Anlamak beðenmenin baþlangýcýdýr. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Çünkü zamanlama hatasý yapýyorduk, yanlýþ malzeme kullanýyorduk. Ya da doðru malzemeyi, yanlýþ yerde kullanýyorduk. Öðrencilere giydirmek istediðimiz elbise, bol geliyordu onlara. 1981-1982 Öðretim yýlýydý. Bir köyÝlkokulu’nda öðretmendim. Beþ sýnýfý bir arada okutuyordum. Her sýnýfta az da olsa öðrencim vardý. Diyelim ki, birinci sýnýfa giden iki öðrencim var. O iki öðrenci için ayrý bir ders veriyordum. Yani, kýrk dakikalýk ders saatinde, beþ sýnýfla meþgul oluyordum. Bu durumda, bir sýnýfa ortalama olarak ancak sekiz dakika ayýrabiliyordum. Dolayýsýyla, bir derste öðrenciye verebileceklerim, çok ama çok sýnýrlý oluyordu. Buna baðlý olarak da, baþarý düzeyleri, normal bir okulda okuyan çocuktan oldukça geriydi. Bunun aksini iddia etmek, gerçekleri yadsýmak olurdu. O zamanlar okullar Mayýs ayýnýn ortalarýnda tatil olurdu. Okullar Eylül ayýnda açýldýðýna göre, yaz tatili dört ay kadar çok uzun bir süreyi kapsýyordu. Okullar açýldýðýnda öðrencilerimi, hemen hemen her þeyi unutmuþ,okumalarý çok gerilemiþ olarak buluyordum. Özellikle ikinci sýnýf öðrencilerini. Köy çocuklarýnýn yaz tatilinde, aileleri ile birlikte tarlada, baðda , bahçede çalýþtýðý, hiç kitap yüzü görmeden, bir günlük gazete okumadan okula geldiði düþünülürse; onlarýn gerilemiþ olarak gelmesinin hiç de þaþýrtýcý olmadýðý gerçeði ortaya çýkýyordu. Bir gün, ikinci sýnýf öðrencileriyle; 10 Kasým Atatürk Haftasý nedeniyle, Atatürk’le ilgili okuma parçasýný iþliyorduk. Okullar açýlalý henüz iki ay olmuþ, öðrenciler tatilde neredeyse unuttuklarý okumayý, yenice yeniden öðreniyorlardý. Parçayý, öðrencilere önce ben okudum. Sonra sessiz olarak okuttum. Ýki, üç öðrenciye sesli olarak okuttum. Anlamý bilinmeyen kelimelerin anlamýný açýkladým. Henüz sözlük kullanamazdý ikinci sýnýf öðrencisi. Aradýklarý kelimeyi sözlükten bulmak, onlarýn dakikalarýný alýrdý. Okumalarý bile, yarým yamalaktý, deyim yerindeyse. Sözlüðü nasýl kullanacaklardý ki! Parçada anlatýlmak istenen þuydu: Atatürk Anafartalar’a giderken attan düþüyor, omuz kemiði kýrýlýyordu. Hekim kendisine, uzun boylu yatak istirahati tavsiye ettiði halde, Atatürk cepheye gitmek istiyordu. ”Gaye benim yaþamaklýðým deðil, milletin yaþamaklýðýdýr.” Diyordu. Yani, Atatürk;ün fedakârlýðý, vatan ve millet sevgisi anlatýlmak isteniyordu. Ancak okuma parçasýnýn dili, öðrenciye göre çok aðýrdý. Okumayý ancak çat-pat yapabilen bir çocuða göre deðildi. Çocuk okuduðunu anlayamýyordu. Parçadaki yabancý kelimeler, çocuðun anlamasýný zorlaþtýrýyordu. “Hekim” kelimesi, öðrenciye göre bir yabancý kelimeydi. Hekimin tavsiye ettiði “uzun boylu yatak istirahati” acaba ne anlama geliyordu? Bu da onlara göre, yabancý bir deyimdi. Çocuk, “uzun boylu yatak istirahati” ni , yatakta boylu boyunca yatmak olarak anlayabilirdi. “Gaye” ne demekti? Atatürk; “Gaye benim deðil, vatanýn-milletin yaþamaklýðýdýr.” demekle acaba ne demek istiyordu? Vatan nasýl yaþardý, veya nasýl ölürdü? Velhasýl okuma parçasý, öðrencilerin anlayamayacaðý birçok kelime ve deyimlerle doluydu. Parçanýn sonunda da “gaye” kelimesi “amaç” kelimesi ile açýklanýyordu. Bir öðrencimi tahtaya kaldýrdým. Bakalým çocuk okuduðu, dinlediði parçadan ne anlamýþtý. Okuduðumuz parçayý anlatmasýný istedim. Öðrenci “ Atatürk attan düþmüþ öðretmenim.” diye baþladý. Ve orada kaldý. Durup durup “Atatürk attan düþmüþ” diyor, bir türlü gerisini getiremiyordu. Yutkunuyor, ayný cümleyi tekrar ediyordu. Çünkü o cümle, köy çocuðunun yaþantýsýna çok uygundu. Ve cümlede, öðrencinin anlamýný bilmediði yabancý kelime yoktu. “Peki sonra ne yapmýþ Atatürk?” diye sordum. ”Atatürk attan düþüp, omuz kemiði kýrýldýðý halde, kýrýk omzuyla savaþa gitmiþ.” mi dediðini sanýyorsunuz. Hayýr! Çünkü Atatürk’ün böyle yaptýðýný anlayamazdý ki çocuk. Öðrenci kaþlarýný çatýp þöyle bir düþündü. Yüzünü buruþturup, baþýný yana eðerek, üzgün bir ifadeyle ; “Atatürk attan düþmüþ, omzu kýrýlmýþ, ondan sonra aðlamýþ aðlamýþ aðlamýþ.” diye cevap verdi. Öyle ya! Kendisi attan düþse, aðlardý. Çünkü caný yanardý. O halde attan düþünce Atatürk de aðlardý. Atatürk de bir insandý. Çocuðun böyle düþünmesi çok normaldi... Çocuða; Atatürk’ün fedakârlýðýný, vatan ve millet sevgisini anlatmak için yazýlan bu okuma parçasý, ne yazýk ki amacýna ulaþmýyordu. Ulaþmasý da mümkün deðildi. Çünkü çocuða anlatýlmak istenen þeyin, onlarýn anlayabileceði bir dille yazýlmýþ olmasý gerekiyordu.... Biz çocuklarýmýza Atatürk’ü , onlarýn diliyle anlatmadýðýmýz müddetçe, onlar da Atatürk’ü anlayamazlar. Bunun gibi , öðrenci düzeylerinin çok üzerinde okuma parçalarý vardý Türkçe kitaplarýnda. O nedenle öðrencilere Atatürk anlatýlamýyordu. Öðrenciler Atatürk’ü anlayamýyorlar , onu öðrenemiyorlardý. Nedeni ise; yanlýþ araçlar kullanýlmasýydý. Doðru araçlarýn, yanlýþ yerde ve yanlýþ zamanda kullanýlmasýydý. Dili aðýr olan bu okuma parçalarýný ders kitaplarýna alanlar, çocuklarýn kapasitesini bilmiyorlardý. Birleþtirilmiþ bir sýnýf öðrencisi ile, müstakil sýnýfta öðrenim gören öðrencinin seviye farkýný dikkate almýyorlardý. Demek ki bu farký bilmiyorlardý. Ya da bildikleri halde, bunu gözardý ediyorlardý. Benim aklýma gelen buydu. Siz olsaydýnýz ne düþünürdünüz?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |