..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > OZAN ÖNEN




8 Nisan 2004
Plastiksiz  
Deneysel Bir Aðýt - Öykü

OZAN ÖNEN


GARAJ PÝSLÝÐÝNDE PUSUYA YATMIÞ ÝNSAN YÜZLERÝNDE,YERDEN TOPLANIP 'ÝÇÝLMEYE ÇAILÞILAN NEFES OROSPUSU OLMUÞ ÝZMARÝTLERDE,ELDEKÝ TÜTÜN KOKUSUNDA,YEPYENÝ YOLCULUKLARDA AÇIÐA ÇIKAN ESKÝ HÜZÜN YUMAKLARINDA...


:EGCB:
Gece bitti.Geceler baþladý... Günaydýn sabýkalý bebek dünya!...
Sana, kimsenin bilmek zorunda olmadýðý ve bilse de pek fazla umursamayacaðý bir çocuðun ve telefon hatlarýna sýkýþmýþ bir çiçeðin öyküsünü anlatacaðým.
x
Bu Dünya Ýmparatorluðu'nda bir yerlerde, Wagner kusmuðu yaðmurlara boðulan kara bir þehirde ; paslý çiçeklerin açtýðý tuhaf bir iklimde; Tuhaf adlý bir çocuk, nefesi sýcak bir çiçek arýyordu...
Belirli bir yolu yoktu fakat ayaklarý vardý.
Uykusuzluðu, kendisiyle hesaplaþma arzusunun ve hesaplaþamama korkusunun bileþkesiydi. 'Hiç' olduðunun henüz farkýnda olmadýðý 'bu dünya'da sütün dibinin de kaymak tuttuðu gün sevincinden iflas edebileceðini düþünecek kadar hayalperest ve umutluydu. O günlerde umut, onun için en büyük kötülük deðildi.
Tüm kalbiyle inandýðý hemen hemen bir tek þey vardý : Ýnsanlara okumak deðil yorulmak zor geliyordu. O anlattýkça kendi dünyasýný, Bu Dünya'nýn plastikleri ona daha da fazla saldýrýyordu. Çünkü plastikler , kendilerini anlatmaya cesaret edemeyecek kadar sakat ve boyalýydý. Okudukça yoruldu çocuk , yoruldukça delirdi , delirdikçe doðdu. Doðdu, doðdu ve yeniden doðdu...Oysa , doðum fotoðrafý yoktu Tuhaf'ýn... Þiirsel düzlemlerde koþan Tuhaf, fýsýldayarak duyurdu ilk isteðini :

Doðum fotoðrafým olmadý benim.
Bunu ,
güzel mi güzel bir otopsi raporuyla telafi edin...
Lütfen!
Lütfen ,
cenazeme çelenk göndermeyin .
Plastik kullanmadan seviþin ;
yeter !

Yüreðinin götürdüðü yerlere gitmedi hiç, yüreðinin getirdiði yerleri götürdü hep!.. 'En' Lisesi'nin 'fen' karizmatik olmayan çocuðuydu! Ol'mayý ve öl'meyi bilemeyen cahil çocuk!.. Söyle çiçeðe ; kimsin sen?!...

ben, apýþ arandaki aðustos böceði .
ben, gök-yüzün'den baki kalan o hoþ seda .
tanýþtýðýmýza leyla oldum sevgili !
sevgilim:turuncu nar çiçeði...

Þimdi, hangimizin aklý yerinde ki?! Þimdi hangi dünyada, hangi þehirde, hangi sürüde kavisli yazgýsýyla insanoðlu?.. Tuhaf... Tuhaf ; Bu Dünya Ýmparatorluðu'nun en paslý çocuðu! Adam Olacak Çocuklar Lisesi Mezunu, Patron Olacak Mýyým Acaba'cýlar Üniversitesi 'nin sessiz turuncusu... Apartman kulaðý çanak antenlere fýsýldayarak : Apartmanlar ýþýklý et yýðýný, apartmanlar içi yanmýþ kibrit kutusu, dedi ve utanarak yutkundu..Konuþamadýklarýný tükürdü! Çorak topraklarý özledikçe yoruldu ; ruhunu , apartman karanlýklarýnda bir beden daha küçülttü... Tuhaf, bulunduðu deryadan bihaber balýklar arasýnda, ölümünü dahi sýrýtarak bekleyen soytarýlardan da tuhaf, sessiz sedasýz ne yapýyordu?..

Iþýklý et yýðýnlarý karþýsýnda ,
Paranoyak geveze daktilosu...
Çikolataya bulanmýþ sigara dumanýnda ,
Kambur bir cazgýr gibi aðlýyordu .
Tuhaf : ÝKÝ KÝÞÝLÝK YALNIZLIK'lar ordusu !
Tuhaf : Ýki kiþilik algýlar yanýlmasý .
Paranoyak geveze daktilosu ,
Ankara'nýn karartýlmýþ boyacýsý .
Paslý hayat kokulu sigara dumaný ,
Bayat nefesinin sýcak çikolatasý !..

Sarýlýk geçiren bir sonbahar sonu, vanilya kokulu yaðmurlar getirdi ve Tuhaf'ýn dostlarý ve de dostlarýnýn kuzu postundaki dostlarý ders çalýþmaktan yarýlýrken, o ,ani bir þeyler yapma isteðini açýða vurdu : Þair yumruðunda ROCK ezgisi, þair yumruðunda EKMEK kavgasý, þair yumruðunda TÜTÜN kokusu!.. Üçüncü çoðul þahýslar pek bir acaipti doðrusu! Tuhaf, platonik orgazmlardan býkýp sustu. Koþtu,koþtu... Lacivertti, mordu, turuncuydu, karaydý, kýrmýzýydý...Renk seçiminde hep yalnýzdý. Tüm renklere küsüverdi. Kanatlandý. Kanatlarý parmaklarýydý... Ýçini, kanatlarýyla fazlasýyla kurcaladý ve bir gece vakti yalnýzlýða karþý ruh mastürbasyonu yapmaktayken soluk soluða kendi içine kusuverdi : KAOTÝK YALNIZLIK MANÝFESTOSU!..

Heba edilmiþ hayatýmýn kartvizitiyim.
Gitar soloyla terbiye edilmiþ kahverengi film jeneriðiyim.
Figüran benim.Kameraman benim.
Kahraman benim.Yönetmen benim!..
VERY SPECIAL THANX TO PAIN!

Ellerimden tutun ve beni çorak topraklarda sürükleyin, diye baðýrdý Tuhaf...Sonra,çok sevdiði bir cümleyi mýrýldandý: ''Bilmezlik ile ne hoþtum;hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý.''(*) Kendi filminin galasýnda içi boþ sinema salonuydu.Yönetmen de o'ydu ; seyirci de!..Kliþeler, kendi dilinde söylenemeyecek kadar solgundu. Ruhu hastaydý. Sise, karanlýða, delilere, yaðmura ve deforme hayatlara cinsel bir haz duygusundan da öte bir ilgi duyuyordu. Küçüklüðünde simetri hastasý olduðunu hatýrladý ve tüm gördüklerinin ve de göremediklerinin asimetrik bir bütünlüðün simetrisi olduðunu anlayýnca rahatladý. Kýrmýzý yaðmurluðu, kýrmýzý eldivenleri, kýrmýzý pantolonu ,kýrmýzý çizmeleri olmayýnca aðlayan çocuktu fotoðraf albümünde.Büyüdü , kaosa inandý. Sonra, kýrmýzýya olan ilgisini býçakladý. Peygamber olduðunu sanacak kadar narsis deðildi ama günahlarýna muazzam bir hayranlýk duyuyordu. Belirtisiz bir hayat tamlamasý kurdu ; yazarken beynine kan sýçrayanlardandý. Yine, küçüklüðünde hiç delireceðini hissetmediðini anýmsadý ve kendisini yalýnkýlýç bir iç savaþýn içinde buluverdi! Kaosun tutunanlarýndan deðildi çünkü...Tuhaf, kendi ilhamýnda sessiz sakin boðuldu.
Beceriksiz bir hayalperestti. Çocukluðuna geri dönüþler,boðulmalara açýlan taze yelkenlerdi... Özledi,özledi,özledi... Çizgi filmler dünyasý olsun istedi. Musluða baðlý hortumu koynundan içeri sokup deliler gibi ýslanmak istedi. Kahkahalar atarken aðlamak...Babasýnýn yanaklarýný kahkahalar atarak sýkmak ,annesinin eteðine 'acýktým' diye sarýlmak... Marketteki kasiyer olmak istedi. Köþe baþýnda baðdaþ kurup oturan çiçekçi... Tarlanýn çamuruna nasýrlý ellerini bulayan çiftçi... Yangýný rüyalarýnda su gibi gören itfaiyeci... Özledi Tuhaf,özledi. Onlar gibi düþünebilmek istedi. Sonra, tüm bunlarýn dýþta mümkün olsa da , içte , bozkýr köylerinden de uzak istekler olduðunu anlayýnca fena halde yalpaladý... Bozkýrdan da sarý bir sonbahar sonu, bozkýr köylerinden de uzak bir yalnýzlýk saðanaðýna tutuldu... Tuhaf, aniden yerinden kalktý ve dilini yutana kadar koþmaya baþladý... Yaðmur,baðlama týnýsýnda yaðýyordu... Su damlacýklarý, teninin her gözeneðini teker teker öpüyordu. Koþtu Tuhaf, koþtu... Geçmiþinin formasýný üstünden çýkardý ve Yalnýzþehir'in boþ tribünleri önünde diz çöküp kayýverdi ; dizlerini kanattý. Deli gücü dedikleri þey, Tuhaf'ýn dizlerinden akan kandý. Yavaþça, gökyüzüne baktý ; kimse yoktu... Kara þehirlerin asitli spermlerine dönüþen yaðmur damlacýklarý , gözlerine küçük demir bilyeler gibi düþüyordu. Saçak altýna saklanmýþ boklu güvercinler , baca diplerinde kurum lekesiyle vaftiz edilmiþ kuzgunlar , kapý eþiklerinde ýslanmýþ tüylerini yalayan donuk gözlü kül rengi kediler, griler, maviler, siyahlar Tuhaf'ýn 'atamadýðý' golü çýlgýnlar gibi alkýþlýyordu... Onlar, Bu Dünya'nýn karasýna bulanmýþ plastik gölgelerdi...Canlý oyuncaklar!.. Kýzmadý Tuhaf, kýzmadý. Çünkü kötüler beyaz giyer...Çünkü kimse 'ben kötüyüm' diyemez ki... Tuhaf, baþýnda diz çöktüðü çamur birikintisine (tarihte yazýlý her kötülüðün, yüzsüzce, tarihe kara bulut gibi tekrar çökeceðini bildiði için) kaybolacaðýna aldýrmadan þu sloganý yazdý iþaret parmaðýyla : KIRMIZIII?.. siyaaahhh!.. KIRMIZIIIII?... siyaaaahh!.. EN BÜYÜÜK?.. yalnýzlýk!..
Yalnýzlýk, onu 'geðirmiþti' BU DÜNYA'ya karþý...
Gün bitti. Günler baþladý...
Tuhaf, düþlerindeki düþüþlerine kýrmýzýya ve siyaha zaafý olan bir ortak aradý.Görmek istediklerine deðil ,inanmak istediklerine inanan bir ortak. Kötülüðün en ahenklisini görüp, çamurda yuvarlanýp, aðlayýp,aðlayýp,aðlayýp en karanlýk dehlizlerden çiçeklerle çýkabilmek için. Bu dünyanýn plastiklerine aldýrmadan koþup, sarýlýp,sarýlýp,sarýlýp aþýk olduklarý anda nefessizlikten ölebilmek için. Telefonlara sarýldý Tuhaf, telefonlarý açan olmadý. Kapýlarýn zillerine bastý Tuhaf ; açan yine olmadý.., Olamadý Tuhaf, ölemedi de. Bu Dünya'nýn kapý zilinin tam üstüne kocaman bir 'HEP' yazdý; içindeki 'HÝÇ'i karalayabilmek için. Dedim ya ; umut onun için henüz en büyük kötülük deðildi. Halüsinasyonlarla harmanlanmýþ cümleler kurdu Tuhaf :

Delilerin kapý zili olmaz , dedi bana ;
fark ettim ki
günlerdir kapýmý çalan yok.
Günlerdir kapýmý çalan yok
ve ben
bana bunu söyleyen kiþinin
'kendim' olduðunu sanýyorum
veya
günlerdir 'kapýmýzý'çalan yok .
ÝZNSÝZ , GÖLGESÝZ , PLASTÝKSÝZ
ayyaþ bir rengin içinde seviþmekteyiz .
Bir ses ,
telefonda ve rüyalarda
bedenleþebilecek kadar uzaktaysa ;
sessizliðin bir ses olmasý muhtemeldir .
Günlerdir,..
Günlerdir deli olmadýðýmý bilecek kadar deli
ve kapýmý çalmadan da
beni sevebilecek kadar iyi ,
ÝZÝNSÝZ , GÖLGESÝZ , PLASTÝKSÝZ
biri var...

-dý...Tuhaf,düþlerini kanatacak çiçeðini bulduðunu sandý. Senkronize düþ'üþlerini nar çiçeðiyle yapacaðýný sandý...'' Hayranlýðý o dereceye vardý ki ; yere düþtü ve kendinden geçti.''(**) Baþka bir kutup yýldýzý bulamadý. En parlak yýldýzý deðil ; sönük fakat yine de 'yýldýz' olan bir yýldýzý aradý...Kusamadý Tuhaf ,kýpýrdayamadý... Nar gibi daðýldý : Paramparça,kan kýzýlý!.. Çamura birlikte bulanmalýydýlar ve birlikte doðrulmalýydýlar her yenilgi yudumunda. Paramparça olacaksalar,birlikte karýþmalýydýlar kýrmýzýya... Bir leke býrakmalýydýlar 'bu dünya'ya-inat ve heyecanla-... Nar lekesi çýkmaz(dý) çünkü!.. Sonra,sarýlarak düþerlerken dejavulaþmýþ koridorlardan,nar çiçeði elini býraktý Tuhaf'ýn... Tuhaf,daha önceleri de içinden geçtiðini anýmsadýðý her yalnýzlýk koridorunda yeniden, yeniden, yeniden yalnýz kaldý... Tuhaf, hiçbir þey yapmadý. Hiçbir þey yapamadý ; bu dünyada olmasa da dünyada bir yerlerde izinsiz, gölgesiz, plastiksiz birileri hala var,..

Birlikte düþelim sevgili nar,
birlikte parçalanalým!
Kýrmýzýya
birlikte bulanalým ve
birlikte yutkunalým her boðulmada!
Ne yanmýþ þeker koksun tenimiz,
ne de vanilyalý afrodizyak!..
Birlikte yapýlan içgüdüsel bir düþ'üþtür aþk
ve aþk ,
alev alev yakan gözükapalý bir öpüþtür yar!..

Takvim yapraklarýnýn hiç koparýlmadýðý Uzak bir þehirde, garip gölgelere yanaklarýný okþatan birisi var. Her geçen gün deðerini yitiren bir zaman kavramý var. Her geçen gün, farkýna þiddetle varýlan bir 'biz' var... Ýki kiþiden daha kalabalýk bir 'biz' bu. Yarýsýný sen tanýyorsun sevgili ; yarýsýný ben , dedi çiçek. Kalbinin manyetik kutbunu yitirdi Tuhaf... Kutup yýldýzý silindi gökten! Istanbul - Ankara...Yaðmur kovalarken!Yaðmur kovalarken, gökyüzünü andýran bir yüzü ve huzurlu bir kucaðý arama yolculuðu!.. Yurtsuzluk, der ,ýslýk çalýp koþardý Tuhaf... Cümleler, kalem tükürüðü!.. Acýtarak, ýsýrarak kendi parmaklarýný, gayriciddi bir halde ,derin uyku hallerinin yaþattýðý o sevimsiz kuþbeyinlilik anlarýndan birinde Red Kit'ten daha seri bir þekilde kibritini çýkarýp sigarasýný yaktý Tuhaf... Duman yaktý gözlerini. Tüm yalnýzlýklarýn canlý kalkaný olmak istedi hemen ; kelimelerinin ucuna susuturucu taktý ve James DEAN'den daha fazla kýsarak gözlerini, dumanýný bu dünyanýn karasýna bulaþtýrdý. Duyumsadý sesini sessiz sevgilinin... Marilyn MONROE'nun kaçmýþ çorabýndan daha deðersiz hissetti kendisini ya da NIETZSCHE'nin býyýk telinden... Aþýk Veysel'in baðlamasý gibi ; kör ve acýmtýrak bir illüzyondu hayata karþý!..
Yalnýzca, bir 'çift' göz bilebilir gök-yüzü'nde yýldýz avlamanýn hiç kimseyi yaralamadýðýný... Kör ve acýmtýrak bir illüzyon deðilse ömrünüz ey yalnýzlar ; üzülmeyin! BÝR ÇÝFT GÖZ, YALNIZ DEÐÝLDÝR!.. Sizce de tüm dejavular birer öksürük deðil mi? Her karanlýk koridor, tanýdýk birer yalnýzlýk gibi!
Þimdi, bir çift gözden daha büyük bir teselli Tuhaf'ýn istediði.
Bambaþka bir sýðýnma duygusu aradý Tuhaf ; sözcükle , ritm ile , düþünceyle.
Beyinsel bir gücün ona ulaþtýrdýðý her düþsel tenin özlemiyle... Ürktü Tuhaf,ürktü... Delimtýrak bir týkýrtý duydu!..Ne söyledikleri anlaþýldý,ne de SÖYLEYEMEDÝKLERÝ...Dosya kaðýdýnýn hayalarýný buruþturdu , Bu Dünya Ýmparatorluðu'nun mahþeri turuncusuna tükürdü... Nar çiçeðine küfretti : Rengarenk kýrýlmalar yarattý... Naylon poþetleri kovalamaya devam etti ; çocukluða merhaba!.. Yolda duran küçük bir taþý tekmeleye tekmeleye eve kadar götürdü... Basamaklarý saydý...Otomobillerin plaka numaralarýný tek tek okudu...Herkesin ortak olarak yaptýðý fakat bu þeyleri bir baþkasýndan duyunca sanki bunlarý yapan birisinin varlýðýný ilk kez duyar gibi þaþýrdý... Ýlk kez anlamsýz bir þeyin de anlamlý olabileceðine inandý ve çatlak heriflerin patlak prezervatiflerinden daha kaygan zeminlerde yürüdü! Yaðmurlu bir regl günü tabancasýný çektiiiii....ve ýslattý tüm palyaçolarýný Bu Dünya Lunaparký'nýn!.. Hiçbir þey olmamýþ gibi davrandý çünkü hiçbir þey olmamýþtý... Cebinde ruhsatsýz bir su tabancasý vardý...Küçüklüðünde apayrý dünyalara gittiðini hissettiren þeyi ona büyüdüðünü söylediklerinde yaptý :Yataðýnýn altýna saklandý...Bu yüzden tüm zamanlarýn en çok iz'lenen ölümüydü!
Ayakkabýlarýnýn baðcýklarýný birbirine düðümledi , naylon poþetlerin uçuþmasý için haftalarca bekledi Yalnýzþehir'in çýkmaz sokaklarýnda. Derken, son bir kez elini uzattý gökyüzüne doðru ve dudaklarýndan derli toplu bir itiraf metni uçuþtu... Çünkü o,uçuk kaçýk dikenlerin çirkefliðinden býkarak uzak þehrin papatyasýna hak ettiði sýcak nefesi vermek istedi..,Tuhaf'ýn DERLÝ TOPLU KARA SESSÝZLÝÐÝ eþittir DERLÝ TOPLU ÝTÝRAF METNÝ :

Seni elime alýp külünü iç'ine dökeceðim!.. Acýtan tadýný, uyuþmuþ parmak uçlarýmla bulmaya çalýþýyorum. Biliyorsun ya uçtayým, ya da uçtayým. Sevmenin dumaný çok!.. Sevmenin nedeni yok çünkü seni neden sevdiðimi bilmediðim için seviyorum. Benden baþka hiç kimse, seni ,bir gece yarýsýnýn siyah çeyreðinde düþler üstü izler býrakarak uyandýramaz . Bu Dünya'nýn, Bu Hayat'ýn dýþýnda bir yerlerde, belki de DÜNYAda, bir plastiðin hissedemeyeceði uç noktalarý hissettiremez . Sarýlarak uyumak istiyorum sadece. Sonsuza deðin, alýþkanlýk olmayan bir güven ile. Bir kardeþ gibi ve bir kardeþ gibi deðil. Dosttan öte,sevgiliden yakýn! Düþ tadýnda ama zehirli?..Hayýr ; sevimli ve yeni uyanmýþ keyifli bir bebek gibi. Görülmemiþ bir rüya gibi.Zamansýz bir dünya gibi.
Uzakla yakýný karýþtýrdýðým yakýn bir zamanda ' zamansýz ' bir rüya gördüm ; biliyorum. Ýçim , öylesine bir hal aldý ki anlatmayý mümkün kýlan tüm yetilerimi yitirdiðimi hissettim. Sonra , bir ýþýk gördüm... Ýçim , acýdý yine... Ardýndan vazgeçtim, dedim ama vazgeçemedim. Her gün , yeni bir tekerrür benim için. Zaman yok ; biliyorum. Bu yüzden zamansýz bir rüya da yok! Peki , ne zaman düzelirim ben?!.. Zaman yoksa, ' Ne zaman?' da yok sevgili...Ýç beni , ZAMANSIZ RÜYALARINA ALET ET!.. Ýç ki ; soðumadan tenimiz , yarýlanmadan ömrümüz, saralým açýk yaralarýmýzý...Sevmenin yarasý çok .
Yaþasýn ' DOSTTAN ÖTE,SEVGÝLÝDEN YAKIN ' bayramlarý!.. Yaþasýn ' dosttan öte, sevgiliden yakýn ' bayramlarý!.. Köpük köpük biralar denizi , içimdeki aptal þaire çarpýyor dalgalarýný.. Yaþasýn ölmüþ þairlerin bayramý! ‘Boþ ver'lerle tüket satýlýk intiharlar mevsiminin intiharlarýný!.. Kazalarým, kayýplarým, günahlarým, rüyalarým, kýrmýzýlarým, aðlayýp aðlayýp baðýrmalarým, içini ýsýtan kahkahalarým , yalanlarým, kapý yumruklamaktan çürüyen parmaklarým, çocukluk fotoðraflarýmdaki doðallýðým var hayali balkon intiharlarýnda! Balkon eþittir hayali intihar!..Ýntiharla ölçmeden cesaretimi,sarýlarak sar yaralarýmý...'' Anka kuþu gibi yalnýzlýðý alet edin!Öyle hareket et ki; adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun. '' (***) Kýzma bana ; insaným. Ýnsaným. Ýnsaným!.. Sen, türkülerde anlatýlan sevgiyi ararken;ben, aptal þaire aþýk çürük organlarla yattým. Benden nefret EDEMEDÝN... Çünkü ben her þeyi,boyamadan yaþadým. Sorularý sevemedim. Fakat bir þekilde anlattým ve BU DÜNYA’yý sorgulayan sorular sordum. Çünkü sen bende, ' hýrs yapýlmýþ günlük sevgiler 'i deðil, türkülerde anlatýlan, dokunmaya kýyamayan, AÐLATAN, AÐLATAN, AÐLATAN sevgiyi buldun. Ben kendimi Rock'n'Roll seviþmelere kaptýrdým. Yine de ; ne hissediyorsan boyamadan anlatabileceðin bir tek ben vardým, biliyorum. Biliyorum! Sana, sadece ikimizin konuþtuðu bir dil yaratýyorum...
Saçlarýndan çekip dudaklarýný kanatarak öpüyorum. Boynunda sýcak bir nefesin külleri var þimdi!.. Sen, kalbinin daha aþaðýlarda attýðýný hissettiðin anlarda bile benim garip gölgeme aþýk oldun. Sevmenin boyutu yok!.. Þimdi bir kasiyerin gözlerinde gözlerin. Bir itfaiyecinin alevli rüyasýnda düþlerin.. Bir çiftçinin nasýrlý ellerinde ellerin.. Sýmsýcak bir nefes gibi çiçeklerim... Kendi hikayemde,sol avcumun iç'inde 'ol'mayan kalp çizgimin üstünde yalnýz baþýma susuyorum.Senden sadece seni istiyorum... Gözlerde bir ýþýk uyuyakalmýþ, ýþýk hýzýndan fazla bir hýzda bakýþlar ok gibi delip geçiyor tüysüz kalp duvarlarýný...Oysa ben, Gözlerin Ýçine Bakmaktan Utananlar Tarikatý'ndandým. Özlemeyi özlediðim gibi, sarýlýp UYUyamaMAYI özlüyorum þimdi!..Þimdi , bir çift gözün yalnýzlýðýmý bozmasýný özlüyorum. Garaj pisliðinde pusuya yatmýþ insan yüzlerinde, yerden toplanýp 'içilmeye' çalýþýlan nefes orospusu olmuþ izmaritlerde, eldeki tütün kokusunda, yepyeni yolculuklarda açýða çýkan eski hüzün yumaklarýnda, yeni tanýþýlan insanlarýn sesindeki o garip heyecanda... Seni, göðüs kafesimin kemik parmaklýklarýnda birikmiþ bira þiþeleriyle 'SENÝ SEVÝYORUM' yazarak seviyorum! Ellerimden tut ve beni çorak topraklarda sürükle...
x
Bir kiþi deðildi Tuhaf... Liman deðildi o. Riskti. Bazen korku dolu bir rus ruleti, bazen açýlmamýþ kartlarla süren poker gibi...Çay tabaðýnda asimetrik bir güzellik yaratan, küp olmayan, dikdörtgenler prizmasý þekerler gibi...Eriyebilirdi. Çayýn yanýnda uçuþan tavla pullarý gibi....Savrulabilirdi. HEP ÇÝÇEKLERÝ'yle dolu bir buket , bu riski ne kadar taþýyabilirdi ki?.. Birlikte yalnýz olmak ama beraber yalnýz olamamak. Aslýnda bütün mesele bu... Düþüncenin olaðan seyrinin farkýna varýp sýrf gidiþatýn kliþeleþmiþ yoluna inat, aniden ,düþündüðün þeyin aksini düþünmek...Seni kýskanan bir sürü gözün , yalnýzlýðýnýna aldýrmadan hala inatla sana saldýrmasýný tepkisizce izlemek... Ani bir þeyler yapma isteðini açýða çýkarmak ya da her zaman olduðu gibi kendi içine kusuvermek... Hiç tanýmadýðýn birisine gidip ona sýmsýcak bir MERHABA demek... Sen kendini tanýyor musun ki?!Dengenin dengesizliðinde yürümeyi denedin mi?..Neyzen’in nefesinden Nazým’ýn yumruðuna geçip gidebildin mi?
Sonra , tanýmadýðýn yalnýzlarla birleþip yalnýzlýklar ordusunu yenme umudu biriktirmek...Borsayý takip etmeden de yaþanabileceðini göstermek. Çorak topraklar üstünde çýrýlçýplak bir ruh ile dertleþmek ya da dertleþememek... Yastýðýnda, HEP ÇÝÇEKLERÝ'nin kokusunu istemek ama HÝÇ'liklerle dolu bir rüyanýn iç'inde kaybolmak...Uyandýðýnda , HOÞÇA KAL'lardan yapýlmýþ bir uçurtmanýn kopmuþ kuyruðunu yanýbaþýnda bulmak...Aðlamaklý bir sýzý duyuvermek boynundan aþaðýda ; göðüs kafesinde hapsolmuþ bir baþka sen'in iç'inde..
HOÞÇA KAL , veda sözü olmadýkça güzeldir bir de formalite olmadýkça... Geriye ne kalýyor þimdi? Yalnýzlýk : BÝR , Hayat : SIFIR!..
Halikarnas Balýkçýsý, yaþamýn tanýmý yoktur ,diye baðýrýyor sevgili...Ben,kendi yolumda sessiz ve yalnýzým.
Sen, Tuhaf'ýn hikayesini dinleyen aðustos böceði!.. Sen ; hayali sevgilisinin apýþarasýnda tembellik yapan Tuhaf'ýn ,kýrmýzýlar iç'indeki benzeri!.. Avanak romantizmle yazýlmýþ cümleleri okumana gerek yok artýk!Ýnsanoðlu pek kalabalýk ve de yalnýzdýr... GÝT!.. Bu Dünya Ýmparatorluðu'nun katý gerçekçi tokadýný yüzünde hisset hadi , BU DÜNYAdaki umutlarýn ahþap yangýn merdiveni!..Lanet olasý Bu Dünya'yý DÜNYA yapmak için bir kere de olsa 'çeneni kapayarak kusmasýný' öðren artýk!.. Tanýmadýðýn insana git. Kendine git. Çocukluðuna git. Cilalanmýþ fayanslarý batýr... Takým elbiseleri batýr... Karþýlýksýz aþkýný batýr... Ulaþamadýðýn þehirlerin gemilerini batýr!Sesinin kötü olmasýna aldýrmadan söyle þarkýný..Baðýr!..Tanýmadýðýn insana sarýlamýyorsan , yastýðýna sarýl!..Çünkü ''Küle deðil,ateþe üflemelidir.''(****) Ya da boþ ver her þeyi... 'Þey' sayýlamayacak kadar var olan þeyleri dahi... Belki de uyku,en dürüst kurtarýcýmýzdýr. Sahiden de uçmasýný öðrenemeyecek kadar plastik olduðun için uyuyorsan , iyi uykular yalnýzlýðýn þarkýsýný fýsýldayan aðustos böceði... Ýyi uykular sana sabýkalý bebek dünya!Çünkü GECE BÝTTÝ , GECELER BAÞLADI...

Ozan Önen , Aralýk 2003 , Ankara
korsankalem@hotmail.com
www.ozanonen.cjb.net

(*),(**),(***) Leyla ile Mecnun , FUZULÝ
(****) Divân-ý Lügati’t-Türk , Savlar , KAÞGARLI MAHMUT


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: düþüncem
Gönderen: þebnem / ist
25 Nisan 2004
Çok beðenerek okudum. Düzyazý kýsmý da þiirler de çok güzeldi. Ýmgelerle dolu betimlemenizi okurken etkilenmemk elde deðil. Keþke buraya aktaran arkadaþlar biraz daha özenli aktarsaymýþ yazýnýn þiirselliðine katkýlarý olurmuþ. Kutlarým sizi.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


OZAN ÖNEN kimdir?

Ozan ÖNEN Kimdir? Bu özgeçmiş metni, ODTÜ Genç Yazarlar Topluluğu Başkanı Ozan ÖNEN’in yaptığı çalışmalar hakkında kendisiyle yapılacak olan bir röportajın ön görüşmeleri sonucunda, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencisi ve 2003 ÖSS EA Puan Türü Türkiye İkincisi - Sözel Puan Türü Türkiye Üçüncüsü Hatice Ümran EVREN tarafından, genç yazar Ozan Önen’i daha iyi tanıtmaya yönelik hazırlanmıştır. Söz konusu röportajın ‘‘ODTÜ Öğrencisi Ozan ÖNEN, hayata yapılmış bir şaka gibi ’’ başlığı altında ve ÖSS dönemi öncesinde , genç insanların meslek seçiminde daha dikkatli olmaları, sevdikleri bir mesleği icra edebilmeleri açısından olumlu etkiler yaratabilmesi ve istisnai yaşam öykülerinin de olabileceğini göstermek amacıyla saygın bir yayın organı tarafından yayımlanması düşünülmektedir. İletişim: Hatice Ümran EVREN – Boğaziçi Üniversitesi Superdorm Yurtları – Etiler / Beşiktaş - İSTANBUL Ozan ÖNEN, 1984 yılı Şubat ayında babasının görevi nedeniyle bulunduğu Kırklareli’nde doğdu. 1995’te Ziraat Bankası’nın açtığı resim-afiş yarışmasında birinci oldu. İlköğrenimini Balıkesir Susurluk Anadolu Lisesi’nde; ortaöğrenimini ise 1999 Yılı Orta Öğrenim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı sonucu Türkiye 759. ’su olarak girmeye hak kazandığı Aydın Fen Lisesi’nde tamamladı. Susurluk’ta bulunduğu yıllarda amatör bir rock grubunda kısa süreliğine baterist olarak müzik yaptı. Sekiz yıl süreyle lisanslı olarak futbol oynadı ve oynadığı takımlarla dört il şampiyonluğu yaşadı. Çeşitli dönemlerde Türkiye Futbol Şampiyonası’nın Bilecik, Eskişehir, Sakarya, Karabük ve Bursa gruplarında forma giydi ve yedeklikten takım kaptanlığına kadar çeşitli zaman dilimlerinde oynadığı tüm takımlarda forvet veya santrfor oyuncusu olarak yer aldı. Futbol başarılarının en göze çarpanı Susurlukspor Yıldız Futbol Takımı’yla elde ettikleri Türkiye Futbol Şampiyonası Yıldızlar Kategorisi 1998 Türkiye Beşinciliği’dir. 1999 Yılı Okullar Arası Türkiye Futbol Şampiyonası’nda Susurluk Anadolu Lisesi futbol takımının hiç gol yemeden ‘on bir’ gol atıp bölge şampiyonu olduğu Sakarya ayağında, ‘yedi’ golle Marmara Bölgesi Gol Kralı oldu ve Sakaryaspor gözlemcileri tarafından Sakaryaspor altyapısına davet edildi. Bu turnuvanın ardından şampiyonanın Karabük ayağında BEŞİKTAŞ menejerleri tarafından BJK altyapısına davet edildi ve Aydın Fen Lisesi birinci sınıf öğrencisi olduğu yılın yaz döneminde BJK’nin B-Genç takımıyla antrenmanlara çıkmaya başladı. Kısa süre sonra belinden bir sakatlık geçirerek BJK’nin lisanslı sporcusu olamadan İstanbul macerasını sona erdirdi ve Aydın’daki okul hayatını sürdürdü. Aydınspor’da ve okul takımında futbol oynamaya devam ettiyse de kronik bel rahatsızlığı sebebiyle bir daha başlamamak üzere lise son sınıftayken futbolu bıraktı ve yazınsal hayatına daha geniş yer ayırma fırsatı bulmuş oldu. İlk olarak on beş yaşında, Aydın Fen Lisesi Öğrenci Dergisi “eFENin DÜNYASI”nda yazıları yayımlanmaya başlanan Ozan ÖNEN, lise hayatı boyunca edebiyatla ilgili katıldığı üç yarışmada Samsun Valiliği, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nden olmak üzere üç ödül kazandı. Bunların en kayda değer olanı “Atatürk’ün Samsun’a Çıkışının 81. Yılında 81 İlden 81 Genç” projesi kapsamında ‘Deniz Kabukları’ adlı eseriyle Aydın İl Birincisi olarak katıldığı etkinliklerde Samsun Valiliği tarafından verilen ve 19 Mayıs 2000’de Mustafa Kemal ATATÜRK’ün manevi kızı Ülkü ADATEPE’nin elinden aldığı ödüldür. Bir yıl sonra, lise ikinci sınıf öğrencisiyken katıldığı İl Atletizm Şampiyonası’nda 100 Metre Koşu dalında 11. 27’lik derecesiyle Aydın İl Üçüncüsü oldu ve aynı yıl, okul dergisi editörlüğünü Mehmet Dönmez’le birlikte şu an İTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde öğrenimine devam eden Aslı SABANCI’dan devraldı; adı ‘GÜNEBAKAN’ olarak değiştirilen Aydın Fen Lisesi İki Aylık Kültürel Öğrenci Dergisi’nde öyküleri ve kitap-yazar-sinema analizleri yayımlandı. Aynı yıllarda, şu an Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğrencisi Mehmet DÖNMEZ ve Sabancı Üniversitesi Doğa Bilimleri ve Mühendislik Fakültesi öğrencisi Asil BÜTÜN isimli iki sınıf arkadaşıyla birlikte, biyoloji dalında, Prof. Dr. Ferda AKAR gözetiminde hazırladıkları iki bilimsel projeleri vardır. Fen Lisesi yıllarında yazar olmayı kafasına koyan Ozan ÖNEN, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisidir. 2002 yılı Mayıs ayından bu yana, kurgusunu ‘Kaos Fiziği’ temeline oturttuğu; inandıkları ütopya peşinden koşan kahramanlarını zaman, delilik, rastlantı, iktidar, uzak, çamur, arayış, intihar, hayal ve toplumsal ikiyüzlülük olgularıyla işlediği – psikolojik yönü ağır basan- ve insanoğlunun kendi felsefesini oluşturmaya çalışırken verdiği savaşımı kaotik öğelerle ortaya koyma kaygısı güden deneysel romanı üzerinde çalışmaktadır. Eş zamanlı olarak kısa ve uzun metrajlı film senaryoları halinde de aynı konuyu işlemektedir. Çeşitli dergilerde yayımlanan ve ‘novella’ diye de tabir edilen uzun öykülerinin ve aydınlarımızla yaptığı röportajlarının dışında, 1999 yılından beri hazırlamakta olduğu ve henüz kitaplaştırmadığı ROCK’n’ROLL SEVİŞMELER isimli bir şiir dosyası vardır. Üzerinde çalıştığı diğer metinler; deneysel anlamdaki kısa metrajlı çeşitli film senaryoları ve fikri ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü öğrencisi 2001 ÖSS Sözel Puan Türü Türkiye İkincisi Kutalmış Gökalp İNCE’ye ait; olay örgüsü ‘57. Alay’ etrafında dönen, Çanakkkale’de olduğu gibi savaşmanın da gerekli olabileceği olgusunu savaş karşıtı bir havayla yansıtan ve amacı dünyanın neresinde seyredilirse seyredilsin herkeste aynı hissi uyandırmaya ve tüm savaş filmi klişelerini yıkmaya dönük ‘1915’ adlı uzun metrajlı film senaryosudur. Bunun yanı sıra, ODTÜ’deki İranlı öğrencilerle görüşme aşamasında olduğu ‘İran Belgeseli’ projesi de mevcuttur ve 2005 yılında ikincisi İran’da düzenlenecek olan Türkiye-İran Edebiyat Günleri’ne iştirak ederek İran’ı yakından tanımayı ve söz konusu belgeseli tamamlamayı hedeflemektedir. Son olarak, Türkiye genelinde yayımlanan ve LeMan Dergi Grubu’na ait ‘Kaçak Yayın’ adlı edebiyat dergisinin “Yazınsal ve Düşünsel Geliştiricilik Seminerleri” kapsamında yaptığı Türkiye elemeleri sonucu ülkemizin saygın yazar, şair ve eleştirmenlerinden teorik dersler almaya hak kazandı ve Günebakan Dergisi Aralık 2001 sayısındaki KAOS adlı köşesinde, sokakta rastlayıp hayatını ‘Çamurun Dibindekiler ve Papağanlar’ adıyla öyküleştirdiği akli dengesi bozuk evsizin, Aydın’da organ mafyasınca öldürülüp organlarının çalındığı haberini aldığı günden beri, süresini kendisinin de bilmediği bir yas ilan ederek aktif olarak yazı yayımlatmaya ara verdi. Bu haberin asılsız olduğu ve öldürülen evsizin bir başkası olduğu anlaşılınca yazmaya ve yaratmaya devam etti. Ayrıca; düzenli periyodlarda olmamakla birlikte çeşitli internet sitelerinde yazıları yayımlanan ve edebiyatçı dostlarıyla birlikte; Bilkent Üniversitesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü öğrencisi genç tiyatrocu Onur GÖRÜNMEZ’in ve Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencisi genç şair Eren AĞIN’ın projelendirmekte olduğu çeşitli fanzin, alt kültür çalışmaları ve yayınevi projeleri içerisinde yer alan ÖNEN, ODTÜ Sinema Topluluğu, ODTÜ Medya Topluluğu, ODTÜ Kitap Topluluğu, ODTÜ Edebiyat Topluluğu ve ODTÜ Felsefe Topluluğu gibi öğrenci kulüplerinin üyesidir ve akademik danışmanlığını ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İNAM’ın yaptığı ODTÜ Genç Yazarlar Topluluğu’nun kurucu-başkanlık görevini yürütmektedir. Yürütme Kurulu üyesi olduğu ODTÜ Psikoloji Topluluğu’nun Türkiye genelinde çıkartacağı otoPSİ ve daha önce de çıkartmakta olduğu PSİKOLOJİ DENEMELERİ adlı iki psikoloji dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapan ve bu dergilerin yeni sayılarının son hazırlıklarını topluluktaki arkadaşlarıyla sürdürmekte olan Ozan ÖNEN, aynı toplulukta Oyun ve Sinema alt biriminin düzenleyeceği ‘FRP’ organizasyonu için oyun teması olarak belirlenen ‘İkinci Charles Dönemi-1666 Londra Büyük Yangını’ adlı oyun metninin şair, sakız tüccarı, soylu kadın gibi bazı karakterlerini kaleme almaktadır. Türkiye’nin sayılı öykü dergilerinden KÜLöykü’de öyküleri, saygın gazetelerimizden Cumhuriyet’te haberleri ve bazı metinleri yayımlanan genç yazarın, sayılabilecek bazı ilgi alanlarının başında Seri Katil Psikolojisi, Komplo Teorileri ve Ütopyalar, İntihar ve Delilik Kavramları, Felsefede Uygulanabilir Akıl Yürütme Yöntemi ve Felsefe-Yapay Zeka İlişkisi, Fizikte Kaos Kuramı ve Kelebek Etkisi, Bilinçaltı Karakalem Çizimler, Organizatörlük, Dergicilik ve Arşivcilik gelmektedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bulunan bazı maddeleri ihlal ettikleri gerekçesiyle ‘uydu sahibi ülke hükümetleri’ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezninde felsefi ve hukuki boyutu önemli çok büyük bir dava açmaya hazırlanan genç yazarın, ilerleyen günlerde gerçekleşmesi kesinleşen son projesiyse; Türkiye çapında yayınlanacak olan ve ünlü yazar Oğuz ATAY’a bir nevi vefa borcu ödeme kaygısı güden, TUTUN(A)MAYANLAR adlı sinema, edebiyat ve tiyatro dergisidir. Birleşmiş Milletler vasıtasıyla, tüm dünya ülkelerinden gençlerin yazdığı ve tüm dünya dillerine çevrilmesi düşünülen ortak bir dergi projesi tasarlayan genç yazarın, edebi içerikli ürünlerinin tümü, 2005’in mart ayından itibaren www. gencyazarlar. org ve www. tutunamayanlardergisi. net adresli internet sitelerinde de düzenli olarak yayınlanacaktır. Arkadaşı Onur Görünmez’le birlikte, Ankara’da bugüne kadar düzenlenmiş en büyük çaplı müzik ve gençlik festivali olacağı tahmin edilen Türkiye Gençlik Festivali GENÇFEST’in organizatörlük ve proje sorumluluğu görevini yürüten Ozan ÖNEN, İstanbul’da düzenlenmekte olan BARIŞAROCK Müzik Festivali’nde de bu yıl çeşitli görevler alacaktır ve ileriye dönük olarak, Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde çeşitli organizasyon projeleri de hazırlamaktadır. Gençliğe hitap eden kültür-sanat ağırlıklı bir televizyon programı projelendirmekte olan Ozan Önen ve bir grup arkadaşı, bir organizasyon ve prodüksiyon şirketi kurmanın altyapısını da hazırlamaktadırlar. Bu yıl on yedincisi düzenlenecek olan ve Ankara’nın ilk kitap fuarı olma özelliği taşıyan ODTÜ Kitap Fuarı’nın bu yılki organizasyonunda da yer alacak olan ÖNEN’in, Türkiye’nin ilk ‘dergi ve dergicilik’ fuarını Ankara’da gerçekleştirmek ve ertesinde de Türkiye Genç Yazarlar Derneği’ni kurmak için DÜŞE-YAZMA Dergisi Yazı İşleri Müdürü ve Tutun(a)mayanlar Dergisi Sanat Yönetmeni Burak ESEN’le birlikte bulunduğu birçok resmi girişimi mevcuttur. ÖNEN, sadece ODTÜ’de dağıtılan BARBARLARIN TURNUSOLU ve KEDİ KUSMUĞU adlı fotokopi fanzinleri canı sıkıldıkça yayına hazırlamaktadır ve GÜNEBAKAN adlı dergide 17 yaşındayken başladığı editörlük deneyimine ‘İflas Ettiğinde Başarılı Olacak Allem Kullem ve Şeyler Dergisi Tutun(a)mayanlar’ın genel yayın yönetmenliği ve öykü editörlüğüyle profesyonel anlamda devam edecektir. Ozan Önen, Mart 2005’ten itibaren ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi müdürü Elif AKIN’ın basın ve halkla ilişkilerden sorumlu asistanlığını yürütecek olup, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde niteliği ve niceliği yüksek “organizasyon deneyimi” kazanamayı ve neticesinde de kültürel hayatımıza genç bir soluk kazandırmayı hedeflemektedir.

Etkilendiði Yazarlar:
Sabahattin ALÝ,Ahmet Hamdi TANPINAR,Orhan PAMUK,Oðuz ATAY,Fiyodor Mihayloviç DOSTOYEVSKÝ,Neyzen TEVFÝK,Nazým HÝKMET,Nilgün MARMARA...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © OZAN ÖNEN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.