Sevincin damarlarýný kanatarak sokuluyorum hüznümün koynuna bu akþam...
Mahremiyet leðimlediðim kelimelerimse, korkup kaçtýlar, yankýlanan bu cellat narasý sözler meclisinden...
Þimdi susmanýn bu dehþetengiz boþluðuyla baþbaþayým. ama susmamalýyým!
Nicedir yüz vermese de bana þiirlerim, onlar benim! Ben yazdým onlarý!
Yüz çevirsede topraðým, tohumumu kabullenemese de, bayraðýma yüz çevirse de, bu toprak benim! Bu bayrak benim! Ýnsanlýðýmý-inancýmý ben kazýdým ona...Aþkýmý bu çileli bahçeye ben saldým, dallanýp budaklana diye!...
Ben dinlendirdim þehrin bu yorgun görüntülerini gözlerimde. Ýçimdeki yaþama sevincini, inadýna taþýdým, bu bulaþtýðým her yaþam alanýna...
Siz göremediniz ve göremeyeceksiniz...
Payýnýza düþenin peþinde sandýnýz yolculuðumu.
Ses verdim sesinize, iðnelerinizle kanattýnýz ve çýðlýða gömdünüz sesimi.
El verdim elinize, sizi uçurumuma çekeceðimi sandýnýz.
Göz verdim görüntülerinize, bakýþýmý içime çevirdiniz.
Ne çok büyüdünüz!
Ne çok alkýþlandýnýz!
Ve ne kadar da çok kök saldýnýz topraðýmda!
Þimdi ayrýlýrken hüznümün koynundan, hepinize birer sevinç armaðan olsun!
Tohumum asfaltýnýza, bahçem sarmaþýðýnýza, topraðým 'kastlýðýnýza', bayraðým gönderinize, gözlerim görüntünüze
ve aþkým çölünüzün vahasýna
feda olsun...feda olsun...
mustafa evci