Olgunluða eriþmemiþ þairler ödünç alýr, olgunluða eriþenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Teknolojinin insanlarý yalnýzlýða ittiðini düþünenlere katýlmýyorum dersem belki itiraz eden çok olur. Söylediðim sözün bir nedeni ve özel bir hikayesi var elbet. Belki hikayemi dinleyince fikriniz deðiþir, belli mi olur ? Bu hikayenin temeli yirmi iki yýl öncesine dayanýr. Yýl 1981, aylardan Aðustos. Türkiye’nin dört bir yanýndan Amerika’da* bir yýl okuma umuduyla AFS sýnavýna girip bu sýnavý kazanmýþ 16-17 yaþlarýnda bir grup genç öðrenci Ýstanbul’da ayný hazýrlýk kampýnda buluþtular. (* AFS ile baþka ülkelere de giden vardý kuþkusuz ama o dönemki AFS’lilerin neredeyse tamamý Amerika’ya gidiyordu.) O yýllar, televizyonun siyah-beyaz ve tek kanal olduðu, yayýnýn sýk sýk kesilip aralarda bol bol Necefli Maþrapa resminin gösterildiði ve Dallas dizisi baþladýðýnda sokaklarda insan izine rastlamanýn imkansýz olduðu yýllardý... O zamanlar Amerikalý deyince akla sadece Dallas dizisinin karakterleri Pamela, Sue Allen , Boby ve tabii ki JR.(Ceyar!) gelirdi. Amerikalýlarýn hep öyle büyük, havuzlu çiftlik evlerinde zenginlik ve ferah içinde yaþadýklarý düþünülürdü. Özellikle büyük þehirlerin dýþýnda yaþayanlarda böyle düþünme eðilimi daha fazlaydý. Ýþte, Ýstanbul’un Caddebostan semtindeki hazýrlýk kampýnda buluþmanýn amacý da bu uzun ve zorlu yolculuk öncesinde -bir kýsmý yaþadýklarý þehrin dýþýna ilk kez çýkan- bu gençleri hayatýn gerçekleri, özellikle de Amerika ile ilgili gerçekler konusunda bilgilendiririken güzel ve kalýcý dostluklarýn da ilk adýmýný atmalarýna yardýmcý olmaktý. AFS bir ekoldü ve týpký Mülkiyeliler, Galatasaraylýlar...gibi yýllar geçse de azalmayan aksine yýllar geçtikçe lezzeti ve deðeri artan bir þarap misali büyük keyif veren dostluklarýn oluþtuðu bir camiaydý ve bu camianýn bir üyesi olmak da bir ayrýcalýktý. Caddebostan kampýnda dolu dolu geçen bir hafta sonu sonrasýnda güzel dostluklar kuruldu. Adresler alýndý, resimler çekildi, görüþme ve haberleþme sözleri verildi. Ayný ekip birkaç gün sonra ailelerini, sevdiklerini ve alýþkanlýklarýný geride býrakarak Atatürk Havalimanýnda, Pakistan Havayollarýna ait bir uçaðýn charter seferinde biraraya geldiler. Birlikte Frankfurt’ta geçirilen bir gece sonrasý Newyork’taki CW Post üniversitesinin dünya AFS kampýna ulaþtýlar ve çok farklý dil, din, ýrk ve ülkeden binlerce AFS’li ile birlikte gerçekleþen büyük oryantasyon sonrasýnda da yerleþtirildikleri ailelerin bulunduðu eyaletlere ve þehirlere doðru yolculuða çýktýlar. Chicago’dan Florida’ya, Pittsburgh’tan Wisconsin’a ... Newyork kampýndan ayrýlýrken pek çoðunun gözleri dolmuþ, kimileri de hýçkýra hýçkýra aðlamýþtý birbirlerine sýký sýký sarýlarak. Bunca insaný biraraya getiren ve birbirlerine baðlayan þey neydi ? Aslýnda bu sorunun cevabý bir Amerikalý chaperonun öðrettiði, iþaret dili ile de söylenen bir AFS þarkýsýnda gizliydi : “Afs is love, unity and togetherness. We will walk together, talk together for joy and peace. We’ll remember thee ,we’ll sing for thee. We’ll salute AFS.” Evet, farklý yerlerden gelip birbirlerini tanýmayan bunca insaný birbirine baðlayan ortak dil “sevgi dili” idi ve aradan geçecek onca yýla raðmen ayný dil AFS’li dostlarý tekrar biraraya getirecekti... Bir yýl su gibi akýp gitmiþ ve 1982 yýlýnýn 14 Temmuz’unda bu sefer bir yýl birlikte yaþanan ailelerden ve arkadaþlardan ayrýlmak çok zor gelse de geri dönülmüþtü o çok özlenen vatan topraklarýna. Kiminin elinde Türk bayraðý kiminin kulaðýnda küpe, kafasýnda kovboy þapkasý vardý uçaktan inerken ve aslýnda bu görüntü yaþanan karmaþýk duygularýn en güzel görsel ifadesiydi ... Bir süre kenetlendi AFS’li dostlar. Sýk sýk görüþtüler, o güzel anýlarý yadettiler. Paylaþtýklarý o kadar çok ortak sevinç ve hüzün vardý ki... Daha sonralarý okul, iþ, evlilik, çoluk çocuk derken herkes farklý bir yol seçti kendine. Nasýl geçtiðini anlamadan yirimi yýl girdi araya. Artýk, iþ, güç rayýna oturmuþ, çocuklar büyümüþ, yaþlar ilerlemeye baþlamýþtý. Eski þarkýlarý dinlerken gözler yaþarýr olmuþ, eski resimler, kartpostallar ve varsa mektuplar çýkarýlýr olmuþtu ortaya. Ýþte o gunlerde teknoloji imdada yetiþti. Telefon ve adresler deðiþmiþti ancak, internetin sunduðu imkanlar ile bazý isimlerin e-mail adreslerine ulaþma imkaný doðmuþ, yýllar geçse de iliþkisini kesmemiþ sýnýrlý sayýda AFS’li arkadaþ da destek verince geniþ bir arama operasyonuna girilmiþti. Ulaþýlan isimlerle afs’82 yahoo grubu oluþturulmuþtu ayný teknoloji sayesinde. 8-10 kiþi ile baþlayan bu grup þimdi neredeyse 35-40 kiþiye ulaþtý.Her geçen gün de artýyor bu sayý. Çok sýk biraraya gelinemese de e-mail sayesinde haberleþiliyor sýk sýk. Yani, teknoloji sayesinde haberleþip yakýnlaþýyoruz birbirimize. Þimdi hikayenin güzel ve özel kýsmýna geldi sýra ; 2004 yýlýnýn ilk günlerinde bir e-mail geldi afs’82 yahoo grubumuza. Ýzmirli bir afs’82 yahoo grup üyesi arkadaþýmýz sayesinde haberdar olmuþtu grubumuzdan yine Ýzmirli olan ve orada yaþayan Müge S. Yýllar önce kaybettiði bir hazineyi bulmuþ gibi sevinçli ve heyecanlýydý ilk e-mailini gönderirken. Afs ’82 grubunu toparlama konusundaki çabalarýmýz meyvelerini vermiþti, ne mutlu bize! diye düþünmeden edemedim ve ona “gruba hoþgeldin” maili gönderdim fazla zaman kaybetmeden. Nereden bilebilirdim ki , yüzünü bile hatýrlayamadýðým, birlikte hiç bir anýmýzýn olmadýðý ve o ana kadar ‘82 afs’li olmaktan baþka bir ortak paydamýzýn bulunmadýðý Müge’nin 22 yýllýk bir yaþam molasý sonrasý sanal ortamda karþýlaþacaðým gerçek bir dost olacaðýný ... Ýlk mailden bu güne sürekli yazýþýyoruz, aralarda telefonlaþýyoruz, resimler yolluyoruz birbirimize geçen yýllarýn açýðýný kapamak istercesine ve her bir e-mailimizde ne kadar çok ortak yönümüz olduðunu keþfediyoruz hayretle... Sevgili ’82 afs’li dostlar: Umuyorum ki bu güzel arkadaþlýklar paylaþtýkça çoðalacak... Çünkü, biz ayný dili konuþuyoruz ... Þimdi soruyorum size Teknoloji insanlarý yalnýzlaþtýrýr mý ? Çiðdem Narter Birced ’82 AFS’li Ocak, 2004
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Çiðdem Narter Birced, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |