorum. Eþi Sevgi Haným’la birlikte okuduklarýný ve çok beðendiklerini yazýyor. Devam etmemi öneriyor.
Yüzünü görmediðim, sesini duymadýðým bu ailenin sanal ortamdan destek vermeleri beni çok sevindiriyordu.
O günden sonra içimde tarifsiz bir yazma isteði uyanmýþtý. Durmadan yazýyor, içimden ne gelirse kaðýda dökmeye çalýþýyordum. Yüksek sesle okuyordum önce. Böylece hatalarýmý daha kolay fark edebiliyordum. Düzeltip yeniden, yeniden yazýyordum.
Okuldan yorgun argýn ve stres içinde gelen kýzým hiç býkýp usanmadan okuyor ve eleþtiriyordu yazýlarýmý. Onun bu davranýþý güç veriyordu kalemime. Yeni yeni konular buluyordum kendime.
Bu durumu bir mucize olarak nitelendiriyordum. 45 yaþýmdaydým ve yazmaya baþlamýþtým. Yine de olacak þey deðil diyordum...
Bilmediðim çok þeyi öðreniyordum bu arada. Öðrendiðim en önemli þey; yazmanýn hiç de kolay olmayýþýydý. Kalemi ele alýp birþeyler karalamanýn ya da sayfalar dolusu yazý yazmanýn “yazmak” olmadýðýný daha iyi anlamýþtým. Kelime hazinesinin geniþ olmasý, yazýlarýn okuyucunun gözüne ve kulaðýna hitabetmesi, açýk, yalýn ve duru olmasý... Sözcüklerin yerli yerinde kullanýlmasý... En önemlisi de okuyuculara mesaj veriyor olmasýydý. Daha birçok kural vardý üzerinde çalýþmam gereken.
Kitabevlerine giderek evire çevire baktýðýmýz sonra da çok pahalý diyerek yerine koyduðumuz kitaplarýn nasýl da binbir zorlukla hazýrlandýðýný þimdi daha iyi anlýyordum.
Anladýðým ikinci önemli konu ise; yaþamýmýza giren kiþiler ya da karþýlaþtýðýmýz olaylarýn tesadüflerden ibaret olmadýðýydý. Okul ve mahalle arkadaþlarýmýz, iþ arkadaþlarýmýz, komþularýmýz, evleneceðimiz kiþilerle karþýlaþmamýz... Þimdi de internet arkadaþýmla tanýþmamýz, papatyalar ve yazmaya baþlamam... Bir yazgý olarak görmeye baþlamýþtým bu karþýlaþmayý. Onlara yazmama neden olduklarýný hatýrlatmaya çalýþmýþtým birkaç kez ve þu yanýtý almýþtým kendilerinden:
-Yazma yeteneðiniz yalnýzca size aittir. Biz hiçbir þey yapmadýk. Yalnýzca içinizdeki yazma dürtüsünün ortaya çýkmasýna neden olmuþuzdur.
Ben yine de onlara her zaman þükran duyacaðým. Bunu böyle bilmelerini isterim.

Ýkinci denememi Barýþ’ýn yaþam mücadelesini anlatan “ Ümit Hiç Susmayan Bir Kuþtur ” baþlýðýyla yazmýþtým. Ailesine yolladým hemen. Oðullarý için yazdýðým bu öyküyü okuyunca, o kadar mutlu olmuþlardý ki Sevgi Haným teþekkür amacý ile uzun bir mesaj yazmýþtý bana. Onlarý çok mutlu eden yazým þöyleydi:

ÜMÝT HÝÇ SUSMAYAN BÝR KUÞTUR
Bilirsiniz...Küçük yaþlarýmýzdan beri yaþama sarýlmak için birtakým çabalar gösteririz. Geleceðe yönelik planlarýmýzý gerçekleþtirmek için uðraþýr dururuz.. Þansýmýz yanýmýzdaysa seviniriz. yanýmýzda olan sadece þansýmýz mýdýr? Bizden hiç ayrýlmayan birþey daha vardýr hayatýmýzda. bir kuþtur bu. Yeri gelince kýsýk sesle öter,dertlerimize ortak olur. Bazen de yýrtýnýrcasýna baðýrýr. Susturamayýz bir türlü. O öttüðü sürece yaþadýðýmýzý hissederiz.
ÜMÝT'tir bu kuþun ismi. Ümidimizdir.. Hiç býrakmaz peþimizi.
O olmasaydý nasýl yaþardýk? Nasýl sarýlýrdýk yaþama, sevdiklerimize? Yaþama sevincimizi nasýl kazanýrdýk? Gelin biz, biz olalým, bu kuþu hiç susturmayalým.
Bu dünyada ümitsiz yaþayabilen var mýdýr? Sanýrým yok gibidir. Düþünün sabah uyanýyorsunuz. Yanýnýzda deðilse ümit kuþunuz, berbat görünürsünüz. Akþam olmaz bir türlü. Üstesinden gelemezsiniz olumsuzluklarýn. Ýçinize kapanýr, yalnýzlýðýnýzla baþbaþa kalýrsýnýz.
Onu hissettiðiniz zaman ise içiniz kýpýr kýpýrdýr. Olumsuzluklarý yeneceðinizi bilirsiniz. En güzel duygudur ümitle yaþamak. Bu yüzden hiç susturmayalým ümit kuþumuzu.
Ýçindeki kuþu susturmayanlardan biri de BARIÞ BEBEK'ti.
Zamansýz doðmuþtu BARIÞ. Akranlarýndan çok ama çok küçüktü. Aðlamasýný bile beceremiyordu. Yaþamakla yaþamamak arasýnda gidip geliyordu. O, tabi ki bunun farkýndaydý.
BARIÞ'ý hayata baðlayan minicik, miniminnacýk bir kuþ vardý içinde. Durmadan ötüyor, hiç susmuyordu. Neden biliyor musunuz? Çünkü BARIÞ BEBEK bu kuþun susmasýna izin vermiyordu. Doktorlar, hemþireler onu yaþatmak için ellerinden geleni yapýyorlardý. Ya annesiyle babasý? Ruhlarýnýn ta derinliklerinden gelen en büyük dilekleriyle yavrularýnýn yaþamasý için Allah'a dua ediyorlardý.
Camýn arkasýndan görmek kahrediyordu onlarý. Eline dokunamamak, doya doya koklayamamak o süt kokan tenini, sýcaklýðýný hissedememek... Gözlerindeki elektriði alamamak acý veriyordu ikisine de. Kaybetseler de Zaman zaman ümitlerini, içlerindeki kuþ onlarý da yalnýz býrakmýyordu.
Ümidini hiç kaybetmemiþti BARIÞ BEBEK. Yaþayacaktý...Yaþamalýydý... Kendisi için çarpan bu iki dev kalbin varlýðýný hissediyordu çünkü. Minicik kalbi birinden çýkýp diðerine giriyor, onlarla ayný anda çarpýyordu hýzlý hýzlý.
Kendisine baðlanan bezden küçük de olsa BARIÞ BEBEK, yüreði çok büyüktü. Mücadelesinde kararlýydý. Pes etmiyordu bir türlü. Etmeyecekti de. Ýncecik parmaklarý, minicik elleri yumruk yumruk olmuþtu. Meydan okuyordu yok oluþa. Ýçindeki minik kuþ her gün biraz daha büyüyordu. Çünkü bir damla anne sütünü bir servet taþýrcasýna BARIÞ'a götüren biri vardý. Ona dokunamasa da, her ayrýlýþýnda kalbini býrakýyordu. Bunu hisseder de mücadeleye devam etmez mi BARIÞ BEBEK. Baba sýcaklýðýný hissetmez mi eline dokunamasa da babasý? Minicik bedeni bu dev kalbe sýðmaz mý sanki?
Büyük gün gelmiþti. Kendisine uçurulan ümit kuþuna cevap veriyordu artýk BARIÞ BEBEK. Birleþmiþti ümit kuþlarý. Kenetlenmiþti sýmsýký. Kartal olmuþtu adeta. Pençeleriyle BARIÞ BEBEK'i alýp babasýnýn kucaðýna býrakmýþtý. Bu sýcak yer güven vermiþti ona. Üzmeyecekti. Terk etmeyecekti bir daha. Ümitlerin tükendiði noktada dev kalplere neþe olacak, sevgi olacak, BARIÞ olacaktý. Çünkü o mücadeleden hiç yýlmamýþtý.
Aramýza hoþ geldin BARIÞ BEBEK.

Anladýðým kadarýyla Barýþ’la ilgilenmem çok hoþlarýna gidiyordu. Henüz yüz yüze görüþemediðimiz bu aileyle sevgi ve saygý çerçevesinde kurduðumuz dostluðun deðeri hiçbir þeyle ölçülemezdi benim için.Hasta olup dýþarý çýkamadýðým için sevinmeye bile baþlayacaktým neredeyse.
Bir gün e-mail sayfamý açtýðýmda Barýþ Bebek ellerinizden öper baþlýðý ile gönderilmiþ yeni bir mesajla karþýlaþtým. Açtým heyecanla. Gözlerime inanamýyordum. Babasý Barýþ’ýn üç yaþýnda çektirmiþ olduðu fotoðraflarý yollamýþtý. Çok güzel, pýrl pýrýl parlayan bir çift göz, tatlý tatlý gülen bir yüz vardý karþýmda. Hem de sünnetlik kýyafetleriyle. Ömrüm boyunca karþýlaþtýðým en hoþ sürprizlerden biriydi bu benim için. Duygularým o kadar yoðundu ki içimden Barýþ’ý gördüðüm anla ilgili minicik bir þiir yazmak geliyordu. Barýþ Bebek harflerini mýsralarýn baþýna getirerek uyduðu kadarýyla bir þiir yazdým hemen.

BARIÞ
Biliyor musun Barýþ
Açýnca interneti
Resminle karþýlaþtým
Iþýk saçtý gözlerin
Þaþýrdým kalakaldým

Bu kadar tatlýydýn sen
El kadar bebekken de
Baban annen hayrandý
Evin neþesisin sen
Kýrk yýl geçse üstünden

Yine mutluluk, yine teþekkür mesajý almýþtým...
Gün geçtikçe bu aileyle dostluk baðlarýmýz daha da kuvvetleniyordu. Onlarý bir gün ziyaret etmek istiyordum. Bu isteðimi açtýðýmda bizleri misafir etmekten ve ailece tanýþmaktan büyük mutluluk duyacaklarýný yazýyorlardý. Seviniyordum. Ama seyahat etmeye gücüm yoktu. Bir gün iyileþmeyi umudediyordum.
Dostlarýmýz olarak kabul ettiðim bu güzel insanlarla, yaþamýmýzdaki geliþmelerden, çocuklarýmýzdan, yaptýðýmýz iþlerden birbirimizi haberdar ederek yazýþmalarýmýza devam ettik.
Aradan bir ay kadar geçmiþti. Kendimi daha iyi hissediyordum. Kýsa süreli de olsa oturabiliyordum. Dýþarýya çýkýp yürüyüþ yapabiliyordum. Mutluydum. Dünyaya yeniden gelmiþ gibiydim.
Bir akþam aralarýnda gazeteci yazar arkadaþýmýzýn da bulunduðu dostlarýmýz ziyaretimize gelmiþlerdi. Onun gelmesi beni ayrýca sevindirmiþti. Bir dergi çýkarýyordu. “Papatyalar Aðlar Mý yazýmý dergisinde yayýnlar mý acaba” diye geçirdim içimden. Düþüncemi söyleyince “Neden olmasýn” dedi ve yazýmý yüksek sesle okumaya baþladý.

PAPATYALAR AÐLAR MI
Çok küçüktüm onu tanýdýðýmda. Kimi zaman büker boynunu hüzünlenir. Kimi zaman içine kapanýr, gizemlidir. Sevinçlidir kimi zaman da. Açýlýr saçýlýr neþe verir etrafa. Çok mutludur.
Kimden mi bahsediyorum? Papatyadan tabi ki...Hani gençliðimizin baharýnda bize öteki yüzünü gösteren sýrdaþýmýz, arkadaþýmýz, ümitlerimiz olan papatyadan...
Seviyor... Sevmiyor... Derken bize yaranabildi mi sanki? Yolup yolup bir kenara atmadýk mý? Kimi zaman kýzmadýk mý, küsmedik mi? Sevdiðimizin bizi çok sevdiðini söylediðini söylerken baþýmýza taç etmedik mi?
Önde olan hep bizim duygularýmýzdý. Ama o bize hiç küsmedi, kýrýlmadý. Vefasýný hiç esirgemedi. Üstelik hep gülümsedi boyun bükerek önümüzde.
Onun da aðlayabileceðini hiç düþündünüz mü? Yaðmur dýþýnda papatyalarý sulayan nedir sizce? Tabi ki gözyaþlarýdýr. Papatyalarýn kendi gözyaþlarý. Bu gözyaþlarýný fark edenler de, çiçek ruhundan anlayan duyarlý ve hassas kimselerdir.
Güneþin doðuþunu, doðanýn uyanýþýný hepimiz izlemiþizdir... Kurtlar, kuþlar ve çiçekler de uyanýr güneþle birlikte. Tabi bir de bizim Papatya... Ama Bayan Papatya herkesten gizlediði dertlerini kederlerini hüzünlerini üzerinden atýp, çevreye neþeli görünme çabasýndadýr. Aðlamak rahatlamak ister. Üzerindeki çið taneleri gözyaþý olmuþtur ona...
Aðla papatya... N’olur sýkma kendini... Koyver gitsin gözyaþlarýný... Aðla.....
Siz hiç aðlayan papatya gördünüz mü? Çið tanelerinin papatyanýn beyaz yapraklarý arasýndan süzülmesi neye benzer bilir misiniz? Tabi ki çok özel bir hanýmýn uzun kirpikleri arasýndan dökülmeye çalýþan gözyaþlarýna...
Eðer bu aný görseydiniz eminim ki etkisinden hiç kurtulamazdýnýz...

Herkes susmuþ onu dinliyordu. Ýçim kýpýr kýpýrdý. Benim yazým okunuyordu. Tanrým ne büyük bir zevkti ...
Bittikten sonra alkýþladýlar hep birlikte. Tebrik ettiler
ve yazarýmýz, “Ne olursa olsun yazmaya devam etmelisin” diye öðütler vermeye baþladý. Can kulaðýyla dinliyordum onu. O yýllarýn yazarý ben ise henüz amatörler sýnýfýna bile giremeyen biriydim. O günden sonra kendime güvenim daha da artmýþtý.
Tam olarak iyileþememiþtim daha. Oturarak yazmam olanaksýzdý. Sýrtüstü yazmak hiç de kolay deðildi. Baþýmýn altýna iki yastýk koyuyor, dizlerimi karnýma çekiyordum. Bir müddet sonra kollarýmda kuvvet kalmýyor, birer aðýrlýk olarak aþaðýya doðru çekiliyorlardý. Kan dolaþýmý yeteri kadar ellerime ulaþamýyordu. Yazacak gücüm tükeniyordu. Bu bedensel sýkýntýlarým nedeni ile konulara yeteri kadar konsantre olamýyor, stres içine giriyordum. Bu kez de ifade zorluðu çekiyordum. Kalemim tutuluyordu. Masa baþýna oturabilsem doyasýya, dilediðim gibi yazabilsem ne güzel olurdu... Herþeye raðmen yazmaya devam ettim.

Kýþ geldi... Havalar soðudu. Yeni yýla girdiðimiz ilk günler... Dergide çýkan yazýmý büyük bir gururla okuduðumda o güne deðin hiç aklýmdan bile geçirmediðim bir fikir oluþtu kafamda. Yazýlarýmý toparlayýp bir kitap çýkarabileceðimi düþündüm. Konuyu yazar arkadaþa açtým. Yine “Neden olmasýn” dedi. Kollarý sývadým ve hazýrlanmaya baþladým.
Ýnce bir kitap oluþturabileceðim kadar yazý ve þiir vardý artýk elimde. Son kez gözden geçirip ayrýntýlarý çýkardým. Konularý ayný olan þiirleri ve denemeleri bölümlere ayýrdým. Kitabýmýn ismi “Papatyalar Aðlar Mý” olacaktý. Önsözünde klasik teþekkürler bölümü vardý. Bu bölümde Barýþ Bebek ve ailesine teþekkürlerimi yazmayý ihmal etmemiþtim. Ýlk sayfaya ümit dolu duygular içeren bir þiir ve ardýndan “Ümit Hiç Susmayan Bir Kuþtur” isimli yazýmý koyacaktým. Ve ardýndan diðer deneme ve þiirler gelecekti. Herþey iyi gitmiþti o ana kadar fakat, basýma vereceðim zaman içimi garip bir huzursuzluk kaplamýþtý. “Ne yapýyorsun?” diye sordum kendime... “ Bu kadar hevesle yazdýðýn yazýlar neye benziyor hiç düþündün mü. Çok mu güzel olduðunu zannediyorsun! Okuyanlar kim bilir sana ne kadar gülecekler, alay edecekler belki de. Vazgeç bu kitap sevdasýndan. Sen kim, kitap çýkarmak kim! Býrak bu iþi profesyoneller yapsýn! ” diyerek hepsini parçalamak istedim. Yazar arkadaþý arayarak düþüncelerimi anlattým ve bu iþten vazgeçeceðimi söyledim. O, bu kadar karamsar olamam gerektiðini, ilk kez kitap çýkaranlarýn büyük bir kýsmýnda bu endiþelerin görülmesinin çok normal olduðunu hatta kendisinin de bir zamanlar bu duygulara kapýldýðýný söyledi.
Sakin kafayla düþündüðüm bir an, yazýlarýmda gerçek duygularýmýn, bileðimin ve beynimin gücü olduðunu kendime haksýzlýk ettiðimi farkettim. Hastalanýp aylar boyu evden çýkamadýðým zamanlarda ve en sýkýntýlý anlarýmda bana arkadaþ olan bu yazýlarý yýrtmakla ne kadar kötü bir þey yapmýþ olacaðýmý da düþündüm. Hem herkesin mutlaka beðenmesi gerekecek diye bir kural yoktu ki. Ýnsanlar binlerce kitap arasýndan kendilerine uygun olaný seçip okuyorlar. Mutlaka benim kitabýmý da okuyanlar olacaktýr.” diyerek geri dönüþ olmadýðýna karar verdim ve baskýya yolladým.
Heyecanlarýn en can alýcýsý yeni baþlamýþtý. Yakýn çevrem ortak oluyordu bu bekleyiþime. Tüm tedirginliklerimle çýkacaðý günü iple çekiyordum. Çok dikkat etmeme raðmen birtakým yanlýþlýklarým olacaktý. Bu nedenle alacaðým eleþtirilere de hazýrlýyordum kendimi. Bu doðrultuda daha iyiyi yapmayý hedefleyecektim.
Mayýsýn ilk günleri... Kitaplarýma kavuþtum. Ciltlenme þekli beni fazlasýyla üzse de yine de çok heyecanlýydým. Kaðýt kalitesi karakter zenginliði, yazý rengi tonlarý, baþlýklar, puntolar o kadar güzeldi ki... Bir çocuðum daha oldu diye seviniyordum. Ýkincisinde daha farklý þeyler yazmayý düþünüyordum. Zaten ikinci kitabýmýn hazýrlýklarýna baþlamýþtým bile.
Ertesi gün birkaç kitap hazýrlayarak Internet arkadaþýma yollamak istedim. Ama hangi adrese yollayacaðýmý ve telefon numaralarýný bilmiyorum. Mail yazarak durumu anlattým. Ertesi gün memnuniyetlerini ve tebriklerini bildiren güzel bir yazýyla birlikte adreslerini yolladýlar.
Kitabýmý postaladým. Ellerine geçince bana telefon açtýlar. Bu ne güzel bir olay. Sekiz aydan beri yazýþtýðým bu insanlarýn sesini de duyabiliyordum artýk. Baþarýlarýmýn devamýný diliyorlardý.
Yazmaya halen devam ediyorum. Yazmaya çekindiðim bazý konularda kendimi aþtýðýmý sanýyorum. Öðreneceðim daha birçok þeyin olduðunun da farkýndayým. Çok okumalýyým. Çok yazmalýyým. Çevremdekilerle iyi diyaloglar kurup, çeþitli araþtýrmalar yapmalýyým.
Artýk konuþtuðum kiþiler bana öykü kahramaný olarak görünüyor. Olaylarý hep kitabýma yazabileceðim öyküler olarak görüyorum. Etkileniyorum herþeyden. Ýlham veriyor anlatýlanlar. Her kitap okuyuþumda, her karþýlaþtýðým olayda beynimde bir çorap söküðü gibi çözülüyor anýlarým. Hayata daha sýký baðlanmam için çok iyi bir neden olan yazmaya o denli alýþtým ki o beni býraksa da ben onu hiçbir zaman býrakamayacaðým galiba.
Bahar mevsimi gerilerde kaldý... Sýcak Yaz günlerini yaþadýðýmýz günlerde tatil yapma ihtiyacýný hissediyorum. Saðlýðýma kavuþtuðum þu günleri kutlamalýyým. Çektiðim sýkýntýlarýn acýsýný çýkarmalýyým.
Sevgi Haným telefon ediyor. Ýstanbul’a buyrun , misafirimiz olun diyor. Çok duygulanýyorum. Ama gidemiyorum. Kampa gitmemiz gerekiyor. Ýnþallah baþka zaman diyorum ve bu nazik daveti erteliyorum.
Mail sayfamý açýyorum. Bu kez Barýþ’ýn en son video resmi ile karþýlaþýyorum. Altý yaþýnda. Görüyorum ki, Bizim Barýþ Bebek kocaman, yakýþýklý bir delikanlý olmuþ. Yine çok duygulanýyorum. Kitabýmý okuyanlarýn sorduðu ilk soru, kim bu Barýþ bebek oluyordu. Ýþte þimdi her geleni Barýþ‘la tanýþtýrýyorum. Herkes onu çok sevimli buluyor.
Yaz bitti. Yine Sonbahardayýz. Bir yýlda çok þey deðiþti yaþamýmda.
Bugün Barýþ’ýn doðum günü. Telefon ederek kutladým ve sesini ikinci kez duyuydum. Onu çok sevdiðimi söyledim.
Aradan onbeþ gün geçti. Doðum günü için yolladýðým hediyeyi alýnca annesi ile birlikte aradý ve o tatlý sesi ile bana þunlarý söyledi.
-Nur teyze. Yolladýðýn hediyeleri aldým. Çok beðendim. Çok teþekkür ederim...
Bu güzel sözler karþýsýnda duygulanmamak mümkün mü. Ciðerime sokasým geldi bu tatlý dilli çocuðu.
-Seni seviyorum Barýþ . Güle güle kullan caným,
diyebildim ancak...
Evet... Seni seviyorum Barýþ...
Seni de seviyorum teknoloji harikasý bilgisayarým...

NUR ERSEN
Ekim 2000



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Altýn Þehir Üsküdar
Kesekaðýdý mý Poþet mi
Türküler Susmaz
Kara Tren
Üçüzler
Ümit Hiç Susmayan Bir Kuþtur
papatyalar aðlar mý
Türküler Susmaz
Sosyal Çabalarýn Neresindeyiz
Sevgi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstanbul Yolcularý [Þiir]
Ben Kadýným [Þiir]
Gidiyorsun [Þiir]
Býrakma Beni [Þiir]
Sen [Þiir]
Çaða Ayak Uydururken [Öykü]
Yazýk Deðil mi [Öykü]
Dest-i Ýzdivacýnýza Talibim [Eleþtiri]


Nur Ersen kimdir?

Yazmaya birkaç yýl önce baþladým. Yolun çok baþýndayým. Devam etmeye kararlýyým.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nur Ersen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.