Her þey hayatýn arka sokaklarýnda gerçekleþir aslýnda.orada aydýnlanýr yalanlarýn.týlsýmlý sýrlarýn karanlýk yüzü. Orada itiraf edilir kýrdýklarýmýz, yýktýklarýmýz , hiç uðruna sattýklarýmýz, kapý dýþarý ettiklerimiz.
Orada derin bir acý verir insana, sarhoþ ihanetlerimiz, kör bakýþlý vefasýzlýklarýmýz, vurdum duymazlýklarýmýz. Aslýnda orasýdýr gerçek, orada çizilmiþtir hakikatin coðrafyasý derin çizgilerle.
Neresidir “orasý”?eðil bak içindeki derinliðe hele bir arala koyu siyah perdelerini akþamlarýn. Hele bir çýkart baþýndaki kýrmýzý pelerini.hele bir kova sal içindeki “Yusuf” atýlmýþ kuyulara. Ýþte oradadýr ve orasýdýr hayatýn arka sokaðý.
Hayat büyük þehirlere benzer bir bakýma, bir bakýma giriþine tabela asýlmamýþ bir þehirdir insan.
Þehirlerin ana caddelerini, gizemli ve alýmlý vitrinlerle, loþ ýþýklarla büyük binalarla, her seçim dönemi deðiþen kaldýrýmlarla makyajlamýþýzdýr. Burada þehrin tüm duygu ve düþünceleri maskeli balodadýr.Bu sebeptendir ki bir yanlýþ hüküm olarak þehirler hakkýndaki görüþümüzü ana caddelere bakarak veririz.
Oysa biraz zaman ayrýp þehrin ana caddelerinde ara sokaklara girdiðimizde, dökülür pudrasý kaldýrýmlarýn, silinir rujlarý vitrinlerin. Bir yalnýzlýk bir unutulmuþluk ve bir derin umutsuzluk sarar çevreyi. Bir þehrin ihanetine uðramýþ yýðýnlar dikilir karþýmýza. Aslýnda budur þehrin aynadaki gerçek yüzü.
Ve biz insanlarýn bu sebepten þehirlerden farký yoktur.dýþ görüntümüzle en insancýl bizizdir. En sevecen biz olmaya çalýþýrýz, en yukarýda görünme çabamýz vardýr.
Vitrinlerimizi; doðruluk, dürüstlük, alçak gönüllülük, kardeþlikle süsleriz. Bu vitrinlerimizi ýþýklandýrmak için ünlü þairlerden þiirler sýkýþtýrýrýz konuþmamýzýn bir yerine. Bir yerine ismini telaffuz edemediðimiz yazarlardan alýntýlar yerleþtiririz. Vitrinden satarýz kendimizi insanlara.
Yalancý baharýn bittiðinin, vitrindeki ýþýklarýn iðreti olduðunun farkýna; içimizdeki arka sokaðýn kaldýrýmlarýnda yürüdüðümüzde varýrýz.
Arka sokaklarýmýzda kendimizleyizdir.önce derin bir sessizlik kalbimizden en ücra noktadaki kýlcal damarlarýmýza kadar ulaþýr. Sonra her yanýmýzý çýðlýklar kuþatýr. Ve yýkýlýr bir bir kibir kulelerimiz, gömülür yakamozlu sularýn derinliðine.”Ben” imiz eðer baþýný ikindi gölgeleri gibi, utanýrýz aynalar yalanlarýmýzý yüzümüze vurdukça.kendimizi kendimize itiraf ederiz aðýr aðýr. Sonra bir piþmanlýk damlasý süzülür tortulaþmýþ yüreðimizden. Fýrtýna sonrasý koylara, limanlara sýðýnan uzaktan gelmiþ gemiler gibi kendimize sýðýnýrýz “kendimiz olarak”
Sonra uyandýrýr bizi günle doðan güneþ. Ve tekrar þehrin ana caddelerine döneriz. Unuturuz arka sokaðýn adamý olduðumuzu. Her gün baþka model bir maske ile çýkarýz maskeli insanlarýn arasýna.
Rüzgar kaldýrýr “ben”lerimizi havalara omuzlarýmýza yeniden takarýz “büyük adam apoletini”. Yanýp söner vitrinde ýþýklar maskeli baloda olduðumuzu bile bile hep beraber yürürüz.