|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
16 Aralýk 2003
Ýki Ahlak
Mümtaz Beðen
Türkmen kocasý Yunus’a; “Ete kemiðe büründüm / Yunus diye göründüm” dedirtenin ferman evi bildiði, kaç gönülü en yüce makam bildik, hürmet ettik? Ya da kaçýný hile ve desiselerimize alet edip darmadaðýn ettik, soruyor muyuz kendimize?
|
|
Farklý yerlerde doðmuþ, farklý ortamlarda büyümüþ ve yetiþmiþ olabiliriz.. Oynadýðýmýz oyuncaklarýn farklýlýk göstermesinin mümkün olduðu gibi, ailemizden ve çevremizden aldýðýmýz terbiyede farklýlýk gösterebilir… Okuduðumuz okulun özel kolej, yahut zengin semt ya da varoþ mahalle okulu oluþundan veya öðretmenlerimizin kalitesinden, aldýðýmýz eðitimlerde farklý olabilir… Gerek çocukluk ve gençlik dönemlerimizde, gerekse þimdiki günlerimizde, dünyaya bakýþýmýzdan tutunda, hayallerimize kadar bir çok farklýlýklar olabilir… Öyle ya da böyle, büyümüþ, belli bir yaþa gelmiþiz. Farklý cinsiyetleri temsil ediyor ve bir çoðumuz farklý isimlerle çaðrýlýyoruz bugün ama, temelde biriz…Çünkü biz, hepimiz, her þeyden önce insanýz… Ve elbette ki bildiklerimizden çok bilmediklerimiz, gördüklerimizden çok görmediklerimiz var. Yaþlarýmýzýn ilerlemesine raðmen, bilmiyor olmamýz yeterli mazeret olmamakla beraber, þükür ki hak etmediðimiz bir ceza ile karþý karþýya kalmamýza da neden deðil en azýndan. Çünkü buyurulmuþ ki; “Kiþi ancak bildiklerinden sorumludur…” Bizim meselemiz de bilmediklerimizden ziyade, bildiklerimiz konusunda zaten… Çünkü hepimiz zaman zaman hata yapýyor ya da günah iþliyoruz… Ve çoðu zaman yaptýklarýmýzýn en az bizler kadar kýymetli olan baþka insanlarý da alakadar ettiðini unutuyoruz… Erich From, yýllar öncesinden sesleniyor; “Dostlarýnýza karþý zekanýzý kullanmayýn!…” Ama bu sesi duyan ya da yaþamýnda bu tespite uyan kim?.. Öyle ise, bunun tersi olan, tuzak kurucu ve hileye baþvurucu metodu “avcý ahlaký”, bu zemine imkan veren tavrý da “av ahlaký” diye nitelendirmemiz yanlýþ olmasa gerek… Kimi gün yaptýðýmýz ticaretten elde ettiðimiz kazancýn büyüklüðü ile, kimi gün türlü hilelerle alt ettiðimiz bir insaný yenmenin gururuyla böbürleniyoruz… Kazancýmýz sandýðýmýz þeyin bir baþkasýnýn kaybý, yenilen ve aþaðýlanýn yerinde de bir gün bizimde olabileceðimizi, aklýmýzýn ucuna getiriyor muyuz hiç… Türkmen kocasý Yunus’a; “Ete kemiðe büründüm / Yunus diye göründüm” dedirtenin ferman evi bildiði, kaç gönülü en yüce makam bildik, hürmet ettik? Ya da kaçýný hile ve desiselerimize alet edip darmadaðýn ettik, soruyor muyuz kendimize? Tanrý’ný bize bahþettiði ve insanýn en yüce varlýk olarak nitelendirilmesine vesile olan iradeyi, kötüye kullanmýþ olmuyor muyuz böyle zamanlarda?.. Kadere bahane bulmak ve suçu baþkasýna yüklemek fazla kolaycýlýk deðil mi?.. Hayatýmýz süresince karþý karþýya kaldýðýmýz; “Bunu mu yapsam, onu mu?”, “Falan yere mi gitsem, filan yere mi?” gibi bir çok düþünce ve tereddüt, bu iradenin varlýðýnýn en açýk delili deðil midir ki, tercihlerimizi sorgulamýyoruz?... “Ýyiyi arayan insanda kötü bir þey kalmaz ki” diyor Mevlâna… Acaba biz tercihimizi hangi ölçüde “kötü” yerine “iyiden” yana yapýyoruz, soruyor muyuz hiç kendimize? Zerre kadar iyiliðin mükafatýnýn, zerre kadar kötülüðün de mutlak bir cezasýnýn olduðunu neden unutuyoruz acaba?.. Neden baþýmýza gelen felaketlerin, yaptýðýmýz bir kötülüðün cezasý olduðunu düþünemiyor ya da düþünmek istemiyoruz?.. Adaletten neden bu kadar korkuyoruz?.. Biri kana girsin, cezasýný diðeri çeksin… Suçu biri iþlesin, dayaðý baþkasý yesin, bu olur mu hiç? Kiþi kabahati baþkasýnda aramak yerine, kendinde görmeli., hareketi gölgeden deðil, güneþten bilmeli!.. Birisi bal þerbeti içince, þeker komasýna bir diðeri girmiyor… Bizim gün boyu çalýþtýðýmýzýn karþýlýðý, akþam baþkasýna verilmiyor, deðil mi? Velhasýlý dostlar; unutmayalým, dilimizden dökülen söz, elimizden çýkan iþ, ya da kalbimizden geçirdiðimiz, her ne olursa olsun, hiç fark etmiyor… Hepsi bir gün geliyor, çocuðumuzmuþ gibi bizi buluyor… Ektiðimiz iyilikse, biçtiðimiz mutluluk, kötülükse sonu hüsran oluyor… Hâlâ bunun böyle olmadýðýný iddia edenleriniz varsa, etrafýndaki gün görmüþlere bir daha baksýn ve onlarý nasihat verme konumuna getiren nedenleri düþünüp, sorgulasýn lütfen!.. Herkesin kendinde cevabýný aramasý gereken bu suallerin birinci muhataplarý, öncelikle sanatçýlardýr elbette…. Çünkü onlar, beyni ve yüreðiyle meþgul insanlardýr… Çünkü onlar, boþ laftan, dedikodudan ve abes iþten uzak insanlardýr… Ve yine onlar iyi bilirler ki; “Tanrý, tuzak kurucularýn önüne, en büyük tuzak kurucu olarak çýkar!…” Galiba bize, bunca sözün üstüne bir de þu soruyu sormak düþüyor; Avcý ahlaký ahlak deðil tamam da, av olanýn hiç mi kabahati yok? Mümtaz Beðen
Söyleyeceklerim var!
Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazýlarý
yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz
ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz,
yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.
Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.
|
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
|
GÂYE
Ne þöhret peþindeyim, ne þan ne de bir pâye,
Gerçek olan yalnýz þu; gerisi hep hikâye,
Ölesiye sevmek ve sevilmek var ya hani,
Budur dünyada benim için en büyük gâye!. .
Mümtaz Beðen
Etkilendiði Yazarlar:
A.Karakoç - Cemal Safi- Bekir Sýtký Erdoðan
|
|
bu
yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler |
|
|
|