..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluðu güçlendirir, aþký zayýflatýr. -La Bruyere
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Özcan Nevres




15 Nisan 2004
Aþk Bu Mudur  
Özcan Nevres
Genç kýz aynada tüm hatlarýný inceledi. Ne bir yüz güzelliði vardý ne de vücut güzelliði. Üstelik birazda boy fakiriydi. Oysa tüm bedeni alev alev yanýyordu. Onu kucaklayacak, doyasýya sevecek, hatta canýný


:CHBG:

Aþk Bu mudur
Genç kýz aynada tüm hatlarýný inceledi. Ne bir yüz güzelliði vardý ne de vücut güzelliði. Üstelik birazda boy fakiriydi. Oysa tüm bedeni alev alev yanýyordu. Onu kucaklayacak, doyasýya sevecek, hatta canýný yakacak bir erkeðe o an canýný bile vermeye hazýrdý. Ama erkekler onun gibi bir çirkini ne yapsýnlar dý. Komþu kýzlarý bir bir geçtiler gözlerinin önünden. Komþu kýzý Melehat’da takýldý kaldý. Mankenleri, film artistlerini bile kýskandýracak bir güzelliðe sahipti. Boy desen onda, güzellik desen fazlasýyla ondaydý. O bile gönlünün erkeðini bulamamýþtý. Ama belki de o ablasý yüzünden evlenemiyordu. Zira adettir. Büyük kýz dururken küçüðünü evlendirmezler. Bu düþünce umutlar yarattý gönlünde. Kim bilir belki de günün birinde onu da sevecek biri bulunurdu. Saçlarýný taradýktan sonra hafif bir makyaj yaptý. Aslýnda geleneklerine göre genç kýzlarýn evlenmeden önce makyaj yapmalarý çok ayýptý. Bu nedenle makyajýný çok hafif yapmýþtý. Evin temizlik iþi bitmiþti. Her zamanki gibi pencerenin önündeki divana oturdu. Perdeyi aralayarak sokaðý seyre daldý. Kim bilir belki de bu sayede gönlünün prensini bulabilirdi.
Günleri çoðunlukla pencerede geçiyordu. Ýlk defa tanýmadýðý, hatta hiç görmediði biri penceresinin önünden geçiyordu. Üstelik gözü onun üzerindeydi. Bir baþka geçiþinde kendisini daha iyi görmesini saðlamak için camý açýp sokaða sarkýldý. Komþu çocuðuna seslendi.
Ali, Ali…. Hadi þuradan bana bir Fotoroman al gel. Çocuk dönüp bakmadý bile. Çaðrýsýný yineledi. Çocuk,
Bana ne be senin Fotoromanýndan dedi. Genç adam gülümseyerek baktý kendisine. Yüreðinden ýlýk ýlýk bir þeyler aktýðýný hissetti. Aþk dedikleri bu muydu? Yoksa o genç adama aþýk mý oluyordu?
Kimdi bu genç adam? Sarýþýn, orta boylu, sýska mý sýska biriydi. Sanki üfürsen yýkýlacak biriydi. Kendisinin tam tersiydi. Yine de genç adamý çekici buluyordu. Kimdi? Ne iþ yapýyordu? Yoksa iþsizin biri miydi? Ýþsiz biri olamazdý. Zira evinin önünden düzenli geçiyordu. Olur olmaz zamanlarda geçtiði yoktu.
Gece yataða girdiðinde bir türlü uyku tutmadý. O genç adam gözünün önünden gitmiyordu. Ýncecik, çöp gibi bir oðlan. Neydi onu böylesine cezbeden. Hani biraz kilo alsa yakýþýklý biri olurdu. O neden her gün penceresinin önünden geçiyordu? Yolu olduðundan mý? Yoksa kendi için mi geçiyordu? Ýçine bir burukluk çöktü. Senin gibi çirkin birini ne yapsýn o diye mýrýldandý. Olmayacak duaya amin demek gibi bir þeydi onun düþündükleri. Belki de o adam bir memurdu. Ýyi bir iþi de olabilirdi. Öylesi ne yapacaktý onu. En iyisi kafasýndan silip atmaktý onu.
                              ***
Uykusuz geçen bir gecenin ardýndan sabah uykusu ne tatlý olurdu. Uykusunun en tatlý yerinde annesinin dürtüklemeleriyle uyandý.
Kalk kýz, nerdeyse öðlen olacak. Ne uykusu bu böyle. Komþu kýzlarý erkenden kalkýp evlerinin önünü bile süpürdüler. Sen halen miskin miskin yatýyorsun. Bu gidiþle evde kalacaksýn. Zira adettir. Evlenecek kýz olan evin önü her sabah süpürülüp temizlenir. Ýsteksizce yataktan çýktý. Onca güzel komþu kýzý varken kendisine kim bakardý? Evinin önünü süpürse de süpürmese de ne deðiþirdi? Gerçi o da ahým þahým bir delikanlý deðildi. Komþu kýzlarýnýn tümü o elektrikçiye yanýp tutuþmuyor mu? Kendilerini elektrikçiye layýk görenler bu kýrk kiloluk erkeðe bakarlar mýydý? Üstelik bu gencin kim olduðunu, ne iþ yaptýðýný, evli yada bekar olduðunu bilen de yoktu. Eðer memursa ve de bekarsa mahallenin azgýn ve þýmarýk kýzlarý üstüne atlarlardý.
Evinin önünü süpürüp temizlerken hep onu düþündü. Yine geçeceðini ümit ettiðinden temizliði çok daha özenle yaptý. Temizliði bitirip eve girdiðinde öðlen vakti iyice yaklaþmýþtý. Onun geçme saati yaklaþýyordu. Eline bir örgü iþi alýp pencere kenarýna oturdu. Az sonra tahmin ettiði gibi sokaðýn baþýnda o göründü. Ýyice yaklaþtýðýnda bakýþlarý sanki evinin penceresine, daha doðrusu üstüne kilitlendiðini hissetti. Perdeyi çekip camý açtý. Göz göze geldiler. Genç adam çok mu utangaçtý ki bakýþlarýný önüne eðdi. Ayaklarý dolaþarak uzaklaþtý.
                         ***
Hasta annesini hastaneye götürmüþtü. Yaþamý boyunca hastane yüzü görmediðinden ne yapacaðýný bilemiyordu. Yaný baþýnda bir belirdi.
Haným efendi size yardýmcý olabilir miyim? Sesin geldiði yöne döndüðünde az daha düþüp bayýlacaktý. Bu oydu. Her gün evinin penceresinden yolunu gözlediði delikanlýydý. Güçlükle
Çok memnun olurum diyebildi.
Ben bu hastanede idari bölümde çalýþýyorum. Annenizi hangi doktora göstermek istiyorsanýz size yardýmcý olayým.
Hastalýðýnýn ne olduðunu bilmiyoruz ama, sanýrým dahiliye doktoruna görünmesi gerekiyor.
Haklýsýnýz. Buyurun gidelim. Hasta annesinin muayenesi bitinceye kadar yanlarýndan ayrýlmadý. Muayene sonunda,
Size evinize kadar yardýmcý olabilirim dedi. Annesi, Yok oðlum, ne gereði var? Evimiz aha þuracýkta. Size zahmet olmasýn dedi.
Yok teyzecim niye zahmet olsun ki? Hadi bakalým gir koluma. Ne olur ne olmaz hastalýk hali bu. Ola ki yolda düþersiniz. Biz iþi garantiye alalým. Evlerinin kapýsýna ulaþtýklarýnda delikanlýyý eve kahve içmeye davet ettiler.
Çok isterdim ama, mesai saatinden iþimden fazla ayrýlamam. Saðlýðýnýzý merak ettiðim iin ilk fýrsatta kahvenizi içmeye geleceðim.
Her zaman bekleriz oðlum. Ýçeri girdiklerinde hasta kadýn kendini divanýn üzerine zor attý. Zira hastalýðý elinde, ayaðýnda derman býrakmamýþtý.
Kýzým bana biraz su getir. Ilýk olsun.
Tamam anneciðim. Mutfaktan bardaða su koydu. Bardakta sýcak su için biraz pay býraktý. Cezvede ýsýttýðý suyla üstünü tamamladý.
Buyur anne.
Sað ol kýzým. Sen de olmasaydýn halim ne olurdu bilemem. Baban el iþinde çalýþýyor. Elin oðlu her istediðinde izin verir mi? Sen evimizin tek çocuðusun. Keþke sana iç güveyliðini kabul edecek bir kýsmet çýksa. Böylece ölünceye kadar senden ayrý kalmazdým. Ha aklýma gelmiþken sorayým. Bize hastanede yardýmcý olan genç kimdi?
Bilmiyorum anne. Her gün bizim evinden önünden geçiyor. Ýlk defa bu gün hastanede çalýþtýðýný öðrendim.
Ne zamandan beri kýsmet, kýsmet diyoruz. Ýster misin kýsmetin bu delikanlý olsun?
Yok be anne. Nerede bende o þans. O delikanlý devlet memuru. Elini sallasa ellisi. Kala kala bana mý kalmýþ?
Neden olmasýn kýzým? Kýsmet bu. Belli mi olur?
Aman anne, çevremizde bunca güzel kýz varken benim gibi güzellik fakiri birine mi kalmýþ?
Senin neyin eksik kýzým? Kör deðil, topal deðilsin. Önemli olan ruh güzelliði. Çok þükür sende fazlasýyla var.
Hadi anne, hayal kurmaktan vazgeçelim. Zaten yeterince yoruldun. Hadi bakalým, yataðýna uzan artýk. Yaþlý kadýn yataða uzandýðýnda aklý o delikanlýydý. Aklýndan geçen olsun diye uzun uzun dualar etti.
                              ***
Öðlen üzeri kapý çaldý. Gidip kapýyý açtý. Karþýsýnda o vardý. Ne yapacaðýný bilemediðinden kapýnýn arkasýnda dikilip kaldý. Heyecandan konuþamýyordu.
Ýçeri girebilir miyim? Bir rüyadaydý sanki. Güçlükle
Tabi, buyurun dedi. Ýçeri girdiklerinde hemen hasta kadýnýn yataðýnýn yanýna gidip elini öptü. Elindeki paketi yaný baþýna býraktý. Yakýnýndaki bir sandalyeye oturdu.
Annenize doktorun yazdýðý reçetenin ilaçlarýný doktorlara tanýtým için verilen ilaçlardan tamamladým. Ýnþallah henüz ilaçlarý almamýþsýnýzdýr. Daha önce getirecektim ama hastaneden ayrýlamadým.
Babam evde olmadýðýndan henüz alamamýþtýk.
Ýsabet olmuþ. Koltuðunun altýnda tuttuðu çantayý açýp içinden ilaçlarý ve enjektör kutusunu çýkardý.
Ýzin verirseniz hemen iðnesini de yapývereyim.
Oðlum niye bu kadar zahmete girdin.
Niye zahmet olsun teyzeciðim. Gurbet elde yapayalnýzým. Daha önce ablam ve eniþtemle kalýyordum. Eniþtemin tayini çýkýp taþýnmalarý sonucunda yapayalnýz kaldým. Sizi ilk gördüðümde kendi annemmiþsiniz gibi size ýsýndým.
Annen var mý?
On yýlý geçti onu yitireli. Babam ise ondan çok önce gitmiþti. Babamýn ölümünü bile anýmsamýyorum. Annem büyütmüþtü bizi. Bu arada enjektörü hazýrlamýþtý. Hasta kadýna sýrt üstü dönmesini söyledi. Kadýn sýrt üstü döndü. Enjektördeki ilacý kaba etine zerk etti. Ýðneyi çýkardýðýnda iðne kutusundan aldýðý pamuðu kadýna verdi.
Lütfen pamuðu iðne yaptýðým yerde tutunuz ki þiþme yapmasýn. Kadýn pamuðu iðne yapýlan yere bastýrdý.
Hadi teyzecim geçmiþ olsun. Yarýn yine bu saatte gelir iðnenizi yaparým.
Çok sað ol oðlum, borcumuz ne? Söyle ki ödeyelim.
Ne borcu teyzecim. Ben sizi öz annem gibi belledim. Ne olur bundan böyle borç diye bir þey sormayýn.
Sað ol oðlum. Hemen gidecek misin?
Evet teyzecim. Öðlen paydosundan yararlanarak geldim. Görevimin baþýnda olmam gerekir.
Kýzým kahve yapsýn. Hep beraber içelim bari.
Bu gün ilaçlarý ararken zaman kaybettim. O nedenle vaktim daraldý. Yarýn öyle bir sorunum olmadýðý için rahatça kahvemi içerim.
Peki oðlum, seni iþinden alýkoymayalým.
Hoþça kalýn. Teyzecim, size tekrar geçmiþ olsun. Saðlýðýnýza bir an önce kavuþmanýzý dilerim.
Çok sað ol oðlum.
                              ***
Saffet evden ayrýldýktan sonra yaþlý kadýn kýzýna,
Ne kadar iyi bir çocuk bu? Hiç tanýmadýðý insanlara bu denli yakýnlýk göstermesi beni çok þaþýrttý dedi. Kýzým benden habersiz bir þeyler mi çeviriyorsunuz?
Yok be anne. Onu her gün evimizin önünden geçerken görüyorum. Ne zaman göz göze gelsek hep utanarak baþýný önüne eðiyor. Göz göze gelmekten kaçýyor. Ýlk defa bugün bize yardým etmek istediðini söylediðinde kendisiyle konuþmuþ oldum.
Anlaþýlan bu delikanlý sana aþýk olmuþ.
Aman anne, hastanede o kadar güzel ebe ve hemþire varken, bana mý bakacak? Üstelik devlet memuru olduðu için sokaðýmýzda onun boynuna atlayacak nice güzel kýzlar var.
Güzellik tabaða konulup yenmez be kýzým. Gönül bu. Üstelik kendini bu kadar küçümsemene akýl erdiremiyorum. Kör deðilsin, topal deðilsin. Maþallahýn var. Etin butun da yerinde. Neden sana aþýk olmasýn? Üstelik ille de güzeller evlenir diye bir kural mý var? Erkekler genelde çok güzel kýzlarla gezip tozmayý, hava atmayý severler ama, iþ evlenmeye kaldý mý baþka türlü düþünürler. Öyle olmasaydý, çirkin kýzlar tümüyle evde kalýrlardý. Onlarýn bahtý daha bile açýk oluyor. Üstelik sen çirkin sayýlmazsýn. Bir erkeðin sana aþýk olmasý için bir çok neden var. Hamaratsýn, terbiyelisin. Elinden her türlü iþ gelir. Unutma erkeðin aþký boðazýndan geçer.
Ne söyleyeceðimi bilemiyorum anne.
Ýnþallah diyelim kýzým. Sezgilerim bu delikanlýnýn seni istedeteceði yönünde. Yakýnda göreceksin.
                              ***
Delikanlý ertesi gün ayný saatte geldi. Selma, Hoþ geldiniz dedikten sonra,
Kahvenizi nasýl içersiniz diye sordu?
Zahmet etmeyin.
Zahmet mi olur? Zaten bizim de canýmýz kahve içmek istiyordu.
Mademki siz de içeceksiniz. Siz nasýl içiyorsanýz öyle olsun.
Biz orta þekerli içiyoruz.
Benimki de öyle olsun. Ýðneyi yaptýktan sonra geçip divana oturdu. Az sonra Selma kahve tepsisiyle odaya girdi. Tepsiyi kahveyi almasý için uzattýðýnda kahve fincanlarý tabaklarýn içinde kýpýr kýpýrdý. Uzanýp fincaný alýrken göz göze geldiler. Ýkisi de boðulacak gibi oldular. Heyecandan göðüsleri demirci körüðü gibi inip kalkýyordu. Kahveler içildikten sonra kalkýp izin istedi.
Ýðneler tamamlandýðýnda Selma gönlünü kaptýrdýðý erkeðini kapýya kadar uðurladý. Delikanlý,
Hoþça kal diyerek elini uzattý. Ýlk kez bu hareketi yapýyordu. Selma elini uzattý. Delikanlý avucunun içinde sakladýðý kaðýdý kýzýn eline sýkýþtýrdý. Tepkisinin ne olacaðýný beklemeden hýzla uzaklaþtý. Selma Kaðýdý koynuna koyup annesinin yattýðý odaya girdi. Boþ fincanlarý alýp mutfaða gitti. Koynundan çýkardýðý kaðýdý okumaya baþladý. Okurken yüreði yerinden fýrlayacak gibi çarpýyordu. “güzel kýz, szi ilk gördüðüm günden beri deliler gibi seviyorum. Size sýrýlsýklam aþýðým. En büyük emelim sizinle bir yuva kurmak. Bu konuda çok ciddiyim. Çok utangaç bir yapýya sahip olduðum için size sözlü olarak açýlamadým. Zaten buna fýrsat ta yoktu. Eðer sizde evlenmeyi düþünüyorsanýz ne olur büroma gelin. Orada rahatça konuþuruz. Beni reddetmemeniz dileðiyle en derin sevgilerimi sunarým. Sizi canýndan çok seven. Saffet” Mektubu defalarca okudu. Gözlerine inanamýyordu. Evde kalmayý umut ederken bu kýsmet ayaðýna nasýl gelmiþti. Ýçeriden annesi seslendi.
Kýzým ne yapýyorsun mutfakta? Hadi gelsene buraya.
Fincanlarý yýkayýp hemen geleceðim anne.
Allah, Allah daha yýkamadýn mý? Bu kadar zamandýr mutfakta ne yapýyorsun?
Tamam anne hemen geliyorum. Fincanlarý hýzla yýkayýp tepsinin üzerine kapattý. Annesinin yattýðý odaya gitti.
Bizim delikanlý giderken sana hiçbir þey söylemedi mi?
Hayýr anne, o kadar utangaç ki.
Kýzým sen de ona biraz cesaret ver. Delikanlý açýk açýk söylüyor. Hiç kimsem yok. Yapa yalnýz yaþýyorum diyor.
Anne senden saklamayacaðým. Bana hiçbir þey söylemedi ama elime bir mektup tutuþturdu. Doðrusu beni çok þaþýrttý. Deminden beri mutfakta o mektubu defalarca okudum. Zira mektubunda bana evlenme teklif ediyor. Büroma gelirsen her þeyi açýk açýk konuþuruz diyor.
Ne duruyorsun öyleyse? Git konuþ.
Hemen mi?
Demir tavýnda dövülür kýzým. Baþkasýna kaptýrmamak için elini çabuk tut.
Ama anne, bu biraz tuhaf kaçmaz mý? Belki de benim için iyi þeyler düþünmeye bilir.
Sen bilirsin kýzým ama ben olsaydým hemen giderdim.
En iyisi ben yarýn senin hastalýðýn ile bir þey sorma bahanesiyle giderim.
Tamam kýzým sen nasýl istersen öyle yap.
                              ***
Saffet iþ yerine döndüðünde kabýna sýðamýyordu. Büyük bir sevinç içerisindeydi Madem ki cesaret edip o mektubu vermiþti ve o da almayý reddetmemiþti, bu iþ oldu demekti. Þimdi sýra onun geliþini beklemeye kalmýþtý. Neyse ki önceden hazýrlýðýný yapmýþtý. Ne olur ne olmaz diye çekmecesini kontrol etti. Kolonya þiþesi de, çukulata kutusu da yerindeydi. Arkadaþ azizliðine uðramamýþtý. Umudu gönlünü kaptýrdýðý kýzýn hemen geleceðindeydi. Akþam saatinin yaklaþmasý, umudunu yavaþ yavaþ yitirmeye baþlamasýna neden olmuþtu.
Mesai bitiminde evine giden yolu yine uzattý. Adýmlarý onu gönlünü kaptýrdýðý kýzýn evinin bulunduðu yola sürüklüyordu. Eve iyice yaklaþtýðýnda yüreði yerinden fýrlayacak gibi oldu. Heyecandan boðulacaktý sanki. Zira o penceredeydi yine. Cesaretini toplayýp pencereye baktý. Göz göze geldiler. Baþýný hafifçe eðerek selamladý. Kýz da ayný þekilde hareket edince Saffet’in duyduðu karamsarlýk yerini yine umuda býraktý. Demek ki gelmemesinin nedeni kendisine ilgi duymamasý deðildi. Belki de gelmemesi için önemli bir nedeni vardý. Gece hýzla geliþen durumu düþündü uzun uzun. Henüz memuriyet hayatýna yeni atýlmýþtý. Ne elde avuçta bir þeyler vardý, ne de dayalý döþeli bir evi. Kýzý hemen isteyecekti ama, verdik dediklerinde ne yapacaktý. Taksitle bir þeyler almaya kalksa kimseden bir þey alamazdý. Zira eniþtesi kentten ayrýlmadan önce iyi bir isim yapmamýþtý. Tayini çýkýp gittiðinde geride bir çok borç býrakmýþtý. Eniþtesinin kentten ayrýldýðý günlerde nereye gitse karþýsýna bir alacaklýsý çýkýyordu. Kimi eniþtesinin borcuna kefil olmadýðý için ödeme yapamayacaðýný söylemesini anlayýþla karþýlýyordu. Kimileri ise ileri geri konuþarak canýný sýkýyorlardý. Neyse ki zaman geçtikçe eniþtesini soranlar azalýyordu. Zira soranlarýn hepsine eniþtesinin adresini vermiþti. Sabah ola hayrola diyerek uyumaya çalýþtý ama o yokluk denilen sýkýntý sanki boðazýný sýkýyordu. Sabaha karþý uykuya daldý. Çalar saatin sesini duyduðunda gözlerini açamayacak kadar halsizdi. Dayak yemiþten beter aðrýmayan yeri yoktu. Kalkýp elini yüzünü yýkadý. Sabahlarý kahvaltý yapma alýþkanlýðý yoktu. Yapmasýna da gerek yoktu. Zira kentin lokantalarý çok lezzetli çorbalar yapýyorlardý. Üstelik ucuzdu da. Bu saba h çorbacýya gidemeyecekti. Zira mesai saati neredeyse baþlayacaktý. Evden çýktý. Hastanenin karþýsýndaki simitçiden iki simit aldý. Biri kendi içindi. Diðeri ise otlakçýlar için.
Odasýna gitmeden çay ocaðýna duble çay söyledi. Odasýna girip masanýn üzerine temiz bir gazete kaðýdý serdi. Simitleri gazetenin üzerine koyup çaycýnýn çayýný getirmesini bekledi. Simitten kopardýðý parçayý aðzýna atýp çiðnerken Þenay ebe,
Saffet bey hayrola ne yiyorsun diye sordu?
Susamlý tavuk diye yanýtladý.
O da nesi? Sabah sabah nereden buldun susamlý tavuðu. Susamlý tavuk nasýl bir þey? Hiç duymadým da, görmedim de.
Gel sana da ikram edeyim. Çok da lezzetliymiþ.
Þenay ebe merakla yanýna geldiðinde, masanýn üzerinde simitleri görünce kahkahalarla gülmeye baþladý.
Ýlahi Saffet, gülerken öldüreceksin beni. Bildiðimiz simidin adý ne zaman susamlý tavuk oldu?
Sen niyete bak. Tavuk niyetine yiyince oluyor. Þenay ebe gelip yanýndaki sandalyeye eteklerinin yukarýya sýyrýlmasýna aldýrmadan oturdu. Tam o sýrada çaycý çayý getirdi. Çaycýya,
Bir duble çay daha getir dedi. Yeni yetme delikanlýnýn gözü ebenin bacaklarýna takýlmýþ aval aval bakýyordu. Belki de Saffet beyin ne söylediðini duymamýþtý bile.
Kardeþim aval aval ne bakýyorsun öyle? Gitsene çayý getirmeye. Derin bir uykudan uyanýr gibi oldu.
Tamam aðabey hemen getiririm dedi. Çay ocaðýna giderken köyünün kýzlarý geldi gözlerinin önüne. Köyünün kýzlarý hep uzun þalvarlar giyerlerdi. Köyünün kýzlarýnýn bacaklarýný hiç görmemiþti. Onlarýn da bacaklarý bu ebeninkiler gibi dolgun ve kar beyaz mý idi. Kim bilir belki de onlarýn bacaklarý da ebenin bacaklarý kadar güzeldi. Aklýna annesinin kapkara ve çatlamýþ topuklarý geldi. Olamazdý, köyünün kýzlarý bu ebe kadar güzel olamazdý. Kararýný verdi. Askerliðini bitirir bitirmez bu ebe gibi þehirli bir kýzla evlenecekti. Çayý alýp geri döndüðünde ebenin bacaklarý biraz daha açýlmýþtý. Çayý býrakýp çýkarken mýrýldandý. Ne þanslý adam þu Saffet aðabey. Almýþ karþýsýna fýstýk gibi ebeyi. Oh ne ala, göz banyosu yapýyor.
Simidi yedikten ve çayý içtikten sonra ebe kalktý. Eteðini düzeltirken,
Sað ol Saffet bey, sayende nefis bir susamlý tavuk yedim. Yarýn susamlý tavuklar benden olacak, unutma diyerek odadan ayrýldý. Saffet ebenin arkasýndan gözden kayboluncaya kadar baktý. Ne harika bacaklarý var bu kýzýn. Aslýnda kusursuz güzel. Güzel ama benim gibi birini sulu dereye götürür. Su içirmeden geri getirir. Koca diye delirdiði belli. He desem boynuma atlayacak. Bu kýzla evlenmeye kalkýþmak mayýna basmaktan beter olur. En iyisi ona umut vermemek diye düþündü. Kaydedeceði belgeleri çýkarýp masanýn üzerine koydu. Kayýtlarý tamamlananlarý dosyaya yerleþtirdi.
Öðlen vakti geldiðinde hemen yemekhaneye giderek herkesten önce yemeðini aldý. Yemeðini oldukça acele yedi. Hemen gönül verdiði kýzýn evinin yoluna düþtü. Nasýl bir duyguydu bu? Etrafýnda onca güzel ebeler hemþireler varken neden onlar deðil de bu? Oysa güzellikten yana o ebelerin, hemþirelerin eline su dökemezdi. Kýzýn utangaçlýðý mý onu böylesine cezp ediyordu? Atalarýmýz boþuna söylememiþlerdir. Güzellik tabaða konulup yenmez diye. Bu kýzla gerçekleþtireceði evlilikte gözü hiçbir zaman arkada kalmazdý. Eve iyice yaklaþmýþtý. Heyecanla pencereye baktý. Penceredeydi. Belki de beni gözlüyor diye düþündü. Pencerenin önünden geçerken seni bekliyorum diye iþaret etti. Kýz da geleceðim anlamda baþýný eðdi.
Geri dönüm masasýna oturduðunda aklýna içini burkan bir þüphe geldi. Bu kýz beni deðil de ya baþkasýný bekliyorsa? Þimdi anlarým diye hemen kalkýp kýzýn evinin yolunu tuttu. Kýz yine penceredeyse, demek ki bu iþte bir iþ vardý. Belki de onun için konuþmaya gelmiyordu. Eve iyice yaklaþtýðýnda kýzýn pencerede olmadýðýný gördüðünde iyice rahatladý. Kýzýn günahýný almýþým dedi.
Hasta bakýcý,
Saffet bey, bak bir haným seni arýyor deyince baþýný kaldýrýp baktý. Hastabakýcý sevdiði kýzdan söz ediyordu. Hemen ayaða kalkýp karþýladý. Tokalaþtýktan sonra,
Þöyle buyurun deyip sandalyeyi gösterdi. Kýz oturunca, ne olduðunu merak ettiðinden beklemekte olan hasta bakýcýya,
Bize iki çay söyler misiniz dedi? Hasta bakýcý,
Baþ üstüne deyip gitti. Hal ahtýr sorarken çaycý çaylarý getirdi. Çay içmek ikisinin de heyecanlarýný az da olsa yatýþtýrmýþtý.
Haným efendi, kusura bakmayýn henüz adýnýzý bile bilmiyorum. Adýnýzý baðýþlar mýsýnýz? Kýz çok utangaç bir tavýrla,
Selma dedi. Ya sizin?
Benim de Saffet. Selma haným konuya nasýl gireceðimi bilemiyorum. Siz yýldýrým aþka inanýr mýsýnýz?
Bilmem, hiç düþünmedim ama inanmak gerekir.
Ben sayenizde yýldýrým aþký denilen aþký tattým. Sizi ilk gördüðümden beri deliler gibi aþýðým. Sakýn beni gönül eðlendirmek isteyen bir çapkýnmýþým gibi algýlama. Çok ciddiyim ve sizinle bir yuva kurmanýn özlemiyle yanýp tutuþuyorum. Ne olur beni reddetme.
………….
Niye konuþmuyorsunuz?
Beni öyle þaþýrttýnýz ki, ne söyleyeceðimi bilemiyorum. Anneniz ve babanýz yok ama, ablanýz ne der bu iþe?
Ablamýn hiçbir þekilde karýþmasý mümkün deðil. Her zaman söyler. Gönlün kime el veriyorsa onunla evlen diye. Bu nedenle her þey benim isteðim doðrultusunda geliþecek.
Evliliðe karar vermek kolay bir þey deðil. Ben ailemin tek çocuðuyum. Bu nedenle ailem beni dýþarýya vermek istemiyor. Ben de onlardan ayrýlmak istemiyorum. Annemin halini gördünüz. Onu býrakýp gitmeye içim elvermez. Eðer benim gerçek bir anneye ve babaya ihtiyacým var diyebiliyorsan, annem de, babam da seni öz evlat gibi baðýrlarýna basarlar. Gerçi ülkemizde iç güveyliði pek hoþ karþýlanmaz ama, bizim durumumuz bunu gerektiriyor.
Eðer annen ve baban gerçekten beni bir evlat gibi kabul edeceklerse benim için sorun yok. Babanýzý tanýmýyorum ama anneniz çok can bir kadýn. Ben de onun annem olmasýný isterim.
Madem kabul ediyorsun. Ben de evet derim. Adettendir. Beni ailemden istetmen gerekir. Burada kimin kimsen olmadýðýndan aracýya gerek yok. Gelip kendin istersin. Yeni memur olduðunu tahmin ediyorum. Sakýn masrafa boðulayým deme. Çok þükür evimizde hiçbir þey eksik deðil.
Ne zaman istemeye geleyim?
Bu akþam babamla annem konuþsun. Onun da onayýný alsýn. Ben gelir söylerim. Ha bir de þunu söyleyeyim. Evimizin önünden çok sýk geçmekten vazgeç. Zira sokaðýmýz çok dedikoducu. Seni ve beni doðru dürüst tanýmayanlar bile en akla gelmeyecek dedikodular üretirler. Sabret. Bir iki gün içinde ben seni ararým. Söyleyeceðimi söyledim. Ýzin verirsen ben gideyim.
Birer çay daha alsaydýk.
Ne gereði var? Birkaç gün sonra serbestçe evimize gelir çaylarýmýzý içeriz.
Peki öyleyse izin sizin. Beni verdiðiniz kararla ne kadar mutlu ettiðinizi anlatamam.
Ben de çok mutluyum. Dileðim Allah tamamýna erdirsin.
Amin.
                         ***
O gece sevdiði kýzýn evlenme teklifini kabul ettiði için olacak yatar yatmaz uyudu. Erken yatmanýn en iyi yaný erken kalkmaya neden olmasýydý. Kalkýp giyindi. Yüzünü yýkadýktan sonra her sabah gittiði çorbacýya doðru yürüdü. Ýçinden haykýrmak geliyordu. Ey!! Bana hep yabancý gözüyle bakanlar, hatta yabancýyým diye hor bakanlar, sýký durun. Yakýnda eniþteniz olacaðým. Bakalým o zaman bana yine yabancý gözüyle bakacak mýsýnýz? Diye haykýrmak geliyordu içinden. Aslýnda bu kenti çok sevmiþti. Hele sevdiði kýz ile bir de evlendi mi? Bir daha onu bu kentten ölüm bile ayýramazdý. Bunlarý düþünürken çorbacý dükkanýna varmýþtý bile. Hemen boþ bir masaya oturdu. Aþçý,
Saffet bey, çorbanýz her zaman ki gibi iþkembe mi? Olsun diye sordu.
Yok dedi bu kez kelle paça olsun.
Hayrola siz iþkembe çorbasýný çok seviyorsunuz, niye vazgeçtiniz.
Bu günlerde çok sýk konuklarým oluyor. Ne de olsa yemeyen için sarýmsak kokusu çekilmiyor. Çorbasýna bolca limon sýktýktan sonra kaþýklayýp yedi. Ýþe gitmeden önce yolunu uzatýp sevdiði kýzýn evinin yoluna yöneldi. Sevdiði kýz ayaðýna bol bir þalvar geçirmiþ evinin önünü süpürüyordu. Yanýndan geçerken,
Kolay gelsin diye seslendi. Kýz baþýný bile kaldýrmadan,
Kolaysa baþýna gelsin dedi. Baþýný kaldýrýp kendisine seslenenin Saffet olduðunu fark etti. Hemen iþini býrakýp doðruldu.
Benim iþim zaten kolay. Oysa senin iþin zor. Bu gün akþamüzeri yanýna geleceðim, haberin olsun dedi. Saffet durup döndü.
Hayrola hayýrlý haberi mi getireceksin?
Daha baþka ne olabilir ki?
Þimdi söyle de içim rahat etsin.
Kolay avýn eti deðersiz olur. Akþamý b ekle ki avýnýn eti lezzetli olsun. Hem oyalanma yoluna devam et. Dedikoduculara malzeme olmayalým.
Nasýl olsa kararýmýzý verdik. Neyin dedikodusunu yapacaklar?
Akþam üstü neler söylenebileceðini konuþuruz.
Tamam bekliyorum.
Odasýna giderken çaycýya çay getirmesini söyledi. Çaycý,
Abi duble mi olsun?
Yok normal olsun.
Çayýný yudumlarken Þenay ebe elinde beyaz bir paketle geldi. Paketi hemen masanýn üzerine koyup açtý.
Sen dün bana susamlý tavuk yedirdin ama ben sana bu gün börek yedireceðim. Ümit pastanesinin böreði iyi diye ta oradan alýp geldim.
Ýyi ama ben kahvaltýmý yaptým.
Ben anlamam arkadaþ. Sana dün söylemedim mi? Çaylarý da söyledim. Korkma miden patlamaz. Bir kenarýnda boþluk kalmýþtýr. Çaycý duble çaylarý getirip masanýn üzerine koydu.
Abi baþka bir þey istiyor musunuz?
Tabi istiyoruz. Marketten biraz davul tozuyla minare gölgesi al. Çocuk istenilenin ne olduðunu bilmiyordu. Üstelik ne kadar alacaðýný da söylememiþlerdi.
Hadi oðlum ne bekliyorsun?
Söylediklerini almam için para vermedin.
Hadi be oðlum sen gitsene iþine. Ne safmýþsýn sen be. Çocuk söylene söylene çýkýp gitti. Þenay ebe sandalyeyi Saffet’in yanýna çekti. Böreði yediler.
Saffet bey, ne olacak bizim halimiz böyle? Sap gibi tek baþýmýza yaþýyoruz. Ocaðýmýz bile tütmüyor. Tek baþýma caným yemek yapmak bile istemiyor. Ne yalan söyleyeyim, bu yalnýzlýk çekilecek gibi deðil.
Sen de bul birini evlen.
Kadýn, kýz için he dediði zaman kolay mý evlenmek? Kýzlarýn erkeklere evlenme teklif etme hakký yoktur. Bu hak erkeklere verilmiþtir. Erkek olsaydým, gözüme kestirdiðimi tutardým kolundan yallah. Doðruca nikah memurunun karþýsýna.
Hadi caným sen de. Kýzlar yollara dizilmiþler, dileyen kolundan tutup nikah memurunun önüne getirsinler diye bekliyorlar. Olacak iþ mi bu?
Niye olmasýn? Þöyle çevrene bir bak. Evine ekmek getirebilecek, senin gibi iþ güç sahibi kaç erkek görebilirsin? Nice kýzlar evde kalma korkusuyla yana yakýla koca bekliyorlar. Elimde mesleðim ve iþim olduðu halde o korku beni bile sardý. Sen ne düþünüyorsun evlilik konusunda?
Benim de korkum çalýþan bir kýzla evlenmek.
Nedenmiþ o?
Çalýþan kadýnlarýn biraz dili uzun oluyor da.
O bir kültür meselesidir. Haddini bilen bir kadýn için çalýþmak hiçbir zaman sorun olmaz.
Olur, olur. Cicim ayý geçtikten hemen olur. Benim param, senin paran kavgasý baþlar. Bu nedenle çalýþan kadýnlar benden uzak dursunlar.
Ne yani çalýþan kýzlarýn evlenme haklarý yok mu?
Var ama bana göre deðil. Ablam ile eniþtemin para kavgalarý halen kulaklarýmda çýnlýyor.
Desene senden bana fayda yok. Ne umutlarla dolanýyordum peþinde.
Ne sana, ne de baþka bir çalýþan kadýna yar olamam ben. Beni unut gitsin.
Tamam arkadaþým unuturum. Sen de evinde tek baþýna kokuþ iþte.
Korkma kokmam. Evin her tarafýný tuzlarým. Þenay ebe çok kýrgýn olarak yanýndan ayrýldý.
                              ***
Zaman sanki durmuþtu. Akþamýn vakti sanki hiç gelmeyecekti. Saat on altý sýralarýnda sevgilisi Selma kapýda görününce sevinci görülmeye deðerdi. Hemen kakýp kapýda karþýladý. Tokalaþtýktan sonra
Buyur geç otur. Ýnþallah iyi haberlerle geldin.
Hayýrlý olmayan haberle gelmem olasý mý? Elbette hayýrlý haberle geldim. Aman Saffet, bu saatten sonra kötü haber mi olur. Hemen söyleyeyim de meraktan çatlama. Annem babamla konuþmuþ. Babam olumlu karþýlamýþ.. Ne zaman isterse gelsin istesin demiþ.
Aman ne güzel.
Güzelde annemin bir isteði var. Annem usulden dayýlarýmla ve teyzemle konuyu konuþmak istiyor. Gerçi onlarýn hayýr diyecekleri, daha doðrusu karýþacaklarý yok ama, ileride bir kýrgýnlýða neden olmamasý için öyle davranmasý gerekiyor. Bu iþ de en geç bir haftada halledilir.
Ne diyorsun Selma? Bir hafta daha mý kafam acabalarla karýþacak?
Niye karýþsýn caným? Ben kararýmý vermiþim. Dünya karþýma çýksa kararýmdan dönmem. Deðil ki dayýlarým yüzünden döneceðim.
Ne diye bilirim ki, emir kýlýçtan keskindir. Emir de yüksek yerden geliyor. Boyun eðmekten baþka umar var mý?
Aman Saffet, bir haftanýn lafý mý olur? Sýk sýk sana uðrar hasret gideririz. Bazen benim de içimi bir kuþku kemiriyor. Bu hastanede onca güzel ebeler, hemþireler varken neden ben diye soruyorum. Ýçimi seni kaybederim korkusu kemiriyor.
Geç onlarý. Sen benim gönlümde dünyanýn en güzelisin. Fiziki güzellik geçicidir. Önemli olan ruh güzelliðidir. Sende ikisi de var. Gönlün rahat olsun. Ben de kesin kararýmý verdim. Senden baþkasý asla olmaz. Bizim birlikteliðimiz mezara kadar sürecektir.
Ýnþallah.
Bak yahu seni ne zaman karþýmda görsem þaþýrýyorum. Ne içeceðini bile sormak aklýma gelmedi.
Hiçbir þey içmeyeceðim. Ýþtahýný bir hafta sonraya saka. Hele söz kesip yüzüklerimizi takalým. Elimle hazýrladýðým çaylarý içeriz. Tabi demlediðim çaylarý beðenirsen.
O ne demek öyle. Senin elinden zehir olsa içerim.
Sana kim kýyar da zehir içirmeye kalkar? Sen þimdi bana izin ver de gideyim. Annem merak eder.
Peki izin senin. Arayý fazla soðutma. Selma ayaða kalkýp elini uzattý. Tokalaþtýlar.
                              ***
Selma kaç günden beri eskisi gibi kendisini penceresinde beklemiyordu. Nedense yanýna geldiði de yoktu. Ne oluyordu böyle? Ýþ bir tek dayýlarýyla görüþmeye kalmýþtý. En geç bir hafta içinde birliktelikleri için hiçbir sorun kalmayacaktý. Yoksa? Yoksa dayýlarý bu evlilik kararýna karþý mý çýkmýþlardý. Mesai bitiminde yine umutla Selma’nýn evinin önünden geçti. Pencerenin arkasý yine boþtu. Oysa onu orada görmek, onu selamlamak için canýný bile verebilirdi. Akþam yemeðinden sonra kahvehaneye çýktý. Oyun oynanan bir masanýn yanýna gitti.
Oynadýðýnýz oyunu merak ettim. Yanýnýza oturup seyredebilir miyim? Diye sordu. Oyunculardan biri,
Tabi ki seyredebilirsiniz. Gelin benim yanýma oturun. Bazýlarýnýn uðurlu ya da uðursuz geldin gibi saçma saplantýlarý var. Benim öyle bir saplantým olmadýðý için rahatým dedi ve ne içersiniz diye sordu?
Size zahmet olmasýn.
Bana ne zahmet olacak be arkadaþým. Çayý yapan ocakçý, taþýyan ayakçý. Bize sadece içmek düþüyor.
Çok sað ol. Bir çay alayým. Ayakçýya bir çay diye iþaret etti. Çayýný yudumlarken çayý ikram eden,
Sizi ilk defa görüyorum. Anladýðým kadarýyla yabancýsýnýz. Konukluðunuz geçici mi? Yoksa kalýcý mý?
Kalýcýyým. Devlet Hastanesinde memurum.
Göreviniz?
Ýdare bölümündeyim.
Adýnýz?
Saffet efendim.
Memnun oldum. Benimde Gürcan.
Ben de memnun oldum.
Çok güzel. Benim az ileride dükkaným var. Boþ zamanlarýnýz olursa dükkanýma da gelin. Ýnsanýn yabancýsý olduðu bir kentte yaþamasýnýn ne olduðunu çok iyi bilirim. Benim de altý ay kadar süren bir gurbet hayatým olmuþtu. Gurbette arkadaþ bulmak çok zor. Yabancý diye hep kuþkuyla bakarlar.
Maalesef öyle efendim. Bir kaç parti oyundan sonra oyunu býraktýlar. Çaycýya hesabý almasýný söylediler. Gürcan,
Benim hesabýmý masadaki hesapla karýþtýrma. Bir keyif kahvem ve arkadaþa söylediðim iki çayý ayrý tut dedi. Masadakiler itiraz ettiler.
Býrak da hesabý yenilenler ödesin dediler. Gürcan, Olmaz öyle þey dedi. Yaralý ava kurþun atýlmaz. Çaycý,
Tamam tamam dedi. Zaten senin huyundur. Oldum olasý hampayý sevmezsin.
Benim için önemli olan kimsenin hakkýnýn geçmemesidir. Gürcan hesabý ödedikten sonra,
Bana müsaade arkadaþ. Biz her gece bu kahvehanede takýlýrýz. Çekinme her akþam gel. Oyunu da dikkatli takip et. Kýsa zamanda öðren ki kareyi tamamlamamýza yardýmcý olursun.
Tamam efendim her akþam olmasa da sýk sýk gelmeye çalýþýrým. Tokalaþýp ayrýldýlar.
                                   ***
Kahvehaneden çýktýðýnda ayaklarý onu sevdiði kýzýn evine doðru sürükledi. Eve yaklaþtýðýnda tüm umutlarý söndü. Zira evde ýþýk yoktu. Aðýr adýmlarla az ilerideki sulama kanalýna doðru yürüdü. Kanal ve çevresine zifiri bir karanlýk hakimdi. Sokak lambalarý tepelerindeki koruyucu yüzünden ýþýðýný aþaðýya veriyordu. Iþýk koruyucusu yüzünden yayýlmýyordu. Karanlýða aldýrmadan aðaran bir yere çöktü. Varlýðýný hisseden kurbaðalar vraklayarak suya atladýlar. Yýldýzlarýn sudaki akisleri kýpýr kýpýr oldular. Bu þekilde çömelmeye alýþýk deðildi. Pantolonunun kirlenebileceðine aldýrmadan yere oturdu. Sudaki kýpýrtý durunca eline geçirdiði minik taþ parçalarýný suya atmaya baþladý. Bu kýpýrtýlardan küçük bir çocuk gibi zevk alýyordu.
Gecenin bir hayli ilerlemiþ bir saatinde kanalýn öbür yakasýndaki bir evin açýk penceresinden hüzün dolu naðmeleri kulaklarýna dalga dalga geliyordu. Gecenin matemini aþkýma örtü sarsam. Tüm dikkatini þarkýya verdi. Ýçine acý bir hüzün çöktü. Þarkýyla bir bütün olmuþtu sanki. Kendisi de gecenin karanlýðýný hüznüne örtü yapmýþtý. Ardýndan gelen þarký yüreðindeki acýyý çok derinden deþti. Senin sesini gözlerinin rengini unutabilsem. Gözlerinden yaþlar süzülmeye baþladý. Unutmak mý? Onu bana ölüm bile unutturamaz diye mýrýldandý. Artýk þarkýlarý duymaz olmuþtu. Zira tüm benliðini sevgilisinin hayali kaplamýþtý. Kulaklarýnda iki kelimelik bir cümle çýn çýn ötüyordu. Unut beni… Unut beni…. Gözlerindeki yaþlarý elinin tersiyle kurulamaya çalýþýrken sesin geldiði penceredeki ýþýðýn kapatýlmýþ olduðunu fark etti. Sanki o ýþýk bir güvence kaynaðýydý. Ýçini müthiþ bir korku sardý. Zifiri karanlýk içinde boðulacakmýþ gibi oldu. Oturduðu yerden hýzla kalkýp kentin ýþýklarýna döndü. Hýzla yürümeye çalýþarak ilk sokaða girdi. Elektrik direðinin altýna vardýðýnda biraz rahatlamýþtý. Sevdiði kýzýn karanlýk penceresine umutla defalarca baktý. Evde hiçbir hayat belirtisi yoktu. Bu geç saatte evine gitmekten baþka umarý yoktu.
                              ***
Günlerinin nasýl geçtiðini bilmiyordu. Yüreðini kaplayan karamsarlýktan bir türlü kurtulamýyordu. Bazen aklýna çivi çiviyi söker cümlesi takýlýyordu. Belli ki ondan kendisine bir hayýr yoktu. Çaðýrsa mýydý Þenay hemþireyi? Cömertçe sergilediði güzel bacaklarýnda göz banyosu yapmak acýlarýný unutturur muydu? Ya da yýkýlan dünyasýnýn yerine onunla yeni bir dünya kurabilir miydi? Nedense ona güvenemiyordu. Çok güzel bir kýz olmasýndan bile etkilenmiyordu. Daha doðrusu onun cývýl cývýl yaþantýsýna ayak uyduramamaktan korkuyordu. Ondan uzak durmanýn daha iyi olacaðýna karar verdi. Ýþini büyük bir dikkatle yapmaya devam etti. Tanýdýk bir sesle irkildi.
Kolay gelsin. Baþýný kaldýrýp baktý. Karþýsýndaki Þenay hemþireydi.
Saffet bey ne oldu sana böyle. Gelip geçtikçe dikkat ettim inek gibi durmadan çalýþýyorsun. Dünyanýn iþini sen mi bitireceksin? Bu söze çok bozulmuþtu. Þenay hemþirenin gözlerinin içine bakarak yanýtladý.
Evet ben bir öküzüm týpký senin inek oluþun gibi.
Kýzma be Saffetçiðim. Senin böyle çevrende ne olup bittiðine býkmadan çok yoðun çalýþmana acýyorum. Bak arkadaþýn ne getirdi? Elindeki paketi masanýn üzerine koyup açtý. Odanýn içini mis gibi börek kokusu sardý.
Hadi bakalým, elindeki iþi býrak da þunu sýcak sýcak yiyelim.
Bu bonkörlük ne böyle Þenay haným? Sen böyle devam edersen gerçekten öküz gibi olacaðým. Ne kadar da çok seviyorsun börek yemeyi? Dikkat et bir tombullaþýrsan geriye çok zor dönersin.
Bundan sana ne? Býrak da beni alacak olan düþünsün. Dilinin ucuna geldi. Neredeyse ya ben seni almayý düþünüyorsam diyecekti, dememek için kendini zorladý. B reði yiyip bitirdikten sonra Þenay hemþire kaðýdý topladý. Odadan çýkarken,
Bana bir þey demeyecek misin?
Teþekkür ettik.
Yalnýzca teþekkür mü?
Yetmez mi?
Yeter yeter çok bile diyerek uzaklaþtý.
                              ***
Sevdiði kýz neden ortada görünmüyordu? Yoksa onu baþkasýna vermeyi düþündükleri için baþka bir yere mi göndermiþlerdi. Bazen o kýzdan ümidini kesiyordu. Aklýna Þenay hemþirenin dolgun bacaklarý takýlýyordu. Onunla evlense mutlu olabilir miydi? Onun cömert oturuþlarý aklýna takýlýyor ve yok diyordu. Benim aldýðým aile kültüründe bu tür oturuþlarýn yeri yoktu. O þalvarlý bir aileden geliyordu. Evleneceði kýzýn þalvar giymesini isteyecek deðildi ama en az yavaþ yavaþ umudunu kestiði kýz gibi giyinmeliydi. Etekleri diz altýnda olmalý ve oturuþ ve kalkýþlarýnda çok dikkatli olmalýydý. Bu düþünceleriyle Þenay hemþire hiç mi hiç baðdaþmýyordu.
Yine umutlarýný tüketen saat gelmiþti. Mesaisi biter bitmez yine sevdiði kýzýn evine doðru yürüdü. Yine pencere boþtu. Neden? Bir veda ziyareti yapamaz mýydý? Kusura bakma arkadaþ, ailemin isteðine boyun eðmek zorundayým. Ne yapalým kýsmet deðilmiþ diyemez miydi? Kim bilir belki de kendisiyle gönül eðlendirmiþti.
Akþam yemeðinden sonra kahvehaneye çýktý. Tanýþtýðý arkadaþlarýyla geç saatlere kadar piþti oynadý.. Daðýldýklarýnda yine ayaklarý onu sevdiði kýzýn evine doðru sürükledi. Eve yaklaþtýðýnda evde ýþýk gördüðünde delirecek gibi oldu. Pencerede yine kimse yoktu. Ertesi gün sabah erkenden kalktý. Çorbacýya gidip çorbasýný içtikten sonra sevdiði kýzýn evine doðru yürüdü. Selma evinin önünü süpürüyordu. Yanýna iyice yaklaþtýðýnda heyecandan boðulacak gibiydi. Güçlükle,
Kolay gelsin diyebildi. Selma baþýný kaldýrýp baktý.
Çok sað ol. Öðleden sonra yanýna geleceðim. Uzatma yürü. Geldiðimde konuþuruz. Bu tarz bir konuþma çok ters gelmiþti ona. Veda etmek için mi? gelecek yoksa diye düþündü. O an yapabileceði hiçbir þey yoktu. Çaresiz yürümesini sürdürdü. Hiç adeti olmadýðý halde yolunu gazete bayisine kadar uzattý. Yeni Asýr gazetesini aldýktan sonra iþ yerine gitti. Yeni Asýr gazetesi almasýnýn nedeni en bol sayfalý oluþu idi. Boþ vakti olursa okuyabilirdi.
Öðlen yemeðinden sonra ayaklarý onu yine Selma’nýn evine doðru sürüklüyordu ama ayaklarýna uymadý. Ne olursa olsun gelip konuþmadýkça bir daha onu aramamaya karar verdi. Saat on altýyý geçmiþti ama o görünürde yoktu. Umutsuzluðun burukluðu çöktü içine. Þu mesai bitse de kahvehaneye gideyim. Yeni arkadaþlar bulup bol bol piþti oynayayým. Belki bu þekilde onu daha kolay unuturum diye düþündü. Yýkýlan bir dünyanýn yerine bir yenisini kurmak gerekir ama nasýl? Kim ile olacak bu? Kimi tanýyorsun ki? Aklýna gazetesi geldi. Açýp resimlere bakmaya baþladý. Öylesine dalmýþtý ki onun geldiðini fark etmedi bile.
Kolay gelsin. Bakýyorum yokluðumun acýsýný gazetedeki resimlerden çýkarmaya çalýþýyorsun. Duyduðuna inanamadý. Gazeteyi hemen masanýn üzerine býrakýp elini uzattý.
Hoþ geldiniz.
Hoþ bulduk. Anlat bakalým yokluðumda neler yaptýn?
Önce sen anlat bakalým, bunca zaman nerelerdeydin. Hiç haber vermeden gidiþini anlayamadým.
Sorma, apar topar köydeki dayýma gittik. Yengem rahatsýzlanmýþ. Biliyorsun tarhana zamaný. Kadýncaðýz her þey hazýrlamýþ ama tamamlayamamýþ. Köye gitmiþken kendimize de kýþlýk yapalým diyerek köyde çakýlýp kaldýk. Seni merak etmekten çatlayacaktým. Ýþler uzadýkça uzadý.
Ýnsan güvendiði biriyle bir haber göndermez mi?
Hadi oradan bu zamanda bu konularda kime güvenirsin. Artýk insanlar yuva yapmak için deðil, yuva yýkmak için çalýþýyorlar. Neden iliþkimizi sýr gibi saklamaya çalýþýyorum. Bir duyulsa gör o zaman laf taþýyýcýlarýný. Senin için bana söylemedikleri kalmaz. Benim için de sana.
Allah, Allah bu ne biçim memleket böyle dedikodu yapmaktan baþka iþleri yok mu?
Sen öyle san. Nereye gidersen git ayný. Artýk insanlar yardýmlaþmaktansa birbirlerinin kovuðunu yapmaktan zevk alýyorlar.
Deme yahu. O zaman acele edip iþi bir an önce bitirelim.
Dayýmlarým da onaylarýný aldýk. Ýþ gelip beni istemeye kalýyor.
Ýyi de nasýl istemeye geleceðim. Tek baþýma gelemem. Tanýdýðým kimse de yok. Bir tek ablam var. O da Türkiye’nin öbür ucunda.
Gidersin, bir yerlerden bir demet çiçek bulur ve gelip kapýyý çalarsýn. Bunu da ben mi? Öðreteceðim sana.
Olu mu?
Neden olmasýn. Bir insanýn kimsesiz olmasý evlenmesine engel mi?
Ailen bu durumu nasýl karþýlar. Ýnan ki korkuyorum.
Korkmana gerek yok. Senin arkanda ben varým.
Bu gün geçti. Dilersen yarýn istemeye gelebilirsin. Dayýmlara haber göndeririz.söz kesiminde onlar da bulunurlar.
Kapýnýn önüne geldiðimde düþüp bayýlýrsam beni içeriye alýrsýn her halde.
Deliye bak. Niye düþüp bayýlacaksýn? Ailem kararýný vermiþ durumda. Gerisi sadece formalite. Yüreðini serin tut yeter.
Tama öyleyse yarýn gece istemeye geleceðim. Þayet kalp sektesinden ölmezsem.
Korkma, korkma sana hiçbir þey olmaz. Þimdi sen bana izin ver gideyim. Yarýn akþam konuþulacak çok þey buluruz.
Müsaade sizin diyerek ayaða kalktý. Tokalaþtýlar.
Müstakbel niþanlýsý gider gitmez Þenay hemþire yanýna geldi.
Saffet kim bu kýz ikide bir yanýna geliyor böyle.
Seni ilgilendirir mi?
Ýlgilendirmez ama merak ettim.
Müstakbel niþanlým.
Neeee inanayým mý?
Ýnanmaman için bir neden mi var?
Allah aþkýna ciddi misin? Gerçekten bu çirkin kýzla niþanlanacak mýsýn?
Onun dýþ görünüþüne niye aldanýyorsun. Önemli olan ruh güzelliði.
Ne yani? Onun ruhu güzelde baþkalarýnýnki balçýkla mý sývalý?
Beni baþkalarý ilgilendirmez. Bu kýza benim gönlüm yattý. Bunun hesabýný kimseye vermek zorunda deðilim. Güzel ya da çirkin olmasý yalnýzca beni ilgilendirir. Üstelik de senin dediðin gibi o kýza çirkin denilemez. Kör mü, topal mý?
Aslaným senin gözünü kör etmiþler. Açýldýðýnda neler olacaðýný göreceðiz.
Þenay haným lütfen kabaðý kýrmayalým. Bu güne kadar iyi bir arkadaþlýðýmýz vardý. Bu arkadaþlýðý kardeþçe sürdürelim.
Tamam kusura bakma. Tüm söylediklerimi geri aldým.
Memnun oldum.
                         ***
Mesai bitiminde doðruca pastaneye gitti. Yarýn akþam için bir tepsi baklava sipariþ etti. Sokaðý ve evi tarif edip yirmi birde evde olacak þekilde gönderilmesini rica etti. Pastacý,
Merak etmeyin. Ben de o sokaða komþuyum. Biz buranýn yerlisi olduðumuz için birbirimizi tanýrýz. Hayýrlý bir iþ galiba.
Öyle gibi.
Þimdiden tebrik ederim. Kýz da ailesi de çok temiz insanlar.
Çok sað ol. Sevindirdiniz beni.
Borcumu ödeyeyim.
Kaba taslak hesap etmeyelim. Sizi biz tanýyoruz. Hastanemizde çalýþýyorsunuz. Acelesi yok. Uygun gördüðünüz bir zamanda ödersiniz.
Çok teþekkür ederim.
Hiç çekinmeyin. Her zaman bekleriz. Pastaneden çýktýktan sonra aklýna bu adamlar nereden beni tanýyorlar sorusu takýldý. Neden sonra anýmsayabildi. Kahvehanede bir gece piþti oyununa o da katýlmýþtý ve orada tanýþmýþlardý. Baklava iþini halletmiþti ama en zor olan çiçek iþiydi. Çiçek satan bir yer olsaydý gidip alýrdý. Yok ki. Gece yataða girdiðinde kafasýnda hep bu sorun vardý. Gezdiði sokaklarýn hiç birinde çiçekleri olan bahçeli bir ev yoktu. Hastanenin bakýmsýz bahçesinde bile tek bir çiçek yoktu. Aklýna DSÝ nin bahçesindeki güller geldi. Tamam dedi. Eðer vermezlerse çalarým yine de bir demet gülü Selma’ma götürürüm. Bu kararý verdikten sonra rahatladý. Derin bir uykuya daldý.
Sabah erken kalktý. Çorbacý da çorbasýný içtikten sonra iþ yerine gitti. Deftere imzasýný attýktan sonra hastaneye yakýn maðazalardan birine gitti. Yeni bir gömlek ve kravat satýn aldý. Takým elbisesi yeni olmasa da idare ederdi. Döndüðünde hastane personeli sözleþmiþ gibi odasýna doluþtular. Kimi hadi çaylarý söyle de ýslatalým diyordu. Kimi yaman adamsýn doðrusu, mahallemizin kýzýný kapýverdin. Ne söyleyeceðini þaþýrmýþtý. Belli ki Þenay hemþire öðrendiklerini herkese yaymýþtý.
Durun bakalým arkadaþlar.. Henüz ortada fol yok yumurta yok. Neyi kutlayacaksýnýz anlayamadým?
Hadi hadi inkar etme. Biz her þeyi öðrendik. Boþuna inkar etme. Ýki elini uzatarak,
Bakýn bakalým parmaklarýmda niþan veya söz yüzüðü var mý?
Yok ama nasýl olsa olacak.
Siz de olduðunda gelin. Hadi bakalým herkes iþinin baþýna. Lütfen beni rahat býrakýn. Ýþ olduðunda sizlere yalnýzca çay deðil, susamlý tavuk bile ýsmarlayacaðým.
Hadi bakalým. Allah inþallah o günleri de gösterir. Oda boþaldýðýnda almýþ olduðu gömleðin paketini açtý. Güvendiði bir kiþi yoktu ki gösterip danýþsýn. Ne zordu bu iþlerde tek baþýna karar vermek. Belki de danýþacak kimsenin olmamasý daha iyiydi. Danýþacaðý kiþilerden kimi armutta sap üzümde çöp bahane ederlerdi. Ýyi veya kötü, alýnmýþ alýnmýþtýr diyerek paketi özenle tekrar sardý. Göze batmayacak bir yere kaldýrdý.
Öðlen tatilinde yemeðe gitmedi. DSÝ binasý bir hayli uzaktaydý. Havanýn sýcaðýna aldýrmadan yola çýktý. DSÝ ye vardýðýnda aðaca sýrtýný dayamýþ gülleri seyreden birini gördü. Kýyafeti memur olmadýðýný gösteriyordu. Yanýna gitti.
Bu bahçenin bahçývaný kim? diye sordu. Adam,
Ben dedi
Sizden bir ricam olacak. Ben Devlet Hastanesinde çalýþýyorum. Bu kentin yabancýsýyým. Bu gece kýz istemeye gideceðim. Giderken bir demet çiçek götürmenin iyi olacaðý düþüncesiyle çiçek aramadýðým yer kalmadý. Aklýma burasý geldi. Lütfederseniz bir demet çiçek rica edeceðim.
Memnuniyetle diyeceðim ama þimdi olmaz. Müdürümün kesin emri var. Kimseye çiçek vermeyeceksin diye. Ama senin iþin hayýrlý bir iþ. Yuva kurmak isteyen biri boþ çevrilmez. Mesai sonrasý seni nerede bulacaðýmý söyle. Oraya getireyim.
Size zahmet olacak efendim.
Ne zahmeti kardeþim. Bana sevap kazandýracaksýn. Evlenecek olanlara yardým etmek en büyük sevaptýr.
Sizi hastanenin karþýsýndaki kahvehanede beklesem?
Ýsabet olur. Orasý zaten yolumun üstü.
Çok sað ol. Þimdiden teþekkürler.
Sen de çok sað ol kardeþim.
Ýþ yerine döndüðünde çok rahatlamýþtý. Ýþlerim yolunda gidiyor. Ýnþallah evliliðim de ayný þekilde olur diye düþünüyordu. Mesai bitiminde kahvehaneye gidip kapýnýn yanýna oturdu. Gözü yoldaydý. Aklýna ya gelmezse sorusu takýldýðýnda çýldýracak gibi oluyordu. Adam çok samimi davrandý. Gelmezlik etmez diye yüreðine su serpmeye çalýþýyordu. Bahçývanýn geldiðini gördüðünde çýkýp karþýladý. Elindeki paketi alýp kahve içmeye davet etti. Bahçývan,
Þimdi olmaz dedi. Hele Allah tamamýna erdirsin. Kahve de içeriz çay da. Belli mi olur? Bir gün de benim iþim sana düþer.
Çok sað olun. Beni çok mutlu ettiniz. Her zaman beklerim. Hastanede Saffet diye kime sorsanýz yanýma gelmen için yardýmcý olurlar.
Tamam. Uygun bir zamanda ziyaretine geleceðim.
Tekrar tekrar teþekkürler efendim.
Konuþmayý býrak da çiçekleri suya koy solmasýnlar.
Tamam efendim. Ýyi ki uyardýnýz. Bekar odasýna gidip çiçekleri koyacak bir kap aradý. Bulamayýnca ne fark eder diyerek içine az su koyduðu tencereye koydu. Çiçekleri emniyete aldýktan sonra berbere gitti. Saç sakal týraþý olduktan sonra evine dönüp banyo yaptý. Yeni gömleðini giyip kravatýný taktýktan sonra takým elbisesini giyerek giyimini tamamladý. Nasýl durduðuna bakacak bir boy aynasý bile yoktu. Banyodaki aynada gömleðinin yakasýný ve kravatýný iyice düzelttikten sonra çiçekleri tencereden aldý. Çiçekleri görünmesin diye tekrara sardý. Dualar mýrýldanarak evden çýktý. Çok mu erken diye düþündü. Gerçi hava kararamaya baþlamýþtý ama, erken giderse adama yemeðe mi geldin diye sormazlar mý? Aðýr adýmlarla yolu uzatarak karanlýðýn iyice çökmesini bekledi. Karar bu diyerek adýmlarýný hýzlandýrdý. Sevdiði kýzýn kapýsýný çalarken yüreði yerinden fýrlayacak gibiydi. Kapý hemen açýldý. Sevdiði kýzla karþý karþýya geldiler. Hemen elindeki paketi açýp gülleri çýkarýp sevgilisine uzattý. Kaðýdý buruþturup sokaða attý.
Ay ne kadar güzel bu güller. Niye zahmet ettin. Nereden buldun bunlarý.
Senin için aradým ve buldum güzelim.
Hadi geç içeri. Her kes seni bekliyor.
Çok mu kalabalýk?
Yok caným. Yalnýzca dayýmlar, yengelerim, bir de karþý komþumuzun kýzý. Seni çok merak etmiþ de. Hadi gir içeri daha fazla bekletmeyelim.
Tamam sevgilim girelim. Ýçeri girdiklerinde ilk kayýnpeder ile kayýnvalide adaylarýnýn ellerini öptü. Ardýndan diðerleri ile tokalaþtý. Zira dayýlar ve yengeler neredeyse kendisi ile yaþýttýlar. Hoþ beþten sonra kahveler içilirken pastacýnýn çýraðý kapýyý çaldý. Küçük yenge çevik bir hareketle gidip kapýyý açtý. Pastacý çýraðýnýn uzattýðý tepsiyi aldý. Götürüp mutfaða oydu. Görümcesine iþaret ederek gel dedi. Kayýnvalide adayý kalkýp mutfaða gitti
Hayrola niye çaðýrdýn beni?
Baksana damadýmýz ne ýsmarlamýþ.
Baklava mý? Niye zahmet etmiþ? Koyun tabaklara. Ýsteme iþi bitsin daðýtýrýz. Tatlý ye tatlý bitsin derler. Hayýrlý olur inþallah. Beraberce odaya döndüler. Saffet ne söyleyeceðini bilememenin ezikliði içinde suskundu. Bir þey sorulmadýkça konuþmuyordu. Kayýnpeder adayý sonunda dayanamadý.
E delikanlý, hadi konuþ artýk. Bu ziyaretinin sebebi nedir. Söyle ki bilelim. Saffet heyecanýný yenmek için derin derin nefes aldý. Heyecanýný ancak bu þekilde yenebilirdi.
Allahýn izniyle kýzýnýzý istemeye geldim.
Peki senin kimin kimsen yok mu?
Bir tek ablam var. O da eþinin görevi nedeniyle Erzurum’da. Bu nedenle yalnýz geldim efendim.
Annen baban öldüler mi?
Evet efendim. Daha çocuktum onlarý yitirdiðimizde.
Hayat bu. Sonunda hepimizin gideceði yer orasý. Allah geçinden versin.
Amin.
Bak oðlum bizim tek bir evladýmýz var. Kýzýmýz da oðlumuz da o. Bu yüzden onu dýþarýya vermek istemiyoruz. Eðer kabul edersen bu ev senin de evin olur. Yok kabul etmiyorum dersen bizde sana verilecek kýz yok.
Kabul ediyorum efendim.
Tamam ben de verdim gitti. Sen ne diyorsun haným?
Sen ne diyorsan ben de onu diyorum.
Tamam evlat. Artýk sen de bu evin evladýsýn. Fazla uzatmadan düðün hazýrlýklarýna baþlayalým. Tantanaya gerek yok. Nikah öncesi evimizin avlusunda bir kýna gecesi yaparýz. Nikah sonrasý bir de eþe dosta yemek veririz, olur biter.
Siz bilirsiniz efendim.
Hadi gelinler ne duruyorsunuz? Çay mý getireceksiniz? Bu iþ oldu kutlayalým bari.
Çaya gerek yok içeride koca bir tepsi baklava var.
Aman ne güzel. Tatlý yiyelim, tatlý konuþalým. Gelinler hemen mutfaða gittiler. Az sonra tabaklar ve çatallarla geri döndüler. Baklavalar yenildikten sonra, kayýnpeder,
Baklava nefismiþ. Ýnþallah evliliðinizde böyle güzel olur. Hep birlikte
Aminnn dediler. Sohbet koyulaþtýkça koyulaþtý. Vakit gecenin yarýsýný geçtikten sonra, kayýnpeder,
Hadi bakalým, sohbete doyum olmaz. Her kes kendi evine. Vedalaþýp ayrýldýlar.
                              ***
Þenay hemþire Saffet’in niþanlanmasýna çok bozulmuþtu. Yaþadýðým sürece onlara rahat vermeyeceðine ant içti. Ne biçim bir insandý bu? Etrafýnda bunca güzel kýzlar varken o kaba saba ve üstelik de çirkin sayýlacak kýzý nerden bulmuþtu. Biri bunun saflýðýndan yararlanýp da bu kýzý ona sokuþturmaya çalýþýyor? Oysa onun üzerinde ne kadar güzel hesaplarý vardý. Ýkisinin maaþlarý bir araya geldiðinde neler yapabilirlerdi. O tek maaþla nasýl geçineceðini bilemiyorum. Hani kýz zengin bir ailenin kýzý olsa anlarým. Kayýnpeder desteðiyle idare ederlerdi. Öyle bir durum da yok. Bu adamý çalýþan bir kýzla evlenmekten korkutan ne idi? Neden korkuyordu? Yoksa baþýndan çalýþan bir kadýnla evlilik mi geçmiþti? Çok da genç. Bu yaþta evlenip boþanmýþ olabilir miydi? Böyle bir þeyin olup olmadýðýný mutlaka öðrenecekti.
Eðer öyle bir þey varsa elinden çekeceði vardý. Ne yapýp edecek ve boþandýðý kadýnýn resmini götürüp kýzýn kapýsýna yapýþtýracaktý Gece nöbetinde can arkadaþý Sanem ebeyle birlikte olacaklardý. Gönlündekileri güvenle açabileceði en iyi arkadaþýydý o. Geceyi hoþça geçirmek için sýk sýk çay demlemeleri gerekiyordu. Dolabýna baktý. Çayý da, þekeri de yok denilecek kadar az kalmýþtý. Hastanenin karþýsýndaki bakkala gidip bir paket çay, bir paket de kesme þeker aldý. Hasta gelmeyen gecelerde sabah olmak bilmiyordu. Belki de hareketsizlikten olacak böyle gecelerde çok acýkýyordu. Ne yapsam diye düþündü. Aklýna fýrýncýnýn peksimetleri geldi. Geri dönüp fýrýna gitti. Yarým kilo peksimet aldý. Gece hazýrlýðý böylece tamamlanmýþ oldu.
Gece nöbetini devraldýktan sonra bir süre hastalarla ilgilendi. Hemþire odasýna döndüðünde Sanem ebe çay demlemekle meþguldü.
Kolay gelsin.
Kolaysa baþýna gelsin. Nerede kaldýn ayol? Neredeyse gelip arayacaktým.
Senin iþin kolay. Arada bir doðum gelecek de sana iþ çýkacak. Benim durumum öyle mi? Saymadým ama ilgilenmem gereken en az on hasta var.
Çok haklýsýn. O konuda biz ebeler daha þanslýyýz. Sanem ebe bardaklara çay doldurdu.
Nöbetçi hekime de getirelim mi?
Býrak þu adamý yahu. O kadar gýcýk oluyorum ki o adama. Adam yakýþýklý. Üstelik iyi bir meslek sahibi. Bir de eþine bak. O kadýnla evlenirken gözlerin yanýnda deðil miydi diye adama sorasým geliyor.
Hakikaten de öyle. Kadýn açýsýndan iþte þans buna derler derim.
Þans deðil. Milli Piyango büyük ikramiyesi.
Aklýma gelmiþken sorayým. Ne oldu senin saftrik Saffet’in?
Ne olacak? Kuþu elden kaçýrdýk. Biriyle sözlenmiþ. Görsen ne kýz. Ona da soracaksýn. O kýzla sözlenirken gözlerin neredeydi diye.
Ne buluyorsun onda? anlayamýyorum. Delikanlý dediðin bastýðý yeri titretmeli. O zavallý üfürsen yýkýlacak.
Bal kaymak ne güne duruyor. Yedir yedir þiþsin. Ne þans be. Elin oðlu ne bulursa yiyor, gram et baðlamýyor. Biz her þeyden kendimizi mahrum ediyoruz. Maþallahýmýz var. Ýkimiz de yediðimizi inkar etmiyoruz.
Vallahi hiç dert etmiyorum. Ne demiþler? Bir gram et bin ayýp örter. Beðenmeyen büyük oðluna almasýn. Küçük oðluna alsýn.
Kýsmetimiz kurudu be arkadaþým. Ne büyüðü, ne küçüðü, köklerine kýran girmiþ sanki tümünün. Yaþ yirmi beþi aþtý. Daha kapýmýzý açan olmadý. Biz mi çok beceriksiziz, yoksa kýsmetimiz mi kapalý anlayamýyorum.
Ne bileyim ben. Dediðin gibi kýsmetimiz kapalýdýr.
Þu Saffet’e öyle bozuluyorum ki. Neymiþ efendim çalýþan bir kýzla evlenmezmiþ. Çoluk çocuða karýþsýn hele açlýktan geberecek haberi yok. Kolay mý tek maaþla ev geçindirmek? Ev kira boðaz satýn. O zaman ben ne yaptým diye dövünecek ama iþ iþten geçmiþ olacak.
Bize ne yahu. Geberirse gebersin. Kendi düþen aðlamaz. Gece yarýlandýðýnda yeni çay demlediler. Bu kez peksimetler de ortaya çýkardýlar. Gece sakin geçti. Konu ise hep Saffet’ti.
                              ***
Düðün hazýrlýklarý tez bitti. Bir günlüðüne masraf etmeye deðmez diyerek gelinlik diktirmektense emanet bir gelinlik buldular. Konuklarýn oturmalarý için yüz sandalye kiraladýlar. Avluyu iyice temizledikten sonra, kiralýk sandalyeleri yerleþtirdiler. Bir elektrikçi gelip avluya seyyar kablo çekip on tane yüzlük lamba astý. Karanlýk basmadan ýþýklarý yaktýlar. Konuklar da gelmeye baþladýlar. Teypte kývrak oyun havalarý çalýyordu. Genç kýzlar gelin yerini almadan kývrak oyunlarýyla hünerlerini göstermeye baþladýlar. Gelin avluya girdiðinde alkýþ sesi ortalýðý inletmeye baþladý. Gelin yerine oturuncaya kadar alkýþlar arlýksýz sürdü. Gelinin oturduðu sandalyeyi ýsýtmasýna bile fýrsat vermediler. Hemen onu da oyun alanýna aldýlar. Bütün gece doyasýya eðlendiler.
Sabah onca yorgunluða raðmen erken kalktýlar. Kahvaltýdan henüz kalkmýþlardý. Komþu kýzlarý geldiler. Komþu kýzlarýyla birlikte kuaföre gelin baþý yaptýrmaya gittiler. Gelin baþý uzun uðraþ isteyen bir iþtir. Komþu kýzlarýnýn saçlarý o sýrada diðer elemanlarca günün modasýna uygun þekle getirildiler. Gelin baþý bittiðinde saat on dördü bulmuþtu. Nikah on beþ otuzdaydý. Eve döndüler. Selma’ya hemen gelinliðini giydirdiler. Meraklý komþular meraklarýný yenmek için gelin ziyaretine geldiler. Komþu Mevharet haným,
Aman gelinlik kýzýma ne kadar yakýþmýþ. Kelebekler gibi olmuþsun kýzým. Zaten güzele ne yakýþmýþ dedi. Bir baþka komþu,
Þu güzelliðe bak. Damat ne kadar þanslýymýþ. Kaç erkeðe böylesine güzel bir gelin kýsmet olur. Allah nazar deydirmesin dedi. Her kafadan bir ses çýkýyordu. Komþularýn hepsi ayný þeyleri söylüyorlardý. Komþu kýzlarýna gelinlik ne de çok yakýþmazdý. Selma meraktan çatlýyordu. Gerçekten komþularýn dediði gibi gelinlik kendisine çok mu yakýþmýþtý? Gidip aynada kendisine bakmasa çatlayacaktý. Korna sesi duyan komþular gelin arabasýný görmek için pencereye yýðýldýlar. Selma fýrsattan yaralanarak aynanýn karþýsýna geçti. Gerçekten gelinlik kendisine çok yakýþmýþtý. Boþuna mý bunca yýl, bu çirkinliðimle evde kalacaðým diye korku yaþamýþtý. Demek ki bakýmlý her kadýn güzel olabiliyordu. Bundan böyle memur eþi olduðunu unutmayacak ve eþinin þanýna uygun giyinecek ve bol bol süslenecekti. Annesi,
Hadi kýzým, aynanýn karþýsýnda ne süzülüp duruyorsun öyle. Nikaha geç kalacaksýnýz.
Tamam anneciðim ben hazýrým. Hadi öyleyse ne duruyorsun. Gidip arabaya binsene. Damat adayý arabanýn kapýsýný açmýþ gelin adayýný bekliyordu. Selma arabanýn yanýna geldiðinde Saffet elinden tutarak arabaya binmesine yardým etti. Komþularda arkadaki üç arabaya doluþtular. Genç bir kýz arabalarýn aynalarýna birer havlu baðladý. Genç kýz arabaya bindikten sonra arabalar þehir içinde bir tor attýktan sonra belediyenin önünde durdular. Ýnenler doðruca nikah salonuna gittiler. Saffet, Selma’yý elinden tutarak arabadan inmesine yardýmcý olduktan sonra koluna girerek nikah salonuna yürüdüler. Salona genç kýzlarýn oluþturduklarý tünelin içinden geçerek girdiler. Doðruca nikah masasýna gidip oturdular. Nikah memuru ve þahitler yerlerini aldýlar. Formaliteler tamamlandýktan sonra küçük bir taký töreni yapýldý. Tören bittikten sonra tekrar arabalara binerek evlerine döndüler. Geceyi evde geçirip ertesi gün balayýna çýkacaklardý.
                              ***
Sabah çok geç uyandýlar. Saffet,
Selmacým, hadi kalk artýk. Daha balayý seyahati yapmak için hazýrlýk yapacaðýz.
Ne seyahati be Saffet’çiðim. Biz balayý seyahati yapacak kadar zengin miyiz? Evimizin suyu mu çýktý. Annem ve babam bir haftalýðýna dayýmlara gittiler. Biz de balayýmýzý evimizde geçiririz. Evimizin neyi eksik dedi. Zaten Saffet balayý masrafýna parasýnýn yetmeyeceði korkusuyla huzursuzdu. Eþinin bu önerisi canýna minnetti. Tekrar yataða girerek eþine sarýldý. Evlilik için almýþ olduðu izin göz açýp kapayýncaya kadar bitti. Ýzinli günlerinde evlerinin karþýsýndaki sebze bahçesine giderlerdi. Su yolunda akan suyla oynamak en büyük zevkleri olmuþtu. Eve döndüklerinde sýrýlsýklam ýslanmýþ olurlardý. Hemen giysilerini deðiþtirirlerdi. Eþinde ilk günlerde fark etmediði bir þeyi fark etti. Eþi soyunduðunda bidondan farksýz olan hantal vücudu hiç de iç acýcý deðildi. Öyle bir kemik yapýsý vardý ki zayýflasa bile incelmesi mümkün deðildi. Zaman geçtikçe eþinden soðumaya baþladý. Eþiyle yataða girdiðinde Þenay ebenin düzgün bacaklarý, yuvarlak kalçalarý ve incecik beli gözlerinin önüne geliyordu. Kalçalarýna kadar inen saçlar ise olaðan üstü çekiciydi. Evlenmiþ olmasýna raðmen Þenay ebe halen kendisine ilgi gösteriyordu. Zaman zaman eþini terk edip Þenay ebeye dönmeyi bile düþünüyordu.
Son zamanlarda eþiyle arasýnda sorunlar yaþamaya baþlamýþlardý. Ýlk çocuklarý doðduðunda ise birbirlerinden tamamen kopmuþlardý. Eþi Selma için varsa yoksa her þey çocuðu içindi. Bir gün eþi, Bak Saffet demiþti. Artýk çocuk sahibi olduk. Senin maaþýn kendimize bile yetmiyor. Bu çocuðun büyüdükçe masraflarý artacak. O zaman masraflarýný hiç karþýlayamayacaðýz. Almanya’ya iþçi alýyorlar. Seninle evlenmeden baþvuruda bulunmuþtum. Ýþe alýnma sýram gelmiþ. Düþündüm. Bu çaðrýyý kabul eder Almanya’ya gidersem geçim sýkýntýmýz kalmaz. Gerekli yasal süreyi doldurduðumda senin için istek yaparým. Orada beraber çalýþýrýz. Saffet’in canýna minnetti bu öneri.
Tamam karýcýðým. Gereken iþlemleri hemen yaptýralým. Ben de Almanya’ya gitmeyi çok arzulamýþtým ama olmadý. Demek ki kýsmetim açýlmýþ. Hemen pasaport iþlemlerini ve gerekli saðlýk kontrollerini yaptýrdýlar. Saffet güle oynaya eþini Almanya’ya uðurladý.
                              ***
Ýþine giderken iki simit aldý. Ýki de duble çay söyledi. Temizlik iþçisine Þenay hemþireyi çaðýrmasýný söyledi. Þenay hemþire geldi.
Hayrola Saffet. Hangi daðda kurt öldü de beni hatýrladýn.
Bak duble çaylarýmýz geldi. Çekmecesine koyduðu simitleri çýkardý.
Senin için de susamlý tavuk aldým. Biraz da peynir. Seninle birlikte kahvaltý yapmayalý çok oldu.
Hayrola? Sendeki bu deðiþiklik ne böyle?
Artýk özgürüm. Hanýmý Almanya’ya postaladým. Gitmesi oldu, dönmesi olmaz inþallah.
Öyle deme. Ne de olsa çocuðumuzun annesi.
Evlenmeden önce tencerede piþirir, kapaðýnda yeriz diyordu. Çocuðumuz olduktan sonra benden tamamen koptu. Yetmedi. Maaþýmýn azlýðýndan þikayet etmeye baþladý. Ayrýca evlenmeden önce Almanya’ya iþçi olarak gitmek için baþ vuruda bulunduðunu da gizledi. Güya yasal süreyi doldurduktan sonra istek yapýp beni de götürecekmiþ. Ben devlet memuruyum. Emeklilik hakkým var. Bu da geleceðimin garantisi demektir. Diyelim ki istifa edip Almanya’ya gittim. Benim katiplikten baþka elimden hiçbir iþ gelmez. Dilini bilmediðim bir ülkede bana kim iþ verir? Hadi bir ayak iþi buldum. Ýþin garantisi olacak mý? Orada yapamayýp geri dönecek olsam memuriyetime ayný yerden baþlatýrlar mý?
Sen de o kadar karamsar olma. Belki orada iþin daha iyi olur. Çok para kazanýr zengin olursun.
Sabah sabah kafa buluyorsun galiba. Mesleði olmayan bir insan iþ veren olmaz diyorum. Ýþi olmayan zengin olmaz, sefil olur.
Peki ne olacak þimdi?
Biraz bekleyeceðim. Sonra da geri gel diyeceðim. Geri gelmeyi kabul etmediðinde de boþanma davasý açacaðým.
Çok iyiydiniz. Ne oldu da böyle çok sevdiðin eþinden bu kadar çok soðudun. Üstelik maþallahý var. Harikulade güzel bir kadýn.
Býrak Allah aþkýna sen de. Biliyorum dalganý geçiyorsun. Ben onunla güzel olmadýðýný göre göre evlendim. Ýçi çok temizdir diye düþünmüþtüm. Baþlangýçta öyleydi ama, dediðim gibi çocuk doðduktan sonra çok deðiþti. Üstelik hamileliðinde öylesine çirkinleþti ki, kendisinden iðrenir oldum. Üstelik senin gibi güzeller güzeli kýzlarý gördükçe çýldýracak gibi oluyorum. Öfkemden kafamý yumrukluyorum.
Hadi caným, ben mi güzelim?
Evet, ne sandýn. Þenay hemþire baþýndaki kepi çýkarýp masanýn üzerine koydu.
Sen bu anlattýklarýný kepime anlat. Eþin olan o kýzý ilk gördüðünde ayaklarýn yere basmýyordu. Havandan yanýna varýlmýyordu. Neymiþ efendim? Çalýþan bir kýzla evlenemezmiþ. Þimdi ne olacak? Çalýþmýyor diye evlendiðin haným yaban ellerinde çalýþacak. Eðer baþýna þapka alacaksan bir numara büyük al. Bir süre sonra boynuzlarýn yüzünden küçük gelmesin. Saffet bu sözler karþýsýnda delirecek gibi oldu. Gözünün önüne eþi geldi. Yabancý birinin koluna girmiþ mutluluktan uçuyordu.
Çýk dýþarý diye baðýrdý. Seni bir daha bu odada görmeyeceðim. Þenay hemþire,
Çok da meraklýyým diyerek odadan çýktý.
Konuþmaya daldýklarýndan çaya ve simitlere el sürmemiþlerdi. Midesi taþ gibi olmuþtu. Simitleri kaðýda sarýp çekmeceye koydu. Çaylarý götürüp lavobaya döktü. Yerine oturduðunda yapmasý gereken iþleri önüne koydu. Eli iþine bir türlü varmýyordu. Ýçinden hýçkýra hýçkýra aðlamak geliyordu. Bir gelen olur korkusuyla aðlama isteðini yenmeye çalýþtý.
                              ***
Bekarlýðýnda etrafýnda pervane olmuþ bir çok kýz vardý. Oysa þimdilerde hepsi kendisine alaycý gözlerle bakýyorlardý. Sanki söz birliði etmiþçesine oh olsun diyorlardý. Geceleri gözüne uyku girmez olmuþtu. Ne yapsa eþinin bir baþkasýnýn koluna girmiþ halindeki hayali gözlerinin önünden gitmiyordu. Nasýl olsa onu boþamaya karar verdim diye düþünmek de o hayalden kurtulmasýna yetmiyordu. Neden onu böylesine çok kýskanýyordu? Yoksa onu hala ilk günlerdeki gibi seviyor muydu? Çocuðu geliyordu gözlerinin önüne. Minicik ellerini uzatmýþ baba, baba diyordu. Daktiloyu önüne çekip uzun bir mektup yazdý. Mektubunda karýsýna kendisini çok sevdiðini ve onsuz yaþamasýnýn mümkün olmadýðýný, evlat hasretinin dayanýlmaz olduðunu anlatmýþtý. Ve eþinin bir an önce ülkesine geri dönmesini istedi.
Yazýp gönderdiði mektubun üzerinden bir hafta geçmiþ olmasýna raðmen eþinden yanýt gelmemiþti. Çýldýracak gibiydi. Bir türlü gözüne uyku girmiyordu. Kalkýp ocaða çaydanlýðý koydu. Demliðe çay koyduktan sonra çaydanlýðýn üzerine yerleþtirdi. Çay bardaðýný ve þekerliði masanýn üzerine koyduktan sonra yazmaya baþladý.
Canýmdan çok sevdiðim biricik eþim. Çocuðumun annesi, annelerin en güzeli karýcýðým benim. Seni nasýl özlediðimi anlatacak kelime bulamýyorum. Ýnan bana, gittiðinden beri gözüme uyku girmedi. Biricik kýzýmýz Özlem’in minik kollarýný açarak boynuma sarýlýþý gözlerimin önüne her geldiðinde çýldýrmaktan korkuyorum. Onu yine kollarýmýn arasýna almak, havalara fýrlatmak, onun gülücüklerine yeniden kavuþmak için canýmý bile veririm. Ne olur dön artýk geriye. Ýnan bana sevgilim, sensiz yaþamaktansa ölmek milyonlarca kez yeðdir. Ölüm bir kez olur. Oysa ben her gün onarca, hatta yüzlerce kez ölüp ölüp diriliyorum. Eðer çýldýrmamý istemiyorsan ne olur hemen dön sevgilim. Çevresinde olup bitenleri de mektubuna ekledikten sonra zarfa koyup zarfý kapattý. Gözü çay fincanýna iliþti. Eyvah dedi. Çayýmý unutmuþum. Demliði kaldýrýp baktý. Çaydanlýkta çok az su kaldýðýný gördü. Su ekledikten sonra masasýna döndü. Önündeki kaðýda rast gele çizgiler çizmeye baþladý. Çaydanlýktan çýkan dumaný fark ettiðinde gidip demliðe su döktü. Ocaðýn altýný kýstý. Bir süre daha çizgi çizmeyi sürdürdü. Kalkýp bardaðýna çay doldurdu. Çayýný içerken çizmeye devam etti. Peþ peþe içtiði çaylardan sonra bilinçsizce çizdiði kaðýda baktý. Kaðýt üzerine sanki içinin karasýný çizmiþti. Kaðýdý parçalayýp attý. Uyuyabilme umuduyla yataðýna döndü.
Yazdýðý mektuplara eþinin yanýt yazmamasý yüzünden yemeðe karþý oldukça duyarsýz olmuþtu. Sanki hiç acýkmýyordu ve yemek yemeyi gereksinmiyordu. Üzerine bir de uykusuzluk eklenince zaten zayýf olan bünyesi iyiden iyiye çökmüþtü. Arkadaþlarý ve komþularý sýkýntýsýný bildikleri için nedenini sormuyorlardý.
                              ***
Eþinin dayýsýnýn Ýzmir’e gideceðini öðrendiðinde aklýna çok parlak bir fikir geldi. Dayýsýnýn ardýndan o da Ýzmir’e gitti. Çiçekçiden bir demet çiçek alýp dayýsýnýn döneceði yolda beklemeye baþladý. Dayýsý fazla bekletmemiþti. Damatlarýnýn bir demet çiçekle ne yapmak istediðini merak eden dayý,
Hayrola Saffet? Bu elindeki çiçekler ne böyle?
Kararýmý verdim. Selma’yý boþayacaðým. Çok güzel bir kýzla anlaþtým. Onu bekliyorum.
Oðlum sen manyaksýn. Güle oynaya gönderdiðin karýný, olacak iþmiþ gibi üç gün sonra geri çaðýrmaya baþladýn. Senden zaten bir kadýna koca olmaz. Boþarsan çok memnun olurum. Yalnýz ben deðil, tüm ailemiz memnun olur. Yeðenime yazayým. Mümkün olduðunca erken izin almaya çalýþsýn. Gelsin ve bu evliliði bitirsin. Saffet donup kalmýþtý. Giden dayýsýnýn arkasýndan bakakaldý. Peki þimdi ne olacaktý? Bu plan tutmadýðý gibi ters de tepecekti. Dayýsýyla ayný otobüse binmiþ olmamak için biraz dolaþtýktan sonra çiçekleri bir çöp bidonuna attý. Otobüse bindiðinde dýþarýyý seyrederek aklýndaki kötü düþüncelerden uzaklaþmaya çalýþtý ama olmadý. Aklýndan küçük kýzý çýkmýyordu. Dayýsý gerçekten olanlarý eþine yazacak mýydý. Yazarsa þüphesiz boþanmaktan baþka bir umar kalmayacaktý. Küçük kýzý ne olacaktý? Çocuðu alsa nasýl bakacaktý? Hemen birini bulup evlenmeye kalkýþamazdý. Zira kýyýda köþede tek bir kuruþu bile yoktu. Bu durumda kýzýný annesinde býrakmak zorunda kalacaktý. Ya annesi kýzýný göstermezse? Eðer eþi gerçekten izin alýp boþanmak için gelirse tek bir umarý vardý. Eþine gerçeði söyleyecekti. Hasretine dayanamadýðým ve seni çok kýskandýðým için, geri dönmeni saðlar diye o numarayý yaptým diyecekti. Piþman olduðunu söyleyip özür dileyecekti.
Evine döndüðünde kapýyý açýp içeri girerken üzerine bastýðý mektubu son anda fark etti. Eðilip aldý. Sevincinden uçacak gibi oldu. Mektup eþindendi. Mektubu açýp bir nefeste okudu. Eþi kendisini çok sevdiðini, fakat bu aþamada geri dönmesinin mümkün olmadýðýný, çocuklarýmýzýn geleceði için buna katlanmak zorunda olduðunu yazmýþtý. Mektubu defalarca öptü. Sokaða çýkýp, eþimden mektup geldi diye baðýrmamak için kendini zor tutuyordu. Divanýn üzerine uzanýp mektubu defalarca okudu. Mektubu defalarca öptü. Kalkýp kaðýt kalem alýp masaya oturdu. Eþine yazdýðý mektup için ne kadar sevindiðini anlattý. Mektubu ne olur daha sýk mektup gönder diye yazarak bitirdi. Aklýna yine dayýsý geldi. Olanlarý belki yazmaz diye teselli olmaya çalýþtý.
                         ***
Eþinin Almanya’ya gidiþinin üzerinden tam sekiz ay geçmiþti. Eþinden aldýðý mektup yüzünden sevinçten deli olacaktý. Eþi doðum yapmýþ ve doðumdan sonra doðum iznini Türkiye’de geçirecekmiþ. Ardýndan bir mektup daha geldi. Eþi bir erkek çocuk sahibi olduðunu bildiriyordu.
Sabýrsýzlýkla eþinin yolunu bekliyordu. Bir mektup daha geldi. Eþi mektubunda çocuðun saðlýðý için gelemeyeceðini bildiriyordu. Mektubu tekrar tekrar okudu. Okuduklarýna inanamýyordu. Neden diyordu. Neden bebeðin saðlýðýný gelmemek için bahane ediyordu. Neydi bu iþin aslý? Orada kendisine bir sevgili mi bulmuþtu? Biriyle beraber mi yaþamaya baþlamýþtý? Yoksa o beraber yaþadýðý kiþi mi onun gelmesini engelliyordu. Hayýr, hayýr bu iþ yürümeyecekti. Ne demiþti Þenay hemþire? Baþýna þapka alacaksan bir numara büyük olsun. Yani boynuzlarým içine sýðsýn. Asla boynuzlanmaya razý olamazdý. Elini kana da bulayamazdý. Uygar bir insana uygun olaný yapacaktý ve eþinden boþanacaktý. Bunu açýk bir dille eþine bildirecek ve boþanmak için bir an önce gelmesini isteyecekti. Kaðýdý kalemi alýp masaya oturdu ve yazmaya baþladý.
Selma, sana yine eskisi gibi sevgili karýcýðým diye hitap ederek yazmayý ne kadarda isterdim. Gelmekten vaz geçmiþ olmandan çýkardýðým sonuç aile baðlarýmýzýn gevþemekten de öte tamamen koptuðunu göstermektedir. Davranýþlarýndan burnuma ihanetinin pis kokusu gelmektedir. Hele hele Almanya’ya gidiþinin üzerinden sekiz ay sonra doðum yapmýþ olman aklýma prematüre bir doðumunu getiriyor. Ýçimi belki de çocuk benden deðildir diye bir kuþku kemiriyor. Eðer içinde bana karþý bir damla sevgi kalmýþ olsaydý ne yapar eder gelirdin. Gelmediðine göre evliliðimiz bitmiþtir. Ýkimiz için en uygun olaný kendimize yeni bir yol seçmektir. Bundan böyle sen yoluna ben yoluma. Her þeyin gönlünce olmasý dileðiyle. Ýmzasýný attýktan sonra kaðýdý katlayýp zarfa koydu. Ertesi günü postaya vermeyi unutmamak için mektubu göz önünde olacak bir yere koydu.
                              ***
Selma mektubu okuduðunda okuduklarýna inanmak istemedi. Ýstemese de yazýlanlar açýk ve seçik olarak kendisini çok aðýr bir ithamýn altýnda býrakýyordu. Bu adam biraz kaçýktý ama bu kadar da deli olamazdý. O çocuklarýna iyi bir gelecek saðlamak için çýrpýnýrken bu delinin aklýndan neler geçiyordu. Aslýnda inceldiði yerden kopsun diye mektuba yanýt bile vermemesi gerektiðini düþündü ama yapamadý. Kýsa bir mektup yazýp postaladý. Mektubunda “ben burada çocuklarýmýzýn istikbali için vatan hasretini içime gömerekten çalýþýyorum. Sen ise oralarda nelerle uðraþýyorsun? Ýlle de boþanacaðým diyorsan seni tutan mý var? Mahkemenin yolunu bilmiyorsan tarif edeyim. Çocuklarýmýzýn geleceði için buradayým. Daha uzun süre de burada kalacaðým. Bir daha da beni bu saçmalýklarýnla rahatsýz etme dedi.
Selma demlediði çayý bardaðýna doldurup içerken aklý son günlerde yaþadýklarýna takýlmýþtý. Ne umutlarla evlenmiþti bu adamla. Memur karýsý oluyorum diye az sevinmemiþti. Neydi o günler öyle? Sanki etekleri zil çalýyordu. Sonuç ne oldu? Koca bir hiç. Bari bundan böyle çocuklarý için yararlý bir þeyler yapabilseydi. Yuvayý yýkmamak için geri dönse ne olacak? Bu çocuklarýn geleceði onun buradaki kazancýna göre komik sayýlacak maaþýyla nasýl garanti altýna alýnacaktý? Hiçbir þekilde geri dönmeyi içine sindiremiyordu. Artýk kendi yuvasýný düþünmek bile istemiyordu. Yaþamýnýn bundan sonrasýný yalnýzca çocuklarýna adayacaktý. Peþ peþe içtiði çaylardan mý? yoksa kafasýný tokmaklayan düþüncelerden mi? yatýp uyumaya gerek duymuyordu. Oysa sabah erken saatlerde yollara düþüp iþine gitmek zorundaydý. Bu ülke kendi ülkesi deðildi. Burada iþi asmak, bu gün iþe gitmesem de olur demesi olasý deðildi. Yataðýna girdiðinde neredeyse sabah olacaktý.
                         ***
Saffet mektubu aldýðýnda þok olmuþtu. Biliyorum, mutlaka orada birini buldu ki bana bu þekilde rest çekebiliyor. Hemen boþanma davasý için iþlemleri baþlatacaktý. Tanýdýðý bir avukat vardý. Ona gitti. Eþini Almanya’ya gittiði için boþanma davasý açmak istediðini söyledi. Avukat,
Eþiniz Almanya’ya gitmek için sizden izin almadý mý?
Aldý tabi.
O zaman onun Almanya’ya gitmiþ olmasý boþanma nedeni sayýlamaz. Davayý boþuna açmýþ oluruz. Bence ille de boþanmak istiyorsanýz izinli geldiðinde bir avukata boþanma davasý açmak için vekalet versin. Böylece kolayca boþanýrsýnýz.
Peki baþka bir neden olamaz mý?
Ne gibi?
Eþimin beni orada aldattýðýndan þüpheleniyorum.
Bu iþler þüphelenmekle olmaz. Kanýt ve tanýk gerekir. Tanýðýn ve kanýtýn var mý?
Yok efendim.
O zaman yine baþa döneceðiz. Beklemekten baþka hiçbir çözüm yok.
Çok sað olun. Verdiðiniz bilgilere teþekkür ederim.
Teþekküre deðmez. Sohbet etmeye de beklerim. Avukatýn bürosundan çýktýktan sonra oyalanmadan iþinin baþýna döndü. Bu günlerde iþten çok kaytarýr olmuþtu. Baþ hekim fark ederse çok kötü olurdu.
Kaç günden beri toplamadýðý masasýnýn üzerindekilerinin tümünü yerlerine kaldýrdý. Çekmeceden çýkardýðý bezle üzerini güzelce sildi. Kayda geçirilmesi gereken evraklarý ve defteri tekrar masasýnýn üzerine koyarak çalýþmaya baþladý. Ýþine öylesine dalmýþtý ki odasýna gireni fark etmemiþti.
Kolay gelsin.
………………
Kolay gelsin. Baþýný kaldýrýp baktý. Uzun boylu bir bayandý seslenen.
Sað olun, bir emriniz mi var efendim?
Estaðfurullah. Ben köy ebesiyim. Þehir ebeliði kursu için geldim. Bu belgeleri size vermem gerekiyormuþ.
Alayým efendim. Buyurun þöyle oturun. Eksik bir þey var mý? diye bir bakayým.
Rahatsýz etmeyeyim.
Aman efendim, ayný camianýn insanlarýyýz. Neden rahatsýz olayým. Bu arada kadýný dikkatle inceledi. Ýçinden ne kadýn be dedi. Dalyan gibi kadýn dedikleri bu kadýn için söylenilmiþ olmasý gerekir diye düþündü.
Çok af edersiniz. Ne emredersiniz? Ne ikram edebilirim size? Çay mý? kahve mi?
Zahmet etmeyin. Ýçmiþ kadar oldum.
Ne zahmeti efendim. Zahmet bizim çaycýya.
Çaylar gelmeden evraklara bir göz attý. Her þeyi tamamdý. Çay içerken bu güzel kadýnla sohbet mutlak çok tatlý olacaktý.
Evli misiniz? Efendim.
Evet evliyim. Ýki de çocuðum var.
Bey efendi ne iþ yapýyor? Bizim camiadan mý?
Yok eþim saðlýk memuru deðil. Daha önceleri taksicilik yapýyordu. Rahatsýzlanýnca taksiyi satýp köyde bir bakkal dükkaný açtý. Geçinip gidiyorduk ama, rahatsýzlýðý çok ilerledi.
Geçmiþ olsun efendim. Ben de evliyim. Benim de iki çocuðum var. Ama ne yazýk ki yanýmda deðiller.
Eþinizden ayrýldýnýz mý?
Öyle gibi bir þey. Eþim rýzamý almadan Almanya’ya çalýþmaya gitti. Bu yüzden ondan boþanmaya karar verdim. Türkiye’ye dönmesini bekliyorum. Geldiðinde karþýlýklý olarak anlaþýp boþanacaðýz.
Yapmayýn bunu. Ýki çocuktan sonra yuva yýkmak akýl karý deðil.
Olmadý, yürütemedik biz bu evliliði. Almanya’ya gitmesinden önce de aþamayacaðýmýz kadar büyük sorunlarýmýz vardý.
Aceleci olmayýn. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Size acýmam ama, çocuklarýnýza acýrým.
Çocuklara hiçbir þey olmaz. Esas acýyý çeken benim. Eþiniz rahatsýz olduðu için beni çok iyi anlarsýnýz. Çok þükür saðlýklý bir insaným. Kadýnsýzlýðýn ne olduðunu, yaþadýðým sýkýntýlarýn ne olduðunu bilirsiniz. Zira hasta bir eþle sizde ayný sýkýntýlarý yaþýyorsunuzdur.
Haklýsýn ama, artýk biz kendimizden vaz geçtik. Önemli olan çocuklarýmýz.
Öyle demeyin. Ömür denilen ne ki? Ýþte geldik iþte gidiyoruz. Sarýlýp yatacaðým bir eþim olmadýktan sonra gençlik neye yarar?
Hayal kurmaya. Ne güzel, her gece en güzel kadýnlarla yatarsýn. Ben de eþimle hayalimde geçmiþimizi yaþayarak teselli oluyorum. Yaran derin. Sizi çok iyi anlýyorum. Bir abla olarak önerim yuvaný yýkma olacaktýr. Ýzin verirseniz gidip iþ baþý yapayým. Nasýl olsa bir buçuk ay buradayým. Fýrsat buldukça gelirim. Yaralý iki insanýn birbirlerine anlatacaðý çok þeyler vardýr. Hadi hoþça kal diyerek kalktý ve odadan çýktý. Saffet kadýnýn arkasýndan baktý kaldý. Ne harika kadýn be dedi. Bu kadýnla geçirilecek bir gece bir ömre bedel olur. Eþi de hastaymýþ. Mutlaka ele geçirmeliydi onu.
                              ***
Ebe Türkan, her fýrsatta yanýna geliyordu. Biri eþinin rahatsýzlýðýndan söz ediyor, diðeri eþinin vefasýzlýðýndan. Arada belki üç beþ yaþ fark vardý ama ne önemi vardý? Eþinden boþanabilirse belki de aradaki yaþ farkýna bakmadan bu kadýnla evlenebilirdi de. Yine bir öðlen paydosunda,
Size bir þey itiraf etmek istiyorum. Size sýrýlsýklam aþýðým? Ne olur beni reddetme dedi. Heyecandan boðulacak gibiydi.
Siz ne diyorsunuz? Ben sizi bir kardeþ olarak bellemiþtim. Beni çok þaþýrttýnýz. Eþim hasta da olsa ona ihanet etmeyi, onu aldatmayý hiçbir zaman düþünmedim. Eðer beni bir abla olarak kabul edersen gelirim yanýna. Yok öyle olmazsa bir daha beni zor görürsün.
Özür dilerim. Ben hani þey olur demiþtim de.
Ne olur demek istiyorsun. Bunu aklýnýn kenarýndan bile geçirme.
Tamam Türkan haným. Bundan böyle sizi abla gibi seveceðim. Yeter ki siz darýlmayýn.
Tamam kardeþim. Söylediklerini duymadým. Sen de hiçbir þey söylemedin.
                         ***
Hemen hemen her gün öðlen saatlerinde bazen de akþam saatlerinde karþýlýklý çay içip dertleþiyorlardý. Bir acayiplik vardý bu iþte ama ne? Karþýsýnda öyle bir oturuþu vardý ki aklý baþýndan gidiyordu. Bu nasýl kardeþlikti. Sanki kendisini baþtan çýkarmak isteyen bir hali vardý. Bir giriþimde daha bulunmalý mýydý? Ya tersleyip çekip giderse? Ýnceldiði yerden kopsun diyerek masa üstündeki kalemi iterek yere düþürdü. Kalem tam da ayaklarýnýn dibine düþmüþtü. Eðilip kalemi alýrken diðer elini de Türkan’ýn bacaðýnýn üzerine koydu. Tepki görmeyince okþamaya baþladý.
Hayrola? Ne oldu sana? Hani ne söz vermiþtin?
Kusura bakma. O kadar güzel bacaklarýn var ki dayanamadým. Kadýnýn tokadý suratýnda þakladý. Kalkýp hýzla odadan çýktý. Saffet ne olduðunu anlamaya çalýþtý. Nasýl bir iþti bu? Dakikalarca bacaðýný okþamam ses çýkarmamýþtý. Birden parlayýverdi. Neyin nesiydi bu kadýn? Yoksa delinin biri miydi?
Aradan iki gün geçmiþti. Türkan ebe yine geldi. Gelirken çay da söylemiþti. Aralarýnda sanki hiçbir þey olmamýþtý. O tokadý atan kadýn sanki o deðildi.
Ne var ne yok görmeyeli?
Ýyilik saðlýk. Attýðýn tokadýn tadý halen yanaðýmda.
Atarým tabi. Senin elin ayaðýn tek durmazsa olacaðýna bak. Merak ettim. Benim için neler söylüyorlar?
Neler mi söylüyorlar? Þimdiye kadar bu hastaneye senin kadar güzel bir kadýn gelmedi diyorlar.
Hadi caným sen de. Atýyorsun.
Neden atayým ki. Git istersen baþkalarýna da sor.
Baþkalarýna ne sorayým? Senin söylediðin bana yeter. Allah aþkýna benim neremi güzel buluyorlar?
Uzun bir endam. Harikulade güzel bacaklar. Olgun ve dolgun kalçalar, incecik bir bel kaþ, göz ve dudaklar. Hangisinden söz eydim size. Bu hastanede sizin için deliren yalnýzca ben deðilim. Bütün erkekler sana hasta.
Hadi caným sende, ha bire atýyorsun.
Siz aynaya dargýn mýsýnýz? Hiç aynaya baktýðýnýz yok mu? Eðer evinizde bir boy aynasý yoksa hemen bir tane alývereyim.
Teþekkür ederim, aynam var. Bu Pazar her hangi bir randevun var mý?
Yok niye sordunuz?
Ev yemeðine hasretsindir. Bu Pazar konuðum olursan sana güzel bir ziyafet çekerim.
Eþiniz ne der buna?
Hiçbir þey. Onun bana güveni tamdýr.
Memnuniyetle gelirim.
Evim kahvehanenin yanýndaki sokaða girince soldaki ikinci kapý. Pencereden senin geldiðini görürüm.
Sizin konuðunuz olmak benim için harikulade bir þey olur. Pazar gününü iple çekeceðim.
Sakýn aklýna baþka þeyler getirme. Avucunu yalarsýn. Seni bir abla olarak davet ediyorum.
Tamam ben de bir kardeþ gibi geleceðim.
                         ***
Pazar günü öðlene doðru trene binip Ebe Türkan hanýmýn köyüne gitti. Tarif ettiði yoldan yürüyerek kahveye ulaþtý. Kahvehanenin yanýndaki yola girdiðinde ikinci evin penceresine baktý. Ebe de kendisini görmüþtü. El salladý. Kalkýp kapýyý açmak için avluya çýktý. Sokak kapýsýný çalmaya fýrsat vermedi. Kapýyý açýp buyur etti. Kapýyý hemen arkasýndan sürgüledi.
Hoþ geldin.
Hoþ bulduk.
Evi kolay buldun mu?
Evet zaten çok kolay bulunacak bir yerdeymiþ.
Hadi geç içeri. Kapýyý dayakladým. Yemeðimizi kimse rahatsýz etmeden yiyelim diye.
Ýyi düþünmüþsün. Çok sað ol. Hemen masaya tabaklarý sýraladý. Mutfaktan getirdiði tencereleri masanýn üzerine koydu. Tabaklara yemek koyduktan sonra oturdular. Yemeklerini yerlerken suskundular. Bir ara,
Kuzum ne oldu sana böyle? Dut yemiþ bülbül gibisin. Yemeðe oturduðumuzdan beri tek söz etmedin.
Güzelliðinle bende konuþacak hal mi býraktýn. Ýnan kalbim göðsümden fýrlayýp gidecek diye korkuyorum.
Hadi caným sen de. Þurada abla kardeþ gibi oturmuþ yemeðimizi yiyoruz. Bunda seni heyecanlandýracak ne var?
Kaç defa söyleyeceðim. Beni bu denli derinden etkileyen olaðan üstü güzelliðiniz.
Amma da atýyorsun. Eþinden ayrý kaldýðýndan beri senin gözün dönmüþ. Güzeli çirkini birbirinden ayýramýyorsun. Yarýn eþin Almanya’dan dönüverse anýnda beni unutursun.
Eþimin dönmesinin ne önemi var? Ýkimiz de ayrýlmakta kararlýyýz. Türkiye’ye gelir gelmez bu iþi bitireceðiz.
Bak çocuklarýn var. Onlarý öksüz býrakmaya hakkýn yok.
Ne fark eder. Yanlarýnda olmayan bir baba ile boþanmýþ bir babanýn arasýnda ne fark olabilir. Artýk onlar için hiçbir þey deðiþmez.
Demek bu kadar kararlýsýn.
Hem de nasýl.
Haklýsýn ýsrar etmeye gelmez. Yemekten kalktýklarýnda Saffet divana oturup ebe arkadaþýnýn sofrayý toplayýþýný izledi. Güzelliði kadar hareketlerinde de ne kadar incelik vardý bu kadýnýn. Bununla yaþanacak bir aþk ölünceye kadar kesintisiz sürerdi. Kendi eþi geldi gözlerinin önüne. Ne kadar kaba saba bir insandý. Ona diþi demeye bin þahit isterdi. Nasýl kapýlmýþtý ona. Sanki gözleri kör olmuþtu. Ah, ah onu bir boþaya bilse. Az sonra ebe haným elinde tepsiyle geri döndü. Tepsiyi önüne tuttu. Uzanýp kahve fincanýný tabaðýyla birlikte aldý. Tepsiyi masanýn üzerine koyduktan sonra kendisi için olan fincaný alýp karþý divana oturdu. Etekleri bir hayli yukarý sývanmýþtý. Kahvesini yudumlarken içinden bu kadýn ne yapmak istiyor? Beni delirtmek mi diye geçiriyordu. Boþalan kahve fincanýný alýp mutfaða götürdükten sonra yine karþýsýndaki divana oturdu. Bu kez bacaklarý daha çok açýlmýþtý. Çýldýracak gibiydi. Tepkisinden korkmasa aç bir hayvan gibi saldýracaktý ona. Bunu yapamazdý. Zira kendisinden çok daha iri olan bu kadýndan dayak bile yiyebilirdi. En iyisi beklemekti.
Madem ki konuþmaya niyetin yok, bari gazeteye bakayým diyerek yaný baþýndaki gazeteyi aldý. Biraz göz gezdirdikten sonra,
Aaaaa Saffet þu habere baksana. Saffet yerinden kalkýp gidip yanýna oturdu. Haber diye göstermek istediði umurunda bile deðildi. Onun aklý fikri kadýnýn güzel bacaklarýndaydý. Elini kadýnýn bacaðýnýn üzerine koyup okþamaya baþladý. Kadýndan tepki gelmeyince uzanýp dudaklarýndan öpmek istedi. Kadýn bir yay gibi yerinden fýrlayýp suratýna iki okkalý tokat patlattý.
Sen ne terbiyesizmiþsin be. Ben de seni adam zannedip evime aldým. Çýk dýþarý. Seni bir daha evimde görmek istemiyorum. Bu ilk ve son olsun. Saffet,
Özür dilerim. Kendimi kaybetmiþim. Ne olur af et beni.
Daha konuþuyor. Ne duruyorsun? Defolup gitsene.
Özür dilerim. Ýnan bana bir daha yapmayacaðým.
Daha konuþuyor. Þimdi pencereden uzanýp imdat diye baðýrýp köylüyü baþýna toplayacaðým. Kim alýr seni onlarýn elinden bilemem. Hadi uzatma yürü. Saffet’in gitmekten baþka umarý kalmamýþtý. Ayak kaplarýný giyip hýzla aþaðý indi. Kapýnýn sürgüsünü çekip kapýyý açtý. Sokaða çýkýp arkasýna bakmadan uzaklaþtý.
                         ***
Gece yataðýna girdiðinde gündüz yaþadýðý olay bir türlü gözünden gitmiyordu. Ya dediði gibi pencereye çýkýp baðýrsaydý ne olurdu? Köylü kendisini yakaladýðýnda aferin iyi yaptýn diye sýrtýný sývazlamayacaðý muhakkaktý. Belki de canýndan bile olurdu. En iyisi aile düzenini korumak mýydý? Neydi bu kadýnýn kendisinden istediði? Yuvasýný yýkmamasý için kendisine ders mi vermiþti. Eþi hasta bir kadýn ne amaçla yemeðe davet etmiþti. Önceki kararý kendisiyle beraber olmam için miydi? Kararýný sonradan mý deðiþtirmiþti. Hayatýna ikinci bir erkeðin girecek olmasý korkutmuþ muydu onu? Bir daha çaðýrýrsa gitmemeye karar verdi. Hatta yanýna geldiðinde bile ona yüz vermeyecekti. Ona ben eþimle anlaþmaya karar verdim. Eþimle boþanmayacaðým diyecekti.
Ertesi gün iþ baþý yaptýðýnda halen dünkü yaþadýðý olayýn etkisinden kurtulamamýþtý. Kafasýnda geliverirse ona karþý nasýl davranacaðýný kuruyordu ama o gelmedi. Bu kez de neden gelmediðini merak etmeye baþladý. Dün yaptýklarý gerçek miydi? Yoksa rol muydu? Eninde sonunda bu iþin sýrrý çözülecekti.
Gözünü pencereden ayýramýyordu. Hasta yakýnlarý genç kadýnlara takýlýyordu gözleri. Eþimin bunlardan ne eksiði var diye düþündü. Üstelik iki çocuðunun annesiydi. Hayýr, hayýr bundan böyle boþanmayý asla düþünmeyecekti.
Akþam evine giderken bir top mektupluk kaðýt aldý. Ýyisinden on adet de zarf. Yemeðini yedikten sonra ocaða çaydanlýðý koydu. Aldýðý kaðýt topunu açýp on kadar kaðýdý önüne koydu. Yazmaya baþladý.
Sevgili karýcýðým, günlerdir düþüncelerimde yalnýzca sen ve çocuklarýmýz var. Üçünüze çektiðim hasret artýk dayanýlmaz oldu. Ne olur karýcýðým dönüp gelmek istemiyorsan izin alarak gel. Senin gibi Almanya’da çalýþan aileleri tatil için Türkiye’ye geliyor olmalarý beni delirtiyor.. Her akþam mesaim bittiðinde Nihat’ýn kahvehanesine gidiyorum. Ýçimde bir his eþin gelecek, bekle diyor. Gözlerimi þehirler arasý yoldan ayýramýyorum. Umutla geliþini bekliyorum. Çok önceleri boþanalým dediðim mektubumu unut sevgilim. Hasretinin beni deliye döndürdüðü bir durumdayken o mektubu yazmýþtým. Oysa o mektubu yazdýðým için çok ama çok piþmaným. Ne olur affet beni sevgilim. Yine eski güzel günlerimize dönelim.
Hani komþumuz Leyla var ya. Çok yakýþýklý ve üstelik zengin bir ailenin çocuðu olan bir delikanlýyla evlenmiþti. Uzun sürmedi evlilikleri. Elli günlük kýzarýný annesi al bunu götür o arkadaþýna. Alsýn piçini kendi baksýn diyerek verdi. Her ne kadar götürmeye yanaþmadýysam da sen götürmezsen ben de götürür cami avlusuna býrakýrým deyince çaresiz alýp götürdüm. Dün arkadaþým polislerle gelerek bebeðine vermek istediler. Komþu kýzý kabul etmedi. Meðer babasý çocuðu vermek istemiyormuþ. Savcý ile iyi görüþtükleri için savcý, “bu bebek ölürse seni mahkemelerde süründürürler. Ne olur ne olmaz. Biz iþlemlerimizi gerektiði þekilde yapalým. Onlarýn ellerine koz vermeyelim” demiþ. Meðer o nedenle getirmiþler bebeði. Olanlar karþýsýnda þok oldum. Meðer evlat sevgisi ne güzelmiþ. Babasýnýn bebeði sýmsýký kucaklamýþ hali gözlerimden hiç silinmiyor. Ne olur biz de çocuklarýmýzý öksüz býrakmayalým. Çocuklarýmýzý analý babalý büyütelim.
Mektubuma son verirken seni ve çocuklarýmý hasretlerin en büyüðüyle öperim. Seni ölesiye seven eþin Saffet.
Mektubu zarfa koyup kapattý. Üzerine gideceði yer ile gönderen adreslerini yazdý. Ertesi gün ilk iþi mektubu postaya vermek olacaktý. Radyoyu karýþtýrýp hoþuna gidecek programlar aradý. Bulduðu programý son anýnda yakalamýþtý. Baþka istasyonlar aradý. Gönlüne göre bir þey bulamayýnca eski bir gazeteyi yeni baþtan okudu. Ne zaman geçiyordu, ne de uykusu geliyordu. En iyisi çýkýp biraz dolaþmaktý. Kahvehanelerden haz almaz olmuþtu. Evinin yakýnýndan geçen kanala doðru yürüdü. Karanlýða aldýrmadan uygun bir yer bulup oturdu. Oturmasýyla üzerine sivri sineklerin üþüþmesi bir oldu. Kalkmak zorunda kaldý. Bir süre sokak aralarýnda dolaþtý. Ýçinde bir umut vardý. Sokaklarýn birinde sanki karþýsýna kendisi gibi karþý cinse hasret duyan bir kadýn çýkacaktý. Oysa sokaklarda kimsecikler yoktu. Burada tarým aðýrlýklý. Herkes sabahýn çok erken saatinde kalkýp iþe gidiyor. Akþam geç vakit geri dönüyorlar. Bu nedenle kentin büyük bölümü uykuya yatmýþ durumda. Eve gitmekten baþka umarý kalmamýþtý. Eve döner dönmez soyunup yataða girdi. Yazdýðý mektubun olumlu sonuca yarayacaðýný düþünerek rahatlamasý uyumasýný kolaylaþtýrdý.
Sabah iþ baþý yaptýktan sonra postaneye gidip mektubu atýp geri döndü. Artýk eþinden baþka hiçbir kadýný düþünmeyecekti.
                         ***
Eþinden aldýðý mektubu hýzla okumaya baþladý. Onunda ayrýlmak istemediðini yazan satýrlarý tekrar tekrar okudu. En önemlisi yakýnda Türkiye’ye izinli olarak geleceðiydi. Almanya’ya ilk gittiðinde ayný iþ yerinde çalýþan bir Türk bayanla tanýþmýþtý. Meðer hemþeriymiþiz. Onunla çok iyi arkadaþ olduk. O evlenip boþanmýþ ama, eski sevgilisini hiç unutamamýþ. O kim biliyor musun. Komþumuzla evlenip boþanan arkadaþýn var ya iþte o. Boþandýðýný söylediðimde sevinçten uçacaktý. Ne olur Allahým beni ona kavuþtur diye her gün dualar ediyor. Belki de o yüzden izine çýkmak için acele ediyor. Ýzin için ayný gün baþvuruda bulunduk. Ýnþallah iznimiz yakýn zamanda çýkar. Zira ben de seni ve ülkemi çok özledim. Arkadaþýmýn arabasý olmasý iyi bir avantaj. Bu sayede yolculuk esnasýnda çocuklar sýkýlmazlar. Selam eder hasretle öperim.
Mektubu okuduðunda derin bir oh çekti. Hele eþine ve çocuklarýna bir kavuþsun. Gerekirse görevinden istifa edecek onlarla birlikte Almanya ya gidecekti. Sayýlý günler çabuk geçer diyorlar ama, nedense eþinin ve çocuklarýnýn yollarýný gözlediði günler çabuk geçmiyordu.
Mesai çýkýþý Nihat’ýn kahvehanesine gitti. Gözü hep Alman plakalý arabalardaydý. Son geçen arabadaki kadýn eþine çok benziyordu. Onlar olabilir diye kalkýp doðruca evine gitti. Yanýlmamýþtý. Alman plakalý araba evinin önünde duruyordu. Eþi ve arkadaþý evden çýkýp arabanýn bagajýndan eþyalarý çýkarmaya baþladýlar. Yanlarýna gidip kolay gelsin dedi. Tanýmadýðý kadýn ters ters baktý. O ara eþi dönüp bakýnca seslenenin eþi olduðunu gördü. Elindekini býrakýp eþinin boynuna sarýldý. Uzun sürdü sarýlmalarý. Arkadaþý,
Hadi artýk daha sonra doya doya sarýlýrsýz. Þunlarý bir an önce içeriye taþýyalým. Saffet iki valizi alýp eve taþýrken neredeyse pes edecekti. Ne kadar da aðýrmýþ bunlar diye aklýndan geçirdi. Kim bilir eþi neler getirmiþti. Taþýma iþi bitince arkadaþý gitmek için izin istediðinde Saffet,
Olmaz öyle þey. Bir yorgunluk kahvesi içmeden nereye gidiyorsunuz?
Selma çok yoruldu. Bir de kahve yaptýrarak yormayalým onu.
Olur mu öyle þey? Kahveyi sizlere ben yapacaðým diyerek mutfaða gitti. Az sonra kahve fincanlarýyla geri döndü. Konuða ve eþine kahveleri verdikten sonra kendi kahvesini alýp oturdu. Çocuklarý sanki bir yabancýyla karþý karþýyaymýþ gibi kendisine boþ gözlerle bakýyorlardý. Kahvesini içtikten sonra,
Ne o çocuklar? Neden öyle yabancý gibi duruyorsunuz? Gelip de babanýza sarýlmak yok mu? Selma,
Gelip de sarýlacak hal mi kaldý çocuklarda. Yorgunluktan ölüyor zavallýlar. O ara konuk haným kalkýp izin istedi.
Yolcu yolunda gerek, kim bilir anneciðim yolumu nasýl gözlüyordur.
Çok sað ol arkadaþým. Beni buraya kadar getirdiðin için tekrar tekrar teþekkür ederim.
Teþekküre deðmez. Nasýl olsa geliyordum. Ne güzel. Bana can yoldaþý oldunuz. Dönerken de yine beraber gideriz. Kadýný uðurladýktan sonra, çocuklarýný yanýna gidip oturdu.
Hadi sarýlýn bakalým babanýza dedi. Çocuklar isteksizce sarýldýlar. Kaçamak bakýþlarla eþini tepeden týrnaða inceledi. Almanya ona belli ki çok yaramýþtý. Eskisine göre bir hayli güzelleþmiþti. Belki de kadýnsýz geçen yýllar nedeniyle öyle görüyordu. Ýçinden ah bir yatma zamaný gelse diye geçirdi. Zaman yine çok aðýr ilerliyordu. Çocuklar yorgun olduklarý için erkenden yattýlar. Eþinin de onlardan farký yoktu. Onlar da yataða girdiler. Eþine sarýlmak istedi. Eþi þiddetle karþý çýktý.
Býrak beni. O kadar yorgunum ki seninle uðraþacak halim yok dedi ve sýrtýný döndü. Ýçine bir kuþku düþtü. Bunca ayrýlýktan sonra sarýlmasýna bile izin vermeyen eþi yoksa artýk kendisini sevmiyor muydu? Bir çok senaryolar kurdu kafasýnda. Üzerinde en çok durduðu yoksa bir baþkasý mý vardý. Geceyi uyku ile uyanýklýk arasýnda kabuslarla geçirdi. Sabah yorgun olduklarýný düþünerek uyandýrmak istemedi. Kahvaltýsýný çorbacýda yaptýktan sonra iþine gitti.
Aklý evindeydi. Ýzin alsam mý? diye düþündü. Gereði yoktu. Evi ile hastane arasý yüz metre mesafedeydi. Öylen saati yaklaþtýðýnda eþi geldi. Çok öfkeliydi.
Sen ne biçim adamsýn be? Sende hiç akýl fikir yok mu? Bunca uzun yoldan geldik. Ýnsan eve uðrar bir isteðiniz var mý? diye sorar. Ama nerede sende o kafa? Keþke güzelim rahatýmý bozup düþmeseydim yollara. Böyle bir enayilik yapmamý çok beklersin deyip hýþýmla odadan çýkýp gitti.
Bu kadýnýn amacý neydi? Hýr çýkarýp ipleri iyiden iyiye koparmak mýydý?. Evde kahvaltý için her þey vardý. Yemek yapmak da sorun deðildi. Geleceklerinin haberini alýnca elinden geldiðince buzdolabýna gereken her þeyi koymuþtu. Almalarý gereken tek þey ekmekti. Onu da almak için bakkal on adým ötedeydi. Eþinin evinde kalýyor olmasaydý, gidip hadi geldiðiniz yere gidin diye kovacaktý. Barýþtýklarýný ve bir daha ayrýlmayacaklarýný zannediyordu. Artýk aralarýnda soðuk rüzgarlar esmeyecekti. Umutlarý ne idi, ne buldu.
Öðlen paydosunda evine gitti. Ne yapýp edip bu soðukluðun nedenini anlayacaktý. Eve girdiðinde çocuklarý sevgiyle karþýladýlar. Eþi mutfakta yemek hazýrlamakla meþguldü. Bir ara mutfaktan çýkýp yanlarýna geldi.
Hoþ geldin caným. Bakýyorum çocuklarla iyi kaynaþtýn. Ne de olsa baba hasreti çekiyorlardý. Eþinin tavrý karþýsýnda þaþýrýp kalmýþtý. Yoksa eþi iki ruhlu muydu? Öðlen yemeðinden sonra yine iþine gitti. Akþam çýkýþý oyalanmadan evine gitti. Çocuklarýna ve eþine,
Hadi hazýrlanýn parka gidelim.
Hangi parka?
Yeni yapýlan parktan senin haberin yok. Belediye çok güzel bir park yaptý. Ýçinde kocaman bir havuz var. Havuzun çevresinde oturup dileyen çay kahve, dileyen meþrubat içip dondurma yiyor. Gidelim. Görünce hepiniz beðeneceksiniz. Hemen hazýrlanýp evden çýktýlar. Havuzun etrafýndaki masalardan birine oturarak dondurma yediler. Çocuklarýnýn dondurmayý çok sevdiklerini fark eden saffet, akþam yemeðinden sonra yemek için bir kilo dondurma aldý.
                         ***
Günleri kavgasýz gürültüsüz neþe içinde geçiyordu. Sayýlý günler çabuk geçti. Son gün eþine,
Gidince benim için istek yap. Ben de gelip Almanya’da çalýþayým dedi. Eþi,
Ne sen mi Almanya’ya gelip çalýþacaksýn? Senin bu zayýf bedenin oranýn soðuðuna ve aðýr iþ koþullarýna dayanýr mý? Senin yapacaðýn en akýllýca iþ iþine emekli oluncaya kadar devam etmek. Emekli olduðunda yaz aylarýnda konuk olarak Almanya’ya gelirsin deyince dünyasý yine yýkýldý. Ayrýlýk günü göz yaþlarýný gizlemeye çalýþtýysa baþaramadý. Kýzý boynuna sarýlarak,
Üzülme babacýðým. Ben büyüyünce seni Almanya’ya alýrým dedi.
Sað ol kýzým. Yapacaðýný biliyorum.
Yolcularý uðurladýktan sonra evine girip yataða yüzükoyun kapandý. Aðladý, aðladý. Sakinleþince bu evliliðin yürümeyeceði inancý yine duygularýný kararttý. Her yýl gelecek olsa bile kalan on bir ay kadýnsýz yaþamak olasý mýydý? Ya birini bulup yasal olmayan bir aþk yaþayacaktý. Ya da bunu boþayýp yeni bir evlilik yapacaktý. Komþu kýzýnýn arkadaþýna yaptýðýný anýmsadý. Ayrýlýr ayrýlmaz çocuðunu eþine gönderivermiþti. Ayný þeyi eþi de kendisine yaparsa hali ne olurdu. Boþanma davasýný açar açmaz eþine aiy olan bu evi boþaltmasý gerekirdi. Kolay mýydý bu zamanda kira evde oturmak? Bir de al çocuklarýný kendin bak derse ne olurdu? Memur maaþýyla kira ev, iki çocuk ve bir de yeni eþ. Ya evleneceði kadýn çocuklarý istemezse hali ne olacaktý? Tek çýkar yol ne olursa olsun bu evliliði sürdürmekti. Bedeni ihtiyacýný iliþki kuracaðý birini bulup karþýlayacaktý. Bunu da çok ustalýkla yapmasý gerekirdi. Zira zaten boþanmak için bahane arayan eþini çýlgýna çevirir, boþanmalarý için aralarýnda hiçbir engel kalmazdý. Böyle bir kaçamaðýn sonu mutlaka boþanmak olurdu. Sonunda kararýný verdi. Ýp inceldiði yerden kopsun. Boþanma korkusuyla erkekliðimi yaþayamayacak mýyým? Gelsin bundan sonra çýlgýnca bir yaþam. Uzanan hiçbir tasý boþ çevirmeyecekti. Bunu baþarmak için de güzel çirkin aramayacaktý.
                         ***
Temizlik iþçisi Hatice haným masasýný silerken içinde bir þeylerin kýpýrdadýðýný hissetti. Oysa bu kadýný çok çirkin buluyordu. Aklýnda onu kendine çeki düzen vermiþ iyi giyimli bir kadýn olarak canlandýrdý. Bambaþka bir kadýn oldu gözünde. Belki yatakta da çok farklý bir kadýn olabilirdi.
Hatice haným, senin adam ne yapýyor? Ýçip içip yine seni dövüyor mu?
Dövmez mi? yere batasýca. Elimde avucumda ne bulursa içkiye yatýrýyor. Hani burada yiyip içmesem açlýktan öleceðim.
Nasýl çekiyorsun o adamýn kahrýný?
Nasýl çekmeyeyim? Evlenmiþim bir kere.
Peki içip içip dövüyor. Yataða girince ne yapýyor.
Ne yapacak? Sýzýp uyuyor gavurun eniði.
Hiç seni sevip okþamýyor mu?
Ne okþamasý be. Eli tenime ancak tokat atarken deyiyor.
Vay be. Desene senin durumun benden beter.
Senin durumunda ne var be? Azýcýk aþým, kaygýsýz baþým. Çek yorganý tepene bacaklarýný gere gere yat. Ne karýþan var ne görüþen.
Aklýma ne geldi biliyor musun?
Ne geldi?
Her hafta benim eve temizliðe gel. O sayede bol bol laflarýz.
Ýyi olur ama, ya senin hanýma duyururlarsa?
Duyururlarsa duyursunlar. Ne diyecekler? Senin adam eve temizlikçi kadýn getiriyor. Bir evi temizlemek için bir temizlikçi kadýnýn gelmesinden doðal ne olabilir ki?
Yalnýz geldiðimde yöðmiyemi alýrým. Zira benim adam hesap sorar.
Yöðmiye sorun deðil. Yeter ki sen gel.
Ne gün geleyim.
Pazar günü gel.
Tamam gelirim.
                              ***
Pazar gününü iple çekti. Sabah erken kalkýp pencereden yolu gözlemeye baþladý. Temizlikçi kadýn göründüðünde hemen kapýya gidip açtý. Kadýn içeri girince kapýyý sürgüledi. Kadýnýn elindeki bohçayý alýp bir kenara attý. Kolundan tutup yatak odasýna sürüklercesine götürdü.
Dur biraz be, ne sürükleyip duruyorsun. Acelen ne bu kadar.
Þu an senin için deliriyorum. Daha fazla dayanacak halim kalmadý. Kadýn itiraz etmedi. Yataða uzandýlar. Çýlgýnca seviþtiler.
Yatak odasýndan çýktýktan sonra kadýn temizlik iþine baþladý. Ortalýðý silip süpürdükten sonra camlarý sildi. Öðlen yemeðini yedikten sonra tekrar yatak odasýna girdiler. Öðlen sýcaðýnýn yakýcýlýðý geçmeden kadýn ayrýldý. Evden çýkmanýn en iyi zamanýydý. Zira sýcak nedeniyle sokak çok ýssýzdý.
Saffet ertesi gün iþ baþý yaptýðýnda içi içine sýðmýyordu. Dün ne güzel bir gün geçirmiþti. Bundan böyle her hafta ayný güzelliði yaþamaya karar vermiþti. Kim görürse görsün, kim ne derse desin umurunda bile deðildi.
Çýkýp çay söyledi. Dönerken Türkan ebeyle karþýlaþtý. Görmezlikten gelmek istedi ama ebe buna fýrsat vermedi.
Hayrola Saffet bey, dargýn mýyýz?
Dargýn deðiliz ama dost da deðiliz dedi. Odasýna doðru yürüdü. Ebe de peþinden geldi. Geçip karþýsýnda oturdu.
Bu surat ne böyle be Saffet? Ýnsan ablasýna böyle surat asar mý?
Lütfen söyler misin?Sen benimle kafa mý buluyorsun?
Neden caným? Kafa bulacak ne yaptým ki sana?
Umut veriyorsun bana. Sonra da baþýmý belaya sokacak hareketler. Nedir senin amacýn anlayamýyorum?
Seninle sadece arkadaþ olmak istiyorum. Seninle arkadaþ olmaktan çok mutlu oluyorum.
Onun için mi pencereye çýkýp imdat diye baðýracaktýn?
Deli miyim ben? Hiç öyle bir þey yapar mýyým?
Belli mi olur? Kadýn milletine güven olmaz.
Sen bu Pazar gel bana. Oturup uzun uzun sohbet edelim.
Sonra da yine beni tokatla ve pencereye çýkýp imdat diye baðýracaðým diyerek korkut beni. Korkulu rüya görmektense uyanýk durmayý yeðlerim.
Korkma öyle bir þey yapmam. Yeter ki sen uslu dur.
Sen ve ben bir odada ve yalnýz. Sonrada benden uslu durmamý isteyeceksin.
Neden olmasýn? Bu odada ikimizden baþka kimse var mý? Ne güzel sohbet ediyoruz. Amacým seninle baþ baþa yemek yemek. Doya doya sohbet etmek.
Yok ablacýðým yok. En güzel yaþanmasý gereken zamaný ummaca ile geçirmek istemem. Bu nedenle davetini kabul etmiyorum. Kalktý ve giderken,
Cuma günü davetimi yineleyeceðim. Ýyi düþün. Belki davetimi kabul edersin.
Düþünmeme gerek yok. Son sözüm gelmeyeceðim.
Bu kadýn ne yapmayý amaçlýyordu? Oldukça güzel ve saðlýklý bir kadýn olmasýna raðmen sekse düþkünlüðü yok muydu? Bir erkekle karþýlýklý yemek yemek onun için yeterli mi oluyordu? Eðer bir daha çaðýrýrsa gitmeli miydi?
                         ***
Cuma günü yine geldi.
Pazar günü senin için harika yemekler hazýrlayacaðým. Sen ev yemeðine, ben erkek nefesine hasretim. Oturur baþ baþa yemeðimizi yeriz tamam mý?
Ne diyeceðimi bilemiyorum. Karpuz gibi düþtün kafama. Senden kurtulmak olasý deðil.
Hadi kýrma beni. Eh de yarýn akþamdan yemekleri hazýrlayayým. Sevdiðin yemek ne ise onu hazýrlayayým.
Hazýrlayacaðýn yemeði yemektense seni yemeyi yeðlerim.
Etim sert, çeneni yorarsýn.
Tamam sen ne hazýrlarsan onunla yetinirim. Özel mönüye gerek yok.
Anlaþtýk. Pazar günü öðlen yemeðine bekliyorum diyerek odadan çýktý.
Pazar günü yine köyün yolunu tuttu. Yaz olmasý nedeniyle köylü ovada olduðu için yollar çok tenhaydý. Ebe haným yine kapýda karþýladý. Ýçeri girdiðinde kapýyý arkasýndan sürgüledi. Ebe haným hemen yemek masasýný donatmaya baþladý. Yemeði yerlerken dizi ebenin dizine dokundu. Sanki dizinden içine sýmsýcak bir þeyler akýyordu. Ebe hanýmýn tepkisinden de korkmuyor deðildi. Yemekten sonra ebe haným kahve yapýp geldi. Kahvesini içerken ebe hanýmýn cömert oturuþu karþýsýnda delirecek gibiydi. Kahvesini içtikten sonra gidip yanýna oturdu. Kolunu beline dolayarak,
Seni öpebilir miyim diye sordu. Ebe yanaðýný uzatýp,
Öp ama, bir abla gibi öp dedi. Diðer koluyla da sýmsýký sarýlarak yanaðýndan uzun uzun öptü. Bundan cesaret alarak dudaklarýna uzandý. Ebe hýþýmla yerinden fýrladý.
Defol, ben seni bunun için mi davet ettim dedi.
Kusura bakma, o kadar güzelsin ki dayanamadým.
Daha konuþuyor. Çabuk çýk git evimden.
Tamam kýzma gidiyorum. Bir daha da sakýn çaðýrma beni. Senin yemeðin de eksik olsun kendin de. Sokak kapýsýnýn sürgüsünü çekip hýzla evden çýktý ve ayný hýzla yoluna devam etti. Kendi kendine söyleniyordu. Ne kadýna çattýk be. Deli midir nedir? Bir daha bunun evine gitmek mi? Tövbeler tövbesi. Keþke temizlikçi kadýna randevu verseydi. Ne çare? Olan olmuþtu.
                              ***
Günler birbirini kovalýyordu. Bekarlýðýn ve yalnýzlýðýn acýsýný temizlikçi kadýnla çýkarmaya çalýþýyordu. Her þeye raðmen o güzel ebe aklýndan çýkmýyordu. Oysa artýk onunla hiçbir umudu kalmamýþtý. Kursu bitirip köyüne dönmüþtü. Odasýnda çalýþýrken yine o geldi. Þaþýrmýþtý. Bunca zaman sonra kendisini aramak nereden aklýna gelmiþti.
Maaþýmý almaya geldim. Seni görmeden dönmek istemedim.
Beni görüp de ne yapacaksýn. Yine dalganý mý geçeceksin?
Bak neler düþünüyor. Ben sana sitem etmeye geldim. Ýnsan kursu bitiren ablasýna kutlamaya gelmez mi? Sen ne hayýrsýz kardeþsin böyle?
Býrak Allah aþkýna. Nereden kardeþ oluyoruz. Barutla ateþ ayný yerde patlamadan durur mu? Ben kadýnsýzlýktan barut olmuþum. Sen ise ateþ gibisin. Bana patlama diyorsun.
Benim ablalýðýmý neden kabullenmiyorsun? Hadi bu Pazar gel de barýþalým. Yemeðimizi yer sohbet ederiz.
Yalnýzca sohbet mi?
Daha ne olsun?
Bak bizim köyde çok güzel bir kýz var. Güzel olmasýna raðmen iyi bir kýsmeti çýkmadý. Eðer eþinden boþanýrsan onu sana yaparým. Hadi bu Pazar gel de belki seni onunla tanýþtýrma fýrsatý bulurum.
Bir umut doðdu içinde. Olur mu olurdu?
Peki seni kýrmayacaðým. Aslýnda gelmemin nedeni seni mezuniyetin için kutlamak olacaktýr.
Tamam bekliyorum.
                              ***
Pazar günü ayný saatte yola çýktý. Eve girdiðinde yine kapý sürgülendi. Yemekten sonra gidip yanýna oturdu. Kolunu beline doladý.Heyecandan boðulacak gibiydi.
Seni çok seviyorum dedi.
Aradaki yaþ farkýna raðmen mi?
Yaþ farkýnýn ne önemi var? Ýki insanýn birbirini sevmesine engel mi?
Artýk dayanacak hali kalmamýþtý itip divana uzanmasýný saðladý üzerine çýktý. Çýldýrmýþ bir hali vardý. Ebe,
Dur bakayým. Anlaþýldý sen bu iþi zorla yapmakta kararlýsýn. Hadi kalk da yatak odasýna geçelim dedi. Yatak odasýna geçtiler. Uzun sürdü seviþmeleri. Evden ayrýlýrken çok mutluydu. Oh be dedi. Sonunda oldu. Olmayacak diye ne kadar korkmuþtum.
Artýk her Pazar buluþuyorlardý. Bir gün ebenin karþý komþusu eve girmesine fýrsat vermeden karþýsýna dikildi. Elindeki silahý tam alnýna doðrulttu.
Bak arkadaþ, eðer seni bu sokakta bir daha görürsem gençliðine acýmadan kurþunu alnýnýn ortasýna çakarým. Çok korkmuþtu.
Tamam arkadaþ, dediðin olsun. Söz veriyorum. Beni ne bu sokakta, ne de bu köyde bir daha görmeyeceksin. Eve girmeden dönüp uzaklaþtý. Be aptal aþýk, be enayi, hiç bu iþler köy yerinde olur mu? Ya gerçekten çaksaydý kurþunu? Bu iþ burada bitmiþti. Bir daha asla o eve gitmeyecekti.
                              ***
Zaman akýp gidiyordu. O belalý köye gitmektense temizlikçi kadýnla yetiniyordu. Eþiyle seyrek de olsa mektuplaþýyorlardý. Son gelen mektupta eþi yine doðum yaptýðýný, bu nedenle bu yýl da gelemeyeceðini yazýyordu. Canýn cehenneme. Gelmezsen gelme. Sanki burada kadýn yok dedi. Çocuk benden mi acaba diye düþündü. Ýzinli olduðu tarihle doðum tarihi uyuyordu. Mutlaka çocuk kendindendi. Þüphe duymasýna gerek yoktu.
Türkan ebe yine geldi. Gelir gelmez,
Hadi bakalým çaylarý söyle. Zira sana çok güzel bir müjdem var.
Ne müjdesi?
Sen çaylarý söyle. Zamaným bol. Rahatça konuþuruz. Kalkýp çaylarý söyleyip geri döndü. Masasýna oturduktan sonra,
Hadi bakalým ver müjdeni. Nedir müjden?
Karþýyaka’ya tayin oldum. Köydeyken Emlak Bankasýndan taksitle bir daire almýþtým. Oraya taþýndým. Alýma gelmiþken söyleyeyim. Eþimi yitirdik. Çok çekmiþti zavallý. O da kurtuldu, biz de kurtulduk.
Baþýnýz sað olsun, duymamýþtým.
Nereden duyacaksýn? Köyden baþka kimse tanýmazdý onu. Hasta olmasýna, bana kocalýk görevi yapamamasýna raðmen onu aldatmayý içime sindiremiyordum. O yüzden senden hoþlanmama raðmen direnmiþtim. Artýk özgür bir kadýným. Seninle kaldýðýmýz yerden devam ederiz dedi.
Evi nasýl bulacaðým.?
Çok basit. Yaz adresimi. Kaðýda verdiði adresi yazdý. Katlayýp cüzdanýna koydu.
Bundan böyle ne zaman istersen gelebilirsin. Geceleri bile.
Çocuklar?
Onlar çoðunlukla arkadaþlarýna ders çalýþmaya gidiyorlar. Hemen hemen her gece yalnýzým. Geç saatlerde geri dönüyorlar.
Tamam anlaþtýk. Her fýrsatta geleceðim. Orada da tabanca çeken olmaz deðil mi?
Yok caným orasý köy mü?
Çaylarý içtikten sonra,
Hoþça kal diyerek elini uzattý. Tokalaþtýlar.
Güle güle git. Her zaman beklerim.
Yine talih yüzüne gülmüþtü. Üstelik bu kez hafta sonunu beklemesine gerek kalmýyordu. Varsýn eþi Almanya’da kalsýn. O artýk kadýnsýz deðildi.
                         ***
Yýllar ne çabuk geçiyordu. Son geldiklerinde oðlu boyu kadar olmuþtu. Bu geliþlerinde oldukça çok eþya getirmiþlerdi. Nedenini öðrendiðinde çok þaþýrmýþtý. Zira eþi kesin dönüþ yapmýþtý. Gerekçesi ise kýzýmýz da, oðlumuz da büyüdüler. Orada yaþamak onlar için tehlikeli olmaya baþlamýþtý. Kýz kalkar bir Alman ile evlenir, oðlu da bir Alman kýzý ile anlaþabilirdi. Eþim haklý diye düþündü. Artýk her þeyden elini ayaðýný çekecek ve evinin sadýk erkeði olacaktý.
Önce oðluna küçük bir dükkan açtý. Mesai sonrasý oðluna yardýma gidiyor ve dükkana çeki düzen veriyordu. Daha sonra bir seyyar arabasý alýp günün geçerli ürünlerini satmaya baþladý. Bu ara alýþ veriþ iþini oldukça karlý gördüðünden emekliliðini istedi. Emekli ikramiyesinin bir kýsmýyla kerpiç evini yýkýp yeni bir ev yaptý.
Her þey iyi gidiyor görünse de onun aklý fikri baþka kadýnlardaydý. Belki de eþinden uzun yýllar ayrý kalmak olumsuz etkilemiþti onu. Memleketi Bursa’dan Devlet Hastanesine yeni bir hemþire atanmýþtý. Ýlk iþi ona gidip hoþ geldin demek olmuþtu. Hemþire gurbet elde kendisine aðabeylik, hatta babalýk edecek birinin olmasýna çok sevinmiþti. Mesai saatleri dýþýnda aðabey olarak bellediði hemþerisini sýk sýk ziyarete gidiyordu. Bir gün hiç ummadýðý bir durumla karþýlaþtý. Aðabey olarak bellediði, sevip saydýðý kiþi kendisine ilaný aþk etmiþti. Çok þaþýrmýþtý. Olacak iþ miydi o. Babasý yaþýndaki bu adamdan böyle bir þeyi asla beklemiyordu. Bir daha onun dükkanýna gitmedi. Ailesi hatýrlý kiþileri araya koyarak tayinini Bursa’ya çýkarttýklarýndan giderken veda etmeye bile gerek duymadý.
Saffet çýldýracak gibiydi. Kýzýndan bile küçük olan bu kýza delicesine aþýk olmuþtu. Onu bulup beraber olurum umuduyla çocuklarýný ve eþini terk ederek Bursa’ya taþýndý. Bir kahvehane kiralayarak iþletmeye baþladý. Kýzý bulduðunda sevinçten çýldýracaktý. Uzun bir mektup yazdý. Uðruna evini, çocuklarýný ve eþini terk ettiðini, onsuz asla yaþayamayacaðýný anlattý. Kýzdan hiçbir yanýt gelmedi.
Üst üste yazýp gönderdiði mektuplar kýzýn canýný iyiden iyiye sýkmýþtý. Konuyu aðabeyine açtý. Aðabeyi,
Hiç merak etme. Biz onu öyle bir kalafatlarýz ki, deðil sana bir daha mektup yazmasý, seni gördüðünde baþýný çevirip bakmasý bile mümkün olmayacak. Hele sen zarfýn üzerindeki adresi ver bana. Kýz zarfý aðabeyine uzattý. Aðabeyi zarfý alýp cebine koydu. Diðer erkek kardeþini de yanýna alarak doðruca adresteki kahvehaneye gittiler. Bir masaya oturarak kahvehanenin boþalmasýný beklediler. Saat yirmi dörde doðru kahvehanede kendilerinden baþka kimse kalmamýþtý. Saffet,
Beyler kahvehanenin kapanma saati geldi. Lütfen gidin artýk dedi. Büyük aðabey Mehmet.Saffeti kolundan tutup sert bir þekilde,
Otur bakayým þuraya dedi.
Adýn ne senin?
Saffet.
Sen evlisin deðil mi?
Evliydim ama eþimden ayrýldým.
Nesrin hemþireyi tanýyorsun deðil mi?
Evet tanýyorum. Kýzým gibi severdim onu.
Ya öyle mi? Onun için mi ona durmadan aþk mektuplarý yazýyorsun. Saffet baþýna gelecekleri anlamaya baþlamýþtý. Korkudan bacaklarý titriyordu. Bu vartayý nasýl atlatacaktý?
Ben ona hiç mektup yazmadým. Sizin yanlýþýnýz var.
Ya öyle mi? Peki bu zarf ne? Zarfa bakmak için eðildiðinde Mehmet avucunun içiyle öyle bir vuruþ yaptý ki, Saffet kendini sýrt üstü yerde buldu. Aðzýndan burnundan kan fýþkýrýyordu. Mehmet ve kardeþi topuklarýyla karnýna ayakkabýlarýnýn burunlarýyla da böðrüne vurmaya baþladýlar. Kendisini savunacak en ufak bir hareket yapamýyordu. Daha fazla dayanamayýp bayýldý.
Polis ekibi kahvehanenin kapýsýný açýk görünce ekip arabasýndan inip kahvehaneye girdiler. Yerde yatan adamý önlüðünden kahvehanede çalýþan biri olduðunu anladýlar. Sað olup olmadýðýný anlamak için þah damarýný kontrol ettiler. Yaþadýðýný anladýklarýnda ambulans çaðýrdýlar. Hastaneye ulaþtýrýldýðýnda hemen yoðun bakýma aldýlar. Günlerce hastanede yattý. Bu arada ifadesini alan polislere saldýrganlarý tanýmadýðýný, neden saldýrdýklarýný da bilmediðini söyledi. Taburcu edildiðinde kahvehanesine gitti. Çalýþacak takati olmadýðýndan bir kaðýda kapalýyýz diye bir yazýyý cama yapýþtýrdý. Yataðý yorganý kahvehanedeydi. Günlerini dinlenmekle geçiriyordu. Baþýna gelenleri uzun uzun düþündü. Bundan sonra ne yapabilirdi? Tüm umutlarý suya düþmüþtü. Keþke eþine o mektubu yazmasaydý. Mektubunda ondan nefret ettiðini, kendisiyle bir daha yüz yüze gelmek istemediðini yazmýþtý. Bu durumda geriye dönemezdi. Burada da kalamazdý. Emekli maaþýný alacaðý günü bekledi. Kahvehane sahibine de aybaþýnda kahvehaneyi boþaltacaðýný söyledi.
Aybaþýnda maaþýný aldýðýnda otobüs terminaline giderek Marmaris’e bir bilet aldý. Marmaris’e vardýðýnda iki gün bir pansiyonda kaldý. Bu kez de Datça’ya giden bir otobüse bindi. Yol boyu kendine yerleþecek bir köy aradý. Gönlüne yatan yerler için notlar aldý. Ýki gün de Datça’da kaldýktan sonra Ýzmir’e gidip bir çadýr, sünger yatak ve battaniye alýp geri döndü. Datça yakýnlarýnda orman kenarýnda gördüðü çeþmeye vardýklarýnda ineceðini söyledi. Bagajdan eþyasýný aldýktan sonra orman içine çadýrýný kurup içine yataðýný serdi. Yataða uzandýðýnda aklýna yiyecek temini geldi. Yakýnda ne bir köy vardý, ne de alýþveriþ edecek bir yer. Amma da þaþkýným diye düþündü. Kalkýp çadýrý söktü. Torbasýna yerleþtirdikten sonra yataðý battaniyeyi katlayýp baðladý. Yükünü çeþme baþýna taþýdý. Uygun bir araç geçmesini beklerken bir kamyonet gelip çeþmenin baþýnda durdu. Hemen sürücünün yanýna gitti. Sürücüye,
Beni bakkala yakýn bir yere kadar alýr mýsýnýz? Diye sordu. Sürücü,
At eþyaný arabaya dedi. Yola çýktýklarýnda sürücü sordu.
Hayrola tatile mi geldin?
Tatil deseniz de olur. Buralarý çok sevdim. Temelli yerleþmek isterim.
Kýþýn da bu çadýrda mý kalmak istiyorsun.
Bilmem hiç düþünmedim.
Sen bu çadýrý boþ ver. Gariban birine benziyorsun. Benim köyde bir göz bir evim var. Elektriði var ama suyu yok. Suyu elli metre ötedeki çeþmeden alacaksýn. Senden kira da istemem. Yaz aylarýnda tatil günlerinde beþ on gün bana yardým edersin ödeþiriz.
Çok iyi olur.
Tamam anlaþtýk. Kamyonet dar yollardan geçtikten sonra kýsa bir rampayý aþtýlar. Kerpiç bir evin arkasýnda durdular. Kapýnýn halkalara baðlý ipini çözdükten sonra içeri girdiler.
Nasýl beðendin mi?
Ýyi bir temizlik yaptým mý beni idare eder.
Sen bu gece idare et. Ben sana yarýn kireç ve fýrça getiririm. Gereken temizliði yaparsýn.
     ***
Evi temizleyip badanasýný yaptýktan sonra köyün çarþýsýna indi. Yemek için gerekenleri alýp evine döndü.
Üç gün sonra ev sahibi geldi.
Yarýn sabah erkenden gelip seni alacaðým. Kamyonetimdeki sebzeleri beraberce satarýz dedi.
Tamam. Buranýn havasý çok güzel. Ýnsan uykuya doyamýyor. Uyuyup kalýrsam uyandýrýrsýn dedi.
Ertesi gün erkenden kalktý. Kamyonetin sesini duyduðunda evden çýktý. Kamyonete binip hareket ettiler. Tatil köyünde hemen kasalarýn bir kýsmýný indirerek tezgahý açtýlar. Alýþveriþten fýrsat bulduklarýnda etrafta huriler gibi dolaþan bikinili hanýmlarý seyretmeye doyamadý. Derin derin içini çekti. Kim bilir? Belki de böylelerinden biri kendisine kýsmet olurdu.
Ýlerlemiþ yaþýna aldýrmadan hep umutla yaþamýný sürdürdü.
               Özcan nevres                







                              



















.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Onu Ölesiye Sevmiþti
Severek Ayrılalım
Neden Terk Ettin
Güz Gülleri Gibi
O Yalancının Biriydi
Ölümüne Aşk
Aðlatan Anýlar
Unutulmayan acý
Aþk Nedir
Ýlk Aþk

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhabbet Kuþlarý Nasýl Üretilir
Mutluluðu Ölümü Ararken Buldu
Mustafa Efe
Bir Zamanlar Ben De Politikacýydým
Baðýmsýz Aday Deli Osman
Tarýmda Neden Ýlerliyemiyoruz
Bebek Can
Giritli Nevres Cafer Aða
Çýldýrtan Aþk
Yasak Aþk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Acýlarla Yaþamak [Þiir]
Özleyiþ [Þiir]
[Þiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Þiir]
Sevgiliye [Þiir]
Seni Düþündüm Yine [Þiir]
Alýn Götürün Beni Dalgalar [Þiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Þiir]
Bir Rüzgardýr Yaþamak [Þiir]
Uyan Be Memet [Þiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ümit Yaþar Oðuzcan Fazýl hüsnü Daðlarca


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.