Sorunlar Hep Ayný
Neredeyse elli yýldýr siyasetin ve olaylarýn içindeyim. Henüz on beþ yaþýndayken yakama Demokrat Parti rozetini takmýþlardý. O rozet ve verdikleri Demokrat Partili kimliðini öylesine allayýp pullamýþlardý ki rozeti gururla yakama takmýþtým. Türkiyenin neresine gidersen git bu rozet ve kimlik sayesinde büyük itibar göreceksin. Yýl 1950. Seçimi kazanan Demokrat Partililer babam ve babam gibi koyu CHP li olarak nitelendirenlerin, daha doðrusu etkin CHP lilerin tümünün kapýlarý önünde davullar çaldýrarak zaferlerini kutlamýþlardý. Çocuk aklý iþte. Hani biti kanlanmaya baþladý artýk dedikleri süreç varya, ben de her halde o sürecin içindeydim. O dönemde kiþilik savaþý baþladýðýndan babamýn karþýsýndaki bir partide yer almam oldukça doðaldý. Doðal olarak etkin bir adamýn oðlunu partilerine kaydetmek demokratlar için büyük baþarýydý. Oysa siyasi partiler yasasýna göre on beþ yaþýndaki bir çocuðun partiye kaydedilmesi kesinlikle olamazdý. Rozetlerin ve kimlik doldurulan kaðýt parçalarýnýn hesabýný soran mý vardý? Anlaþýlan kimliði koftiden doldurup ekime sýkýþtýrmýþlardý. Babam yakamdaki rozeti görünce çok öfkelenmiþti. O öfkeyle o rozeti yakandan çýkarýp münasip bir yerine sok deyince afallamýþtým. Bir hayli de korkmuþtum. O rozetini taktýðýn partinin peþinde koþanlarýn kimler olduðuna iyi bak. O parti yalýnayaklarýn partisi. Senin onlara benzer bir yanýn var mý? Doðruydu söyledikleri. Zira Demokrat Partililer fakir insanlara aþ, iþ ve ucuzluk vaat ederek iktidar olmuþlardý. Seçim öncesi bir Demokrat Parti milletvekili adayý cebindeki sýgara paketini çýkararak, bakýnýz demiþti. Halkçýlar size bu sýgaranýn paketini yirmi kuruþa içiriyorlar. Biz iktidara geldiðimizde size beþ kuruþa içireceðiz. Ýktidar olduklarýnda paketteki sigaranýn yirmi tanesini deðil, sadece tekini beþ kuruþa içirmeyi baþardýlar. Yani yirmi kuruþa satýlan bir paket sýgara bir liraya satýlýr olmuþtu. Umut fukaranýn aþýdýr derler. Çok doðru söylenmiþ bir söz. Fakir halk kilosunu elli kuruþa yediði fasulyenin kilosu yedi buçuk liraya fýralayýnca oy fasulye yedi buçuk lira, hem kaynasýn, hem oynasýn diye türküler yakýldýðý halde umut yine aþlarýydý ve Demokrat Partiye olan desteklerini inat uðruna sürdürmüþlerdi. Savaþ yýllarýnda çekilen kýtlýk tüm fakirlerin canýna tak ettirmiþti. Zenginlerin tuzu kuruydu. Onlar zengin arabasýný daðdan aþýrýr, fakir düz yolda þaþýrýr ata sözüne uygun yaþamlarýný bolluk içinde sürdürüyorlardý. CHP ileri gelenlerinin bu tutumu fakir halkla aralarýnda korkunç bir uçurumun yaratýlmasýna neden olmuþtu.
Jean Jakues Russo (Jan Jak Ruso) Toplumsal Anlaþma adlý eserinde þöyle diyor. "Dünyaya öyle bir sistem getirmeliyiz ki, zengin sýnýrsýz zengin, fakir de sýnýrsýz fakir olmasýn." (Kitapta na mütenahi diye geçiyor ama, anlaþýlsýn diye sýnýrsýz yazmayý yeðledim) Bu gün halen dünya ayný yaradan aðrýlý. Dünyadaki nerdeyse tüm ülkelerde fakirle zengin arasýndaki uçurum korkunç boyutlardadýr. Bir tarafta trilyonluk araba tutkulu zenginler, bir tarafta çocuðunun ayaðýna ayakkabý, bebeðine pati ve çocuk bezi alamayan, etin, meyvenin tadýný unutmuþ fakirler. Yüzlerce yýldan beri bu konu gündemde olmasýna raðmen sorun giderilememiþtir. Bu gidiþle de giderilmesi mümkün deðil.
Siyasette yönlendirmeyi hep umut yapýyor. Bu güne kadar hangi parti, seçim propagandalarýna acý reçete sunmuþtur. Ýktidara gelenler, ya da kýyýsýndan yakalayanlar hep seçmenlere umut vadetmiþtir. Kaynak göstermeden hep yapacaðýz demiþler. Neyle yapacaksýn diye soran da olmamýþ.
CHP de ( Menemen) yönetici olduðum yýllarda bir partilimiz Ýl Genel Meclisine aday olmuþtu. Menemen'in en daðlýk köyü Turgutlar köyüdür. Daha önce köyün adý Karaorman'dý. Orman kalmayýnca ayýp olmasýn diye olacak adýný deðiþtirmiþlerdi. Köyün tamamý CHP li. Baþka hiç bir partiye tek bir oy dahi çýkmýyor. Adayýmýz baþlamýþ konuþmaya. Eðer beni seçerseniz hemen dozerleri, grayderleri getirip köyünüze hava alaný gibi yol yaptýracaðým. Köyün tamamý on hane. Bir karýþ tarým alaný yok. Köyde sadece hayvancýlýk var. Buz dolaplarý, dondurma makinalarý yaygýnlaþmadan önce açtýklarý derin çukurlara kar teperlerdi. Yazýn kuyudan çýkardýklarý karlarý keçelere sarýp Menemen'e taþýrlardý. O yýllar bu iþten iyi sayýlacak para kazanabiliyorlardý. Teknoloji kar kazancýný yok etmiþti. Köyün bu durumu göz önüne alýnarak yakýnýndaki Bozalan köyüne taþýnmasýna karar verilmiþti. Adayýmýz ne köyü tanýyor, ne de taþýnma kararýný biliyor. Köylüler saygýsýzlýk olmasýn diye ses çýkarmýyor. Býyýk altýndan gülmekle yetiniyor. Bir kaç gün sonra köyün muhtarý o adamý köyümüze neden gönderdiniz diye bizlere sitem etmeye gelmiþti. Lafla peynir gemisi yürümediðinden adayýmýz seçilmeyi baþaramamýþtý.
Baþýmýzýn üstünde seçim rüzgarý eserken, tüm partileri iyi irdelemeliyiz. Oyumuzu verirken kýlý kýrka yarmalýyýz. Oyumuzu dedemizin, babamýzýn partisi olduðu için deðil, tüzüðüne programýna, yöneticilerine inandýðýmýz için vermeliyiz.
16 Eylül 2003 Salý                              Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com