"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
“Büyük lokma yut, büyük laf etme” demiþ atalarýmýz. Ama lokma ile laf arasýndaki iliþkiyi bulmak bize kalmýþ. Bu konuya girmeden kýsa bir sözlük bilgisi verelim.Öykü ya da hikayenin dilimizde üç anlamý var: 1. Gerçek bir olayýn anlatýlmasý, 2. Gerçek dýþý bir olayýn anlatýlmasý, 3. Bir olayýn estetik bir biçemle anlatýlmasý. Þimdi, bir sözcük birbiriyle çeliþen bu anlamlarý nasýl barýndýrabilir? Tabi sözcüðün bunda bir suçu yok, bu anlamlarý ona biz yüklemiþiz. Dilerseniz, burada büyük bir laf edelim þimdi: “Öykünün insanoðlu için yaþamsal bir önemi vardýr!”. Ya da yaþam bir öyküdür. Öykü hep vardý, insanoðlunun varlýðý ile baþladý öykünün mevcudiyeti. Öykücü (yani insan) öyküden önce de vardý. Öykü anlatma gereksinmesi ile baþladý. Anlatmak insan için çok önemliydi; gerçek, gerçek dýþý ya da güzel (estetik) bir þey hep anlatýlmaya deðerdi. Anlatmak / konuþmak konusunda erkekler ve kadýnlar arasýnda fark olduðu söylenir. Bilim adamlarý bu farký daha ilkel dönemlerde baþlayan iþ bölümüne baðlarlar. Ev içini kadýn, ev dýþýný erkek üstlenmiþtir. Ava giden erkek günlerini çoðunluk suskun geçirdiði için, somurtkan olmuþ, konuþma yeteneðini geliþtirememiþtir (somurtkanlýkla av arasýndaki bu iliþkiyi bugün de görmek olasýdýr. Gidin örneðin deniz kenarýnda balýk avlayan birini gözleyin! Kalabalýkta dahi yalnýzmýþ gibi davranýrlar). Evdeki kadýn ise çocuklarla, komþu kadýnlarla ( ya da kör olasý adam hala eve dönmediði için kendi kendine) hep konuþtuðu için, iyice konuþkan bir yetenek olup çýkmýþtýr. Öykü baðlamýnda gelin, biz bu olayda dikkatten kaçan birkaç noktayý irdeleyelim; 1. Somurtkan adam (Somurt Bey) ava tek baþýna çýkar, tüm gün avlanýr. Þansý yaver gider, eli kolu dolu evine döner. Anlatacak çok þeyi vardýr. Avlarýný nasýl fark ettiðini, nasýl vurduðunu/ hakladýðýný bir bir olduðu gibi anlatmak ihtiyacýndadýr. Konuþma yeteneði geliþmediðinden, daha etkili olmak için duvarlara resim yapmak yararlý olabilir (Maðara duvarlarýndaki av resimleri). Bu gerçek bir olayýn öykülenmesidir. (Bugün duvar yazýlarý (grafiti), duvar resimleri yapanlarý önemsemeliyiz diye düþünüyorum. Onlar bize atalarýmýzdan kalan yadigarlardýr!) 2. Somurt Bey ava, diðer somurt beylerle çýkar, av iyi gitmez ya da hep birlikte oturup yerler. Eve eli boþ dönünce anlatacak bir bahane (beyaz/masum yalan) olmalýdýr (av ile yalan arasýndaki iliþkiyi de keza avcý hikayelerinde gözlemleyebilirsiniz. Çoðu avcý fýkrasý tatlý/ beyaz yalan öyküsüdür). Uyduruk, gerçek dýþý bir olayýn öykülenmesidir yapýlan (adam “hikaye” anlatmaktadýr!). 3. Konuþkan kadýn (Konuþ Haným) bir gün kýzar Somurt Bey’e (bu feminist bir çýkýþtan ziyade “hikaye” anlatan erkeðe pragmatist bir tavýrdýr); ava artýk kendisi gidecektir. Býkmýþtýr belki de her gün yol gözlemekten, ev iþi yapmaktan ve Somurt Bey’in yalanlarýndan. Ev iþlerini, çocuk bakýmýný, çamaþýrý bir de erkek yapsýndýr. Konuþ Haným’ýn avý iyi gider/ kötü gider önemli deðildir. Her durumda o eve dönünce Somurt Bey’den daha farklý bir þeyler anlatmalýdýr. Güzel bir öykü kurgular. Diðer yandan Somurt Bey kendisine havale edilen iþleri hakkýyla yapamamýþ olmanýn suçluluðundan kendini aklamak, eve dönen eþini ikna etmek için bir þeyler düþünmelidir. Birkaç ateþ böceði (mum yerine) toplar, ocaktaki ateþi gölgeler, eve de düzgün bir görünüm verir (kalp kalbe karþýdýr!), eþinin anlatacaklarý için/ romantik bir ortam yaratýr. Böylece ilk öykü akþamýnýn temeli atýlmýþ olur. Yalnýz bir noktayý unutmamalýyýz: Öyküsünü anlatan Konuþ Haným, bir yandan Somurt Bey’in yapamadýðý iþlere çeki düzen verdiðinden, duvara resim yapmaya vakit bulamaz. Bu söz/ yazý sanatý ile resim sanatýnýn yollarýnýn ayrýlmasý demektir. Ýster gerçek, ister yalan, ister güzel, ister çirkin olsun, öykü yaþamý anlatýr. Yaþam salt bir eylem deðil, ayný zamanda bir söylemdir. Yaþam kendini anlatan bir öyküdür. Okumazsak yaþamý ýskalarýz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |