Bir ülke baðýmsýz olmadan, baðýmsýzlýk da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Aklýn yolu birdir, benzer baþlýklar çok sýk görülür ama ayný, kelimesi kelimesine, týpatýp, iþte bu o kadar sýk olmaz. Çok ilginç geldi bana. Birkaç gazete aldým. Hepsinde ayný haber. Güldünya adýndaki kadýnýn törelere kurban gidiþi. Cumartesi ve Pazar günleri bütün gazetelerde bu haberi okudum ilk iþ olarak. Cuma gününden beri sadece bu konuyu düþünüyorum. Delirmek üzereyim. Ýnanamýyorum. Hikayeyi dramaturjik açýdan yerli yerine oturtmaya, alt metin yazmaya çalýþýyorum. Seneler önce bir kýz çocuðu doðuyor, ailenin kaçýncý çocuðu kim bilir? Ondan öncekiler ve sonrakiler var. Anne kim bilir hangi umutlarla kýzýn adýný Güldünya takýyor, ne umutlar var içinde. Aslýnda burasý klasiktir. ‘Benim çektiklerimi çekmesin, gün görsün, yüzü gülsün’ gibilerden kendisi için asla mümkün olmayaný diler kýzý için. Anadýr. Gazeteden okuduklarýmýzla yetinmek zorundayýz. Güldünya teyze kýzýnýn kocasýyla yasak iliþki yaþýyor. Sonra hamile kalýyor. Evlenme vaadiyle kandýrýlmýþ. Adam Güldünya’yý kuma olarak almayý kabul ediyor. Aile de kabul ediyor. Ama Güldünya kumalýðý istemiyor. Bitlisli Güldünya amcasýnýn yanýna gönderiliyor Istanbul’a. 1 Aralýk 2003’te bir oðlu oluyor. Büyük ihtimalle çocuðunun bahtý gülsün diye ‘Umut’ takýyor adýný. Amca çocuðu öldürtmek istiyor. Gerekçe de, ileride evlenirse bu çocuðu nasýl açýklar? Güldünya çocuðu çok güvendiði bir arkadaþýna teslim ediyor. Ýki gün aðlýyor ve bunun çocuk için daha iyi olacaðýný düþünürken, sokak ortasýnda aðabeylerinden biri tarafýndan vuruluyor. Ölmediði için yattýðý hastanedeki odasýna girip kafasýna kuþunu sýkýp öldürüyorlar. Ýnanamýyorum. Bunlar gazetelerden okuduklarýmýzýn bir özeti. Ancak, senaryoda bayaðý cevaplanmasý gereken sorular ve kafalarý kurcalayan noktalar var. Gerçi bunlar adaletin halletmesi gereken mevzular. Belki bizim bilmediðimiz pek çok þey biliniyordur da bize yansýmamýþtýr. Benim anlayamadýðým, bu memlekette nasýl oluyor da hâlâ böyle þeyler olmaya devam ediyor? Þimdi bana içinizden, ‘saf olma’ diye baþlayan bir sürü cümle kurabilirsiniz. Benim anlamadýðým aslýnda baþka bir þey. Bunlar gün geçtikçe artýyor. Bu insanlar da kelimenin tam anlamýyla azýtýyor. Televizyonlarda nereye baksan aþiret filmleri, kumalar, ikinci hatta üçüncü eþler vs. Talk showlara çýkan iki karýlý, bilmem kaç çocuklu adamlara ‘Mutlu musunuz, nasýl anlaþýyorlar karýlarýnýz, kavga ediyorlar mý?’ gibi abuk sabuk sorular soran talk showcular. Suriye’den gelen kumalar. Ýkinci kadýn olmanýn daha mutlu edeceðine inanan kadýnlar, ‘asla kuma kabul etmem’ diye televizyon mikrofonlarýna konuþan ama evlenince de bu düzene uyum saðlamak zorunda kalan Güney Doðulu kýzlar. Yok efendim, neymiþ? Türkiye’nin gerçeðiymiþ. E bravo, bu kadar olur, alkýþ tutun, çanak tutun daha siz. Marifetmiþ gibi gösterin. 1980’lerden beri toplumun belleðini silme politikalarý bayaðý baþarýlý olmuþ baksanýza... Kanunen suç olan þeyleri marifet belledik. Ýnsanlara beyin uyuþturucularý yükledik. Pop Star’lar, Tele Vole’ler, Biri Bizi Gözetliyor’lar, Ben Evleniyorum’lar. Seyrettiði dizidekileri gerçek zanneden, bir garip hayâl dünyasýnda kaybolup gitmiþ insanlar. Þimdi, oturup düþünüyorum. Bir laf vardýr, ‘bir insaný eðitmeye anneannesinden baþlamak gerek’ diye. Ne kadar anlamlý, ne kadar güzel. Her þeyimiz aþýrý uçlarda olmak zorunda. Ahlâk kavramý bu kadar sakat bir millet daha bulamazsýnýz dünyada. Dünya kültürüne beþiklik etmiþ, her þeyin baþlangýcý Anadolu’nun, baþ tacý ettiðimiz ve toz kondurmadýðýmýz Batý Uygarlýðý’nýn temellerinin bulunduðu Anadolu’nun bu halde olmasý inanýlýr þey deðil. Özellikle de anaerkil bir baþlangýcý ve çok uzun bir tarihi olan, Anatanrýçalarýn anayurdu, dünyanýn diðer dillerindeki gibi ‘babavatan’ deðil de ‘anavatan’ diyen bir dile sahip bu memlekete ne oluyor? Kadýnlara yapýlana bak? Erkek ne yaparsa oluyor, ona her þey hak. Ama kadýn yapýnca? Erkek birilerine ‘mazi’ olunca önemi yok. Ama ‘mazisi olmayan’ kadýn arýyor evlenmek için. En ufak hatada ( o da ne demek oluyorsa), dayak, sokaða atma, ya da töre maskesi altýnda mezara. Buna nasýl seyirci kalýnýyor anlayamýyorum. Kim oluyor bunlar da kendilerini Türk adaletinden de ileride görüp kendi kanunlarýný yaratýp, infaz kararlarý verip, bir de göz göre göre uyguluyorlar? Güldünya’nýn yaþadýklarý ve yaptýklarý doðruydu, yanlýþtý bunlar tartýþýlýr. Yanlýþ ve doðru neye göre yanlýþ ve doðru? Diyelim her þey yanlýþ, böyle mi yapýlýr? Birileri karar alýr ve ailenin genç erkekleri vururlar kadýný. Ýnfaz kararý alan o ‘þerefli(!)ler’ uygulasalar ya kararlarýný. Neden onlar yapmazlar? Verilen kararý emir addedip efsunlanmýþ gibi gidip bir insaný vurup, kendilerini bu þekilde kullandýrýp hayatlarýný bu þekilde karartan insanlarý anlamak mümkün deðil. Halkýmýzýn aðzýndan hiç düþmeyen bir cümleyle sorayým: ‘Hangi kitapta yazar bir insaný öldürmek, Allahýn verdiði caný almak?’ Tabii, düþündükleri basit. ‘Þerefiyle’ (bazý erkeklerin damarýna basmak istiyorsan bu anahtar sözcüktür) ‘haysiyetiyle’, ‘alný açýk’ dolaþacaktýr artýk baþkalarýna karþý hem vuran hem de ailesi. Vah vah! Ne demezsin? Tabii, ne olacak ki? Neredeyse töre cinayetlerini tetikleyecek kanunlarýmýz var. ‘Namus’ kavramýnýn iþlenen bir suçta tahrik ya da aðýr tahrik gerekçesi olmasý nasýl açýklanýr? Bu ne biçim bir zihniyettir? Deðiþmeli kanun artýk çabucak. Yoksa göz göre göre bu kanun çýkana kadar daha pek çok kadýn töre cinayetlerine kurban gidecek. Beni asýl düþündüren küçücük Umut bebek. Pazar günkü gazetelerde polislerin biberonla beslediði fotoðraflarýna bakýp içim burkuldu. Hele o Cumartesi günkü fotoðraf? Dikkatinizi çekti mi? O fotoðrafý kestim, önümde duruyor. Güldünya gelinlik giymiþ, kucaðýnda da Umut bebek. Onun hiç sahip olamadýðý umuda inþallah Umut bebek sahip olur. Birileri sahip çýksa bari. Ýnanýn, içimden keþke ben alabilsem o çocuðu diye geçirdim. Verirlerse alýrým. Keþke verseler. Bir yolu olsa. Birileri beni duysa. Nasýl büyüyecek, anasýz babasýz? Nasýl bir psikolojiye sahip olacak? Bir gün nasýl olsa öðrenecek tüm bu olanlarý. Sakat ruhlu bir insan olmasýný kim engelleyecek? Ona kim sahip çýkacak? Biz ne yapýyoruz, nasýl nesiller yetiþtiriyoruz bu dünyaya? Nereye gidiyoruz? Benim saflýðým, hatta salaklýðým nerede biliyor musunuz? Ben her þeye raðmen ‘Türkiye hâlâ mümkün’ diyorum. Hâlâ, insanlara iyi þeyler sunarsanýz almaya hazýrdýrlar diyorum. Güldünya’nýn umutlarýný söndüren töreniz batsýn! Umut bebek, hayat yolun güzelliklerle dolsun... Hamiþ: Bu hafta Cunda adasýný, Deniz Restoraný, Taþ Kahveyi, orada yeni açýlmýþ ‘Paþam Cafe’yi, Belediye seçimlerinden beklentileri vs yazacaktým ama Umut bebeðin gözlerindeki ifade beni bu olaya kilitledi. O bu durumdayken içimden gelmedi baþka þeyler yazmak.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |