..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Geçmiþ ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Çocuk Eðitimi ve Yetiþtirilmesi > Hüsnü Menteþeoðlu




17 Ekim 2003
Þiddet Çocuk ve Televizyon  
Þiddet Çocuk ve Televizyon

Hüsnü Menteþeoðlu


Acaba televizyonda yoðun þiddet içeren görüntüleri seyretmek çocuðu þiddeti taklit etmeye, þiddete karþý hoþgörülü olmaya, þiddete karþý duyarsýz olmaya, þiddeti genel geçer bir insan iliþkileri yöntemi olarak kabul etmeye iter mi?


:DCBG:

ÇOCUK TELEVÝZYON VE ÞÝDDET
 
 
Televizyon evlerimizin bir parçasý. Ýnsanlar, özellikle çocuklar televizyonla çok uzun sürelerle yüz yüzeler. Ülkemizde yapýlan bir araþtýrma ilköðretim düzeyindeki üst toplumsal kesim çocuklarýnýn günde ortalama 2,5 saat, alt toplumsal kesim çocuklarýnýn ise 1,5 saat televizyona baktýklarýný göstermiþ.
 
Bilindiði gibi ülkemiz matbaaya Avrupa'dan yaklaþýk 500 yýl sonra kavuþmuþ. Bu da toplumun yazýlý kültürü yaþamadan görsel kültüre geçmesi anlamýný taþýmakta. Gazete ve kitap okuma oraný düþüklüðünün temelinde de bu zihniyet sorunu yer alýyor. Yine ayný nedenle, uzmanlar; okuma ve düþünme geleneðinin yerleþmediði bizim gibi toplumlarda televizyondan etkilenme çok daha yoðun olduðunu söylüyorlar.
 
Günümüzde pek çok ülkede televizyonun olumlu veya olumsuz etkileri tartýþýlmaktadýr. Ülkelerin toplumsal yapýlarý ve buna baðlý olarak televizyon yayýnlarýnýn biçim ve içeriðine göre bu etkilenmeler farklýlýklar göstermektedir. Önemli olan soru þu; Acaba televizyon izlemek insanlarýn deðerlerini, kültürlerini, birikimlerini, dünyaya bakýþlarýný etkileyebilir mi? Bilimsel araþtýrmalarýn bu soruya verdiði yanýt gayet açýk : Evet. Ýkinci bir önemli soru var; Acaba televizyonda yoðun þiddet içeren þeyler izlemek bir çocuðu þiddeti taklit etmeye, þiddete karþý hoþgörülü olmaya, þiddete karþý duyarsýz olmaya, þiddeti genel geçer bir insan iliþkileri yöntemi olarak kabul etmeye iter mi? Bunun da yanýtý bilimsel araþtýrmalarla gayet açýk, evet. Bu konuda çok araþtýrma var ve araþtýrmalarýn sonuçlarý birbirini tamamlýyor, birbirini destekliyor, pekiþtiriyor, ille de gidip þiddet içeren bir davranýþ gösterme biçiminde deðil ama sorunlarýný konuþarak çözememek, þiddetin genel geçer bir davranýþ biçimi olduðunu zannetmek þeklinde.
 
Televizyonun olumsuz etkileri konusunda daha çok þiddet öðesi üzerinde durulmaktadýr. Elbette bu, çok önemli ancak yetersiz bir deðerlendirme. Televizyonun çocuk üzerindeki etkilerini salt þiddetle sýnýrlamanýn yanlýþ olduðunu düþünüyorum. Uzun vadede olaya bakýldýðýnda en tehlikeli görüneni, televizyonun her bir çocuðu tehlikeli bir biçimde birer tüketim toplumu bireyi haline getirmesidir. Bu faktör ayný zamanda gerek kiþisel, gerekse iliþkiler bazýnda, pek çok etkileme veya etkilenmenin de temelini oluþturmaktadýr. Çünkü tüketim toplumu bireyi, salt tüketmekle kalmaz, deðer yargýlarý, iliþki biçimleri özetle kiþiliðe dönük pek çok þey deðiþiklik gösterir. Bu bakýmdan da, yani etki yelpazesi düþünüldüðünde de çoðu kez þiddetten daha tehlikeli olabileceði anlaþýlmaktadýr. Ayrýca gerek ülkemizde, gerekse dünyada yapýlan tüm araþtýrmalar göstermiþtir ki, çocuklarýn televizyon izleme sýklýðý ve alýþkanlýðý, kiþiliðinin oluþmasý ve baþarýsý için tehlikeli boyutlardadýr. Günümüzde bir aile ortamýna gözlerini açan çocuk, ebeveyniyle iletiþime girmekle kalmayýp, ilk günden itibaren televizyonla da iletiþime girmektedir. Televizyon, tek yanlý iletiþimiyle izleyiciyi savunmasýz yakalamaktadýr. Bilinçli bir yetiþkin ile henüz bilinci oluþmamýþ bir çocuðun bundan etkilenme durumlarýnýn ayný olmasý elbette mümkün deðildir.
 
Televizyonun þiddet eðilimlerine etkisi ve tüketim toplumu bireyleri yetiþtirme üzerine etkilerinden baþka çocuklar üzerinde; cinsel kimlik oluþumu üzerine etkileri, anne-baba iliþkileri üzerine etkileri, okuma düþünme ve baþarý üzerine etkileri, kültürel yabancýlaþma, dildeki yozlaþma özgün kimlik oluþumu üzerine olumsuz etkisi ve çocukluk masumiyetinin yok olmasý gibi alt baþlýklarla televizyonun çocuklarý etkilediðine inandýðýmýz diðer bazý konularý toparlayabiliriz.
 
Medya-çocuk iliþkisinde üzerinde en fazla durulan, araþtýrma yapýlan konu þiddettir. Araþtýrmalar, televizyonun tek baþýna þiddete yöneltmediðini, ancak özendirdiðini ve arttýrdýðýný göstermiþtir. Þiddet öðesinin yer aldýðý görüntüler, salt çocuk ya da yetiþkin deðil, tüm yaþ gruplarýna yönelik programlarda yer almaktadýr. Þiddet, haberlerden, filmlere, dizilerden çizgi filmlere dek her yerde her an hayatýn bir parçasý olarak sunulmaktadýr. Bu da þiddetin sýradanlaþtýrýlmasý gibi çok tehlikeli bir olguyu beraberinde getirmektedir.
 
Burada önemli iki noktanýn altýný çizmek gerekiyor. Yetiþkinlere dönük programlardaki þiddet görüntüleri ve çocuk programlarý, özellikle çizgi filmlerdeki þiddet görüntüleri. Bunu ayýrmamýn iki nedeni var. Birincisi, çocuklarýn yetiþkinlerin televizyon izlediði saatlerde televizyon izleyip izlememeleri gibi bir sorun var. Bilindiði gibi, ailelerin pek çoðunda çocuklar, belli bir saate kadar anne-babayla birlikte televizyon izlemektedir. En azýndan haberlerde aile birliktedir. Ancak televizyon konusunda duyarlý ve dikkatli davranarak çocuklarýna belli saatlerde kýsýtlamalar getiren aileler de ne yazýk ki çocuklarýný çizgi filmlerden koruyamamaktadýr. Yani bir yerden kaçarken diðer tarafa yakalanmaktadýrlar.
 
Bazý çizgi filmlerde karakterler onca þiddetten sonra ayaða kalkabilmektedir. Yani orada uygulanan þiddetin zarar vermediði gibi bir algýlama da söz konusu olabilmektedir. Ayrýca filmlerde sevilen karakterler karþýlarýndaki kiþilere þiddet uyguladýklarýnda çocuklar tarafýndan coþku ve heyecanla izlenmekte ve kahramanýn yenmesi yönünde tezahürat yapýlmaktadýr. Ölümü sýradan bir olay gibi görmeye alýþtýrýlmýþ bir nesil geliyor....
 
A.B.D'de yapýlan bir araþtýrmada ise televizyonun þiddet eðilimlerini ortaya çýkarttýðý ve kýþkýrttýðý neredeyse kanýtlanmýþ ve onaylanmýþtýr. Televizyon, beyazlarýn oturduðu mahalleye zencilerin mahallesinden 10 yýl önce gelmiþ. Her iki mahallede de televizyon gelmeden önce ve geldikten sonraki suç oranlarýnda inanýlmaz bir artýþ olduðu görülmüþ.
 
Bazý medya mensuplarý þiddet duygusunun duyulmasý engellenemeyen bir duygu olduðunu söyleyerek televizyondaki þiddetin hayatýn bir gerçeði olduðunu savunuyorlar. Duyulmasý engellenemeyen bir duygu deðildir, þiddet duygusu. Öðrenilmiþtir, öðretilmezse duyulmayabilir.
 
 
Þiddet konusunda son olarak þunu ifade etmek gerekiyor. Tek baþýna televizyondaki þiddet görüntülerinin çocuklarý þiddete yönelttiðini söylemek elbette yanlýþ. Ancak, araþtýrmalara göre, çocuðun þiddete baþvurmasý, çocuðun bulunduðu aile ortamý, çevre ve eðitime paralel olarak deðiþim göstermektedir. Örneðin sevgi ve huzur dolu bir ailede bulunan ve iyi bir eðitim alan bir çocukla, aile içinde þiddete maruz kalan, ya da ailede ve çevresinde þiddete tanýk olan ve iyi bir eðitim olanaðýna sahip olamayan çocuklar, ve hele sokaklarda her türlü þiddetin içinde yaþayan çocuklar yan yana konduðunda ne demek istendiði daha iyi anlaþýlacaktýr. Belki de deyim yerindeyse televizyondaki þiddet görüntüleri çocuðun þiddete baþvurma nedenleri arasýnda ikincil ama önemli bir yer tutmaktadýr.
 
 
Televizyonu tüm kültürü yaratan devasa bir kitle iletiþim aracýdýr.
 
Yaratýlan bu devasa kültürün iki temel dayanaðý vardýr. Eðlenmek ve tüketmek. Kitle iletiþim araçlarýnýn tarihine ve iþlevlerine baktýðýmýzda aslýnda dört büyük temel iþlevlerinin bulunmasý gerektiði görülmektedir. Bilgilendirmek, haber vermek, mal ve hizmet tanýtýmý yapmak ve eðlendirmek. Ancak eðlendirerek tüketmeye azmettirmek þeklinde temel iki iþlevi kalmýþtýr.
 
Ayrýca çocuðun aþýrý bir biçimde televizyon izlemesi, onu okumaktan, sinema ve tiyatroya gitmekten, hatta çoðu kez oyun oynamaktan bile yoksun býrakmaktadýr. Çocuðun sosyal iliþkileri zayýflamakta ve içe kapalý bir hale gelebilmektedir. Öyle ki çoðu kez yemek yemek için bile anne babasýnýn yanýna gitmemekte ve yemeði tepsi içinde sunularak televizyonu izlerken yemesi saðlanmaktadýr.
 
Televizyon izlenirken programlarýn sýk sýk reklamlarla kesilmesi, dikkatin sürekliliðinin yitirilmesine yol açmakta, yoðunlaþma kapasitelerinin bozulmasýna neden olmaktadýr. Bunlarýn dýþýnda televizyon, çocukta yazýsal anlatýmdan hareketle öykü inþasý için zorunlu olan kapasiteyi, zihinsel imgelerin inþasý kapasitesini azaltmaktadýr (Revue,1998;37). Görüldüðü gibi belki daha az önemli deðil ama, televizyon þiddetin de ötesinde çocuðun kiþisel geliþimini olumsuz yönde etkilemektedir.
 
Eðlence endüstrisiyle geleneksel toplumlarýn kültürleri üzerinde televizyon, negatif etki yaratmaktadýr. Endüstrileþmiþ toplumlar iþleyim ritmi açýsýndan bu mesajlarý kabul etmeye daha uygundur. Mesajlarý ulaþtýran dil de ulus kültürleri ve alt kültürleri bozmaktadýr. Kültürel yabancýlaþmayý arttýrmaktadýr.
 
Dolayýsýyla çocuklar, kendi öz kültür ürünleri ile deðil, baþka ülkelerde üretilen kahramanlar ve farklý deðerlerin iþlendiði programlarla büyümektedirler. Bu da çocuklarý kendi ulusal kültürümüze yabancýlaþmayý doðurmaktadýr. Ayný þekilde çocuklarýn bu etkilenmeler çerçevesinde kendi özgün kimliðini ve kiþiliðini oluþturamamasý da çok doðaldýr. Kanýmýzca en sinsi tehlikelerden ve olumsuzluklardan biri de budur. Çocuk, kendini izlediði programlardaki kiþilerin veya daha yoðun olarak filmlerdeki karakterlerin yerine koymaktadýr. Çoðu kez hayran olduðu kahraman ya da karakter, büyüyünce olmak istediði kiþidir. Böylece çocuk kendi kiþisel bilinci, çalýþmasý ya da yetenekleri ile deðil, tamamen farklý etkilenmelerle büyüyünce "O" (o her neyse) olmak istemektedir. Bu bazen bir yarýþma programý sunucusu, bazen filmdeki kötü adamlarý döven erkek karakter, bazen de güzelliði sayesinde zengin ve yakýþýklý bir erkekle evlenen bir kadýn karakter olabilmektedir. Bu örnekleri uzatmak mümkündür. Bunlar da biraz önce deðindiðimiz okuma, yorumlama ve yargýlama yetilerinin bilinen nedenlerle geliþmemesinden kaynaklanmaktadýr.
 
Tüketim ve þiddet baþta olmak üzere tüm bu etkilenmelerin sonucu artýk eski çocuklara benzeyen çocuklarý görebilmemiz neredeyse olanaksýz hale gelmiþtir. Giysileri, tüketimleri, tavýrlarý, yok olmaya baþlayan oyunlarý ve nesneleþtirilen minicik bedenleriyle artýk çocukluk yok olmaktadýr. Çocukluðun yok olmaya baþlamasýyla da çocukla özdeþ, insanlarýn o dönemine atfedilen "masumiyet " de giderek ortadan kaybolmaya baþlamýþtýr. Tüketim adý altýnda günümüzde her yerde, hem yok oluþlarý hem de karikatürsü diriliþleri kutsayan bazý tarihsel yapýlarýn parçalanmasýna tanýk oluyoruz.
 
Çocuklar, belirli bir biçimde televizyon aracýlýðýyla, çocukluklarýnda yoksun býrakýlmaktadýrlar. Televizyon sayesinde, çocuklar çaresiz bir biçimde yetiþkinler konumuna alýþtýrýlýyorlar. Televizyon çaðýndan önce, ana okullarýndaki çocuklarýn yapmýþ olduklarý resimler daha çocuksu ve barýþçýl iken, günümüzde yok edici robotlarla dondurulmuþ þiddet içeriklidir.
 
 
Televizyon programlarý yapan insanlarýn, bu çocuklara karþý, bu gençlere karþý, müthiþ bir sorumluluk duygusu içinde olmalarý gerekiyor.
 
Þimdiye dek pek çok ülkede yapýlan araþtýrmalar, televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini kanýtladýðýna göre artýk önlemler alýnmasý için harekete geçme zamaný gelmiþtir. Þu anda televizyonu çocuklarýn hayatýndan baský yoluyla çýkartamayacaðýmýza göre yapýlabilecek þeyler bellidir. Burada program yapýmcýlarýna olduðu kadar ailelere de büyük sorumluluklar düþmektedir. Çocuklara yönelik programlar hazýrlanýrken, program yapýmcýlarý tarafýndan çocuklarýn özellikleri dikkate alýnmalý ve geliþimin en hýzlý olduðu okul öncesi dönemde onlarýn dýþ uyarýlardan çok fazla etkilenebilecekleri düþünülmelidir.
 
             Televizyon programlarýnýn içeriði ve düzenlenmesiyle ilgili yetkililere bazý öneriler sunulabilir:
 
1. Televizyonda gösterilen vurdulu kýrdýlý þiddet içeren filmlerin ya da reality-showlarýn, yayýndan kaldýrýlmasý ya da geç saatlerde yayýna konmasý.
2.   Özellikle, haberlerde, þiddet içeren ve üzücü görüntülerin yer almamasý ve defalarca, üstü bantlý olsa da gösterilmemesi.
3. Çocuklara duygu ve davranýþlarýyla örnek olabilecek çocuk oyuncu ya da oyuncularýn rol aldýðý yerli dizi filmlerin gösterilmesi.
4. Televizyonda çocuk programlarýnýn ve çizgi filmlerin çeþidi ve süresinin arttýrýlmasý ve bu filmlerin arka arkaya deðil de aralýklarla gösterilmesi.
5. Türk kültüründe yer etmiþ halk tiplemelerinin çocuk programlarýnda daha çok yer alýp çocuklara tanýtýlmasý.
6. Çocuk dizileri ve çocuk programlarýnda argo sözcüklerin kullanýlmamasý.
7. Özellikle çocuk yuvalarýna giden çocuklar düþünülerek çocuklara yönelik programlarýn akþam 19.00 ile 21.00 arasýnda gösterilmesi.
8. Türk televizyon kanallarý arasýnda sadece çocuklara yönelik ve çocuklarýn sunduðu bir kanalýn yer almasý (Baþal,1999).
 
Ailelere düþen öncelikle çocuðu televizyon karþýsýnda yalnýz ve savunmasýz bir biçimde býrakmamak, mümkün olduðunca birlikte izlemek. Konuþarak, anlatarak ve paylaþarak. Sonra da çocuklarý okumaya sevk etmek ve televizyon izlemelerine belli ölçülerde sýnýrlandýrmalar getirmek.
 



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sizin de Saplantýlarýnýz Var mý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Doðanýn 'D’ si [Þiir]
Ýstersen Hepsi Olur [Þiir]
Gün gelir de [Þiir]
Arayýþ [Þiir]
Ýkisi de Beyaz [Þiir]
... [Þiir]
Sadece Sana Yürüdük [Þiir]
Vakti Gelince [Þiir]
Sanki Hayat [Þiir]
Seni Öyle Çok Sevdim... [Þiir]


Hüsnü Menteþeoðlu kimdir?

Gün gelir de, Bir damla yaþ akarsa gözlerinden Yaptýklarýn ve yapamadýklarýn için. Boþ ver. . . Her þey Öyle Olmasý Gerektiði Ýçin Öyle oldu. Sanki hayat beyaz Köpük köpük Bir deniz Mutluluk gün boyu Denizde yüzen bir dalga Ölüm ayýþýðýnda Kýyýdaki kýrýlýþýn Kunsalý okþayýþý gibi

Etkilendiði Yazarlar:
Nazým Hikmet, Necip Fazýl Kýsakürek, Orhan Pamuk, Dostoyevski.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hüsnü Menteþeoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.