..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþmekten yükselme doðar. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sürrealizm > Murat Sayým




14 Mart 2004
Anakronik Savaþlar  
Murat Sayým
Teknolojinin ilerlemesi ve medyanýn toplumlar üzerindeki büyük etkisi sayesinde, insanlar gizil bir karmaþýklýða sürünmekteler. Daha hýzlý düþünmek, daha çabuk davranmak zorundayýz. Godot'yu bekleyen ruhlarla sarýlmýþ benliklerimiz bile daha hýzlý bekl


:BCAF:
ANAKRONÝK SAVAÞ
Bacak bacak üstüne atýp uzun süre öylece durduktan sonra ayaðýn karýncalaþýr, iþte o karýncalar þimdi Kadýköy’ün ortasýnda, ben yürüdükçe üzerime doðru geliyorlar sanki. Nereye gittiðimi de bilmiyorum. Kalabalýk, her þey kalabalýk; insanlar, araba sesleri, aðýz kokularý, göz göze kesiþmeler, seyyar satýcýlar ve çýðlýklarý, omuz omuza çarpýþmalar, hýrsýzlardan korku...

Sýkýlmama raðmen buraya geldim. Kitapçýlara baktým, her þeyi gördüm. Ciddi ve entelektüel kitap seyircileri her zamanki gibi hiç istiflerini bozmadan raftan rafa atlýyorlardý. Ömrüm boyunca entelektüel biri olmak istedim ama bu kitapçýlarda araþtýrmacý kiþilikleri görünce vazgeçtim entelektüel olmaktan.

Bu kadar ciddi, kendinden emin biri olamayacaðýmý düþündüm. Bu manzara beni hep kuytu yalnýzlýðýn içine sokup orada boðulana kadar tutuyordu. Korkuyordum ama ne kendimden ne de etrafýmdakilerden. Boynumdaki damarlar geriliyor derimi çekiþtiriyorlardý. Diþlerimi sýktýðýmý acýdýklarýný hissettiðimde anlýyordum.

Usul usul raflara yanaþýyor, gözüme kestirdiðim kitaplarý iþaret parmaðýmla hafifçe aþaðý doðru eðiyor ve çekiyordum. Önce kapaðýna bakýyordum sonra arkasýna. Bunu etrafýmdaki entelektüellerden öðrenmiþtim. “entelektüeller” deyince bile korkuyordum. Bu kelimenin içimde gizli bir asaleti vardý. Kendimi onlardan hep uzak tutmaya çalýþýyor ama çabaladýkça tam tersine onlarýn bulunduðu yerlere, genellikle kitapçýlara, gidiyordum. Sonra da onlarýn taklidini yaparak kitaplara bakýyordum. Ama ne olursa olsun entelektüel olmayacaktým bunu kafama takmýþtým.

“Burnu havada” lýk, kendini beðenmiþlik vardý bende. Bu inanca baðlandým. Baþka türlü çözemiyordum kafamdaki soruyu ve korkumu. Mükemmel deðildim, beðenmiyordum entelektüellerin tavýrlarýný, iþte bu yüzden uzaktým onlara ama kendimi de kitaplardan alamýyordum. Kitaplara yakýn oldukça onlara da yakýn olmam çok olasýydý. Bazý zamanlar bunun sýnýrýný çizemezsem kendimi affetmeyeceðimi tekrarlýyorum içimden.

Onun için satýn aldýðým bir kitabý poþetin içine koyar, hemen eve gider, odama çekilir ve kitaplardan gelen onca yazarýn öfkesinin etrafa yaydýðý aðýr mistik kokuyu ve havayý içime çekerdim. Bayýlýrdým bu kokuya: kitap kokusu. Öyle aðýrdý ki, içeri girer girmez sanki bütün kitaplarýn yazarlarý ayrý ayrý hiddetlerini bana kusuyorlardý. Bunu hisseder hissetmez kendime önemli bir sorumluluk verdim. Yazarlarýmý dinleyecektim. Keþke dinlemez olaydým.

Kitaplarým yan yana üst üste dizilmiþti. Ya boðuluyorlar ya da diðerlerini eziyorlardý. Bazen dakikalar harcardým bir kitabý bulmak için ama bu bende asla sýkýntý yaratmazdý çünkü bir kitabý kütüphanende bulamamak insanýn ne kadar çok kitabý olduðunun farkýna vardýrýrdý.

Hepsine birden baktýðýmda, gözüme iliþen manzara eski savaþ filmlerinde atlarýn toprak yolda çýkardýðý tozlarýn içinde savaþan askerlerin çýðlýklarýydý. Birkaç tane kitabýn yarattýðý savaþ bile yetiyordu bana bazen. Kimler yoktu ki bu savaþýn içinde... Durmadan hiçbir þey düþünmeden onlara bakýyordum, yazýlarý birbirine giriyor, karýþýyor ve yok oluyorlardý...

Özgürlüðü ilke edinmiþ, insanlarýnýn kalkýnabilmesi için otoriteye uyulmasý gerektiðini, ama ayný zamanda da insanlarýn kendi fikirlerini alenen açýklamasý gerektiðini veya açýklayabilmesi gerektiðini savunan ve bunun insanlýk görevi olduðunu ileri süren Kant, fikirlerini yayýnlayabilmek için kuytu bir yerde bir aðacýn gölgesine sývýþmýþtý. Burada fikirlerini kaðýda dökerken elinde kýlýcýyla Foucault’ya yakalandý. Kant korkudan Foucault’un elinde bulundurduðu psikopatoloji diplomasýný kendi aydýnlanmasýnýn düþmaný olan bir kýlýç zannetmiþti. Foucault oraya Nietzsche’nin yanýndan geliyordu. Daha henüz Nietzche Tanrýnýn ölümünü ilan etmiþti. Foucault da bunun üzerine Kant’ a bir aydýnlýk sunabilmek için hemen onun yanýna gitmiþti ve Nietzche’nin fikrinden ilham alan Foucault bir avazda “artýk insanoðlu öldü Kant, öldüüüü” diye baðýrdý. Tüm savaþ alaný birden sessizliðe büründü. Kant aðzý açýk kalakalmýþ bir ifadeyle Foucault’ya bakýyordu. Ýnce dudaklarýný oynatarak “Yapma ya!” dedi. “Ya” diye yanýtladý Foucault.

Savaþ alanýndan, Foucault’nun çýðlýðýný duyan birkaç kiþi onlara doðru yöneldiler. Ayaklarýný sürte sürte ve kýlýç sallamanýn verdiði yorgunlukla omuzlarýný aþaðýya sarkýtarak yürüyorlardý. Herkes ne olacak edasýyla onlara bakýyordu. Savaþ alanýnda bulunan Lawrence yerde yaralý yatan bir ata hayran olup onu almaya karar verdi. Yiðit ve cesur bir askerdi, belki ileride yazacaðý bir hikayede bu atý kullanýrým diye heveslendi. Ama o yalnýz deðildi onu bir sperin ardýnda gizlenebilmek için sýrtýnda kocaman bir kütük taþýyan Hughe takip ediyordu.

Bu tablodan kimse ders almamýþa benziyordu. Aþýnan topraðýn altýndan insan kemikleri görünüyordu. Brecht denen asil bir savaþçý bu kemikleri topladý ve kemiklerin yanýnda bir yazma vardý. Etrafýnda kan lekeleri olan bu yazmayý buldu. Aristo diye biri trajediyi anlatýyordu, Poetika adýný verdiði bir kitapta. Sonuna kadar okudu acýma ve korku duygularýnýn oluþtuðu bu savaþ alanýnda kimsenin geliþtiðine þahitlik etmedi ve kitabý orada býrakýp, Aristo’ya karþý yeni bir þey yazmak için yola koyuldu. Epik epik adýmlarla savaþ alanýndan uzaklaþýyor ama içinde ölü insanlarýn kuklalarla gösterilebilme ihtimali olan yeni bir savaþa doðru gidiyordu.

Terkedilmiþ kitabý gören ve cebinde sevgilisinin verdiði gülü durmadan koklayan Eco hemen koþup kitabýn ikinci bölümünü aradý ama bulamadý ve bunun eksik olduðunu düþündü. Oðuzcan Eco’nun derdini anladý ve artýk bir þeyler yapmasý gerektiðini geçirdi içinden. Oðuzcan yoluna mýrýldana mýrýldana devam etti: “Aman be Eco...”

Savaþ alanýn öbür yanýnda hiç kimsenin göremeyeceði bir yerde Godot diye biri duruyordu. En büyük özelliði herkese geleceðim diye söz verip hiçbir zaman gitmemesiydi. Godot’nun bulunduðu yere yakýn gizli bir geçit vardý. Hiçbir erkeðin böyle bir geçit olduðu aklýna gelmiyordu. Halbuki geçidi geçtikten hemen sonra Woolf denen bir kadýn yaþýyordu. Burada kendine bir oda yapmýþ odanýn dýþarýsýndaki bahçede çimleri suluyordu. Erkek ayaðý deðmemiþ bu çimler büyürken Woolf ayný zamanda kadýnlar ile ilgili kitaplar yazýyordu. Woolf arada sýrada Bessie Head adýnda Afrikalý biriyle mektuplaþýyordu. Bu mektuplarýn birinde Head Woolf’a Aþýklar diye nitelendirdiði iki aþýðýn Botswana’da ki bir köyden kaçýp oraya doðru geldiklerini yazýyordu. Woolf yerinin ancak ona yeteceðini düþünüyordu ama Aþýklar gelirse onlarý Lessing’in biraz uzakta yaptýðý ve “19 nolu Oda” diye adlandýrdýðý yerine gönderebileceðini düþündü. Ancak Woolf Lessing’in Ýdris Þah ile bir dostluðu olduðunu bilmiyordu. Lessing yeni dünyasýna Sufizim ile girmiþti ve Watts bunun üzerine Tebrizli Þems’i ona gönderiyordu. Bunu duyan Ömer Hayyam Þakil utancýndan yerin dibine girdi...

Ve ben bu hayali anakronik savaþ alanýnda gezerken cep telefonuma gelen mesajla irkildim. Bulanýk gözlerle okuyabildiðim mesaj “Abidin mi, Firdevsi mi?” idi. savaþ alaný yerini bir ressama ve þaire býrakmýþtý. “Þen” olmasýyla ünlü Firdevsi’nin Þehname’ yi Gazneli Mahmut’un altýnlarý altýnda tamamlamayý düþünürken gümüþler içinde yazýyor olmasý üzmüþtü Firdevsi biliyorum. Ama Abidin Firdevsi’nin durumunu biliyordu. Nazým Hikmet’in þiir kitaplarýna kapak deseni çizer çizmez, Firdevsi’nin Þehname’si için yola koyulmuþtu bile...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kuaförler ve Sevgilimin Saçlarý
Pisuar

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kelimesiz Düþünen Þiir [Þiir]
Bir Akþam Üstü [Þiir]
Milliyetçi Tahta Kurdu [Þiir]
Çocuklar [Þiir]
Ataerkillik Küçük Yaþta Aþýlanýr. [Deneme]
Varken Yok, Yokken Var [Deneme]
Þarkýlar Beceriksizliðimizi Gösteriyor [Deneme]
"Spermler" Sokakta Yarýþýyorlar [Deneme]
Misafirperverliðimize Ne Oldu? [Deneme]
Moda ve Uzaklaþan Benlik [Eleþtiri]


Murat Sayým kimdir?

Doðuþ Üniversitesi Ýngiliz Dili ve Edebiyatý Bölümü'nden mezun oldum ve ayný bölümde Yüksek Lisans öðrencisi ve Araþtýrma Görevlisiyim .

Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum yazarlar


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Murat Sayým, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.