"Yumuþak olma ezilirsin, sert olma kýrýlýrsýn." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Özenle yaratýldýðý belli olan sessizliði bir cep telefonunun anlamsýz, metalik sesi bozar... -“ Ceren Haným’ýn telefonu, buyrun?” -“Merhaba, Ceren Haným yoklar mý?” -“Kim arýyordu?” -“ Ben Bahar, kendisine geldiðimi haber verecektim de” -“ Malesef Ceren Haným þu an bir toplantýdalar, ben aradýðýnýzý ileteyim...” -“ Teþekkürler.” Sekreter iþini baþarýyla yapmýþ olmanýn verdiði hazla arkasýna yaslanýr, beklediði ilk telefon gelmiþtir; ikincisi için de hazýrlýklý olmasý gerektiðini hatýrlar. Aslýnda böyle bir iþ için tutulmuþ olmak ona saçma gelmektedir ama iyi para vermiþtir iþveren. Garip bir kadýndýr patronu, aslýnda oldukça varlýklýdýr, dýþardan bakýldýðýnda huzurlu bir yaþamý olduðunu düþünmektedir herkes. Belki de iþin en cazip yaný, herkesin dýþardan çok farklý sandýðý bu yaþamýn gizine ortak olmaktý. Gülümseyerek yerinden kalktý ve kendisine bir keyif kahvesi yaptý, masada duran yabancý sigaralardan bir tane yaktý ve beklemeye baþladý. Bir saat sonra... Ayný melodiyi yeniden duyarýz. -“ Ceren Haným’ýn telefonu, buyrun?” -“ Merhaba, Dolunay ben, Ceren yok mu?” -“ Yok efendim toplantýdalar.” -“Öyle mi, iletir misiniz ben az sonra çýkýyorum, bilgisi olsun.” -“Peki efendim, ileteceðim.Ancak Ceren Haným ne zaman müsait olurlar emin deðilim.” Telefonu kapatýr ve yandaki odaya doðru ilerler. Bu sýrada camlarý sýký sýkýya örtülmüþ, karanlýk bir odada, siyah bir kanepenin üzerinde büzülmüþ bir kadýn görürüz. Odada sadece bir kütüphane ve kanepe bulunmaktadýr. Kadýn dizlerini karnýna çekmiþ, üzerindeki mavi battaniyeye sarýlmýþ halde durmaktadýr. Yüzü dizlerinin arasýnda yere bakmaktadýr. Birþeylerden korkmuþ, saklanmak ister gibi bir hali vardýr. Kapýnýn vurulmasýyla irkilir. -“ Özür dilerim Ceren Haným rahatsýz ettim, tam dediðiniz gibi oldu, beklediðiniz her iki telefonda geldi, sizin toplantýda olduðunuzu söyledim. Yeniden ararlarsa ne yapayým?” -“ Her seferinde atlat onlarý, hatta benim numaramý deðiþtirdiðimi, beni tanýmadýðýný, nerede olduðumu bilmediðini söyle...Onlarý benden uzak tutmak için ne gerekiyorsa yap! Anladýn mý?!!! Ne gerekiyorsa...Yeniden onlarý görmek istemiyorum!” -“ Lütfen sakin olun, ben ne gerekiyorsa yapacaðým, size bir bardak çay getireyim mi, rahatlarsýnýz.” -“ Onlarý benden uzak tut, sakýn perdeleri açma! Dolunay gökte yükseldiði anda içimde canlanan duygulardan, baharýn kokusu etrafa yayýlmaya baþladýðýnda hissetiklerimden kurtulmam lazým. Kanýmdaki bu zehir beni birgün yalnýz bir kadýn yapacak, bundan çok korkuyorum. Kanýmdaki zehir benim tüm ilkel duygularýmýn su yüzüne çýkmasýný, her gün baþka hayatlar yaþamamý, kaygýsýzlýðýmý, edepsizliðimi, kadýnlýðýmý ortaya çýkarýyor. Ama böyle devam edemem, burada olmaz. Benden çok þey bekleyen insanlar var, sonunda yine yalnýz kalacaðým. Yalnýzlýða tahammülüm yok, aþka tahammülüm yok. Sakin bir hayat istiyorum, içimdeki zehirden kurtulmak ve normal bir kadýn olmak istiyorum. Tek eþliliðe sýcak bakmak istiyorum. Çocuðumun gurur duyacaðý bir anne olmak istiyorum. Entel dantel ortamlarda bulunup bohem bir hayat yaþamaktan, bu hayatýn benden aldýklarýndan býktým. Bahar ve dolunay...Onlarý benden uzak tut!” -“ Radyoyu açmamý ister misiniz? Belki sizi rahatlatýr” -“ Hayýr! Sakýn açma radyoyu, orada çalan melodiler bile benim camý açmamý, dýþarý çýkmamý saðlayabilir. Ýçimde dýþarý çýkmaya çalýþan birisi var, karanlýkta, sessizlik içinde durmalýyým, belki gider...Benim normal, sýradan birisi gibi yaþamaya baþlamam için son þansým bu!” -“ Neden bu kadar korkuyorsunuz?” -“ Elma þekerinin tadýndan...” -“ Efendim?” -“Elma þekeri... Kýpkýrmýzý, dudaklarýmý boyayan, dilimde dayanýlmaz bir haz býrakan elma þekeri...Isýrdýkça içimi gýcýklayan tadý, tenimde býraktýðý ürperti... Yemek için sarfedilen güç, diþlerimdeki zorlanma hissi...Sahip oldukça daha derine gitme, daha fazla tadýna varma arzusu... Daha üzerindeki poþeti çýkarmadan elime deðen yuvarlaklýðý, pürüzsüzlüðü, sertliði... Daha yemeden kanýný ýsýtmasý, daha tadýna bakmadan neler yaþayacaðýný hayal ettirmesi, ilham vermesi, zorlamasý, korkutmasý, sonrasýnda da “ Neden yedim ben bunca þekeri, ay bir sürü kalori hemen yürüyüþe çýkayým” dedirtmesi. Týpký aþk gibi...Aþkýn bana yaþattýklarý gibi...Aylardýr sadece sebze yiyorum, haþlanmýþ sebze, buharda piþmiþ sebze, salata... Kýrmýzý et yememek için zorluyorum kendimi, çikolata, þeker satan yerlerden uzak duruyorum. Beni baþtan çýkaracak herþeyden uzak duruyorum. Aþktan, heyecandan, þekerden, çikolatadan...Yeniden ben olmamý engelleyecek herþeyden uzak duruyorum. 1 hafta kaldý, biraz daha sabretmeliyim.Evet, sabretmeliyim...” Telefonun melodisi yeniden çalmaya baþlar, kadýn korkulu gözlerle telefona bakar. Sekreter kadýn telefona cevap verir: -“ Ceren Haným’ýn telefonu, buyrun? Evet, evet...Peki bir saniye...( kadýna döner) Terziniz arýyor, gelinlik provasý için bu akþam müsait olup olmadýðýnýzý soruyor ne diyeyim? “ -“ Hemen gelmesini söyle, sonra da babamý ara ve nikah tarihini erkene alabilir miyiz sor. Bir an önce olsun bitsin bu iþ yoksa aklýmý kaçýracaðým...” -“ Cemil Bey, Ceren Haným müsaitler, hemen gelebilir misiniz?”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |