"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Eskiden beyaz cam derlerdi ona. Daha sonra renklendi. Eskiden üç beþ evden bir tanesinde bulunurdu. Renklendikten sonra her evde ikiþer üçer tane bulunur oldu. Televizyon zamanla evlerin baþ köþesine yerleþmekle kalmadý. Her evin en vaz geçilmezi oldu. Çünkü onda insanlarýn zamanýný boþa harcatacak televole programlarý var. Çünkü onda fakir insanlarýn intiharýna neden olabilecek, fakirllerin fakirliðiyle alay eden yemek tarifi programlarý var. Çünkü onda býrakýn her günü, haftayý ya da ayý, yýl boyunca bile eti sofralarýnda göremeyenlere inat, bol tencereli, bol tavalý, bol tereyaðlý, bol etli, bol çam fýstýklý yemek piþirme sanatýnýn öðretileri var. Kimi bunlarý seyrettiðinde hemen ben de bunu yapabilirim diye mutfaða koþar. Kimi de zengin sofralarýnda ne yemekler var diye düþünerek, gördükleri dudaklarýna yapýþmýþ gibi dudaklarýný yalar. Kimi de saðlýðý elvermediði için bunlarý yiyememenin acýsýný yaþar. Eskiden adý beyaz cam olan, daha sonra adýný renkli cam olarak yenileyen televizyonlarda sorumluluk duygusu yok olmuþ insanlar için neler var neler. Televoleler, biz evleniyor, biri bizi gözetliyor ve pop stahr programlarý var. O programlara bakýmlý elleri olan, ojeli týrnaklý, boyalý ve permalý saçlý hanýmlarla birlikte, tarlalarda çalýþan, elleri nasýr tutmuþ, elleri çatlaklarla dolmuþ, yüzleri yetersiz beslenmeden, kansýzlýktan sararmýþ kýzlarýn bile çýkma özlemleri var. Bazýlarý aynaya bakýp benim onlardan eksik neyim var deyip evini terkediyor ve kendisini bir bataklýkta buluyorsa kimin umurunda? Umutla evlerini terkedenler umduklarýný bulamadýklarýnda seks ve uyuþturucu bataðýna düþüyorsa kimin umurunda? Yaþananlar RÜTÜK'ün bile umurunda deðil. Hey gidi hey!!!!! Ýlk televizyonu bin dokuz yüz atmýþ üç yýlýnda Philips Servis Müdürlüðüne kursa geldiðimde görmüþtüm. Arka kapaðý açýlmýþ onarýlmayý bekliyordu. Onu onarabilecek teknik bilgiye sahip olan olmadýðýndan belki de çalýþmasý için bir mucize bekleniyordu. Görünen tek þey kablo yýðýnlarýydý. Oysa bize telsiz teknisyen kursunda uazayan kablolarýn distrosyana neden olacaðýný öðretmiþlerdi. Bu nedenle onca kablo ile o cihazýn nasýl çalýþtýðýna akýl erdirememiþtim. Bir gün o kablo yýðýný televizyonun evlerimize gireceðini, tüm alýþkanlýklarýmýzý, hatta erdemliliklerimizi bile deðiþtireceði aklýmýn kenarýndan bile geçmemiþti. Oysa on yýl sonra Profilo Holdingin Muðla bölgesi servis þefi olmuþtum. Üstelik sorunlu bölgelerin bile can kurtaraný olmuþtum. Nereden nereye. Bin dokuz yüz atmýþ beþ yýlýnda, Foça'da her zaman rahmetle andýðým saðlýk memuru Ali Çetin'in konuðu olmuþtum. Arkadaþýma Almanya'da çalýþan bir yakýný atmýþ bir ekran bir televizyon getirmiþ. O yýl Ýstanbul Teknik Üniversitesinin sýnýrlý televizyon yayýnýndan baþka bir yayýn yoktu. Oysa yunan adalarýnda yaþayanlar yýllardýr ana karadan yapýlan yayýný izliyorlarmýþ. Arkadaþýmýn evinin konumu Yunan yayýnýný en iyi alabilecek bir yerde olduðundan yayýný onlar da çok net izliyorlardý. Televizyonda muhteþem bir program vardý. Ýyi olmasa da biraz yunanca anlýyor olmam nedeniyle programdan çok etkilenmiþtim. Ýyi anladýðým bölümleri de arkadaþýma tercüme etmiþtim. Þarký söyleyen sanatçý havalarda uçuyor ve Yunanistanýn görülmesi gereken en güzel yörelerde þarkýlarýný söylüyordu. Yýllar sonra bizde de o tür programlar yapýlýr olmuþtu. Muðla Gökova azmaðý baþýndaki muhteþem manzaralý deðirmende çekilen görüntüler de muhteþemdi. Gökova'ya her gidiþimde o deðirmene mutlaka uðrardým. Havuzdan çarkýn kanalýna dökülen minik þelaleyi ve çarkýn dönüþünü uzun uzun seyrederdim. Bu tür çekimler çok mu zahmetli oluyor? bilemiyorum. Oysa bacasýz fabrikalarýmýz turizmin gözde yerlerinin en güzel tanýtýmý bu tür programlarla çok güzel yapýlabilirdi. Ülkemize daha çok turistin gelmesine ve daha çok döviz getirisine neden olurdu. Zira artýk televizyonlarýmýz uydu aracýlýðýyla tüm dünyada izleniyor. RTÜK cam karartmak için bahane arayacaðýna yayýn þartnamesine bu tür yayýnlarý koymasý bence çok daha isabetli olurdu. Hiç olmazsa ülkemizin güzelliklerini oturduðumuz yerden ekran baþýnda seyrederdik. Yabancý ülkelerin tatil sevdalýlarýnýn tatilini nerede yapcaðýnýn hesaplarýnda da etkili olurdu. Özcan Nevres
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |